ÇEVRE - 07 Ocak 2025 Salı 11:56

4 gündür kayıp olan büyükbaş hayvanlar dronla bulundu

A
A
A
4 gündür kayıp olan büyükbaş hayvanlar dronla bulundu

Bolu’da 4 gün önce ormanda kaybolan 10 büyükbaş hayvan dronla tespit edilip bulundu.


Edinilen bilgiye göre, Mengen ilçesinde besici Ramazan Çetin, geçen pazar günü 10 büyükbaş hayvanını otlatmak için ormanlık alana götürdü. Hayvanlar, bilinmeyen bir sebeple ormanlık alana kaçtı. Ameliyatlı olduğu için hayvanların peşinden gidemeyen Çetin, aracıyla yol kenarlarından ineklerin izini sürdü. Çabaları sonuçsuz kalınca durumu Mengen Orman İşletme Şefliğine bildirdi. Araziye gelen ekipler dronla arama çalışması yaptı ancak sonuç alamadı. Bunun üzerine Orman Bölge Müdürlüğü’nden getirilen daha kapsamlı dronla yapılan aramada 10 inek ormanlık alanda 4 gün sonra bulundu.



"Orman teşkilatı olmasaydı benim bu hayvanları bulmam imkansızdı"


Dron olmadan hayvanlarını bulmanın mümkün olmadığını ifade eden Ramazan Çetin, "Pazar günü saat 16.00 sıralarında hayvanlarımı kaybettim. Ormana girdiler. Belimden ve omzumdan ameliyatlı olduğum için peşlerinden gidemedim. Pazar gününden bu yana ormana giremeden yolda olmak şartıyla hayvanlarımı arıyordum ama bulamadım. Dün Mengen Orman İşletme Şefliği’ne müracaatta bulundum. Şefimizden Allah razı olsun. Çok yardımcı oldu. İlk önce Mengen’in dronunu gönderdiler. Mengen’in dronundan bir sonuç alamadık. Bölge müdürlüğünden dron geldi. Dronla bölgede aradık. Hayvanlarımızı bulduk. Orman teşkilatı olmasaydı benim bu hayvanları bulmam imkansızdı. Herkese çok teşekkür ediyorum" dedi.



4 gündür kayıp olan büyükbaş hayvanlar dronla bulundu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun: “Ülkemize karşı üretilen 2 binin üzerinde yalan haberi ve kara propaganda girişimini bertaraf ettik” Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, “Dezenformasyonla Mücadele Merkezimizin yoğun çalışmalarıyla bugüne kadar ülkemize karşı üretilen 2 binin üzerinde yalan haberi ve kara propaganda girişimini bertaraf ettik” dedi. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Ankara’da bir otelde düzenlenen ’2. İletişim Şurası Hazırlık Çalıştayı Türkiye Yüzyılı: İletişimin Yüzyılı’ programına katıldı. Altun, burada yaptığı konuşmada 2024’ün dünyanın birçok yerinde yine zulümlerin, katliamların, hak ihlallerinin, mağduriyetlerin ve adaletsizliklerin yaşandığı, dünyanın sözde güç merkezi devletlerinin, barış ve adaleti sağlamakla görevli teşkilatlarının bütün bu yaşananlara karşı sessiz kaldığı bir yıl olarak tarihe geçtiğini belirtti. Özellikle Suriye’de yaşanan ihtilafta, Rusya-Ukrayna savaşında, akabinde İsrail’in Filistin katliamında uluslararası kuruluşların nasıl işlevsiz kaldığını hep birlikte bir kez daha müşahede ettiklerini belirten Altun, “Dünyanın bu ahvali içerisinde ülkemizin durduğu yer ve ‘herkes için adalet’ şiarıyla verdiğimiz mücadele çok daha büyük bir anlam kazanıyor; hepimiz için bir gurur vesilesine ve insanlık için bir umuda dönüşüyor. Küresel yönetişim mekanizmalarının iflas bayrağını çektiği böyle bir ortamda Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın güçlü liderliğiyle