GÜNDEM - 15 Kasım 2024 Cuma 09:23

Atatürk Üniversitesi’nde “Nanoteknoloji, Nanotıp ve Omiks” konuşuldu

A
A
A
Atatürk Üniversitesi’nde “Nanoteknoloji, Nanotıp ve Omiks” konuşuldu

Atatürk Üniversitesi ev sahipliğinde; Tıp Fakültesi ile Aşı Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi iş birliğiyle, geleceğin bilim alanlarına ışık tutacak olan “Nanoteknoloji, Nanotıp ve Omiks” konulu bir konferans düzenlendi.


Kültür Merkezi Prof. Dr. Kemal Bıyıkoğlu Salonunda gerçekleşen etkinlik, akademik çevreler ve öğrenciler tarafından ilgi gördü. Programa Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu’nun yanı sıra, sempozyumun davetli konuşmacıları Prof. Dr. İsmail Öçsoy ve Doç. Dr. Basri Gülbakan ile çok sayıda akademisyen ve öğrenci katıldı.


Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, Erzurum’da böylesi önemli bir konu üzerine düzenlenen etkinliğin gurur verici olduğunu belirtti. Prof. Dr. Hacımüftüoğlu, nanoteknoloji ve omiks alanlarının tıp ve bilim dünyasında çığır açan gelişmeler sunduğunu vurgulayarak, bu konulara öğrencilerin ilgisini çekmenin önemine değindi. “Üniversite olarak gençlerimizin bilime olan ilgisini artırmak ve yeni nesil teknolojilere dair farkındalıklarını geliştirmek için bu tarz etkinlikleri destekliyoruz” diyen Hacımüftüoğlu, etkinliğin bilim dünyasına katkı sağlayacağını ifade etti.


Nanoteknolojinin Geleceği Üzerine Çarpıcı Sunumlar


Konferansın ilk konuşmacısı olarak kürsüye çıkan Prof. Dr. İsmail Öçsoy, “Nanomalzemeler Çağı ve Nano Tıp” başlıklı sunumunu gerçekleştirdi. Prof. Dr. Öçsoy, nanoteknolojinin tıp alanında sunduğu çözümleri ve gelecekte sağlık sektörünü nasıl dönüştüreceğini detaylandırarak, nano boyuttaki malzemelerin insan sağlığı üzerindeki olumlu etkilerinden bahsetti. Nanoteknolojinin, özellikle kanser tedavisi ve ilaç taşıma sistemlerinde sunduğu avantajları paylaşan Öçsoy: “Geleceğin tedavi yöntemlerinde nanoteknoloji ön planda olacak ve bu gelişmeler sayesinde hastalıkların teşhis ve tedavisi çok daha etkili bir hale gelecek” ifadelerini kullandı.


Yeni Nesil Analizler, Kalıtsal Hastalıklara Yeni Çözümler Sunuyor


Etkinlikte ikinci konuşmayı yapan Doç. Dr. Basri Gülbakan ise: “Kalıtsal Metabolik Hastalıklarda Yeni Nesil Omiks Analizler” konulu sunumunu gerçekleştirdi. Genetik hastalıkların teşhis ve tedavisinde omiks analizlerin rolünün giderek arttığını belirten Gülbakan, bu yeni nesil analizlerin, hastalıkların moleküler düzeyde anlaşılmasına olanak tanıdığını ifade etti. “Omiks teknolojisi sayesinde, hastalıklara yönelik çok daha spesifik ve kişiye özel tedavi yöntemleri geliştirilebiliyor” diyen Gülbakan, özellikle kalıtsal metabolik hastalıkların çözümünde omiks analizlerin sunduğu avantajları vurguladı.


“Bilimin Geleceği İçin Yeni Nesil Teknolojilerle İleriye Yürüyoruz”


Konferansın sonunda bir değerlendirme yapan Rektör Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, Atatürk Üniversitesi olarak bilimin geleceğine yön veren konuları gündeme taşımanın ve bu alanlardaki gelişmeleri öğrencilerle buluşturmanın önemine dikkat çekti. Hacımüftüoğlu, “Nanoteknoloji, nanotıp ve omiks gibi bilim dalları, yalnızca tıbbın değil tüm insanlığın geleceğini şekillendirecek potansiyele sahip. Bu konular üzerine düşünmek, araştırmak ve gençlerimizi bu alanlara yönlendirmek bizler için bir sorumluluk” diyerek, konferansın öğrencilerin bilimsel farkındalıklarını artırma açısından değerli bir etkinlik olduğunu ifade etti.


Atatürk Üniversitesinde gerçekleştirilen bu anlamlı konferans, katılımcılara nanoteknoloji ve omiks alanındaki son gelişmeler hakkında kapsamlı bilgi sunarken, genç bilim insanlarına da ilham kaynağı oldu. Bilim dünyasına katkı sağlayacak bu tür etkinliklerin devam edeceği bildirildi.



