KÜLTÜR SANAT - 18 Kasım 2024 Pazartesi 11:26

Öğrenciler işi ustasından öğrendi

A
A
A
Öğrenciler işi ustasından öğrendi

Düzce Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Tasarım Bölümü Moda Tasarım Programı tarafından 1. ve 2. sınıf öğrencilerine yönelik düzenlenen “Moda Tasarım İleri Dönüşüm Eğitimi Denim Uygulamaları Etkinliği” Düzce Belediyesi Meslek Edindirme Kurslarından (BELMEK) usta öğreticilerin katılımıyla gerçekleştirildi.


Düzce Meslek Yüksekokulu Konferans Salonu’nda Moda Tasarım Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Filiz Dursun, Moda Tasarımı Program Koordinatörü Öğr. Gör. Çiğdem Dursun ve Emekli Öğretim Elemanı Gülden Abanoz, tarafından hazırlanan eğitimde; sürdürülebilirlik, ileri dönüşüm, aşağı dönüşüm, geri dönüşüm ve döngüsel moda kavramları ele alınırken, denim ileri dönüşüm tekniklerini gösteren örneklerde incelenmiştir.


Öğrencilerin yoğun ilgi gösterdiği etkinliğin ikinci basamağı “Denim İleri Dönüşüm Moda Tasarım Atölye Uygulaması” etkinliği ise Aralık ayında gerçekleştirilecektir.



Öğrenciler işi ustasından öğrendi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Tokat Bakan Kacır: “Türkiye yörüngeler arası uydu transferleri yapabilen uzay araçları geliştirecek” Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, “Hibrit roket motorunu eğer uzayda ateşlemeyi başarırsak, Türkiye yörüngeler arası uydu transferleri yapabilen uzay araçları geliştirecek” dedi. Bir dizi ziyaretlerde bulunmak üzere Tokat’a gelen Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır ve ilk Türk Anstronot Alper Gezeravcı, Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Şehit Ömer Halisdemir Konferans Salonu’nda düzenlenen “Gençlik Buluşması” programına katıldı. “Kendi haberleşme uydusunu üretebilen 11 ülkeden biri olduk” Bakan Kacır, Türkiye’nin kendi haberleşme uydusunu üretebilen 11 ülkeden biri olduğunu ifade ederek, “Kendi haberleşme uydusunu üretebilen 11 ülkeden biri olduk. Bütün bunlar kendi insan kaynağımızın beşeri sermayemizin ortaya koyduğu eserler. Sizler gibi inanmış sizler gibi adanmış sizler gibi ülkesini seven sizler gibi insanlığa hizmet etme iddiasına sahip gencecik insanların ortaya koyduğu başarı hikayelerinden söz ediyoruz. Tabi İMECE uydusu dediğimizde yaklaşık 600 kilometrede görev yapan ve yaklaşık 600 kilogramlık bir uydudan bahsediyoruz. TÜRSAT 6A dediğimizde 36 bin kilometre yörüngede görev yapan ve 4 bin 250 kilogramlık çok daha karmaşık, çok daha sofistike bir sistemden söz ediyoruz. Hedeflerimiz çok daha ilerde. İnşallah yine kendi mühendislerimizin geliştirdiği Hibrit Roket Motorunu ateşleyerek önümüzdeki dönemde kendi ürettiğimiz uzay aracıyla Ay’a erişeceğiz. Evlatlarımız, mühendislerimiz, araştırmacılarımız, bilim insanlarımız bu başarıyı da Türk milletine armağan edecekler ve bütün bu kazanımlar Türkiye’nin hem stratejik kabiliyetlerini yükseltmesine vesile olacak hem ekonomik değerleriyle kalkınmamızı hızlandıracak” dedi. “Küresel