Türkiye’nin üstlendiği yapıcı rol ve bölge devletlerinin istikrar arayışına sunduğu katkı, uluslararası camiada da karşılık buluyor” diye konuştu. “Filistin davamız sadece bir coğrafyanın hikâyesi değil, aynı zamanda insanlığın, vicdanın ve adaletin meselesidir” Altun, Suriye’de yaşanan son gelişmelerin Türkiye’nin insani dış politikası ile tarihin doğru tarafında yer aldığını bir kez daha gösterdiğini söyleyerek, şu değerlendirmede bulundu: “Derin bağlarımızın olduğu komşumuz Suriye’nin toprak bütünlüğü ve üniter yapısının korunması, bölgenin geleceğinde terör yapılanmalarına yer verilmemesi yönündeki politikamız, sahada karşılık bulmaya başladı. Bundan sonraki süreçte de tüm etnik, dini ve mezhebi grupların dahil olduğu demokratik, çoğulcu, huzurlu ve müreffeh bir Suriye’nin inşa edilmesinde Türkiye olarak elimizden geleni yapacağız. Suriye ile beraber Türkiye’nin dost elini hiçbir zaman üzerinden çekmediği bir diğer kardeş halkımız da Filistin halkıdır. Malumlarınız olduğu üzere Filistin davamız, sadece bir coğrafyanın hikayesi değil, aynı zamanda insanlığın, vicdanın ve adaletin meselesidir.” “Gazze’de İsrail’in uyguladığı soykırımda şimdiye dek 45 binin üzerinde insan acımasızca katledildi” Gazze’de yaşanan insanlık dramının 7 Ekim 2023’ten beri durmaksızın sürdüğünü belirten Altun, “Gazze’de İsrail’in uyguladığı soykırımda şimdiye dek 45 binin üzerinde insan acımasızca katledildi. Bütün bu zulüm karşısında en güçlü ses, yine Türkiye ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından yükseltildi. Türkiye olarak Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail’e karşı açılan soykırım davasında müdahillik bildirimini sunduk. İsrail’in Gazze’deki işgalini, Filistinli sivillere yönelik katliamlarını durdurması için girişimlerde bulunarak, dünya kamuoyunu defaatle harekete geçmeye çağırdık. Gazze halkına, Filistin halkına elimizdeki bütün imkanları kullanarak insani yardımlarda bulunduk, bulunmaya devam ediyoruz” ifadelerini kullandı. “Etiyopya ve Somali arasındaki ihtilaf, Türkiye’nin arabuluculuğunda Ankara Bildirisi ile çözüme kavuştu” Altun, Türkiye’nin hemen her mazlum ve mahzun coğrafyada çatışmaların çözümünde diplomasiyi aktif bir şekilde kullandığını dile getirerek, “Türkiye olarak dünya barışına verdiğimiz katkının bir diğer yansımasını da bütün dünya Afrika Boynuzu’nda gördü. Etiyopya ve Somali arasındaki ihtilaf, Sayın Cumhurbaşkanımızın lider diplomasisindeki başarısıyla Türkiye’nin arabuluculuğunda Ankara Bildirisi ile çözüme kavuştu. Bu barış, aynı zamanda hak ve adalet temelli bir uluslararası siyasetin mümkün olduğunun somut göstergelerinden biri olarak tarihe geçti” diye konuştu. “Türkiye, Tahıl Koridoru’nun tesis edilmesindeki rolüyle müşfik ve aynı zamanda stratejik bir güç olduğunu bir kez daha dünyaya gösterdi” Türkiye’nin barışçıl ve insani diplomasisinin bir diğer sonucunun da Rusya-Ukrayna savaşında tahıl krizinde ortaya çıktığını ifade eden Altun, “Dünyanın gıda krizine sürükleneceği bir dönemde Türkiye, Tahıl Koridoru’nun tesis edilmesindeki rolüyle müşfik ve aynı zamanda stratejik bir güç olduğunu bir kez daha dünyaya