EKONOMİ - 30 Temmuz 2024 Salı 13:11

Gönen kavunu tezgahlarda

A
A
A
Gönen kavunu tezgahlarda

Balıkesir’in Gönen ilçesinde üretilip satılan Gönen kavunu tezgahlardaki yerini aldı. Halk arasında muz kavunu adıyla da anılan Gönen kavunu aroması ve kokusuyla öne çıkıyor.



Gönen’e bağlı Körpeağaç Mahallesi’nde yetiştirilen Gönen kavunu mevsimin en güzel kavunu olarak biliniyor. Yaz mevsiminde bolca tüketilen ve halk arasında muz kavunu olarak bilinen Gönen kavunu uygun fiyatıyla tezgahlarda yerini aldı. Üretici Turgut Dikme de Gönen’in meşhur kavunu olan muz kavununu üretip satanlardan biri. Üretici Turgut Dikme , “Gönenimizin yerli kavunlarını kendim üretiyorum. Körpeağaç Mahallesi’nde 25 dönüm arazimde bu kavunları üretiyorum. Çok emek isteyen bir iş, çok mücadele ettim. Gönen halkı için getirdik, satıyoruz. İnsanlar çok memnun. Aroması çok güzel,” diye konuştu.


(UOS-

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir ESO, "Türkiye, madencilerin alın teriyle güçleniyor" Eskişehir Sanayi Odası (ESO) Başkanı Celalettin Kesikbaş ve Yönetim Kurulu, Madencilik Komitesi Üyesi Mehmet Rallas, 4 Aralık Dünya Madenciler Günü nedeniyle bir mesaj yayınladı. Kesikbaş mesajında madenciliğin sanayinin temel taşlarını oluşturmakla kalmadığını, aynı zamanda ekonomimizin büyümesinde kritik bir rol oynadığını dikkat çektiğine vurgu yaptı. Rallas ise madencilik sektörünün, endüstrinin her alanına hammadde ve ara ürün sağlayan stratejik bir öneme sahip olduğuna dikkat çekti. İhracata büyük katkı Madencilik sektörünün, Türkiye’nin sanayisinin gelişmesi ve enerji üretiminin sürdürülebilirliği açısından kritik bir rol oynadığını ifade eden ESO Başkanı Kesikbaş, “Ülkemiz yer altı zenginlikleri ve madencilik altyapısı ile dünya çapında önemli bir oyuncu konumundadır. 2023 verilerine göre, Türkiye’nin maden ihracatı 7 milyar dolara yaklaşmış olup, bu rakam ülke ekonomisine önemli katkılar sağlamaktadır. Aynı zamanda madencilik sektörü, Türkiye’nin istihdam sağlama noktasında da önemli bir rol oynamaktadır. 2022 yılı itibariyle yaklaşık 100 bin kişi, maden sektöründe çalışmakta ve bu sayı her geçen yıl artmaktadır.” dedi. Ancak madenciliğin sunduğu fırsatlar kadar, beraberinde getirdiği sorumlulukların da büyük olduğunu söyleyen Kesikbaş, “Teknoloji ve yeniliklerin gücüyle daha çevre dostu ve güvenli madencilik yöntemleri geliştirilmeye devam etmeliyiz. Madencilik sektörünün modernleşmesi, yerel kalkınmayı desteklemesi ve çevreyi koruması için atılan her adım büyük önem taşımaktadır. Bu vesile ile 4 Aralık Dünya Madenciler Günü’nü kutluyor, başta şehit madencilerimiz olmak üzere, tüm madencilerimize sağlık, mutluluk ve başarılar diliyorum.” diye konuştu. Stratejik öneme sahip Madenciliğin yalnızca bir sektör değil; tüm sanayinin hammaddesini ve ara ürününü sağlayan yerli ve milli sanayinin vazgeçilmezi olduğunu savunan ESO Yönetim Kurulu Üyesi ve Madencilik Komitesi Üyesi Mehmet Rallas, “Enerji, savunma, inşaat, teknoloji ve tarım gibi pek çok sektör, madencilik ürünleriyle katma değer oluşturmakta ve üretim yapmaktadır. Bu nedenle madencilik sektörü, endüstrinin her alanına hammadde ve ara ürün sağlayan stratejik bir öneme sahiptir. Ancak bu kaynakların yalnızca çıkarılması yeterli değildir; ileri teknolojilerle işlenerek katma değerli ürünlere dönüştürülmesi gerekmektedir. Sanayide dışa bağımlılığı azaltmanın anahtarı, madenciliğin katma değerli ürünlere dönüştürülmesidir.” dedi. Yeşil ekonominin bel kemiği Özellikle yeşil dönüşüm sürecinde güneş panelleri, rüzgar türbinleri ve elektrikli araç bataryaları gibi teknolojiler için vazgeçilmez olan endüstriyel minerallerin, madenciliğin geleceğin dünyasında ne denli kritik bir rol oynayacağını gözler önüne serdiğine dikkat çeken Rallas, “Bu nedenle, madencilik sektörüne yapılan her yatırım, yalnızca