POLİTİKA - 07 Ocak 2025 Salı 12:06

MHP Lideri Bahçeli: “Türkiye’nin güvenliği Misak-ı Milli haritasının son sınırından başlamaktadır”

A
A
A
MHP Lideri Bahçeli: “Türkiye’nin güvenliği Misak-ı Milli haritasının son sınırından başlamaktadır”

Milliyetçi Hareket Partisi(MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Türkiye’nin güvenliği Misak-ı Milli haritasının son sınırından başlamaktadır” dedi.


MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli TBMM’de partisinin grup toplantısında konuştu. CHP’ye yanaşmış ve CHP’ye yapışmış ilkesizlerin hariçten gazel okumaları boş varilin çıkardığı ses kadar anlamlı olduğunu söyleyen Bahçeli, “Bize milliyetçilik dersi vermeye, vatan sevgisi dikte etmeye kalkışan sefih magandalara, serseri mankurtlara ve sefalet markalarına aldırış etmesek bile, gene de birkaç kelamı onlardan esirgemenin haksızlık olacağı kanaatindeyiz. Hasbelkader Milliyetçi-Ülkücü Hareket’te yer bulan, bu vesileyle itibar kazanan, makam ve koltuk ikbaliyle çevre yapan ve saygı kazanan bir avuç kendini bilmez ahmağın sırf çıkarlarının ikramı kesildi diye ileri geri konuşmaları her şeyden önce edepsiz bir hezeyandır. Esasen fazilet ve fikir sahibi olmaksızın sığındıkları camiamızda kurnazca kendilerini saklayan, köşe bucak dedikodu yapan, insicam ve irademizi sakatlamanın çabasında olan bu gudubetlerin bir nedenle maskesi düşünce aramızdan sıvıştıkları hepinizin bildiği ve yaşadığı bir gerçektir. Başkalarının atına binenlerin bize seyislik taslaması utanmazlıktır” şeklinde konuştu.


“Kurt, kurdu tanır, ancak biz bunları tanımıyoruz ve hiç de takmıyoruz”


Milli birlik ve beraberliğin sancağının herkesi gölgesinde toparlayacağını dile getiren Bahçeli, “Türk milletini meşgul eden, Türkiye’yi zora sokan hiçbir meseleye kalıcı cevap ve köklü çözüm getiremeyenlerin; sosyal medyada, kurdukları küçük partilerde sürekli ayağımıza dolanmaları, dava bilirkişisi gibi ortalıkta dolaşmaları elbette kifayet ve kişilik yetersizliğinin ağır bir sancısıdır. CHP’nin kayığında ip olanlarla mağlubiyetin pençesinde zafer nutku atanların sadece cemayüz evvellerini değil, ciğerlerinin kaç okka olduğunu da gayet iyi biliriz. Bizim bir görev kapsamında hareket ettiğimizi iddia eden müfteriler, içimizdeyken el etek öpmekten başlarını dahi kaldıramıyorlar, siyasetimize en küçük katkı vermiyorlar, veremiyorlardı. Kedinin ayna karşısında kendisini aslan görmesi neyse, bunların durumu üç aşağı beş yukarı aynısıdır. Geceleri baykuş olup harabede tüneyenler, gündüz vaktinde kartal olup zirvelere kanat açamazlar. Kurt, kurdu tanır, ancak biz bunları tanımıyoruz ve hiç de takmıyoruz. Bizim dava ve vatan sevdamızı tartıya çıkaracak, bununla da kalmayıp tartışmaya açacak, ülke ve ülkü heyecanımızı kurcalayıp aşındıracak bir siyasi fırıldağı henüz hiçbir kundak sarmamıştır. Hayatıyla haysiyeti ters köşe olmuşların bize anlatacak, bize aktaracak, bize güzergah tayin edecek bir şeyleri olmaz, olamaz. Gocunan gocunsun, hoplayan hoplasın, diyorum ki, terör musibeti bitecek, kardeşlik bilenecek, Türk milleti rahat bir nefes alacak” dedi.