gösterdi. Bölgemizdeki ateş çemberine ve küresel alandaki tüm meydan okumalara rağmen ülkemizin bu istikrarlaştırıcı rolü, şüphesiz Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde son 22 yılda ‘tam bağımsız Türkiye’ ideali ile her alanda sürdürdüğümüz millileşme, özgürleşme ve büyüme hareketinin bir sonucudur” açıklamasında bulundu. “Milletimizden gelen 4 milyon 590 bin başvuru tüm kurumlarımızın desteğiyle titizlikle sonuçlandırılmıştır” Altun, dünyanın en büyük ölçekli kamusal iletişim platformu CİMER’i ‘cevapsız soru, karşılanmamış talep kalmayacak’ şiarıyla yönettiklerine dikkati çekerek, “Yalnızca 2024 yılı içinde milletimizden gelen 4 milyon 590 bin başvuru tüm kurumlarımızın desteğiyle titizlikle sonuçlandırılmıştır. CİMER, en önemli halkla ilişkiler faaliyetimiz olsa da tek faaliyetimiz değil. Bu bağlamda bu ülkenin geleceği olan gençlerimizle farklı vesilelerle bir araya gelmeyi ve bu doğrultuda özellikle ’Devlet Teşvik Tanıtım Günleri’ni çok önemsiyoruz. Devletimizin sunduğu imkânlarla gençlerimizin idealleri arasında bir köprü kuruyoruz. Bugüne kadar milyonlarca gencimiz Devlet Teşvik Tanıtım Günleri etkinliklerimizi ziyaret etti” şeklinde konuştu. Medya ve iletişim alanında 22 yabancı devletle ikili anlaşma imzalandı Fahrettin Altun, bugüne kadar medya ve iletişim alanında 22 yabancı devletle ikili anlaşma imzaladıklarını belirtti. Güney Kore’den Fransa’ya, Kenya’dan Arjantin’e Türkiye’nin tez ve iddialarını konferanslar, paneller, etkinlikler vasıtasıyla dünyanın dört bir yanında anlatırken, öte yandan Türkiye’de de çok önemli uluslararası toplantılar düzenlediklerini ifade eden Altun, “2022 yılında İslam İşbirliği Teşkilatı’nın 12. Enformasyon Bakanları Konferansı’nı gerçekleştirerek dönem başkanlığını devraldık. 2024 yılında dönem başkanlığımız sırasında işgalci İsrail’in katliamları ve medya mensuplarına saldırıları nedeniyle ‘Enformasyon Bakanları Olağanüstü Toplantısı’nı düzenledik. Bu çatı altında İslam İşbirliği Teşkilatı’nı doğru enformasyon sağlama ve dezenformasyonla mücadele konusunda güçlü bir şekilde desteklemeye devam ediyoruz. Türk Devletleri Teşkilatı Medya Forumu, Türk Devletleri Teşkilatı Medya ve Enformasyondan Sorumlu Bakanlar ve Üst Düzey Yetkililer 4. Toplantısı da yine Türkiye’de kamusal iletişim alanında düzenlediğimiz kapsamlı uluslararası zirveler olarak ifade edebiliriz. Bu saydıklarım elbette ev sahipliği yaptığımız büyük organizasyonlardan sadece birkaçı” değerlendirmesinde bulundu. “Kamu diplomasisi alanında hayata geçirdiğimiz çok önemli bir uygulama da ‘Vatandaş Diplomat’ projesi oldu” Altun, kısa bir sürede stratejik iletişim alanında dünyanın sayılı zirvelerinden birine dönüşen STRATCOM’un iletişim alanındaki politika yapıcılar ve profesyonelleri bir araya getiren ve çok sayıda ülke ile iş birliğini derinleştiren bir platform olarak öne çıktığını kaydederek, “Stratejik önemi haiz bu uluslararası buluşmaların yanı sıra, kamu diplomasisi alanında hayata geçirdiğimiz çok önemli bir uygulama da ‘Vatandaş Diplomat’ projesidir. Bu proje, yurt dışında yaşayan, öğrenim amacıyla yurt dışına giden ya da uluslararası etkileşimi olan her