GENEL - 07 Mart 2012 Çarşamba 12:01

47 ÜLKEDEN 600 ÖĞRENCİ, DÜNYA SORUNLARINA TÜRKİYE`DE ÇÖZÜM ARIYOR

A
A
A
47 ÜLKEDEN 600 ÖĞRENCİ, DÜNYA SORUNLARINA TÜRKİYE`DE ÇÖZÜM ARIYOR

Model Birleşmiş Milletler Derneği tarafından bu yıl 8.’si düzenlen ’Model Birleşmiş Milletler Türkiye Konferansı (MUNTR 2012)’, Antalya’nın Manavgat ilçesindeki Sueno Otel’de devam ediyor.
47 ülkeden 600 katılımcının yer aldığı ve 5 Mart Pazartesi günü açılışı yapılan Model Birleşmiş Milletler Türkiye Konferansı (MUNTR 2012) devam ediyor. Konferansa dünyanın birçok farklı ülkesinden katılan öğrenciler dünyadaki güncel sorunları tartışıyorlar.
BARAN GÜNEŞ: BM BU TÜR ÇÖZÜM ÖNERİLERİNİ DİKKATE ALIYOR
Gazetecilere açıklamalarda bulunan Model Birleşmiş Milletler Derneği Medya Direktörü Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi Baran Güneş, konferansa 47 ülkeden 600’den fazla kişinin katıldığını ifade etti. Baran, dünyanın çeşitli sorunlarına çözüm önerileri arayacak 11 adet komitelerinin olduğunu belirterek, "Bunlardan bazıları, Dünya Sağlık Örgütü, Güvenlik Konseyi, NATO, Tarihi Güvenlik Konseyi, Gelecekteki NATO, Genel Kurul, Uluslararası Adalet Divanı’dır. Çözüm önerileri BM Türkiye ofisine
gönderilecek. BM bu tür çözüm önerilerini çok dikkate alıyor. Model BM Türkiye Konferansı en büyük model BM konferansıdır. Aynı zamanda dünyada çok etkin bir konferanstır. BM bu konferansta sonucunu alıyor ve inceliyor. Sonunda etkin bir çözüm önerisi ile kamuoyuna sunuyor" şeklinde konuştu.
BREEDEN: TÜRKİYE’NİN DIŞ POLİTİKASINI ÇOK ETKİLEYİCİ BULUYORUM
Birleşik Amerikalı Delege Jennefer Breeden ise, "Burada konular ’Arap Baharı’ çerçevesinde tartışılacak. Bunun yanında sınır sorunları konuşulacak. Açık konu olduğu için delegeler belirleyici olacak. İlk başta Türkiye’deki bir konferansta Türkiye’yi temsil edeceğim için tedirgin oldum. Sonradan Türkiye’nin dış politikasını araştırınca bunun aslında çok enteresan olduğunu gördüm ve bu ilgimi çekti. Türkiye’nin dış politikasını çok etkileyici buluyorum. Türkiye demokrasi için bir modeldir. Özellikle Arap
ülkeleri için Türkiye model olacak bir ülke. Türkiye’yi temsil etmekten gurur duyuyorum" dedi.
Breeden gençleri yaptığı çalışmalar nedeniyle kutladığını da belirterek, "2006 yılında İstanbul’da yapılan bir ankete göre her yaştan birçok kişinin BM’nin ne olduğunu bilmediği ortaya çıkmış. Ama bu derneğin kurulmasıyla birlikte bir bilinç oluştu. 17 üniversite bir platform oluşturdu. Bu platforma 10 lise dahil oldu. Gençlerimizi başarılı çalışmalarından dolayı gurur duyuyoruz" dedi.
ÇÖZÜM ÖNERİLERİ BM TÜRKİYE OFİSİ TARAFINDAN DA İNCELENECEK
Tümüyle İngilizce gerçekleşen ve İngilizce çıkacak çözüm önerileri BM Türkiye ofisi tarafından da incelenecek. Uzmanlar, komitelerden çıkacak sonuçların dünyanın geleceğinde etkili olabileceği görüşünde birleşiyor.
