GÜNDEM - 11 Kasım 2024 Pazartesi 15:41

Mudanya Belediyesi zeytin üreticisinin yanında

A
A
A
Mudanya Belediyesi zeytin üreticisinin yanında

Zeytin hasadı yapan üreticileri tarlada ziyaret eden Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç,her zaman çiftçinin yanında olacaklarını belirterek, “Üreticinin zeytinini tarlada bırakmayacağız” dedi.


Mudanya’da zeytin hasadının başlamasıyla birlikte üreticiyi tarlada ziyaret eden Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç hasat çalışmalarına katıldı.


Açıklanan fiyatların beklentinin altında kaldığının altını çizen Deniz Dalgıç, “Mudanya Belediyesi olarak şuan piyasayı gözlemliyoruz. Eğer rakamlar aşağıya giderse üreticimize destek olmak, zeytinini biraz daha yüksek fiyattan satabilmesi için belediye olaraksatın almaya gidebiliriz. Ayrıca yağ üretimi, zeytinin yağhanelere teslimi konusunda da desteğimiz olabilir” dedi. Çiftçinin her aşamada yanında olduklarını vurgulayan Dalgıç, şöyle konuştu:


“Aslında bizim temel hedeflerimiz arasında Mudanya’nın bir zeytin ve zeytinyağı markasını oluşturmak yer alıyor. Bu anlamda belki bu yıl bir fırsat olabilir. Bu sezon hasat ve üretim yüksek ancak fiyatlar düşük. Hem fiyat regülasyonuna yardımcı olmak hem de kendi markamızı zeytin ve zeytinyağımızı piyasaya sürüp tüketiciyle buluşturmak düşüncemiz var. Piyasayı izliyor ve gözlüyoruz. Hasat daha çok yeni. Eğer olumsuz bir durum olursa, çiftçimizin zeytinini tarlada bırakmayız.”


Zeytinin markalaşması ve pazarlanması konusunda işbirlikleri için de adımlar attıklarını vurgulayan Dalgıç, “Yerel üretim kooperatifleri ile ortaklıklar kurmak ve bu ortaklıklarımızı genişletmek istiyoruz. Markalaşma, marka üretimi ve yurt içi ile yurt dışına pazarlanması konusunda da işbirliklerimiz devam edecek. Birazda cesarete ihtiyacımız var. Şimdilik biz lokomotif olarak çekiyoruz. Ama yakın zamanda üreticimiz bizim önümüzde lokomotif olup onlar bizi sürükleyecekler. Biz onlarla her yola çıkarız.” dedi.


Tirilye tipi zeytin ile ilgili yaptıkları coğrafi işaret başvurusunun sürecinin devam ettiğini de dile getiren Dalgıç, “Markalaşma yolunda çok önemli bir adım. Tüketiciler genellikle Tirilye tipi zeytinin peşindedir. Bizde bunu bir kez daha belgeleyip, piyasada böyle var olmasını sağlamak istiyoruz” dedi.


Mudanya’nın “üç karası” olarak bilinen üzüm, kara incir ve zeytinin önemine dikkat çeken Dalgıç, “Bu ürünlerden elde edilecek verim ve gelirler Mudanya’nın kalkınması, halkımızın daha mutlu ve refah içinde yaşaması için çok önemli. Mudanya’nın zeytini çok özeldir. Bize göre zeytinin başkenti Mudanya’dır. Dünyanın en güzel sofralık zeytini de Mudanya ve Tirilye’de yetişir. Hasadımız hayırlı olsun. Tüm üreticimize bolluk ve bereket getirmesini diliyorum” diye konuştu.



