EKONOMİ - 08 Temmuz 2024 Pazartesi 10:30

Kadın çiftçilere zeytin eğitimi

A
A
A
Kadın çiftçilere zeytin eğitimi

Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde, sayıları her geçen gün azalan kadın çiftçilere sektörel eğitimler verildi.


Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın katkılarıyla kurulan Komili Zeytin ve Zeytinyağı Enstitüsü tarafından Ayvalıklı kadın zeytin çiftçilere yönelik verilen eğitimlerin 6. etabı tamamlandı.


Ayvalık Ticaret Odası Toplantı Salonu’nda verilen eğitimlerde; daha verimli hasatlar için modern tarım teknikleri, iklim dostu iyi tarım yöntemleri ile sürdürülebilir üretim, organik zeytin yetiştiriciliği ve daha birçok konu hakkında bilgiler kadın çiftçilere aktarıldı.


Eğitimleri verenlerden biri olan Komili Pazarlama ve Ticari Pazarlama alanları sorumlusu Pınar Okay, firmasının “Kuşaklar Boyu Yaşasın” çatı fikri altında birçok eğitim projesini yürüttüğüne işaret ederek, “Bunların en başında da, kadın zeytin çiftçilerinin verimli zeytinyağı üretebilmelerine yönelik eğitimler geliyor. Çünkü genel perspektiften bakıldığında; Türkiye, verimlilik anlamında dünya genelinde geri sıralarda yer alıyor. Zeytin çiftçiliği mesleği ne yazık ki yaşlanıyor ülkemizde. Bu mesleğin geleceğine ise yeni çiftçi kuşağı ise gelmiyor. Biz de, yeni kuşaklar tarafından bu mesleğin devamını sağlayabilmek adına projeyi tasarladık. Konu; zeytin, zeytinyağı ve zeytin ağacı olunca, saç ayaklarından birisi de kadın ve çiftçi oluyor. Bunun dışında da, öğrencilere yönelik Milli Eğitim Bakanlığı ile birlikte eğitim projeleri tasarlıyoruz. Bunun yanı sıra da doğayı ve biyoçeşitliliği koruyabilmek adına da bilim ekiplerimizle birlikte çalışmalar yürütüyoruz” dedi.



“Eğitimler sona erdikten sonra bile bu sorumluluğumuz devam ediyor”


Ayvalık’ta 43 yıldan bu yana zeytin ve zeytinyağı sektörüne hizmet veren Komili Zeytinyağı Operasyon Müdürü Mehmet Cavlı da Türkiye’de zeytin üreticilerinin bir kısmının, özellikle de kadın çiftçilerin doğru bildikleri yanlışları düzeltebilmek adına değerli eğitimcilerle verilen eğitimlerin üretilen zeytinyağının kalitesini arttırılması adına son derece önemli olduğunu vurguladı.


Kadın çiftçilere yönelik verdikleri eğitimin 6. etabının sona erdiğini kaydeden Cavlı, “Bu çalışmalarımızda 160 civarından kadın çiftçilerimize eğitimler verildi. Eğitimleri alan kadın çiftçilerimiz sonuçtan son derece memnun olduklarını belirterek, bizlere şimdiye kadar doğru bildikleri yanlışların doğrusunu öğrenmiş olmaktan duydukları mutluluğu ifade ediyorlar. Tabi bu da bizi son derece mutlu ediyor. Bu çalışmaları daha da fazla oranda yapabilmemiz adına da sorumlu kılıyor. Eğitimler sona erdikten sonra bile bu sorumluluğumuz devam ediyor ve eğitim alan çiftçilerimizle cep telefonlarımız aracılığıyla oluşturduğumuz ortak iletişim gruplarından da sıkıştıkları noktalarda gerekli bilgilendirmeleri yaparak zeytin ve zeytinyağı sektörüne bu alanda çok ciddi bir katkı verdiğimize inanıyoruz” diye konuştu.



Eğitimler sonbahar döneminde de sürecek


Projenin Koordinatörü Bülent Önder ise projenin Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın desteğiyle hayata geçirildiğini kaydetti.


