ÇEVRE
Güçlü filo karla mücadeleye hazır 12 Ocak 2025 Pazar - 10:55:39 Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, belediyecilik hizmetlerinin aksatılmadan yürütülmesi hedefiyle araç filosunu güçlendirdi. Yeni araçlar ve iş makineleri karla mücadelede etkin rol oynayacak. Büyükşehir, kırsal bölgeler başta olmak üzere mahallelerde hizmetlerin daha etkin ve hızlı sağlanabilmesi amacıyla araç filosunu yeni araç ve iş makineleriyle güçlendirdi. 440 personel ve 235 araç-iş makinesi ile hem rutin hizmetlerini sürdüren hem de kışın karla mücadele ederek yolların açık tutulması için mesai harcayan A Takımı ve Yol Bakım Timi, yeni araç ve iş makineleriyle daha etkin bir mücadele yürütecek. Hizmetlerini aynı anda daha çok bölgede sürdürebilmek amacıyla araç parkını genişletmeye devam eden Büyükşehir Belediyesi Yol Yapım, Bakım ve Onarım Dairesi Başkanlığı’na bağlı A Takımı ve Yol Bakım Timi’nden oluşan karla mücadele ekipleri, önümüzdeki günlerde Kocaeli’de etkisini göstermesi beklenen kar yağışı ve buzlanmaya karşı hazırlıklarını tamamladı. Karla mücadele ekipleri, tüm ilçelerde ve özellikle kar yağışının etkili olması beklenen bölgelerde olumsuzlukların yaşanmaması için 24 saat görev yapacak. Büyükşehir, buzlanmayı önlemek için 32 bin ton tuz alımı yaparak, ihtiyaç halinde kullanılmak üzere depoladı. Yaklaşık 13 bin ton tuz, il genelinde buzlanmanın etkili olduğu bölgelere gönderildi. Tuz rezervi ile yollarda sıcaklığın sıfırın altına düştüğü durumlarda tuzlama yapılarak buzlanmanın önüne geçiliyor.
12 Ocak 2025 Pazar - 10:34 Antalya’nın ürkek misafirleri yaban keçileri mahalleye indi Antalya’nın Akseki ilçesi Gidengelmez Dağları’ndaki yaban keçileri, her yıl olduğu gibi bu yıl da otlamak için dağın eteğindeki Değirmenlik Mahallesi’ne inmeye başladı. Gidengelmez Dağları’nda yaşayan yaban keçileri, her kış otlamak için dağın eteğinde kurulu Değirmenlik Mahallesi’ne iniyor. Mahalleli tarafından korunan keçiler, sabah saatlerinde bahçelere inerek otladıktan sonra mahalleden ayrılarak yaşam alanlarına gidiyorlar. Akseki’nin en uzak mahallelerinden biri olan ve Milli Park niteliğindeki Gidengelmez Dağları’nın batısına kurulu Değirmenlik Mahallesi’nin sakinleri, kış mevsiminde farklı misafirleri ağırlıyor. Avlanması, evcilleştirilmesi yasak olan yaban keçileri insanlarla adeta iç içe yaşıyor. Mahallede köylünün evlerinin önünde bulunan bahçelerinde ekili çilekleri yiyorlar. Kent dışından yaban keçilerini görmek ve fotoğraflamak için gelenler oluyor. “Yaban hayatı koruma sahası” Devletin uyguladığı yasal zorunluluk nedeniyle avlanılması ve evcilleştirilmesi yasak olan dağ keçileri, Gidengelmez Dağlarındaki kar nedeniyle yiyecek bulmakta güçlük çektikleri için artık şehir merkezlerine iniyor. Yaban Hayatını Koruma Sahasındaki Gidengelmez Dağları’nda kaçak avlanmaya izin verilmemesi, koruma altındaki bölgede ateşli silahlarla atış yapılmasının önüne geçilmesiyle kendilerini güvende hisseden yaban keçileri, dağın yüksek kesimlerinin karla kaplanması nedeniyle köydeki evlerin bahçelerine kadar gelerek otlamaya başladı. Köylüler de yaban keçilerini hem koruma altına alıyor hem de fotoğraflarını çekiyor. Genellikle sabah saatlerinde köye inerek otlayan yaban keçileri, hava kararmadan yeniden yaşam alanlarına dönüyor. Değirmenlik