ASAYİŞ - 08 Kasım 2024 Cuma 11:35

Narin Güran cinayeti duruşmasında tanıklar dinleniyor

A
A
A
Narin Güran cinayeti duruşmasında tanıklar dinleniyor

Narin Güran cinayeti davasının ilk duruşması ikinci gününde devam ederken tanıklar dinlenmeye başlandı. Ağabey Baran Güran, mahkeme başkanının ’Evin içinde Enes böyle bir ilişkiyi görseydi ne yapardı’ şeklindeki sorusuna "Enes, Salim ile Nevzat’ın annemle ilişkisini görseydi kafalarına sıkardı, silah olmasaydı bıçakla öldürürdü" şeklinde yanıt verdi.


Bağlar ilçesinin Tavşantepe Mahallesi’nde 21 Ağustos’ta kaybolan ve 8 Eylül’de Eğertutmaz Deresi’nde cansız bedenine ulaşılan 8 yaşındaki Narin Güran’ın öldürülmesine ilişkin tutuklu 4 sanık hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma tamamlanmıştı. Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesinde dün başlayan ve ikinci gününde devam eden ilk duruşmada tutuklu sanıklar anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran ile komşuları Nevzat Bahtiyar ile tanıklar mahkemeye getirildi. Sanık ve tanık avukatlarının da hazır bulunduğu mahkemede sanıklardan sonra tanıkların dinlenmesi devam ediyor.


Tanıklardan Narin Güran’ın ağabeyi Baran Güran, "Olayların nasıl buraya geldiğini ben de bilmiyorum. Saat 19.00-20.00 gibi kardeşim Muhammet aradı haberim oldu" dedi.


Mahkeme başkanının ’aile arasında gizli toplantı yapılmış’ sorusuna yanıt veren Baran Güran, "Olayda bazen bakanlar geliyordu, misafirler geliyordu, evi boşaltın diyorlardı. Görüşeceklerdi. Ben kendim şahit olmadım. Küçük yer olduğu için herkes patlıyordu, sinirleniyorlardı. Kadınlar bilseydi söylerlerdi. Ortada küçük bir kız var. Olay günü bazı kişiler bir araba geldiğini söylediler. Acaba kaçırıldı mı diye düşündük. 3-4 gün geçtikten sonra şeyhe danıştılar. Bir ağabeyi, bir kız kardeşinin önünde 7-8 saat beklettiniz Adli Tıp önünde. Kardeşim daha 18 yaşında, hayatı boyunca karakola gitmemiş. Cezaevi görüntülerinde ’dik dur Allah büyüktür’ dedik. O görüntüyü kim yaymış onu da bilmiyorum. Kardeşim tepeye çıkmadan önce bu pislik tarafından (Nevzat Bahtiyar) kaçırıldı. Ailem, hayatı boyunca karakol görmemişler. Bundan dolayı farklı ifadeler vermişler. En son Narin’i öptüm acaba benim DNA’da bulaşmış mıdır diye düşündüm. Konu Narin olunca annem kimseyi korumaz. Köyde birkaç kez duydum, Nevzat Narin’e para vermiş. Çok soğukkanlıdır, işleyebilir. Birkaç çocuk içinde sadede Narin’e para vermiş. Nevzat, babamla araba ticaretinden dolayı bu işi yapmış olabilir. Olayın şoku ile Osman telefon kırdı, ben kafamı duvara vurdum. Annem duymasın diye gece dama çıkıp sessizce ağlıyordum. Salim Güran, amcamdır. Arama sırasında jandarma onu yanından ayırmıyordu" diye konuştu.



"Salim’in anne ile bir ilişkisi olsa Enes, Salim ve Nevzat’ı görseydi kafasına sıkardı"


Mahkeme başkanının ’evin içinde Enes böyle bir ilişkiyi görseydi ne yapardı’ şeklindeki sorusuna da cevap veren Baran Güran, "Ev içinde Salim’in anne ile bir ilişkisi olsa Enes, Salim ve Nevzat’ı görseydi kafasına sıkardı, silah olmasaydı bıçakla öldürürdü" ifadelerini kullandı.


İfadesine başvurulan Narin’in amcasının oğlu Osman Güran ise, "Enes’le sadece o gün görüştüm. Enes’le beraber o gün köylülerle aramaya çıktık kaybolduğu zaman. 6 kez gittiğim yolda kırmızı terliği görmedim. Kadınların kavgasını duydum. 1 gün kolluktaydım, 6 gün nezaretteydim. Kolluk kuvvetlerinde işkence gördüm. Kolluk kuvvetleri terliğin numarasını sormuştu. Numara olarak uyuşmadığı bir gün sonra anlaşıldı" dedi.