Mudanya Belediyesi zeytin üreticisinin yanında

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Zonguldak BEUN’da “Yapay Zekâ ve Metaverse” konuşuldu Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesinde (BEUN) Türkiye Düşünce Platformu Başkanı ve araştırmacı-yazar Taşkın Koçak tarafından “Metaverse ve Yapay Zekâ” başlıklı konferans gerçekleştirildi. Farabi Kampüsü Sezai Karakoç Kültür Merkezi’nde düzenlenen konferansa BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bekir Hakan Bakkal, Genel Sekreter Prof. Dr. Zehra Safi Öz, senatörler, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Konferansın açılış konuşmasını gerçekleştiren Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, dünyanın Endüstri Devrimi’nden sonra tarımdan sanayiye, ulaşımdan iletişime, sağlıktan eğitime köklü değişimler geçirerek bilgi çağında teknolojik devrimlerle dijital bir döneme evrildiğinin altını çizdi. Rektör Özölçer ayrıca “Yaşadığımız bilgi çağında geleceği şekillendirecek iki büyük dijital yenilik olan metaverse ve yapa zekâ sadece akademik alanda değil, toplumsal yaşamın her alanında da büyük dönüşümler başlamıştır. Dünyanın dijital teknoloji çağında dolu dizgin ilerlerken bugün burada düzenlenen konferansın konusu olan metaverse ve yapay zekânın akademik, sosyal, ekonomik ve ahlaki çerçevede ele alınması büyük önem kazanmaktadır.” dedi. Özölçer bununla birlikte “Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın “Dijital Seferberlik” çağrısıyla gençlerimizin dijital dünyada kültürel değerlerimizi buluşturmalarına ve korumalarına da öncü olmalıyız. Onları geleceğin en donanımlı bireyleri olarak yetiştirmek için bizler de TEKNOPARK, SİBERVATAN gibi yapılarımızla yeni fikirler üretmek ve akademik iş birlikleri kurmak için büyük gayret gösteriyoruz” sözlerini dile getirdi. BEUN Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer’in konuşmasının ardından sunumunu gerçekleştirmek üzere kürsüye gelen Türkiye Düşünce Platformu Başkanı Taşkın Koçak, Batı Karadeniz’in güzide şehri Zonguldak’ta ve Cumhuriyetin ilk üniversitesi Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesinde bulunmaktan duyduğu memnuniyeti ifade ederek, mühendislik kökene sahip bir üniversitede ve sanayi-enerji merkezi olan bir şehirde yapay zekâ ve metaverse konferansının gerçekleştirilmesinin oldukça önemli olduğunu ifade etti. Koçak daha sonra sunumuna geçerek yapay zekânın gelecekte mesleki anlamda gerçekleştireceği dönüşümler, metaverse evrenlerini oluşturan teknolojiler hakkında detaylı bilgi verdi. Koçak bununla birlikte eğitim-öğretim olmak üzere oyun ve iş hayatı gibi sektörlerde VR gözlükler ve otonom araçların öğrenme biçimlerinde ne tür katkılar sağlayabileceğine vurgu yaparak metaverse sayesinde gelişecek siyasi, askeri, eğitsel yeni öğrenme biçimlerinin de önem arz ettiğini ifade edip sözlerini noktaladı. Konferans, Taşkın Koçak’ın sunumunun ardından soru-cevap kısmıyla devam etti. Soru-cevap kısmının bitimiyle Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, konferansın konuşmacısı araştırmacı yazar Taşkın Koçak’a teşekkür belgesi takdiminde bulundu. Takdimin ardından “Metaverse ve Yapay Zekâ” başlıklı konferans katılımcıların yer aldığı toplu hatıra fotoğrafı çekilmesinin ardından son buldu.
