ÇEVRE - 14 Ekim 2024 Pazartesi 11:58

Çocuklara doğa ve hayvan sevgisi anlatıldı

A
A
A
Çocuklara doğa ve hayvan sevgisi anlatıldı

Aydın’ın Nazilli ilçesinde jandarma ekipleri tarafından ilkokul öğrencilerine doğa ve hayvan sevgisi anlatıldı.


Aydın İl Jandarma Komutanlığı Çevre, Doğa ve Hayvanları Koruma Tim Komutanlığı tarafından Bekirli İlkokulu öğrencilerine doğa ve hayvan sevgisi aşılamak amacıyla etkinlik düzenlendi. Jandarma ekipleri ile birlikte öğrencilerle okul duvarlarına " hayvan ve doğa temalı çıkartma yapıştırılıp ve Jandarma Dergisi" hediye edilerek geri dönüşüm, katı atık yöntemi, doğa ve hayvan sevgisi konularında, bilgilendirme faaliyeti gerçekleştirildi.



Çocuklara doğa ve hayvan sevgisi anlatıldı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Uraloğlu: "Antalya-Alanya Otoyolu’nun tamamlanmasıyla zamandan ve akaryakıttan 6,6 milyar tasarruf edeceğiz" Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Antalya-Alanya Otoyolu’nun tamamlanmasıyla zamandan ve akaryakıttan toplam 6,6 milyar lira tasarruf sağlanacağını dile getirdi. Bakan Uraloğlu, bakanlık binasında gerçekleştirilen Antalya-Alanya ve Ankara-Kırıkkale-Delice Otoyolu Projeleri Yapım Protokolü İmza Töreninde konuştu. Ankara-Kırıkkale-Delice ve Antalya-Alanya Otoyolları projesi gibi yeni projelerle karayolu ulaşım ağının gücüne güç katmaya ve vatandaşların güvenli ve konforlu ulaşımla buluşturmaya devam ettirdiklerini dile getiren Uraloğlu, “Bu yeni inşa edeceğimiz otoyollarımızdan Ankara-Kırıkkale-Delice Otoyolumuzun 101 kilometresini ana gövde, 19 kilometresi ise bağlantı yolu olmak üzere toplam 120 kilometre uzunluğunda projelendirdik. Proje çerçevesinde; Ankara Çevre Yolu, İmar Yolu, Elmadağ, Kırıkkale Batı, Kırıkkale Güney, Kırıkkale Doğu ve Yozgat Ayrım Kavşağı olmak üzere 7 adet kavşak, toplam uzunlukları 3 bin 656 metre olan 4 adet tünel, 3 bin 652 metrelik 8 adet viyadük ve 3 adet otoyol hizmet tesisi de inşa edeceğiz” dedi. Ankara-Kırıkkale-Delice Otoyolu’nun Marmara’dan Doğu Anadolu’ya, Ege’den Karadeniz’e, Akdeniz’den Karadeniz’e erişim sağlayan kara yolu koridorları arasında önemli bir köprü özelliği taşıdığını dile getiren Uraloğlu, “Bu proje ile yük ve yolcu taşımacılığını daha güvenli, hızlı ve konforlu bir şekilde Ankara’nın doğu ve kuzey koridoruna ve buradan da Ortadoğu ve Kafkas ülkelerine aktarmış olacağız. Ankara-Kırıkkale arasında bulunan mevcut devlet yolu yoğunluğunu da azaltmış olacağız. Kırıkkale; Yozgat-Sivas üzerinden Doğu’ya, Çorum üzerinden Orta Karadeniz’e, Kayseri üzerinden Doğu Akdeniz ve Güneydoğu’ya uzanan yolların kavşak noktasında yer alması bakımından, bu proje 43 il için batıya açılan kapıdır. Trafik sıkışıklığının ortadan kalkmasıyla; zamandan 2,8 milyar lira, akaryakıttan 500 milyon lira olmak üzere yıllık toplam 3,3 milyar lira tasarruf edilecektir. Ayrıca çevreye zarar veren araçların karbon emisyonunu da 41 bin ton azaltarak doğanın korunmasına katkı sağlayacağız” ifadelerini kullandı. Antalya-Alanya Otoyolu’nun ise 84 kilometresinin ana gövde ve 38 kilometresinin bağlantı yolu olmak üzere 122 kilometre uzunluğunda projelendirdiklerini kaydeden Uraloğlu, “Bu projemiz kapsamında da Serik Kavşağı, Taşağıl Kavşağı, Manavgat Kavşağı, Manavgat Doğu Kavşağı, Alarahan Kavşağı, Konaklı Kavşağı ve Alanya Batı Kavşağı olmak üzere 7 adet kavşak, toplam 11 bin 300 metre uzunluğunda 8 tünel, 7 bin 30 metrelik 19 adet viyadük ve 4 adet otoyol hizmet tesisi de inşa edeceğiz” ifadelerine yer verdi. Antalya-Alanya Otoyolu Projesi’nin bölge turizmi için önemli bir dönüm noktası olacağını bildiren Bakan Uraloğlu, “Artık neredeyse bütün yıla yayılan trafik yoğunluğu, otoyol sayesinde önemli ölçüde azalacağı için bu durum, turistlere ve vatandaşlarımıza daha rahat ve stressiz bir seyahat imkanı sağlamış