bir vatandaşımızı ülkemizin nitelikli temsili konusunda bilinçlendiriyor ve ülkemizin tezlerinin vatandaşlarımız aracılığıyla ilk elden anlatılmasını sağlıyor” ifadelerini kullandı. “Şubat ayında Londra’da ‘Daha Adil Bir Dünya Mümkün’ başlığıyla büyük bir sempozyum düzenliyoruz” Geçen yıl yayınlanan “Vatandaş Diplomat El Kitabı” ve düzenlenen “Vatandaş Diplomat Projesi: Türkiye’nin Sporda Küresel Temsili” programının bu alanda 2025’te sürdürülecek çalışmalara bir referans mahiyeti taşıdığını belirten Altun, “Geniş katılımlı ve çok boyutlu sürdürdüğümüz kamu diplomasisi faaliyetlerimizde ülkemizin uluslararası sorunlara yönelik sunduğu çözüm önerilerini merkeze alıyoruz. Bu bağlamda Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Dünya beşten büyüktür’ ve ‘Daha adil bir dünya mümkün’ çağrılarının uluslararası kamuoyunda daha güçlü yankılanmasını sağlamak için Güney Afrika’dan Amerika’ya pek çok ülkede paneller serisi düzenlendik, düzenlemeye devam ediyoruz. Nitekim şubat ayında Londra’da ‘Daha Adil Bir Dünya Mümkün’ başlığıyla büyük bir sempozyum düzenliyoruz” şeklinde konuştu. Bugüne kadar 27 bin basın kartı sahibine teslim edildi Altun, İletişim Başkanlığı olarak bugüne kadar 27 bin basın kartını sahiplerine teslim ettiklerini bildirerek, aynı zamanda medya mensuplarının haklarının iyileştirilmesinden güncel meselelere dair ulusal ve uluslararası basın bilgilendirme toplantılarına kadar bu alanda yoğun şekilde çalışmalarını sürdürdüklerini kaydetti. Düzenlenilen medya zirveleriyle ulusal medya ile uluslararası medyanın bağlarını kuvvetlendirmeye ve potansiyel işbirliği potansiyelini artırmaya çalıştıklarını belirten Altun, şunları söyledi: “2025 yılı içinde bu doğrultuda Doğu Akdeniz Medya Forumu, Türkiye-Çin Medya Forumu, Türk-Alman Medya Forumu, Türk-Yunan Medya Forumu, Balkanlar Medya Forumu ve Afrika Medya Forumu’nu hayata geçireceğiz. Elbette bununla birlikte yurt dışı teşkilatımızla tüm coğrafyaları yakından takip ediyor; ülkemizin görünümünü dünya medyasında güçlendiriyor ve sahici ilişkiler kurulmasını tesis ediyoruz. Önümüzdeki süreç, ‘Türkiye İletişim Modeli’ çerçevesinde uluslararasılaşmayı merkezimize aldığımız; farklı coğrafyalarda medya iş birliklerimizi daha da güçlendireceğimiz ve etki alanımızı derinleştireceğimiz bir dönem olacak.” “Ülkemize karşı üretilen 2 binin üzerinde yalan haberi ve kara propaganda girişimini bertaraf ettik” Altun, dezenformasyonla mücadeleyi de kritik çalışma alanlarından biri olarak kurumsallaştırmaya devam edeceklerini ifade ederek, “Dezenformasyonla Mücadele Merkezimizin yoğun çalışmalarıyla bugüne kadar ülkemize karşı üretilen 2 binin üzerinde yalan haberi ve kara propaganda girişimini bertaraf ettik. Bu çerçevede özel uygulama örnekleri de inşa ettik. Örneğin, İsrail’in yalan kampanyalarını, medya manipülasyonlarını farklı dillerde ifşa ettiğimiz ‘Lies of Israel’, ‘İsrail’in Yalanları’ platformu bu bağlamda başarılı bir proje olarak öne çıktı. Elbette bunların yanında kriz ve afet durumlarında 7/24 esasıyla doğru bilginin yayılması, etkin bir kriz iletişim stratejisinin işletilmesi için yoğun bir çaba harcadık” dedi.