“Her yerin Gazze olacağını tehditvari üslupla iddia edenlere özellikle hatırlatırım ki, Gazze zaten gönlümüzdedir”


Teröristlerin sonunun toprağa düşmek olduğunu belirten Bahçeli, “Kanunsuz ve gayri meşru şekilde elinde taşıdığı silahlarla yurt içinde veya yurt dışında hunhar ve menfur hedeflerin peşine düşen teröristlerin sonu ise ya toprağa düşmek ya da demir parmaklıkların ardına düşürülmek olacak. Negatif kırılmadan bahsederek her yerin Gazze olacağını tehditvari üslupla iddia edenlere özellikle hatırlatırım ki, Gazze zaten içimizdedir, yüreğimizdedir, gönlümüzdedir. Eğer yıkılmış Gazze’nin Türkiye’ye taşınacağı ima ediliyorsa, o zaman buna niyet ve teşebbüsü aklından geçirenlerin Siyonist barbarlıkla eşanlı şekilde açacakları karanlık cephenin makberleri olacağını bilmeleri, bunu da unutmamaları hayat ve varlıkları açısından mühim bir ihtar ve ikazımızdır” ifadelerini kullandı.


“Baas rezaleti geriye harap bitap bir ülke bırakmıştır”


Suriye’de 8 Aralık devrimiyle beraber zulüm dönemi kapandığını ifade eden Bahçeli, “Baas rezaleti geriye harap bitap bir ülke bırakmıştır. Şimdi vakit Suriye’nin inşa, ihya ve ayağa kalkma vaktidir. Geçiş hükümetinin aldığı kararlar, verdiği pozitif mesajlar anlamlı ve değerlidir. Özellikle bölücü terör örgütü PKK/YPG’ye Suriye’de asla yer olmadığının ve olmayacağının vurgulanması bölgesel risk ve tehdit havasını yumuşatmıştır. Temkini elden bırakmadan, rehavete kapılmadan, Suriye’de teessüs eden yeni yönetimin, tüm Suriyelileri eşit şekilde temsil etme hususundaki yapıcı siyasetine destek vermek çok boyutlu diyaloglarımız adına isabetli bir yaklaşımdır. Suriye’yi iç savaşa çekmeyi projelendiren, etnik ve bilhassa mezhebi kargaşaya sürüklemeyi amaçlayan bir tahrik ve provokasyon mekanizması işletilmektedir. Buna karşı son derece dikkatli olmak lazımdır. Esad zulmünden yara bere içinde kurtulan Suriye’nin dehşet verici bir anafora düşmesi bölgesel istikrar ve barışı Allah muhafaza hepten yok edebilecektir” diye konuştu.


“Türk-Kürt kardeşliğini dinamitlemeyi hesaplayan kim varsa alayı birden karşımızdadır”


Suriye’deki istikrar ve barış ortamının Türkiye için kırmızı çizgi olduğunun altını çizen Bahçeli, “Aynı şey Irak için de geçerlidir. Biz, ne içimizde ne de dışımızda kanlı silah, kandan geçinen terörist ve bölücü terör örgütü istemiyoruz. Türk-Kürt kardeşliğini dinamitlemeyi, Türkiye ve bölge ülkelerini kaosa itmeyi hesaplayan kim varsa alayı birden karşımızdadır ve buna yönelik mücadelemiz can pahasına sürdürülecektir. Yeni yüzyılda milli kenetlenmeyle, barışçıl Türkiye’nin dev uyanışıyla dış basınç ve baskılar etkisizleştirilecektir. Bu vatan hepimizindir. Ay yıldızlı al bayrak hepimizin bağımsızlık simgesidir. Türkiye Cumhuriyeti devleti Türk milletinin varlık ve egemenlik hükmüdür. Ne vatanımızdan fedakârlık ederiz ne milletimizden vazgeçeriz. Ne devletsiz yaşarız ne de esarete tahammül ederiz. Biz Türk milletiyiz” ifadelerini kulandı.