Sürdürülebilir tarım uygulamaları çerçevesinde kadın zeytincileri de verdikleri eğitimlere dahil ettiklerini aktaran Önder, “Biz bu projeyi hayata geçirmeden önce bir arka plan çalışması yaptık. Bu çalışmada elde ettiğimiz tüm raporlar şunu ortaya koydu; ülkemizde zeytincilerimiz geleneksel yöntemlerle tarım yapıyorlar. Bu noktada arzu ettiğimiz sonuçlar genelde elde edilemeyebiliyor. Buna; zeytin ağacının seçiminden, haşatına, zeytinyağı üretim aşamalarına, pazarlamasına kadar bütün süreçler giriyor. Dolayısıyla biz bundan hareketle, değerli hocalarımızın katkılarıyla 5 günlük çok yoğun bir eğitim programı hazırladık. Program içerisinde, dünyada ve Türkiye’de zeytin-zeytinyağı endüstrisisin zeytin ağacının seçimi, sulanması, gübrelenmesi, zararlılarla mücadele, zeytin hasadı, zeytinyağı üretimi, iklim değişikliklerinin zeytin üretimine etkileri, zeytinciliğin çevreye olan etkileri, pazarlama, markalaşma gibi konularda çok detaylı bir şekilde eğitimler verdik. Bu dönem 21 kadın çiftçimizi eğittik. Geçen sene bu sayı 127 idi. Eğitimlerimiz yine sonbahar döneminde Körfez Bölgesi’nde devam edecek” dedi.



Rapor hazırlanacak


Projenin 2024 yılına ait uygulaması tamamlandığında, geçtiğimiz sene eğitim verdikleri 127 kadın çiftçi üzerinde verdikleri bu eğitimlerin etkisini gözlemleyebilmek adına bir analiz yapacaklarını da belirten Bülent Önder, “Bu etki analizlerimizi bir rapor haline getirerek sonucunu yayınlayacağız. O raporda da verdiğimiz eğitimlerin 127 kadın çiftçimizin hayatına nasıl dokunduğunu ve ne gibi farkları beraberinde getirdiğini görebilme fırsatımız olacak” diye konuştu.



Başarılı olan kadın çiftçilere sertifikaları dağıtıldı


5 günlük eğitimlerin ardından başarılı olan Ayvalıklı 21 kadın çiftçiye sertifikaları dağıtıldı.


Sertifika töreninde hazır bulunan Ayvalık Ticaret Odası Başkanı Ali Uçar, Ayvalık zeytin ve zeytinyağının hak ettiği noktaya getirilmesi adına bu yönde yapılacak her çalışma ve projeye destek verdiklerini, bu destekleri de sürdüreceklerini söyledi.



