ÇEVRE - 01 Temmuz 2024 Pazartesi 15:13

Karacabey Belediyesi’nden çevre dostu hamle

A
A
A
Karacabey  Belediyesi’nden çevre dostu hamle

Karacabey Belediyesi, çevre koruma ve geri dönüşüm faaliyetlerini arttırmak amacıyla adliye karşısı ve Sevgi Yolu’nda Mobil Atık Getirme Merkezi’ni hizmete sundu. Bu çalışma ile kağıt, plastik, metal, cam, elektronik atıklar ile atık yağ ve pil gibi geri dönüştürülebilir malzemeler geri dönüşüme kazandırılacak.


Yaşanabilir bir çevre için bu yönde faaliyetleri bir bir hayata geçirdiklerini belirten Belediye Başkanı Fatih Karabatı bu çalışma ile Karacabey halkının geri dönüşüm süreçlerine daha aktif katılımını sağlamayı ve çevre kirliliğini azaltmayı hedefliyoruz. Günümüzde yaşanan çevresel sorunlar tüm dünyanın gündeminde ilk sırayı tutuyor.Tüm bunlar dikkate alındığında bireylerin, kurum ve kuruluşların gündeminden de bunun düşmemesi gerekir. Bizler bu alanda mesai arkadaşlarımızla uygulaması pratik ve herkes tarafından kabul görecek sistem geliştirmeye çalışıyoruz. Bu uygulamamız ile ayrıştırma noktasında hem vatandaşlarımıza hem de geri dönüşüm sürecine olumlu katkı sağlamayı hedefliyoruz. Umarım halkımızdan da kabul görür ve herkes bu geri dönüşüm seferberliğine ortak olur’ dedi.


İlk etapta adliye binası karşısı ile Sevgi Yolu üzerine konumlandırılan ‘Mobil Atık Getirme Merkezleri’ zamanla ilçenin farklı noktasında yaygınlaştırılması planlanıyor.



