ASAYİŞ - 10 Kasım 2023 Cuma 20:03

Kıyıya yakın avlanan 2 balıkçı teknesi için 232 bin TL ceza

A
A
A
Kıyıya yakın avlanan 2 balıkçı teknesi için 232 bin TL ceza

Bartın’da Sahil Güvenlik ekipleri kıyıya yakın yerde balık avlayan 2 tekne için toplam 231 bin 860 TL para cezası kesti.


Sürdürülebilir balıkçılığı sağlamak, balık neslini sonraki nesillerimize aktarmak, her bir balığa üreme şansının verilmesi ve balık stokunun azalmaması temelinde her türlü ticari ve amatör balıkçılık faaliyetlerini denetimlerine devam eden Sahil Güvenlik Batı Karadeniz Grup Komutanlığı ekipleri, vatandaşların ihbarı üzerine harekete geçti. Ekipler yaptığı kontrollerde 2 farklı balık avlama teknesinin yasak yerde su ürünleri avcılığı yaptığı tespit etti. Yasal sınırlara göre kıyıdan en az 2 mil uzakta avlanma yapması gereken teknelerin, kıyıdan 0,59 mil mesafede avlandığını belirleyen ekipler, teknelerin sahiplerine toplamda 231 bin 860 TL idari para cezası uyguladı.


Yasa dışı su ürünleri avcılığı ile mücadelede vatandaşlarımızın ihbarlarının önemli katkıları bulunduğunu hatırlatan sahil güvenlik ekipleri ise sürdürülebilir balıkçılığı sağlamak, balık neslini sonraki nesillere aktarmak için özellikle boy, dönem, yer ve ağ yasaklarına mutlaka uyulması gerektiğini belirterek tüm balıkçıları uyardı.



Kıyıya yakın avlanan 2 balıkçı teknesi için 232 bin TL ceza

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Altun, G20 Liderler Zirvesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Brezilya’da katıldığı G20 Liderler Zirvesi’ne ilişkin El Cezire’de “G20 için İnisiyatif Alma Zamanı” başlıklı bir makale kaleme aldı. Makalede, dünyanın ciddi bir krizler sarmalı içerisinde bulunduğuna ve dünyanın pek çok yerinde açlık, kuraklık, iç savaş ve soykırım gibi geleneksel tehditlerin devam ettiğini belirten Altun, kurulu düzene meydan okuma potansiyeline sahip teknoloji, yapay zekâ ve kripto para birimleri gibi yeni olgular üzerinde kontrol sağlama yarışının giderek kızıştığını kaydetti. İstikrarlı bir dünya vadeden uluslararası sistemin, günümüzün çetrefilli zorluklarının üstesinden gelmekte yetersiz kaldığına işaret eden Altun, “Çatışma ve savaşların en aza indirilmesi, küresel felaketlerin önlenmesi, her türlü kriz karşısında dayanışma içinde olunması, ekonomik ve sosyal adaletsizliklerin giderilmesi gibi normatif ilkeleri kapsayan küresel sistem ne yazık ki bu hedeflerden her zamankinden daha fazla uzaklaşmış durumdadır. Sadece belirli ülkelere ve çıkar gruplarına azami fayda sağlayan bir düzensizlik hâli, sistemin yeni normali haline gelmek üzeredir” dedi. Altun, ülkesi, etnik kökeni ya da sosyal aidiyeti ne olursa olsun geniş kitlelerin felaketi anlamına gelecek bu senaryonun gerçeğe dönüşmesini engellemek için ortak akıl ve iradeyle yeni tedbirler almanın artık bir seçenek olmaktan çıktığını ve bir zorunluluk hâline geldiğini ifade etti. Daha adil bir dünyaya günümüzde her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulduğuna vurgu yapan Altun, şunları kaydetti: “Uluslararası sistem tarafından benimsenen ve inşa edilen kurallar bazı devletler tarafından hoyratça ihlal edilmektedir. İsrail’in Filistin ve Lübnan’a yönelik saldırıları, uluslararası hukukun her