GÜNDEM - 19 Ekim 2024 Cumartesi 10:07

Beş metrekarelik dükkanında 60 yıldır zamana ayar veriyor

A
A
A

Gaziantep’te 70 yaşındaki Ökkeş Altunbaş, yaklaşık 60 yıldır 5 metrekarelik dükkanında başta kol ve duvar saati olmak üzere özellikle antika saatleri tamir ederek, aşkla yaptığı zanaatını ayakta tutmaya çalışıyor.

Gaziantep’te yaşayan 70 yaşındaki Ökkeş Altunbaş, ağabeyinden öğrendiği saatçilik mesleğini yaklaşık 60 yıldır büyük bir aşkla sürdürüyor. Kentte bu mesleği ayakta tutmaya çalışan ender isimlerden biri olarak tanınan ve 7 yaşındayken öğrendiği mesleğini sürdürmeye devam eden Ökkeş Altıntaş, kendisine getirilen eski, bozuk ve antika saatleri teknolojiye yenilmeden ve zamana direnerek tamir ediyor. Mesleğini 4 oğluna da öğreten Altunbaş, işine olan sevdasıyla kalan son antika saat tamircisi ustası olarak 170-180 yıllık saatleri tamir ediyor.

“Mesleği vefat eden ağabeyimden öğrendim”

Antika saat tamirciliği yaptığını ve mesleğin son temsilcilerinden olduğunu ifade eden Altunbaş, “Saat tamirciliğini yaklaşık 60 yıldır yapıyorum. Bu mesleği vefat eden ağabeyimden öğrendim. Merhum ağabeyim çok iyi bir saat ustasıydı. Ağabeyim Gaziantep’in en iyi ustaları arasında yer alıyordu. Hem ben hem de çocuklarım bu mesleği ağabeyimden öğrendik. Çocuklarımız ve yeğenlerim de bu mesleği benden öğrendi” dedi.

“Bizim dönemimizde hep mekanik saatler vardı”

Mesleğe başladığında ilkokula gittiğini anlatan Altunbaş, “Bu mesleğe çıraklıktan başladım. Yıllarca çırak olarak çalıştıktan sonra kendimi iyice geliştirdim. Verilen emeklerin sonucunda da bu mesleği öğrendim. Bizim dönemimizde hep mekanik saatler vardı. Şimdi o saatlerin yerini elektronik saatler aldı. Her dönemin saatlerini tamir etmeyi öğrendim. Biz hem antika saatlerin hem de elektronik saatlerin tamirini yapıyoruz” ifadelerine yer verdi.

“Mesleğimi sevdiğim için sabırla emek veriyorum”

Saat tamirciliğinin çok incelik isteyen bir meslek olduğuna işaret eden Altunbaş, “Bazen bir saat için günlerce uğraşıyoruz. Fakat mesleğimi sevdiğim için sabırla emek veriyorum. Çalışmayan bir saati tamir ettiğimde ve çalıştırdığımda çok mutlu oluyorum. Bu meslekte çok hassas olmamız gerekiyor. Çünkü mesleğimiz en küçük bir hatayı kabul etmeyen bir meslek. Bundan dolayı da saatlerin tamirini gayet itinayla yapmak gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“Mesleği 4 oğluma da öğrettim”

4 oğlunun kendilerine ait ayrı ayrı saat tamir dükkanlarının olduğunu belirten Altunbaş, “Çocuklarım tamir edemedikleri saat olursa ya beni çağırırlar ya da bana getirirler ve ben yine çocuklarıma ustalık yaparım. Çocuklarımın her ne kadar kendilerine ait iş yerleri olsa da yıllardır çocuklarıma hem ustalık hem de babalık yapıyorum. Zaten onlar benim yanımda çalışırken bana hiç ‘baba’ demezlerdi, ‘usta’ derlerdi. Çünkü ben çocuklarımı bu şekilde yetiştirdim. Çocuklarımın hepsi de dükkan sahibi oldu ve kendi dükkanlarında benden öğrendikleri mesleklerini icra ediyorlar. Bu da bana gurur veriyor” şeklinde konuştu.

“Mesleğimi Allah bana ömür verdiği müddetçe yapacağım”

Mesleğini çok sevdiğini belirten Altunbaş, “Zaten mesleğimi sevmeseydim yıllardır bu işi yapmazdım. Her ne kadar o eski işlerimiz olmasa da mesleğimi sürdürüyorum. Çoğu usta bu mesleği bıraktı. Şu an Gaziantep’te sadece birkaç tane hatırı sayılır ustamız kaldı. Özellikle de antika, köstekli ve duvar saatlerinin tamirini yapan usta ise neredeyse kalmadı. Ben de mesleğimi, Allah bana ömür verdiği müddetçe yapmayı düşünüyorum” diye konuştu.

