POLİTİKA - 31 Ekim 2024 Perşembe 11:44

TBMM Başkanı Kurtulmuş: “Eğer partiler anlaşır, belli bir konsensus sağlanırsa, yeni Anayasa süreçlerinin devam etmesi mümkündür"

A
A
A
TBMM Başkanı Kurtulmuş: “Eğer partiler anlaşır, belli bir konsensus sağlanırsa, yeni Anayasa süreçlerinin devam etmesi mümkündür"

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Eğer partiler anlaşır, uzlaşır, belli bir konsensus sağlanırsa, yeni Anayasa süreçlerinin devam etmesi mümkündür. Bu konuda yaptığımız temaslarda özellikle ilk dört madde tartışma yapılmaksızın Anayasa ile ilgili yapılacak müzakerelerde faydalı sonuçlar doğurabileceği kanaatindeyim” dedi.


TBMM Başkanı Kurtulmuş, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda 2025 Merkezi Yönetim Bütçe Kanun ve 2023 Kesin Hesap Kanun teklifi görüşmelerine katıldı.


Kurtulmuş, uluslararası platformlarda, Kıbrıs Türkleri ve Azerbaycan’ın Karabağ Zaferi’nde, Türkiye’nin duruşunu net bir şekilde ifade ederken, Gazze’deki insanlık dramı karşısında milletimizin onurlu ve hakkaniyetli tavrını dünya kamuoyuna duyurduklarını belirtti. Kurtulmuş, “Meclisimiz, milletimizin itibarını, hak ve hukukunu kararlılıkla savunmakta ve bu yolda halkımızın sesi olmaktadır. Bu yüce çatı altında, milletimizin sadece iç meselelerine değil, aynı zamanda uluslararası sahada insanlık vicdanının sesi olmaya da gayret ediyoruz. Filistin meselesi, dünya genelinde hak ve adalet arayışının sembollerinden biridir ve Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bu mücadelenin her aşamasında etkin rol üstlenmekteyiz. Bugüne dek çoğu devlet, hükümet ya da parlamento başkanları olmak üzere 180’den fazla muhatabımızla yaptığımız görüşmelerde Filistin’de yaşanan İsrail’in zulmüne karşı durduğumuzu, bu hukuksuzlukları tüm dünyaya duyurma irademizi daima ifade ettik. Gerek ikili temaslarımızda gerekse parlamentoları harekete geçirme çabalarımızda Filistin’de barış ve ateşkesin sağlanması adına insanlık cephesinin ortak sesini yükseltmek için çalıştık. Parlamenter diplomaside, Filistin meselesinin dünya kamuoyunun dikkatinden kaçmaması ve bu mücadeleye tüm parlamentoların ortak iradesiyle katkı sunması için yürüttüğümüz faaliyetler her geçen gün daha da yoğunlaşmaktadır. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na iletilen taleplerden Uluslararası Adalet Divanı’na taşınan soykırım davasına kadar tüm süreçlerde, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin tam desteği, farklı siyasi görüşlerin ve partilerin el birliğiyle sağlanmıştır” ifadelerini kullandı.


Kurtulmuş, Ukrayna-Rusya krizinde üstlendikleri arabuluculuk rolünün, sadece bölgesel değil, aynı zamanda küresel barışa katkı sunmak adına yürüttükleri gayretlerin önemli bir parçası olduğunun altını çizerek, “İki ülkeyle de diyalog kurabilen, her iki tarafın da güvendiği bir ülke olarak; çatışmayı sona erdirme, insani ihtiyaçların ulaşmasını sağlama ve tarafların birbirine yakınlaşmasını temin etme yolunda sağlam bir duruş sergiliyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, milletimizin menfaatleri çerçevesinde hareket ederken, bu irademizi uluslararası arenada her fırsatta vurguluyoruz. Sayın Putin ile gerçekleştirdiğimiz görüşmede, ülkemizin barışçıl çözümler konusunda taraflara sunduğu önerilerin dikkatle değerlendirildiğini görmek önemlidir. Türkiye’nin sadece bölgesel değil, aynı zamanda küresel barışın temini için sağladığı katkıların karşılıklı bir iş birliği zeminine taşınabileceğine dair olumlu işaretler almış bulunuyoruz” şeklinde konuştu.


