GÜNDEM - 04 Nisan 2025 Cuma 10:15

TVHB Başkanı Eroğlu: "4 Nisan, kalıcı ve etkili çözümler üretme sorumluluğunu hatırlatan bir gündür"

A
A
A
TVHB Başkanı Eroğlu: "4 Nisan, kalıcı ve etkili çözümler üretme sorumluluğunu hatırlatan bir gündür"

Dünya Sokak Hayvanları Günü üzerine açıklamalarda bulunan Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB) Merkez Konseyi Başkanı Ali Eroğlu, "Sevgiye, merhamete ve korunmaya ihtiyaç duyan bu canlar için 4 Nisan, yalnızca farkındalık değil, aynı zamanda kalıcı ve etkili çözümler üretme sorumluluğunu hatırlatan bir gündür" dedi.


TVHB Merkez Konseyi Başkanı Eroğlu, 4 Nisan Dünya Sokak Hayvanları Günü dolayısıyla açıklamada bulundu. Sahipsiz hayvanların toplumun bir parçası olduğunu hatırlatan Eroğlu, "Açlık, susuzluk, olumsuz hava şartları ve hastalıklarla mücadele ederken, kimi zaman insan kaynaklı şiddet ve istismara maruz kalmaktadırlar. Sevgiye, merhamete ve korunmaya ihtiyaç duyan bu canlar için 4 Nisan, yalnızca farkındalık değil, aynı zamanda kalıcı ve etkili çözümler üretme sorumluluğunu hatırlatan bir gündür. Bu vesileyle, hayvanların birer eşya gibi alınıp satılmasının önlenmesi ve sahiplenme kültürünün yaygınlaştırılması gerektiğini vurguluyor, merdiven altı hayvan üretimine karşı önlem alınarak, takibinin titizlikle yapılmasını çağrısında bulunuyoruz" ifadelerini kullandı.


"Kurum ve kuruluşlara kadar herkesin ortak sorumluluğudur"


Sahipsiz hayvanların toplum sağlığının korunması amacıyla ülke genelinde bir kısırlaştırma seferberliği başlatılmasının şart olduğunu vurgulayan Eroğlu, "Tüm ülke genelinde bilimsel ve etik ilkeler doğrultusunda uygulanacak bu program, sahipsiz hayvanların kontrolsüz çoğalmasının önüne geçecektir. Toplumsal bilinçlendirme çalışmaları artırılarak kamu spotları ve eğitim programları ile bireylerin sahipsiz hayvanlar konusunda duyarlılıkları artırılmalıdır. Sahipsiz hayvanların korunması ve güvenli bir şekilde yaşamalarının sağlanması, bireylerden, yerel yönetimlere, ilgili tüm kurum ve kuruluşlara kadar herkesin ortak sorumluluğudur" diye konuştu.


"Liyakat esas alınmalı, veteriner hekimler atanmalıdır"


Belediyelerde yeterli sayıda veteriner hekim istihdam edilmesi ve hayvan sağlığı yardımcı personelinin görevlendirilmesinin gerekli olduğunu belirten Eroğlu, "Taşeron firma aracılığıyla veteriner hekim çalıştırılmasına şiddetle karşı olduğumuzu ve bu uygulamaya derhal son verilmesi gerektiğinin altını çiziyoruz. Türkiye’de hayvan sağlığının korunması, refahının sağlanması ve zoonotik hastalıklarla etkin mücadele yürütülebilmesi için büyükşehir belediyelerinde kurulan Veteriner İşleri Daire Başkanlıklarına, diğer il ve ilçe belediyelerinde ise Veteriner İşleri Müdürlüklerine yapılacak atamalarda liyakat esas alınmalı ve bu görevlere veteriner hekimler atanmalıdır" ifadelerine yer verdi.


