EKONOMİ - 08 Ekim 2024 Salı 16:37

DSO Meclisi Ekim ayı olağan toplantısı gerçekleştirdi

A
A
A
DSO Meclisi Ekim ayı olağan toplantısı gerçekleştirdi

Denizli Sanayi Odası Meclisi, Ekim ayı olağan toplantısını gerçekleştirdi. Meclisin gündeminde ticaret verileri, ihracat ve gündeme dair veriler ve aynı zamanda Eylül ayı faaliyetleri ve gerçekleştirilen ziyaretler yer aldı.



Denizli Sanayi Odası Meclisi Ekim Ayı Olağan Toplantısı, Müjdat Keçeci Meclis Salonu’nda yapıldı. Toplantı, Meclis Başkanı İ. Okan Konyalıoğlu’nun oturumu açmasıyla başladı. Meclis’in gündeminde; dış ticaret verileri, Denizli ihracatında sektörel dağılım ve değişim, istihdam rakamları, İSO Türkiye PMI İmalat Sanayi Raporu, karşılıksız çeklerle ilgili son veriler, ekonomik güven endeksleri, OECD dünya enflasyon oranları, sektörel değerlendirmeler, Eylül ayı faaliyetleri ve gerçekleştirilen ziyaretler yer aldı. DSO Yönetim Kurulu Başkanı Selim Kasapoğlu, gündem başlıkları ve güncel verilerle ilgili açıklamalarda bulunduktan sonra Eylül Ayı Oda Faaliyetleri ve gelecek ay yapılması planlanan çalışmalar hakkında Meclis üyelerini bilgilendirdi.



İhracat rakamlarındaki artışa rağmen sanayicinin içinde bulunduğu şartlara giderek zorlaştığını belirten Kasapoğlu, "Piyasa uzun bir süredir birbirine yaslanarak maçı götürüyor. Bu, her an bir bozulmaya, her an bir kırılmaya yol açabilir." uyarısında bulundu. Kasapoğlu, özellikle küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin bu durumdan daha fazla etkilendiğini vurguladı. Takipteki kredi oranının arttığını belirten Kasapoğlu, sektörün finansmana erişimindeki zorluklarına dikkat çekti.



Son dönemde gündeme gelen faiz indirimi beklentilerinin, enflasyon rakamları nedeniyle zayıfladığını belirten Kasapoğlu, "Faiz indirimleri 2025’e kalmış gibi gözüküyor." dedi. Bu durumda, tüketici kredileriyle üretici kredilerinin ayrılması gerektiğini savunan Kasapoğlu, "Üreticinin desteklenmesi şart." şeklinde konuştu.



“Enflasyon beklentilerindeki farklılaşma piyasaları etkiliyor”


Başkan Kasapoğlu, enflasyon beklentilerindeki farklılaşmanın fiyatlama davranışlarını bozduğunu ve enflasyon fırsatçılığını körüklediğini belirtti. Kasapoğlu, piyasa katılımcılarının, reel sektörün ve hane halkının enflasyon öngörülerindeki önemli farklılıkların fiyatlama davranışlarını bozduğunu ve enflasyon fırsatçılarının daha fazla fiyat artışı yapmasına neden olduğunu vurguladı. Bu durumun, enflasyonla mücadeleyi zorlaştırdığını ifade etti.



“İSO PMI endeksi ülkemiz sanayisi için endişe verici”


İSO Türkiye İmalat PMI endeksinin eylül ayında 54 ayın en düşük seviyesine gerilemesini değerlendiren Kasapoğlu, Türkiye ekonomisinin lokomotifi olan imalat sanayinin ciddi bir daralma yaşadığını kaydetti. İmalat PMI’nın 6 aydır aralıksız daralmaya işaret ettiğini ve yavaşlamanın Mayıs 2020’den bu yana en belirgin düzeyde gerçekleştiğini söyleyen Kasapoğlu, “Özellikle giyim ve deri ürünleri sektöründe ciddi bir ivme kaybı yaşanırken, gıda ürünleri sektöründe ise yavaşlama daha hafif seyretti. Tüm sektörlerde girdi maliyetlerinin artması ve istihdamda düşüşlerin yaşanması, sanayicileri endişelendiriyor. Birçok firma, talepteki zayıflık ve yeni sipariş alamama sorunları nedeniyle üretim, istihdam ve satın alma faaliyetlerini azaltmak zorunda kaldı. Enflasyonist baskılar azalsa da fiyatlardaki artışlar devam ediyor ve bu durum talep ortamını olumsuz etkiliyor." diye konuştu.



