ASAYİŞ - 28 Eylül 2021 Salı 09:51

Ağabeyi ve yengesini öldürüp tandıra gömen zanlıdan kan donduran ifadeler

A
A
A
Ağabeyi ve yengesini öldürüp tandıra gömen zanlıdan kan donduran ifadeler

Kayseri'de kayıp olarak aranan karı kocanın öldürülüp evlerinin bahçesindeki tandıra gömülmesi olayında katil zanlıları hakim karşısına çıktı. Cinayeti soğukkanlılıkla anlatan katil zanlısı Yusuf T., "Boğazını bir dakika kadar iple sıktım. Sonra ip koptu, ağabeyim yere düştü. Ne yaptığımı bilmiyordum, kendimi kaybetmiştim. Daha sonra kopan ip parçasıyla yengemi de boğdum. Sonra ağabeyimle yengemi torbaya koyup, torbaları da arabaya yerleştirdik. Cesetlerden kurtulmaya çalıştım. Hiçbir yer bulam

Kayseri’de 19 Mayıs tarihinden bu yana kayıp olarak aranan Firdevs Öztürk ve boşandığı eşi Mehmet Turhan çiftini bulmak için Kayseri İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri harekete geçmiş, yapılan araştırmalar sonucunda öldürülüp gömüldükleri ihtimali üzerinde yoğunlaşan cinayet dedektifleri, Kocasinan ilçesine bağlı Emmiler Mahallesi'nde bulunan evlerinin tandırında 9 Haziran tarihinde çiftin cesedine ulaşmıştı. Cinayetle ilgili Mehmet Turhan’ın kardeşi Yusuf T. ve oğlu Bedirhan T. tutuklanarak cezaevine gönderilirken, Nejla T. ise ev hapsi cezası almıştı. Kayseri 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar baba ve oğul ile ev hapsinde bulunan Nejla T., sanık avukatları, müştekiler ve avukatları katıldı.

Duruşmada savunma yapan katil zanlısı Yusuf T., cinayet gününü soğukkanlılıkla anlattı. Kendisini boğmaya çalışan ağabeyinin elinden aldığı iple ağabeyini boğduğunu, daha sonra yanlarına gelen yengesi Firdevs Öztürk'ü de boğduğunu söyleyen sanık Yusuf T., "Savcılıktaki beyanlarımı kabul etmiyorum. Yanlış yazılmış. Ağabeyim açık cezaevine çıktıktan sonra bana musallat oldu. Bana amcamın oğlu ile mektup gönderdi, 'Paramı versin yoksa öldürürüm' diye. Ağabeyim benim başıma belaydı, o yüzden uzak duruyordum. Olaydan bir gün önce köye ağabeyimin yanına gittim. 'Bağımı ver. 17 yıl hapis yattım, sizi de öldürür, bir 17 yıl daha yatarım' dedi. Ağabeyim beni her zaman tehdit ediyordu. Oğlumun sünneti oldu. Gelen altınlarla bir ev aldım. Bu evi ağabeyim benden istedi.

Olay günü oğlum, eşim ve ben ağabeyimlere gittik. Ağabeyimle oturma odasına gittik. Sonra eşim düğün alışverişi için kızlarımın yanına gitti. Sonra odada ağabeyimle baş başa kaldık. Ağabeyimin elinde ip vardı. Boğazıma dolamaya çalıştı. Boynumu eğdim ve elinden ipi aldım. Daha sonra ben onun boğazını bir dakika kadar iple sıktım. Sonra ip koptu, ağabeyim yere düştü. Ne yaptığımı bilmiyordum, kendimi kaybetmiştim. Odadan çıktıktan sonra yengem bana bir şeylerle vuruyordu. Daha sonra kopan ip parçasıyla yengemi de boğdum. Oğlum Bedirhan bana 'Baba ne yaptın?' diye bağırıyordu. Sonra Bedirhan ile evden çıktık, Kayseri içerisinde arabayla dolaştık. Sonra Bedirhan bana 'Karakola git, her şeyi anlat' dedi. Bir süre düşündükten sonra 'Oğlum Bedirhan, karakola gidip her şeyi anlatırsam ağabeyimin çocukları sana hasım olur' dedim. Aklımdan bunları çuvala koyup bir yere koymak geçti. Cami Kebir'e gidip torba aldım. Sonra ağabeyimle yengemi torbaya koyup, torbaları da arabaya yerleştirdik. Cesetlerden kurtulmaya çalıştım. Hiçbir yer bulamadım, köye götürdüm. El arabasıyla tandıra götürdüm. Daha sonra da iki cesedin üzerini betonla örttüm. Ben ağabeyimle yengemi öldürecek olsam, ne evi ne de para verirdim. Ağabeyim beni öldürmeye çalışıyordu, kardeş katili olarak yargılanmak bana çok zor geliyor. Ağabeyimi öldürmek için plan kurmadım, ağabeyimle birlikte kız kardeşimiz Havva'yı birlikte öldürmedik. Ağabeyim beni suç ortağı yaptı" ifadelerini kullandı.