Kadın çiftçilere zeytin eğitimi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Mamografi ile ilgili söylenenlerden korkmayın: Erken teşhis için çok önemli Meme kanserinin erken teşhisinde mamografinin en önemli tetkiklerden biri olduğunu belirten Genel Cerrah Op. Dr. Mustafa Arısoy, “Mamografi ile ilgili ‘kanser yapıyor, çok zararlı’ gibi söylemler var. Radyasyonun bilinen kanser oluşturma etkileri var tabii ki ama mamografi ile yapılan tetkiklerde alınan ışının dozu kanser oluşturacak boyutta değil. Dolayısıyla bu bir şehir efsanesi. Bu yüzden 40 yaşını geçen her kadın 2 yılda bir mamografi çektirmeli” uyarısında bulundu. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından meme kanserinde erken teşhisin önemi ve meme kanseri farkındalığının vurgulanması amacıyla ‘1-31 Ekim, Meme Kanseri Bilinçlendirme ve Farkındalık Ayı’ olarak belirlendi. Çakmak Erdem Hastanesi’nden Genel Cerrah Op. Dr. Mustafa Arısoy ise çeşitli bilgilendirmelerde bulundu. Meme kanserinin dünya ve Türkiye’de önemli bir problem olduğunu belirten Op. Dr. Arısoy, “2020 verilerine göre Türkiye’de 100 bin kadın hastaya kanser teşhisi koyuldu. Bunlardan 24 bini ise meme kanseri. Yaklaşık 4’ biri, bu çok yüksek bir oran” dedi. “Kanser Erken Teşhis Merkezlerinde mamografi ücretsiz çekiliyor” Meme kanseri 45-55 yaş aralığı hastalığı olduğunu ancak erken yaşlarda da görülebildiğini belirten Op. Dr. Arısoy, “Farkındalığının artıyor olması ise tedavi için elimizi biraz daha güçlendiriyor. Bilinç arttıkça erken teşhisi artıyor. Meme kanseri görülme oranları da artıyor. Mamografi, meme kanserinin erken tanısında en önemli tarama yöntemlerinden biridir. Memeye X ışını verilerek röntgen filmi çekiliyor. Sağlık Bakanlığının da bu konuda önerileri var. Özellikle 40 yaşından sonra kadınlar, mamografi ile tarama programına alınıyor. Bu konuda ciddi çalışmaları var. Kanser Erken Teşhis Merkezlerinde mamografi ücretsiz çekiliyor. Hiçbir risk faktörü olmadığında kadınlar 40 yaşından sonra, 2 yılda bir mamografi çektirmelidir. Bu süreyi çok fazla aşmamak lazım” açıklaması yaptı. “Mamografi çekilirken verilen ışının dozu gitgide azalmış durumda” Op. Dr. Arısoy sözlerine şunları ekledi: “Mamografi çekilirken ışın alınıyor. Burada alınan ışının dozu ihmal edilebilir düzeyde düşük dozda radyasyon veriliyor. Radyasyonun bilinen kanser oluşturma etkileri var tabii ki ama mamografi ile yapılan tetkiklerde alınan ışının dozu kanser oluşturacak boyutta değil. Dolayısıyla bu bir şehir efsanesi. O yüzden biraz daha bilinçli olmak lazım. İnsanları bu tetkik kanser yapıyor diye olumsuz yönlendirmemek gerekiyor. Çünkü sağladığı erken teşhis ile hastalarda ölüm oranını düşüren en önemli tetkiklerden biri mamografidir. Ayrıca gelişen teknolojiyle mamografi çekilirken verilen ışının dozu gitgide azalmış durumda. Özellikle dijital mamografiler bu konuda minimum düzeyde radyasyon vererek hastaya bu çekimleri yapabiliyorlar. Tomosentez dediğimiz yeni yöntemler var. Ve teknolojinin ilerlemesiyle burada verilen ışının dozu gitgide azalıyor.” “20 yaşından itibaren yılda en az bir defa meme kontrolüne gidin” “Kadınlar adet dönemleri bittiğinde kendilerini düzenli olarak kontrol etsinler” şeklinde uyaran Op. Dr. Arısoy son olarak “Kitle gibi bir durum hissederlerse doktora başvursunlar. 20 yaşından itibaren yılda en az bir defa meme kontrolüne gitsinler. Kontrolde yapılan ultrasonda ise herhangi bir ışın ya da radyasyon alınmıyor, hiçbir şekilde çekinmesinler” dedi.