uzay ekonomisinden çok daha fazla pay almayı amaçlıyoruz” Küresel uzay ekonomisinden çok daha fazla pay almayı amaçladıklarına değinen Kacır, “Hibrit roket motorunu eğer uzayda ateşlemeyi başarırsak, Türkiye yörüngeler arası uydu transferleri yapabilen uzay araçları geliştirecek. Uzayda artık çok daha fazla uydu var. 10 yıl önce uzaya yılda 100-150 uydu gönderiliyordu. Şimdi yılda 2 bin 2 bin 500 uydu uzaya gönderiliyor. Uzaya erişim fırlatılan roketlerin birinci kademelerinin geri kazanılması sayesinde çok daha maliyet etkin hale geldi ve çok daha farklı fonksiyonlar icra edebilen uydular kullanıyor artık insanlar. Dolayısıyla çok fazla uydunun gönderildiği uzayda yörüngeler arası transfer yapma kabiliyeti bizim için yeni ekonomik fırsatlar anlamına da gelecek. Uzay ekonomisine yılda 600 milyar dolar harcanıyor, dünyada 600 milyar dolar. Bunun hızla bir trilyon dolara çıkması öngörülüyor. Türkiye olarak bütün bu kabiliyetlerimize önümüzdeki dönemde küresel uzay ekonomisinden çok daha fazla pay almayı amaçlıyoruz. Bütün bunları yapabilecek imkana kabiliyete ve özgüven sahibiz” diye konuştu. Öte yandan ilk Türk astronot Alper Gezeravcı’da katılımcılara uzaydaki deneyimlerini anlattı. Programın ardından Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi Rektör Prof. Dr. Fatih Yılmaz, Bakan Kacır’a hediye takdim etti.
İstanbul Türkiye’de 25 bin kişi böbrek nakli bekliyor ‘Bir an, bir nefes, bir gülümseme bağışla’ mottosu ile Organ Bağışı Farkındalık Sempozyumu düzenlendi. Medicana Sağlık Grubu iş birliği ile düzenlenen ve organ bağışı ile ilgili tüm boyutların ele alındığı organizasyonda uzmanlar; Türkiye’de organ bağışı oranının yüzde 19 olduğunu, 25 bin kişinin ise böbrek nakli beklediğini açıkladı. Türkiye ve dünya genelinde, organ bağışı hem etik hem de yasal düzenlemeler çerçevesinde yapılır ve kişinin rızası temel alınır. Sağlık sorunları nedeniyle organları işlevini yitirmiş kişilere yeni bir yaşam şansı sunan organ bağışı; bir insanın hayatını kurtarmanın, yeni umutlar yeşertmenin ve gülümsemeler armağan etmenin en anlamlı yollarından biridir. Medicana Sağlık Grubu’nun düzenlediği Organ Bağışı Farkındalık Sempozyumuna, Medicana International İstanbul Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Sabri Tekin, Medicana Ataşehir Hastanesi Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Avşin İbiş ve Prof. Dr. Arzu Kader Harmancı Seren bir araya geldi. “Beyin ölümü gerçekleştikten sonra 48-72 saatlik kritik bir süre var” Toplumun kafasında netleşmeyen kavramlardan birinin beyin ölümü olduğunu belirten Prof. Dr. Sabri Tekin konuyu şu şekilde açıkladı: “Bitkisel hayat ile beyin ölümü arasındaki fark bilinmiyor. Bitkisel hayatta beyin fonksiyonları gerilemiş olabilir ve hasta komada olabilir ancak bu gibi durumlarda beyin ölümü gerçekleşmemiş olmaktadır, beyin bu esnada yaşamaktadır. Günün birinde bitkisel hayatta olan birinin normal yaşantısına dönme ihtimali bulunmaktadır. Beyin