Konuşmasının devamında hayatını kaybeden Ferdi Tayfur’a başsağlığı dileyen Bahçeli, “Mesela arabesk müziği devamlı horlanmış ve küçümsenmiştir. Bununla da kalınmamış, bir dönem yasaklanmıştır. İnsanımızın iç çekişine, yaralanmış yüreğine, ıstırap çizgileriyle derinleşmiş yüzüne, yitik sevdalarına tercüman ola her ses, her sanatçımız adeta öcü gibi gösterilmiştir. Arabeskin çıkış nedenini, çarpık şehirleşmeden kaynaklanan varoş kültürüne bağlayanların cehalet ve küstahlıkları uzun yıllar elitist çevrelerde kabul görmüştür. İnsanımızın ruh köküne inemeyen, saklı dünyasına nüfuz edemeyen, yaşanan acılarını hissedemeyen kim varsa arabesk müziğini çağ dışı bulmuştur. Milyonlarca vatandaşımızın kalbinde taht kuran arabesk müziğinin duayen isimlerinden birisi, çok değerli kardeşim, arkadaşım, Allah vergisi sesiyle ve her biri altın değerindeki eserleriyle gönüllere su serpen, hatırasıyla herkese yetecek olan Merhum Ferdi Tayfur’a huzurlarınızda bir kez daha Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Mekanı cennet, ruhu da şad olsun inşallah” dedi.


“Türkiye’nin güvenliği Misak-ı Milli haritasının son sınırından başlamaktadır”