Ankara Eski ATO Başkanvekili Aypek cinayetinde sanığa müebbet hapis Eski Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanvekili Mehmet Aypek’i silahla vurarak öldürmekten tutuklu yargılanan sanık, ‘kasten öldürme’ suçundan müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Ankara 35. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuklu sanık Halil Gani Güngör ile taraf avukatları katılırken, dosyadan vareste tutulan sanık Güngör’ün oğlu tutuksuz sanık İbrahim Güngör katılmadı. Mahkeme başkanı, dosyada eksik hususun kalmadığını, bu celsede karar vereceklerini söyleyerek, son söz için sanık Güngör’e söz verdi. Sanık Güngör, önceki ifadelerini tekrarladığını beyan ederek, mahkeme heyetinden beraatini talep etti. Sanık ve avukat beyanlarının ardından karar veren mahkeme, sanık Güngör hakkında haksız tahrik indirimi uygulamayarak, ‘kasten öldürme’ suçundan müebbet hapis cezasına çarptırılmasına hükmetti. Sanık İbrahim Güngör ise hakkındaki suçlamalardan beraat etti. Duruşma salonu çıkışında bekleyen maktul Meh9met Aypek’in yakınları, sanık Güngör’e sözlü tepki gösterdi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianame göre, Mehmet Aypek 25 Nisan 2023’de Çankaya ilçesi Muhsin Yazıcıoğlu Caddesi üzerindeki iş yerinde şoförü Gani Güngör tarafından tabancayla vurularak öldürülmüştü. İddianemede, Gani Güngör’ün oğlu İbrahim Güngör’ün de cinayet sırasında iş yerinin etrafında olduğu, babasına cinayette yardım ettiği belirtilmişti. Gani Güngör hakkında "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis, oğlu İbrahim Güngör hakkında ise "tasarlayarak kasten öldürmeye yardım" suçundan 20 yıla kadar hapis cezası talep edilmişti.
Zonguldak BEUN Öğrenci Toplulukları 3 Projeyle ÜNİDES’ten destek aldı Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi (BEUN) bünyesinde yer alan Öğrenci Toplulukları, Üniversite Öğrenci Kulüplerine Destek Programı (ÜNİDES) kapsamında sundukları projelerden 3’ü destek almaya hak kazanarak önemli bir başarıya daha imza attı. Gençlik ve Spor Bakanlığı Gençlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından hayata geçirilen ve gençlerin kişisel, sosyal ve kültürel gelişimlerine katkıda bulunmayı hedefleyen Üniversite Öğrenci Toplulukları İş Birliği ve Destek Programı (ÜNİDES) kapsamında öğrenci projeleri başvuru sonuçları açıklandı. Türkiye’nin devlet ve vakıf olmak üzere tüm üniversitelerden yapılan toplam 104 proje arasından Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi bünyesinde bulunan Sivil Yaşam Topluluğu, Kalite Topluluğu ve Geleneksel Türk Okçuluğu Topluğunun sundukları 3 ayrı proje destek almaya hak kazandı. Üniversite öğrencileri için kayda değer bir fırsat sunan ve üniversiteler mevzuatlarına uygun olarak onaylanmış öğrenci topluluklarının proje ve fikirlerinin geliştirilmesine yönelik ayni destek sağlayacak olan ÜNİDES programına başvuran Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesinin Öğrenci Topluluklarının başvurduğu projeler arasından üç proje desteklenmeye layık görüldü. Gençlerin her alanda gelişimine katkıda bulunmayı ve onları güçlü "Türkiye Yüzyılı"nda geleceğe en iyi şekilde hazırlamaya hedef edinen programa, Türkiye’nin dört bir yanından bütün üniversite öğrenci kulüpleri yoğun ilgi gösterdi. Çok sayıda başvuru yapılan proje arasından BEUN bünyesinde yer alan Sivil Yaşam Topluluğunun “Akran Yaklaşımlı Eğitim Modülleri Projesi”, Kalite Topluluğunun “Orman” ve Geleneksel Türk Okçuluğu Topluluğunun “Geleceğin Öğretmenleri Ata Sporumuz Geleneksel Türk Okçuluğu ile Buluşuyor” adlı üç projesi desteklenmeye layık görülerek önemli bir başarı elde etti. Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, öğrenci topluluklarının elde etti etiği başarıdan büyük mutluluk ve gurur duyduğunu ifade ederek konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Üniversite olarak öğrencilere sadece akademik anlamda değil; sosyal, kültürel ve sportif gelişimlerine de katkı sağlamak için onları destekliyoruz. Bu kapsamda Üniversitemizdeki öğrenci kulüpleri, fikirlerin gelişimine imkan tanıyan, dinamik ve yenilikçi çalışmalar sunarak çeşitli platformlarda önemli başarılar elde etmektedirler. Bunun en güzel örneklerinden biri olan öğrenci topluluklarımızın bu yıl ÜNİDES kapsamında elde ettiği başarı, üniversitemizin gençlere verdiği değerin ve onların potansiyellerine duyduğumuz güvenin bir göstergesidir. Öğrencilerimizin bu başarıları, hem akademik hem de sosyal açıdan önemli bir gelişim fırsatı sunmaktadır. Kendilerini ayrı ayrı tebrik ediyor, projelerinin başarıyla hayata geçmesini temenni ediyorum” dedi.