ölümünde ise böyle bir durum söz konusu değildir. Beyin ölümü, beynin geriye dönüşü olmayacak şekilde bütün fonksiyonlarını kaybetmesidir. Beyin ölümü tespiti de bir hekim tarafından yapılır. Tekrarlayan testler ile beynin kan akışının tamamen kesilmiş olduğu, beynin elektriksel aktivitesinin bitirilmiş olduğu ve hiçbir şekilde geri dönüşünün olmayacağı tanısı ile beyin ölümü kabul edilebilir. Beyin ölümünün tanısı konulduktan sonra ne ülkemizde ne dünyada hayata dönen kimse olmamıştır. Beyin ölümü gerçekleştikten sonra 48-72 saatlik kritik bir süre vardır. Eğer bu kişinin yakınları hastanın organlarını bağışlayacaksa bu süre içerisinde özel destek tedavileri ile organları yaşatabiliyoruz. Özellikle kalbini ve iç organlarını yaşatabiliyoruz. 48 saatlik süre çok önemli. Yakınlarından onay alınırsa bu süre içerisinde organlar alınarak kullanılabilir.” “Bağış olmadığı için kronik böbrek yetmezliği olan ve organ nakli bekleyen hastalar bulunmakta” Son dönem böbrek yetmezliği olan hastalar için nasıl bir yol izlenmesi gerektiğine değinen Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Avşin İbiş, “Böbrek yetmezliği olan hastaların bedenine ya canlı vericiden ya da kadavradan böbrek nakli yapılması gerekiyor. Önümüzdeki en önemli sorunlardan birisi uygun donör bularak alınan yeni organın naklinin yapılması sürecidir. Ülkemizdeki problemlerden bir tanesi de dünya ile benzer şekilde dünyada ne kadar milyon bazında böbrek yetmezliği varsa bizde de aynı oranda ihtiyacın bulunmasıdır. Ancak bunun karşılığında yeterince bağış olmadığı için kronik böbrek yetmezliği olan ve organ nakli bekleyen hastalar bulunmaktadır. İleri evre böbrek yetmezliği tanısı alan ve geri dönülemez bir noktaya gelinmiş hastaların bundan sonraki yaşamlarını devam ettirebilmeleri için iki yol bulunmaktadır: Ya böbrek nakli operasyonu gerçekleştirimeli ya da hasta yaşamını diyaliz desteğiyle sürdürmeli” şeklinde konuştu. “100 kişiden 19’u bağış yapmaktadır” Türkiye’de organ bağışında bulunanların oranının yüzde 19 olduğunu belirten Hemşirelik Bölümü Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Arzu Kader Harmancı Seren, “Beyin ölümü gerçekleşen hastaların yakınlarına organ bağışı yapar mısınız diye sorulduğunda 100 kişiden 19’u bağış yapmaktadır. Dayanışma ve birlik beraberliğin her fırsatta vurgulandığı bir toplumda, bu oran ne yazık ki kabul edilebilir bir oran değil. Bin 500 değil 15 bin beyin ölümü tespit etsek yine oran aynı kalsa bile şu andakinin çok daha üzerinde organımız olur ve nakilleri gerçekleştirme şansımız olur. Organı almış olmak da tek başına bir anlam ifade etmemektedir. Organ nakil edildikten sonra tıbbi ekibin, organı ilgili parametlere göre sağ kalımın en uzun olacağı kişide kullanılacak bir modelle gerçekleştirmesi gerekiyor. Kişinin seçiminde bu parametleri dikkate almak önem taşıyor. Kadavra donör havuzu oluşturamadık, tüm dünyada kadavra donör havuzu oluşsa bile yetersiz kalıyor” ifadelerini kullandı.