mahallesi muhtarı Oğuzhan Özen, Değirmenlik köyünün Gidengelmez Dağlarının eteklerinde kurulu bir köy olduğunu söyledi. Yıllardır bölgede yaban hayatı ile birlikte iç içe yaşadıklarını söyleyen Özen, “Biz burada yaban hayvanları ile iç içe yaşıyoruz. Bahçelerimize girerek sebzelerimizi yiyorlar. Biz onlara kesinlikle zarar vermiyoruz ve bahçelerden kovmuyoruz. Onlar bizim sevinç kaynağımızdır. Yaban keçileri hava şartlarına göre Yükseklerde kar yağışı başladığında köyümüze iniyorlar. Sabah saatlerinde bahçelerimize kadar inip öğlen saatlerine kadar karınlarını doyurup öğleden sonra tekrar dağa yataklarına çıkıyorlar. Sisli ve yağışlı havalarda kesinlikle aşağıya inmezler. Kendilerini dağda korumaya alıyorlar. Mayıs ayına kadar hayvanlar köyümüzde otlanırlar. Mayıs ayında yavrulama yapıyorlar. Yavrularını korumak için Gidengelmez dağlarının içerisinde kalıyorlar. Kesinlikle aşağıya inmezler” dedi. “Doğal bir hayvanat bahçesidir” Burası Yaban hayatı koruma sahası içerisinde ve Milli Parklar statüsündedir. Milli parklar burada sürekli denetim yapar. Zaten biz köylüler olarak burayı koruyoruz. Buraya kesinlikle kaçak avcı giremez. Bir mantar tabancası dahi patlasa milli parklar görevlilerine ve jandarmaya haber veririz. Yani köylü olarak buralar bizim korumamız altındadır. Yaban keçilerini yakından görmek için buraya Türkiye’nin her yerinden insanlar geliyor ve bu güzellikleri görüyorlar. Türkiye’de burası nadir bulunan bir yerdir. Dışarıdan gelenler yaban keçilerini rahatlıkla izleyebiliyorlar. Özellikle bu aylarda birçok yerden çok sayıda insanlar gelip aileleri ile birlikte keçileri izliyorlar. Burası doğal bir hayvanat bahçesi gibidir. Keçileri hem izleyip, hem de fotoğraf çekiyorlar" dedi. “Mayıs ayında yavru yaparlar” Yaban keçilerinin mayıs ayında yavrulama dönemine girdiklerini dikkat çeken Özen, “Bu hayvanlar mayıs ayında yavru yaptığında 2 gün yavru yaptığı yerde kalırlar. 2 gün sonra yavrular kalkıp yürümeye başlarlar. Yavrular 3 yaşına kadar anneleri ile birlikte yaşarlar ve daha sonra ayrılırlar. Hayvanlar tekrar her kışın doğdukları yere mutlaka uğrarlar. Gidengelmez dağları sarp ve kayalık olduğu için kendilerini rahat koruyorlar” dedi. “Her sürünün başında bir koruma olur” Yaban keçilerinin aile şeklinde sürüler halinde gezdiklerini söyleyen Özen, “Her sürünün başında mutlaka bir teke olur. Bu keçilerin gözetleyicisidir. Ufak bir tehlike hissettiklerinde o hayvan ses yaparak hayvanlar dağa kaçarak kendilerini korumaya alırlar. Hayvanlar köye inince bizleri gördüğünde kaçmazlar. Biz artık onlarla iç içe yaşıyoruz ve kendilerini güvende hissediyorlar. Sabah 8 de kalktığımızda bahçemizde yaban keçilerini görüyoruz. Hayvanlar kendilerini güvende hissediyorlar” diye konuştu. “Her kış karın yağmasını bekleriz” Özen, “Her yıl kışı ayında karın yağmasını bekliyoruz. Kar yağınca onlarda köyümüze inmeye başlıyorlar. Kar yağınca yukarıda yiyecek bulamıyorlar ve köyümüze iniyorlar. Artık onlar bizim bir ailemizin ferdi gibi oldular” dedi. Kendisinin 20 yıl süre ile Gidengelmez Dağlarının rehberliğini yaptığını söyleyen Özen, “Gidengelmez dağlarının arkası vahşi dik kayalıklarla dolu bir çöldür. Buraları bilmeyen kişi kesinlikle gidemez. Gitse de geri dönemez. Ben aynı zamanda 20 yıl bu dağlarda rehberlik yaptım. Buraları karış