Bartın BARÜ ön lisans programları akreditasyon sürecinde Bartın Üniversitesi (BARÜ) Bartın Meslek Yüksekokulunun iki programı için Mesleki Eğitim Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği (MEDEK) tarafından akreditasyon sürecinin saha ziyaretleri başarıyla tamamlandı. Bartın Üniversitesinde (BARÜ) daha iyiye ulaşmak hedefiyle eğitim-öğretim programlarının akreditasyonu konusunda çalışmalar devam ediyor. Bu kapsamda BARÜ Bartın Meslek Yüksekokulu bünyesindeki iki program, farklı disiplinlerdeki eğitim programları için akreditasyon, değerlendirme ve bilgilendirme çalışmaları yaparak Türkiye’de ön lisans eğitiminin kalitesinin yükseltilmesine katkıda bulunmak amacıyla faaliyet gösteren Mesleki Eğitim Değerlendirme ve Akreditasyon Derneği (MEDEK) tarafından ziyaret edildi. Takım başkanlığını Prof. Dr. Ferhat Aydın’ın yaptığı; Organik Tarım Programı için Dr. Öğr. Üyesi Keriman Yürüten Özdemir, Dr. Öğr. Üyesi Bahadır Şin, İşletme Yönetimi Programı için ise Öğr. Gör. Faruk Yahşi, Öğr. Gör. Dr. İdil Özkan ile Öğrenci Değerlendirici olarak Elif Toplu’dan oluşan takım, ilgili programların belirlenmiş standartlara, kalite kriterlerine ve performans ölçütlerine uygunluğunu noktasında incelemelerde bulundu. Organik Tarım ile İşletme Yönetimi Programları üç gün boyunca süren saha ziyaretlerinde 9 farklı ölçüt üzerinden değerlendirildi. Saha ziyaretlerinde takım üyeleri; BARÜ Rektörü Prof. Dr. Orhan Uzun, Bartın Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Ayşe Genç Lermi başta olmak üzere program öğretim elemanları ve öğrenciler ile de bir araya gelerek çeşitli görüşmeler gerçekleştirdi. Görüşmelerde ön lisans programlarının kalite ve akreditasyon süreçleri hakkında değerlendirmede bulunan Rektör Uzun, BARÜ’nün nitelikli eğitimin tescillenmesi için akreditasyon konusunda önemli bir performans gösterdiğini kaydetti. Kaliteli eğitimin en önemli göstergesinin program akreditasyonu olduğunu belirten Rektör Uzun, “Üniversite olarak lisans programlarımızda olduğu gibi ön lisans program akreditasyonlarına da oldukça önem veriyoruz. Bu amaçla tüm bölüm ve programlarımız, kalite ve akreditasyon çalışmalarına büyük bir özveri ile devam ediyor. Yürüttüğümüz çalışmalar neticesinde Üniversitemizde bugüne kadar 19 lisans programımız akredite olurken, Meslek Yüksekokulu bünyemizdeki programlarımız da ilk kez akreditasyon süreçlerine dâhil oldu. Bu kapsamda akreditasyon çalışmalarıyla önemli bir adım atan Organik Tarım ile İşletme Yönetimi programlarımızı tebrik ediyor, çalışmalarında başarılar diliyorum. Meslek Yüksekokulu Müdürümüz Prof. Dr. Ayşe Genç Lermi, Bölüm Başkanlarımız Dr. Öğr. Üyesi Cevdet Gümüş ile Öğr. Gör. Dr. Hasan Yavuz’a, öğretim elemanlarımıza, öğrencilerimize ve emeği geçen tüm bileşenlerimize teşekkür ediyorum. Saha ziyaretleri ve daha iyiye ulaşma noktasındaki değerli yaklaşımları dolayısıyla MEDEK Değerlendirme Takımı Başkanı Prof. Dr. Sayın Ferhat Aydın ile takım üyelerine teşekkürlerimi iletiyorum. Ayrıca kalite odaklı çalışmalarımızda destekleri için YÖK Başkanımız Prof. Dr. Sayın Erol Özvar’a, YÖK üyelerimize ve Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) Başkanımız Prof. Dr. Sayın Ümit Kocabıçak ile YÖKAK üyelerimize şükranlarımı sunuyorum” diye konuştu.