Ankara Gölbaşı Belediyesinden ilaçlama çalışması Gölbaşı Belediyesi ekipleri, ilçedeki kanalizasyonlarda sivrisinek, hamam böcekleri, fareler ve diğer haşerelere karşı termal sisleme cihazları ilaçlama çalışması gerçekleştirdi. Gölbaşı Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü ekipleri, havaların soğuması ile birlikte dışarıya göre daha sıcak olan yeraltındaki kanalizasyon veya rögar gibi alanlara çekilen sivrisinek başta olmak üzere hamam böcekleri, fareler ve diğer haşerelere karşı kanalizasyonlarda kapsamlı ilaçlama çalışması gerçekleştirdi. Kış ayları tekniğine uygun olarak termal sisleme cihazları ile yeraltındaki alanlarda gerçekleştirilen ilaçlama çalışmalarıyla ile vektörlerin popülasyonunun yok edilmesi amaçlandı. Çalışmalar sayesinde ilkbaharda larva bırakacak sinek sayısının minimuma indirilmesi, yaz aylarında yaşanması muhtemel sivrisinek sorununun önüne geçilmesi hedeflendi. “Halk sağlığı önceliğimiz” Gölbaşı Belediye Başkanı Yakup Odabaşı, yürütülen çalışmalarla ilgili yaptığı açıklamada, “Gölbaşı’nda halk sağlığını tehdit eden unsurlara karşı önlem almak bizim en önemli görevimiz. Bu kapsamda vektörle mücadelenin ilk basamağı olan kışlak çalışmalarımız sürüyor. Sivrisinek popülasyonunu kış aylarından itibaren kontrol altına almayı hedefleniyoruz. Tabii bu ilaçlamaları özel cihazlarla yapıyoruz. Bu sayede en uç noktalara bile ulaşıyoruz. Amacımız, vatandaşlarımızın daha sağlıklı ve huzurlu bir ortamda yaşamalarını sağlamak. Ekiplerimiz sahada titizlikle çalışıyor ve gerekli tüm önlemleri alıyor. Haşereyle mücadele çalışmalarımız, yaz kış demeden devam edecek” dedi. Halk sağlığını korumak, yaşam alanlarını haşerelerden arındırmak ve ilçede haşere kaynaklı sorunları önlemek amacıyla yapılan ilaçlamaların belirlenen programlar dahilinde aralıksız devam edeceğinin altı çizilirken, vatandaşların haşereyle ilgili şikayet ve taleplerini belediyenin iletişim kanalları üzerinden bildirebileceğini belirtildi.
Mersin Mersin’de, Alzheimer hastaları için ’Bir Işık, Bir Nefes’ projesi hayata geçiriliyor Mersin’de, Tarsus Belediyesi, Türkiye Alzheimer Derneği Mersin Şubesi ve Mersin Alzheimer Derneği iş birliği ile Alzheimer hastaları ve bakım verenler için ’Bir Işık, Bir Nefes’ projesi hayata geçiriliyor. Hastalara ’Bir Işık’, bakım verenlere ise ’Bir Nefes’ olacak hizmet, Tarsus Belediyesinin desteği ve ortaklığıyla ücretsiz olarak gerçekleştirilecek. Tarsus Belediyesinden yapılan açıklamaya göre, ilçe merkezinde yaklaşık 3 bin Alzheimer hastasının olduğu, aile bireyleri ve bakım verenlerle birlikte yaklaşık 10 kişinin de bu durumdan etkilendiği belirtildi. Alzheimer hastalarının, günlerinin büyük bölümünü toplumdan izole bir şekilde mümkün olan en sağlıklı