Atatürk Üniversitesi’nde “Nanoteknoloji, Nanotıp ve Omiks” konuşuldu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Hızlı yürümede ortaya çıkan nefes darlığı KOAH habercisi olabilir Tüm dünyada KOAH gelişimine neden olan en önemli risk faktörünün tütün kullanımı olduğunu belirten Doç. Dr. İrfan Eser, "KOAH’ta başta nefes darlığı olmak üzere öksürük ve balgam gibi belirtiler gözlenmektedir. Başlangıç evresinde hızlı yürüme, merdiven çıkma ya da koşma gibi aktiviteler sonucunda ortaya çıkan nefes darlığı problemi, hastalığın ilerleyen evrelerinde uyku sırasında dahi gözlenebilen bir problem halini alır” dedi. Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Göğüs Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. İrfan Eser, 20 Kasım Dünya KOAH Günü (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı) nedeniyle önemli açıklamalarda bulundu. Tüm dünyada KOAH gelişimine neden olan en önemli risk faktörünün tütün kullanımı olduğunu söyleyen Doç. Dr. Eser, hastalığa bağlı olarak akciğer kapasitesinin büyük oranda azaldığına dikkat çekti. Doç. Dr. Eser, KOAH hastalığında dokulara yeterli miktarda oksijen iletimi sağlanamayacağından, başta nefes darlığı olmak üzere öksürük ve balgam gibi belirtilerin gözlendiğini ifade etti. “Sigara ve tütün kullanımı en önemli risk faktörü” KOAH’ın nedenlerine değinen Doç. Dr. Eser, “KOAH, akciğer dokusunun uzun süreli hasarının yol açtığı hava yolu daralması neticesinde gelişen öksürük, balgam ve ilerleyici nefes darlığı ile karakterize yaygın, önlenebilir ve tedavi edilebilir bir akciğer hastalığıdır. KOAH gelişimi için en önemli risk faktörü sigara kullanımıdır. Pipo, puro ve nargile kullanımı da KOAH’ın nedenleri arasındadır. Kişinin yaşadığı yer ya da mesleği nedeniyle organik ve inorganik tozlu ortamlara, kimyasal maddeler ve buharları içeren maddelere maruz kalması, KOAH’a neden olabilmektedir. Bireyin toz, duman ve zararlı gazlara maruz kalması, kapalı ortamlarda ısınmak ya da yemek pişirme amacıyla kullanılan ‘biomas’ adı verilen organik yakıtlar, odun, tezek, bitki kökleri ve kömür dumanının yol açtığı iç ortam hava kirliliğini diğer nedenler olarak sıralayabiliriz” diye konuştu. “Uzun süreli öksürük görülür” KOAH’ın belirtilerinden bahseden Doç. Dr. Eser, “Başta nefes darlığı olmak üzere öksürük ve balgam gibi belirtiler gözlenmektedir. Başlangıç evresinde hızlı yürüme, merdiven çıkma ya da koşma gibi aktiviteler sonucunda ortaya çıkan nefes darlığı problemi, hastalığın ilerleyen evrelerinde uyku sırasında dahi gözlenebilen bir problem halini alır. Öksürük ve balgam problemi ise yine başlangıç evrelerinde yalnızca sabah saatlerinde ortaya çıkan birer belirti olarak görülse de, hastalığın ilerlemesiyle birlikte şiddetli öksürük ve yoğun balgam gibi KOAH belirtileri görülebilir” dedi. “Sigara bırakılmalı, grip ve zatürre aşıları yapılmalı” KOAH’ta akciğer fonksiyonlarındaki hızlı bozulmayı yavaşlatan tek etkenin sigaranın bırakılması olduğunu dile getiren Doç. Dr. Eser, “Hastalığı tedavi etmenin temel amaçları arasında hastalığın bulgularını hafifletmek, solunum yollarındaki hasarı azaltmak ve akciğerlerin oksijenlenmesini düzeltmek yer almaktadır. Bu bağlamda hastanın, hastalık hakkında bilgilendirilmesi ve tedaviye katılım sağlaması için cesaretlendirilmesi oldukça önemlidir. Hastalığın seyrini kötüleştiren alevlenmelerden ve zatürreden korunması için grip ve zatürre aşılarını yaptırması, aktif yaşam biçimini benimsemesi, tütün ve tütün ürünlerini bırakması için desteklenmesi, nefes açıcı etkisi olan, ‘inhaler’ olarak adlandırılan ve solunum yolu ile uygulanan ilaçları düzgün ve düzenli kullanması, tedavide göz ardı edilmemesi gereken noktalardır” ifadelerini kullandı.