Konya Çöp konteynerinde bulunan bebeğin sağlık durumu iyi Konya’da çöp konteynerinde bulunan yeni doğmuş kız bebeğin sağlık durumunun iyi olduğu bildirildi. Olay, sabah saatlerinde merkez Meram ilçesi Kalfalar Mahallesi Etem Sokak’ta meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, sokak üzerinde oturan mahalle sakinleri çöp atmak için evlerinden çıktığında çöp konteyneri içerisinden bebek sesi duydu. 112 Acil Çağrı Merkezi’ne gelen terk edilmiş bebek olduğu ihbarı üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Olay yerine gelen sağlık görevlilerine teslim edilen bebek, ilk müdahalenin ardından ambulansla Konya Şehir Hastanesine götürüldü. Burada kontrolden geçirilen bebeğin sağlık durumunun iyi olduğu öğrenilirken, bebek 2 gün gözetim altında tutulacak. “Kuvöz içerisinde getirilmesine rağmen bebeğin vücut ısısı çok düşüktü” Konya Şehir Hastanesi Yenidoğan Uzmanı Doç. Dr. Beyza Özcan, “Bebek önce acil servise 112 tarafından getirilmiş, bize de acil servis ekibi tarafından getirildi. Kuvöz içerisinde getirilmesine rağmen bebeğin vücut ısısı çok düşüktü. Bu kış gününde çöpte bulunması çok etkilemiş. 27 dereceyle geldi ki bizim vücut ısımız 36 derecenin altında olmaması gerekiyor. Bebek bayağı üşümüştü, biraz daha geç bulunsa gerçekten daha kötü bize gelecekti. Isıttık, şu anda genel durumu, aktivitesi falan arttı. İlk geldiğinde biraz daha aktivitesi düşüktü, şu anda aktivitesi arttı, emme isteği var. Muayenesinde herhangi bir sorunu yok. Tabii biraz takip etmemiz gerekiyor. Gebelik öyküsünü bilmiyoruz bebeğin. Annesi ne geçirdi, nasıl doğdu onu bilmiyoruz. Travma yaşadı mı bebek, o tarz takiplerimizi yapmamız gerekiyor. Tahlillerinde şu anda iyi gözüküyor. Beslenmesine başladık. Oksijen desteğe ihtiyacı yok. Kan değerlerimiz de toparlamaya başladı vücut ısısı arttıkça. Bu şekilde takip edeceğiz. Sosyal Hizmetlerle de bağlantıya geçtik. Hastanemizin Sosyal Hizmetler Birimi de gereken yerlere başvurularını yaptılar. Bu şekilde takibi sürecek bebeğimizin ama birkaç gün gözetim altında tutmamız gerekecek” dedi. Polis ekipleri, bebeği bırakanların yakalanması için çalışmasını sürdürüyor.