halini yaşayabileceği zihinsel, fiziksel ve sosyal aktivitelerden uzakta geçirdiği ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi: "Bakım verenler için de durum pek iç açıcı değildir. Toplum olarak, dayanışma içerisinde olan geniş aile yaşantısından, çekirdek aile yaşantısına geçişi neredeyse tamamladığımız bugünlerde kendisine, işine, sosyal yaşantısına, çocuklarına bile vakit bulamayan hasta yakınlarından maddi durumu iyi olanlar, hastayla aynı dili bile konuşamayan bakıcılara hastalarını teslim etmektedir. Maddi durumu iyi olmayanlar ise genellikle aileden, akrabadan ya da çok yakın çevreden bir kişiye bu yükü yıkmaktadır. Uluslararası Alzheimer Hastalığı Topluluğu’nun (ADI) 2019 raporuna göre bakım sürecinde, bakım verenlerin yüzde 52’si kendi sağlıklarının, yüzde 49’u işlerinin, yüzde 62’si ise sosyal hayatlarının bozulduğunu söylemektedir. Türkiye Alzheimer Derneği Mersin Şubesi ile Mersin Alzheimer Derneği, alzheimer/demans hasta ve yakınları için uzun yıllardır uyguladığı basamaklı çözüm modelinin bir parçası olarak belirtilen sorunlara bir nebze olsun ilaç olacak Geçici Bakım Hizmeti vermeye başlayacaktır. Hastalara ’Bir Işık’, bakım verenlere ’Bir Nefes’ olacak hizmet, Tarsus Belediyesinin desteği ve ortaklığıyla ücretsiz olarak gerçekleşecektir. Yaşlılara, hastalara ve engellilere desteğini her fırsatta gösteren Tarsus Belediyesi projeye araç, şoför, yakıt ve bakım personel ile katkı sunacaktır. Hayata geçirilecek proje Tarsus Belediyesinin, halihazırda bakımevinde gerçekleştirilen aktif yaş alma çalışmalarına verdiği desteklerin tamamlayıcısı olacaktır." İlk etapta 8 hasta ile başlanacak Geçici Bakım Hizmeti kapsamında işleyişin de anlatıldığı açıklamada, "Bu hizmetten yararlanması mümkün olan ilk evre alzheimer hastaları, bakım personeli refakatçi eşliğinde, bakım verenler kendilerine eşlik etmeden, evlerinden alınarak bakımevine getirilecek. Mümkün olan en sağlıklı olma halini oluşturması için planlanan zihinsel, fiziksel ve sosyal aktiviteleri gerçekleştirecek hastalar, evlerine geri bırakılacak. İlk etapta 8 hasta ile başlanacak hizmet, haftanın 2 günü, 3’er saatlik programlar çerçevesinde planlandı. Sağlık personeli tarafından her hizmet gününde düzenli olarak yaşam fonksiyon takipleri yapılacak, belirtilere göre tavsiye niteliğinde doktor yönlendirmeleri de yapılacak. Uzmanlar tarafından fiziksel aktiviteler planlanacak, fizyolojik anomalilerin takibi yapılacak. Böylece hastalar, evlerinde bulmaları mümkün olmayan, bütüncül bir sağlık ortamına kavuşacak, hasta yakınları ise yüklerini biraz olsun bırakarak kendi yaşamlarına odaklanabilecek. Ayrıca proje kapsamında ayda bir ’hasta yakını’ eğitimleri de gerçekleştirilecek" ifadeleri yer aldı.