Kocaeli Ünlü psikolog: "Bir miktar kaygı hayatı uzatıyor" Kitap Fuarı’nda gerçekleşen söyleşide vatandaşlarla bir araya gelen Psikolog Dr. Acar Baltaş, "Hayat karşısındaki tutumumuz bizi belirler. Mesele iyimser olmak değil. İyimserlik, zannedildiği kadar iyi bir şey de değil. Bir miktar kaygı hayatı uzatıyor. Dolayısıyla olumlu tutum önemli. En olumsuz durumda bile ’Şu anda iyi olan ne?’ sorusu önemli. Durumu değiştirmek istiyorsan sahip olduklarına odaklan" dedi. Farklı alanlardaki söyleşi programları ve imza etkinlikleriyle düzenlenen 14. Kocaeli Kitap Fuarı’nda, birçok yazar, edebiyatçı, akademisyen ve entelektüel isim kitapseverlerle bir araya geliyor. Bu kapsamda Kocaeli Kitap Fuarı’nın ilk gününde, birbirinden önemli isimler Akçakoca Konferans Salonu’nda söyleşi düzenledi. Yazar Hayati İnanç, Psikolog Dr. Acar Baltaş ve oyuncu-yazar Aydan Şener, düzenlenen oturumlarda deneyimlerini katılımcılarla paylaştı. "Hayata Şiirden Bakmak" adlı söyleşisiyle sevenleriyle buluşan Yazar Hayati İnanç, Türkçe’nin yeterince anlaşılmadığını ve bu nedenle kütüphane kültürünün oluşması gerektiğini söyledi. İnanç, "Fatih’te Millet Yazma Eser Kütüphanesi var. 35 bin kitap var içinde, fakat okumuyoruz. Bizim edebiyatımız çok zengin. Kaynak problemimiz yok, idrak problemimiz var" değerlendirmesinde bulundu. "İnsanlara güvenmezseniz sürekli diken üzerinde yaşarsınız" Kitap Fuarı’nın bir diğer konuğu olan Psikolog Dr. Acar Baltaş ise hayal kırıklıkları üzerine bir söyleşi gerçekleştirdi. Baltaş, "İnsanlara güvenirseniz mutlaka hayal kırıklığına uğrarsınız. İnsanlara güvenmezseniz sürekli diken üzerinde yaşarsınız. Güvenmek, yeni yollar denemek ve gelişmek için fırsatlara açık olmak demektir. En kritik olan ise güven, her türlü ilişkide hızı artırır. Güvensizlik varsa, özel hayatta da iş hayatında da kontrol vardır" diye konuştu. "Bir miktar kaygı hayatı uzatıyor" Enerjimizi nereye yönlendirirsek, hayatın orada gelişeceğini belirten Baltaş, "Enerjimizi kendimizi ya da şartları suçlamaya yönlendirdiğimizde kurban rolünü seçer ve kozamızı kalınlaştırırız. Enerjimizi değiştiremeyeceğimiz olmuş olana değil, değiştirebileceğimiz olacak olana yönlendirmemiz lazım. Hayat karşısındaki tutumumuz bizi belirler. Mesele iyimser olmak değil. İyimserlik, zannedildiği kadar iyi bir şey de değil. Bir miktar kaygı hayatı uzatıyor. Dolayısıyla olumlu tutum önemli. En olumsuz durumda bile ’Şu anda iyi olan ne?’ sorusu önemli. Durumu değiştirmek istiyorsan, sahip olduklarına odaklan. Durumu değiştirecek kaynak, sahip olduklarındır" şeklinde konuştu. "Benim için güzellik iyi kalpli olmak demek" Oyuncu ve yazar Aydan Şener ise "Kadına Dair" adını verdiği kitabıyla ilgili konuştu. Şener, kendisini takip edenlere kitap yazmasının ana nedenlerini anlattı. Şener, "Kitabımda, kadınların sorunlarından hayvan