GÜNDEM - 01 Temmuz 2024 Pazartesi 11:19

40. Karabiga Priapos Deniz Festivali coşkuyla kutlanacak

A
A
A
40. Karabiga Priapos Deniz Festivali coşkuyla kutlanacak

Çanakkale’nin Biga ilçesine bağlı Karabiga beldesinde 40. Karabiga Priapos Deniz Festivali büyük bir coşkuyla kutlanacak.



Karabiga Belediyesi’nin düzenlemiş olduğu Karabiga Priapos Deniz Festivali her yıl temmuz ayının ilk haftası kutlanıyor. Bu yıl da 06-07 Temmuz 2024 tarihlerinde çeşitli etkinlikler ile kutlanacak festivalde ünlü sanatçı Merve Özbey’de sahne alacak. 6 Temmuz Cumartesi günü saat 21.00’da Karabiga Liman Sahasında gerçekleştirilecek konserde ünlü sanatçı Merve Özbey’in yanı sıra Bigalı Kardeşler Grubu ve Darbuka Ritim Grubu da sahne alacak. 7 Temmuz Cumartesi günü ise yağlı direk yarışması, yelken gösterisi ve yüzme yarışmaları yapılacak.


Karabiga Belediye Başkanı Ahmet Elbi, iki gün boyunca birbirinden farklı etkinliklere tüm vatandaşları davet etti.




