KÜLTÜR SANAT - 01 Mayıs 2022 Pazar 16:36

Alın teri sahne tozuna karışıyor

A
A
A
Alın teri sahne tozuna karışıyor

Bugüne kadar alın terleri ile ülke ekonomisine güç katan işçiler, Ulusal İşçi Tiyatroları Festivali’nde sanata değer katacak.

Bugüne kadar alın terleri ile ülke ekonomisine güç katan işçiler, Ulusal İşçi Tiyatroları Festivali’nde sanata değer katacak. Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle Güney Marmara Tiyatro Kooperatifi tarafından bu yıl ilki düzenlenen Ulusal İşçi Tiyatroları Festivali’nde, 10 gün boyunca perde tiyatrocu işçiler için açılacak.


‘Herkes için her yerde kültür sanat’ parolası ile Bursalıları kültürel ve sanatsal etkinliklerle buluşturan Bursa Büyükşehir Belediyesi, şimdi de Güney Marmara Tiyatro Kooperatifi tarafından bu yıl ilki düzenlenen Ulusal İşçi Tiyatroları Festivali’ne destek sağlıyor. 31 Mayıs’ta başlayacak ve 10 gün sürecek olan festivale çok sayıda tiyatro topluluğu katılacak. Bursalılar 10 gün boyunca fabrikalarda tezgah başında çalışan işçilerin aynı zamanda sahne ışıkları altında nasıl usta birer sanatçıya dönüştüğüne tanıklık edecek. Festivalin tanıtım toplantısı, Tayyare Kültür Merkezi’nde, Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Süleyman Çelik, Güney Marmara Tiyatro Kooperatifi Başkanı Mustafa Yıldırım ile festivalde yer alacak tiyatro topluluklarının yöneticilerinin katılımıyla yapıldı.


Festivalin tanıtım toplantısında konuşan Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Süleyman Çelik, tüm işçilerin 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı kutlayarak söze başladı. Çelik, “Bu festival; üreten insanların kendilerini ifade etmesi, emekçilerin çalışma arkadaşları ve çevreleri ile sosyalleşmeleri ve sektörde faaliyet gösteren fabrikalara ait sosyal kulüplerin bir araya gelmesi adına önemli bir adımdır. Bu vesileyle işçilerin sadece çalışma koşulları değil aynı zamanda sosyal hayatlarının da önemli olduğu öne çıkarılarak sektör çalışanlarının birbirleri ile iletişimin güçlenmesine katkı sağlanacak. Fabrikalarda tezgâh başında çalışan emekçilerin bir sosyal ve kültürel hayatı olduğu ve olması gerektiği genelde ıskalanıyor. Bu etkinlik emekçilerin bu yönüne dikkat çeken önemli bir organizasyon. Bu vesileyle festivale katılım sağlayan tüm ekiplere başarılar diliyorum. Alkışlarımız alın terine” diye konuştu.


