ÇEVRE - 13 Ocak 2025 Pazartesi 10:39

Mevsim normallerinin 4 katı sıcaklık meyve ağaçlarını çiçek açtırdı

A
A
A
Mevsim normallerinin 4 katı sıcaklık meyve ağaçlarını çiçek açtırdı

Bursa’da ocak ayı mevsim normallerinin yaklaşık 4 katına ulaşan hava sıcaklığı nedeniyle bazı meyve ağaçları çiçeklendi.


Meteoroloji Genel Müdürlüğünden alınan bilgiye göre, Bursa’nın uzun yıllar ocak ayı sıcaklık ortalaması, kayıtlarda 5,4 derece olarak yer alıyor.


Ancak iklim değişikliği ve kurak bir dönemden geçilmesi nedeniyle Bursa’da ocak ayının ilk 2 haftası bahar günlerini aratmadı. Mustafakemalpaşa’da hafta içinde hava sıcaklığı 21,1 dereceye kadar ulaşırken, Nilüfer ve Gemlik’te 20, Osmangazi, Gürsu, Karacabey, İznik, Harmancık’ta 19 derece olarak ölçüldü.


Basın ilan kurumu müdürü erken açan çiçeği fotoğrafladı


Eski bir gazeteci olan, çektiği doğa fotoğraflarını instagram hesabında yayınlayan Basın İlan Kurumu Bursa Bölge Müdürü Osman Başeğmez, erikte açan çiçeği takipçileri ile paylaştı.


Paylaşımı görenlerin, "fotoğrafın arşiv mi, yeni mi" sorularına çok sık maruz kaldığını söyleyen doğa fotoğrafçısı Başeğmez, "Erik ağacında açan çiçeği 12 Ocak 2025 günü fotoğrafladım" açıklamasını yaptı.


TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Dr. Fevzi Çakmak ise Meteoroloji verilerine göre uzun yıllar ocak ayı yağış ortalamasının 88,5 mm olduğunu vurguladı. Yağışta mevsim normallerinin çok altında, sıcaklıkta ise çok yukarılarda olunduğuna dikkati çeken Çakmak, "Maalesef durum kötü. Yağış yok, sıcak var. Meyve ağaçları geçen haftaki 20 derecelere aldanıp çiçek açtı. İlk soğukta hepsi ölecek. Ne yazık ki tarım iklim değişikliğinden en fazla etkilenen sektör" dedi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum “Erzurum ilaç hammadde üretim merkezi olacak” Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, yaptıkları çalışmalarla Erzurum’un ilaç hammadde üretim merkezi olacağını ifade etti. Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Hacımüftüoğlu, sağlıkta teknolojik dönüşümle ilgili çalışmalarının olduğunu hatırlatarak, “Tıp Fakültemiz bünyesindeki hastanemizde 10-12 yıla yakın zaman içinde cihazlarımızda fazla bir yenilenme olmadı ve eskidi. Cihazlarımızla ilgili yenilenmeleri çok hızlı yapmak zorundayız. Hastanemiz üniversitemizin göz bebeği. Doğu Anadolu’nun da göz bebeği. Bu anlamdaki çalışmalarımız çerçevesinde; iki ultrason cihaz teslim edildi, açılışını yaptık. Bilgisayarlı tomografi cihazı da hizmete girdi. Böylece mevcutla ile birlikte iki tomografi cihazı faaliyette olacak. Sonrasında alacağımız üçüncü bilgisayarlı tomografiyle hedeflediğimiz zamana aralığına ulaşmış olacağız. Diğer büyük cihazlarla ilgili tüm bölümlerde tespitler yaptık. 25’e yakın bölüm var. Hepsinde eskiyen cihazları listeye aldık. Ve ne yapabileceğini değerlendirdik. İki ayda bir cihaz alacağız Tıp fakültesi bu şekilde Türkiye’deki en yeni cihazlara sahip olacak. Bununla ilgili maddi dengelere de çok dikkatli bir şekilde bakıyoruz. Gelir ve gider dengesi bizim için önemli. Hastanemiz böylece Türkiye’nin en iyi cihazlarına sahip olacak ve sağlıktaki dönüşümle birlikte yeni cihazlarıyla hizmet verecek şartlara dönüşeceğini düşünüyorum. Bunu bir yıl içinde yapmayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu. Atatürk Üniversitesi’nde ilaç üretimi ile ilgili ciddi çalışmaların olduğunu vurgulayan Rektör Hacımüftüoğlu, “Erzurum’u ilaç hammadde üretim merkezi yapmayı planlıyoruz. İlaç hammaddeleri yurtdışından geliyor. Önemli bir kısmı Hindistan ya da Çin’den geliyor ve Türkiye’de ambalaj yapılıyor. Yaptığımız çalışmada eczanelerde 3 bin mevcut ilaç olduğunu ve bu ilaçların yüz tanesinin hastalıkların yüzde doksanını tedavi ettiğini belirledik. Daha önce yüz tanesini Erzurum’da üretip depolayacağız demiştik. Bu proje başladı şu anda. 11 grup oluşturduk. On bir bilim grubu. Dört asistan dört hocaları var. Aynı zamanda YÖK Atatürk Üniversitesi’ni ilaç, aşı ve biyoteknoloji mükemmeliyet merkezi olarak tanıdı. Şu anda imzaladı ve cumhurbaşkanlığına yolladı. Şubat 15 itibariyle ilaç üretim ekibi çalışmalarına başlıyor. İlk etapta küçük ve ortaklı üretimler olacak. Daha sonra büyüyerek devam edecek. Bu çalışma ile ilgili bir de bina projemiz var. En kısa sürede temelini atacağız. Mevcut laboratuvarlarımızda diğer çalışmalar da sürüyor. 9 ay içinde Türkiye’yi en çok zarara uğratan ilk 100 ilacın 10 tanesini üretmek için çalışmalar başladı” dedi.
Muğla Muğla, son 12 yılın en yüksek yağışını aldı Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün 2024 Aralık Ayı Alansal Yağış Raporu’na göre, Muğla il genelinde kaydedilen 314,9 mm yağış miktarıyla Türkiye’nin en fazla yağış alan ili oldu. Bu değer, Muğla’da normallerine göre yüzde 84’lük bir artışa işaret ederken, Ege Bölgesi genelinde son 10 yılın, Muğla’da ise son 12 yılın en yüksek Aralık ayı yağışı olarak kayda geçti. Meteoroloji verilerine göre, Ege Bölgesi’nin batı kesimlerinde normallerine göre yüzde 40’ın üzerinde yağış artışı kaydedilirken, bölge genelinde Aralık ayı yağışları son 10 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Türkiye genelinde ise Aralık ayı yağışı ortalama 73 mm olarak ölçüldü. Bu değer, Aralık ayı normali olan 75,7 mm’nin biraz altında, ancak geçen yılın 68,5 mm seviyesinin üzerinde gerçekleşti. Türkiye’deki yağışlar, bölgeler arasında büyük farklılıklar gösterdi. Marmara, Ege ve Akdeniz bölgeleri normallerinin üzerinde yağış alırken, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde yağışlar yüzde 53 oranında azalarak en düşük seviyeyi gördü. Raporda, en fazla yağışın Muğla’da, en az yağışın ise 12,4 mm ile Iğdır’da kaydedildiği açıklandı. Ayrıca, normaline göre en fazla azalma yüzde 70 ile Hakkari’de görüldü. Antalya ve Burdur’da da son 12 yılın en yüksek Aralık ayı yağışı ölçüldü. Türkiye genelinde Aralık ayında ortalama 12,9 gün yağış görülürken, bu süre Muğla’da 20-25 gün arasında değişti. İstanbul, İzmir, Antalya gibi iller de uzun süreli yağışlarla dikkat çekti. Buna karşılık, doğu illerinde yağışlı gün sayısı 5 günün altına kadar düştü.