Yeni Anayasa konusunda Kurtulmuş, Anayasa’nın bir ihtiyaç olduğunu ve TBMM’nin yeni bir Anayasa yapma kudretine sahip olduğunu ifade etti. Kurtulmuş, “Bir asrı geride bırakan tecrübesiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi inanıyoruz ki milletin menfaatlerini uygun yeni bir Anayasa ihtiyacını her daim gündemine alabilir. Eğer partiler anlaşır, uzlaşır, belli bir konsensus sağlanırsa, yeni Anayasa süreçlerinin devam etmesi mümkündür. Bu konuda yaptığımız temaslarda özellikle ilk dört madde tartışma yapılmaksızın Anayasa ile ilgili yapılacak müzakerelerde faydalı sonuçlar doğurabileceği kanaatindeyim. Anayasa sürecinde attığımız adımlar, milletimizin tüm kesimlerinin hak ve hürriyetlerine sahip çıkan, tüm tarafları eşit gören bir yaklaşımla ele alınmalı” dedi.


Kurtulmuş, şöyle konuştu


“TBMM Başkanlığına 28’nci yasama döneminde 2 bin 642 kanun teklifi sunulmuştur. Genel Kurul gündemine giren 149 kanun teklifinden 76’sı kanunlaşmıştır. Hâlihazırda 73 kanun teklifi Genel Kurul gündemindedir. 2 Bin 489 kanun teklifi ilgili komisyonlardadır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde kanun teklif etme yetkisinin münhasıran milletvekillerine tanınmış olması sebebiyle 28’nci yasama döneminde milletvekillerimizin talepleri doğrultusunda Teklif Destek Büromuzca 456 kanun teklifi taslağı hazırlanmıştır. Ayrıca TBMM Başkanlığına sunulan; 39 uluslararası anlaşmaların uygun bulunmasına dair kanun teklifi için inceleme raporu, bin 257 kanun teklifi için 30 inceleme raporu ve bin 227 bilgi formu hazırlanmış, 96 kanun teklifi taslağı kanun yapım tekniğine uygunluk açısından incelenmiştir.”


Kurtulmuş, TBMM’de 10 bildiri yayımlandığını söyleyerek, “Bunlardan dördü, İsrail’in Filistin halkına yönelik Gazze’de gerçekleştirdiği soykırıma dönüşen katliamlara, ikisi terör saldırılarına ilişkindir. Diğer ortak bildiriler sırasıyla; Srebrenitsa soykırımının 28’nci yıldönümü hakkında, Fransa Ulusal Meclisinin kararına karşı ve Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 50’nci yıl dönümü konulu ortak bildirilerdir. Son olarak, 24 Ekim 2024 tarihinde TUSAŞ’a yönelik alçak terör saldırısına karşı tezkere Genel Kurulda kabul edilmiştir. Diğer yandan Meclisimiz, 28’nci yasama döneminde çeşitli konularda 62 TBMM kararı almıştır” diye konuştu.