İbrahim Koçyiğit

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya: “Torbacısından baronuna kadar hepsinin ensesindeyiz” İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, “Kahraman güvenlik güçlerimizin özverili çalışmalarıyla, mahallelerimizi, sokaklarımızı temizliyoruz. Gözlerimizi, okul önlerinden ayırmıyoruz. Köşe başlarında, karanlık sokaklarda, torbacısından baronuna kadar hepsinin ensesindeyiz. Yeşilay; adına, tarihine ve gücüne yakışır büyük bir seferberlik başlattı: Bağımsızlık Seferberliği. Yeşilay 104 yıldır bağımlılıkların talep cephesinde savaşıyor. İçişleri Bakanlığı olarak başta uyuşturucu olmak üzere, bu cephenin özellikle arzıyla büyük bir mücadele içindeyiz. Bağımsızlık Seferberliği, bağımlılıkla mücadelede yeni bir milat olacaktır” dedi. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Bağımsızlık Seferberliği” projesinin lansmanına katıldı. Programda; Yeşilay Genel Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç, İstanbul Valisi Davut Gül, Marmara Bölgesi valileri ve İstanbul İl Emniyet Müdürü Zafer Aktaş da hazır bulundu. Program, 1 dakikalık saygı duruşunda bulunulmasının ardından İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Yeşilay ev sahipliğinde ve İçişleri Bakanlığı ile birlikte 81 ilde eş zamanlı olarak başlatılan “Bağımsızlık Seferberliği” ile sahada daha geniş kitlelere ulaşılması hedefleniyor. Seferberliğin yol haritasının açıklandığı lansmanda, kurulan iş birlikleri, izlenecek stratejiler ve kampanyanın tüm detayları kamu ile paylaşıldı. “Torbacısından baronuna kadar hepsinin ensesindeyiz” Tanıtım töreninde bir konuşma yapan İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, cezaevlerinde uyuşturucu suçundan yatan hükümlü ve tutukluların sayısının 80 bin 494 olduğunu belirterek, “Vatandaşlarımızı zehirlemeye çalışan uyuşturucu çeteleri, aslında terör örgütlerinin ve organize suç örgütlerinin taşeronluğunu yapmaktadır. Bu sinsi illetin, özellikle göz aydınlığımız evlatlarımıza nasıl yaklaştığı, onları nasıl ağına düşürdüğü ve yavrularımızı bu zehirden nasıl koruyabileceğimiz konuları, bakanlığımızın en temel görevleri arasındadır. Bilinmelidir ki, bağımlılık kara bulutlarının, felaket doğuran etkilerinin, vatandaşlarımızın aydınlık ufukları üzerine yıldırım gibi düşmesine, gençlerimizin umutlarını yerle bir etmesine, asla müsaade etmedik, etmeyeceğiz. Uyuşturucunun; hem “arzıyla” savaşıyoruz hem de hayata geçirdiğimiz projeler ve verdiğimiz eğitimlerle, uyuşturucuya olan “taleple.” Şimdi bu mücadelemizle ilgili, bazı verileri paylaşmak istiyorum. Zehir tacirlerine yönelik bu kabine dönemimizde 71 bin 708 operasyon düzenledik. Operasyonlar sonucunda, 49 bin 574 şahıs tutuklandı. 21 bin 682 şahıs hakkında adli kontrol kararı verildi. Aynı dönemde, 180 ton uyuşturucu, 132 milyon adet uyuşturucu ve uyarıcı madde, 266 milyon kenevir kökü ele geçirildi. Bugün itibarıyla cezaevlerinde uyuşturucu suçundan yatan hükümlü ve tutukluların sayısı 80 bin 494’tür. Elbette ki zehir tacirlerine karşı sadece sınırlarımız içinde mücadele etmiyoruz. Yine bu Kabine dönemimizde 22 uluslararası, 27’si ulusal, 28’i bölgesel, 136’sı yerel olmak üzere, uyuşturucu suçu işleyen toplam 213 organize suç örgütünü çökerttik. 47’si Kırmızı Bülten, 29’u Kırmızı Difüzyon’la aranan olmak üzere, toplam 76 uyuşturucu baronunu yakaladık. Kırmızı Bülten’le aranan 44 zehir tacirinin de, ülkemize iadesini sağladık. Kahraman güvenlik güçlerimizin özverili çalışmalarıyla, mahallelerimizi, sokaklarımızı temizliyoruz. Gözlerimizi, okul önlerinden ayırmıyoruz. Köşe başlarında, karanlık sokaklarda, torbacısından baronuna kadar hepsinin ensesindeyiz" diye konuştu. “Bu kötülüğe karşı mücadeleyi, dünyada en güçlü şekilde sürdüren devletiz” Uyuşturucuyla mücadelede sadece operasyonlarla yetinmediklerini, çok sayıda projeye de imza attıklarını kaydeden Bakan Yerlikaya, " Çalışmalarımızın büyük bir kısmını arza yönelik yapıyoruz. Ancak bu mücadeleden edindiğimiz büyük tecrübeyle, “Çocuklarımız, gençlerimiz ve anneler başta olmak üzere”, toplumumuzun tüm kesimlerine yönelik kapsamlı eğitim faaliyetleri de düzenliyoruz. Bu amaçla hayata geçirdiğimiz, “Narko Rehber, Narko Göçmen, NarkoKaan, Narko Tır, Narko Gençlik, Narko Fotoblok, Narko Nokta ve Narko Yarışma” projeleri kapsamında 14 milyon 739 bin kişiye eğitim verdik. En İyi Narkotik Polisi Anne Projesi kapsamında 28 bin 623 etkinlik düzenledik, 1 milyon 691 bin anne ve anne adayına ulaştık. Uyuşturucuyla arz ve talep cephesiyle verilen bu mücadeleyi bir vatan müdafaası olarak görüyoruz. Bu kötülüğe karşı mücadeleyi, dünyada en güçlü şekilde sürdüren devletiz. 