Samsun Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin 2025 yılı bütçesi 18 milyar TL Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin (SBB) 2025 mali yılı bütçesi 18 milyar TL olarak açıklandı. SBB Kasım Ayı Komisyon Toplantısı, Meclis Başkanvekili Nihat Soğuk başkanlığında Meclis Toplantı Salonu’nda yapıldı. İlk meclis toplantısında gündeme alınan 33 maddenin görüşüldüğü komisyonda SBB’nin 2025 yılı bütçesi ve performans programı da değerlendirildi. SBB Mali Hizmetler Dairesi Başkanı Mehmet Emrah Binici, 2025 mali yılı bütçesinin 18 milyar TL olarak belirlendiğini açıkladı. “2025 mali yılı bütçesi, 18 milyar lira” Yeni yılda Samsun Büyükşehir Belediye bütçesinin gelir ve gider denk bütçe olarak 18 milyar TL olacağını ifade eden Binici, “2025 mali yılı bütçesini 18 milyar TL olarak belirledik. Denk bir bütçe yaptık. Bütçenin yüzde 40’ını geçen bir oranını yatırıma ayırdık. Gelir açısından ise yaklaşık olarak yüzde 35’inde öz gelirlerimizi hedef koyduk. Euro bazında eskiden 125 milyon euro kredi çekilmiş 4 ayrı bankadan. Kur o zamanlar 2 TL’ymiş. Faiz oranı da yüzde 1-2 civarındaki düşük faizler. Tabloda görülen 60 milyon TL ise biz bu kredileri ödeyemediğimiz için Maliye ve Hazine Bakanlığı’na yapılandırıyoruz. Kredi taksitlerine bu nedenle ekstra bir daha faiz veriyoruz bu 60 milyon TL faiz de oradan gelmektedir” dedi. CHP ve İYİ Parti meclis üyeleri, belediyenin bütçesinin yüzde 13’lük bölümünün faiz ve borç ödemelerinde kullanılacağı, özellikle önceki yıllarda döviz olarak kullanılan kredilerin kur farkı ve faizlerinin belediyeyi zor duruma soktuğunu belirtti. 2 milyar TL’lik borcun ödenecek olmasından ise memnuniyet duyduklarını sözlerine eklediler. Borç tartışmalarının üzerine söz alan Meclis Başkanvekili Nihat Soğuk ise, “Borçlar, şehrin öncelikleri için yapıldıysa bunu borç olarak nitelendirmek doğru değil. Önemli olan 1 milyon 380 bin nüfuslu Samsun’da Büyükşehir Belediyesi’nin hizmet alanını göz önünde bulundurursak katı atık, atık su, hafif raylı sitem ve bunun gibi birçok alanda vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını sağlıklı bir şekilde görmek. Bunların ivedilikle yapılarak hizmete sunulmuş olması belediyeler açısından kaçınılmaz bir görevdir. Nüfusa oranla büyükşehir belediyelerine baktığımızda örnek olarak Antalya, Kayseri gibi büyükşehirlerin nüfus ile oranına baktığınızda şehrimizde yapılmış olan altyapılar gibi bu şehirlerde de yapıldığını görmekteyiz. Borç almadan yapmak belki en doğru olandır ama vatandaşın hizmet beklediği öncelikli ve ivedilikli alanlardaki hizmetleri geri bırakamayız. Hangi parti olursa olsun. Önemli olan başkanlık sorumluluğu ve görevi içerisinde bulunan şahsın bunları öncelikli ve ivedilikli hale getirmesi kaçınılmazdır. Bir borç alınıyorsa tabii ki devletin işleyişi içerisindeki faiz yükü varsa bunu da ödemek doğal ve kaçınılmaz bir durumdur. Şehrimizde yeni dönemle ilgili devlette de devamlılık esas olduğuna göre geriden gelen borç varsa bunu ödemek yükümlülüğümüzü yerine getirmek mecburiyettir. Faiz ödemeden, öz kaynaklarımızla, kendi bütçemizle oluşturduğumuz maddi gelirlerimizle beraber ihtiyaç duyulan yeni yatırımlara hizmet anlamında seferber olmak kaçınılmaz bir durum. Hem geçmişten devam eden, şehrimize hizmet üretilen, katma değer üreten ve borçlandığımızda da karşılığı olan bu işler hepimiz tarafından da malumdur. Bir önceki dönemden Mustafa Demir, döneminden de bahsedecek olursak o zaman şu anki İYİ Parti ve CHP grup başkanvekilleri meclis üyeleriydi. Birçok araç aldık, ihtiyaç duyulan envanter aldık. O zaman da bu kararları hep ‘oy birliği’ ile aldık. İyi ki almışız, yapmışız. Bugün birçok şehirde olmayan bir araç parkına kavuştuk. O gün aldığımız bir aracın değeri bugün 5 kat arttı. Demek ki doğru bir iş yapılmış” diye konuştu. Komisyonlarda görüşülen maddeler, yapılacak meclis toplantısında ele alınacak.