PMI verilerine göre, takip edilen on sektörün tamamında yeni siparişlerde düşüş yaşandığını belirterek, yaklaşık altı yıldır ilk kez tüm sektörlerde istihdamda gerileme görülmesinin sektörün durumunu net olarak ifade ettiğini kaydeden Kasapoğlu, "Sektördeki yavaşlamanın üçüncü çeyrek sonları itibarıyla daha da derinleştiğine işaret eden PMI verileri Türk imalatçıları için endişe verici bir tablo çizdi." diyerek uyarıda bulundu.



OECD’nin Türkiye’deki enflasyon düşüşünün etkisiyle bölgedeki enflasyonun da gerilediğini açıklaması, Kasapoğlu’na göre olumlu bir gelişme olduğu öğrenildi. Ancak, bu düşüşün kalıcılığı konusunda soru işaretleri olduğunu ve jeopolitik riskler ile küresel ekonomideki dalgalanmaların enflasyon üzerinde tekrar yukarı yönlü baskı oluşabileceği belirtti.



Başkan Kasapoğlu: “Türkiye’de yıllık enflasyonun gerilemesi, ekonomideki talep şartların değiştiğine ve belki de mali disiplinin artırıldığına işaret. Ancak bu düşüş, yüksek enflasyon oranlarının hâlâ devam etmesi nedeniyle sınırlı bir mutluluk kaynağı. Sormamız gereken en önemli soru şu; ‘Bu düşüş geçici mi, kalıcı mı?’ bu düşüşün kalıcı olup olmadığı henüz netlik kazanmamıştır. Jeopolitik riskler, küresel ekonomideki dalgalanmalar ve arz şokları gibi faktörler enflasyon üzerinde tekrar yukarı yönlü baskı oluşabilir. Küresel piyasalardaki gelişmeler, Türkiye ekonomisi üzerinde önemli bir etkiye sahip. Özellikle gelişmiş ülkelerdeki merkez bankalarının para politikalarındaki değişiklikler, Türkiye’deki enflasyon üzerinde dolaylı olarak etki oluşturuyor.” dedi.



“Arz yönlü sorunları çözebilecek adımlar bekliyoruz”


Gıda ve enerji hariç hesaplanan çekirdek enflasyonun hala yüksek seviyelerde olmasının enflasyonun temelde çözülmediğine işaret ettiğini belirten Kasapoğlu, “Çekirdek enflasyonun düşürülmesi için daha fazla çaba sarf edilmesi gerekiyor. Enerji fiyatlarındaki düşüş ve gıda fiyatlarındaki yavaşlama, genel enflasyonu düşüren iki önemli faktör. Türkiye, enerji ithalatına bağımlı bir ülke olarak, enerji fiyatlarındaki dalgalanmalara oldukça duyarlı. Dolayısıyla, enerji fiyatlarındaki istikrar, enflasyonun düşüşü için kritik bir unsur. Uzun vadede, Türkiye’nin enflasyon sorununu çözmesi için yapısal reformlara ihtiyaç var. İş dünyası olarak, üretkenliği artıracak ve arz yönlü sorunları çözebilecek adımlar atılmasını bekliyoruz.” ifadelerine yer verdi.



DSO meclisi geride kalan iki yıllık süreci değerlendirdi


DSO Meclisi 2. çalışma yılını geride bırakırken, bugüne kadar yapılanlar ve yapılamayanlar değerlendirildi. Toplantıda, geride kalan 2 yıllık süreçte DSO Yönetim Kurulu’nun yürüttüğü faaliyetler ve hedefleri detaylarıyla ele aldı. Meclis Üyelerinin talep ve görüşleri dinlendi. Bundan sonra yürütülecek olan projeler ve çalışmalar hakkında görüş alışverişinde bulunan Meclis Üyeleri, Denizli sanayisi için geride kalan iki yılda önemli işlere imza atıldığını belirterek, Başkan Kasapoğlu ve Yönetimini tebrik etti.



Toplantıda ayrıca, Bozkurt ve Kocabaş Cezaevi Projemizi anlatmak üzere Denizli Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Ataman’a yapılan ziyaretin detayları hakkında Meclis Kâtip Üyesi İsmail Ayvaz, Meclis Üyelerini bilgilendirdi. İş imkanları, hükümlü ve eski hükümlü istihdamının yapılabilmesi için sağlanan imkanlar ve iş uygulama süreçlerini de içeren projenin tüm detayları, Meclis Üyeleriyle birlikte değerlendirildi. Diğer gündem maddelerinin görüşülmesinin ardından toplantı, dilek ve temennilerin aktarılmasıyla sona erdi.