İstanbul Serviks kanserini önlemenin anahtarları: HPV testi ve aşısı Kadınlarda sıkça karşılaşılan ancak erken teşhisle önlenmesi mümkün olan serviks kanserinin önlenmesinde HPV testi ve aşısı büyük önem taşıyor. Doç. Dr. Kazibe Koyuncu Demir, “HPV testi ve aşısı, serviks kanserinin önlenmesinde en önemli koruyucu adımlardan biridir” diyerek bu yöntemlerin hastalığın erken teşhisi ve önlenmesindeki hayati rolünü vurguladı. HPV (Human Papillomavirus), cinsel yolla bulaşan ve birçok kanser türüne yol açabilen bir virüs grubudur. Medicana Kadıköy Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Kazibe Koyuncu Demir, "HPV testi, servikal kanserin gelişme riskini belirlemede önemli bir adımdır ve erken teşhisle tedavi şansı sunar" diyerek testin önemini vurguladı. Doç. Dr. Kazibe Koyuncu Demir serviks kanserinin başlıca nedeninin bazı yüksek riskli HPV türleri olduğunu belirtti ve ekledi: “HPV testi, servikal kanser riskini belirlemek için yapılan bir tarama testidir. Rahim ağzı hücrelerinden alınan örnekle, yüksek riskli HPV türlerinin varlığı tespit edilir. Bu test, genellikle Pap smear testi ile birlikte yapılır. Pap smear testi, rahim ağzındaki anormal hücreleri tespit ederek kanserin erken evrelerinde tanı konmasını sağlar. HPV testi, kanserin önlenmesi adına önemli bir araçtır ve yüksek riskli HPV türlerine rastlanması durumunda daha ileri testler ve takip gerektirebilir.” Hem kadınlar hem erkekler için savunma kalkanı HPV aşısının, HPV’nin yol açtığı hastalıkların önlenmesinde kritik bir rol oynadığını belirten Doç. Dr. Kazibe Koyuncu Demir, “Bu hastalıklar arasında serviks kanseri, vajina ve vulva kanserleri, anal kanserler ve genital siğiller bulunur. HPV aşısı, özellikle virüsün en tehlikeli türlerine karşı koruma sağlar ve bu sayede virüsün neden olduğu kanserlere ve diğer sağlık sorunlarına karşı kişiyi savunmasız bırakmaz. Aşı, HPV virüsüne maruz kalmadan önce yapıldığında en etkili korumayı sağlar. HPV aşısı, cinsel hayata başlamadan önce, ideal olarak 11-12 yaşlarında yapılmalıdır. Ancak 9 yaşından itibaren yapılabilir ve 26 yaşına kadar önerilir. Cinsel aktiviteye geç başlamış ya da HPV’ye maruz kalmamış bireyler de yine aşıdan fayda görebilmektedir. Aşı, hem kadınlara hem de erkeklere uygulanmaktadır. Erkekler için aşılama, genital siğiller ve anal kanserlerin önlenmesinde etkili olur” açıklamalarında bulundu. Aşı, virüse maruz kalmamış bireylerde etkili koruma sağlıyor HPV aşısının, HPV’nin yüksek riskli türlerine karşı yüzde 90’a kadar koruma sağlama özelliğine sahip olduğunu belirten Doç. Dr. Kazibe Koyuncu Demir, “Bu oran, aşılanan kişilerin HPV’nin neden olduğu serviks kanseri, vajinal kanser, vulva kanseri, anal kanser ve genital siğiller gibi hastalıklara karşı büyük ölçüde korunmalarını sağlar. Aşı, özellikle daha önce HPV virüsüne maruz kalmamış bireylerde en etkili sonuçları verir. Ayrıca HPV aşısı yalnızca kanserlere karşı değil, aynı zamanda genital siğiller gibi HPV’nin yol açtığı diğer sağlık sorunlarına karşı da etkili bir koruma sunar. Aşı, dünya genelindeki sağlık otoriteleri ve araştırmacılar tarafından güvenli ve etkili bir uygulama olarak kabul edilmektedir” ifadelerini kullandı. “HPV’den korunma yolları ve erken teşhisin önemi vurgulanmalı” HPV aşısı, genellikle güvenli ve iyi tolere edilen bir aşıdır. Ancak her aşıda olduğu gibi HPV aşısında da bazı yan etkilerin görülebildiğini belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Kazibe Koyuncu Demir, “En yaygın yan etkiler arasında uygulama bölgesinde ağrı, kızarıklık veya şişlik, hafif baş dönmesi, baş ağrısı, mide bulantısı ve yorgunluk hissi yer alabilir. Bu yan etkiler genellikle birkaç gün içinde geçer ve ciddi bir sorun oluşturmaz. Nadiren görülebilecek ciddi yan etkiler ise son derece seyrektir. HPV testi ve aşısı, serviks kanseri ve HPV ile ilişkili diğer hastalıkların önlenmesinde büyük bir rol oynar. Erken yaşlarda aşılanma, bu hastalıkların önlenmesinde güçlü bir koruma sağlar. 1-31 Ocak Rahim Ağzı Kanseri Farkındalık Ayı boyunca, HPV’ye karşı korunma yöntemleri ve erken teşhisin önemi vurgulanmalıdır” dedi.