Ankara 25.Ulusal Çocuk Forumu “Çocuk İçin Katılım ve Savunuculuk” temasıyla düzenlenecek Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, çocuk hakları konusunda çocukların görüşlerini almak için hayata geçirdiği ve bu yıl 25’incisini gerçekleştireceği Ulusal Çocuk Forumu’nu bu yıl 7 bölgede “Çeyrek Asır Çocuk Forumu Buluşmaları” olarak “Çocuk için Katılım ve Savunuculuk” temasıyla 18-20 Kasım tarihleri arasında düzenleyecek. Bakanlık ve UNICEF işbirliğinde 2000 yılından bu yana 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nün yer aldığı haftada Ulusal Çocuk Forumu düzenleyen Bakanlık, Çocuk Hakları Sözleşmesi ile birlikte çocuklara daha iyi bir dünya inşa etme gayesiyle çalışmalarını sürdürüyor. Ayrıca bu tip farkındalık çalışmaları ile de çocuk hakları kavramını toplumun tüm kesimleriyle paylaşıyor. Bakanlık bu kapsamda çocuk hakları konusunda çocukların görüşlerini almak için hayata geçirdiği ve bu yıl 25’incisini gerçekleştireceği Ulusal Çocuk Forumu’nu 7 bölgede “Çeyrek Asır Çocuk Forumu Buluşmaları” olarak “Çocuk için Katılım ve Savunuculuk” temasıyla 18-20 Kasım tarihleri Ankara, İstanbul, İzmir, Samsun, Mersin, Erzurum ve Gaziantep’te düzenleyecek. Temayı çocuklar belirliyor Ulusal Çocuk Forumu’nun temasını belirlerken, İl Çocuk Hakları Komiteleri ve Çocuk Danışma Kurulu’nun önerileri alınıyor. Forum kapsamında il komitesinde görevli çocuklarla, çocuk hakları konuşulacak ve “çocuk için katılım ve savunuculuk” konusunu çocuk gözüyle ele alınacak. Sonuç bildirgesi hazırlanacak Öte yandan, “Çeyrek Asır Çocuk Forumu Buluşmaları” mottosuyla düzenlenecek olan 25. Ulusal Çocuk Forumu, geçmişteki başarıları kutlama ve gelecekteki hedeflere ilham olma noktasında önemli bulunurken, forumun çıktısı olarak çocuklar tarafından hazırlanan Sonuç Bildirgesi, Çocuk Hakları Türkiye Koordinatörleri tarafından üst düzey yetkililerce yapılan bir toplantıda sunulacak. Ayrıca tüm ilgili kurum kuruluş, sivil toplum kuruluşları ve kamuoyu ile de paylaşılacak.
Ankara Bakan Bayraktar: “Gabar’da günlük petrol üretimini 57 bin varilin üzerine yükselttik” Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, “Geçen Gabar’da bilgisini verdiğim günlük 23 bin varil üretimi, bugün itibarıyla iki buçuk katına çıkartarak günlük 57 bin varilin üzerine yükselttik” dedi. AK Parti Samsun Milletvekili Mehmet Muş Başkanlığı’nda toplanan TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının 2025 bütçesinin yanı sıra Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü, Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu, ve Nükleer Düzenleme Kurumu Sayıştay raporları ve bütçeleri görüşüldü. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, bakanlığının bütçe görüşmeleri çerçevesinde komisyonda bir sunum gerçekleştirdi. “Madencilik sektörü Gayrisafi Yurtiçi Hasıla olan hacmini 2023 yılında 270 milyar liraya ulaştırdık” Burada konuşan Bakan Bayraktar, Türkiye’nin yeraltı kaynakları açısından oldukça zengin bir ülke olduğunu belirterek, üretilen maden çeşitliliği açısından dünyada yedinci sırada yer aldığını ifade etti. Bayraktar, Türkiye’nin yeraltı kaynaklarını ortaya çıkarmak amacıyla kurulan MTA’nın 2002’ye kadar yılda ortalama 55 bin metre sondaj yaptığını ve son 10 yılda ortalama 670 bin metre sondaj gerçekleştirerek yeni rezervlerin tespitini sağladığını kaydederek, “Madencilik sektörünün bugünkü fiyatlarla, Gayrisafi Yurtiçi Hasıla içinde 65 milyar lira olan hacmini 20 yıl gibi bir sürede 4 katına çıkararak 2023 yılında 270 milyar liraya ulaştırdık. Aynı süre zarfında maden ihracatımızı da 7 kat artırarak 2023 yılında 5,7 milyar dolara çıkardık. Dünyadaki rezervin yüzde 73’üne sahip olduğumuz bor madeninde yüzde 60’ın üzerinde küresel pazar payıyla bu alanda liderliğimizi sürdürüyoruz. Bu çerçevede, 2024 yılında 2,5 milyon ton bor ürünleri satışı karşılığında, yüzde 97’si ihracat olmak üzere, 1,3 milyar dolar satış gerçekleştirerek bir rekor kıracağız” açıklamasında bulundu. “2023 yılında toplam madencilik ithalatımız yaklaşık 40 milyar dolardır” Bakan Bayraktar, hammadde tedariğinde pandeminin ardından sorunlar yaşandığını açıklayarak, “Artan emtia fiyatları, madenlerin mümkün olduğunca yerli kaynaklardan temin edilmesi mecburiyetini bir kez daha ortaya koymuştur. 2023 yılında kömür ve altın dahil, ara ve uç ürünler hariç olmak üzere, toplam madencilik ithalatımız yaklaşık 40 milyar dolardır. Bu gerçeği göz önünde bulundurarak, maden üretimimizi güvenli ve sürdürülebilir şekilde artırmak için çalışıyoruz” ifadelerine yer verdi. Madencilik sektöründe şu anda 155 bin kişiye istihdam sağlandığını aktaran Bayraktar, üretimin ve verimliliğin artırılması ile yerel ekonominin desteklenmesi amacıyla, sadece Türkiye Taşkömürü Kurumu’nda bu yıl toplam bin 867 kişinin iş başı yaptığını sözlerine ekledi. Petrol ve doğal gaz sektörlerimizdeki ithalata ilişkin konuşan Bayraktar, 2023 yılında ham petrol ve petrol ürünlerinde 49 milyon ton, LPG’de 4 milyon ton ve doğal gazda 50 milyar metreküp ithalat gerçekleştiğini ve 2023 yılındaki toplam enerji ithalatının yaklaşık 70 milyar dolar olduğunu dile getirdi. Bayraktar, 2020 yılında Karadeniz’de Türkiye tarihinin en büyük doğal gaz keşfini gerçekleştirdiklerini de sözlerine ekleyerek, deniz yüzeyinin 4 bin metre altından çıkardıkları doğal gazı 170 kilometre mesafeden Filyos’a ulaştırdıklarını ifade etti. “Günlük doğal gaz üretimimizi 20 milyon metreküpe çıkaracağız” Sakarya Gaz Sahası’nda 2023’te günlük 3,8 milyon metreküp olan üretimin bugün itibarıyla 7 milyon metreküpe çıktığı bilgisini veren Bayraktar, “Diğer sahalarımızla birlikte toplam yurt içi üretimimizi günlük 8 milyon metreküpe yükselterek 3,5 milyon hanemizin ihtiyacını kendi doğal gaz üretimimizle karşılar hale geldik. Sakarya Gaz Sahası’ndaki üretimin artırılması için yaptığımız planlama kapsamında bir adet yüzer üretim platformunu envanterimize kattık. Adeta deniz üstünde bir sanayi tesisi olan ve 2026 yılında üretime alacağımız bu Platform ile birlikte günlük üretimimizi 20 milyon metreküpe çıkaracağız. Yani hanelerimizin yarısının gaz ihtiyacını kendi gazımızla sağlamış olacağız” şeklinde konuştu. “Gabar’da