GÜNDEM - 15 Ekim 2024 Salı 15:05

Aydın’da beyaz bastonun önemine dikkat çekildi

A
A
A
Aydın’da beyaz bastonun önemine dikkat çekildi

Aydın’da gerçekleştirdikleri etkinlik ile beyaz bastonun önemine dikkat çeken Altı Nokta Körler Derneği Aydın Şube Başkanı Bayram Özen; “Beyaz baston, körlerin bağımsızlığı, özgürlüğü, hayata eşit katılımın sembolüdür” dedi.



Altı Nokta Körler Derneği Aydın Şubesi, 15 Ekim Dünya Beyaz Baston Körler Güvenlik Günü dolayısıyla program düzenledi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından gerçekleştirilen programda kısa bir konuşma yapan Altı Nokta Körler Derneği Aydın Şube Başkanı Bayram Özen, beyaz bastonun görme engelli bireyler için önemine dikkat çekti.



Erişilebilirliğin temel bir insan hakkı olduğuna dikkat çeken Başkan Özen; “15 Ekim Dünya Beyaz Baston Körler Güvenlik Günü, hem toplumsal duyarlılığı artırma hem de beyaz bastonun körler üzerindeki önemi vurgulamak adına çok önemlidir. Beyaz baston, körlerin bağımsızlığı, özgürlüğü, hayata eşit katılımın sembolüdür. Ancak bizler her daim erişilebilir Türkiye, erişilebilir dünya hayaliyle açıklamalarımızı yaparken maalesef kamuya açık alanlar, kaldırımlar ve binalar beyaz baston ile yürüyebilecek kadar eşit değil. Dolayısıyla beyaz bastonlarımız bizimle birlikte engelleniyor. Erişilebilirlik temel bir insan hakkıdır. Hiç bir güç insanların erişimine engel olmamalı. Gerek sosyal medyamızda gerek açıklamalarımızda Aydın’da yaşayan binlerce görme engellinin beyaz bastona ihtiyaç duyduğunu her daim vurguladık. Bu çağrımıza kıymetli desteklerini veren Aydınlı hemşerilerimize teşekkür ediyorum. Bu anlamda güçlü destek sağlayan kıymetli büyükşehir belediye başkanımız ‘Engellilerin Annesi’ Özlem Çerçioğlu’na çok teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.



Aydın’da beyaz bastonun önemine dikkat çekildi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bakan Fidan: “(Lübnan’dan vatandaşların tahliyesi) Uçakla gelmek isteyen olursa onları da alacak bir sistem üzerinde çalıştık” Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi ile düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu. Bakan Fidan, İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırıların başlaması ile Bakanlık olarak vatandaşların tahliyesi noktasında harekete geçildiğini belirterek “Uçakla gelmek isteyen olursa onları da alacak bir sistem üzerinde çalıştık” dedi. Dışişleri Bakanlığı’nda gerçekleşen basın toplantısına Bakan Fidan ve Ürdünlü mevkidaşı Safedi konuştu. Fidan, Türkiye’nin Ürdün’le yakın ilişki içinde olduğunu, bu ilişkinin bölgesel barış ve istikrara katkı sağladığına inandıklarını söyledi. İkili görüşmede Bakan Fidan, Ürdünlü mevkidaşıyla ikili ilişkileri ele aldıklarını ve gelecek yılın ilk çeyreğinde karma ekonomik komisyonunun ilk toplantısını yapmayı da hedeflediklerini söyledi. Savunma sanayii alanında da iki ülke arasındaki işbirliğini geliştirmek istediklerini belirten Fidan, ileri dönemde imzalamayı arzu ettikleri çok sayıda anlaşma olduğunu, bunları en kısa sürede tamamlamak ve ilişkileri daha da derinleştirmek istediklerini kaydetti. Fidan, İsrail’in bir yılı aşkın süredir Gazze’de soykırımın devam ettiğini ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun şimdi de Lübnan’a yönelik saldırılarına dikkati çekerek, şunları kaydetti: "(İsrail) İnsani yardım çalışmalarını hedef alıyor. Bu bölgenin insanlarını 1948’den beri öldüren İsrail, şimdi de yabancıları hedef alıyor. Bugün İsrail uluslararası barış ve güvenliğe yönelik başlıca tehdit haline gelmiştir ancak İsrail bu suçu tek başına