50 bin zehir tacirinin tutuklanması bunun en açık göstergesidir. 2018 yılında; ülkemizde maddeye bağlı ölüm sayısı maalesef 657’di. Bu üzücü rakam 2019’da 342’ye, 2020’de 314’e, 2021’de 270’e, 2022’de 246’ya geriledi. 2023’te ölüm sayısı 300’tü. Bu yılın ilk 10 ayında ise 158’e düştü. Ancak biz 1 rakamını dahi kabul edemeyiz, etmiyoruz” dedi. “Bağımsızlık Seferberliği: Bağımlılıkla mücadelede yeni bir milat olacaktır” Yeşilay’ın 104 yıldır bağımlılıkların talep cephesinde savaştığını söyleyen Bakan Yerlikaya, “Şimdi de Yeşilay; adına, tarihine ve gücüne yakışır büyük bir seferberlik başlattı: Bağımsızlık Seferberliği. Biz İçişleri Bakanlığı olarak, bu büyük seferberlik hareketini desteklemekten Yeşilay’la birlikte olmaktan, bu mücadeleye omuz vermekten, onur duyuyoruz. Yeşilay 104 yıldır bağımlılıkların talep cephesinde savaşıyor. Sözlerimin başında da ifade ettim. İçişleri Bakanlığı olarak başta uyuşturucu olmak üzere, bu cephenin özellikle arzıyla büyük bir mücadele içindeyiz. İşte, hepimizi bugün bir araya getiren Bağımsızlık Seferberliğiyle, bu iki “bağımlılık savaşçısı” omuz omuza veriyor. Ancak “Bağımsızlık Seferberliği” bağımlılıkla mücadelede yeni bir milat olacaktır. Bağımsızlık seferberliğinde amaç toplumun farklı kesimlerine bağımlılıkla mücadelede farkındalık kazandırmak mahalle bazlı önleyici ve aileyi destekleyici programlar yoluyla bağımlılığın önlenmesine katkı sağlamaktır. Bu seferberlik projesinde, pilot ilçemiz: Fatih. Geçen ay başlayan uygulamada hedef Fatih’teki 57 mahallede, 35 bin hanede, 100 bin vatandaşımıza ulaşmaktır. Bu proje kapsamında eğitim programları düzenlenecek, mahalle etkinlikleri gerçekleştirilecek, danışmanlık hizmetleri verilecek. Bu seferberlik hareketi, Fatih ilçemizden sonra, Gaziantep’teki bazı mahallelerimizde ve Hakkari Yüksekova’da da pilot uygulama olarak devam edecek. Ardından, Bağımsızlık Seferberliğimiz tüm Türkiye’ye yayılacak. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, 1 bağımlı birey, 17 farklı insanın hayatını etkiliyor. Haydi, daha açık ifade edelim, 17 insanın hayatını mahvediyor. 1 bağımlıyı kurtarınca bir aileyi, 10 bağımlıyı kurtarınca, koca bir mahalleyi kurtarmış oluyoruz. Bu mücadeleyi, esnaflarımızla, muhtarlarımızla, öğretmenlerimizle, imamlarımızla, kanaat önderlerimizle birlikte, hane hane, sokak sokak, mahalle mahalle yürüteceğiz. Bağımsız bir gençlik, bağımsız bir toplum için valilerimiz, belediye başkanlarımız, kaymakamlarımız, güvenlik birimlerimiz, seçilmiş-atanmış milletimize hizmet eden tüm görevlilerimiz, STK’larımız ve medyamız bağımsızlık seferberliğinin içinde aktif olarak yer alacak bu büyük mücadeleye güç katacaklar ve elbette aziz milletimizin her bir ferdi, bu seferberliğin yılmaz birer savaşçısı olacaklar” ifadelerini kullandı. “Yeşilay 104 yıldan beri bağımlılıklarla mücadele ediyor” Yeşilay Genel Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç ise, “Türkiye Yeşilay Cemiyeti 104 yıldan beri bağımlılıklarla mücadele ediyor. Büyük bir anlamda bu mücadeleyi başardı. Yani 104 yıldan beri birçok nesli kurtarmış oldu. Ama bugün geldiğimiz noktada bağımlılık çok daha geniş bir çerçevede, çok daha büyük bir kitleyi tehdit ediyor. Hem ülkemizde, hem dünyada tehdit ediyor. Dolayısıyla bizim bu dönemde gayretimiz, mücadelemizi arttırmakla alakalı çok daha fazla çalışma yapmamız gerekiyor. Özellikle bağımlılık endüstrisi her sokağı her mahalleye girmişken, bizler çocuk koruma kollama anlamında onların geleceğini kurtarma anlamında her mahalleye, her sokağa girmeyi vazifemiz olarak hissettik. Bu nedenle de Bağımsızlık Seferberliğini başlattık. Bağımlılıkla mücadele bir kurumun