günlük petrol üretimini 57 bin varilin üzerine yükselttik” Şırnak, Gabar’da çalışmalarını yoğunlaştırdıklarını söyleyen Bayraktar, Türkiye tarihinin kara alanlarındaki en büyük petrol keşfine imza attıklarını dile getirdi. Bakan Bayraktar, “Bir zamanlar adı terörle anılan Gabar’da keşfini yaptığımız petrol, sadece rezerv miktarıyla değil, aynı zamanda kalite açısından ülkemiz ekonomisi için fevkalade büyük öneme sahiptir. Geçen yıl burada bilgisini verdiğim günlük 23 bin varil üretimi, bugün itibarıyla iki buçuk katına çıkartarak günlük 57 bin varilin üzerine yükselttik. Bölge, ulaşımın ve iş sürekliliğinin çok zorlu olduğu bir coğrafya içerisinde yer alıyor. Keşfini yaptığımız petrol rezervimizi milletimizin istifadesine sunmak için dağlarda toplam 540 km yol yaparak bu üretimi gerçekleştirdik. Gabar ve civarında farklı sahalarda yeni keşif kuyularını da açmaya devam ediyoruz” diye konuştu. “2025 yılında ise 143 arama sondajı yapmayı hedefliyoruz” Bayraktar, 2024 yılında Şırnak, Hakkâri, Van başta olmak üzere toplam 84 sondaj tamamlandığını da belirterek, “Bu sayede 66 milyon varillik yeni rezerv keşfettik. 2025 yılında ise 143 arama sondajı yapmayı hedefliyoruz. Sakarya Gaz Sahası ve Gabar Bölgesi başta olmak üzere üretim alanlarımızı genişletmek ve üretimimizi artırmak için TPAO önümüzdeki yıl 143 milyar liranın üzerinde yatırım yapacak. Yurt dışındaki sahalarımızda gerçekleştirdiğimiz 40 bin varillik üretimimizle birlikte günlük toplam 155 bin varilin üzerinde petrol üretiyoruz. 6,3 milyon otomobilin yakıt ihtiyacını kendi ürettiğimiz petrolle karşılıyoruz. Ortaya koyduğumuz hedefler doğrultusunda Türkiye’yi enerjide tam bağımsız kılarak, kendi kendine yeten bir ülke haline getirmeye kararlıyız” değerlendirmesinde bulundu. Enerji arz güvenliğini sağlamak için güçlü bir enerji altyapısına sahip olmaları gerektiğini dile getiren Bayraktar, ulusal doğal gaz şebekemize giriş noktasını 14’e, günlük giriş kapasitesini ise 455 milyon metreküpe çıkardıklarını söyledi. "Kullandığımız doğal gazın yüzde 20’den fazlasını depolayabileceğiz” Enerji altyapılarında gerçekleştirilen yatırımlar sayesinde farklı tedarik kaynaklarından istenilen miktarda doğal gaz temin etme esnekliğine kavuştuklarını kaydeden Bayraktar, “Mevcut durumda 5,8 milyar metreküp olan yer altı doğal gaz depolama kapasitemizi, 2028’de 12 milyar metreküpe yükselterek kullandığımız doğal gazın yüzde 20’den fazlasını depolayabileceğiz” dedi. “81 ilimizde 885 yerleşim yeri ve 222 Organize Sanayi Bölgesine doğal gazı ulaştırdık” Doğal gazın, hava kalitesini artırmanın yanında yaşam konforunu da yükselttiğini ifade eden Bayraktar, “Ülkemizin her bir köşesinde bu yakıtın kullanılabilmesini ve bütün vatandaşlarımızın bu imkana erişmesini istiyoruz. Bu kapsamda yaptığımız çalışmalarla 81 ilimizde 885 yerleşim yeri ve 222 Organize Sanayi Bölgesine doğal gazı ulaştırdık. Sadece son bir yılda 92 yerleşim yerine doğal gaz arzı sağladık. Altını çizerek belirtmek isterim ki; Türkiye artık kendi gazını üreten, kaynak ve güzergâh çeşitlendirmesini