anlamda ihlal edildiğinin en çarpıcı ve en son örneğidir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, bölgesel barış ve küresel istikrar için İsrail zulmünün durdurulması gerektiğini her platformda dile getirmiştir. Ancak İsrail’in uluslararası sistem tarafından korunduğu fikri küresel ölçekte yaygın bir kabul görmektedir. Ayrıca, süper güçlerin özellikle son 25 yıldaki ikiyüzlü, ayrımcı ve çatışmayı körükleyen eylemleri, onları yeni bir düzende öncü bir rol oynama meşruiyetinden de mahrum bırakmıştır. Kaldı ki ülkelerin ve halkların çoğunluğunun bu süper güçlerin çıkar ve menfaatleri için sömürüldüğü bir dünya sistemi kabul edilemez. Mevcut sistemde ayrıcalıklı bir konuma sahip olan uluslararası örgütler ve devletler öncelikle bu gerçeği anlamalı ve yeni döneme yönelik stratejilerini buna göre uyarlamalıdır.” “G20 uluslararası politikadaki haksız ve çarpık uygulamalara kayıtsız kalmamalı” Türkiye’nin barışın inşası bağlamında üstlendiği yapıcı rolünün altını çizen Altun, Türkiye’nin Rusya-Ukrayna çatışmasında ateşkesin sağlanması için üstlendiği arabuluculuk rolünün ve Karadeniz tahıl anlaşmasının inşasına yönelik girişimlerinin, küresel gıda krizinin önlenmesinde hayati bir rol taşıdığını hatırlattı. Türkiye’nin, geçmişte olduğu gibi bugün de bölgesel ve küresel barışa, istikrara ve çatışmaların önlenmesine katkıda bulunmaya devam edeceğini belirten Altun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sürekli tekrarladığı “Dünya beşten büyüktür” ve “Daha adil bir dünya mümkündür” çağrılarının bu krizlerin üstesinden gelebilecek araçlar, irade ve kapasiteye işaret ettiğini belirtti. Uluslararası kuruluşların daha adil ve hakkaniyetli bir sistemin inşası için acilen sorumluluk almalarının elzem olduğuna dikkati çeken Altun, sözlerini şöyle sürdürdü: “Avrupa Birliği ve Afrika Birliği dâhil olmak üzere 19 gelişmiş ve yükselen ekonominin de yer aldığı G20, daha istikrarlı bir küresel finans sistemi açısından önemli bir potansiyele sahiptir. Bu durum, G20’nin krizler karşısındaki hayati rolünü ve artan risklere yönelik daha etkili mekanizmalar geliştirme ihtiyacını öne çıkarmaktadır. 18-19 Kasım 2024 tarihlerinde Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde düzenlenecek G20 Zirvesi’nin teması "Adil Bir Dünya ve Sürdürülebilir Bir Gezegen İnşa Etmek" olarak belirlenmiştir. Bu anlamlı temaya rağmen şu hususun altının çizilmesi gerekmektedir. G20, ekonomik konulara odaklanmasına rağmen, uluslararası politikadaki haksız ve çarpık uygulamalara kayıtsız kalamaz.” “Hakikat krizi uluslararası sistemdeki krizi daha da derinleştiriyor” G20’nin dünyada yaşanan kriz ve çatışmalar karşısındaki rolünün, örgütün ve üyelerinin geleceğini belirleyeceğine dikkati çeken Altun, bu bağlamda G20 ve üyelerinin, yeni bir uluslararası düzenin kurulması doğrultusunda köklü adımlar atmak için önemli fırsatlara sahip olduğunu bildirdi. G20’nin ve her bir üyesinin, her şeyden önce dayanışmayı teşvik etmesi, hakkaniyetli bir çıkar mekanizması oluşturması ve dezavantajlı toplumsal kesimlere ve ülkelere destek vermesi gerektiğini vurgulayan Altun, G20 çatısı altında bir araya gelen gelişmekte olan ekonomilerin, küresel ekonomide tekel oluşturmaya çalışan