Türkiye’nin komşu coğrafyalarda nerede bir kanayan yara varsa orada bulunması gerektiğini ifade eden Bahçeli, “Türk milliyetçiliği mazlum milletlere umut olabilecek seviyede, her insana, her millete saygıyla birlikte Türkiye’nin hak ve çıkarlarını cesaretle savunacak, dik baş, tok karın, mutlu yarın ilkesine ruh verecek müktesebattadır. Türkiye’nin güvenliği Misak-ı Milli haritasının son sınırından başlamaktadır. Bu nedenle Türkiye komşu coğrafyalarda nerede bir kanayan yara varsa oradan bulunmalıdır. Tehdit ve tehlikeleri kaynağında yok etmelidir. Türkiye’nin emperyal hedefler taşıdığını iddia edenler bize göre yediği ekmeğe ihanet eden, içtiği suya zehir katan, soluduğu havaya nankörlük yapan zalim piyonlarıdır. Bunlar gitsin teröristlerin kanlı tiyatrosunu izlesinler. Gitsinler devrik Esad’la yanak yanağa versinler. Gitsinler CHP’yle birlikte aynı kafese girsinler. Ve gitsinler bir daha da gelmesinler” diye konuştu.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Saadet-Gelecek Grup Toplantısı Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, “Hiçbir gündeme, hiçbir projeye Gazze’yi feda ettirmeyiz. Özgür Filistin demeye devam edeceğiz. Çünkü Filistin özgür olmadan, terörist İsrail başını kaldıramaz hale getirilmeden hiçbir bölge ülkesi rahat edemez, huzura kavuşamaz” dedi. Saadet Partisi-Gelecek Partisi Meclis Grup Toplantısı düzenlendi. Toplantıda konuşan Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, engellilerle ilgili araçlar konusunda düzenleme yapıldığını hatırlatarak, “Düzenlemeyle ÖTV muafiyetinden yararlanabilecek araçlar için yüzde 40 yerli katkı oranı şartı eklendi. Buna ilaveten muafiyetli araçların beş yıl olan kullanım süresi on yıla çıkartıldı. Bu değişiklik yalnızca yeni alınacak araçları değil, kanunun yayım tarihinden önce alınmış ÖTV muafiyeti araçları da maalesef kapsamaktadır. Bu engellerin sosyal hayattan koparılması, üretime katkı sağlamaz hale getirilmesi, tüketen toplum konumuna itilmesi demektir. Bu düzenleme gelir kriteri bahanesiyle binlerce bakıma muhtaç bireyin kaderine terk edilmesi KDV kanun değişikliğiyle ithal protez, ortopedik cihaz ve tekerlekli sandalyelere erişemez hale gelmesi, hafif zihinsel engellerin eğitim haklarının yok sayılması demektir. Tüm bunlar doğrudan olmasa da dolaylı yollardan engellerimizin haklarının gasp edilmesi demektir” ifadelerini kullandı. “Kudüs özgür oluncaya kadar gündemimizde her zaman Gazze olacak” Arıkan, Gazze’de soykırımın devam ettiğini söyleyerek, “2024 yılı boyunca bir arpa boy yol maalesef kat edilemedi. İslam ülkelerinin toplanıp kınama yayınlamaktan başka hiçbir işlevi maalesef olmadı. Söz ile dünyaya nizam vermeye çalışanların ilk günden itibaren Filistin lehine hiçbir somut adım atmadığına, atıldığı iddia edilen somut adımların da İsrail’i rahatsız etmeyen işler olduğuna şahit olduk. İktidarın görevi protesto tertip etmek, kola hamburger boykot etmek, algı yönetmek değil yaşanan soykırımı engellemek için diplomasi yürütmektir. İslam ülkelerine önderlik etmektir, caydırıcı kararlar aldırmaktır. Kudüs özgür oluncaya kadar, Gazze özgürlüğe kavuşuncaya kadar kürsümüzde, gündemimizde her zaman Gazze olacak Allah rızası için” diye konuştu. Arıkan sözlerine şöyle devam etti: “Gazze’deki mücadeleyi anlamamız gerekiyor. Terör diyerek Gazze’yi yerle yeksan edenler Aralık 2024’de hiçbir bahaneye ihtiyaç duymadan Şam’ın yirmi kilometre yakınına kadar yürüdüler. Biz bir kez daha uyarıyoruz. Hiçbir gündeme, hiçbir projeye Gazze’yi feda ettirmeyiz. Özgür Filistin demeye devam edeceğiz. Çünkü Filistin özgür olmadan terörist İsrail başını kaldıramaz hale getirilmeden hiçbir bölge ülkesi rahat edemez, huzura kavuşamaz.” Arıkan, ekonomiye değinerek, “Gıda enflasyonu yüzde 43,58. Yeniden değerleme oranı yüzde 43.93. Akaryakıt fiyat artışı yüzde 50. Elektrik, doğal gaz artışı yüzde 38 olarak gerçekleşti. Yani hepsi 2024’te gerçekleşti. Vatandaşa, emekçiye reva görülen rakamsa emekliye sadece yüzde 15.75. Memura yüzde 11.55. Zulüm düzelir. Şu rakamlar bu tablo bize neyi anlatıyor? Maaş 22 bin lira. Açlık sınırı 22 bin lira. Böyle bir şey dünyanın hiçbir yerinde kabul edilebilen bir rakam değil. Dün yine bütün bunların yanında Türkiye’de bir tiyatro oynandı. Ve en düşük emekli maaşı 14 bin 469 lira olarak açıklandı. Size acı bir gerçeği hatırlatacağım. Bakınız Sayın Başbakanımızın olduğu dönemde 2008’de yapılan düzenlemeler, bugünkü iktidar tarafından kurulmuş olsaydı bugünün en düşük emekli maaşı 30 bin liranın üzerinde olacaktı” diye konuştu.
