ASAYİŞ - 08 Kasım 2024 Cuma 11:26

Narin Güran cinayeti duruşmasında tanıklar dinleniyor

A
A
A
Narin Güran cinayeti duruşmasında tanıklar dinleniyor

Narin Güran cinayeti davasının ilk duruşması ikinci gününde devam ederken tanıkların dinlenmeye başlandı. Ağabey Baran Güran, mahkeme başkanının ’Evin içinde Enes böyle bir ilişkiyi görseydi ne yapardı’ şeklindeki sorusuna "Enes, Salim ile Nevzat’ın annemle ilişkisini görseydi kafalarına sıkardı, silah olmasaydı bıçakla öldürürdü" şeklinde yanıt verdi.


Bağlar ilçesinin Tavşantepe Mahallesinde 21 Ağustos’ta kaybolan ve 8 Eylül’de Eğertutmaz Deresi’nde cansız bedenine ulaşılan 8 yaşındaki Narin Güran’ın öldürülmesine ilişkin tutuklu 4 sanık hakkında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma tamamlanmıştı. Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesinde dün başlayan ve ikinci gününde devam eden ilk duruşmada tutuklu sanıklar anne Yüksel, ağabey Enes ve amca Salim Güran ile komşuları Nevzat Bahtiyar ile tanıklar mahkemeye getirildi. Sanık ve tanık avukatlarının da hazır bulunduğu mahkemede sanıklardan sonra tanıkların dinlenmesi devam ediyor.


Tanıklardan Narin Güran’ın ağabeyi Baran Güran, "Olayların nasıl buraya geldiğini bende bilmiyorum. Saat 19.00-20.00 gibi kardeşim Muhammet aradı haberim oldu" dedi.


Mahkeme başkanının ’aile arasında gizli toplantı yapılmış’ sorusuna yanıt veren Baran Güran, "Olayda bazen bakanlar geliyordu. Misafirler geliyordu evi boşaltın diyorlardı. Görüşeceklerdi. Ben kendim şahit olmadım. Küçük yer olduğu için herkes patlıyordu, sinirleniyorlardı. Kadınlar bilseydi söylerlerdi. Ortada küçük bir kız var. Olay günü bazı kişiler bir araba geldiğini söylediler. Acaba kaçırıldı mı diye düşündük. 3-4 gün geçtikten sonra şeyhe danıştılar. Bir ağabeyi, bir kız kardeşinin önünde 7-8 saat beklettiniz adli tıp önünde. Kardeşim daha 18 yaşında, hayatı boyunca karakola gitmemiş. Cezaevi görüntülerinde dik dur Allah büyüktür dedik. O görüntüyü kim yaymış onu da bilmiyorum. Kardeşim tepeye çıkmadan önce bu pislik tarafından (Nevzat Bahtiyar) kaçırıldı. Ailem, hayatı boyunca karakol görmemişler. Bundan dolayı farklı ifadeler vermişler. En son Narin’i öptüm acaba benim DNA’da bulaşmış mıdır diye düşündüm. Konu Narin olunca annem kimseyi korumaz. Köyde bir kaç kez duydum, Nevzat Narin’e para vermiş. Çok soğuk kanlıdır, işleyebilir. Bir kaç çocuk içinde sadede Narin’e para vermiş. Nevzat, babamla araba ticaretinden dolayı bu işi yapmış olabilir. Olayın şoku ile Osman telefon kırdı, ben kafamı duvara vurdum. Annem duymasın diye gece dama çıkıp sessizce ağlıyordum. Salim Güran, amcamdır. Arama sırasında jandarma onu yanından ayırmıyordu" diye konuştu.


Mahkeme başkanının ’evin içinde Enes böyle bir ilişkiyi görseydi ne yapardı’ şeklindeki sorusuna da cevap veren Baran Güran, "Ev içinde Salim’in anne ile bir ilişkisi olsa Enes, Salim ve Nevzat’ı görseydi kafasına sıkardı, silah olmasaydı bıçakla öldürürdü" ifadelerini kullandı.