haklarına; kariyerim boyunca yaşadıklarımdan özel hayatıma kadar geniş bir yelpazede duygu ve düşüncelerimi kaleme aldım" ifadelerini kullandı. Günümüzde değişen güzellik algısına da değinen Şener, "Benim için güzellik, iyi kalpli olmak demek. İnsanın iç güzelliği mutlaka yüzüne de yansıyor. Ayrıca güzellik zarafetle birleştiği zaman anlamlı oluyor. Pozitif olmak, insanları, hayvanları ve doğayı sevmek gerekiyor. Pozitif olmak, aklı başında hareket etmek, jest ve mimiklerle süslemek, kendimizi geliştirmek güzelliğimize güzellik katıyor" dedi. Yazarlara, konuşmalarının sonunda, Büyükşehir Belediyesi’nin Kocaeli’nin tanıtımı için hazırladığı "Havadan Fotoğraflarla Kocaeli" adlı kitap hediye edildi.
Bursa (Özel) "Hünkar Korusu" ile Bursa nefes alacak Bursa’da 6 yıl önce Uludağ’ın eteklerindeki Mollaarap Mahallesi’nde bir inşaat çalışmasında heyelan oluştu ve 100’den fazla ev kaydı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın desteğiyle Yıldırım Belediyesi bu bölgedeki eski evleri kamulaştırıp hak sahiplerine toplu konutlardan daire verdi. Belediye şimdi 50 dönümlük alanda Hünkar Korusu’nun adımlarını attı. İçinde sosyal tesisleri, Hünkar Köşkü, anıtsal yapı Hüsamettin Tekke Camisi ve Müsellim Köşkü ile Fevziye Parkı’nın yer aldığı alan bir yıl içinde Hünkar Korusu olarak hizmet vermeye başlayacak. Bursa’da içerisinde anıtsal yapı olarak Hüsamettin Tekke Camii’nin de bulunduğu Mollaarap Mahallesi’ndeki 35 bin 200 metrekarelik alanda gerçekleşen toprak kayması sonucunda bölge yapılaşmaya kapatılarak yeniden düzenlenecek alan olarak belirlenmişti. Çınarönü Rezerv Konutları ile birlikte bölge tamamen boşaltıldı. Yıldırım Belediyesi bölgeye 50 bin metrekarelik bir kent korusu oluşturmak için kolları sıvadı. Altı yıl önce Bursa’nın Yıldırım ilçesi Mollaarap Mahallesi’nde 35 bin 200 metrekarelik alanda yaşanan toprak kaymasının ardından bölge, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca riskli alan ilan edilip alanda bulunan konutların tahliyesi gerçekleştirilerek yıkımı yapıldı. Ardında da toprak kaymasının yaşandığı alan yapılaşmaya kapatılarak yeniden düzenleme alanı ilan edildi. Alanın içerisinde kalan tescilli anıtsal yapılar Hüsamettin Tekke Cami (Halil Cami) ile kuzeybatısında Hünkar Köşkü, kuzeydoğusunda bulunan Fevziye Parkı’nda Osman Fevzi Efendi Yazlık Köşkü rekonstrüksiyon projelendirme çalışmaları, Eşrefiler Caddesi’nde yer alan Alev Alatlı Şehir Düşünce ve Sanat Merkezi’nde ise restorasyon çalışmaları tamamlandı. Alanın yeniden düzenlenip bölge halkına kazandırılması için harekete geçen Yıldırım Belediyesi bölgede 50 bin metrekarelik Hünkar Korusu’nun plan ve projelendirme çalışmalarını tamamladı. Uygulama çalışmaları ise etap olarak başladı. İçerisinde anıtsal yapı Hüsamettin Tekke Camii’nde bulunduğu alanın, kuzeybatısında Hünkar Köşkü, batısında Müsellim Köşkü, kuzeydoğusunda Fevziye Parkı yer almaktadır. Özellikli peyzaj öğeleri ile donatılmış alanın; yürüyüş yolları, seyir terasları, çocuk oyun parkları, spor alanlarını da içeren koru olarak kullanılması planlandığı bildirildi. "50 bin metrekarelik Hünkar Korusu Bursa’nın yeşiline yeşillik katacak" Mollaarap Mahallesi’nde 6 yıl önce