bugünün değil, yarının ekonomisine yapılan bir yatırımdır.” yorumunda bulundu. Kaynakların doğru yönetimi Madencilik sektörünün sürdürülebilirliği ve rekabetçiliği için nakliye maliyetlerini artıran motorindeki ÖTV’nin madencilik özelinde tıpkı deniz taşımacılığında olduğu gibi muafiyet sağlanması gerektiğini savunduklarını belirten Rallas, “Madencilik bir kaynak endüstrisi olduğu için kaynakta yapılacak her iyileşme mutlak surette son ürüne yansıyacaktır. Ayrıca, motorindeki ÖTV muafiyetiyle birlikte sağlanan tasarrufun Ar-Ge faaliyetlerine yönlendirilerek sektörün inovasyon kapasitesinin artırılması, yerli ve milli üretim hedeflerimize ulaşmamızı kolaylaştıracaktır. Ar-Ge’ye dayalı inovasyon, madenciliğin katma değerli ürünler üreten bir güç merkezi haline gelmesi için kritik bir unsurdur.” dedi. Doğru madencilik Madenciliğin doğru yapılmadığı bir ortamda sanayiye katma değer üretemediğini ve yerli üretim hedeflerimize ulaşmanın mümkün olmadığına değinen Rallas, “Madenciliğe sağlanan desteklerin aslında tüm sanayiye sağlandığını bir kez daha vurgulamak istiyorum. Türk sanayisinin üretmiş olduğu ürünlerin girdi maliyetleri ne kadar düşük seviyede ve kalitesi de ne kadar yüksek seviyede olduğu sürece, dünya ticaretinde stratejik konuma sahip olabiliriz.” dedi. Güçlenen Türkiye Yeryüzünün derinliklerinden zenginlik çıkararak ülkemize, insanlığa alın ve akıl teriyle hizmet eden tüm madencilerimizin emeklerine ve fedakarlıklarına teşekkür etmek gerektiğini anlatan Rallas, “Madencilik, yalnızca bir sektör değil, bağımsız ve güçlü bir Türkiye’nin en sağlam destek noktasıdır. 4 Aralık Dünya Madenciler Günü’nüz kutlu olsun. Daha iyi bir madencilikle, daha güçlü bir Türkiye ve daha yaşanabilir bir dünya için birlikte çalışmaya devam edeceğiz.” diye konuştu.
Kocaeli Bu yöntem ile göğüs hastalıklarında daha erken teşhis mümkün Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Hamdi Ilgazlı, EBUS’un (endobronşiyal ultrasonografi) göğüs hastalıklarında günümüzde en önemli tanı yöntemlerinden biri olduğunu ifade ederek, "Bu yöntem havayolunun içinin görüntülenmesi ve aynı anda havayollarının arkasındaki yapıları görme imkanı sağlar. Dokulara zarar vermeden biyopsi yapma imkanı tanıyan bu yöntem, birçok hastalığın teşhis ve tedavisine yardımcı olur" dedi. VM Medical Park Kocaeli Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Hamdi Ilgazlı, göğüs hastalıklarında tanı konma yöntemleri hakkında açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Ilgazlı, bronkoskopi ve ultrason teknolojilerinin birleşiminden oluşan, nefes borusu ve hava yollarının (bronşların) içini ve çevresindeki dokuları ayrıntılı olarak incelemeyi sağlayan bir yöntem olan EBUS’un, göğüs hastalıklarında günümüzde en önemli tanı yöntemlerinden biri olduğunu ifade etti. Öncelikle bronkoskopi hakkında bilgilendirmede bulunan Prof. Dr. Ilgazlı, "Endoskopi, genel olarak ucunda kamera ve ışık bulunan esnek bir aletle kesi yapılmadan insan vücudundaki içi boş doku ve organları inceleme yöntemidir. Göğüs hastalıklarında hava yollarının yani nefes borusu ve büyük bronşların teşhis ve tedavi amaçlı olarak içinin görülebilmesine ise bronkoskopi denilmektedir. Bronkoskopi işlemi esnek (fleksibl) ve rijit bronkoskop olarak iki çeşitli cihaz ile yapılabilmektedir. Rijit bronkoskopi 19. yüzyılın sonundan beri bilinen ve kullanılan bir teknikken, günümüzde yaygın olarak kullanılan fleksibl (bükülebilen) bronkoskoplar 1966’da ortaya çıkmıştır. Günümüzde bronkoskopi, başta akciğer kanseri olmak üzere solunum yollarını veya birçok akciğer hastalığının teşhis ve tedavisinde kullandığımız hava yollarının, yani bronşların içerisini görmemizi sağlayan endoskopik bir tekniktir" dedi. "Doku ve damarlar çok net olarak görüntülenebilmektedir" İşlemin bronkoskop denilen bükülebilir, kıvrılabilir