Mardin Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı ve MAÜ arasında denetimli serbestlik iş birliği protokolü imzalandı Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı ve Mardin Artuklu Üniversitesi arasında, denetimli serbestlik tedbiri uygulanan yükümlülerin ve eski hükümlülerin topluma yeniden kazandırılması amacıyla iş birliği protokolü imzalandı. Protokolle, suç işleme oranını düşürme ve kişisel gelişimleri desteklenmesi hedefleniyor. Mardin Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Akbulut ile Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Özcoşar’ın imza attığı protokol çerçevesinde; eğitim ve iyileştirme faaliyetleri, bağımlılıkla mücadele, çocuklara yönelik faaliyetler gibi başlıklar altında geniş kapsamlı bir iş birliği sağlanacak. Bu sayede, denetimli serbestlik altındaki bireylerin topluma entegre olmaları desteklenecek. Mardin Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Akbulut, denetimli serbestlik sürecinin modern ceza sisteminde önemli bir yer tuttuğunu belirterek, cezaların sadece caydırıcı olmanın ötesinde, bireyi topluma kazandırma amacı güttüğünü söyledi. Akbulut, “Üniversitenin bireyi topluma kazandırma safahatında bizlere karşılıksız yardımları, üniversite imkanlarından faydalanmamız ve üniversitede yer alan bilim insanlarının düşüncelerinden, fikirlerinden faydalanmamız bizim için çok büyük bir avantaj. Denetimli serbestlik üzerine çok fazla soru geliyor. Modern çağda ceza bildiğiniz üzere kişiye eziyet etmek, intikam almak için kullanılan bir model değildir. Cezanın iki boyu vardır. Bireye ceza verildiğinde aslında toplum kamu düzenini bozan bu eylemler karşısında korunmuş oluyor. Yasa koyucu kötü örnek teşkil eden bu eylem ile diğer bireylere mesaj veriyor. Yasa, bu tür kötü davranışlarda bulunmayın, kamu düzenini bozmayın yoksa sizi cezalandırırım diyor. Bu işin caydırıcılık boyutu var. Modern çağda ikinci boyutu ise bireyi kazanmaktır. Biz cezayı toplumu kazanma ve topluma kazandırma olarak ikiye ayırabiliriz. Bireyi kazanma safahatında Adalet Bakanlığı, adli merciler, cumhuriyet başsavcılıkları, ceza infaz kurumları öncelikle kişinin hürriyeti kısıtlandıktan sonra eğitim öğretim faaliyetleri, psikolojik destekler, rehabilitasyon, terapi, meslek edindirme gibi faaliyetler ile onların suç işleme eylemini ortadan kaldıracak faaliyetlerde bulunuyoruz. İkinci aşama da denetimli serbestlik. Denetimli serbestlik altındaki hükümlülere biz yükümlü diyoruz. Denetimli serbestlikte yükümlüler ne serbestler ne de esirler. Esir değiller çünkü özgürler toplumun içerisinde yaşıyorlar fakat tam manasıyla özgür de değiller. Çünkü bu yükümlüler denetim altındalar. Aslında biz denetimli serbestlik altındaki kişilere takip edilen hürriyet veya takip edilen özgürlük de diyebiliriz. Denetimli serbestlik şube müdürlüğümüz bu yükümlüler ile topluma intibak sürecinde onlarla konuşup dertleşip moral veriyorlar. Buradaki sosyal hizmet uzmanlarımız, psikologlarımız ve sosyologlarımız psikolojik terapi, bağımlılıkla mücadele eğitim öğretim faaliyetleri, çocuk gelişimine katkıda bulunuyor. Onlara meslek kazandırmaya çalışılıyor. Bu maksatla denetimli serbestlik şube müdürlüğümüz ile Artuklu Üniversitemiz arasında çok kıymetli bir protokol var. Rektör hocamız ve değerli üniversite her türlü fedakarlığı yaparak bizlerin karşılıksız ve ücretsiz yardım teklifimizi geri çevirmediler. Protokolün Mardin’imize hayırlar getirmesini temenni ediyorum” dedi. Artuklu Üniversitesi Rektör İbrahim Özcoşar ise üniversitenin topluma hizmet misyonuna uygun olarak bu protokolün önemli bir adım olduğunu ifade etti. Rektör Özcoşar, ’’Bu iş birliği ile teorik ve bilimsel çalışmalarımızı, denetimli serbestlik müdürlüğünün saha deneyimi ile birleştirerek, bireylerin topluma kazandırılmasına yönelik etkin çözümler üreteceğiz” diye konuştu. Protokol, denetimli serbestlik altındaki bireylerin suça karışmalarının engellenmesi ve toplumla uyumlu bir şekilde yaşama süreçlerinin hızlandırılması adına önemli bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.