olacaktır. Daha kısa sürede daha fazla noktaya ulaşabilme imkanı, turistlerin bölgede daha fazla zaman geçirmelerine ve farklı destinasyonları keşfetmelerine imkan tanıyacak” açıklamasında bulundu. Antalya-Alanya Otoyolu’nun tamamlanmasıyla zamandan ve akaryakıttan toplam 6,6 milyar lira tasarruf sağlanacağını dile getiren Uraloğlu, çevreye zarar veren araçların karbon emisyonunun da 57 bin ton azaltarak doğanın korunmasına katkı sağlayacaklarını sözlerine ekledi. Öte yandan, Uraloğlu, Türkiye’nin gelişimi ve Türkiye Yüzyılı için koyulan hedeflere ulaşma noktasında her türlü kararlılığı ve gayreti göstermeye devam edeceklerini vurguladı.
Erzincan Tercan dağlarında yetişen yaban meyveleri pazar tezgahlarını süslüyor Erzincan’ın Tercan ilçesinde bazı vatandaşlar, dağlık alanda yetişen alıç, kuşburnu, gibi doğal meyveleri toplayıp pazarda satarak, aile bütçelerine katkı sağlıyor. Özellikle dağlarda ve çevresinde doğal yetişen alıç, kuşburnu gibi meyveler, sonbaharda yöre halkına farklı lezzet sunuyor. Dikenli ve çalı tipi ağaçlarda ekim ayında olgunlaşan, sarı ve turuncu renkteki alıç, kırsalda yaşayanlar için gelir kapısı da oluyor. Daha çok ilçe dışından vatandaşların talep ettiği alıç tercihe göre çiğ olarak ya da marmelat ve sirkesi yapılarak tüketiliyor. Dağda yetişen meyveleri Tercan pazarında satan Emine Akça, “Tercan’a bağlı Pelegöz köyündenim ama uzun yıllardır İzmir’in Buca ilçesinde ikamet ediyorum. Buradaki köyümüzde evimiz var her yaz geliyoruz. Dağda yetişen meyveleri toplayıp satarak aile bütçesine katkı sağlıyorum” dedi. Dağ meyvelerinin artık daha da kıymetlendiğini anlatan Akça, "Kimi ham olarak tüketiyor kimi de marmelat gibi ürünler yapıyor. Özellikle sağlıklı olduğunu doktorlar tavsiye ettiğinden tüketimi çok oluyor. Talep çok olduğundan şimdi eskisi gibi pazarda çok fazla kuşburnu bulunmuyor." diye konuştu. Köyünde eşiyle birlikte günlerce dağlarda topladıkları meyveleri Tercan’da kurulan pazara getirerek sattıklarını ifade eden Emine Akça, "Bu meyveleri toplamak çok zor oluyor ama kimseye muhtaç olmamak, kendi ihtiyacımızı karşılamak için çalışıyoruz. Eşimle sabah erkenden çıkıp kahvaltımızı dağda yaptıktan sonra zor şartlarda topluyoruz. Topladığımız doğal ürünlere halkımız büyük rağbet gösteriyor” dedi.
Antalya Forum Muratpaşa’da göç sonuç bildirgesi açıklandı Antalya’da Muratpaşa Belediyesince düzenlenen ‘göç’ başlıklı Forum Muratpaşa’nın sonuç bildirgesi yayımlandı. 11 maddelik bildirgede “Göç sorunu, Türkiye’nin gerçekleri ve vatandaşların yaşadığı sosyal ve ekonomik şartlar göz önünde bulundurularak ele alınmalı” ifadesine yer verildi. Eğitim, göç, gelir dağılımı adaletsizliği ve iklim krizi gibi küresel sorunlara çözümler geliştirmeyi hedefleyen Forum Muratpaşa’nın ikincisi göç gündemiyle toplandı. Forumda Gazeteci-yazar Merdan Yanardağ, Türkiye Mülteci Konseyi ve Afgan Mülteciler Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Zakira Hekmat, İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAMDER) Başkanı ve eski Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği Türkiye Temsilcisi Metin Çorabatır konuşmacı olarak yer aldı. Formun moderatörlüğü Evren Özalkuş üstlendi. Forum, Belediye Başkanı Ümit Uysal’ın açılış ve değerlendirme konuşmasıyla başladı. Başkan Uysal, konuşmasında, şunları söyledi: “Her üç kişiden ikisinin gıda alırken zorlandığı bir Türkiye’den söz ediyoruz. Dünya, Türkiye’deki çelişkiyi görmezse, ‘Mültecilere sakın dokunma’ baskısını devam ettirirse, şartları uymayanları iade gibi Türkiye’nin yasal haklarını dahi kullandırmamakta bu derece ısrar ederse bu dengesizlik, bu eşitsizlik, bu ekonomik kriz ortamı yarın Türk vatandaşlarının da Ege’den, Karadeniz’den, her taraftan gelişmiş ekonomilere doğru yürümelerine neden olur. Eğer bu baskı bu şekilde Türkiye’yi örselemeye devam