HABERİN VİDEOSU İÇİN TIKLAYINIZ
Sümeyye İnal - Ahmet Faruk Sarıkoç
“Üst katta gördüğümüz Erken Bizans Mozaikleri’ne ulaşıyorlar”
Tarihi yapının keşif sürecinden bahseden gönüllü Bizantolog Mehmet Hakan Ersoy, “Buranın keşif olayı aslında şöyle oldu. Bu bina yapılmadan önce buranın kazı çalışmaları esnasında ufak tefek bazı tarihi eserlere rastlanılmış. Bu da ilgi uyandırıyor. Daha sonrasında hassas bir çalışmaya girişiyor ekipler ve yaklaşık iki sene boyunca bu hassas çalışmanın akabinde üst katta gördüğümüz Erken Bizans taban mozaiklerine ulaşıyorlar. Bu taban mozaikleri Opus Tessellatum biçimde yapılmış olup, küçük küçük mozaikler halinde döşenmiştir. Daha sonra yine aynı hassasiyet içinde bulunduğumuz bu yapı keşfedilene kadar devam ediyor. En son buraya geldiklerinde bu tonozlu yapıyı buluyorlar. O zaman içi toprakta dolu ve temizlenmesi baya güç” dedi.
“Arkasında çok güzel bir Meryem Ana Freskosu bulunuyor”
Burayı koruyan bina sahibine teşekkür eden Ersoy, “Burayı da zamanla ve hassas bir çalışmayla temizlemeye devam ettiklerinde görmüş olduğunuz bazı önemli bulgular keşfediyorlar. Daha sonrasında kemere denk geliyorlar. Kemerin akabinde de oradan bir su çıktığını görüyorlar. Bu su çıkınca da ayazma olduğu ortaya çıkıyor. Arkasında da çok güzel bir Meryem Ana Freskosu bulunuyor. Orada Grekçe bir kitabı var, fakat çok tahrip olduğu için şu an okunamıyor. Bu bina özel bir şirket tarafından kullanılıyor. Burası için şöyle bir şey söyleyebilirim, burada emeği geçen mal sahibi için konuşuyorum. Burayı kendi cebinden temizletip halka kazandırdığı için de kendisine çok teşekkür ediyoruz” diye konuştu.
“Yapıda Osmanlı’nın izlerini görmekte mümkün”
Meryem Ana resminin daha sonra eklendiğini belirten Gönüllü Bizantolog Faruk Emrah Dervişoğlu ise, “100 bin metrekare alan üzerine kurulu olan Büyük Saray’ın dini bir tesisinin içerisinde bulunuyoruz. Bu kilise ve ayazma erken Bizans dönemi olarak bilinmektedir. Zaman içerisinde değişik çalışmalar yapılmıştır. Bu gördüğümüz yapıda Osmanlı’nın izlerini görmekte mümkün. Hemen üzerimizde gördüğümüz tonoz yapı Osmanlı’ya aittir. Aynı zamanda ayazma üzerindeki kucağında bebek İsa bulunan tek gözü tahrip olmuş Meryem Ana Freskosu 14’üncü yüzyılda Paleologos tarafından ekletilmiştir” ifadelerini kullandı.
“Bir papazın bu suyun kutsal olduğuna inanarak içtiği biliniyor”
Ayazmanın içerisindeki suya şebeke suyunun karışmış olabileceğini söyleyen Dervişoğlu, “İstanbul’da bulunan dört ya da beş ayazmadan biridir. Bunun için önem arz etmektedir ve Bizans Ayazması’dır. Hristiyanlık aleminde hala gelen papazlar buranın kutsal olduğuna inanıyor. Ama biz bunun günümüzde bu kadar saf kalmadığını inanıyoruz. Şebeke veya kanalizasyon suyunun temas etme ihtimali çok yüksek. Bu yüzden içilebilir bir durumda olduğuna inanmıyoruz. Zamanın da bir papazın buraya getirildiği ve suyun kutsal olduğuna, pis olmadığına inanarak bu suyu içtiği biliniyor. Bir dönem insanlar giriyordu ama şu an ziyarete kapalı” şeklinde konuştu.