sadece Yeşilay’ın ya da sadece devlet kuruluşlarının altından kalabileceği bir mesele değil. Halkımızın da bu noktada destek verip sorumluluk alması gerekiyor. Dolayısıyla bizler bu bağımsız seferberliği içerisinde mahallelerimizde ve sokaklarımızda etkili olan ne kadar büyüğümüz varsa, insanımız varsa onların desteğini alabileceğimiz bir sistem kurduk. Herkes için bir rol tanımlı. Yani muhtarımız için, eczacımız için, imamımız için, öğretmenimiz için, mahalledeki herkesin yapabileceği, çocuklarımızın, gençlerimizin geleceği için, bağımsızlığı için yapabileceği bir şeyler var. Bununla alakalı uzun süreden beri çalıştığımız bir model vardı. Bu modeli nihayete erdirdik” dedi. Program hediye takdiminin ardından hatıra fotoğrafı çekimiyle sona erdi.
Ankara CHP Lideri Özel: “Şehit ailelerinin ve gazilerin gözünün içine bakamayacağımız hiçbir şeye ‘evet’ demeyeceğiz” Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, “Şehit ailelerinin ve gazilerin gözünün içine bakamayacağımız hiçbir şeye ‘evet’ demeyeceğiz” dedi. CHP Lideri Özgür Özel TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ’Seninle pazar gezemem’ sözüyle ilgili Özel, “Diyor ki, ‘Beni pazara çağırıyor, seninle pazar gezemem.’ Benle gezme, mesulü ben değilim. Baktım ne zaman pazara gitmiş? Başbakanlığından beri uğradığı yok. Tarım Kredi’de alışveriş yaparken görülmüş. Erdoğan’ın üç yıl önce Tarım Kredi marketinden 4,5 liraya aldığı gofret, bugün 35 lira. 1 liraya aldığı çikolata, bugün 10 lira. 4,5 liraya aldığı bisküvi, 45 lira olmuş. Gidip aynı alışverişi yapsın, fişini görelim. Üç yılda maaşlardan bir sıfır attın, fiyatlara bir sıfır ekledin. 10 kat fark var. Millet daha önce ihtar etti, anlamadın. İlk seçimde Erdoğan gidiyor, halkın iktidarı kuruluyor” dedi. “Eğitimden memnuniyetsizlik yüzde 80 oranında” Öğretmenler Günü’nde öğretmenlerin, emekli öğretmenlerin, atanmayan öğretmenlerin ve Türkiye’deki eğitim sisteminin bütün sorunlarını konuştuklarını dile getiren Özel, “Milli Eğitim Akademisi’nin gelecek yıldan itibaren yapacağından beteri de bu sene yapılan ve subjektif kriterlerle, söz verildiği halde yapılmayacağına yapılan mülakatla yeni mağdurlar oluşturuldu. En düşük öğretmen maaşı bu iktidar geldiğinde 23 çeyrek altın satın alabilirken, bugün 8 çeyrek altın satın alabiliyor. Düşünün ki bu iktidar bir öğretmenin maaşından 15 çeyrek altın, bugünkü parayla 75 bin lira çalmış. Beğenmedikleri, her fırsatta kötüledikleri üçlü koalisyon, Ecevit hükümeti öğretmenleri bu iktidara emanet ederken öğretmenler 23 çeyrek altın, kabataslak bugünün parasıyla 110 bin lira maaş alıyorlardı. Bugün 40 bin lira maaş alır hale getirdi bu iktidar onları. Biz tüm sorunları etraflıca konuştuğumuz, değerlendirdiğimiz ve yol haritamızı önümüzde netleştirdiğimiz bir sürecin içindeyiz. Yapılan tüm çalışmalar vatandaşın yüzde 80’inin bu eğitim sisteminden memnun olmadığını, AK Parti’nin en çok oy aldığı seçmen gruplarında bile eğitimden memnuniyetsizliğin yüzde 80’lere yakın olduğunu gösteriyor” diye konuştu. “Yerinde dönüşüm desteği en az iki katı artırılmalı” Rezerv alan sorununun bütün deprem bölgesinde sürdüğünü savunan Özel, “Belirsizlik sürüyor. ‘Az hasarlı yapıları onarıp içine geçebilirsin’ dediler. Kredi çekildi, borç alındı. Şimdi ‘Biz orayı rezerv alan ilan ettik. Senin evini de yıkacağız’ diyorlar. Bu soruların derhal ortadan kaldırılması gerekiyor. Ayrıca yerinde dönüşüm için 750 bin lirası hibe, 750 bin lirası kredi bir destek vardı. Ama bu 21 ay öncesinin rakamıydı. Şimdi geldiğimiz noktada bu para ile yani 750 bin lira hibe, 750 bin lira kredi ile ev yapmak bugünkü fiyatlarla mümkün değil. Bunun en az 1,5 milyon hibe, 1,5 milyon lira krediye dönüştürülmesini talep ediyor örgütler. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak zaten bu evlerin ücretsiz yapılmasını, bir evin ücretsiz verilmesini savunuyorduk. Bu çok haklı talebi de buradan dile getiriyoruz ve sonuna kadar destekliyoruz. Hatta keşke 2 milyonu hibe olsun, 1 milyon lirası kredi olsun, çok daha doğru olur. Bunu da bütçe görüşmelerinden önce deprem bölgesinin en önemli meselelerinden bir tanesi olarak kayda geçirmek isteriz” dedi. “Oradaki mücadele çok önemli, anlamlı Nallıhan’daki işçi eylemleri hakkında konuşan Özel, “Nallıhan’da, Meclis’e 2 saatlik mesafede Çayırhan Termik Santrali ve Maden İşletmesi’nde madenciler haklarını arıyorlar. Oradaki mücadele çok önemli, anlamlı ve aslında bugünkü saray rejiminin gerçek yüzünü göstermek açısından da çok anlamlı. 