aktörlere karşı çoğulcu ve daha adil bir ekonomik dağılım oluşturmak üzere dengeleyici bir rol üstlenebileceğini ifade etti. Önümüzdeki yıllarda küresel ekonomiyi şekillendirme potansiyeli taşıyan iklim değişikliği ve yapay zeka gibi konularda ortak politikaların oluşturulması gerektiğine dikkati çeken Altun, “G20 ülkeleri bu hususlardaki politikalarıyla, bir grup azınlığın ayrıcalıklarını koruduğu ve dünyanın geri kalanının krizlerle boğuştuğu bir dünyanın inşasına mı; yoksa kaynakların adil bir şekilde dağıtıldığı ve ortak refah ile kalkınma mekanizmalarının kurulduğu bir sistemin inşasına mı katkıda bulunacağına karar verecektir.” görüşüne yer verdi. Altun, ’hakikat krizi’nin uluslararası sistemdeki krizi daha da derinleştirdiğini belirterek, “Günümüzde insanlık, kendi elleriyle geliştirdiği teknolojilerin vesayeti altındadır. Gizlilik ihlalleri, veri güvenliği, siber tehditler, hibrit savaşlar ve dijital faşizm gibi iletişimle ilgili pek çok husus, küresel siyasette ve ekonomide yaşanan sorunlarla iç içe geçmiş durumdadır.” dedi. Dijital teknolojilerin ortaya koyduğu zorluklara karşı etkili politikalar, stratejiler, yanıtlar ve etik kurallar oluşturmada insanlığın başarısız olduğunu dile getiren Altun, toplumların ve bireylerin etkileşim yeteneğini artıran pek çok teknolojik yeniliğin, kötü niyetli güçlerin dezenformasyon, yanlış bilgilendirme ve kitlelerin manipülasyonu yoluyla yürüttükleri yıkıcı faaliyetlerin silahı hâline geldiğini kaydetti. Son yıllarda görüldüğü üzere savaş suçlarını, katliamları ve soykırımları örtbas etmek için en yaygın kullanılan aracın dezenformasyon olduğuna vurgu yapan Altun, “Hakikat mücadelesi, adalet mücadelesi gibi tüm insanlığın ortak meselesi olup uluslararası iş birliğini gerektirmektedir. Bu temel ilkeleri benimseyen G20’nin iletişime, özellikle de dezenformasyonla mücadeleye yoğunlaşması kaçınılmazdır. Hakikat krizinin yeni normal hâline geldiği günümüz şartlarında doğru bilgiye ve şeffaflığa dayalı rasyonel bir küresel ekonomik sistemin kurulması mümkün değildir” değerlendirmesinde bulundu.
İzmir Kuruyemişler kalp ve damar sağlığını koruyor Dünya genelinde kuru meyve ve kabuklu meyvelerin en üst istişare platformu Uluslararası Kuru ve Kabuklu Meyveler Kongresi (International Nut and Dried Fruit Council-INC), kuruyemişlerin kardiyovasküler sağlığa faydalarıyla ilgili yeni bir araştırma yayımladı. Araştırma, kuruyemiş tüketiminin, farklı sağlık durumlarına sahip yetişkinlerde kan lipidleri üzerinde olumlu etkiler oluşturabileceğini net bir şekilde ortaya koyuyor. Söz konusu bulguların, kardiyovasküler hastalıkların yanı sıra aşırı kilo/obezite, hipertansiyon ve dislipidemi gibi sağlık durumlarının önlenmesi ve tedavisi açısından önemli olabileceği ifade ediliyor. Badem, Brezilya fıstığı, kaju, fındık, makademya, pekan cevizi, çam fıstığı, antep fıstığı, ceviz ve yer fıstığı gibi çeşitli kuruyemişlerin kan lipid sonuçları üzerindeki etkisini değerlendiren 113 çalışma analiz edildi. Ortalama günlük doz, günde 45,5 gram kuruyemiş olarak belirlendi ve bu doz kuruyemiş tüketmeyen bir grup ile karşılaştırıldı. Bulgular, genel olarak kuruyemiş tüketiminin toplam kolesterol ve LDL (kötü) kolesterolde, trigliseritler