İfadesine başvurulan Narin’in amcasının oğlu Osman Güran ise, “Enes’le sadece o gün görüştüm. Enes’le beraber o gün köylülerle aramaya çıktık. Kaybolduğu zaman. 6 kez gittiğim yolda kırmızı terliği görmedim. Kadınların kavgasını duydum. 1 gün kolluktaydım, 6 gün nezarettiydim. Kolluk kuvvetlerinde işkence gördüm. Kolluk kuvvetleri terliğin numarasını sormuştu. Numara olarak uyuşmadığı bir gün sonra anlaşıldı" dedi.


Başka bir konudan dolayı tutuklu bulunan tanık Muhammet Kaya, “Köyde aramaya başladık. Terliği bulduğum gün, ikinci gündü. Süt almaya gidiyordum yaklaşık 2,5 kilometre es geçtim. Dönüşte aldım belki onundur diye düşündüm. Kimsenin bana terliği oraya koy talimatı olmadı. Benim geçtiğim esnada biri oraya atmış da olabilir. Dönüşte tekrar üstünden geçtim. Terliği bulduğumda direk Baran’ı aradım. Sonra ağabeyimi aradım. 2-3 dakika geçmedi Baran aradı. Bayram astsubay vardı. Geldi 8 yaşındaki kız 25 numara ona ait olmadığını hiç mi anlamadınız? Terliği ben buldum. Yol üstünde jandarma yoktu. Köye gittik kalabalık vardı. Orada gösterdik artık" şeklinde konuştu.


(AKK-Y)