karış bilirim. Bu sahaya herkes giremez. Yalnız bir kişi gitse geri dönemez. Adı üzerinde giden gelmez. Bu dağlara bilen kişi gider. Bilmeyen kişi ise geri dönemez” şeklinde sözlerini ekledi. “Onlar benim güllerim” Değirmenlik köyü sakinlerinden 60 yaşındaki Mehmet Özdemir, Değirmenlik köyünün Gidengelmez Dağlarının eteklerinde kurulu bir yerleşim yeri olduğunu söyledi. Değirmenlik köyününde yaban hayatı ile iç içe yaşadıklarını söyleyen Özdemir, “Gidengelmez Dağlarının yaban keçilerinin yaşam alanlarıdır. Yaban keçileri her yıl olduğu gibi yeniden köyümüzde arazilere inmeye başladılar. Yaban keçileri 10-20-30’arlı gruplar halinde yayılımını yaparlar. Biz bahçemizde çalışırken onlarda bahçelerimize kadar inerek otlanıyorlar. Onları görmemiz bizi rahatlatıyor. Mutlu ediyor. Bunlar buranın güzellikleridir. Benim güllerimdir. Onlarla biz iç içe yaşıyoruz. Bu güzellikler dünyanın hiçbir yerinde yoktur” dedi. “Onlardan vazgeçemeyiz” Güllerim diye tabir ettiğim yaban keçileri sabah saat 10.00 gibi inerler. Öğleden sonra 14.00-15.00 saatlerine kadar yayılıp, yataklarına geri dönerler. Bunlar köyümüze müthiş güzellikler katıyor. Bizler yaban hayatı ile yaşamaya alıştık. Biz onlardan, onlar bizden vazgeçemezler. Onlardan vazgeçemeyiz. Onların her yıl köyümüze inmesini bekliyoruz. Doğum zamanı olan Mayıs ayında dönüş yaparlar ve doğum sonrası 10-15 gün sonra tekrar köyümüze inmeye başlarlar. Havalar ısındığında karlar erimeye başlayınca tekrar Gidengelmez Dağlarının derinliklerine giderler. Yani onlar bizim bir parçamız. Anlatılmaz yaşanır” diye konuştu.
12 Ocak 2025 Pazar - 10:28 Antalya’nın ürkek misafirleri yaban keçileri mahalleye indi Antalya’nın Akseki ilçesi Gidengelmez Dağları’ndaki yaban keçileri, her yıl olduğu gibi bu yıl da otlamak için dağın eteğindeki Değirmenlik Mahallesi’ne inmeye başladı. Gidengelmez Dağları’nda yaşayan yaban keçileri, her kış otlamak için dağın eteğinde kurulu Değirmenlik Mahallesi’ne iniyor. Mahalleli tarafından korunan keçiler, sabah saatlerinde bahçelere inerek otladıktan sonra mahalleden ayrılarak yaşam alanlarına gidiyorlar. Akseki’nin en uzak mahallelerinden biri olan ve Milli Park niteliğindeki Gidengelmez Dağları’nın batısına kurulu Değirmenlik Mahallesi’nin sakinleri, kış mevsiminde farklı misafirleri ağırlıyor. Avlanması, evcilleştirilmesi yasak olan yaban keçileri insanlarla adeta iç içe yaşıyor. Mahallede köylünün evlerinin önünde bulunan bahçelerinde ekili çilekleri yiyorlar. Kent dışından yaban keçilerini görmek ve fotoğraflamak için gelenler oluyor. “Yaban hayatı koruma sahası” Devletin uyguladığı yasal zorunluluk nedeniyle avlanılması ve evcilleştirilmesi yasak olan dağ keçileri, Gidengelmez Dağlarındaki kar nedeniyle yiyecek bulmakta güçlük çektikleri için artık şehir merkezlerine iniyor. Yaban Hayatını Koruma Sahasındaki Gidengelmez Dağları’nda kaçak avlanmaya izin verilmemesi, koruma altındaki bölgede ateşli silahlarla atış yapılmasının önüne geçilmesiyle kendilerini güvende hisseden yaban keçileri, dağın yüksek kesimlerinin karla kaplanması nedeniyle köydeki evlerin bahçelerine kadar gelerek otlamaya başladı. Köylüler de yaban keçilerini hem koruma altına alıyor hem de fotoğraflarını çekiyor. Genellikle sabah saatlerinde köye inerek otlayan yaban keçileri, hava kararmadan