40. Karabiga Priapos Deniz Festivali coşkuyla kutlanacak

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun ‘Yeşil altın’ kenevirin son kalesi ‘Samsun’ Stratejik ürünlerin başında gelen kenevir, Samsun’da 253 üretici tarafından 4 bin 879,5 dekar alanda üretiliyor. Türkiye’nin ‘kenevir üretim merkezi’ olan Samsun’da üretim alanlarının bin 650,5 dekar alanında tohum, 3 bin 228,9 dekar alanında da lif yetiştirilecek. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘kenevir üssü’ olarak nitelendirdiği Samsun’da geçen yıllarda düşen kenevir üretimi, fabrikaların kurulması ve sanayide kullanılması ile tekrar artışa geçti. Samsun, Türkiye’de kenevir üretiminde tekrar ilk sıraya yükselirken Samsun Tarım ve Orman İl Müdürü İbrahim Sağlam, il genelinde 253 üreticinin izinli olarak kenevir ürettiğini ifade etti. “Kenevirin son kalesi Samsun” Samsun’un kenevir için önemli bir konum olduğunu ifade eden İbrahim Sağlam, “Kenevir, son derece stratejik bir ürün. Kimyadan sağlığa, sağlıktan sanayiye, sanayiden tekstil ve uçak sanayine kadar birçok alanda kullanılabiliyor. Kenevirin son kalesi ilimiz Samsun’dur, 2013 yılında 7 dekara kadar azalan kenevir üretimi 2020 yılında 2 bin 633 dekar alanda tohum 14 dekar alan da lif üretimine sahiptir. 2021 yılında ise 113 dekara kadar gerileyen tohumluk üretimi üreticinin aslında kendir (kenevir) tarımından vazgeçmeyeceğine işaret etmektedir. Bakanlığımızın tarımsal desteklemeler deki münavebe kuralları da dikkate alındığında kenevirin yazlık tarla bitkileri için iyi bir münavebe bitkisi olduğu bilinmekte bu durumda 2022 yılında başlayan yatırımlarla birlikte yine Samsun için öncelikli ürünler arasında olan kenevirde 2024 yılı için 1 Ocak - 1 Nisan’da üretim izini müracaatı alınmış ve 240 üretici bin 650,5 dekar alanda tohum 2 bin 973,1 da lif olmak üzere toplam 4 bin 623,751 dekar alanda üretim gerçekleştirilecek. Havza’da da 13 üretici 255 bin 764 da lif üretecek. Böylece toplam 3 bin 228,9 dekar alanda lif üretilmiş olacak. Toplam üretim alanı da 4 bin 879,5 dekar alana yükselecek. Toplam üretici sayısı 253 kişi olacak bicimde üretim devam etmektedir” dedi. “Yeşil altının üretimi Samsun’da artarak devam edecek” Kenevirin bazı bitkiler gibi yetiştirilmesinin zor olmadığına değinen Müdür Sağlam, “Bugüne kadar üretime ilgili kurak etkisi dışında belirgin bir sorunla karşılaşılmamıştır. Endüstri ve sanayi bitkisi olan kenevirin Samsun’daki önemi kültürünün bilinmesi, girdi maliyetlerinin ( ilaç, gübre) diğer yazlık ürünlere göre düşük olması, kışlık ürünlerden sonra yetiştiriciliğinin ekolojik olarak uygun olması önemini artırmaktadır. Mamul değil hammadde olan kenevirin sanayisi ile birlikte kıtığı (lif alındıktan sonra kalan çubuk) lifi ve tohumu ile yeşil altın olarak ilimizde tarımı artarak devam edecektir. Ürünün sadece CBD ve THC olarak değerlendirilmesi kenevire haksızlık olacaktır. Kadim zamandan beri tarımı bilinen ürün Samsun için önemli bir katma değerdir. Sözleşmeli tarım modeli ve sanayide değerlendirilmesi ile birlikte (ip, kedi kumu) kenevir iyi bir münavebe bitkisi olarak ilimize ve ülkemize yüksek katma değer sağlayacaktır. İlimizde resmi ya da gayri resmi sözleşmeli tarımda üretim yapılan bitkinin değerlendirme alanlarının çok geniş olması bir katma değerdir ancak özellikle il dışından gelen ya da yurtdışından gelen girişimcilerin diğer ürünleri bırakıp sadece bitkideki metabolitler üzerine yoğunlaşması ve sanki dünyanın her yerinde metabolitlerin (THC - CBD) ilgili çok rahat üretim kullanım ve çalışmalar yapılıyormuş gibi yaklaşımda bulunması ve sosyal medyadaki bilgi kirliliği girişimcileri yanlış yönlendirmektedir. Konuyla ilgili bakanlığın ve sahada denetim yapan yönetmelik kapsamında ki kurumların güncel bilgilerle donatılması önemlidir” diye konuştu. “70 ülke tarafından üretimi, ithalatı ve ihracatı kontrol altına alındı” Halk arasında kendir olarak bilinen kenevirin dünyadaki birçok ülke tarafından üretim, ithalat ve ihracatının kontrol altına alındığına da değinen Sağlam, şunları söyledi: “TEK sözleşmesiyle üretimi ithalat ve ihracatı bizimle birlikte 70 ülke tarafından kontrol altına alınan bitkilerden bir tanesi olan kenevir, sanki diğer ülkelerde çok rahat üretiliyor, kullanılıyor, satılıyor, ithalat ve ihracat yapılıyor gibi bir yaklaşımla gelmeleri oldukça yanlıştır. 