Başka bir konudan dolayı tutuklu bulunan tanık Muhammet Kaya, "Köyde aramaya başladık. Terliği bulduğum gün, ikinci gündü. Süt almaya gidiyordum, yaklaşık 2,5 kilometre es geçtim. Dönüşte aldım, belki onundur diye düşündüm. Kimsenin bana terliği oraya koy talimatı olmadı. Benim geçtiğim esnada biri oraya atmış da olabilir. Dönüşte tekrar üstünden geçtim. Terliği bulduğumda direkt Baran’ı aradım. Sonra ağabeyimi aradım. 2-3 dakika geçmedi Baran aradı. Bayram astsubay vardı. Geldi ’8 yaşındaki kız 25 numara ona ait olmadığını hiç mi anlamadınız?’ dedi. Terliği ben buldum. Yol üstünde jandarma yoktu. Köye gittik kalabalık vardı. Orada gösterdik artık" şeklinde konuştu.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul 2026 CEV Kadınlar Avrupa Voleybol Şampiyonası’na Türkiye ev sahipliği yapacak Avrupa Voleybol Konfederasyonu (CEV), 2026 yılında düzenlenecek Kadınlar Avrupa Voleybol Şampiyonası’na Türkiye’nin ev sahipliği yapacağını açıkladı. Türkiye, 2026 Kadınlar Avrupa Voleybol Şampiyonası’na Azerbaycan, Çekya ve İsveç ile birlikte ev sahipliği yapacak. Şampiyonanın bir grup etabı, 8’li finaller, çeyrek final, yarı final, üçüncülük ve final müsabakaları Türkiye’de oynanacak. Türkiye, daha önce 1967, 2003 ve 2019 yıllarında Kadınlar Avrupa Voleybol Şampiyonası’nı düzenlemişti. Mehmet Akif Üstündağ: "Avrupa voleybolunun kalbinde yer almaktan heyecan duyuyoruz" Türkiye Voleybol Federasyonu Başkanı Mehmet Akif Üstündağ ev sahipliği ile ilgili yaptığı açıklamada, "2019’da düzenlenen unutulmaz organizasyonun ardından, ev sahibi olarak bir kez daha Avrupa voleybolunun kalbinde yer almaktan heyecan duyuyoruz. Turnuvaya son Avrupa şampiyonu olarak katılıyoruz ve taraftarlarımızın tutkulu desteğiyle kendi topraklarımızda başarımızı tekrarlamayı dört gözle bekliyoruz" dedi. A Milli Kadın Voleybol Takımı Kaptanı Eda Erdem Dündar ise, "Son Avrupa şampiyonu olarak bir kez daha Avrupa Şampiyonası’na ev sahipliği yapıyoruz. Bu organizasyon, 2026 yılında güzel ülkemizde düzenlenecek. Voleybol tutkumuzu tüm ülkeyle birlikte kendi evimizde paylaşmak için sabırsızlanıyoruz" diye konuştu. 2026 CEV Kadınlar Avrupa Voleybol Şampiyonası’na şimdiye kadar katılmayı garantileyen ülkeler şu şekilde: Türkiye (Ev Sahibi) Azerbaycan (Ev Sahibi) İsveç (Ev Sahibi) Çekya (Ev Sahibi) Sırbistan (2023 Avrupa Şampiyonası derecesi) Hollanda (2023 Avrupa Şampiyonası derecesi) İtalya (2023 Avrupa Şampiyonası derecesi) Polonya (2023 Avrupa Şampiyonası derecesi) Fransa (2023 Avrupa Şampiyonası derecesi) Bulgaristan (2023 Avrupa Şampiyonası derecesi) Ukrayna (2023 Avrupa Şampiyonası derecesi) Slovakya (2023 Avrupa Şampiyonası derecesi) 2026 CEV Kadınlar Avrupa Voleybol Şampiyonası’na katılacak diğer 12 takım ise 2025 yılında oynanacak Avrupa Şampiyonası Elemeleri’nin ardından belli olacak.
Sakarya Gençler bu programda edebiyat yolculuğuna çıktı Sakarya Büyükşehir Akademi’de Yazarlık Atölyesi’nin son dersinde gençlerle buluşan edebiyatçı Güray Süngü, yazı yeteneğini geliştirmek için öneriler verirken ‘Kalemi vücudunuzun bir parçası olarak taşıyın’ vurgusu yaparak, “Yazmak, sadece bir ilham meselesi değil, hayatın her anında gözlem yapmak, düşünmek ve hissetmekle beslenen bir süreçtir” ifadelerine yer verdi. Sakarya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı’nın düzenlediği Büyükşehir Akademi’de dersler devam ediyor. Yazarlık atölyesi dersinde katılımcılar Yazar Güray Süngü’nün rehberliğinde edebiyat yolculuğuna çıktı. Süngü, gençlere yazarlığın gözlem, düşünme ve hissetme ile beslenen bir süreç olduğunu anlatırken, bir meslek olmadığına değindi. Eğitimci ve edebiyatçı Süngü, inatçıların bıkmadan usanmadan bir şeyler yazıp, yazılan denemelerinde keşfedilmesi için zamanını beklemesi gerektiğini ifade etti. Güray Süngü, yazarlığın bir ilham meselesi olduğunu söyleyerek kalemin yazarın ruhunda taşınması gerektiğini vurguladı ve “Kalem taşıyın, o artık sizin bir parçanız olsun” diyerek aklımıza gelen fikirlerin kaçırılmaması gerektiğine değindi. Süngü, “Sanal alemde kaybolmamak için not alın, biriken fikirler yazarın gücüdür” sözleriyle not almanın önemine değindi. “Kitap taşımak, beyaz giymek gibidir” diyen Süngü, bu basit alışkanlığın bile yazarlık yolculuğunda önemli bir rol oynadığını belirterek, “Kitaplar sadece hikaye değil, düşünce ve bakış açısı sunar, iyi bir kitap insana derinlik katar. Her dil kendine özgü bir dünya sunar ve bu çeşitlilik hayranlık vericidir Dil bizim mirasımız; onu iyi kullanmak yazarlığın özüdür” şeklinde konuştu. Süngü, ders sonunda öğrencilerin sorularını cevapladı.