Diğer tutuklu sanık Yusuf T.'nin oğlu Bedirhan T. ise, "Babamla amcam odadaydı. Ben de odaya girdim. Girdiğimde babam çok öfkeli bir şekilde elinde ip parçasıyla duruyordu. Sonra yengem babama vurmaya başladı, babam elindeki iple yengemi de boğdu. Sonra cesetleri torbaya koyduk. Bağ evimize götürdük, babam iki cesedi tandıra koydu. Çimentoyla üzerini kapattık, kesinlikle amcamı öldürmek gibi bir planımız yoktu" dedi.

Katil zanlısı oğlunu da bıçaklamış

Ev hapsinde bulunan Nejla T. ise savunmasında eşinin oğlu Bedirhan'ı önceki tarihlerde bıçakladığını söyledi. Nejla T. ifadesinde, "Kocam daha önce Bedirhan'ı da bıçakladı. Bedirhan'a 10 dikiş atıldı. Adli vaka olmaması için polise bildirmedik. Bedirhan ile kocamın arası çok iyi değildi" ifadelerini kullandı.

Mahkeme heyeti duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. Adliye çıkışı İHA'ya konuşan Firdevs ve Mehmet Turhan'ın oğlu Yusuf T., "Bugün ilk mahkememiz, ilk davamız. Sanıklardan Yusuf T. nefsi müdafaa yaptıklarını söyledi. ‘Abim beni öldürecekti, ben kendimi savunmak için abimi öldürdüm' dedi. Yengemi de 'Bağırdığı ve bana vurduğu için öldürdüm' gibi bir ifade verdi. Eşinin orada olmadığını söyledi. Diğer sanık Bedirhan T. da ‘Ben olayın şoku ile hiçbir şey yapmadım. Babamın yalvarması ile babama yardım ettim’ dedi. Ben bunların hiçbirini kabul etmiyorum. Ben Müge Anlı’nın programına gitmek için yola çıktığımda terminalde Nejla T. ve Bedirhan T. benim yanıma gelerek beni caydırmaya çalıştı. ‘Burada kal gitme, düğünümüz var, düğünümüzü yapalım hep beraber gideriz' gibi şeyler söylemişlerdi. Bedirhan da 'Sen otobüse layık değilsin, gel arabayla götüreyim' gibi şeyler söylemişti. Amaçları beni de ortadan kaldırmaktı başaramadılar. Bu davada da yine başaramayacaklar" dedi.