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Osmangazi Belediyesi’nden üniversitelilere akademik destek Osmangazi Belediyesi, düzenlediği Akademik Okuma ve Yazma Seminerleri ile lisans ve lisansüstü öğrencilerin akademik gelişimlerini desteklemeye devam ediyor. Şadırvanlı Han Eğitim Akademisi’nde Prof. Dr. Adem Apak tarafından yaklaşık dört yıldır gerçekleştirilen Akademik Okuma ve Yazma Semineri’nin bu haftaki programına, mülakatla seçilen, lisans ve lisansüstü öğrencilerle konuya ilgi duyan araştırmacılar katıldı. 2024-2025 Güz Dönemi kapsamında düzenlenen programın ilk dersinde, Akademik metin nedir? Aktüel yazılarla akademik metinlerin farkı nedir? Bir metin akademik bakış açısıyla nasıl okunur? Bu okumanın normal okumadan farkı nedir? Akademik kriterlere göre bir metin nasıl inşa edilir? İstidat ve kabiliyet nasıl keşfedilir ve ne şekilde geliştirilir? Kelime hazinesi nasıl zenginleşir? Soruları etrafında bir fikir oluşturulmaya çalışılarak, sonraki oturumlarda yapılacaklar değerlendirildi ve bir yol haritası çizildi. Katılımcıların akademik yolculuklarındaki büyük bir açığı kapayan, yüksek lisans ve doktora tez yazım sürecinde gerekli olan literatür tarama, konu belirleme, içindekiler oluşturma ve bölümleme, araştırma ve yazma uğraşılarının kolaylıklarını gösteren; makale ve tebliğ gibi akademik nitelikli metinleri inşa etme metotlarını sunan Akademik Okuma ve Yazma Seminerleri, güz döneminde 10 hafta sürecek ve her Perşembe saat 10:00’da gerçekleşmeye devam edecek.
Denizli 1600 yıllık altın takıları kuru fasulyenin içine sakladılar Denizli’de jandarmanın düzenlediği operasyonda, Lidya dönemine ait 1600 yıllık altın küpeler, kolye ve saç iğnesiyle yakalanan 4 şüpheliden 2’si tutuklandı. İki ayrı araçla hareket eden şüphelilerin altın takıları kuru fasulye paketine sakladıkları belirlendi. Edinilen bilgiye göre; Denizli İl Jandarma Komutanlığı ekipleri tarafından, 2863 sayılı Kültür Varlıklarını Koruma Kanunu’na muhalefet suçunun önlenmesine yönelik olarak yürütülen çalışmalarda, Honaz ilçesinde ikamet eden 4 şüphelinin ellerinde bulundurdukları tarihi eserleri satmak için müşteri aradıkları bilgisine ulaşıldı. Şüphelilerin yakalanması için düğmeye basan Denizli Jandarma Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (KOM) Şube Müdürlüğü ekipleri, şüphelilerin kullandığı 2 ayrı otomobili takibe aldı. Tarihi eser kaçakçılığı suçunda kullanılan araçlar, Honaz ilçesi girişinde düzenlenen operasyonla durduruldu. Araçlarda yapılan arama neticesinde kuru fasulye paketine gizlenmiş poşet içerisinde M.Ö. 4 yüzyıldan kalma, Lidya dönemine ait 2 çift halinde 4 adet altın küpe, 1 adet altın saç iğnesi ile 1 adet altın kolye ucu ele geçirildi. Operasyonda ele geçirilen tarihi eserler muhafaza altına alınırken, gözaltına alınan 4 şüpheli jandarmadaki sorgularının adli makamlara sevk edildi. Şüphelilerden 2’si tutuklanarak cezaevine teslim edilirken, iki kişi hakkında da adli kontrol kararı verildi. Ele geçirilen tarihi eserler, Denizli Müze Müdürlüğüne teslim edildi.
Denizli Merkezefendi’nin asansör periyodik kontrol protokolü 4 yıl daha uzatıldı Merkezefendi Belediyesi ile Makine Mühendisleri Odası Denizli Şubesi arasında asansör periyodik kontrol protokolü imzalandı. Başkan Doğan, “4 yıl önce imzalanan protokolümüzü tekrar yenileyerek ilçemize hizmet etmeye devam ediyoruz” dedi. Asansör Periyodik kontrol yönetmeliği gereğince Merkezefendi Belediyesi ile Makine Mühendisleri Odası Denizli Şubesi arasında 4 yıllık protokole imza atıldı. Makine Mühendisleri Odası ile imzalanan 4 yıllık protokolün sona ermesiyle asansör periyodik kontrolleri, bugün imzalanan protokol ile Makine Mühendisleri Odası Denizli Şubesi’ne tekrar yetki verildi. Merkezefendi Belediye Başkanı Şeniz Doğan ve Makine Mühendisleri Odası Denizli Şube Başkanı Umut Cüneyt İyiol, arasında imzalanan 4 yıllık periyodik kontrol protokolü yürürlüğe girdi. “Hemşehrilerimizn güvenliği için çalışıyoruz” Makine Mühendisleri Odası Denizli Şubesi ile imzalanan periyodik kontrol protokolün çok önemli olduğunu söyleyen Merkezefendi Belediye Başkanı Şeniz Doğan, “4 yıl önce imzalanan protokolümüzü tekrar yenileyerek ilçemize hizmet etmeye devam ediyoruz. 