12 Haziran 2024 tarihinde ilimizde düzenlenen ve sahada çalışan daha önce kenevir yetiştiriciliği hakkında eğitim almayan personele yönelik düzenlenen çalışmada bazı sonuçlar çıkmıştır. Buna göre yetiştiricilik kontrol denetim ve üretici yönlendirme konusunda tecrübe sahibi olan personel mutlaka güncel bilgilerle donatılmalıdır. Bölgede yetiştiriciliği tavsiye ettiğimiz sertifikalı Narlı ve Vezir dışında Vezirköprü popülasyonu mevcut olup bunun dışında farklı çeşitlerin bölgeye girişi kesinlikle engellenmelidir. Dış dölek bitki olan elimizdeki çeşitlerin sertifikalı çeşitler dahil genetik ve morfolojik özellikleri değişebilir. Bu da ileriye dönük sıkıntı oluşturacaktır. Yerel yönetimlerden de destek alınarak tarlaların endüstriyel kenevir olduğu ve uyuşturucu özelliği olmadığı yönünde uyarıcı tabelalarla farklı müdahalelerin önlenmesi sağlanacaktır.”
Bursa Topraksız sera yüzde 50 daha karlı Bursa’da dağlık bölgede kurdukları serada topraksız tarıma başlayan ziraat mühendisi İsmail Duman, verimsiz toprak ve kötü iklim şartlarına rağmen daha verimli ürün elde ediyor. 2 yıldır topraksız tarım denemeleri yapan Duman’ı gören diğer üreticiler de sera kurarak, tarıma elverişli olmayan bölgelerde gelir kapısı açıyor. Bursa’nın kırsal Keles ilçesinde kurdukları serada süs bitkisinin yanı sıra topraksız tarım denemeleri yapan ziraat mühendisi İsmail Duman, ürünlerini saksılara ekerek yüzde 50 verim hedefliyor. Keles’in dağlık kesimlerinde toprağın ağır olmasına rağmen kokopit toprak karışımıyla verimsiz toprak ve hastalıkların önüne geçiliyor. Ayrıca topraksız tarım ile birlikte alandan da tasarruf edilirken bitkilerin saksılarda daha uzun süre dayanıklılık ve küçük alanlarda yüksek katma değer elde ediliyor. Serada yetiştirilen ürünlerde verimlilik 4 kata kadar artıyor Topraksız tarımla denemeleriyle ciddi verim yakaladıklarını söyleyen ziraat mühendisi İsmail Duman, “Seramızda domates, biber, salatalık ve bu sene ilk kez diktiğimiz patlıcan ve kavun var. Bir çok denemeler yapıyoruz. Şu an küçük olabilir ama önümüzdeki günlerde büyük oranlarda ve daha farklı boyutlarda yapmayı planlıyoruz. Burada yaptığımız yetiştiriciliğe topraksız tarım deniyor. Normal bir seradan çok farkı var. Topraksız tarımda 4 kata kadar verim artabiliyor. Bizim buradan beklentimiz minimum 2 kat daha fazla ürün almak. Toprakta patojen ve hastalıktan dolayı hiçbir sorun yaşamıyoruz. Toprakta kokopit kullanıyoruz. Diğer seralarda bu sezon 3 kez ilaçlama yapılmasına rağmen biz henüz ilaçlama yapmadık. İlaç kullanmamak maliyeti çok düşürmüyor fakat kazancı 2 kat arttırdığı için karlı oluyor. İşçilik ve ilaç masrafımız azalıyor. Diğer seralarda ot yolumu yapıyoruz, burada bu derdimiz yok. Temiz bir alanda hem çalışan hem de bitki için uygun şartlar sağlanmış oluyor. Ayrıca sulama sisteminde damlatma yöntemini kullanıyoruz. Hattımızı çektik, bitkilerimize besin elementlerini çok rahat bir şekilde verebiliyoruz” dedi. Seradan aldığı verimle bölgede gelir kapısı açıldı Yaşadıkları bölgenin tarıma uygun olmadığını fakat seralarla birlikte tarım yapılabileceğini vurgulayan Duman, “Dağ bölgesindeyiz, burada şartlar biraz daha zor. 3 yıl önce Antalya’dan buraya geldiğimde kimse domates yapmayı düşünmüyordu. Sera şartları ve gerekli beslemeyi yaptıktan sonra bölge halkı yapabileceklerine inandı. Avantajlarımız olduğu kadar dezavantajlarımız da var. Bu şartlarda en iyi ürünü çıkarıyoruz. İlk geldiğim sene topraksız tarım ile ilgili bir çalışmamız yoktu. Geçtiğimiz yıl burada topraksız tarımı denemeye başladık. Şu anki alandan daha da küçüktü. Bu yıl da devam edince köylüler buraya gelip inceleme fırsatı buldu. Verimin daha fazla olduğunu görünce öğrenmek istediler. Muhtemelen seneye 2-3 üreticimiz de topraksız tarıma başlayacak. Ben Antalyalıyım, doğma büyüme bu işin içindeyim, çok da keyif alıyorum. Benim amacım buradaki insanlara bu işin yapılabilir olduğunu göstermek. Bu şekilde elimizden gelen yardımı yapmaya çalışıyoruz. İlk kez yapacak üreticiler 250 ila 500 metrekare alandan başlasalar şu an yaptıkları işten 5 kat daha fazla kazanç sağlayabilirler. Bu bölge de zaten tarıma elverişli değil. Onlara bir kazanç kapısı olur. Bizde kendi seramızı seneye daha da büyültmeyi düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.