Mükremin Kaya
 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tekirdağ Sokak köpeğinin saldırısına uğrayan Erüstün: Parçalanmaktan zar zor kurtulduk Tekirdağ’ın Çerkezköy ilçesinde köpeğini gezdirmek amacıyla dışarı çıktığı esnada başıboş köpeklerin saldırısına uğrayan Gürsu Erüstün; “Köpeğimi ihtiyaçları için dışarı çıktığımda saldırıya uğradım. Çok şükür ki sürü halinde değildi, tek başına yakaladı bizi. Ben de ısırık aldım, şu an Kuduz tedavisi görüyorum. Motokuryenin kornası belki de canımızı kurtardı” dedi. Çerkezköy Gazi Mustafa Kemalpaşa Mahallesi’nde meydana gelen olayda, köpeğini dışarıda ihtiyaçlarını gidermesi için çıkaran Gürsu Erüstün, kapıdan dışarı adım attığı esnada sokak köpeklerinin saldırısına uğradı. Evde baktığı köpeğin yara almaması için kendini siper eden Erüstün, olay esnasında sokaktan geçen bir motokuryenin müdahalesiyle kurtuldu. Olay saniye saniye güvenlik kameralarına yansırken, mahalle sakinleri de sürü halinde dolaşan başıboş sokak köpeklerine çözüm bulunması gerektiğini ifade etti. Hastaneye kaldırılan Erüstün’ün sağlık durumunun iyi olduğu öğrenilirken, vücudunun çeşitli yerlerinde ise yaralar oluştu. "Kuduz tedavisi görüyorum” Yaşadığı korku dolu anları paylaşan Gürsu Erüstün; “Perşembe iş çıkışı köpeğim Lucky’yi ihtiyaçları için dışarı çıkardığımda bir köpekle karşılaştım ve saldırıya uğradık. Çok şükür ki sürü halinde değildi, tek başınayken bize saldırdı. Zar zor kurtulduk elinden, çok şükür ki şu an tedavisi sürüyor. Lüleburgaz’a geldik veterinerimiz için. Aynı şekilde ben de ısırık aldım, şu an Kuduz tedavisi görüyorum. Yetkililerden tek istediğim inşaatçılar köpeklerine sahip çıksınlar. Her gelen inşaatçı bir köpek getiriyor. O köpekler ürüyor, türüyor ve orada kalmaya devam ediyor. Hiçbirinin ne uyuzu, ne kuduzu hiçbir şeyi yok. Artık herkes sorumluluğunu eline alsın. Köpekler bir can, onlar nasıl canınızı koruyorsa siz de onları korumak zorundasınız” dedi. "Her gün her saat birileri benden yardım istiyor” Site kat görevlisi Mekan Barak da, kendi işinden çok insanlara yardım ederek gününü geçirdiğini belirtti ve, “Ben bu sitede kat görevlisiyim. İki gün önce çığlıklar duyduk. Dışarı çıktığımızda başıboş sokak köpekleri bir kadına saldırdı. Ama iş bunla da bitmiyor, buradan geçen herkes ben den yardım istiyor ‘Abi geçemiyoruz bize yardım eder misin’ diye. Hergün her saat birileri benden yardım istiyor. Burada çok fazla köpek var. Biz belediyeyi aradık ama küpeleri var, zararı yok diyorlar. Ama sürü halinde dolaşıyorlar. Özellikle motokuryelere çok saldırıyorlar. Ben insanlara yardım ediyorum elimden geldiğince. Hatta kendi işimden çok insanlara yardım ediyorum. Bu soruna bir çözüm gelmeli” dedi. Çocuklar da endişeli Öte yandan mahalle sakini çocuklar da zaman zaman saldırıya uğradıklarını ve korktuklarını belirterek; “Bize saldırıyorlar, biz çok korkuyoruz” dedi.
Çankırı İl Sağlık Müdürü Dr. Sarıkaya: “Kahvaltıda kahve tüketilmemeli” Çankırı İl Sağlık Müdürü Dr. Hüseyin Sarıkaya, sağlıklı kahvaltı yapımı ile ilgili bilgilendirmelerde bulunarak sağlıklı bir kahvaltı için kahve tüketilmemesi gerektiğini söyledi. Çankırı İl sağlık Müdürü Dr. Hüseyin Sarıkaya, temel üç öğünün birinci öğünü olan kahvaltı yapımı ile ilgili bilgilendirmelerde bulundu. Sağlıklı bir kahvaltı için kafein içeren kahve gibi içeceklerin tüketilmemesi gerektiğini vurgulayan Dr. Sarıkaya, çay, bitki çayları, su ve meyve suyunun daha sağlıklı olacağını belirtti. İdeal ve sağlıklı bir kahvaltı