işlememekte. İsrail’in elinden tutan, ona silah veren ülkeler var. İsrail’e siyasi destek sağlayanlar var. Bu bölgenin insanları soykırımcı Netanyahu’yu unutmayacak, bu bölgenin insanları Netanyahu’nun en yakın dostlarını da unutmayacak. İsrail’e soykırımı yapması için verilen destek hep hatıralarda, akıllarda kalacak. Son bir yılda yaşananlar, Orta Doğu ülkelerinin daha bağımsız bir dış siyaset izlemelerini mümkün kılacak, Netanyahu’nun yol arkadaşları bu bölgedeki etkilerinin giderek azaldığını inşallah görecekler." Soykırım suçu işleyenlerin uluslararası hukuk önünde hesap vermesi için Gazze Temas Grubu olarak sonuna kadar mücadele edeceklerini dile getiren Fidan, Kudüs’te yaşanan son gelişmelerin de yakından takip edildiğini belirterek, "Mescid-i Aksa, bütün Müslümanların ortak kırmızı çizgisidir. İslam dünyası olarak Kudüs’teki kutsal mekanlarımızın tarihi statükosunu ihlale yönelik eylemler ve provokasyonlar karşısında sessiz kalamayız. Türkiye, Haşimi Hanedanlığı’nın Kudüs’teki kutsal mekanlara himaye rolünü desteklemektedir. Biz İsrail-Filistin ihtilafında olduğu gibi kutsal mekanların statüsünün muhafazası konusunda da Ürdün’le fikir birliği içerisindeyiz" diye konuştu. Fidan, Güney Kafkasya Bölgesel İşbirliği Platformu üzerinden bölge ülkeleriyle Kafkasya üzerine istişarelerin devam ettiğini, Güney Kafkasya’da barış istikrar ve işbirliğini amaçlayan bu platformun üçüncü toplantısını 18 Ekim’de İstanbul’da, Türkiye’nin ev sahipliğinde yapacaklarını, toplantıya Azerbaycan-Ermenistan-İran ve Rusya dışişleri bakanlarının da katılacağını kaydetti. Safedi, İsrail’in gerçekleştirdiği saldırılara uluslararası toplumun aciz kaldığını, Gazze’de yıkımın durdurulamadığına ve insani yardımların dahi bölgeye aktarılamadığını dikkati çekti. Gazze’nin kuzeyine eylül ayının sonundan itibaren insani yardım taşıyan tek tır bile girmediğini belirten Safedi, “Bütün oklar İsrail, Kuzey Gazze’yi tahliye etmek istiyor. Hastaneleri ve tek fırını bile hedef alıyor. Bunlar savaş suçu. Gerek gıda ve ilaçların geçişini engellemek gerekse soykırım bu da bir savaş suçu” ifadelerini kullandı. İsrail’in kendi müttefiklerinin çağrılarını dahi yok saydığını ve çocuklar için sütün bile Gazze’ye girmesine izin vermediğini kaydeden Safedi, "İsrail bütün dünyaya meydan okuyorsa, uluslararası meşruiyete meydan okuyorsa, kulak vermiyorsa caydırıcı adımlar atmak gerekir" dedi. İsrail’in kendi müttefiklerinin çağrılarını dahi yok saydığını ve çocuklar için sütün bile Gazze’ye girmesine izin vermediğini kaydeden Safedi, "İsrail bütün dünyaya meydan okuyorsa, uluslararası meşruiyete meydan okuyorsa, kulak vermiyorsa caydırıcı adımlar atmak gerekir" diye konuştu. İsrail’e karşı BM yetkileri kapsamında adımlar atılması gerektiğini belirten Safedi, "İsrail’in Filistinlileri ve masumları öldürmek, altyapıları yok etmek için kullandığı silahların İsrail’e verilmesinin engellenmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı. Konuşmaların ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Bakan Fidan, İsrail’in savaşı Gazze’den Lübnan’a kaydırdığı ilk andan itibaren Türk vatandaşlarının tahliyesine yönelik yapılan çalışmaların devam ettiğini söyledi. Tekrar tahliye çalışması yapılması gerekmesi durumunda neler yapılabileceğine ilişkin çalışmaların sürdüğünü aktaran Fidan, "Şu anda Beyrut Havalimanı açık fakat savaş durumundan dolayı birçok hava yolu oraya uçmuyor. Dolayısıyla charter planlaması yapılması gerekiyor. Bunun da hazırlıkları bakanlığımız tarafından yapıldı. Uçakla gelmek isteyen olursa onları da alacak bir sistem üzerinde çalıştık" dedi.