Kurtulmuş, 2023 yılı kesin hesap hakkında bilgi vererek, “2023 yılı bütçemiz; 5 milyar 560 milyon 588 bin Türk Lirası olarak kanunlaşmış, yıl içinde yapılan aktarmalarla birlikte 5 milyar 723 milyon 865 bin Türk Lirası olmuştur. 2023 yılında bu rakamın 5 milyar 702 milyon 359 bin 671 lira 54 kuruşu harcanmış olup yıl sonu bütçe gerçekleşmesi yüzde 99,6’dır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin 2023 yılı harcamalarının dış denetimi, Sayıştay Başkanlığınca görevlendirilen uzman denetçiler tarafından gerçekleştirilmiştir. Hazırlanan TBMM Başkanlığı 2023 Yılı Dış Denetim Raporunun “sonuç” bölümünde özetle; TBMM Başkanlığınca arşivlenen 2023 yılı harcamalarına ait ödeme emri belgeleri ve muhasebe işlem fişleri tutarlarıyla bunların kaydedildiği ilgili hesaplardaki tutarların uyumlu olduğu, 2023 yılı kesin hesap cetvellerinde gösterilen gelir-gider rakamlarının doğru ve denk olduğu, Strateji Geliştirme Başkanı, Harcama Birimi Başkanları ve diğer personelin, mali işlemlerin yürütülmesine ilişkin harcama belgelerinin düzenlenmesinde ve muhasebe kaydında, ilgili mevzuatta öngörülen usul ve esaslara uygun şekilde işlem yaptıkları, üst yönetici tarafından, kalkınma planına, yıllık programa, Kurumun stratejik plan ve hedeflerine uygun olarak bütçe hazırlanması ve uygulanmasında, kaynakların etkili, ekonomik ve verimli şekilde elde edilmesi ve kullanılmasında, gerekli özenin gösterildiği ifade edilmiştir” ifadelerini kullandı.