Güney Marmara Tiyatro Kooperatifi Başkanı Mustafa Yıldırım ise kooperatifin kuruluş ilkelerine uygun olarak etkinliklerini tüm hızıyla sürdürdüklerini söyledi. Bölgedeki tüm dinamikleri sanat ortak başlığı altında bir araya getirmeyi hedeflediklerini dile getiren Yıldırım, “Birincisini düzenlediğimiz işçi tiyatroları festivali, tutuğu meşale ile şimdiden geniş bir yolu aydınlatacağının işaretini vermiştir. İşçi Tiyatroları Festivalinde bizimle bir araya gelen gerek ülkenin güzide üretim güçleri, gerekse ülkenin tüm duyarlı dinamikleri, emeği sahneye çıkartmış olmanın gururunu paylaşmaktadır. Artık sanat, yaşamın inşa edildiği her alanda soluk alacaktır. Böylece sanatın birleştirici ve iyileştirici gücü, toplumumuzun her seferinde yeniden ve daha güçlü bir şekilde ayağa kalkmasını sağlayacaktır. İşçi Tiyatroları Festivali ile üretenlerin insanlığa kattıkları değerin bir kez daha altını çizeceğiz. Dünyayı, üreterek yarına taşıyanları bir kez daha ayakta alkışlatarak kıymetlerini yeniden haykıracağız. İşçinin, bu kez de hayatın en özgür yeri olan, sahneden söz hakkı bulmasına vesile olacağız. Tüm bunları yaparken bir kez daha göreceğiz ki sanat, değiştirir, geliştirir. İnsan emeğinin en kıymetli üretimidir sanat. Yarını tahayyül edebilme heyecanıdır, sanat. İşte bu duygularla emek sahneye çıkıyor” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bakan Yumaklı: "Dişimizle tırnağımızla bir yere getirmiş olduğumuz, hakikaten çok emek sarf edilmiş bir takım şeyleri bunlara kurban etmemeliyiz" Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı "Bab-ı Ali Toplantıları-Büyüyen Küresel Gıda Sorunu ve Türk Tarım Sektörünün Konumu, Geleceği" konulu toplantıda konuştu. Bakan Yumaklı, Ana muhalefetin boykot çağrılarına karşı ekonomimizin önü ardı hiç düşünülmeden bu tür şeylere kurban edilmesinin doğru olmadığını ifade etti. Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, "Bab-ı Ali Toplantıları - Büyüyen Küresel Gıda Sorunu ve Türk Tarım Sektörünün Konumu, Geleceği" Toplantısına katıldı. Beşiktaş’ta bir otelde düzenlenen toplantıda konuşan Bakan Yumaklı, "Tarım sektörü milli güvenlik kadar, savunma sanayi kadar önemli. Ülkelerin stratejik bakışlarında ilk üçün içerisinde mutlaka yer alan bir sektör olarak konuşulur. Küresel iklimin en büyük etkisi de yine bu son derece stratejik olan sektöre gelmiş durumda. "Büyüyen Küresel Gıda Sorunu ve Türk Tarım Sektörünün Konumu, Geleceği". Burada bir görüş alış verişinde bulunacağız. Tarım ve orman sektörü, gıda arzı ve güvenliğine sağladığı katkının yanı sıra bütün sanayiler içinde bir girdi teminini ifade eder. Dolayısıyla hem kırsal kalkınmada olan etkisi hem oluşturduğu istihdamla da modası asla geçmeyecek stratejik bir sektördür. Dünyada kırılma dönemlerine baktığımızda her zaman bir takım zorlukların sıkıntıların gerçekleştiğini görüyoruz. Her gün yeni bir gündemle uyanıyoruz. Gün içinde gündemimiz defalarca değişebiliyor. Hele ki son günlerde bunun örneğini çok yakında görüyoruz. Böyle dönemde kendimizi tarımsal üretimde, gıda-arz güvenliğinde güçlü tutmak zorundayız. Öncelikle bunun altını kuvvetlice çizmek istiyorum." dedi. "Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi ’Ambarın anahtarı kimdeyse güç ondadır’ prensibince hareket ediyoruz." diyen Yumaklı, "Birleşmiş Milletlerin (BM) yayınladığı bir rapora göre 2050 yılında yüzde 65’le yüzde 70 daha fazla gıda üretmemiz gerektiğini söylüyorlar. Bu nedenle bizim önümüzde kıldan ince kılıçtan keskin bir yol var. Biz bakanlık olarak bütün bunlardan sorumluyuz. Biz bütün bu kapsamda bakanlık olarak toplamda 165 bin arkadaşımızla beraber öncelikle ülkemizin gıda-arz güvenliğinin gerektirdiği hususları yerine getiriyoruz. Daha sonrada bizlerin ürettiklerine ihtiyacı olan bu ülkelerin de ihtiyacını gideriyoruz." dedi. 2024 yılı sonu itibariyle de 32,6 milyar dolarlık bir tarım ürün ihracatının söz konusu olduğunu söyleyen Bakan Yumaklı, "Çiftçiyi korumak ve tüketiciyi korumak’ bugün için bizim parolamız bu. Tarımsal destekler var. Ar-ge var. Sulamada çok ciddi yatırımlar halen yapılmaya devam ediyor. Bugün ülkemiz tarımsal hasılada Avrupa’da birinci, dünyada ilk 10 ülke arasında. 186 ülkeye 2 binin üzerinde tarım ve gıda ürünü ihraç ediyoruz. 2024 yılı sonu itibariyle de 32,6 milyar dolarlık bir tarım ürün ihracatımız söz konusu. Bu ihracatta katkısı olan çiftçisinden sanayicisine kadar, sektörün tüm paydaşlarına teşekkür etmek istiyorum." Önümüzdeki dönemde 5 ana temel üzerine tarımsal üretimin oturtulduğunu kaydeden Yumaklı, "Birincisi yapmış olduğumuz üretimin sürdürülebilir olması gerekir. Sürdürülebilir üretimin verimli olması gerekir. Sürdürülebilir ve verimli tarımsal üretimin elde ettiği çıktıların kalitesi olması gerekir. Bütün bunların kayıt altına alınması gerekir ki en çok mücadele verdiğimiz alanlardan bir tanesi ve son madde ise bütün bunlardan elde edilen gelirin tarım sektörüne yatırım olarak geri dönmesi. Bu 5 eksen etrafında şekillendirdik. Bu kapsamda son 2 yılda özellikle hayata geçirmek için mücadele ettiğimiz tarımsal üretim planlamasını 2024 yılı itibariyle hayata geçirdik. Yani şuanda bizim hasat edeceğimiz ürünler tarımsal üretim planlamasının ilk meyveleri olacak bu sene. Türkiye’nin kendi ürünlerini üreten ve katma değerli hale getirerek bunları pazarladığı bir ülke olması bizim açımızdan son derece önemli. Başka önemli bir konu ise tarımsal üretimin teknolojik ihtiyacı. 2025 yılını tarımsal teknoloji konusunda çok daha farklı bir perspektifi getirmek üzere projeler oluşturmaya ayırdık." dedi. Ana muhalefetin boykot çağrılarına ekonominin kurban edilmemesi gerektiğine işaret eden Yumaklı, "Ekonomimizin bu anlamda hakikaten hiç önü ardı düşünülmeden bu tür şeylere kurban edilmesinin doğru olmadığını bir kez daha kuvvetlice ifade etmek istiyorum. Dişimizle tırnağımızla bir yere getirmiş olduğumuz, hakikaten çok emek sarf edilmiş bir takım şeyleri bunlara kurban etmemeliyiz. Başka bir şeyi konuşuyoruz. Sizin ülkenizde gıda arz güvenliğiyle ilgili bir sorun olduğunda, bütün dinamiklerinizi ya da avantajlarınızı kaybettiğinizde ’bu ülkede işte bir siyasi görüş daha az etkilenecek öbürü hiç etkilenmeyecek’ diye bir şey yok. Herkes aynı şekilde etkilenecek. Dolayısıyla şapkamızı önümüze alıp düşünmemiz gerekir." dedi.