EKONOMİ - 24 Ekim 2024 Perşembe 09:32

2024-2025 zeytin sezonunda 3 milyon 600 bin ton zeytin, 750 bin ton sofralık zeytin, 2 milyon 850 bin ton yağlık zeytin ve 475 bin ton zeytinyağı rekoltesi bekleniyor

A
A
A
2024-2025 zeytin sezonunda 3 milyon 600 bin ton zeytin, 750 bin ton sofralık zeytin, 2 milyon 850 bin ton yağlık zeytin ve 475 bin ton zeytinyağı rekoltesi bekleniyor

2024-2025 zeytin hasat sezonu tüm hızıyla devam ederken Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) yeni sezonun zeytin ve zeytinyağı rekolte tahminlerini açıkladı.


Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi Başkanı Dr. Mustafa Tan yapılan rekolte çalışmaları hakkında bilgiler vererek, "Bildiğiniz gibi 2009 yılından beri Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi koordinasyonunda bütün sektörün temsilcilerinin de içinde olduğu Ulusal Türkiye Zeytin ve Zeytinyağı Ulusal Resmi Tespit veya Rekolte Tahmin Komisyonu kuruluyordu. Bu yıl biraz daha format değiştirdik. Bakanlığımızın işin içine daha fazla girmesi daha önceden de vardı ama bu koordinasyonda ve özellikle il tarım müdürlüklerinin saha çalışmalarında ve koordinasyon konusunda daha etkin olduğu bir modele geçtik" dedi.


Geniş katılımlı bir çatı altında bu sezonun zeytin ve zeytinyağı rekolte çalışmalarının yapıldığını vurgulayan Tan, "Bunun için BÜGEM yani Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğüyle 29 Ağustos’ta bir toplantı yaptık ve bilahare eylül ayından itibaren bu grupların kurulmasıyla ki bunun için de Ulusal Zeytin Konseyinin zaten hepsi üyesi, ziraat odaları, sivil toplum kuruluşları, birlikler, ticaret odaları, ihracatçı birlikleri vesaire bütün sektörün temsilcileri vardı. Saha çalışmalarının yanı sıra bölgedeki teorik çalışmalarda ve uzun yıllara dayalı bahçeler seçilerek buradaki sayımlar gerçekleşti" dedi.



"Ülkemiz zeytincilikte büyük bir atılım içinde"


Geçtiğimiz yıllarda zeytin üretimi anlamında dünya ikinciliğinin bir tesadüf olmadığına değinen Dr. Tan, "Ülkemiz büyük bir atılım içinde biliyorsunuz zeytincilikte. 2022, 2023 yılında dünya ikinciliğini almıştı İspanya’nın ardından. O yıllarda İspanya’da kuraklık vardı. Ülkemiz daha şanslıydı ama bunun bir tesadüf olmadığını bu yıl da ülkemiz gösterdi. Bu anlamda sevincimiz büyük" diye konuştu.


Yapılan rekolte çalışmalarının bilimsel yöntemler ile yapıldığını ifade eden UZZK Başkanı Dr. Tan, "Bu yılki rekolte heyetimiz bu konuda gerçekten Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyinin içinde olduğu bir rekolte ve koordinasyonun da yer aldığı zeytincilik araştırma enstitüsüyle çok bilimsel oldu ve sonuçların çok titizlikle incelenerek ortaya koyuldu. Bu uğurda emekleri dokunan bütün il tarım müdürlükleri ve sektörün temsilcilerine teşekkür ediyorum öncelikle" ifadelerini kullandı.



"2024-2025 üretim yılı Türkiye’nin yeni bir rekoru"


Bu yıl Türkiye’nin zeytin ve zeytinyağı üretiminde kendi rekorlarını kırdığını müjdeleyen Dr. Mustafa Tan, "Bu yılki rekolte sonuçlarının da ülkemiz ve dünya zeytinciliği ve sektörümüzün hayırlı olmasını diliyorum. Bu doğrultuda 2024-2025 üretim yılının Türkiye’nin yeni bir rekoru olduğunu sizlere müjdelemek istiyorum. Bu nedir? Türkiye’de 171 milyon bu yıl sayılan ağaç var, meyve veren ağaç 171 hatta yüz 172 milyon. 32 milyon 500 bin de henüz meyve vermeyen ağaçla toplam 203 milyon ağaca ulaştı Türkiye. Bu geçen sene 201 milyon civarındaydı. Yani bir 2 milyonluk her yıl artış var. Dolayısıyla bunlara baktığımız zaman bu yıl 3 milyon 600 bin ton toplam zeytine ulaşmış durumdayız. Bundan 750 bin tonunun yani toplam zeytinin yüzde yirmisi sofralık zeytine ayrılarak yeni bir dünya rekoru olan dünya birinciliğine bizi taşıyan 750 bin tonluk bir sofralık zeytinin rekoltesi tahmin edildi. Bunu toplam zeytinden düştüğümüz zaman geriye kalan 2 milyon 850 bin ton yağlık zeytinin de 6 kiloda 1 kilo ortalamayla ki bu diğer yıllar ortalamasından yüksektir. Çünkü bu yıl malum son dönemde özellikle kuraklık nedeniyle zeytinler altı kilolarda, altı buçuk kilo, yedi kilolarda bir kilo zeytinyağı üretiyor. Ama ortalama yani bütün sezon düşündüğümüz zaman bu oranın altıda bir olduğunu kararlaştırdık ve 2 milyon 850 bin tonu 6’ya böldüğümüz zaman 475 bin ton bir zeytinyağı rekoltesi tahmin ediliyor ki bu da 2022-2023’de iki yıl öncesi 421 bin ton olan rekoru da geçmiş oluyor" şeklinde konuştu.