"En az 4 bin veteriner hekimin istihdam edilmeli"


TVHB olarak yapılan değerlendirmelere değinen Eroğlu, "Ülkemizde belediyelere en az 4 bin veteriner hekimin istihdam edilmesi, sahada etkin ve sürdürülebilir hizmet sunumu açısından kritik bir gereklilik olarak öne çıkmaktadır. Türk Veteriner Hekimleri Birliği olarak, sahipsiz hayvanların refahını ve toplum sağlığını önceliklendiren bilimsel, etik ve sürdürülebilir politikaların uygulanmasının zaruri buluyor; farkındalık dolu bir Dünya Sokak Hayvanları Günü diliyoruz" dedi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Altın Flama 2025 SUBÜ ev sahipliğinde tamamlandı SUBÜ, ‘Altın Flama 2025-1. Ulusal Turizm Rehberliği Lisans Öğrencileri Yarışması’ finaline ev sahipliği yaptı. Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) ev sahipliğinde düzenlenen ‘Altın Flama 2025 - 1. Ulusal Turizm Rehberliği Lisans Öğrencileri Yarışması’, Turizm Fakültesi Konferans Salonu’ndaki finalle sona erdi. Türkiye’nin dört bir yanından üniversite öğrencilerinin bilgi ve yeteneklerini sergilediği yarışma, turizm rehberliği alanında bir ilk olma özelliği taşıdı. Yarışmanın ilerleyen yıllarda geleneksel hale getirilmesi hedefleniyor. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan SUBÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Sarıbıyık, bu tür ulusal organizasyonların öğrencilerin mesleki gelişimi açısından büyük önem taşıdığını kaydetti ve SUBÜ olarak benzer etkinlikleri desteklemeye devam edeceklerini söyledi. Turist Rehberleri Odaları Birliği (TUREB) Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkadir Tanrıdağlı ise birlik olarak destekçileri oldukları yarışmanın bu alanda eğitim gören gençlerde farkındalık oluşturduğunu ve ‘Turizm Rehberliği’ mesleğinin geleceğine ışık tutuğunu belirtti. "Katılımcılar ağ kurma, deneyim paylaşma ve yeni fikirler üretme imkanı elde etti" Altın Flama 2025’in yarışma olmanın ötesine geçerek turizm rehberi adayı gençlere profesyonel alanda kendilerini ifade etmek fırsatı sunduğunu kaydeden SUBÜ Turizm Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Sarıışık, "Ayrıca katılımcılar ağ kurma, deneyim paylaşma ve yeni fikirler üretme imkanı elde etti. Yarışmanın başarısında emeği geçen akademik ve idari personele, jüri üyelerine ve tüm öğrencilere teşekkür ediyorum. Bu başarı hepimizin" dedi.
Bursa Bursa’da dişi çekildikten sonra vefat eden minik Deniz’in ölümüyle ilgili davada mütalaa açıklandı Bursa’da 19 ay önce diş çekimi için gittiği özel diş kliniğinde narkoz verilip sedasyon (anestezi) yapıldığı sırada fenalaşıp kaldırıldığı hastanede hayatını kaybeden 5 yaşındaki Deniz’in şüpheli ölümüyle ilgili görülen davada cumhuriyet savcısı mütalaasını açıkladı. Tüm sanıkların 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun Ek 11. Maddesi’ne muhalefet suçundan, sanıklar Aleyna S. ve Levent O’nun "bilinçli taksirle ölüme neden olma" suçundan, Kerem Gökay Y.’nin ise "taksirle ölüme neden olma" suçundan cezalandırılması istendi. Öte yandan, minik Deniz’in ailesiyle birlikte oyun oynarken görüntüleri de ortaya çıktı. Bursa’nın Osmangazi ilçesinde 19 ay önce 5 yaşındaki çocuğu Deniz Sönmez’i diş ağrısı şikayetiyle bir diş kliniği zincirinin Hürriyet şubesine götüren Sönmez ailesi, minik Deniz’in tedavi sonrası fenalaştığını fark etti. Küçük çocuğa 4 dolgu ve 1 diş çekimi için narkoz verilerek genel anestezi yapıldı. Anestezi sonrası odaya alınan minik Deniz’in ateşi yükseldi. Su isteyen Deniz’e verilen su sonrasında küçük çocuk içtiği suyu geri çıkarttı. Annenin iddiasına göre 3 kez doktor çağrılmasına rağmen doktor ’ateş düşürücü ilaç yazalım’ dedi. Annenin ambulans çağırma talebine de olumsuz cevap veren doktorlar durumun ’normal’ olduğunu söyleyerek Deniz ve annesini evine yolladı. Kısa bir süre sonra baba Aydın Sönmez eve geldiğinde oğlunun yarı baygın inleme sesleri çıkarttığını duydu. Bunun ardından baba Aydın çocuklarını Bursa Dörtçelik Çocuk Hastanesi’ne götürdü. Doktorların çabasına rağmen Deniz’in durumu ciddileşti. Entübe edilen minik Deniz’in organlarının iflas ettiği öğrenildi. 