Mardin Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı ve MAÜ arasında denetimli serbestlik iş birliği protokolü imzalandı Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı ve Mardin Artuklu Üniversitesi arasında iş birliği protokolü imzalandı. Protokolle, denetimli serbestlik tedbiri uygulanan yükümlülerin ve eski hükümlülerin topluma yeniden kazandırılması amaçlanıyor. Mardin Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Akbulut ile Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İbrahim Özcoşar’ın imza attığı protokol çerçevesinde; eğitim ve iyileştirme faaliyetleri, bağımlılıkla mücadele, çocuklara yönelik faaliyet başlıkları altında geniş kapsamlı bir iş birliği sağlanacak. Bu sayede, denetimli serbestlik altındaki bireylerin topluma entegre olmaları desteklenecek. Mardin Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Akbulut, denetimli serbestlik sürecinin modern ceza sisteminde önemli bir yer tuttuğunu belirterek, cezaların sadece caydırıcı olmanın ötesinde, bireyi topluma kazandırma amacı güttüğünü söyledi. Akbulut, “Üniversitenin bireyi topluma kazandırma safahatında bizlere karşılıksız yardımları, üniversite imkanlarından faydalanmamız ve üniversitede yer alan bilim insanlarının düşüncelerinden, fikirlerinden faydalanmamız bizim için çok büyük bir avantaj. Denetimli serbestlik üzerine çok fazla soru geliyor. Modern çağda ceza bildiğiniz üzere kişiye eziyet etmek, intikam almak için kullanılan bir model değildir. Cezanın iki boyu vardır. Bireye ceza verildiğinde aslında toplum kamu düzenini bozan bu eylemler karşısında korunmuş oluyor. Yasa koyucu kötü örnek teşkil eden bu eylem ile diğer bireylere mesaj veriyor. Yasa, bu tür kötü davranışlarda bulunmayın, kamu düzenini bozmayın yoksa sizi cezalandırırım diyor. Bu işin caydırıcılık boyutu var. Modern çağda ikinci boyutu ise bireyi kazanmaktır. Biz cezayı toplumu kazanma ve topluma kazandırma olarak ikiye ayırabiliriz. Bireyi kazanma safahatında Adalet Bakanlığı, adli merciler, cumhuriyet başsavcılıkları, ceza infaz kurumları öncelikle kişinin hürriyeti kısıtlandıktan sonra eğitim öğretim faaliyetleri, psikolojik destekler, rehabilitasyon, terapi, meslek edindirme gibi faaliyetler ile onların suç işleme eylemini ortadan kaldıracak faaliyetlerde bulunuyoruz. İkinci aşama da denetimli serbestlik. Denetimli serbestlik altındaki hükümlülere biz yükümlü diyoruz. Denetimli serbestlikte yükümlüler ne serbestler ne de esirler. Esir değiller çünkü özgürler toplumun içerisinde yaşıyorlar fakat tam manasıyla özgür de değiller. Çünkü bu yükümlüler denetim altındalar. Aslında biz denetimli serbestlik altındaki kişilere takip edilen hürriyet veya takip edilen özgürlük de diyebiliriz. Denetimli serbestlik şube müdürlüğümüz bu yükümlüler ile topluma intibak sürecinde onlarla konuşup dertleşip moral veriyorlar. Buradaki sosyal hizmet uzmanlarımız, psikologlarımız ve sosyologlarımız psikolojik terapi, bağımlılıkla mücadele eğitim öğretim faaliyetleri, çocuk gelişimine katkıda bulunuyor. Onlara meslek kazandırmaya çalışılıyor. Bu maksatla denetimli serbestlik şube müdürlüğümüz ile Artuklu Üniversitemiz arasında çok kıymetli bir protokol var. Rektör hocamız ve değerli üniversite her türlü fedakarlığı yaparak bizlerin karşılıksız ve ücretsiz yardım teklifimizi geri çevirmediler. Protokolün Mardin’imize hayırlar getirmesini temenni ediyorum” dedi. Artuklu Üniversitesi Rektör İbrahim Özcoşar ise üniversitenin topluma hizmet misyonuna uygun olarak bu protokolün önemli bir adım olduğunu ifade etti. Rektör Özcoşar, "Bu iş birliği ile teorik ve bilimsel çalışmalarımızı, denetimli serbestlik müdürlüğünün saha deneyimi ile birleştirerek, bireylerin topluma kazandırılmasına yönelik etkin çözümler üreteceğiz" diye konuştu.