1987’de devlet kurdu oraya; hem santrali, hem madeni açtı ve 13 sene işletti. 2000-2020 yılları arasında da rödovans yoluyla özel sektöre kiralandı. 2020’de sözleşme bitti, tekrar devlete geçti. 2020 öncesi 20 yılda, yılda 100 milyon dolarlık oradan kömür çıkarılıp yakılarak, elektrik satılmış. 100 milyon dolar yıllık. 20 yılda 2 milyar dolar. Ne yapmışız? O özelleştirme furyasında, ne yapmışız? Altın yumurtlayan tavuğu kesmişiz. Alan çok kârlı bir iş yapmış, parasına para katmış. 2020’de de usulüne uygun devlete devretmiş. 4 yıldır orayı TKİ’nin bir şirketi yönetiyor ve şimdi yeniden özelleştirme kapsamına alıyorlar. 4 Aralık tarihinde yeniden özelleştirecekler” ifadelerini kullandı. “Şehit ailelerinin ve gazilerin gözünün içine bakamayacağımız hiçbir şeye ‘evet’ demeyeceğiz” MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin “Öcalan” çağrısına ilişkin Özel, “Bahçeli geçen ay bir açıklama yaptı. O açıklamasının arkasında durduğunu defalarca söyledi. Bugün de söyledi. O konuda da bizimle ilgili söyledikleri konusunda da konuşmanın sonunda bir şeyler söyleyeceğim ama ben geçen hafta şöyle bir şey yaptım. Bu Bahçeli’nin söyledikleri var, bizim de bir hattımız var. Biz ne diyoruz? ‘Şehit gelmeyecekse, annelerin gözyaşı dinecekse, Meclis odaklı, samimi, şeffaf ve toplumsal mutabakata dayalı bir iş olacak, bütün partiler içinde olacak, biz de oluruz’ diyoruz. Ama ‘Toplumsal mutabakatta bir kırmızı çizgimiz var’ diyoruz. O da şehit ailelerinin ve gazilerin gözünün içine bakarız. Onlar ‘olur’ diyorsa ‘olur’ deriz. Böyle yapıyorlarsa ‘olmaz’ deriz. Onların rızası olmayan hiçbir iş yapmayız diyoruz. Geçen hafta daha önce Sayın Genel Başkan Yardımcım, gölge Milli Savunma Bakanımız Yankı Bağcıoğlu, 34 şehit ailesine ve Gazi Derneği’ne gitti. Geçen hafta Ankara’daki ikisi dernek biri vakıf, polislerin, terörle mücadelenin ve muharip gazilerin derneklerine ve vakıflarına gittik. Üçünün özelliği, kamu yararına çalıştığı için devlet tarafından belge verilen ve devlet tarafından Milli Savunma Bakanlığı’nın verdiği binada oturan, devletten yaptıkları hizmetler için katkı alan, ödenek alan üç derneği ziyaret ettim, canlı yayında basın toplantısı yaptım, başkanları yanlarımdaydı ve gazetecilerin önünde de başkanlar konuştu. Dedikleri şu, ‘’Meclis’te şeffaf, hesap verebilir, toplumsal mutabakata dayalı deyip şehit aileleri de bu sürecin içinde olursa’ diyorsunuz biz Cumhuriyet Halk Partisi’ne teşekkür ediyoruz, bu süreçte tek güvencemiz sizsiniz’ dediler. Dernekler orada, başkanlar orada ve dedi ki başkan, kayıt altında. ‘Biz huzur gelsin isteriz ama süreç siyasi bekaya malzeme edilirse haklarımızı da helal etmeyiz’. Ben de kendilerine söyledim, buradan bir kez daha söylüyorum: Biz şehit ailelerinin ve gazilerin gözünün içine bakamayacağımız, onların ‘evet’ demediği hiçbir şeye ‘evet’ demeyeceğiz” açıklamasında bulundu. “Hiç kreş açmadık’ diyeceklerine ‘kreşleri kapatırız’ diyorlar” Özel konuşmasına şöyle devam etti: “Şimdi sizlere siyasi hırsların, siyasi hazımsızlığın eseri olan bir iktidarın nasıl suçüstü yakalandığı anlatacağım, nasıl suçüstü yakalandığını. Mevzu şu: Herkes kamuoyu araştırmalarına bakıyor, seçmen davranışlarını anlamaya çalışıyor. Bir çalışma var, kendileri yaptırmışlar. 