2024 yılı bütçesinin 9 milyar 536 milyon 586 bin Türk Lirası olarak kanunlaştığını hatırlatan Kurtulmuş, “Yapılan ödenek ekleme işlemiyle birlikte toplam ödenek 9 milyar 973 milyon 536 bin Türk Lirası olmuştur. Bu ödeneğin, yaklaşık 9 milyar Türk Lirası, yani yüzde 90’ı harcanmıştır. Şimdi de sizlere 2025 yılı bütçe teklifimizle ilgili olarak kısaca bilgi vermek istiyorum. 2025 bütçe teklifimiz, 2024 yıl sonu harcama tahminleri dikkate alınarak hazırlanmıştır. 2025 yılı bütçe teklifimiz hazırlanırken; Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı İdari Teşkilatı 2023-2027 Dönemi Stratejik Planındaki amaç ve hedefler doğrultusunda gerçekleştirilecek faaliyet ve projeler maliyetlendirilerek ödenek teklifinde bulunulmuştur. Bütçe teklifi hazırlanırken kaynakların etkin/verimli kullanılması amaçlanmış ve tasarruf tedbirlerine azami düzeyde riayet edilmiştir. 2025 yılı bütçe teklifi 17 milyar 817 milyon 190 bin Türk Lirası olarak Plan ve Bütçe Komisyonuna sunulmuştur. 2025 yılı bütçe teklifinin; yüzde 62,9’u yasama, yüzde 32,2’si yönetim ve destek ve yüzde 4,9’u ise program dışı giderlerden oluşmaktadır. Ayrıca 2025 yılı bütçe teklifinin; yüzde 95,4’ü cari giderlerden, yüzde 4,6’sı ise yatırım giderlerinden oluşmaktadır. 2025 yılı bütçe teklifimiz, 2024 yılı başlangıç ödeneği olan 9 milyar 536 milyon 586 bin Türk Lirası’na göre yüzde 86,8; yıl sonu harcama tahmini olan 11 milyar 208 milyon 369 bin Türk Lirası’na göre yüzde 58,9 oranında artarak, 17 milyar 817 milyon 190 bin Türk Lirası olmuştur. TBMM Başkanlığı 2025-2027 Dönemi Bütçe Teklifi; 2025 yılı için 17 milyar 817 milyon 190 bin Türk Lirası, 2026 yılı için 22 milyar 335 milyon 381 bin Türk Lirası, 2027 yılı için de 24 milyar 334 milyon 635 bin Türk Lirası olarak öngörülmektedir” diye konuştu.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Söke’de Kızılay Haftası kutlandı Türk Kızılay Söke Şubesi tarafından 29 Ekim-4 Kasım tarihlerini kapsayan Kızılay Haftası düzenlenen etkinlikle kutlandı. Program kapsamında şiirler okunurken, karate gösterileri ve öğrenci performansları katılımcılardan tam not aldı. Etkinliğe Söke Kaymakamı Ali Akça, Garnizon Komutanı Mesut Kılınç, Belediye Başkan Yardımcıları Vural Tosun ve Yağız Pullukçu, İlçe Emniyet Müdürü Fatih Demiralp, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı. Türk Kızılay Söke Şube Başkanı Funda Öztürk, konuşmasında, "Kızılay Haftası, Türk Kızılay’ının insanlık için yaptığı özverili çalışmaları hatırlamak ve bu bilinci yaymak adına önemli bir fırsattır" dedi. Kızılay’ın köklü tarihinden de bahseden Öztürk, "1868’de kurulan Hilal-i Ahmer Cemiyeti, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün isteğiyle ‘Kızılay’ adını aldı. Bugün ise Türkiye ve dünyadaki ihtiyaç sahiplerine yardım eli uzatmaya devam ediyor" ifadelerini kullandı. Kızılay’ın dayanışma, şefkat, hoşgörü ve tarafsızlık ilkeleri çerçevesinde çalıştığını belirten Öztürk, Türkiye genelinde yürütülen kan bağışı kampanyalarına dikkat çekerek, yılda yaklaşık 3 milyon ünite kana ihtiyaç olduğunu vurguladı. Konuşmasını, Kızılay’ın misyonu ve vizyonuyla sonlandıran Öztürk, "Kızılay, iyiliğin gücüyle birey ve toplumun direncini artırmayı, insan onurunu koruyarak acıları dindirmeyi amaçlıyor. Vizyonumuz ise herkes için güvenli bir yaşam sağlamak" dedi. Program’da Kızılay tarafından çocuklara çeşitli hediyeler ve broşürler dağıtılırken; izci grubu ve karate grubunun gösterisi yer aldı. Öğrenciler Kızılay’ı anlatan şiir ve özlü sözleri de okudu. İlçe Kaymakamı Ali Akça, Türk Kızılay’ı Söke Şubesi yönetici ve gönüllülerinin haftasını kutladı, çalışmalarında başarılar diledi.