yumuşak ve ucunda kamera olan bir cihazın burun ya da ağız yoluyla hava yollarına ilerletilmesi ve hava yollarının görünebilir hale getirilmesi ile yapıldığını söyleyen Prof. Dr. Ilgazlı, "Bronkoskopi, genel anestezi altında hastanın hiçbir şey hissetmeden ve duymadan yapılabileceği gibi lokal anestezi ve sedasyonla da yapılabilir. Aslında işlem ağrısız bir işlemdir. Burada anestezi madde hastanın heyecanını yatıştırmak ve öksürük ya da bulantı reflekslerini ortadan kaldırmak veya baskılamak için kullanılır" diye konuştu. Prof. Dr. Ilgazlı, ultrason hakkında ise şu bilgileri paylaştı: "19. yüzyılın ortalarında sesin yankılanmasından yararlanılmaya başlanılmış ve günümüzde yüksek frekanslı ses dalgalarını kullanan ultrason tarayıcılar, bir el cihazı ile vücudu taramak için kullanılmaktadır. Medikal mühendisliğin ve ultrason teknolojisindeki gelişim sayesinde artık ultrason fiberoptik bronkoskopun ucuna yerleştirilerek hem havayolunun içi görülürken hem de bronş duvarının arkasındaki doku ve damarları çok net olarak görüntülenebilmektedir." "Göğüs hastalıklarında en önemli tanı yöntemlerinden biri" Endobronşiyal ultrasonografi yöntemini anlatan Prof. Dr. Ilgazlı, "Bronkoskopi ve ultrason teknolojilerinin birleşiminden oluşan, nefes borusu ve hava yollarının (bronşların) içini ve çevresindeki dokuları ayrıntılı olarak incelemeyi sağlayan bir yöntem olan endobronşiyal ultrasonografi (EBUS), göğüs hastalıklarında günümüzde en önemli tanı yöntemlerinden biridir. EBUS, yani endobronşiyal ultrasonografi havayolunun içinin görüntülenmesi ve aynı anda havayollarının arkasındaki yapıları görme imkanı sağlar ve bu sayede birçok hastalığın teşhis ve tedavisine yardımcı olur. EBUS’un ilk faydası örnek alınacak hedefi görerek örnek alınmasını sağlaması diğeri ise kan damarlarının ultrasonografi ile görüntülenmesi ve bu sayede damar yaralanması riskinin en aza indirilmesidir" şeklinde konuştu. Prof. Dr. Ilgazlı, EBUS’un hangi hastalıklarda kullanıldığını ise şöyle sıraladı: "Akciğer kanseri tanısı ve evrelemesi, mediastinal lenf bezi büyümeleri, sarkoidoz, mediastinal kitleler, tüberküloz, enfeksiyon hastalıkları, tüberküloz ve lenfoma teşhisinde de kullanılır" "Akciğer kanserinde tercih ediliyor" EBUS ile akciğer kanserine teşhis konma sürecini anlatan Prof. Dr. Ilgazlı, "EBUS öncelikle akciğer kanserinin göğüs içerisindeki lenf bezlerine yayılıp yayılmadığının yanı sıra mediastinal evreleme için kullanılmaktadır. Eğer tümör göğüs içerisindeki bezlerine yayılmışsa, uygulanacak tedavi yolu farklıdır. Hastaya cerrahi müdahale yapılıp yapılmaması tamamen bu evrelemeye yani bu işleme bağlı olabilir. EBUS yöntemi kanser dışı lenf bezlerini tutan hastalıkların tanısında da kullanılabilir. Örneğin, tüberküloz, sarkoidoz, lenfomalar, lenf bezlerini tuttuklarından bu yöntemle kolaylıkla teşhise ulaşılabilir. Yine bu yöntemle sadece lenf bezleri değil, göğüs içerisinde bronş duvarına komşu tümörlerin de teşhis edilmesi veya enfeksiyon bölgelerinden de örnek alınması mümkün hale gelmiştir. Kısacası, EBUS yöntemi son yıllarda göğüs hastalıkları alanında veya bronkoskopi alanındaki en önemli buluşlardan biridir ve dünyada yaygınlığı giderek artmaktadır" dedi. "Genelde 20-30 dakika sürüyor" İşlemin kısa sürede tamamlanabileceğine değinen Prof. Dr. Ilgazlı, "Dokulara zarar vermeden biyopsi yapma, örnek alma imkanı sağlayan EBUS yöntemi öncesinde bu biyopsi işlemleri ameliyatla yapılıyordu ancak artık EBUS’la basit bir bronkoskopik yöntemle özel bir iğne kullanarak lenf bezlerini ya da kitlelerin içinden biyopsi alıp tanı konabiliyor. Genelde 20-30 dakika süren EBUS işlemi genel anestezi altında (tam uyutularak) yapılan kesisiz, ağrısız minimal invaziv bir güvenilir işlemdir. Hasta işlem tamamlandığında duruma göre aynı gün evine dönebilir" ifadelerini kullandı.