Bu rakamların bir kilometre taşı olduğuna değinen Dr. Mustafa Tan, “Ben bu rakamların bu değerlerin ülkemizin dünya ikinciliği hedefinde daha sonrasında tabii liderliği hedefinde önemli bir kilometre taşı olduğunu düşünüyorum. Son üç yılda da iki defa rekor kırmamızın da çok sektörce uğurlu bir yol olduğunu düşünüyorum. Hayırlı olmasını diliyorum bu sonuçların" ifadelerine yer verdi.


Geçtiğimiz yıllardan kalan stok zeytin ve zeytinyağlarına değinen Dr. Tan, "Geçtiğimiz yıldan ihracat biliyorsunuz bir dönemde kısıtlama olduğu için iç tüketimi de düşürmek suretiyle ve katma değeri yükseltmek amacıyla kısıtlanmıştı. Bu bir miktar amacına ulaştı. Ama tabii dünya fiyatları yükseldiği için iç piyasada bunu tutamadık. Dolayısıyla stok oluştu. Yani beklenen ihracat bir önceki ihracat yılındaki ihracata ulaşamadığı için oradan gelen bir stok var. Ve bunun da tahmini 100-150 bin ton civarında. Ama sofralık zeytinde de yaklaşık bunun üç katı bir stok durumu görünüyor bilançolar üzerinde" dedi.



2024-2025 zeytin sezonunda 3 milyon 600 bin ton zeytin, 750 bin ton sofralık zeytin, 2 milyon 850 bin ton yağlık zeytin ve 475 bin ton zeytinyağı rekoltesi bekleniyor