yeniden yaşam alanlarına dönüyor. Değirmenlik mahallesi muhtarı Oğuzhan Özen, Değirmenlik köyünün Gidengelmez Dağlarının eteklerinde kurulu bir köy olduğunu söyledi. Yıllardır bölgede yaban hayatı ile birlikte iç içe yaşadıklarını söyleyen Özen, “Biz burada yaban hayvanları ile iç içe yaşıyoruz. Bahçelerimize girerek sebzelerimizi yiyorlar. Biz onlara kesinlikle zarar vermiyoruz ve bahçelerden kovmuyoruz. Onlar bizim sevinç kaynağımızdır. Yaban keçileri hava şartlarına göre Yükseklerde kar yağışı başladığında köyümüze iniyorlar. Sabah saatlerinde bahçelerimize kadar inip öğlen saatlerine kadar karınlarını doyurup öğleden sonra tekrar dağa yataklarına çıkıyorlar. Sisli ve yağışlı havalarda kesinlikle aşağıya inmezler. Kendilerini dağda korumaya alıyorlar. Mayıs ayına kadar hayvanlar köyümüzde otlanırlar. Mayıs ayında yavrulama yapıyorlar. Yavrularını korumak için Gidengelmez dağlarının içerisinde kalıyorlar. Kesinlikle aşağıya inmezler” dedi. “Doğal bir hayvanat bahçesidir” Burası Yaban hayatı koruma sahası içerisinde ve Milli Parklar statüsündedir. Milli parklar burada sürekli denetim yapar. Zaten biz köylüler olarak burayı koruyoruz. Buraya kesinlikle kaçak avcı giremez. Bir mantar tabancası dahi patlasa milli parklar görevlilerine ve jandarmaya haber veririz. Yani köylü olarak buralar bizim korumamız altındadır. Yaban keçilerini yakından görmek için buraya Türkiye’nin her yerinden insanlar geliyor ve bu güzellikleri görüyorlar. Türkiye’de burası nadir bulunan bir yerdir. Dışarıdan gelenler yaban keçilerini rahatlıkla izleyebiliyorlar. Özellikle bu aylarda birçok yerden çok sayıda insanlar gelip aileleri ile birlikte keçileri izliyorlar. Burası doğal bir hayvanat bahçesi gibidir. Keçileri hem izleyip, hem de fotoğraf çekiyorlar" dedi. “Mayıs ayında yavru yaparlar” Yaban keçilerinin mayıs ayında yavrulama dönemine girdiklerini dikkat çeken Özen, “Bu hayvanlar mayıs ayında yavru yaptığında 2 gün yavru yaptığı yerde kalırlar. 2 gün sonra yavrular kalkıp yürümeye başlarlar. Yavrular 3 yaşına kadar anneleri ile birlikte yaşarlar ve daha sonra ayrılırlar. Hayvanlar tekrar her kışın doğdukları yere mutlaka uğrarlar. Gidengelmez dağları sarp ve kayalık olduğu için kendilerini rahat koruyorlar” dedi. “Her sürünün başında bir koruma olur” Yaban keçilerinin aile şeklinde sürüler halinde gezdiklerini söyleyen Özen, “Her sürünün başında mutlaka bir teke olur. Bu keçilerin gözetlenicisidir. Ufak bir tehlike hissettiklerinde o hayvan ses yaparak hayvanlar dağa kaçarak kendilerini korumaya alırlar. Hayvanlar köye inince bizleri gördüğünde kaçmazlar. Biz artık onlarla iç içe yaşıyoruz ve kendilerini güvende hissediyorlar. Sabah 8 de kalktığımızda bahçemizde yaban keçilerini görüyoruz. Hayvanlar kendilerini güvende hissediyorlar” diye konuştu. “Her kış karın yağmasını bekleriz” Özen, “Her yıl kışı ayında karın yağmasını bekliyoruz. Kar yağınca onlarda köyümüze inmeye başlıyorlar. Kar yağınca yukarıda yiyecek bulamıyorlar ve köyümüze iniyorlar. Artık onlar bizim bir ailemizin ferdi gibi oldular” dedi. Kendisinin 20 yıl süre ile Gidengelmez Dağlarının rehberliğini yaptığını söyleyen Özen, “Gidengelmez dağlarının arkası vahşi dik kayalıklarla dolu bir çöldür. Buraları bilmeyen kişi kesinlikle gidemez. Gitse de geri dönemez. Ben aynı zamanda 20 