DSO Meclisi Ekim ayı olağan toplantısı gerçekleştirdi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Ersin Tatar’ın katılımıyla Kıbrıs Barış Harekatı Parkı’nın açılışı yapıldı Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50’nci yıldönümüne ithafen Keçiören’de Kıbrıs Barış Harekatı Parkı’nın açılışı KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın katılımıyla gerçekleştirildi. Kıbrıs Barış Harekatı’nın 50’nci yıldönümü sebebiyle Ankara’nın Keçiören ilçesinde Kıbrıs Barış Harekatı Parkı açıldı. Parkın açılışına Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı (ABB) Mansur Yavaş, Keçiören Belediye Başkanı Mesut Özarslan ve Kıbrıs gazileri katıldı. Etkinlikte konuşma yapan ve Kıbrıs Barış Harekatı’nın Türk halkı için çok önemli olduğunu söyleyen Keçiören Belediye Başkanı Özarslan, "Bugün burada Kıbrıs Türk halkının bağımsızlık ve hürriyet mücadelesinin 50’nci yılını kutluyoruz. Bu özel gün, şanlı tarihimize ışık tutan bir sembol olarak nesiller boyu yaşatılacaktır. Kıbrıs Türk halkının özgürlük mücadelesi, bu büyük liderlerin iradesi ve kahraman Mehmetçiklerimizin kararlılığı sayesinde başarıya ulaşmıştır” diye konuştu. Kıbrıs’a dönmeden önce Türkiye’de katıldığı son etkinlik olduğunu belirten KKTC Cumhurbaşkanı Tatar ise, böyle bir parkın açılmasından çok memnun olduğunu ve Kıbrıs Barış Harekatı’nın Kıbrıslı Türkler için çok büyük bir yere sahip olduğunu vurguladı. Türkiye ile ilişkilerinin güçlenmesinin her iki ülke için de hayırlı olmasını temenni eden Tatar, böyle açılışların Türk gençlerinin Kıbrıs’ı daha iyi tanıması için önemli bir etken olduğunu kaydetti.
İzmir İzmir Spor Zirvesi’nde ‘Efsanelerle Futbol’ oturumu gerçekleştirildi İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İzmir Ticaret Odası iş birliğiyle düzenlenen ’İzmir Spor Zirvesi’nde ‘Efsanelerle Futbol’ oturumu gerçekleştirildi. İzmir Spor Zirvesi, bugün saat 11.00 itibarıyla Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde (AASSM) başladı. ‘İzmir Spor Zirvesi’nin açılışında İzmir Ticaret Odası (İZTO) Başkanı Mahmut Özgener, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, AK Parti İzmir Milletvekili Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu ve İzmir Valisi Dr. Süleyman Elban açılış konuşması gerçekleştirdi. Daha sonra ise çeşitli branşlarda birçok oturum gerçekleşti. Etkinlikte son olarak da Fatih Terim, Mustafa Denizli ve Şenol Güneş’in konuşmacı olarak katıldığı ’Efsanelerle Futbol’ oturumu yapıldı. Fatih Terim: “Paranız olup aklınız yoksa bir işe yaramaz” Kulüplerdeki maddi duruma değinen Fatih Terim, “Paranız olup aklınız yoksa para bir işe yaramaz. Aklınız olup paranız yoksa o da işe yaramaz. İkisini de doğru kullanmanız lazım. İkisi bir arada çok güzel bir şey. Türkiye’deki ve Avrupa’daki rakiplerimizle aramızdaki makas çok açık. Yıllardır da gerek milli takım gerek kulüp takımlarında bunu aşmak için çok çaba sarf ettik. Kolay da olmadı. Oynanan oyunun, düşüncelerin, başarının hiçbir farkı olmaz. Bu saha aynı saha, bu çim aynı çim, her şey dışarıda da içerde de aynı şey. Avrupa daha fazla dikkat gereken bir mecra. Burada kendi içimizde yaptığımız yenilikleri benimserken onlarda da kimse durmuyor. Akıl ile ekonomiyi birleştirmek lazım. Bir transfer politikasını Avrupa için yapıyorsanız burada baskı altında kalmadan takımınıza uygun davranmanız gerekir. Zaman zaman Avrupa’da hepimize sürpriz sonuçlar olmuştur ve olacaktır. Avrupa’da, Türkiye’deki gibi bir istikrar sağlamanız gerekir. Benim hayatım boyunca verdiğim tüm