Ankara Sağlık Bakanı Memişoğlu: "Hiçbir hekimin ilaç yazması veya tanısıyla ilgili müdahale yapmıyoruz" Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, "Bir algı operasyonu yapılıyor ’Paramızı kesiyorlar, ilaç yazmamızı engelliyorlar’ diye. Biz hiçbir hekimin parasını kesmiyoruz. Hiçbir hekimin ilaç yazması veya tanısıyla ilgili müdahale yapmıyoruz" dedi. Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Türkiye-Katar Yüksek Stratejik Komite 10. Toplantısı sonrasında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gazetecilerin sorularını cevapladı. Bakan Memişoğlu, aile hekimliğinin işleyişini ikinci basamakla entegre edip daha etkin hale getirmeyi amaçladıklarını belirterek, "Aile hekimliğini daha etkin hale getirmeye çalışıyoruz. Burada bizim yaptığımız şey, sadece aile hekimliğinin işleyişini biraz daha ikinci basamak sağlık hizmetleriyle entegre edip daha verimli bir hale getirmektir. Ancak bu konuda yanlış bir algı oluşturulmaya çalışıldığını görüyoruz" dedi. "Sağlıkta daha az sevk, daha sağlıklı nüfus" Bakan Memişoğlu, "Aile hekimine eğer önceki dönemine göre hastalar bir sene sonra daha az gidiyorsa, bir aile hekimi bir yıl önceki döneme göre hastalarını ikinci ve üçüncü basamağa daha az yönlendiriyorsa bu durum bölgedeki, kendi nüfusundaki insanların daha sağlıklı olduğunu gösterir. Yani daha az sevk yapılan bölgelerdeki nüfusun sağlık durumu daha iyi demektir. Biz ona teşvik, ilave ödeme veriyoruz" şeklinde konuştu. "Yanlış bir algı oluşturuluyor" Bakan Memişoğlu, aile hekimlerinin ödemelerinin kesildiği iddialarının doğru olmadığını belirterek, "Biz aile hekimlerinden ödeme kesmiyoruz. Eğer bir aile hekimi, önceki dönemde daha fazla ilaç yazmışsa aynı ödemeyi alacak. Ama daha az ilaç yazıyorsa, biz ona biraz daha ödeme yapıyoruz. Burada bir algı operasyonu yapılıyor ’Paramızı kesiyorlar, ilaç yazmamızı engelliyorlar’ deniyor. Biz hiçbir hekimin parasını kesmiyoruz ve hiçbir hekimin ilaç yazması veya tanısına müdahale etmiyoruz" dedi.
İstanbul Okula dönüşte başarı için uyum önerileri Okullar dokuz günlük ara tatilin ardından pazartesi günü açılıyor. PDR Direktörü Sibel Durak bazı çocukların yoğun bir okul temposuna uyum sağlamakta zorlanabileceklerini belirterek ebeveyn ve eğitimcilere önerilerde bulundu. İlk ve ortaöğretimdeki öğrenciler ilk ara tatil sonrası 18 Kasım Pazartesi günü eğitim-öğretime kaldığı yerden devam edecek. Ancak öğrencilerin ara tatilde bir arada olduğu ebeveynlerinden ayrılmalarının zor olabileceğine, geçiş döneminde duygusal ve fizyolojik tepkiler verebileceklerine dikkat çeken Bahçeşehir Koleji PDR Direktörü Sibel Durak, her çocuğun, okula, derslere dönüş noktasında farklı tepkisi olabileceğini söyledi. Kimi heyecanla beklerken ve okul rutinine çok kolay uyum sağlayabilirken, bazılarının oldukça stresli ve kaygılı hissedebileceğine dikkat çekti. Ailelerin ve eğitimcilerin çocukların duygularını önemseyip iyi gözlemlemelerinin önemine vurgu yaptı. Velilere okula dönüş yaklaştığında çocukların okul ile ilgili aklından geçenleri ilgiyle dinlemesini öneren Sibel Durak, “ Okulla ilgili endişeleri varsa çocuğunuzla konuşabilirsiniz. Okul kıyafetlerini ve çantasını birlikte hazırlayabilirsiniz. Tatil döneminde yapılan sanat, spor, bilim aktiviteleri, geziler, hobi atölyeleri gibi etkinlikleri okul döneminde de sürdürün” dedi. Eğitmenler ve ebeveynlerin, çocukların zayıf yönleri yerine güçlü yönlerine odaklanarak onları cesaretlendirmeleri gerektiğini belirten Durak, okulda gerçekleşecek yeni etkinlikler hakkında konuşmak, okulu çekici hale getirerek çocukların arkadaşlarıyla ve öğretmenleriyle tekrar bir araya gelme isteğini artırabileceğini de söyledi.