yıl bu dağlarda rehberlik yaptım. Buraları karış karış bilirim. Bu sahaya herkes giremez. Yalnız bir kişi gitse geri dönemez. Adı üzerinde giden gelmez. Bu dağlara bilen kişi gider. Bilmeyen kişi ise geri dönemez” şeklinde sözlerini ekledi. “Onlar benim güllerim” Değirmenlik köyü sakinlerinden 60 yaşındaki Mehmet Özdemir, Değirmenlik köyünün Gidengelmez Dağlarının eteklerinde kurulu bir yerleşim yeri olduğunu söyledi. Değirmenlik köyününde yaban hayatı ile iç içe yaşadıklarını söyleyen Özdemir, “Gidengelmez Dağlarının yaban keçilerinin yaşam alanlarıdır. Yaban keçileri her yıl olduğu gibi yeniden köyümüzde arazilere inmeye başladılar. Yaban keçileri 10-20-30’arlı gruplar halinde yayılımını yaparlar. Biz bahçemizde çalışırken onlarda bahçelerimize kadar inerek otlanıyorlar. Onları görmemiz bizi rahatlatıyor. Mutlu ediyor. Bunlar buranın güzellikleridir. Benim güllerimdir. Onlarla biz iç içe yaşıyoruz. Bu güzellikler dünyanın hiçbir yerinde yoktur” dedi. “Onlardan vazgeçemeyiz” Güllerim diye tabir ettiğim yaban keçileri sabah saat 10.00 gibi inerler. Öğleden sonra 14.00-15.00 saatlerine kadar yayılıp, yataklarına geri dönerler. Bunlar köyümüze müthiş güzellikler katıyor. Bizler yaban hayatı ile yaşamaya alıştık. Biz onlardan, onlar bizden vazgeçemezler. Onlardan vazgeçemeyiz. Onların her yıl köyümüze inmesini bekliyoruz. Doğum zamanı olan Mayıs ayında dönüş yaparlar ve doğum sonrası 10-15 gün sonra tekrar köyümüze inmeye başlarlar. Havalar ısındığında karlar erimeye başlayınca tekrar Gidengelmez Dağlarının derinliklerine giderler. Yani onlar bizim bir parçamız. Anlatılmaz yaşanır” diye konuştu.
12 Ocak 2025 Pazar - 10:27 Otlukbeli Gölü: Dünya çapında eşsiz bir göl Tarihe adını Otlukbeli Savaşı ile yazdıran Erzincan’ın Otlukbeli ilçesi, sadece Türkiye’de değil dünyada da eşine az rastlanan bir doğa harikasına ev sahipliği yapıyor. Maden sularının oluşturduğu traverten set gölü olan Otlukbeli Gölü, bu özelliği ile “doğal anıt” unvanını hak ediyor. Ülkemizdeki diğer göllerden farklı özelliklere sahip olan bu göl, her yıl yüzlerce turist tarafından ziyaret ediliyor. Kırmızı rengi ve muhteşem manzarası ile Otlukbeli Gölü dikkat çekiyor. Otlukbeli Gölünü ziyaret edenlere bilgiler aktaran yöre halkı, Otlukbeli’ye 7 kilometre uzaklıkta olan göl hakkında şu bilgileri verdi: “Deniz seviyesinden 1885 metre yükseklikte olan Otlukbeli Gölü’nün yüz ölçümü yaklaşık olarak 7500 metrekaredir. Derinliği 20 metre olan gölün uzunluğu mevsimine göre 150-160 metre, genişliği ise 30 ila 50 metre arasında değişiyor. Setler sayesinde oluşan gölde bol miktarda maden suları bulunuyor. Oluşum bakımından karst kaynaklarının değil, maden sularının oluşturduğu dünyanın tek traverten set gölü olan Otlukbeli Gölü, bu özelliğiyle 612 sayılı Erzurum Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu kararı ile doğal sit alanı olarak ilan edilmiş ve “doğal anıt” olarak nitelendirilmiş. Kapladığı alan açısından “küçük” olarak nitelendirilen bu göl, taşıdığı özellikler bakımından oldukça büyüktür. Göl içerisine hem maden suları ve kükürtlü sular hem de dere tarafından beslenen tatlı sular karışıyor. Göldeki maden sularının romatizmal hastalıklar başta olmak üzere, kırık çıkık rahatsızlıklarında ve kadın hastalıklarının tedavisinde fayda sağladığı söyleniyor.”