yaşanan toprak kaymasının ardından bölgede yaptıkları kamulaştırma çalışmaları sayesinde vatandaşları başka yerlerde ev sahibi yaptıklarını anlatan Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, "Yaptığımız etüt çalışmalarıyla birlikte buraya bir daha yerleşim yapılamayacağının ve yapılmasının doğru olmayacağı kanısına vardık. Biz de Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızın desteği ile birlikte Çınarönü Mahallemizde bir rezerv alanı oluşturduk, konutlar ürettik. Buradaki hak sahiplerine orada daireler teklif ettik. Kimi hak sahibi yeni dairelerine yerleşti, orada oturuyor. Kimi de satın alma yoluyla başka yerden daire almayı tercih etti. Satın alma yöntemiyle kamulaştırma süreçlerinin sonuna geldik. Şu anda biz bölgede bir yeşil alan oluşturuyoruz. 50 bin metrekarelik alan Hünkar Korusu olarak hizmet verecek. Fevziye Parkı kısmından başlayarak Hünkar Köşkü’ne kadar uzanacak yeşil alanda insanların aileleriyle hoşça zaman geçirebileceği sosyal alanlarda olacak. Hünkar Korusu çınarlarımızla erguvanlarımızla Bursa’mızın yeşiline yeşil katacak özel bir proje olacak" diye konuştu.
Erzurum ARAS EDAŞ muhtarları ağırladı Kent sorunları ve çözüm önerilerini ele almak, genel durum değerlendirmesi yapmak amacıyla Vali Mustafa Çiftçi başkanlığında merkez muhtarlar ile bir araya gelinerek toplantı düzenlendi. Aras EDAŞ ev sahipliğinde gerçekleşen toplantıya Erzurum Valisi Mustafa Çiftçi, Aras EDAŞ Genel Müdürü Fikret Akbaş, Şirket yöneticileri ve merkez muhtarları katıldı. Mahalle muhtarları ile bir araya gelinen toplantıda, mahallelerin genel değerlendirilmesi ile ilgili konular hakkında fikir alışverişinde bulunuldu. Vali Mustafa Çiftçi muhtarların vatandaş ile devlet arasında bir köprü oluşturduğunu, mahallelerin sorunlarını en iyi şekilde bildiklerini ve bu nedenle onların görüş ve önerilerinin kendileri için büyük önem taşıdığını vurguladı. Düzenli olarak muhtarlar ile bir araya geldiklerine değinen Aras EDAŞ Genel Müdürü Fikret Akbaş, bu toplantılarda bölgede yapılan hizmetlerin değerlendirildiğine dikkat çekerek: "Muhtarlarımız, vatandaştan gelen taleplerin bizlere ulaşmasındaki en önemli rolü üstlenen yerel yöneticilerimizdir. Aras EDAŞ olarak muhtarlarımızla sık sık toplantılar düzenliyor, talep ve önerilerini tek tek dinliyoruz." dedi. "Muhtarlarımıza Özel VIP Hattı" Muhtarlar için özel bir hat oluşturduklarını dile getiren Akbaş: " Oluşturduğumuz VIP hattımızla herhangi bir talebi anında çözüme kavuşturuyoruz. Burada muhtarlarımızın numaraları sisteme kayıtlı. Aradıklarında hemen oluşturmuş olduğumuz bu VIP hat sayesinde iletişimimizi daha hızlı bir şekilde sürdürme imkanı elde ediyoruz. Zaten muhtarlarımız ile sürekli diyalog halindeyiz. Büyük bir özveriyle her türlü çalışmaya destek olan muhtarlarımıza bu vesileyle de tekrar teşekkür ediyorum." dedi. Akbaş" Ayrıca sorumluluk alanımızdaki başka kurumların altyapı çalışmaları esnasında enerji hatları açığa çıkabiliyor. Can ve mal güvenliği tehdit edebilecek bu gibi durumlara müdahale edebilmemiz için anında bilgilendirilmemiz gerekiyor. İşte muhtarlarımız ile kurduğumuz bu hat sayesinde yalnızca enerji sorunları değil bu gibi sorunlara da anında müdahale etme imkanımız oluyor." dedi. Gerçekleşen toplantıda mahalle muhtarları söz alarak sorun, talep ve önerilerini dile getirdi. Çözüm odaklı gerçekleşen toplantıda; altyapı çalışmalarından enerji arzına kadar birçok konuda muhtarların istekleri, önerileri dinlenildi.