sağlamış, güçlü altyapısı ve tedarik portföyü sayesinde ihracat kabiliyeti kazanmış, Avrupa’nın da arz güvenliğine katkı sağlayan enerjide merkez ülke konumuna gelmiştir” diye kaydetti. Kara ve denizlerdeki keşifleri hızla ekonomiye kazandırmak adına çalışmalara devam ettiklerini dile getiren Bayraktar, Somali deniz alanlarında 3 blokta petrol ve doğal gaz arama faaliyetlerine başladıklarını ve Mogadişu’ya ulaşan Oruç Reis gemisinin üç ruhsat sahasında 7 ay sürecek üç boyutlu sismik arama faaliyetlerine başladığını sözlerine ekledi. “Önümüzdeki 11 yılda rüzgâr ve güneş kurulu gücümüzü dört katına çıkararak 120 bin MW’a yükseltmeyi hedefliyoruz” Bakan Bayraktar, artan elektrik talebini karşılarken elektrik üretim portföyünü 2053 net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda şekillendirilmesinin önem arz ettiğini söyleyerek, “2035 yılında 510 milyar kWh’i bulacak elektrik talebinin yeşil enerji ağırlıklı karşılanması için ‘Yenilenebilir Enerji 2035’ yol haritamızı 21 Ekim’de kamuoyuyla paylaştık. Bu yol haritasıyla birlikte önümüzdeki 11 yılda mevcut rüzgâr ve güneş kurulu gücümüzü dört katına çıkararak 120 bin MW’a yükseltmeyi hedefliyoruz” diye konuştu. “48 ayı bulan uzun izin süreçlerini 24 ayın altına düşürecek bir model üzerinde çalışıyoruz” Yenilenebilir enerjide 2035 hedefine ulaşmak için, reform niteliğinde düzenlemelere ihtiyaç duyduklarını söyleyen Bayraktar, yenilenebilir enerji yatırımları izin süreçlerini kısaltmaları gerektiğini dile getirdi. Bayraktar, “İlgili Bakanlıklarımızla birlikte 48 ayı bulan uzun izin süreçlerini 24 ayın altına düşürecek bir model üzerinde çalışıyoruz. İnşallah en kısa zamanda meclisimizin gündemine gelecek ve sizlerin de desteğiyle bu süper izin dönemi yatırım hızımızı ciddi şekilde arttıracaktır” ifadelerini kullandı. “70 yıllık nükleer enerji hayalini Akkuyu Nükleer Güç Santrali projemizle gerçeğe dönüştürüyoruz” Dünyanın 2050’de net sıfır emisyon hedefine ulaşabilmesi ve küresel sıcaklık artışının 1,5 dereceyle sınırlandırılması için nükleer enerji kilit bir rol oynadığını bildiren Bayraktar, “Sıfır karbon salımıyla enerji üreten nükleer güç santralleri, elektrik üretiminde sürekli ve güvenilir bir baz yük kapasite sağlayarak, enerji arzının istikrarını ve kesintisiz elektrik teminini desteklerler. Bu nedenle, ülkemizin 70 yıllık nükleer enerji hayalini Akkuyu Nükleer Güç Santrali projemizle gerçeğe dönüştürüyoruz” şeklinde konuştu. Net sıfır emisyon hedefin ulaşabilmesi için 2035 yılına kadar 7 bin 200 megavat ve 2050 yılına kadar 20 bin megavatlık bir nükleer kapasiteye sahip olmaları gerektiğini belirten Bayraktar, Sinop ve Trakya nükleer güç santrali projelerine ilişkin çalışmalara devam ettiklerini ve küçük modüler reaktörlere (SMR) yönelik de çalışmalar yürüttüklerini söyledi. Kamu ve özel sektörle birlikte 2030 yılına kadar 20 milyar doların üzerinde enerji verimliliği yatırımı gerçekleştireceklerini de ifade eden Bayraktar, bu yatırımlar sayesinde gelecek 15 yılda 46 milyar dolar değerinde enerji tasarrufu sağlayacağını da sözlerine ekledi.