Kayseri SGK İl Müdürü Türkoğlu: "Çalışanların sigortalı olarak çalıştırılmaları zorunluluktur" Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Kayseri İl Müdürü Mustafa Türkoğlu kayıt dışı istihdam ile ilgili yaptığı açıklamada; "Çalışanların sigortalı olarak çalıştırılmaları anayasal bir hak olmakla birlikte aynı zamanda hem çalışanlar hem de işverenler açısından bir zorunluluktur. Bu çerçevede kayıt dışı çalışan bir işçinin emekli olma hakkı yoktur" dedi. Ülkenin en önemli sorunları arasında yer alan kayıt dışı istihdamla mücadele çerçevesinde her yıl rehberlik ve bilgilendirme amaçlı faaliyetler gerçekleştiğini aktaran SGK İl Müdürü Mustafa Türkoğlu, kayıt dışı istihdamın çok yönlü bir sorun olmasından dolayı SGK tarafından ülke genelinde her yıl kayıt dışı istihdamla mücadele çerçevesinde rehberlik ve bilgilendirme amacıyla sivil toplum kuruluşları ve meslek odalarına ziyaretler yapıldığını aktardı. Kayıt Dışı istihdam hakkında bilgiler veren Türkoğlu; "Ülkemizin ve sosyal güvenlik sisteminin en önemli sorunları arasında yer alan kayıt dışı istihdam çalışanların Sosyal Güvenlik Kurumu’na hiç bildirilmemesi ya da çalışma gün veya ücretlerinin eksik bildirilmesidir. Yani sigortasız işçi çalıştırma durumunda olduğu gibi, çalışma sürelerinin veya ödenen ücretlerin eksik bildirilmesi de kayıt dışı istihdam olarak değerlendirilmektedir. Çalışanların sigortalı olarak çalıştırılmaları anayasal bir hak olmakla birlikte aynı zamanda hem çalışanlar hem de işverenler açısından bir zorunluluktur. Yani işverenlerin çalışanlarını sigortasız olarak çalıştırma hakları olmadığı gibi çalışan kişilerin de sigortasız çalışmayı istemek gibi bir hakları söz konusu değildir. Bu şekilde çalışmayı isteyen kişilerin sigortasız çalıştırıldığının tespiti halinde işverenlere yönelik yaptırımlar uygulanmakta işverenler kendilerince kötü niyetli olmamalarına rağmen mağdur olabilmektedirler. Özellikle emekli aylığı alan, dul ve yetim aylığı alan, sosyal yardım alan veya bakmakla yükümlü konumunda olan bazı kişilerin sigortasız çalışma konusunda daha istekli oldukları bilinmektedir. Bu kimselerin sigortasız çalışma konusundaki talepleri karşısında işverenlerin yasal yükümlülüklerini yerine getirme bilinciyle hareket etmeleri tespiti halinde mağduriyet yaşamamaları amacıyla gerekli dikkati göstermeleri gerekmektedir. Kayıt dışı istihdamın toplumun sosyal ve ekonomik değerleri üzerinde birçok olumsuz etkisi bulunmakta, ayrıca hem çalışanlar ve işverenler hem de devlet açısından birçok olumsuz etkiye yol açmaktadır. Bu çerçevede kayıt dışı çalışan bir işçinin emekli olma hakkı yoktur. Çalışamaz duruma geldiğinde malullük aylığından yararlanamaz. Hayatını kaybetmesi durumunda geride kalan eş ve çocukları ölüm aylığı hakkından yararlanamazlar. İşsizlik sigortasından faydalanamazlar. Genel sağlık sigortası primlerini kendileri ödemek zorunda kalabilir. İş kazası ve meslek hastalığına karşı alınması gereken önlemlerden yoksun olarak çalışmak zorunda kalırlar. Ücret ve diğer sosyal haklar konusunda Kanunların sağladığı korumadan yoksun olarak daha kötü şartlarda çalışırlar. İhbar ve kıdem tazminatından yoksun kalır ve yıllık izin, haftalık izin, doğum izni gibi haklardan yararlanamazlar. Yapılacak denetimler ve tespitler sonucunda kayıt dışı işçi çalıştıran işverene yüksek tutarlarda idari para cezası uygulanır. Bunun sonucunda işyerinin kapanması riski de vardır. Kayıt dışı işçi çalıştıran işverene uygulanacak idari para cezası işverenden işverene ve tutmakla zorunlu oldukları belgeye göre çeşitlilik gösterir. Örneğin bir yıl bir işçiyi kayıt dışı çalıştırdığının denetim sonucu anlaşılması halinde idari yaptırımı 14 asgari ücrete kadar para cezasıdır. Ayrıca bu çalışmalara ait primler