4 yıl boyunca ilçe sınırları içerisinde bulunan asansörlerin periyodik kontrollerini Makine Mühendisleri Odası Denizli Şubesi ile ortak çalışmalarla gerçekleştireceğiz. İlçe sınırları içerisinde hemşehrilerimizin güvenliği açısından tüm asansörler denetlenecek” ifadelerini kullandı.
Kastamonu 19 yıl sonra aydınlatılan faili meçhul cinayette tutuklu sanıklar, ilk duruşmada tahliye edildi Kastamonu İl Emniyet Müdürlüğü ekiplerinin çalışmasıyla 2005 yılında öldürülen şahsın katil zanlıları, 19 yıl sonra yakalanarak tutuklandı. Faili meçhul kalan cinayette ilk kez hakim karşısına çıkan tutuklu sanıklar, ilk duruşmada serbest bırakıldı. Olay, 2005 yılında Kastamonu’nun Merkez ilçesi Hacıbey Köyü ile Etyemez köyü yol ayrımında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, evine gitmek amacı ile yolda aracı ile seyir halinde olan Halil Çamyaran, silahla başına 2 el ateş edilerek öldürülmüş halde öldürüldü. Aracında başından vurulmuş halde ölü bulunan Halil Çamyaran’ın katil zanlısı aradan geçen zamana rağmen bulunamadı. 19 yıldır faili meçhul olan cinayetle ilgili Kastamonu Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen talimatlar doğrultusunda, Kastamonu İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü ekiplerince çalışma başlatıldı. Olayla ilgili yapılan çalışmalar sonucunda cinayeti işlediği tespit edilen Hamdi K. ve Ninal T. isimli şahısların da aralarında olduğu 5 kişi gözaltına alındı. Emniyetteki işlemlerinin ardından Kastamonu Adliyesine sevk edilen şüphelilerden Hamdi K. ve Nihal T. adli makamlarca tutuklandı. Diğer şüpheliler ise serbest bırakıldı. Tutuklanan Hamdi K.’nin, öldürülen Halil Çamyaran’ın kuzeni olduğu öğrenildi. Olayın ardından şüpheliler hakkında “kasten öldürme” suçundan Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldı. “Bana çamur atıyorlar, o benim yeğenim, ben öldürmedim, tahliyemi isterim” Davada 19 yıl sonra ilk kez hakim karşısına çıkan tutuklu sanık Hamdi K., “Olay günü Tevfik beni aradı. Böbreklerinden taş düşürüyormuşsun seni almaya geliyorum dedi. Arabaya bindi, ayağının yanında iki bira vardı. Beni eve bırak, taş döküyorum dedim. Tosya yoluna gittik. Telefonla konuşuyordu araçtan inip. Akşam 21.00 gibiydi. Sonra bana dönüp muhtar emmi ben bu Halil’i ne yapacağım, bilmiyorum dedi. Beni eve bırakmaya giderken Sunta Kavşağından geri döndü. Bir şey alacağım dedi. Aracı kenara çekti. Kenarda silahı gördüm o sırada. Komutan beni aradı, Halil nerede diye sordu. Neyin oluyor dediler. Ben, dayısı oluyorum dedim. Araç içinde şeker fabrikasında vurmuşlar dediler. Olaydan benimde bu şekilde haberim oldu” dedi. Halil Çamyaran’ın yaptığı ticaretten ötürü husumetlisinin çok olduğunu belirten Hamdi K., “Tevfik, araç ile eve giderken bana bu Halil bize dert oldu dedi. Bende bırak Halil’i deyip aranızı düzelteyim dedim. O da artık Halil dert olamaz dedi. Seni öldürürüm dedi, beni de tehdit etti. Bende korktum. Farklı ifadeler verdim. Sonra silahı attığı yere gidip silaha baktık ve silah temizlenmişti” diye konuştu. Halil Çamyaran’ın arazi satış işlemlerine karışmadığını söyleyen Hamdi K., “Halil kafe işletiyordu. Halil’in arazi satışına karışmadım. O aile içindeki konu, araç ise zaman zaman alıp satıyordu. Olay tarihinde de gözaltına alındım. Karakolda 45 gün boyunca işkence gördüm. Her