için mutlaka karbonhidrat ve protein tüketilmesi gerektiğini söyleyen Dr. Sarıkaya, kahvaltının atlanılacak bir öğün olmadığını belirtti. “Günün ilk öğünü olan kahvaltıda mutlaka protein ve karbonhidrat tüketilmesi gerekir” Kahvaltıda karbonhidrat ve protein tüketiminin önemine değinen Dr. Sarıkaya, “İdeal bir kahvaltı, tam tahıllı karbonhidrat içermeli, bir protein kaynağı sunmalı ve de meyve veya sebzeler ile desteklenmelidir. Bu kahvaltının yoğunluğu, yaş, cinsiyet ve aktivite seviyelerine bağlı olmalıdır. Günün ilk öğünü olan kahvaltıda mutlaka protein ve karbonhidrat tüketilmesi gerekir. Beslenme uzmanlarının tavsiye ettiği miktarlarda yumurta, yoğurt, peynir, fındık ezmesi veya farklı bir protein kaynağı tüketilebilir. Protein sizi daha uzun süre tok tutar ve kas gelişimi için önemlidir. Tam tahıllı gıdalar da beslenme menünüzde güne başlarken bulunabilir. Tam tahıllı ekmek, yulaf ezmesi veya çavdar ekmeği gibi tam tahıllı bir kahvaltılık seçebilirsiniz” dedi. “Kafein içeren kahve gibi içecekler tüketilmemeli” Sağlıklı bir kahvaltı için yüksek şekerli ve kafein içeren gıdalardan uzak durulması gerektiğini söyleyen Dr. Sarıkaya, “Güne başlarken sıvı alımı oldukça önemlidir. Kafein içeren kahve gibi içecekler tüketilmemeli. Onun yerine çay, bitki çayları, su veya meyve suyu tüketilmelidir. Sağlıklı kahvaltılarda yüksek şekerli ve kafein içeren gıdalardan uzak durmak gerekir. Hazır meyve suları, şekerli gevrekler veya yüksek karbonhidrat kaynakları gibi rafine şeker içeren yiyecekler yerine, doğal olarak tatlı olan meyve, bal ve pekmez gibi tatlıları tercih edebilirsiniz. Unutmayın ki, kahvaltı en önemli öğünlerden biridir ve sağlıklı bir yaşam tarzı için gereklidir” dedi.
Mersin Deprem Bilimci Prof. Dr. Ercan: "Mersin’in sorunu zemin sıvılaşması ve buna bağlı hissedilen aşırı çalkalanma" Deprem Bilimci Yüksek Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, Mersin’den fay geçmediğini ancak yıkım için fay gerekmeyip sarsıntının yeterli olacağını belirterek, "Mersin’in sorunu zemin sıvılaşması ve buna bağlı hissedilen aşırı çalkalanma" dedi. Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) tarafından ’Kentsel Dönüşüm ve Sürdürülebilir Şehirler Konferansı’ düzenlendi. MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Sefa Çakır, MTSO Yönetim Kurulu Üyeleri, Yenişehir Belediye Başkanı Abdullah Özyiğit, Yüksek Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan ile sektör temsilcilerinin katıldığı toplantıda, kentsel dönüşüm süreci ve uygulamaları ele alındı. Üç oturumda tamamlanan konferansta afet yönetimi, dirençli ve sürdürülebilir kentler ile dünyadaki iyi uygulamalar, uzman konuşmacılar tarafından aktarıldı. Organizasyonun ikinci gününde ise konunun uzmanlarının katılımıyla Kentsel Dönüşüm Çalıştayı düzenlenerek Mersin’e ışık tutacak yol haritası belirlendi. "Kötü zeminde iyi yapı olmaz" Konferansın açılışında konuşan Yüksek Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, depremleri felakete dönüştürenin insanlar olduğunu belirtti. Depremin güneşin doğması kadar doğal bir doğa olayı olduğunu vurgulayan Ercan, bu nedenle depreme uygun bir yaşam sürülmesi gerektiğini ifade etti. Türkiye’de depreme yönelik bugüne kadar yürütülen çalışmaları anlatan Ercan, depremle mücadele noktasında Yapı Denetim Kuruluşları kurulduğunu hatırlattı. Ancak bunun tek başına yeterli olmayacağını vurgulayan Ercan, "Deprem yıkımlarının yüzde 65’i yerden gelen sorunlardan kaynaklanıyor. Kötü zeminde