KOMİTENİN DELEGELERİ 2025 YILINDA NATO DELEGELERİ OLACAKLAR
Bu sene 8.’si düzenlenen MUNTR, Türkiye’nin en büyük Model Birleşmiş Milletler organizasyonu ve ayrıca BM Türkiye Ofisi tarafından da desteklenen tek MUN etkinliği. Bu komitenin delegeleri NATO’nun 2025 yılındaki delegeleri olacak.
16-25 YAŞ ARASI ÖĞRENCİLER GERÇEK BİR DİPLOMAT GİBİ SORUNLARI MÜZAKERE EDİYORLAR
MUNTR, 16-25 yaş arası lise ve üniversite öğrencileri temsil ettikleri ülkeler hakkında araştırma yaparak, global çaptaki sorunları inceler ve bu sorunların olası çözümleri hakkında diğer katılımcılar ile diplomasi yürüterek müzakerelere katılıyorlar. Yani gerçek bir diplomat gibi BM komitelerinde ülkelerini temsil eden gençler konferanslarda lobi faaliyetlerinde de bulunuyorlar.
Komitenin amacı güncel sorunların gelecekte alabilecekleri halleri öngörmek ve ileri bir tarihte delegelere bu sorunları tartıştırmak.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bakan Yumaklı: "Dişimizle tırnağımızla bir yere getirmiş olduğumuz, hakikaten çok emek sarf edilmiş bir takım şeyleri bunlara kurban etmemeliyiz" Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı "Bab-ı Ali Toplantıları-Büyüyen Küresel Gıda Sorunu ve Türk Tarım Sektörünün Konumu, Geleceği" konulu toplantıda konuştu. Bakan Yumaklı, Ana muhalefetin boykot çağrılarına karşı ekonomimizin önü ardı hiç düşünülmeden bu tür şeylere kurban edilmesinin doğru olmadığını ifade etti. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, "Bab-ı Ali Toplantıları - Büyüyen Küresel Gıda Sorunu ve Türk Tarım Sektörünün Konumu, Geleceği" Toplantısına katıldı. Beşiktaş’ta bir otelde düzenlenen toplantıda konuşan Bakan Yumaklı, "Tarım sektörü milli güvenlik kadar, savunma sanayi kadar önemli. Ülkelerin stratejik bakışlarında ilk üçün içerisinde mutlaka yer alan bir sektör olarak konuşulur. Küresel iklimin en büyük etkisi de yine bu son derece stratejik olan sektöre gelmiş durumda. "Büyüyen Küresel Gıda Sorunu ve Türk Tarım Sektörünün Konumu, Geleceği". Burada bir görüş alış verişinde bulunacağız. Tarım ve orman sektörü, gıda arzı ve güvenliğine sağladığı katkının yanı sıra bütün sanayiler içinde bir girdi teminini ifade eder. Dolayısıyla hem kırsal kalkınmada olan etkisi hem oluşturduğu istihdamla da modası asla geçmeyecek stratejik bir sektördür. Dünyada kırılma dönemlerine baktığımızda her zaman bir takım zorlukların sıkıntıların gerçekleştiğini görüyoruz. Her gün yeni bir gündemle uyanıyoruz. Gün içinde gündemimiz defalarca değişebiliyor. Hele ki son günlerde bunun örneğini çok yakında görüyoruz. Böyle dönemde kendimizi tarımsal üretimde, gıda-arz güvenliğinde güçlü tutmak zorundayız. Öncelikle bunun altını kuvvetlice çizmek istiyorum." dedi. "Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi ’Ambarın anahtarı kimdeyse güç ondadır’ prensibince hareket ediyoruz." diyen Yumaklı, "Birleşmiş Milletlerin (BM) yayınladığı bir rapora göre 2050 yılında