Balıkçı barınağının kaçak yapıları yıkıldı, yenilme çalışması başlatıldı
06 Ocak 2025 Pazartesi - 14:55 Balıkçı barınağının kaçak yapıları yıkıldı, yenilme çalışması başlatıldı Samsun’un Yakakent ilçesindeki Balıkçı Barınağı, "Balıkçı Barınağı Kapasite Artırımı ve Rehabilitasyonu Projesi" kapsamında yenileniyor. İl Tarım ve Orman Müdürü İbrahim Sağlam, "Barınağın mevzuata aykırı olan yapıların yıkımı gerçekleştirildi. Barınağın mevcut kapasitesinin iyileştirilerek daha fazla balıkçı teknesinin kullanımına imkan sağlayacağız" dedi. Proje çerçevesinde, 25 Eylül 2024 tarihinde başlatılan çalışmalar sonucunda, mevzuata aykırı olarak inşa edilen kaçak yapılar yıkıldı. Müdür İbrahim Sağlam’a Balıkçılık ve Su Ürünleri Şube Müdürü İcabi Çağan ve Yakakent İlçe Tarım ve Orman Müdürü Osman Akman’a birlikte barınak alanında inceleme yaptı. "Kaçak yapılaşmaya izin verilmeyecek" İnceleme sırasında açıklamalarda bulunan Müdür İbrahim Sağlam, rehabilitasyon çalışmalarının hız kesmeden devam edeceğini belirtti. Sağlam, barınağın kapasitesinin artırılmasıyla daha fazla balıkçı teknesine hizmet vereceğini ifade ederek, "İlimizdeki tüm balıkçı barınaklarında kaçak yapılaşmayı önlemek için denetimlerimizi sürdüreceğiz. Kaçak yapılaşmaya asla izin vermeyeceğiz. Rehabilitasyon çalışmalarında emeği geçen işletmeci kooperatif yetkililerine teşekkür ederim" diye konuştu. Kapasite artışı ve modernleşme hedefleniyor Proje kapsamında, yıkılan kaçak yapıların bulunduğu alanlar, balıkçı teknelerinin daha geniş ve güvenli bir şekilde barınabileceği alanlar olarak yeniden düzenleniyor. Çalışmalar tamamlandığında 50 amatör tekne, 64 ruhsatlı balıkçı teknesi, su ürünleri yetiştiriciliği yapan 9 firmaya ait 54 yetiştiricilik teknesi, barınakta güvenli bir şekilde barınma ve lojistik ihtiyaçlarını karşılayabilecek, yeni ve modern bir çehre Yakakent Balıkçı Barınağı, proje sonunda hem çevresel hem de estetik anlamda yenilenerek modern bir görünüme kavuşacak. Aynı zamanda, kaçak yapıların oluşturduğu görüntü kirliliği tamamen ortadan kaldırılacak. Bu proje, bölge balıkçılığının gelişmesine ve çevresel düzenlemelere uyum sağlamasına büyük katkı sunacak.
Türkiye’nin en uzun onuncu mağarası ziyaretçi rekoru kırdı
06 Ocak 2025 Pazartesi - 12:52 Türkiye’nin en uzun onuncu mağarası ziyaretçi rekoru kırdı Zonguldak’ta 350 milyon yıllık tarihiyle 875 metrelik Gökgöl Mağarası 2024 yılında 60 bin ziyaretçi ile rekor kırdı. Türkiye’nin en uzun onuncu mağarası olan 350 milyon yıllık Gökgöl Mağarası; kurulduğu 2021 yılından bu yana ilgi odağı oluyor. 1976 yılında keşfedilen, 2001 yılında İl Özel İdaresi tarafından turizme kazandırılan mağara, 2021 yılında hayata geçirilen Zonguldak Mağaraları Ziyaretçi Merkezi projesiyle de yerli ve yabancı turistler tarafından büyük ilgi görüyor. Fosil giriş, Astım Salonu, Harikalar Salonu gibi bölümlendirilen mağaranın engelli dostu bir mağara olduğunu ifade eden İl Özel İdaresi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Ferhan Bostancı, "Bugün Zonguldak şehir merkezine 3 kilometre uzaklıkta bulunan yaşayan mağara Gökgöl’deyiz. Gökgöl Mağaramız, 1976 yılında keşfedilmiş, daha sonra 2001 yılında Zonguldak İl Özel İdaresince turizme kazandırılmıştır. Türkiye’nin onuncu Zonguldak’ın ikinci, uzunluk bakımından en uzun mağarasıdır. 