Karacabey  Belediyesi’nden çevre dostu hamle

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya İsrail’e dur denilmesi için yeni delillerle UCM’ye gittiler İsrail’in katliamlarının durdurulması ve sorumluların Uluslararası Ceza Mahkemesinde (UCM) cezalandırılması için girişimler devam ediyor. İstanbul, Ankara ve Konya’dan katılan hukukçuların oluşturduğu heyet, İsrail’in işlediği suçlarla ilgili UCM Savcılığına yeni deliller götürdü. Heyette bulunan 26., 27. Dönem AK Parti Konya Milletvekili Hukuki Araştırmalar Derneği (HUDER) Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Ahmet Sorgun, gerçekleştirdikleri ziyaretlerle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Avukat Ahmet Sorgun, 7 Ekim’den bu tarafa İsrail’in Gazze’deki katliamlarının devam ettiğini hatırlatarak, “Geçtiğimiz yılın Kasım ayında 3 binden fazla avukatın ıslak imzası ile birlikte 23-25 Kasım tarihlerinde Lahey ve arkasından Cenevre’ye gittik. Orada amacımız şuydu; İsrail’in bu soykırımına karşı Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) harekete geçmesi, ona delillerin sunulması, hukuki olarak UCM’nin çalışmalarına katkı vermek. UCM’nin yetkisine giren soykırım, insanlığa karşı suçlar, savaş suçları ki bunların hepsini İsrail işlemiş durumda. Şu anda katliamlarda hayatını kaybedenlerin sayısı 40 binlere yaklaştı. UCM, ancak sadece İsrail Başbakanı Netanyahu ve Savunma Bakanı Gallant hakkında bir yakalama kararı aylar sonra çıkarabildi. Geçtiğimiz günlerde tekrar yeni delillerle birlikte UCM Savcılığı’na ilave delilleri götürdük ve daha önceki yaptığımız girişimin takibini sürdürdük. UCM’nin Mağdurlar Ofisi başkanı ve üyeleriyle görüştük. Ayrıca yine Lahey’de Kimyasal Silahların Yasaklanması Teşkilatı’nı da ziyaret ettik. Çünkü İsrail’in Gazze başta olmak üzere yasaklı uluslararası antlaşmalarla yasaklanmış birçok silahı kullandığını gördük” dedi. “İnsanlık ölmesin diye bu kararların alınmasını arzu ediyoruz” Ahmet Sorgun, ‘suç duyurusunda bulunuyorsunuz ne oluyor veya mahkeme karar verse bile İsrail bunu uygulayacak mı’ denildiğini belirterek, “Eninde sonunda bu kararlar alınacak. İnsanlık ölmesin diye bu kararların alınmasını arzu ediyoruz. Bu problem, sadece Hamas ile Gazze ile Filistinlilerle İsrail arasında değil, Müslümanlarla Yahudiler arasında değil aslında insanlığın problemi, biz öyle bakıyoruz. Eğer bu sadece Gazze ile İsraillilerin problemi olsaydı Amerika, İngiltere ve birçok batılı ülke, Avrupa Birliği üyeleri hemen İsrail’in yanında yer almış olmazlardı. Görülüyor ki bu artık insanlığın problemi. Onun için biz de suçlular tarafında değil insanlık tarafında, mağdurlar tarafında yer almak üzere bu davanın takibi, hızlandırılması çerçevesinde ikinci defa Lahey’e gittik” dedi. “Sorumluların cezalandırılıp işgalin sonlandırılması için elimizden ne geliyorsa yapacağız” Hukuki Araştırmalar Derneği Genel Başkan Yardımcısı Halil Özkan da UCM’ye geçtiğimiz yıl Kasım ayında ilk defa gittiklerinde hem soruşturmayı yürüten savcılık birimiyle hem de tazmin bölümüyle bir görüşmeleri olduğunu kaydederek, “7 Ekim’den sonra meydana gelen olaylarla ilgili yeni bir süreç başlatıldı ve bu süreçte 2 kişi hakkında Netanyahu ve Gallant hakkında yakalama talebi mahkemeye iletildi. Bizim yaptığımız görüşmeler neticesinde hem kullanılan kimyasal silahların tespit edilmesi, raporlanması hem diğer İsrailli yetkililerin soruşturmaya dahil edilerek haklarında dava açılması hem de İsrail Devletinin işgal durumunun sonlandırılması amaçlanıyor. Bununla alakalı bu gidişimizde mağdur hakları birimi sorumlusuyla görüştük. Bizim götürdüğümüz delillerden memnun olduklarını beyan ettiler. Bundan sonra diğer hükümet üyeleri hakkında da soruşturmanın başlatılıp onların haklarında iddianameler düzenlenmesi hakeza İsrail hakkında devam eden soruşturmanın davaya dönüştürülüp işgalin sonlandırılması konusunda karar verilmesi için elimizden ne geliyorsa yapacağız. Zaten 2014 yılından başlayan bir soruşturma söz konusu idi. Bu 2014 yılında başlatılan soruşturma bu zamana kadar sonlandırılmadı, iddianameye dönüştürülmedi. Ancak 7 Ekim’den sonra dünya kamuoyunun baskısı ve bilhassa Türkiye’nin baskısı neticesinde 2 kişi hakkında yakalama talep edildi ve soruşturma devam ediyor. 2014 yılında beri devam eden soruşturmada hiçbir gelişme olmadığı halde 7 Ekim olaylarından sonra sürecin hızlandırılmış olması bizi umutlandırıyor. Biran evvel iddianamenin düzenlenip yargılamanın başlatılmasıyla da kesin sonuç alacağımızı düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