yüzde 65’le yüzde 70 daha fazla gıda üretmemiz gerektiğini söylüyorlar. Bu nedenle bizim önümüzde kıldan ince kılıçtan keskin bir yol var. Biz bakanlık olarak bütün bunlardan sorumluyuz. Biz bütün bu kapsamda bakanlık olarak toplamda 165 bin arkadaşımızla beraber öncelikle ülkemizin gıda-arz güvenliğinin gerektirdiği hususları yerine getiriyoruz. Daha sonrada bizlerin ürettiklerine ihtiyacı olan bu ülkelerin de ihtiyacını gideriyoruz." dedi. 2024 yılı sonu itibariyle de 32,6 milyar dolarlık bir tarım ürün ihracatının söz konusu olduğunu söyleyen Bakan Yumaklı, "Çiftçiyi korumak ve tüketiciyi korumak’ bugün için bizim parolamız bu. Tarımsal destekler var. Ar-ge var. Sulamada çok ciddi yatırımlar halen yapılmaya devam ediyor. Bugün ülkemiz tarımsal hasılada Avrupa’da birinci, dünyada ilk 10 ülke arasında. 186 ülkeye 2 binin üzerinde tarım ve gıda ürünü ihraç ediyoruz. 2024 yılı sonu itibariyle de 32,6 milyar dolarlık bir tarım ürün ihracatımız söz konusu. Bu ihracatta katkısı olan çiftçisinden sanayicisine kadar, sektörün tüm paydaşlarına teşekkür etmek istiyorum." Önümüzdeki dönemde 5 ana temel üzerine tarımsal üretimin oturtulduğunu kaydeden Yumaklı, "Birincisi yapmış olduğumuz üretimin sürdürülebilir olması gerekir. Sürdürülebilir üretimin verimli olması gerekir. Sürdürülebilir ve verimli tarımsal üretimin elde ettiği çıktıların kalitesi olması gerekir. Bütün bunların kayıt altına alınması gerekir ki en çok mücadele verdiğimiz alanlardan bir tanesi ve son madde ise bütün bunlardan elde edilen gelirin tarım sektörüne yatırım olarak geri dönmesi. Bu 5 eksen etrafında şekillendirdik. Bu kapsamda son 2 yılda özellikle hayata geçirmek için mücadele ettiğimiz tarımsal üretim planlamasını 2024 yılı itibariyle hayata geçirdik. Yani şuanda bizim hasat edeceğimiz ürünler tarımsal üretim planlamasının ilk meyveleri olacak bu sene. Türkiye’nin kendi ürünlerini üreten ve katma değerli hale getirerek bunları pazarladığı bir ülke olması bizim açımızdan son derece önemli. Başka önemli bir konu ise tarımsal üretimin teknolojik ihtiyacı. 2025 yılını tarımsal teknoloji konusunda çok daha farklı bir perspektifi getirmek üzere projeler oluşturmaya ayırdık." dedi. Ana muhalefetin boykot çağrılarına ekonominin kurban edilmemesi gerektiğine işaret eden Yumaklı, "Ekonomimizin bu anlamda hakikaten hiç önü ardı düşünülmeden bu tür şeylere kurban edilmesinin doğru olmadığını bir kez daha kuvvetlice ifade etmek istiyorum. Dişimizle tırnağımızla bir yere getirmiş olduğumuz, hakikaten çok emek sarf edilmiş bir takım şeyleri bunlara kurban etmemeliyiz. Başka bir şeyi konuşuyoruz. Sizin ülkenizde gıda arz güvenliğiyle ilgili bir sorun olduğunda, bütün dinamiklerinizi ya da avantajlarınızı kaybettiğinizde ’bu ülkede işte bir siyasi görüş daha az etkilenecek öbürü hiç etkilenmeyecek’ diye bir şey yok. Herkes aynı şekilde etkilenecek. Dolayısıyla şapkamızı önümüze alıp düşünmemiz gerekir." dedi.