ve apolipoprotein B’de ise orta düzeyde düşüşler sağladığını gösterdi. Araştırmacılar kuruyemiş tüketiminin yetişkinlerde kan lipidlerini olumlu yönde etkileyerek kardiyovasküler riskin azaltılmasına katkı sağladığını açıkladı. İspanya’daki Rovira i Virgili Üniversitesi’nden Prof. Jordi Salas-Salvad, “Son çalışmalar, kuruyemişlerin kardiyovasküler sağlık üzerindeki faydalarına dair güçlü kanıtlar olduğunu ortaya koydu.” şeklinde yorum yaptı. Toronto Metropolitan Üniversitesi’nden Dr. Stephanie Nishi ise şunları ekledi: “Bu bulgu, kuruyemişlerin sağlık açısından güçlü bir besin kaynağı olduğunu vurguluyor. Kuruyemişler, vitaminler, mineraller, lif ve sağlıklı yağların güçlü bir kombinasyonunu sunarak sağlıklı bir diyetin parçası olarak taşınabilir, doyurucu ve pratik bir atıştırmalık ya da ara öğün oluşturuyor.” INC Hakkında INC, kabuklu ve kuru meyve endüstrisi için kurulmuş bir uluslararası şemsiye örgütü. Üyeleri arasında 80’den fazla ülkeden 850’den fazla kabuklu ve kuru meyve sektörü firması bulunuyor. INC üyeliği, dünyanın kabuklu ve kuru meyve ticaretinin yüze 85’inden fazlasını temsil ediyor. INC’nin misyonu, küresel kabuklu ve kuru meyve endüstrisinde sürdürülebilir büyümeyi teşvik etmek ve kolaylaştırmak. Sağlık, beslenme, istatistik, gıda güvenliği ve kabuklu ve kuru meyvelerle ilgili uluslararası standartlar ve düzenlemeler konusunda önde gelen uluslararası kuruluş.
İstanbul Sultangazi’de "Çöpler Konteynere" uygulaması başlatıldı Sultangazi Belediyesi çevre kirliliğinin önüne geçmek için 3 mahallede örnek bir uygulama başlattı. Artık bina önlerine, kaldırımlara ve boş arsalara çöp bırakmak yasaklandı. Yasağa uymayanlara para cezası uygulanacak. Uygulamanın kısa sürede tüm mahallelerde hayata geçmesi planlanıyor. Daha temiz bir Sultangazi için çalışmalarını sürdüren Sultangazi Belediyesi örnek bir uygulamayı hayata geçirdi. İstanbul’un en kalabalık ilçelerinden olan Sultangazi’nin 3 mahallesinde sokağa çöp bırakma yasağı uygulaması başlatıldı. Bina önlerine, kaldırımlara ve boş arsalara çöp bırakılmayacak. Vatandaşlar çöplerini sokaklara sık aralıklarla bırakılan konteynerlere atacak. Aksi halde çöpünü dışarıya atana idari para cezası uygulanacak. Belediye ekipleri uygulamanın başlatıldığı Cumhuriyet, Eski Habipler ve Malkoçoğlu Mahallesi’nde sürekli olarak denetimde buluyor. Çöp atma yasağının en kısa sürede 15 mahallede de uygulanması planlanıyor. Çevre kirliliğinin yanı sıra görüntü kirliliğine yol açan çöplere karşı vatandaşın daha duyarlı olması gerektiğinin altını çizen Belediye Başkanı Abdurrahman Dursun, “Temiz bir dünyada yaşamak istiyorsak işe önce kendi evimizin önünden başlayacağız. Daha güzel bir Sultangazi için örnek teşkil edecek bir uygulamayı hayata geçirdik. Cumhuriyet, Eski Habipler ve Malkoçoğlu Mahallesi olmak üzere 3 mahallemizde bina önlerine, boş arsaya ve kaldırıma çöp bırakma yasağı uygulamasını başlattık. Artık çöpünü dışarı koyan vatandaşlarımıza işlem başlatacağız. Kısa süre içerisinde uygulamayı daha da yaygınlaştırarak 15 mahallemizin hepsinde hayata geçireceğiz. Böylelikle zamansız çöp çıkarmadan kaynaklanan sorunların da önüne geçmiş olacağız. Sultangazi hepimizin. Hepimize büyük iş düşüyor” diye konuştu.