Kayseri Başkan Büyükkılıç; 11 yıllık hatırayı Kitap Fuarı’nda yeniledi Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç; her yıl kendi rekorunu kıran 7’nci Kayseri Kitap Fuarı’nı ziyaret etti. Ziyaret sırasında genç bir kız tarafından gösterilen bir fotoğraf karesi, Başkan Büyükkılıç’ı 11 yıl öncesine götürdü. Büyükşehir belediyesi tarafından düzenlenen, ziyaretçi rekorları kıran ve 412 yayınevi, 513 yazar ile 3 milyonu aşkın kitabı Kayserililerle buluşturan Kayseri Kitap Fuarı, ilk günlerinden itibaren ziyaretçilerin yoğun ilgisiyle karşılaşıyor. Kitap fuarını yakından takip eden ve sık sık hem kitapseverler hem de yayınevleri ve yazarlar ile bir araya gelen Başkan Büyükkılıç, fuar ziyaretinde özellikle gençler başta olmak üzere kitapseverlerle sıcak ve samimi sohbetler gerçekleştirdi. Kitap fuarında bir vatandaş, 11 yıl önce Büyükkılıç ile çekilmiş bir fotoğrafı kendisine gösterdi. Büyükkılıç, 11 yıl önceki fotoğrafı yenilediklerini belirterek; "Hayat, güzellikleri ve iyilikleri paylaştıkça anlamlı ve yaşamaya değer hale geliyor. 11 yıl önce Gül kızımızla güzel bir günün sonunda bir fotoğraf çektirmiştik. Yıllar sonra yine keyifli bir karşılaşmanın ardından fotoğrafımızı yeniledik. Rabbim, bu güzel yavrularımızın bahtlarını açık eylesin" dedi. 20 Ekim Pazar gününe kadar açık olacak olan Kayseri Kitap Fuarı’nın şehre çok yakıştığını ifade eden Büyükkılıç; "Kitapsever dostlarımız fuarı dolduruyor, taşırıyor. Burada yazarlarla ve yayınevleriyle buluşuyorlar. Hemşehrilerimize ve 500’ün üzerinde yazarımıza teşekkür ediyorum. Kendi rekorunu kıran fuarımız, Kayseri’mize yakıştı” diye konuştu.
İstanbul Metrobüste doğum anı araç içi kamerasına yansıdı 35 haftalık hamile Hanife Mete, Esenyurt’ta taksi bulamaması üzerine bindiği metrobüste eşi Cemal Mete’nin desteğiyle doğum yaptı. Sağlıklı bir erkek çocuk dünyaya getiren Mete ailesi, çocuğuna Yılmaz adını verdi. Metrobüste yaşanan doğum anı da araç kamerasına yansıdı. Esenyurt’ta ikamet eden hamile Hanife Mete, sancılarının artması üzerine eşi Cemal Mete ile birlikte hastaneye gitmek üzerine taksi arayışına başladı. Taksi bulamayan Mete ailesi, daha hızlı olacağını düşünerek saat 08.30’da metrobüse bindi. Metrobüste doğum sancıları artması üzerine İETT şoförü, komuta ve sağlık ekiplerini bilgilendirdi. Küçükçekmece Cennet Mahallesi mevkiinde metrobüs aracı park alanına geçirildi. Araçtaki yolcular başka bir araca alındı. Genç kadın, eşi Cemal Mete’nin yardımıyla doğumunu gerçekleştirirken, İETT şoförü ve güvenlik görevlileri de doğumda aileye destek verdi. Mete çifti, sağlıklı bir şekilde dünyaya gelen 5. çocuklarına Yılmaz adını koydu. Anne ile bebek doğumun ardından sağlık ekipleri tarafından Esenyurt Necmi Kadıoğlu hastanesine götürüldü. Doğum anını anlatan baba Cemal Mete, “Mağazada tezgahtar olarak çalışıyorum. Eşim ev hanımı. Bu 5’,inci çocuğumuz. Bebeğe ve hanıma bir şey olmasından çok korktum. Metrobüs tamamen doluydu. Sağolsun şoför hepsini indirdi. Kenara çekip ambulansın gelmesini bekledik. Zaten ambulans gelmeden doğumda gerçekleşti” dedi.