beyanlarda hedef olarak Avrupa’daki başarının Türkiye’deki başarıdan daha önemli olduğunu ifade etmişimdir. Finale hazır gelmişken bari kupayı da alalım demiştim. Çünkü kupayı alanlar hatırlanıyor. Avrupa’yı Türkiye’den daha fazla önemsiyorum” dedi. Fatih Terim: “Fazla maç oynanmasından yanayım” Yeni düzende her şeyin ölçüldüğünü vurgulayan Fatih Terim, “Sürdürülebilir bir başarı nasıl elde edilebilir? Bu başarı acaba kurumsallaşamayan bir kulüp yapısında nasıl elde edilir? Bu çok zor. Teknik, idari ve ekonomik olarak ayırdığımız futbolda bunların sürdürülebilir olması lazım. ‘Ne var ya ben de yaparım’ zihniyetiyle başkanlık yapan büyük kesim var. Kurumsal yapının en önemli karşılığı istikrardır. Bunların hiçbirini kendi ülkemizde yaşamıyoruz. İstisnayı tenzih ediyorum. Profesyonelliğin en doğru şekilde tanımlandığı, yöneticinin idareci olmadığı, ekonominin her sene artış gösterdiği bir ortam, kaybettiğinde de sürdürülebilir ve yaşamını devam ettiren. Önce bunları halletmeliyiz. Olaya kurumsallaşamayanlardan bakmak lazım. Türkiye’deki yapılan başarılar kolay olmamıştır. Bazı kulüplerimiz tamamen profesyonellere teslim edilmiş, bazı kulüplerimiz öyle değil. Hatta çoğu öyle değil. Başarılı olmak istiyorsan 60’tan aşağı maç oynamayacaksın. 30 kişilik kadrodan her oyuncuya maaş ödüyorsanız, o zaman haftanın belirli günlerinde bilimsel olarak her takım hazırlanıyor. Avrupa’da çok oynamaktan yanayım. 2000 yılında şampiyon olduğumuz yıl 60-70 arası maç oynamışız. Şimdi o rakamları Avrupa’da birçok takım oynuyor. Türkiye için 22 oyuncu yeter. Oyuncuyu, hocayı sebebe bahaneye alıştırmayalım. Ben daha fazla oynanmasından yanayım. Tarihin en yetenekli milli takımıyla oynadım. Hiç başarılı olamadık. Çok da üzüldük. Ben bu sıkışık trafiğe rağmen böyle olmasından yanayım. 3 güne bir maç oynanır, oynanması da gerekir. Oynanmıyorsa ocak ayından sonraya kalamadınız demektir. Demek ki Avrupa’da da yoksunuz demektir” dedi. VAR konusuna da değinen Terim, “Bugün dünya VAR’a gitmeden maçları bitiriyor. Hakemlere güvenirsek birçok şeyi çözeceğiz. VAR’ın da kendi vazifesini bilmeyi öneriyorum” dedi. Mourinho sorusunu da cevaplayan Terim, “Dünyanın en başarılı antrenörlerinden bir tanesi. Kazandığı kupalar ortada. Bu konuda söylenecek çok bir şey yok” ifadelerini kullandı. Mustafa Denizli: “Bu sistemde başarı beklemek mümkün değil” Sistem eleştirisi yapan Mustafa Denizli, “Türkiye’de şartlar böyle devam ederse başarı beklemek de mümkün değil. Ne olursa olsun biz de büyük rekabet yaşadık İzmir’de. Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’ın harcadığı bütçelere bakın ve sunulan futbola bakın. 20-30 yıl önce Avrupa takımlarına karşı ne durumdaysak rakiplerimiz olan takımlar da bütçe olarak aynı durumda. Beşiktaş’ın rakibi Frankfurt eşdeğer. Diğer takımların rakibi eşdeğer değil. Milli maçlardan sonra insanlar sokağa döküldüyse, 3 büyük takımın başarılarından sonra da millet sokağa döküldü. Bu bütçeler çok yüksek. Galatasaray ve Fenerbahçe ile 2 tane kadro yaptım. Hangisi daha değerli net şekilde değer veremezsiniz. Belki o maç sayılarını öyle telafi edebilirsin ama bir standardı yoktur. Teknik adamlar da öncelikli olarak daha iyi kadro oluşturmak zorundadır. Bu maç sayılarının ardından böyle kalkmak zor. Bu fiziksel harcamaların karşılığında dinlenme süreleri teknik adamların yapacağı programlar için çok uygun değil. Türkiye futbol ligine verilen para 4’te 1 değerinde. Bu Türkiye’deki futbolun aşağı doğru olan eğrinin finansal göstergesidir” dedi. Mustafa