Antalya HAK-İŞ Başkanı Arslan: “Tartışılması gereken asgari ücretin ne olacağı değil, asgari ücretin nasıl oluşturulacağıdır” HAK-İŞ ve HİZMET-İŞ Sendikası Genel Başkanı Mahmut Arslan, "Aslında tartışılması gereken konu asgari ücretin nasıl belirleneceğidir. Nasıl belirleneceğinin yolu da asgari ücret komisyonundan geçiyor. Daha çok katılımcı, daha fazla kapsayıcı ve daha geniş kitleleri içine alan bir model ortaya çıkarabilirsek, asgari ücret tespiti yapıldığı zaman toplumun geniş kesiminin ’evet, bu bizim için’ dediği bir noktaya gelebiliriz" dedi. HAK-İŞ ve HİZMET-İŞ Sendikası Genel Başkanı Mahmut Arslan, Manavgat Kızılağaç Turizm Bölgesinde düzenlenen genişletilmiş başkanlar kurulu toplantısında açıklamalarda bulundu. İstiklal Marşı’nın okunması ve Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan toplantının açılışında konuşan Mahmut Arslan, başta DEM Partisi olmak üzere ana muhalefet ve muhalefet partilerine mensup belediyelerde çalışan belediye işçilerinin sendikaya üye oldukları için işten çıkarılmaları, sürgün edilmeleri ve tehdit edilmeleri gibi olaylarla karşı karşıya kaldıklarını ve bu durumun kabul edilemez olduğunu vurguladı. Sendikanın bu haksızlıklara karşı mücadelesini sürdüreceğini ve işten çıkarılanların haklarını alıncaya kadar mücadelesinin sürdüreceğini söyledi. “Bütün emekçileri sendikal mücadeleyle buluşturmamız gerekiyor” Hükümetten en önemli taleplerinden bir tanesinin örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılması olduğuna dikkat çeken Arslan, "Örgütlenmenin önündeki engellerin kalkmasıyla beraber sendikalaşmanın önündeki engellerin kaldırılması. Biz hizmet sendikası olarak ülkemizin çalışma hayatının yaşadığı zorlukların farkındayız. Bu zorlukların çözümü için de önümüzde çözümler koyuyoruz. Bunun ötesinde de örgütsüz olan iş yerlerini örgütleme konusunda ciddi bir çalışma yapmaktayız. Geçmişte konut kapıcılarını daha sonra taşeron şirket işçilerini şimdi de ev işçilerini daha sonra da kağıt toplayıcıları ve mevsimlik tarım işçileri dahil olmak üzere toplumdaki dezavantajlı ve örgütlülüğün önünde engel olan bütün emekçileri sendikal mücadeleyle buluşturmamız gerekiyor. TÜİK’in rakamlarına göre bir buçuk milyon ev işçisinin örgütlenme mücadelesi de bize düştü. Sendikamızın bu konuda almış olduğu kararlar ortaya koymuş olduğumuz hedefler doğrultusunda ev işçilerinde hem çalışma hayatı bir parçası iş kanunu kapsamına alıp hem de sosyal güvenlik haklarının güvence altına alındığı yeni bir düzenlemeyi yapmak ve onları da sendikalarla buluşturmak üzere büyük bir çaba sarf ediyoruz. HAK-İŞ olarak Türkiye’deki bütün dezavantajlı grupların bütün mağdur ve mazlumları kucaklamak ve onların sorunlarına çözüm bulmak bizim boynumuzun borcu. Çünkü konfederasyonumuzun 2011 yılında aldığı karar bize bu sorumluluğumuzu bir kez daha hatırlatıyor. Bölgemizin, küremizin ve ülkemizin bütün mağdur ve mazlumlarına HAK-İŞ olarak borcumuz var. Bölgemizin küremizin ve ülkemizin bütün mağdurları HAK-İŞ’ten alacaktır” dedi. "Çözüm önerilerimizi ortaya koyduk" Konfederasyonlarının gerçekleştirmiş olduğu HAK-İŞ Akademi’nin ilk yaptığı faaliyetlerden bir tanesinin vergiyle ilgili düzenleme olduğunu belirten Mahmut Arslan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Biz vergi konusunu müstakil olarak değerlendirmedik. Verginin bir bütün olarak özellikle gelir dağılımı adaletsizliğini de içine alan ve bu konuda gelir dağılımının adaletsizliğinin sonuçlarının da değerlendirildiği güzel, geniş kapsamlı bir çalışmayı gerçekleştirmiş olduk. Bu çalışmamız kamuoyuyla paylaşıldı. Vergi dilimleri konusunda gerçekten haksız ve adaletsiz bir durumla karşı karşıyayız. Ne yazık ki zor şartlarda çalışan, ciddi şekilde ekonomik sıkıntıyla muhatap olmuş yüksek enflasyonun kendisine yüklediği ağır sorumluluklarla mücadele ederken bir de vergiden dolayı böyle bir mağduriyetin yaşanmış olması hakikaten hepimiz için kabul edilemez. Bu sorunun ortadan kaldırılması için çözüm önerilerimizi ortaya koyduk. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde olduğu gibi, aile sorumluluklarına göre, çocuk sayısına göre, bekar, evli olması kaç çocuğu var gibi düzenlemelere göre vergi sisteminde değişiklikler yapılmalı, yapılmaktadır. Biz de bu noktada bir düzenlemenin yapılmasını ihtiyaç olarak ve önemli olarak talep ediyoruz. İkincisi, işverenlerimiz pek çok harcamalarını vergiden düşmektedir. Bizim için de çalışanlar için de başta enerji fiyatları, kiralar, kiralarla birlikte diğer temel tüketim harcamalarımızın, eğitim, sağlık harcamalarımızın mutlaka vergiden düşülerek bir düzenleme yapılmasını ısrarla ivedilikle talep etmekteyiz. Üçüncüsü ise, verginin adil toplanması da sorunlarımızı çözmeye yetmiyor. Çünkü toplanan vergilerin nereye nasıl kullanıldığı da önemlidir. Biz gerçekten Türkiye’deki gelirlerin, milli gelirin büyümenin bize sağlamış olduğu büyüme rakamlarına baktığınız zaman Türkiye büyüyor. 2023 yılında baktığınızda 10 bin dolardan 13 bin dolara çıktı milli gelirimiz. Peki bu büyümeden kim faydalanıyor? Bu büyümeye rağmen çalışanların milli gelirden aldığı pay ne yazık ki azalmaya devam ediyor. O zaman ortada bir sorun var. OECD’nin rakamlarını sayın bakanla paylaştık. Bu rakamlara baktığımız zaman OECD ülkesi yaklaşık elli beş ülkenin gelir dağılımı bozukluğu anlamında kötü dördüncü ülkesiyiz.” "İlk düğmeyi yanlış iliklerseniz hep yanlış olarak gider" ’Asgari ücret şu kadar olmalıdır’ tartışmalarının Türkiye’de rahatsızlık verir bir boyuta ulaştığını söyleyen Arslan, “Aslında tartışılması gereken asgari ücretin ne olacağı değil asgari ücretin nasıl oluşturulacağıdır. Bugünkü asgari ücret tespit konusunun yapısında siz ne derseniz deyin sağlıklı bir asgari ücret çıkmıyor. Çünkü yapıda sorun. İlk düğmeyi yanlış iliklerseniz hep yanlış olarak gider. 