Ankara Sinan Ateş davası avukat beyanlarıyla devam ediyor Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin 22 sanığın yargılanmasına sanık avukatlarının savunmalarıyla devam edildi. Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin 22 sanığın yargılanmasına devam edildi. Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü’ndeki salonda görülen duruşmaya, sanıklar, taraf avukatları, müşteki Ayşe Ateş ve yakınları katıldı. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu ve CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan da duruşmada yer aldı. Mahkeme başkanı duruşmayı izleyen siyasetçilere uyarıda bulunarak duruşma düzenini bozmaları durumunda bunun “siyasi bir müdahale” olarak kabul edileceğini vurguladı. Ardından yargılamanın sanık avukatlarının savunmalarıyla devam edeceğini belirten başkan, tutuklu sanık Eray Özyağcı’nın avukatına söz verdi. “Yaralanan Sinan Ateş’e yardım edeceklerine silahları kaçırıyorlar” Tetikçi sanık Eray Özyağcı’nın avukatı Ziynettin Aktürk, Sinan Ateş’in otopsi raporunda çelişkiler olduğunu belirterek Ateş’in kafa ve batın bölgesindeki atışların başkası tarafından yapıldığını iddia etti. Suikast sırasında Ateş’in yanındaki arkadaşlarına da dikkat çeken avukat, “Yaralanan Sinan Ateş’e yardım edeceklerine silahları kaçırıyorlar. Sebebi nedir? Bu niye irdelenmedi?” diyerek suç vasfı değiştirilip Eray Özyağcı’nın ‘silahla kasten yaralamadan’ ek ifadesinin alınmasını istedi. Avukat Mahkeme heyetinden, Sinan Ateş’in kaç telefonunun bulunduğunun araştırılmasını ve bunun ortaya çıkarılmasını talep etti. Mahkeme başkanı son sanık Umut Ersoy’u dinlemesinin ardından avukatlara tekrardan söz vereceğini belirtti. Olay öncesinde azmettirici Doğukan Çep’i taşıyan taksici olduğu için ‘eyleme yardım etmek’ suçundan yargılanan Ersoy, “Polis beni suçumu belirtmeden aldı. Pendik Karakolu’na götürüldüm ve 10-15 polis memuru tarafından dövüldüm. İddianame çıkana kadar neyden suçlandığımı bilmiyordum. Beratımı talep ediyorum” dedi. Sanık Vedat Balkaya’nın avukatı Cem Ali Kılıç, Balkaya’nın eylemi yaralama olarak bildiğini belirterek, “Müvekkilim ağırlaştırılmış yaralamadan ceza alabilir. Bu durumda da ‘ortak’ değil, yardım eden olarak yargılanabilir. Balkaya’ya eylem hakkında bilgi verilmiyor” dedi. Şikayetçi Bozkurt’un yaralanmasına yönelik suç istinadına ilişkin avukat Kılıç, “Bozkurt’un olay günü silahlı olacağını bırakın müvekkilimin, Özyağcı bile bilemezdi. Ani durumlarda eylemde fikir birliğinin oluşturulamayacağına yönelik etkin yargı kararları vardır” diye konuştu. Tolgahan Demirbaş’ın avukatı Murat Ofli, “Her ne kadar iddianamede suçun adı ve sevk maddesi yazılı olsa da Eray’ın bindiği aracın, müvekkilin aracı olmadığı sabit. Aracın plakası, rengi, şoförü sabitken sanki müvekkilimin aracına binmiş gibi PTS kayıtlarından böyle bir değerlendirme yapılmıştır. Dosyada gösterilen araç müvekkilin aracı değildir. BTK raporunda olayın olduğu sırada müvekkil bahçededir. Müvekkilimin o saatte bahçede olduğunu hem PTS kayıtları hem bahçede yatılı olarak kalan çobanın beyanı hem de bahçede çalışan yabancı uyruklu çalışanların beyanlarından anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporunu kabul etmemiz mümkün değildir. Olayın faili Ankara’ya nasıl geldiyse Ankara’dan ayrılışını da aynı şekilde planlayabilecek kapasitede olduğu bellidir. Müvekkilimin ona yardım etmesi söz konusu değildir. Bahçedeki çobanın, çorbacının ve yabancı uyruklu çalışanların dinlenmesini istiyoruz. PTS kayıtlarının detaylı şekilde dosyaya katılmasını istiyoruz. 18 aydır tutuklu bulunan müvekkilimin de tahliye edilmesini bekliyoruz” beyanında bulundu. Duruşmaya 1 saat ara verildi.