İstanbul 11. Altın Palmiye Ödülleri sahiplerini buldu sanat, televizyon, müzik ve medya dünyasından ünlü isimleri bir araya getirdi. Gecede 5 kategoride ödül dağıtıldı. Kültür-sanat, televizyon, iş, müzik ve medya dünyasından ünlü isimler 11. Golden Palm Awards & Altın Palmiye Ödül Töreni’nde bir araya geldi. Zorlu Center‘da yer alan Raffles Hotel’de gerçekleşen etkinlik ‘Çocuğa ve Kadına Dokunma’ ana temasıyla gerçekleşti. Gecede ödül alan başarılı isimler, gecenin ana temasının anlam ve önemine dikkat çekti. 2 milyon 300 binin üzerinde oy kullanıldı Gecede 5 kategoride ödül dağıtıldı. Ödül alanların belirlenme sürecinde 2 milyon 309 bin kişi oy kullandı. Halkın tercihleriyle belirlenen ödüllerin yanı sıra jüri özel ödülleri de sahiplerini buldu. Bayhan ve Norm Ender’in şarkıları geceye renk kattı Etkinlikte Bayhan ve Norm Ender de sevilen şarkılarını seslendirdi. Bayhan son zamanların popüler şarkısı ‘Tiryakinim’ şarkısını; Norm Ender de ‘Parla’ şarkısını seslendirdi. Yaklaşık 500 davetlinin katıldığı etkinlikte sanatçıların sahne performansları beğeni topladı. Murat Yıldırım, Gonca Vuslateri, Norm Ender, Oktay Kaynarca, Gülben Ergen gibi isimlerin katıldığı gecede davetliler unutulmaz bir deneyim yaşadı. Organizasyonun mimarı iş insanı Nedim Delibaş etkinliğe ilişkin açıklamalarda bulundu. Nedim Delibaş 11’inci kez altın palmiye ödül törenini düzenlediklerini belirtti. Delibaş, "Bu yıl tören ‘Çocuğa ve Kadına Dokunma’ mottosuyla gerçekleşti. Sosyal sorumluluk ile güncel yaşamı bir araya getirerek önemli bir misyon üstlendiğimizi düşünüyorum. Bugün insanları bir araya getirmek çok zor. Sosyal medyaya, etrafımıza bakınca insanların çok gergin olduğunu gözlemliyoruz. Bu tür etkinlikler toplumsal mesaj verme adına çok önemli" diye konuştu. Ödül sahiplerinin belirlenme süreci hakkında da bilgi veren Delibaş, "2 milyon 309 bin tekil oy kullanıldı. Halk oylamasıyla gerçekleşen ödüllerin yanında jüri özel ödülleri de var. Şu an sayısız ödül töreni yapılıyor. Biz kendimizi ayrı tutmak için kurumsal bir yol izliyoruz. Her yıl yaptığımız törenleri geliştiriyoruz bir sonraki sene üstüne koyarak ilerliyoruz. Şeffaf bir şekilde organizasyonu düzenledik. 11. Altın Palmiye Ödülleri’nin Türkiye’ye barış, kardeşlik ve dostluk mesajları vermesini bekliyoruz" dedi. Gecede ödül alanlar şu şekilde sıralandı: Yılın yarışma programı – Oktay Kaynarca ‘Kim milyoner olmak ister’ Yılın en iyi kadın dram oyuncusu – Gonca Vulsateri Yılın en iyi dram erkek oyuncusu – Aras Bulut İynemli Yılın en iyi çıkış yapan oyuncusu – Barış Baktaş Yılın reklam filmi – Fuzul Ev – Murat Yıldırım Yılın iş kadını - Görkem Kiremitçi Yılın kadın dizi oyuncusu – Yağmur Yüksel Yılın şarkısı – Bayhan ‘Tiryakinim’ Yılın yazarı – Celal Şengör Yaşam boyu başarı ödülü – Halil Ergün Yılın erkek rap sanatçısı – Norm Ender Yaşam boyu onur ödülü – Özkan Uğur Yılın Ceo’su – Enes Örer Yılın kurumsal markası – Üstün Teknik AŞ. Türkiye’nin en iyi şehir oteli – Raffles Otel İstanbul Yılın sosyal sorumluluk projesi – ‘Çocuklar Gülsün Diye’ Yılın tekstil markası – Giotelli Yılın genç iş insanı – Faruk Koç Yılın kozmetik markası - Bioterra Yılın gayrimenkul markası Arsey investment Best Resindence operatör ödülü – Uğur Talayhan ‘Rotana Hotel’s’ Yılın tasarım ödülü – Royal Forklift Yılın teknoloji ödülü – Royal Forklift Yılın performans ve dayanıklılık ödülü – Royal Forklift