gecikme cezası ve faiziyle birlikte tahsil edilir. Bu işyerlerinin yararlanmakta olduğu sigorta prim teşvikleri durdurulur. Devlet ve özel sektör tarafından sağlanan teşvikler ile hibe ve kredi avantajlarından faydalanılamaz. Yaşanacak iş kazası ve meslek hastalıkları karşısında devlete ve işçilere karşı idari ve adli yükümlülükler doğar. Haksız rekabete neden olur ve piyasa dengesinin bozulmasına zemin hazırlar. İşverenlerin vergi avantajı sağlayan indirim ve gider yazma gibi avantajlardan yararlanma hakkı olmaz. İşyerinde çalışanların verimliliği ve motivasyonu azalır. Vergi ve prim kaybına sosyal güvenlik açığına neden olur. Sosyal güvenlik sisteminde çalışan/emekli dengesinin bozulmasına neden olur. Primsiz ödemelerin artmasına neden olur. Gelir dağılımının bozulmasına ve kaynak dağılımında etkinliğin bozulmasına neden olur. Ekonomik verilerin güvenirliliğine zarar verir ve ekonomik kararların öngörülen etkileri oluşturmasına engel olur" dedi. Çalışanların ihbar ve şikayetleri ile ilgili de bilgiler veren Türkoğlu; "Çalışanların çalışmalarının işverenler tarafından bildirilip bildirilmediğini veya hangi kazanç seviyesinden bildirildiğini kısa sürede öğrenebileceği birçok yol vardır. Çalışanlar e-devlet şifresi ile www.turkiye.gov.tr adresinden sorgulama yapabilirler. Yine 7 gün 24 saat “ALO 170” Çalışma ve Sosyal Güvenlik İletişim Merkezini arayabilirler. İl ve ilçelerde bulunun tüm Sosyal Güvenlik İl Müdürlükleri veya Sosyal Güvenlik Merkezlerine başvurarak da sigortalı olarak bildirilip bildirilmediği ve hangi kazanç seviyesinden bildirildiğini kısa sürede öğrenebilirler. Çalışanlar sigortasız çalıştırıldıklarını ya da ücretlerinin veya çalışma sürelerinin eksik bildirildiğini düşündüklerinde ihbar ve şikayetlerini ALO 170’e, Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü/Sosyal Güvenlik Merkezine veya CİMER yani Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi üzerinden de iletebilirler" ifadelerini kullandı. "Yabancı çalışana ödenecek ücretin en az başvuru tarihi itibariyle yürürlükte bulunan asgari ücret tutarı dikkate alınmalıdır" Yabancı uyruklu işçi çalıştırmanın şartlarını da ifade eden Mustafa Türkoğlu; "İşverenlerce çalıştırılacak kişi yabancı uyruklu ise önceden çalışma izni alınması gerekmektedir. Çalışma izni talep edilen işyerinde en az 5 Türkiye vatandaşı istihdamı aranmaktadır. Yabancı uyruklu çalışana ödenecek aylık ücret miktarının yabancı çalışanın görev ve yetkinliği ile bağdaşır seviyede olması zorunludur. Buna göre yabancı çalışana ödenecek ücretin en az başvuru tarihi itibariyle yürürlükte bulunan asgari ücret tutarı dikkate alınarak Bakanlıkça belirlenen seviyede olması gerekmektedir. Çalışma izni bulunmayan yabancı uyruklu kişiyi çalıştırırsanız her bir yabancı uyruklu kişi için ödeyeceğiniz idari para cezası tutarı 2024 yılı için 56.752 TL’dir. İdari para cezaları tebliğ tarihinden itibaren bir ay ödenmek zorundadır. Kaçak yabancı işçi çalıştıran işveren, yabancı kişinin ve varsa eş ve çocuklarının konaklama giderleri ile ülkelerine dönmeleri için gerekli masrafları ve gerektiğinde sağlık harcamalarını da karşılamak zorunda kalabilmektedir" diye konuştu. Ücretlerin banka kanalı ile ödenmesinin de zorunlu olduğunun altını çizen SGK İl Müdürü Mustafa Türkoğlu; "Türkiye genelinde işveren tarafından çalıştırılan işçi sayısının 5 ve üzerinde olması halinde çalıştırılan işçilere yapılan ücret dahil her türlü ödemenin kanuni kesintileri düşüldükten sonra kalan net tutarının bankalar aracılığıyla ödenmesi zorunludur. Bu ödemelerin banka aracılığıyla yapılmaması durumunda işverenlere 2024 yılı için her işçi ve her ay için 1.514 TL idari para cezası uygulanır" dedi.