875 metre bir yürüyüş parkuru bulunmakta. Engelli dostu bir mağaradır. Yatay gelişmiş olduğundan dolayı yapılan çalışmalar neticesinde restorasyon neticesinde yürüyüş parkurları, mağara içerisinden akan dere üzerinden yapılan köprüler, ahşap merdivenlerle birlikte turizme kazandırılmıştır. Gökgöl Mağarası, 350 milyon yıl yaşında olup, karbonifer döneme tarihlendirilmektedir" dedi. "Mercan fosiller bakımından oldukça zengin" Safranbolu ve Amasra’ya yoğun ilgi gösteren tur firmalarının, mağaraya ilgi göstermeye başladığını ve rotasını Zonguldak’a çevirdiğini anlatan Bostancı, "Gökgöl Mağarası içerisinde sarkıtlar, dikitler, damla taşlar, mercan fosiller bakımından oldukça zengindir. Turistlerin çok ilgisini çekmektedir. Gökgöl Mağarası yoğun bir ziyaretçi ağırlamakta. Bunun sebebi 2021 yılında Gökgöl Mağarası’na bir ziyaretçi merkezi kazandırdık. Ziyaretçi merkezi içerisinde mağaranın ve Türkiye’deki diğer mağaraların tanıtımı yapılmakta, hediyelik eşya ünitesi ve kafetarya bulunmaktadır. Batı Karadeniz Bölgesine tur yapan firmalar Amasra ve Safranbolu’ya yoğun ilgi göstermekteyken, yaptığınız bu yenileme, restorasyon ve ziyaretçi merkezi çalışmalarından sonra onların da oldukça ilgisini çekmiş ve artık rotalarını Zonguldak’a da çevirmişlerdir. Gökgöl Mağarası, 2001 yılından itibaren yoğun ziyaretçiyi 2024 yılında aldı. 2024 yılında 60 bin ziyaretçi ağırladık. Hedefimiz 75 bindi ancak Zonguldak’ta meydana gelen yağışlar sonucu mağaranın içerisinden akmakta olan yer altı derisinde taşkınlar meydana gelmiş ve mağaramız maalesef 2 ay boyunca tadilatta onarımda kalmak zorunda kaldı" şeklinde konuştu. Bostancı, 2025 yılında 100 bin ziyaretçi hedefine ulaşmak istediklerini belirterek sözlerini şöyle tamamladı: "Bu nedenle ziyaretçi sayısındaki kotamızı yakalayamadık ama 2025 yılında hedefimiz 100 bin ziyaretçi. Gökgöl Mağarası astım hastalarının yoğun ilgisini çekmektedir. Astım hastaları mağara içerisinde yapmış oldukları seanslar neticesinde astım değerlerinin oldukça düştüğünü iddia etmekteler."
Kilimli ile Filyos arasındaki tünel çalışmaları sürüyor
06 Ocak 2025 Pazartesi - 12:51 Kilimli ile Filyos arasındaki tünel çalışmaları sürüyor AK Parti Zonguldak Milletvekili Muammer Avcı, Kilimli ile Fisyos arasında devam eden tünel çalışmalarını yerinde inceleyerek açıklamalarda bulundu. Avcı, Kilimli-Muslu arası tünel çalışmalarının yüzde 56, Muslu-Filyos arası çalışmaların ise yüzde 57 seviyesine geldiğini ifade etti. Zonguldak’ın Filyos’a ulaşımını 16 dakikaya düşürecek olan tünel ve yol çalışmaları sürüyor. Zonguldak-Kilimli arasındaki yolun tamamlanıp hizmete açılmasının ardından Kilimli-Muslu, Muslu-Filyos yolu için çalışmalar sürüyor. AK Parti Zonguldak Milletvekili Muammer Avcı, çalışmaları yerinde inceleyerek açıklamalarda bulundu. Avcı, "Zonguldak’ımızın Filyos’a ulaşım süresini 16 dakikaya düşürecek 3 etaplık devasa projemizin çalışmalarına son hız devam ediyoruz. Zonguldak’ımıza büyük bir hizmet kazandıracak projemizde, geçtiğimiz ay önemli bir gelişmeyi sizlerle paylaşmıştık. Kilimli-Muslu arasında ki tünellerde, Muslu yönünden tünel açılımı başlamıştı. Bu açılımda şuanda 140 metrelik bir ilerleme kaydedildiğini sizlerle paylaşmak istiyorum. Ayrıca, 3 bin metre gidiş 3 bin metre geliş olmak üzere 6 bin metreden oluşan Kilimli-Muslu Tünelleri’nde toplam 3 bin 391 metre tünel açılımı gerçekleştirilmiş, yüçde 56 kısım tamamlanmıştır. Ayrıca nihai betonlama işlemleri ise kısa sürede başlayacaktır. 195 personel ile çalışmalar gece gündüz esasına dayalı devam etmektedir. Diğer yandan projenin 3.etabı olan, Muslu-Filyos kısmında, 5 adet gidiş, 5 adet dönüş olmak üzere 10 adet tünel açılımı eş zamanlı olarak devam etmektedir. Toplam tünel uzunluğu 18.500 metre olan 10 adet tünelde, 10 bin 338 m tünel açılımı gerçekleştirilmiş, tünel açma seviyesi yüzde 57’ye gelmiştir. Ayrıca 6 bin 243 metrede nihai betonlama işlemi tamamlanmıştır. Burada da 390 personel ile çalışmalar hız kesmeden devam etmektedir. Tünel çalışmaları hızla devam ederken, bağlantı yollarının da bir yandan planlanması devam etmektedir. Bu kapsamda Çatalağzı çıkışında yapılacak kavşak için çalışmalarımız devam etmektedir. Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatları ile başlayan bu proje, ulaşımda konforu, emniyeti, tasarrufu sağlamakla kalmayıp, inanıyoruz ki bölgemizin istihdamına ve kalkınmasına önemli katkılar sağlayacaktır" dedi.