2019’da birinci seçimde AK Parti’ye oy vermiş. Mazbata iptal olmuş, YSK darbe yapmış. İkinci seçimi Ekrem Başkan 806 bin farkla kazanmış ya. Orada da Tayyip Bey’e inanmış, yine AK Parti’ye oy vermiş kadın seçmenleri çalışıyorlar. İki seçimde de AK Parti’ye vermiş, bu seçimde dönmüş İmamoğlu’na oy vermiş. Niye diye soruyorlar? Niye? Oy değiştirme davranışında ne etkili? Birinci sıra; Anne Kart. 0-5 yaş arası kadınlara Ekrem Başkan’ın yolladığı, işte doğumdan itibaren Hoş geldin Bebek paketiyle başlayan, esas olarak da ücretsiz ulaşım sağlayan çocuklarıyla annesine, bir yakınına gitmeye. Parası yok ki çocuğu bir yere bıraksın. Bir yakınına ücretsiz gidiyor, oraya bırakıyor, işini görüyor. Ücretsiz Anne Kart. Ben gözümle gördüm. Çocuğu bir eliyle tutuyor, çantadan çıkarıyor Anne Kart’ı. Ekrem Bey’e, kartı tutarak kalp yapıyorlardı seçim otobüsüne. Kaç Anne Kartlı annenin Ekrem Başkan’a minnet gösterdiğini gördüm. AK Parti de çalışmada görmüş. Bir Anne Kart, iki ücretsiz kreş; çok uygun fiyatlı kreşler. Bunu görünce, ‘Kardeşim biz yanlış yapmışız. Biz İstanbul’da hiç kreş açmadık. Bunlar geldiler, İstanbul’da bir yıl içinde 105 tane kreşi açtılar. Milletin gönlüne girdiler.” “11 aydır asgari ücrete zam yok, neden hala yüksek enflasyon?” Yılın son ayına girdiklerini ve Aralık‘ta 2025 asgari ücretinin belirleneceğini hatırlatan Özel, “Geçen hafta sendikalar geldi. DİSK, HAK-İŞ, TÜRK-İŞ. Verdikleri, üzerinde mutabık oldukları veriye göre Türkiye’de işçilerin yüzde 57’si asgari ücret alıyor. Bu rakam Avrupa’da, Avrupa Birliği ülkeleri arasında yüzde 9. Bir tarafta 100 kişiden 9’u asgari ücret alıyor, asgari ücretleri çok yüksek. Ama hızla işçi kıdem aldıkça altı ay, bir yıl içinde asgari ücretten kurtuluyor, kopuyor, daha yukarılara gidiyor. Bizde her sene asgari ücret alanların sayısı artıyor çünkü gitgide emek daha çok sömürülüyor. Türkiye’deki oran yüzde 57. Beş işçiden üçü asgari ücretle çalışıyor ve bu iktidar asgari ücretin nasıl artırılacağına çalışacağına, ‘Asgari ücretle ilgili nasıl algı operasyonları yapabilirim, nasıl insanları kandırabilirim’ ona çalışıyor. Diyor ki, ‘Enflasyonu düşürmek için gerçekleşen enflasyona göre değil hedeflenen enflasyona göre zam vermeliyiz.’ Türkçesi, 17 bin lira olan, seçimden önce ‘Yılda dört kez enflasyon ayarlaması yaparız’ deyip, 11 aydır enflasyona mahkûm edilen, bir yıl boyunca zam yapılmayan 17 bin 2 liralık asgari ücret, verildiği güne kadar alım gücü 9 bin liraya düşmüş olan asgari ücret. Bugün o asgari ücrete enflasyon kadar, yüzde 49, yüzde 50, yüzde 49 zam yapmak yerine ‘Biz yüzde 22 enflasyon hedefliyorduk, o zammı yapalım. Sonra yüzde 22 diyelim, son gün 30’a çıkaralım, bu işi yüzde 30’a bağlayalım’ diye düşünüyorlar. Yani ‘17 bin liralık asgari ücreti 22 bin lira yapıp, bir sene boyunca insanlara bu asgari ücrete mahkûm edelim’. Bütün hesap bu. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın yaptığı hesaplamaya göre asgari ücrete yapılan yüzde 1’lik zam, enflasyonu 10 binde 7 etkiliyor. Geri kalanı bu hükümetin yaptığı diğer işlerden etkileniyor ama bir laf yaymaya çalışıyorlar, ‘Asgari ücrete zam verirsek fiyatlar fırlar’. 11 aydır zam vermiyorsun asgari ücrete. Neden fırladı bu fiyatlar? Neden hala yüzde 50 enflasyon” diye konuştu.
Aydın Polat Makina, Dünya Zeytin Ağacı Günü’nde Aydın’da basınla buluştu Yerli teknoloji kullanarak yapılan makinelerle Türkiye’yi dünyanın 45 ülkesinde temsil eden Polat Makina, UNESCO tarafından ilan edilen 26 Kasım Dünya Zeytin Ağacı Günü dolayısıyla düzenlediği toplantıda, Aydın’daki Merkez fabrikasında basın temsilcileriyle bir araya geldi. Polat Group Holding ve Polat Makina Kurucu ve Onursal Başkanı İbrahim Polat ve üst düzey yöneticileri, zeytinyağı üretiminde kullanılan makineler, şirketin faaliyetleri ve gelecek dönem projeleri hakkında önemli açıklamalarda bulunurken çevre dostu ve sürdürülebilir üretim süreçlerine dikkat çekti. Polat Makina, 26 Kasım Dünya Zeytin Ağacı Günü vesilesiyle Aydın’daki merkez fabrikasında basın temsilcileriyle bir araya geldi. Etkinlikte, şirketin sürdürülebilir üretim vizyonu, zeytinyağı teknolojileri ve geleceğe yönelik projeleri detaylı bir şekilde paylaşıldı. Polat Makina’nın çevre dostu üretim süreçleri ve kadın istihdamını destekleyen projeleri de ön plana çıktı. 