3 gün boyunca yoğun bakımda kalan Deniz, organ yetmezliğine bağlı olarak hayatını kaybetti. Bursa 44. Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmada hakim karşısına çıkan tutuksuz sanıklar Aleyna S., Kerem Gökay Y., Levent O., Deniz Sönmez’in ailesi ve taraf avukatları katıldı. "Geleceğimizi çaldılar" Olay günü yaşananları anlatan baba Aydın Sönmez, olayın başından sonuna ihmaller zinciri bulunduğunu ifade etti. İşlemden sonra eve geldiğinde oğlunu yatakta inlerken baygın halde gördüğünü anlatan Sönmez, kliniği aradıklarında çocuğu hastaneye götürebileceklerinin söylendiğini dile getirdi. İşlem sırası ve sonrasında çocuklarıyla ilgilenilmediğini savunan Sönmez, "Eğer Levent bey orada olsa bir terslik olduğunu anlardı. Ben uyuyamıyorum, bu yaşta tansiyon hastası oldum. Eşim kadın hastalıklarına yakalandı. Sadece bugünümüzü değil, geleceğimizi de çaldılar. En ağır şekilde cezalandırılmalarını istiyorum" dedi. Anne Elena Sönmez ise olay günü işlem başladıktan bir süre sonra anestezi uzmanı Levent O.’nun odadan çıktığını ve geri dönmediğini belirtti. İşlemden sonra odada sadece asistanın bulunduğunu ve oğlunun titreyerek ateşinin yükseldiğini anlatan Sönmez, kendilerine bu durumun normal olduğunun söylendiğini ancak oğlunun uzun süre kendine gelemediğini ifade etti. Bir ara oğlunun bilincinin geldiğini ve kendisine, "Anne ben ölüyorum" dediğini aktaran Sönmez, "Sadece uyuyordun. İlacın etkisi geçecek, her şey yoluna girecek" şeklinde cevap verdiğini ağlayarak anlattı. Klinikte oğluyla ilgilenilmediğini ve muhatap bulamadıklarını dile getiren Sönmez, "O benim tek çocuğumdu. Türkiye Cumhuriyeti adaletine güveniyorum ve gereken cezayı alacaklarına inanıyorum" diye konuştu. Aileye başsağlığı dileyen diş hekimi Aleyna S. ise olayın herkesi çok üzdüğünü ifade etti. Olaydan önce çocuğun diş ağrısı ile kendisine geldiğini ancak korktuğu için tedavisinin sedasyonla yapılmasını kararlaştırdıklarını dile getiren sanık, işlem günü için tarih verdiklerini anlattı. Olay günü yaptığı diş çekimi ve dolgu işlemlerinin son derece basit olduğunu savunan Aleyna S., "İşlemden sonra anormal bir duruma rastlamadık. Bilincinin yerine geldiğini gördük" dedi. Sanık, klinikte çalışmaya başladığında halihazırda sedasyon işlemi yapıldığını da sözlerine ekledi. Anestezi uzmanı Levent O. da sedasyon işlemi başladıktan sonra aileye bilgi verdiğini ve içeri girdiğini, dolgu işlemleri bittikten sonra ise dışarı çıktığını anlattı. Sanık, içeride teknisyeninin kaldığını ve kendi direktifleri doğrultusunda hareket ettiğini ileri sürdü. Polikliniğin mesul müdürü Kerem Gökay Y. ise olay günü öğleden sonra diş hekimi Aleyna S.’nin telaşlı bir şekilde kendisini aradığını ve işlem yapılan çocuğun fenalaştığını söylediğini dile getirdi. Diş hekiminin, tedavi ve sonrasında aksi bir durum olmadığını bildirdiğini aktaran sanık, hemen hastaneye gittiklerini anlattı. Sanık, yaşanan olayda sorumlu olmadığını düşündüğünü belirterek beraatini istedi. Esas hakkındaki mütalaasını açıklayan cumhuriyet savcısı, tüm sanıkların 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nun Ek 11. Maddesi’ne muhalefet suçundan, sanıklar Aleyna S. ve Levent O.’nun "bilinçli taksirle ölüme neden olma" suçundan, Kerem Gökay Y.’nin ise "taksirle ölüme neden olma" suçundan cezalandırılmasını istedi. Avukatların süre talebini kabul eden mahkeme hakimi duruşmayı erteledi.