1970’li yılların mevzuatıyla oluşturulmuş asgari ücret tespit komisyonuna kimse dokunmuyor. HAK-İŞ’in dışında kimse tartışmıyor. Çünkü bu yanlışlıktan beslenenler var. Bu yanlışlıktan istifade edenler var. O zaman bu sistemin devam etmesini isteyenlerle istemeyenler arasında bir yeni bir yol ayrımındayız. HAK-İŞ olarak teşkilatımızı da rakam tartışmama konusunda uyarıyorum. Bu bizi esas tartışılması gereken konudan uzaklaştırıyor. Aslında tartışılması gereken konu asgari ücretin nasıl belirleneceğidir. Nasıl belirleneceğinin yolu da asgari ücret komisyonundan geçiyor. Bu komisyon yapısı sakat. Sadece bir konfederasyonun orada temsil edildiği ve bu konfederasyonda üye sayısının toplam işçi sayısının yüzde onuna bile tekabül etmediği bir yerde nasıl asgari ücret tespit komisyonundan sağlıklı bir sonuç beklersiniz. Daha çok katılımcı, daha fazla kapsayıcı ve daha geniş kitleleri içine alan bir model ortaya çıkarabilirsek asgari ücret tespiti yapıldığı zaman toplumun geniş kesiminin evet bu bizim için dediği bir noktaya gelebiliriz. Aksi halde bugünkü asgari ücret tespit konusunu mevzuatıyla tartışılır, bir ay süreyle maalesef bir komedi izliyoruz” dedi. EYT ve kıdem tazminatı tartışmaları EYT konusunda kendilerinin suçlandığına dikkat çeken Arslan, "Efendim EYT’yi çıkartarak Türkiye’ye kötülük ettiniz. Peki 99 yılında EYT mağduriyetlerini oluşturacak yapıyı yapanlardan niye hesap sormuyorsunuz? O gün sisteme beş yıldır, on yıldır sistemde olan insanların emeklilik sistemini yeniden değiştireceksiniz. Sonra insanlar primlerini ödeyecekler. Primlerini ödedikten sonra emekli olmak isteyecekler. Yaş sınırı koyacaksınız. Şu anda emeklilikle ilgili EYT’yi özellikle genç işçilerden dolayı Sosyal Güvenlik Kurumu’nun zarar ettiğini, mağdur olduğunu söylüyorlar, külliyen yalan. Sosyal Güvenlik Kurumunun temel sorunları kayıt dışı istihdam ve kamudan tahsil edilemeyen alacaklardır” diye konuştu. Kıdem tazminatı konusuna değinen Arslan, “2024 yılı sonuna kadar emekliliği hak edenler emeklilik talebinde bulunurlarsa yeni kıdem tazminatı tavan üzerinden de maaşları kıdem tazminatını alacakları için bir avantaj elde edecekler. Peki 2024 yılında emeklilik hakkı elde edemeyenler 2025 ve daha sonra edecekleri için ciddi bir mağduriyet söz konusu. Hadi emekliliği hak edenlerin emekli olup olmama tercihleri var ama emekliliği hak etmeyenler için ciddi bir mağduriyet. Bu mağduriyetlerin de eğer emeklilik sisteminden çekilmediği sürece yaklaşık 8-10 yıl arasında o maaşları ancak yakalayabileceği bir gerçekle karşı karşıyayız. Dolayısıyla buradan emeklilik sistemiyle ilgili bu mağduriyetin giderilmesi konusunda acilen bir yasal düzenlemeye ihtiyaç var. Bizim bu konuda da bir önerimiz var. Biz diyoruz ki 2025’te dahil eğer böyle bir emeklilik olacaksa 2024 yılı esasları yani 2023 yılı enflasyonunun esas alınacağı bir düzenlemeyi bir hesaplamayı 2025’te de yapalım istiyoruz” ifadelerine yer verdi.