Büyükşehir ve Yüreğir Belediyesi’nden ortak temizlik çalışması
06 Ocak 2025 Pazartesi - 12:43 Büyükşehir ve Yüreğir Belediyesi’nden ortak temizlik çalışması Kent genelinde temizlik ve düzenleme çalışmalarını hız kesmeden sürdüren Adana Büyükşehir Belediyesi, Yüreğir Belediyesi ile el ele verdi. Her iki belediyenin ekipleri bir araya gelerek Yüreğir ilçesi Kozan Caddesi ve çevre mahallelerde kapsamlı temizlik çalışması gerçekleştirdi. Adana Büyükşehir Belediyesi ve Yüreğir Belediyesi temizlik ekipleri, Yüreğir Otogarı’nın yer aldığı ve insan sirkülasyonunun yoğun olduğu cadde boyunca çalışma yürüttü. 200 personel ve 100 aracın katıldığı temizlik çalışmasında arazöz ile caddeler yıkandı, süpürge araçlarıyla sokaklar süpürüldü. Çalışmalar sırasında mahalle muhtarları da ekiplerin yanında yer alarak çalışmaları yakından takip etti. Temizlik çalışmalarını Yüreğir Belediye Başkanı Ali Demirçalı ile birlikte denetleyen Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar şunları söyledi: “Adana’nın tamamında bir temizlik seferberliği başlatıyoruz. Adana’mızı temiz tutup, kent halkına yakışır bir hale getirmek zorundayız. Bütün ilçelerimizde ciddi bir temizlik hareketi başlatıyoruz. Bunun için yeni araçlar da aldık. Adana çok eski bir yerleşim merkezi. EYT ile ayrılan personelin eksikliğinden kaynaklı sorunlar yaşadık ama her türlü zorluğu aşıp kentimizi temiz hale getireceğiz. Bu konuda halkımızla birlikte hareket etmeliyiz. Hemşehrilerimiz de sokakları, caddeleri, parkları, nehir, göl ve deniz kıyılarını, piknik alanlarını temiz tutmak için bizlere yardımcı olmalı. Hemşehrilerimin bu hassasiyeti göstereceğinden ve temizlik görevlilerimize, çöpleri gelişigüzel atmayarak yardımcı olacağından eminim. Daha temiz, daha çağdaş bir Adana için halkımızla ve diğer belediyelerimizle birlikte çaba göstermeye devam edeceğiz.” “Bu çalışmalara önem veriyoruz” Çalışma hakkında bilgi veren Yüreğir Belediye Başkanı Ali Demirçalı, çevre temizliğinin önemine vurgu yaparak, “Mahalle sakinlerimizin daha sağlıklı bir çevrede yaşamlarını sürdürebilmeleri için bu tür çalışmalara büyük önem veriyoruz. Vatandaşlarımızın da çevreyi koruma konusunda duyarlı olmasını rica ediyoruz. Hep birlikte el ele verelim yaşadığımız bu şehri mis gibi bir hale getirelim, daha temiz ve yaşanabilir bir şehir için Büyükşehir Belediyemiz ile ortaklaşa bir çalışma yürütüyoruz. Zeydan Başkanımıza ve değerli ekibine destekleri için teşekkür ediyorum” dedi. Mahalle sakinleri, yapılan temizlik çalışmasından duydukları memnuniyeti dile getirirken, belediye ekiplerine teşekkür etti.