iyi yapı olmaz. Demek iyi yer seçeceksin. Bunu seçmek için de mutlaka Yer Denetim Kuruluşları kurulmalı. Yer denetlendikten sonra yapı denetim kuruluşu yapıyı denetlemeli" dedi. Yeri jeofizik ve jeoloji mühendislerinin denetlemesi gerektiğini kaydeden Ercan, bu denetimin ardından eğer uygun bir alansa daha yapı oluşmadan Yapı Güvenlik Belgesi çıkarılıp tapuya işlenmesi gerektiğini kaydetti. Yer ve yapı denetim kuruluşlarının aynı zamanda bir sigorta şirketi gibi çalışması gerektiğine dikkat çeken Ercan, "Yerde bir sıvılaşma olur, yapıda oturma yıkılma olursa bu kuruluşların yapının tüm sorumluluğunu üstlenmesi gerekir. Bunlar yapılırsa depremin adı felaket olmaz" diye konuştu. "Mersin’de rezonans çalışmasına başlanmalı" Konuşmasını Mersin’i değerlendirerek sürdüren Ercan, Mersin’den fay geçmediğini ancak yıkım için fay gerekmeyip sarsıntının yeterli olacağını ifade ederek, "Mersin’in sorunu zemin sıvılaşması ve buna bağlı hissedilen aşırı çalkalanma" dedi. Kentsel dönüşüm için sahil kesiminin tamamen yeşil alan olarak bırakılıp Toroslar’a doğru önce bir katlı yapılar arkasına iki-üç katlı yapılar yapılarak devam edilmesi gerektiğini belirten Ercan, "Toros Dağlarına istediğiniz kadar yüksek kat yapabilirsiniz" diye konuştu. Mersin’de tüm kentte vakit kaybetmeden rezonans çalışmasına başlanması, hangi bölgenin sarsıntıdan daha çok etkileneceğinin belirlenmesi gerektiğini vurgulayan Ercan, bina kat sayılarının üniversitelerin çalıştığı sıvılaşma haritaları dikkate alınarak belirlenmesi gerektiğini kaydetti. Mersin’in Kahramanmaraş depremini 6 şiddetinde hissettiğini ve kentteki tüm zeminle yapıların yorulduğuna işaret eden Ercan, "Şu anda yerin eski özellikleri yok. Kenti depreme hazırlamak istiyorsanız önce göçü, nüfus artışını durdurup yapıları öyle planlamalısınız" değerlendirmesinde bulundu. Çakır: "İnsanımızı korumak zorundayız" MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Sefa Çakır da bazı konuların ancak o konuda büyük bir sorun yaşandığında önem kazandığını, bazılarınınsa büyük yıkımlar, felaketler yaşansa da zamanla unutulduğunu ifade etti. Çakır, "Bu nedenle hepimiz kendimizle yüzleşmek zorundayız. Kendisiyle yüzleşmeyen toplumlar gelişemezler" dedi. Bu noktada ele alınması gereken konulardan birinin de kentsel dönüşüm olduğunu belirten Çakır, bugüne kadar yaşanan depremleri hatırlatarak, bu depremlerin ekonomik zararlarının ölçüldüğünü ancak yitirilen canların bedelinin ölçülemeyeceğini kaydetti. Çakır, "Bugün İstanbul’da beklenen deprem olursa Türkiye ekonomisinin yarısı yok olur deniyor. Böylesi bir depremde sadece maddi zarar mı yaşanır? İnsanımızı korumak zorundayız. İşte bu anlamda kongrenin büyük fayda sağlayacağına inanıyorum" diye konuştu. Doğan: Mersin’i depremlere hazırlamak adına her kesimle birlikte hareket etmek istiyoruz" 15 No’lu Mühendislik ve Mimarlık Meslek Komitesi Meclis Üyesi Güven Doğan ise hayata geçirdikleri proje kapsamında neler yaptıklarına ve neleri hedeflediklerine değindi. Mersin’i depremlere, doğal afetlere hazırlamak adına merkezi ve yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve kent dinamikleriyle birlikte hareket etmek istediklerini vurgulayan Doğan, bilimsel verilere dayanarak, kentsel dönüşüm uygulamaları, güçlendirme ve kentsel planlamayı hayata geçirip güvenilir bir yaşam alanı oluşturmak istediklerini kaydetti. Doğan, yürüttükleri faaliyetlerle kamuoyunu bilinçlendirip lobi faaliyetlerini yürütmeyi hedeflediklerini sözlerine ekledi.