İstanbul Beyoğlu’nda polise saldıran zanlının annesi İHA’ya konuştu: “Gece evde nöbetleşe uyuyorduk” Beyoğlu’nda bulunan İstiklal Caddesi üzerinde polisi bıçaklayan saldırganın annesi İhlas Haber Ajansına konuştu. Oğlunun tehlikeli bir hasta olduğunu ve defalarca şikayet etmesine rağmen hastaneden serbest bırakıldığını ifade eden anne B.I., “Evde gece birimiz uyumuyorduk. Nöbet tutuyoruz. Annemi ailemi korumaya çalıştım. Hiç bir şey yapamadık” dedi. 12 Ekim günü Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde sabit nokta görevini yapan polis memurunu bıçakla yaralayan Oytun I., saldırı sonrası polis ekipleri tarafından yakalanarak gözaltına alınmıştı. Emniyetteki işlemleri tamamlanan saldırgan sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Saldırganın psikolojik sorunları olduğu ve hakkında birden fazla suç kaydı olduğu belirlenmişti. Bu olayın ardından İhlas Haber Ajansı’nın ulaştığı saldırganın annesi B.İ. oğlunun tehlikeli bir hasta olduğunu ve kendisinin daha önce oğlunun tedavi alması için defalarca şikayet ettiğini ancak oğlunun her seferinde hastane tarafından serbest bırakıldığını belirtti. Oğlum 17 yaşında madde kullanmaya başladı Oğlunun iyi bir eğitim hayatı olduğunu ancak kullandığı maddelerin etkisiyle hastalandığını belirten anne B. I., “Oğlum 17 yaşlarındayken madde kullanmaya başladı. Bu durumu öğrendiğimizde hemen tedaviye başladık. Hatta okuluna ara vermişti sonrasında okulunu bitirdi toparladı ama hep geriye döndü. Doğuş Üniversitesi’nde psikoloji bölümünü okudu. Eğitimi de var ama hep geriye gitti. Kendini kurtarıp geri düştü hep. En son bali içmeye kadar düştü. En son mahkeme kararıyla 2 kere hastaneye yatırdım. İlkinde Kaymakamlık kararı vardı ikincisinde de mahkeme kararı vardı elimde. Ama hep 2 hafta yatırıp çıkardılar” diye konuştu ‘Oğlum tiner ve bali kullanımına kadar düştü’ Çok korkular yaşadık diyen anne B.I., “ Oğlumu hep alttan alıp mülayim davrandık. Evde yatağın üzerinde bir elinde bali poşeti bir elinde de tiner poşeti vardı. Hepsini bir arada götürüyordu. Büyük korkular yaşadık. Beni hedef aldı. Kızımı hedef aldı” dedi. ‘Benimle ölümü deneyimlemek istiyordu’ Oğlunun ölümü kendisiyle deneyimlemek istediğini kendisine söylediğini belirten Anne B.I., “ Hastaneye ikinci yatışında durumu çok ciddi ve vahimdi ve benimle doktoru görüşmedi. Benden bilgi almadı. Hemşire miydi hasta bakıcı mıydı bilmiyorum ama bir kağıtla gelip bana sorular yönettiler. Ben cevap verdim. Hep anlatmaya çalıştım ölümü deneyimlemek istiyordu benimle birlikte öyle hayalleri vardı. Üst benlik kontrolü ölümden geri dönülüyor hadi beraber gidelim gelelim diyordu. Ben bunları doktoruna anlatamadım iki haftada bıraktılar onu” ifadelerini kullandı. O artık tehlikeli biri Oğlunun suç kayıtlarının genellikle kendilerinin şikayetlerinden oluştuğunu belirten anne B.I., “Bir komşumuzun kapısına dayandı korkuttu onu o şikayet etti diğerleri benim şikayetlerimdi. Bu zamana kadar bu suçu işleyebileceğini hep anlatmaya çalıştım. Onun bakışımdan duruşundan belliydi. Çünkü beyni tamamen yandı. İyice kaybetti aklını şuurunu tehlikeli bir insan oldu. O artık tehlikeli bir hasta” diye konuştu. Gece evde nöbetleşe uyuyorduk Oğullarının kendisine zarar vermesinden korktukları için evde nöbetleşe uyuduğunu belirten Anne B.I., “Evde gece birimiz uyumuyorduk. Nöbet tutuyoruz. Annemi ailemi korumaya çalıştım. Hiç bir şey yapamadık. Ben mahkemeye gittim onayı aldım ama bir şey yapamadık. O kadar uğraştım mahkeme kararıyla hastaneye gittim bu sefer tamam dedim ama iki haftada çıktı” dedi. Tedavi görmesi lazım o dışarı çıkmasın Oğlunun tedavi görmeden serbest bırakılmamasını isteyen anne B.I., “Tedavi görmesi lazım onu istiyorum. Ama bu artık tehlikeli bir insan bunu bırakmamaları gerekiyor. Benim bu işteki en büyük tesellim can kaybı olmaması. Polis memuru hayatını kaybetti bu noktadan sonra aslında gerisi çok da umurumda değil. Ama o artık tehlikeli biri. Uzun bir tedaviye ihtiyacı var bunun öyle bir hafta veya 3-5 ay olduğuna inanmıyorum i. Lütfen bizi duyun hastanelerde doktorlarla uğraşmak problem. Bir şey anlatma fırsatı vermiyorlar. Ben doktorun 6 saat kapısında bekledim. Ama benimle konuşmadılar. Bunları anlatacaktım bu artık tehlikeli ölümle oynuyor diyecektim ama dinlemediler. Bunun üzerine bıraktılar zaten onu” açıklamasında bulundu.