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Meme kanserine karşı bilinçli olmak hayat kurtarıyor Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Ümit Turan, memede kitle, meme başında çökme, kanlı akıntı, kaşıntı ya da pullanma, meme derisinde ortaya çıkan kızarıklık veya portakal kabuğuna benzeyen görünümün meme kanserini gösteren önemli işaretler olduğunu söyledi. Meme kanserinin kadınlarda kansere bağlı ölümlerin en önemli sebeplerinden biri olduğunu söyleyen Medline Adana Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Ümit Turan, hastalıkla mücadelede en etkin yöntemin kadınların bu hastalık hakkında bilinçli olması ve vücudunu tanıması olduğunu söyleyerek önemli bilgiler verdi. Hastalığın görülme sıklığı artıyor Doç. Dr. Turan, gelişmiş ülkelerde akciğer kanserinden sonra kadınlarda en sık rastlanan kanser türü olan meme kanseri her 8 kadından 1’inde görüldüğünü söyleyerek, “Bu durum ise tüm kadın kanserlerinin yüzde 24’üne, kanserden ölümlerin ise yaklaşık yüzde 15’ine karşılık geliyor. Erken teşhis hayat kurtaran en önemli faktör. Meme kanserinde hastalığın görülme sıklığının dünya genelinde artmaya devam ediyor” dedi. Tarama programları ihmal edilmemeli Meme kanseriyle ilişkili birçok risk faktörü tanımlandığını kaydeden Doç. Dr. Turan, “Bu risk faktörlerin bazıları değiştirebilir, bazıları ise değiştirilemez faktörlerdir. Ancak bir kadının bu risk faktörlerine sahip olması mutlaka meme kanserine yakalanacağı anlamına gelmez. Risk faktörlerine sahip pek çok kadın hiçbir zaman kansere yakalanmayabilir. Riskli grupta yer alan kadınlar meme kanseri için belirlenmiş olan tarama programlarından veya diğer önleyici tedbirlerden yararlanarak erken tanı ve tedavi alabilirler. Bunun yanı sıra belirlenebilir risk faktörleri olmayan kadınlarda da meme kanserinin ortaya çıkabileceği akıldan çıkartılmamalıdır” diye konuştu. Genetik geçiş riski artırıyor Ailesinde meme kanseri ilgili güçlü bir geçmişi olan ve kendisini bu kanser türüne yatkın hale getiren genlerden birini miras alan bir kadında hastalığa yakalanma riskinin yüzde 50’nin üzerinde olduğunu kaydeden Turan, “Bunun yanı sıra bir kadının kişisel risk faktörleri meme kanserine yakalanma ihtimalinin düşük olduğunu gösterse bile, meme kanseri taraması hakkında bilgi sahibi olması ve programlara katılması önemlidir” dedi. Belirtiler varsa zaman kaybedilmemeli Memede kitle, meme başında çökme, kanlı akıntı, kaşıntı ya da pullanma, meme derisinde ortaya çıkan kızarıklık veya portakal kabuğuna benzeyen görünümün meme kanserini gösteren önemli işaretler olduğunu ifade eden Doç. Dr. Turan, bu gibi belirtileri fark eden kadınların zaman kaybetmeden meme sağlığı konusunda uzman bir hekime başvurmalarını önerdi. Erken teşhis hayat kurtarıyor Ülkemizde uygulanan tarama programlarının hayat kurtarıcı bir role sahip olduğunu belirten Doç. Dr. Turan, erken teşhis için neler yapılması gerektiğini ise şöyle anlattı: “Ailesinde meme kanseri öyküsü olmayan ve standart risk grubunda yer alan kadınlarda 20 yaşından itibaren her ay düzenli şekilde olmak üzere kendi kendine meme muayenesi başlanmalı. 35 yaşından itibaren ise yıllık klinik meme muayenelerinin uzman bir doktor tarafından gerçekleştirilmesi önemlidir. 40 yaşından sonra da 2 yılda bir, 50 yaşından itibaren ise her yıl mamografik tarama testlerine başlanması erken tanı için büyük önem taşır.”
Elazığ Doç. Dr. Önalan: ’’Osteoporoz, toplumlarda sıklığı artan bir halk sağlığı problemidir’’ Fırat Üniversitesi Hastanesi İç hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erhan Önalan, Dünya Osteoporoz Günü dolayısı yaptığı açıklamada, osteoporozun toplumlarda sıklığı artan bir halk sağlığı problemi olduğunu söyledi. Doç. Dr. Erhan Önalan, osteoporozun kemik mineral yapısının ve kemik kütlesinin bozulması neticesinde kemikte kırılganlığın arttığı önemli bir halk sağlığı problemi olduğunu kaydetti. Sedanter yaşam tarzı ve sağlıksız beslenme sonucunda toplumlarda osteoporozun giderek görülme sıklığının arttığını aktaran Doç. Dr. Önalan, Türkiye’de 2010 yılında yapılan bir çalışmada özellikle elli yaş üstü osteoporozlu bireylerin yüzde 25’inde kemik kırılganlığında artmaların meydana geldiğini ve kırılganlığı artmış olan bireylerin yüzde ellisinin ise osteoporoz hastalığı ile sonuçlandığını vurguladı. Doç. Dr. Önalan, komplikasyon olmadığı sürece osteoporozun kolay kolay hastalarda şikayet oluşturmadığını, hastalarda komplikasyonun gelişmesinden sonra baş, sırt ağrısı, kamburlaşma, kemik kırıkları, kemik kırıklarına bağlı boyun kısalığı, yaygın kemik ağrıları, kalçadaki kırıklara bağlı yürüyememe gibi çeşitli problemler ile hastaların kendilerine başvurduklarını ifade etti. Ayrıca ortaya çıkan kırıklar neticesinde hastalarda ölümcül sonuçlara sebebiyet