gün sopa yedik. Ben böyle bir suç işlemedim. Suçsuzum, cinayetle ilgili bir alakam yoktur. Tahliyemi ve beraatımı isterim. Ölen yeğenim, ıstırap çekende benim. Cezaevinde yatanda benim. Tahliyemi isterim. Bana çamur atıyorlar. O benim yeğenim, ben öldürmedim. Halil ile bir miras davamızda yoktur. Halil, öz oğlumdan bana daha yakındı” şeklinde konuştu. “Şikayetçiyim, adaletin yerini bulmasını istiyorum” 2005 yılında öldürülen Halil Çamyaran’ın kız kardeşi Bahriye Çamyaran Erol ise, “Halil, öz abim oluyor. Ben hasta ve engelliyim. Halil, beni 20 kere ameliyat ettirdi. Abimin ölümünün üzerinden geçeli 19 yıl 54 gün oldu. Hamdi, benim kardeşimi öldürecekti. Halil’de bana ayakların yere basarsa sende onu öldür dedi. Annem, Hamdi seni niye öldürsün diye sordu. O yeri onlara yar etmeyeceğim, elin oğlu yiyeceğine ben yiyeyim dedi. Halil’e bir şey olsa senden bilirim dedim. Bana neden böyle diyorsun demedi. Mal mülk davası vardı. Parasını ödemesine rağmen Hamdi, sattığı yerin tapusunu kardeşime vermedi. Sürekli kaçtı, işim var dedi. Kardeşim, Hamdi beni vurursa sende onu öldür dedi. Hamdi’nin çok borcu vardı. Şikayetçiyim. Adaletin yerini bulmasını istiyorum. Bahriye sakat, diğer kızlarda evli. Damatlar yiyeceğine ben yiyeyim diyerek kardeşimi öldürdü. Hamdi, borcu var diye Halil’e tarlaları sattı. Halil, 70-80 bin TL para verdi Hamdi’ye ama Hamdi, tapuları Halil’e vermedi. Sürekli kaçtı tapuyu vermemek için” ifadelerini kullandı. Halil Çamyaran’ın annesi Safiye Çamyaran da, Hamdi K.’nin oğlunun öldürdüğünü iddia ederek, “Oğlumu öldürdü. Ben anayım, şikayetçiyim. Cezalandırılmasını istiyorum” dedi. Halil Çamyaran’ın kız kardeşi S.A. da, “Kardeşim bende kalıyordu, evlilik hazırlığı yapıyordu. Benim yanıma gelince sürekli Hamdi, beni öldürecek diyordu. Hamdi’nin çok borcu vardı, satacak yer kalmadı. Halil’in de yerlerini yemek gerekiyor diyordu ve kardeşimi öldürüp yerleri de satıp yedi. 9 dönüm yeri sattı Halil öldükten sonra. Vekalet verdikten sonra 5-6 ay gibi bir zaman geçti. Tarlaları işlemeye fırsatı olmadı. Bizler kardeşimize güvenip ona vekalet verdik” diye konuştu. 2013 yılında vefat eden Tevfik A.’nın babası tanık H.A. da, “Ben sadece Halil’in öldüğünü duydum. Tevfik, oğlum oluyor. 2013 yılında öldürmek zorunda kaldım oğlumu. Tevfik ile Hamdi’nin beraber olup Halil’i öldürdüklerini bilmiyorum. Beni de katil yapan oğlumda her türlü ahlaki zayiat mevcuttur. Oğlumu öldürmemle Halil’in öldürülmesi olayıyla bir ilgisi yoktur. Bu olay oğlumun bana attığı mesajla alakalı değildir. Oğlumu öldürmemin sebebi tamamen ailevi meseleler yüzündendir” dedi. Duruşmada tanık olarak dinlenen M.A. ise, “Ben, olay tarihinde cezaevindeydim. Cezaevinde 28 gün yattım. Cezaevinde 8’inci gün Halil’in öldüğünü duydum. Cezaevinden çıktıktan sonra Halil’in ölümünü araştırdım. Olay günü araçta Hamdi K., Halil ve ismini bilmediğim bir kadının olduğunu öğrendim. Halil, Hamdi’den yer alıp parasını ödemiş fakat yerin tapusunu alamamış. Bunu bizzat Halil bana anlattı. Hamdi, ruhsatsız silah taşıdığımı biliyordu, bizi şikayet etti. Bu yüzden cezaevinde yattım” diye konuştu. Duruşmada tanık olarak dinlenen İ.Ç. de, “Nihal’de tabanca vardı. Eşini kaybetmişti. Tek başına yaşıyordu. Benden de silahı satmamı istedi. Bende Tevfik’e sordum. Silah ruhsatsızdı. Nihal’den tabancayı alıp Tevfik ile yanında gelen adama verdim. Tabancayı alıp gittiler. Bana da parasını verdiler. Bende parasını Nihal’e verdim. Halil Çamyaran’ı tanımam, sadece takside vurulmuş diye duydum” şeklinde konuştu. Yaklaşık 10 saat süren yargılamanın ardından mahkeme heyeti, bu yılın Temmuz ayında tutuklanan Hamdi K. ile Nihal T.’nin tahliyesine karar verirken, duruşmayı da dosyadaki eksikliklerin giderilmesi için ileri bir tarihe erteledi.