4’ü yurt dışında olmak üzere 13 grup şirketiyle faaliyetlerini sürdüren Polat Group Holding’in iştiraklerinden Polat Makina’da, şirketin sürdürülebilirlik ilkelerine bağlı kalarak şekillendirdiği zeytinyağı üretim teknolojileri, Polat Makina’nın faaliyetleri, bir önceki yılın değerlendirmesi ve geleceğe yönelik projeleri paylaşıldı. Polat Group Holding ve Polat Makina Kurucu ve Onursal Başkanı İbrahim Polat ile üst düzey yöneticilerinin katılımıyla gerçekleşen toplantının ardından basın temsilcileri için düzenlenen fabrika turuyla üretim süreçleri yakından tanıtıldı. Polat Group Holding Genel Müdürü Rıza Korkut Özdemir ve Polat Group Holding Mali İşler Direktörü Serkan Ersoy’un holding ve iştirakleri hakkında genel bilgilendirmede bulunduğu toplantıda, Polat Makina Genel Müdürü L. Mutlu Şahan dijital dönüşüm süreçleri, yenilikçi uygulamalar ve sürdürülebilirlik temelinde geliştirdikleri projelerden bahsetti. "45 ülkede, 46 yılda global bir güç haline geldik” Toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren Polat Group Holding Kurucusu ve Onursal Başkanı İbrahim Polat, Polat Makina’nın 46 yıllık başarı hikayesini anlatarak şirketin global pazarlarda nasıl büyüdüğünü vurguladı. Polat, önümüzdeki dönemde yeni pazarlara açılmayı ve global rekabet gücünü artırmayı hedeflediklerini de sözlerine ekledi. İbrahim Polat, Aydın’da başlayan başarı hikayesinin, bugün global bir yapıya dönüştüğünü hatırlatarak, “UNESCO tarafından 26 Kasım Dünya Zeytin Ağacı Günü olarak ilan edildi. Ben de, zeytine olan tutkumla doğduğum bu topraklarda 1978 yılında 4,5 metre karelik küçük bir atölyede yolculuğuma başladım. Bugün "Zeytinin olduğu her yerde Polat Makina imzası var" diyebileceğimiz bir noktaya geldik. Ürünlerimizi Avrupa, Orta Doğu ve Amerika başta olmak üzere 45 farklı ülkeye ihraç ediyoruz. Polat Makina’da değerli yeteneklerin özverili çalışmaları sayesinde, kısa sayılabilecek bir sürede bugünkü konumumuza ulaştık. Önümüzdeki dönemde yeni pazarlara açılmayı, global varlığımızı daha da güçlendirmeyi hedefliyoruz. Bu süreçte müşteri memnuniyeti ve kaliteden ödün vermeden, global düzeyde rekabetçi bir oyuncu olmaya devam edeceğiz” dedi. "Sürdürülebilirlik ve inovasyon, büyümemizin temel taşları" Polat Makina Genel Müdürü L. Mutlu Şahan da toplantıda yaptığı konuşmada, şirketin Ar-Ge çalışmalarına ve çevre dostu üretim süreçlerine verdiği önemi vurgulayarak; “Güneş enerjisi yatırımlarıyla karbon ayak izimizi en aza indirmeyi hedefliyoruz. 2027 yılı itibarıyla üretilen elektriğin tamamının üretim tesislerimizde kullanmayı hedefliyoruz.” dedi. Ayrıca Şahan, "Kadınların Birleştirici Gücü" adlı projeleriyle bölgedeki kadın istihdamını destekleme adımlarını da duyurdu. Polat Makina Genel Müdürü L. Mutlu Şahan, zeytinyağı üretiminde sundukları komple çözümlerle sektöre önemli katkılarda bulunduklarına da dikkat çekti. Sürdürülebilir ve istikrarlı büyümenin temel öncelikleri arasında olduğunu belirten Şahan, “30.000 m’lik üretim tesislerimizde gerçekleştirdiğimiz Ar-Ge çalışmalarıyla, zeytinyağı üretiminde ihtiyaç duyulan her aşama için özel çözümler sunuyoruz. Teknolojik üstünlüğümüz ve kaliteye verdiğimiz önemle global ölçekte büyük bir prestije sahibiz. Sürdürülebilirlik vizyonumuz doğrultusunda, yaklaşık 2 milyon dolarlık bir yatırımla yıllık 4 milyon 900 bin kWh kapasiteli bir güneş enerjisi sistemi kurduk. Tüm iş süreçlerimizde karbon ayak izimizi en aza indirmek için çalışmalarımızı hız kesmeden sürdürüyoruz” ifadesini kullandı. Aydın’ın bölge olarak taşıdığı öneme de dikkat çeken Şahan, “Şirketimizin temellerinin Aydın’da atılmış olması ve burada köklü bir geçmişe sahip olmamız, bizi bölgeye değer katan projeler hayata geçirmeye teşvik ediyor. Bu kapsamda, 2023 yılında başlattığımız Kadınların Birleştirici Gücü projemiz çerçevesinde Kaynak Operatörü Yetiştirme Programı’nı hayata geçirdik. Program, bölgenin gelişimine katkı sağlayarak hem kadın istihdamı hem de yerel kalkınmayı destekleme yolunda önemli bir adım oldu” dedi. 2024 yılında büyüme stratejilerine paralel ilerlediklerinin de altını çizen Şahan, “2025 yılı için planladığımız projeleri hayata geçirerek çok daha verimli bir konuma yükselmeyi ve müşteri memnuniyetini daha da yukarı taşımayı hedefliyoruz” diyerek sözlerini tamamladı. Polat Makina Hakkında Temelleri 1978 yılında İbrahim Polat tarafından Aydın’da atılan Polat Group Holding, 1200’ün üzerinde çalışanı ve 4’ü yurt dışında olmak üzere; makine, redüktör, tarım, fidancılık, kimya gibi farklı alanlarda faaliyet gösteren 13 markasıyla ürünlerini Aydın’dan 80’in üzerinde ülkeye ihraç etmektedir.