veren kalça kırıklarının hastanede yatışların önemli bir sebebini oluşturduğunun altını çizen Doç. Dr. Önalan osteoporoz hastalarının ve risk faktörü olan bireylerin erken dönemde teşhislerinin konulması gerektiğini söyledi. ’’İskelet erken dönemde kalsiyum ve D vitamini ile desteklenmeli’’ Doç. Dr. Erhan Önalan, özellikle otuzlu yaşlara kadar alınan kalsiyum ve sağlıklı beslenme neticesinde kemiğin mineral yapısının güçlendiğini ve kütlesinin arttığını, proteinli yapılar ve hayvansal gıdalarla beslenme neticesinde kemik yapımızın oldukça güçleneceğini bunun aksi olarak sağlıksız beslenme, yetersiz kalsiyum alımı, yetersiz hareket ve yetersiz sporun sonucunda ise kemik kitlesinin otuzlu yaşlarda istenilen ideal düzeye ulaşmadığını, bunun sonucunda da ilerleyen dönemlerde kemik yıkımının otuzlu yaşlardan sonra artması ile birlikte, özellikle kadınlarda menopoz sonrasında, erkeklerde de yetmiş yaş sonrasında ciddi anlamda yıkımın söz konusu dile getirdi. Fırat Üniversitesi Hastanesi İç hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erhan ÖNALAN, insan iskeletinin erken dönemde yeterli oranda kalsiyum ve D vitamini ile desteklenmemesi ve temelinin sağlam oluşturulamaması halinde ilerleyen dönemlerde osteoporozla karşılaşma riskimizin yüksek olacağını vurguladı. Doç. Dr. Erhan Önalan, belli yaşlara gelindiğinde kadınlarda menopoz sonrası erkeklerde de yetmiş yaş sonrasında osteoporoz açısından taranması gerektiğini, ayrıca romatizmal hastalık, endokrin hastalık ve osteoporoza neden olabilecek kronik ilaç kullanımı mevcut olan hastaların mutlaka erken dönemde sekonder osteoporoz açısından taranması gerektiğini de sözlerine ekledi.
Bursa Girit mutfağının lezzetlerinden ’nohut mayalı Akdeniz ada ekmeği’ BESAŞ bayilerinde Bursa Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden BESAŞ, ata tohumu siyez buğdayı ve karakılçık buğdayından ürettiği ekmeklerin ardından şimdi de orijinal tariflerine uygun olarak ürettiği ‘nohut mayalı Akdeniz ada ekmeği’ni sofralarla buluşturuyor. Bursa’da sağlıklı ve güvenilir gıdayı vatandaşlarla uygun fiyata buluşturan Bursa Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden BESAŞ, ürün yelpazesini de her geçen gün geliştiriyor. Günde yaklaşık 200 bin ekmeği Bursalılarla buluşturan BESAŞ, ata tohumu siyez buğdayı ve karakılçık buğdayından ürettiği ekmeklerden sonra aslına uygun olarak ürettiği ‘nohut mayalı Akdeniz ada ekmeğini de ‘Ada vatandan ana vatana’ temasıyla satışa sunuyor. Giritya Mudanya Giritliler ve Yanyalılar Kültür ve Dayanışma Derneği ile iş birliği yapan BESAŞ, Giritli göçmenlerin önemli bir kültür parçası olan nohut mayalı ekmeği tariflere uygun olarak üretti. Yeni ürünün tanıtım toplantısı yapıldı. Programa katılanlar özel lezzeti tatma imkanı da buldu. Büyükşehir Belediye Başkanvekili Mustafa Orkun Gazioğlu, BESAŞ’ın her geçen gün ürün kalitesini ve çeşitliliğini artırarak Bursalılara hizmet ettiğini söyledi. Nohut mayalı ekmeğin önemli bir kültürel zenginlik olduğunu belirten Gazioğlu, bu tür kültürel çeşitlilikleri tüm Bursa’ya tanıtmayı ve Bursalılar ile buluşturmayı amaçladıklarını ifade etti. BESAŞ Genel Müdürü İbrahim Alpay Demirtaş, nohut mayalı ekmeğin kendi çocukluğunun önemli bir lezzeti olduğunu dile getirdi. Giritli göçmenlerin büyüklerinden öğrendikleri tarifin aslına bağlı kalarak BESAŞ’ın gıda mühendisleriyle birlikte üretim yapıldığını anlatan Demirtaş, “Bu proje bizleri çok heyecanlandırdı. Değerlerimizi yaşatmak ve unutulmasını engellemek istiyoruz. Giritli göçmenlerin severek tükettiği nohut mayalı ekmeği tüm Bursalıların da seveceğine inanıyorum. Projede emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Hayırlı olsun” dedi. Dernek Başkanı Zehra Nur Biricik, nohut mayalı ekmeği büyüklerin çok sık yaptığını hatırlatarak Giritli göçmenlerin kültüründe önemli bir yer tuttuğunu söyledi. Büyüklerin tarifini nesilden nesile aktarmayı arzuladıklarını belirten Biricik, “BESAŞ ile bu doğrultuda çalışma başlattık. Dernek olarak ekmeğin nasıl yapıldığını araştırdık, bu işi bilenlerle konuştuk. Onların verdiği tarifleri BESAŞ ile paylaştık. Gıda mühendislerinin çalışması sonucunda ortaya çok güzel bir ürün çıktı. Bu lezzeti tüm Bursa ile paylaşmak istiyoruz. Emeği geçenlere teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı. Yeni ürünün tanıtım toplantısına, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanvekili Mustafa Orkun Gazioğlu, Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, Dış İlişkiler Daire Başkanı Pınar Işıkyıldız, BESAŞ Genel Müdürü İbrahim Alpay Demirtaş, Kültür AŞ Genel Müdürü Yankı İçöz, Giritya Mudanya Giritliler ve Yanyalılar Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Zehra Nur Biricik, meclis üyeleri, belediye bürokratları ve vatandaşlar katıldı.