İzmir Deniz tutkusuyla gelen başarı Yaşar Üniversitesi Sanatta Yeterlik Doktora öğrencisi Nermin Sena Özger, denizlerde sürdürülebilirlikle ilgili pek çok projeye imza attı. Son olarak Özger’in de arasında yer aldığı Antalya Sualtı Sporları Kulübü, Kaş’ta düzenlenen TSSF Altın Palet Sualtı Görüntülüme Türkiye Şampiyonası’nda Türkiye ikincisi oldu. 8 kişilik dalış ekibi çektikleri su altı fotoğraflarıyla fark oluşturdu. Deniz tutkunu akademisyen Nermin Sena Özger’in de yer aldığı Antalya Sualtı Sporları Kulübü, TSSF Altın Palet Sualtı Görüntülüme Türkiye Şampiyonası’nda Türkiye ikinciliği ödülünü kazandı. Kaş’ta düzenlenen törende 8 kişilik dalış ekibi, Geniş Açı, Modelli Geniş Açı, Makro, Tema (Tünikat deniz canlıları), Balık kategorilerinde çektikleri fotoğraflarla yarıştı. Nermin Sena Özger, Celil Çağlar, Öncel Yeleğen, Özgür Çavuş, Turusen Yüzbaş, Seyhan Tavukçular, Can Türktan, Çağatay Arıcan’dan oluşan ekipten 4 sporcu ilk 10’da yer alırken, Antalya Sualtı Sporları Kulübü takım puanı ile Türkiye ikincisi oldu. Denize aşık akademisyen Foça’da doğup büyüyen Nermin Sena Özger’in Yaşar Üniversitesi bünyesinde gerçekleştirdiği, denizdeki canlılara yaşam alanı oluşturmayı amaçlayan atık midye kabuklarından yapay resif üretimi projesinin yanı sıra pek çok projede yer alıyor. Aynı zamanda dalış eğitmeni olan Özger, hobisiyle akademik çalışmalarını birleştirerek başarılara imza atıyor. Özger, denize olan tutkusuyla yaptığı projeler sayesinde bu yaz Yunanistan’ın Sisam Adası’ndaki Archipelagos Marine Conservation Institue’de araştırma görevlisi olarak staj yaptı. Burada deniz yaşamı ekolojisi ve tarama, deniz memelileri ekiplerini gözlemleyen Özger, farklı disiplinlerden gelen üniversite öğrencileri ile yapay resif tasarımı çalıştayı düzenledi. Deniz yaşamındaki kadınlar için proje Özellikle kadınları odağına alan projeler üretmeye önem veren Özger, kadınlara denizi sevdirmek için 4 senedir “Kız Kıza Dalıyoruz” ve “Kadın ve Deniz Çemberi” etkinliklerini yürütüyor. Nermin Sena Özger, hedef kitlesine denizden çekinen ve denizle barışmak isteyen kadınları alan yeni projesi “Women For Marine Life” ile ise denizdeki yaşamı korumak için farkındalık oluşturmayı amaçlıyor. Geçtiğimiz eylül ayında ise bu projeyle, deniz ağırlıklı etkinlikler ile korkularını yenen kadınlar, deniz ekolojisi hakkında bilgilenecek ve eğitimlerin sonunda deniz yaşamını korumak için uzmanlık belgesi alacak. Aynı proje sayesinde İspanya’nın Trasmulas köyünde ise “AdventureHer” adlı kadınların outdoor sporlar eğitimi aracılığıyla güçlendirilmesi ile ilgili bir programa dalış topluluğu AquaX’i temsilen katıldı. Yaşar Üniversitesi doktora öğrencisi Özger, “Hepsinde amacım kadınların denize ilgisini artırmaktı. Böylece deniz yaşamını gösterip sevdirmeyi amaçladım. Şimdi işin içine bir de uzmanlık eğitimini ekledim. Böylece kadınlar artık sertifikalı deniz savunucuları olabilecek” dedi.