ederse çok sakıncalı sonuçları olacaktır.” Forum Muratpaşa’da her konuşmacı yarım saatlik sunumlarının ardından izleyicilerin sorularını cevapladı. Foruma sivil toplum kuruluşları ve siyasi parti temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda vatandaş da katıldı. Yaklaşık 4 saat devam eden forumun sonunda 11 maddelik sonuç bildirgesi açıklandı. Bildirgede şunlar yer aldı: “Göç politikaları Türkiye gerçeklerine uygun olmalı” Göç sorunu, Türkiye’nin gerçekleri ve vatandaşların yaşadığı sosyal ve ekonomik şartlar göz önünde bulundurularak ele alınmalı. Göç politikaları yalnızca merkezi otoritelerce değil, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşlarının da aktif katılımıyla, ortak akılla oluşturulmalı. “Geri dönüş sağlanmalı” Göçmenlerin ülkelerine güvenli bir şekilde dönmeleri sağlanmalı. Mültecilik statüsü yeniden değerlendirilmeli. Ülkelerine gidip geri dönen mültecilerin ülkelerinde güvende olup olmadıklarına ilişkin statüleri gözden geçirilmeli. İltica başvuruları hızlı ve etkin bir şekilde sonuçlandırılmalı. Şartları uygun olmayanlar reddedilmeli. “Türkiye depo ülke olmaktan çıkmalı" Türkiye, gelişmiş ülkeler tarafından depo ülke olarak görülmemeli, bu politikaya karşı durulmalı. Bu yaklaşımı güçlendirecek politik diyaloglardan kaçınılmalı. Göçmenlerin yükü, ülkeler arasında adil ve dengeli şekilde paylaşılmalı. Türkiye, uluslararası hukuk ve sözleşmelerde yer alan haklarını Avrupa devletleriyle aynı şekilde kullanmalı. “İskan politikaları belirlenmeli” Göçmenlerin yerleşim süreçleri için sosyal ve ekonomik şartlar dikkate alınarak iskan politikaları oluşturulmalı. Göçmenler, demografi politikalarına uygun doğum planlaması konusunda bilinçlendirilmeli. “Göçmenlerin durumu kategorize edilmeli” Türkiye’deki göçmenler, iş gücü, eğitim gibi farklı kategorilere ayrılarak daha etkin politikalar üretilmeli. Ekonomimize katkı sağlayacağı düşünülenler oturma ve çalışma izni verilerek hukuki statüye kavuşmalı, çalışma şartlar iyileştirilmeli. Bu grup ve dönüşü halinde zulme ve hak ihlaline uğrayacağı sabit olan grup dışındakiler güvenli şekilde iade edilmeli. “Entegrasyon politikaları ve toplumsal diyalog geliştirilmeli” Özellikle ilticası kabul edilenler ile çalışma ve oturma izni verilen göçmenler için ekonomik, sosyal ve kültürel entegrasyonu sağlayacak politikalar oluşturulmalı. Göçmenler ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasındaki ön yargıları kırmak için diyalog ortamları oluşturulmalı. “Sosyal barış sağlanmalı” 1951 Cenevre Sözleşmesi uyarınca göçmenlere ücretsiz olarak tanınan eğitim, sağlık gibi fiili ve hukuki haklar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına da sosyal barışın sağlanması amacıyla sunulmalı. “Afrika ile vize politikaları yeniden düzenlenmeli” Sayılarının 2050’de 200 milyonu bulacağı düşünülen iklim mültecilerinin, Afrika’nın orta ve alt bölümündeki ülkelerle olan vize muafiyet anlaşmaları ve kolay vize verme politikası nedeniyle ağırlıklı olarak Türkiye’ye yönelmektedir. İstanbul’un belirli semtlerinde yoğunlaşan bu göçün ve yerleşim yoğunluğunun titizlikle takibi yapılmalı, vize muafiyet anlaşmaları derhal gözden geçirilmeli, kolay vize politikasından derhal vazgeçilmeli. “Şeffaf bilgi paylaşımı zorunlu” Göçmenlerle ilgili bilgi kirliliğini önlemek için kamu kurumları verileri net ve şeffaf bir şekilde paylaşmalı. Göçmenlerle ilgili veri toplama, istatistiksel çalışmalar ve raporlamalar artırılmalı. “STK ve cemaatler yakından izlenmeli” Göçmenlerle ilgili çalışmalar yapan sivil toplum kuruluşları ve cemaatlerin faaliyetleri denetlenmeli. Göçmenlerin suç örgütleri tarafından istismar edilmesi engellenmeli. "Göçmenler iç ve dış politikada araçsallaştırılmamalı" Göçmenler, siyasi çıkarlar uğruna iç ve dış politikada bir araç olarak kullanılmamalı.