Denizli: “Sistem güvensizlik üzerine” Sistemin güvensizlik üzerine kurulduğu belirten Denizli, “Hep bir soru işareti var. Gerçekten yüreği olmayan insanların ne futbolcu, ne teknik adam olma şansı olmaması lazım. Eğer bir mücadeleyi, risk faktörünü göze almıyorsa bu mesleği yapmayacaksın. Bu kadar güvensizlik üzerine kurulu sistemde teknik adam yarının ne olacağını bilemiyor. Huzur içinde çalışamıyor. Sen burada devam edeyim diye yöneticinin olmayan fikrini kabul ediyorsun. Arsenal’de 25 yıl görev yapan adam 1 defa şampiyon oldu. Türkiye’de 25 ay tahammül edilemez. Biz milli takımlarda oynarken ilk hocama bakardım. Bu çok önemli faktör. Hayatımda en çok güldüğüm zamanlar maç günleriydi. Fatih, Şenol geceleri kaç saat uyumuştur? Ben 35 yıldır 5 saat uyku uyumadım” şeklinde konuştu. Mustafa Denizli: “İzmir, yıllarca futbolcu yetiştiren şehirdi” İzmir futboluna da değinen Mustafa Denizli, “Bu grup bir daha bir araya gelir mi bilmiyorum. Ben yıllarca bu şehrin takımında oynadım. Yıllarca bu şehir futbolcu ihracatı yapan bir şehirdi. Bugün burada durmuş durumda. Yuvasında yetiştiğim kulüp yıllarca futbolcu çıkardı. Bugün bu imkan İzmir’de yok. Galatasaray şampiyon olurken kaç tane yabancısı vardı. Avrupa’da yarı final oynarken kaç tane yabancısı vardı? Parayla doğru orantılı değil. Bugün Türkiye harcadığı paranın 10’da 1’i olarak futbolda geri alamıyor. Türkiye Ligi aşağıdakiler ve yukarıdakiler ligi 9. sıradan sonraki takımların hepsi küme düşebilir. Büyük bütçelerle en iyiyi bir araya getirerek çok iyi bir takım oluşturamazsınız” diye konuştu. Şenol Güneş: “VAR tartışmalarını durduramazsınız" VAR sisteminin ilk çıktığında da çok eleştirildiğini ifade eden Şenol Güneş, “VAR tartışmalarını durduramazsınız, bu kadar şüphe varsa niyet sorgulanır. İlk başlangıçta gol oluyor. Önce seviniyorsunuz sonra üzülüyorsunuz. Başarılı olan takıma hep şüpheyle bakıyoruz. Futbol zengin bir hadise. VAR hala şüpheyle bakılan bir sistem. Kendimize güvensizliğimiz vardı, şimdi kötü niyet sorgumuz başladı. Mazeret bulmayacağım, oyunumu düzelteceğim. Hakem sahaya çıkıyor koşu alanlarını bilmiyor. Bu hakemin ligde olmaması lazım. İyi niyetli olmak yetmiyor. Başarılı olup işi iyi bilmek lazım. VAR sistemi teknoloji kullanılarak yapılacaksa gözünün önünde gördüğü pozisyonu hakem vermiyor. Oyun atağı kesiyorsun onu niye devam ettirmiyorsun? Golü iptal ediyor korneri iptal etmiyor. Madem teknoloji var, hakem; bu ofsayt, bu faul desin. Seyirciye bunu göstermesine gerek yok. Sorunu VAR’dan önce yap. Güvensiz bir ortam var, bunu tartışmaya devam edeceğiz” diye konuştu. Şenol Güneş: “Geçmişe göre avantajlıyız” Eksikliklerin yanı sıra fazlalıklarında olduğunu dile getiren Şenol Güneş, “Geçmişte de bazı sıkıntılarımız vardı. Oradan bugünlere gelmek bizim için avantaj. Fazlalıkları da düzeltebilirsek çok daha iyi olur. Futbolu sadece oyun olarak görmek doğru değil. İzmir Ege Bölgesi ve Akdeniz’in futbol bölgesi olması lazım. Eskiden İzmirspor vardı. Göztepe, Altay ve Karşıyaka gibi çok büyük takımlar vardı. İmkan verilirse başarı gelebiliyor. Kendimizi eleştirelim ama yok saymayalım. Bize imkan verilmemesine rağmen antrenör olduk. Daha sonraki yıllarda oyuncularımızın bir güveni olduğunu düşünüyorum. Kendimize de güvenimiz var. Daha sonra birbirimize de güvenmeye başladık. Altyapıya çok önem verildiğini düşünmüyorum. O yüzden İzmir’e gelmeyi düşünüyorum. Daha çok futbolcu yetiştirebilir” dedi. Eğitim sistemine de vurgu yapan Güneş, “Spor ve sanat nefes alınacak alanlardır. Eskiden