Ankara TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu: “Yakıt, gübre, yem gibi girdi maliyetlerindeki yüksek artışların, sektörde sıkıntıya yol açtığını görüyoruz” Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Genel Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, “Yakıt, gübre, yem gibi, girdi maliyetlerindeki yüksek artışların, sektörde sıkıntıya yol açtığını görüyoruz. Bu konularda tedbirlere ihtiyaç bulunmaktadır” dedi. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ev sahipliğinde ve Tarım Bakanı İbrahim Yumaklı’nın katılımıyla ‘TOBB Genişletilmiş Ticaret Borsalar Konseyi’ toplantısı gerçekleştirildi. Tarım, hayvan ve ormancılıkla ilgili sektör temsilcilerinin katılımıyla yapılan toplantıda, sektördeki sorunlar ve sorunlara ilişkin çözüm önerileri masaya yatırıldı. Burada bir açılış konuşması TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Tarım, hayvan ve ormancılık sektöründe yaşanan sıkıntıları çözmek anlamında, Bakan Yumaklı’nın vizyonunu çok değerli bulduklarını ifade etti. “Ticaret borsalarımızla birlikte, sektörü geliştirecek projeler ve çalışmalar yürütüyoruz” Tarım ve hayvancılık sektörünün en önemli ve stratejik sektörlerin başında geldiğini söyleyen Hisarcıklıoğlu, “TOBB olarak, ticaret borsalarımızla birlikte, sektörü geliştirecek projeler ve çalışmalar yürütüyoruz. 2003’de süne zararlısı mücadele projesini, Tarım Bakanlığımız ile birlikte hayata geçirdik ve önemli başarı sağladık. Sonrasında yine birlikte sertifikalı tohum işini başlattık ve yaygınlaştırdık. Tarım gönüllüleri projesine imza attık. Tarım ürünlerinin güvenli bir şekilde depolanabilmesi için, TMO ile birlikte, ülkemizde bir ilke imza attık. TMO-TOBB LİDAŞ’ı kurduk. Böylelikle ülkemizde lisanlı depoların kuruluş sürecini başlattık. Türkiye’de İlk depoları kurduk ve ardından Ticaret Borsalarımızın ve özel sektörün lisanslı depo yatırımlarına öncülük ettik. Böylelikle güvenli ve sıhhatli depolamanın yanında, üreticilerin finansmana erişimini kolaylaştırdık. Sanayicinin de hammaddeye daha rahat ulaşmasını sağladık” açıklamasında bulundu. “Yakıt, gübre, yem gibi, girdi maliyetlerindeki yüksek artışların, sektörde sıkıntıya yol açtığını görüyoruz” Hisarcıklıoğlu, sahadan gelen görüş, öneri ve sıkıntıları ilgili yerlere ilettiklerini ve çözüm yolları aradıklarını belirterek, “Özellikle, yakıt, gübre, yem gibi, girdi maliyetlerindeki yüksek artışların, sektörde sıkıntıya yol açtığını görüyoruz. Bu konularda tedbirlere ihtiyaç bulunmaktadır. Özelliklede verilen destekler, en az girdi maliyetlerindeki artış seviyesinde olmalıdır” şeklinde konuştu. Hisarcıklıoğlu, TOBB Ticaret Borsaları’nın, tarımsal ürün ticaretinin merkezleri olduğunu vurgulayarak, elektronik satış salonları, canlı hayvan pazarları ve ürün analiz laboratuvarlarıyla, ticaretin kalbi durumunda olduğunu aktardı. “İmzalayacağımız protokol kapsamında da ‘Su Verimliliği’ alanındaki farkındalığı tüm Türkiye’ye yaymayı planlıyoruz” Hisarcıklıoğlu, bütün dünyada ülkelerin öncelikli gündem maddelerinden biri olan ‘su’ konusunun Türkiye’de de üst düzeyde ele alınmasına yönelik çok faydalı işlere imza atıldığını işaret ederek, “Su verimliliği hedeflerinin başarıyla gerçekleştirilebilmesi için, damlama sulama ve arıtma gibi sistemlerinin kurulmasına yönelik yatırımlar, yüksek sabit sermaye yatırımı gerektiriyor. Bu yatırımların finansal olarak desteklenmesi adına, teşvik ve hibe destek programlarının da Bakanlık marifetiyle özel sektör kullanımına sunulması kritik öneme haizdir. Diğer bir kritik husus da su verimliliği uygulamalarını ve sunulan destek-teşvik mekanizmalarını tüm ülke genelinde anlatmaktır. Birazdan Bakanımızla imzalayacağımız protokol kapsamında da ‘Su Verimliliği’ alanındaki farkındalığı tüm Türkiye’ye yaymayı planlıyoruz. Protokol ile Bakanlığımızla birlikte, Oda-Borsalarımız ve Sektör Meclislerimizle farkındalık artırıcı ve bilgilendirici çeşitli etkinlikler gerçekleştireceğiz” diye konuştu. Toplantı, Hisarcıklıoğlu’nun konuşmasının ardından basına kapalı olarak gerçekleşti.