malzemeler ve tesis yoktu. Bugün niye olmuyor sorusu geliyor bu mantıkla çözülemez. Futbol bir oyun o ruhu yaşamanız gerekiyor. Oynayan oyuncunun kaç para aldığına bakmazsınız, ona oyuncu olarak bakarsınız. Bugün de kulüplerin kurumsal yapısı yanlış. Dernekler kanununda şirketleşmeye geçişte hata yapıyoruz. Geçmişte de büyük takımlar transfer yapıyordu. Şimdi de öyle. Trabzonspor’da şampiyonluktan sonra transfer yapıyor. Asıl amaç futbol oynamak ve futbolcu yetiştirmektir. Genellikle büyük takımların rekabeti yeterli görünüyor. Ne olursa olsun dünya çapında büyük takımlar büyüktür. Ama Fransa’da; Monaco’da Lille’de şampiyon oldu. Bütün bunlar olurken sürdürülebilir olması için parasal ihtiyacını da karşılaması gerekiyor. Türkiye’de kurumsal yapıya dönüştürülürse, üretenler de kazanırsa belki işler değişebilir. Yabancı oyuncu sayılarının çoğaltılmasını yanlış kullanıyoruz. Türk oyuncu üretmeden yabancı alırsanız kimse üretmez. Üretim de olmalı yarışma da olmalı. Biz de bu sisteme geçmek için kulüpler baskı altında. Bugün kulüplerin borçlanarak yarışma yapması doğru değildir. Müdahale etme konusunda ilgili kuruluşların görevi olmalı” diye konuştu. Türkiye’deki sisteme değinen Güneş sözlerini şöyle noktaladı: “Bursaspor şampiyondu ama bugün başka yerlerde. Şu anda 40 bin kişiye oynuyor. Süper Lig’den düşerken o 40 bin kişi olsaydı bugün ligde ilk 5’in içinde olurdu. Göztepe sahasını dolduruyor. Anadolu’daki takımların çoğunda sahalar boş. Almanya’da İngiltere’de 2. Lig maçlarında sahalar dolu. Parayı yarıştırmıyoruz, futbolcuları yarıştırıyoruz.” "Icardi mi? Osimhen mi?" sorusuna cevap verildi Fatih Terim: "İki tane ayrı tip oyuncu. Bir tanesi 18 kutusu içinde bir tanesi hem içeride hem de dışarıda. Icardi, 18’in içindeki yeteneği dolayısıyla dünyanın sayılı oyuncularından biridir. Osimhen, akla gelmeyecek goller atabilen bir oyuncu” dedi. Mustafa Denizli: "Bir takımda aynı kalitede iki kaleci ve iki golcü olursa problem eksik olmaz” dedi.
Balıkesir Altıeylül-Karaman projesi ile taşkın kontrol edilecek Balıkesir DSİ 25. Bölge Müdürü Olcay Çubukcu, Bölge Müdür Yardımcıları Abdülkadir Yılmaz, ilgili Şube Müdürleri ve teknik heyet ile birlikte Altıeylül-Karaman Mahallesi’nde devam eden “Köyiçi Deresi Taşkın Kontrol İnşaatı” işini yerinde inceledi. İnceleme sırasında, firma yetkililerinden projenin mevcut durumu hakkında detaylı bilgi alındı. Yapılan incelemede, taşkın kontrol tesisi ile Karaman Mahallesi’nin taşkın zararlarının önlenmesinin amaçlandığı vurgulandı. Bu tesisin, bölgedeki vatandaşların can ve mal güvenliğini sağlama hedefi taşıdığı belirtildi. Çubukcu, proje tamamlandığında, yağışlı dönemlerde oluşabilecek olumsuz etkilerin en aza indirileceğine dikkat çekti. Çubukcu, inceleme sırasında, “Bu tür projeler, yerel halkın güvenliğini sağlamak ve taşkınlardan kaynaklanan zararları önlemek adına son derece önemlidir. Hem doğal afetlere karşı hazırlıklı olmak hem de vatandaşlarımızın yaşam kalitesini artırmak için çalışıyoruz,” ifadelerini kullandı. Proje kapsamında, dere ıslahı çalışmaları, taşkın koruma bentleri ve diğer gerekli yapıların inşaatı gerçekleştirilecektir. Ayrıca, projenin çevre dostu yöntemlerle yürütüleceği ve doğal dengeye zarar vermeden hayata geçirileceği belirtildi. Çalışmaların ilerlemesi hakkında bilgi veren yetkililer, projenin zamanında tamamlanması için titizlikle çalıştıklarını ifade etti. Bölge halkı, bu taşkın kontrol tesisinin tamamlanmasının ardından daha güvenli bir yaşam alanına kavuşacakları için umutlu.