POLİTİKA - 22 Ekim 2024 Salı 17:42

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’ni komisyona sundu

A
A
A
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’ni komisyona sundu

Cumhurbaşkanı Yardımcı Cevdet Yılmaz, 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’ni, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’na sundu.


Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi’ni sundu. Dünyanın farklı bölgelerinde güven ve istikrarı tehdit eden pek çok gelişmeler yaşandığını ifade eden Yılmaz, bütçenin siyasi istikrarın göstergesi olan ve 22 yıldır aralıksız görev yapan AK Parti Hükümetlerinin 23’üncü, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin ise 7’nci bütçesi olduğunu belirten Yılmaz, "2025 Yılı Bütçesi, ’istikrar, icraat ve kalkınma bütçesi’dir. Bu yılki bütçemizi, paylaşacağım hususlar itibarıyla kazanımları sürdürülebilir hale getiren; ekonomik kalkınma ve sosyal refahı önceleyen bir bütçe olarak tanımlayabiliriz. 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifimiz, yatırımı, istihdamı, üretimi ve ihracatı destekleyen, sosyal refahı artıran bir yaklaşıma sahiptir. Bütçemizde; büyümenin sağladığı imkânları, toplumun bütün kesimleri ile paylaşmak esas alınmıştır” ifadelerini kullandı.


2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi’nin işçisi, esnafı, emeklisi, genci ve yaşlısıyla toplumun tüm kesimlerinin ihtiyaçları gözetilerek hazırlandığının altını çizen Yılmaz, “Her bir programında 81 ilimizin gereksinimleri düşünülerek huzurlarınıza getirilmiştir. 2025 Yılı Bütçesi, güçlenen beşeri sermayemizin, daha etkin hale gelen işgücü piyasamızın bütçesidir. Yüksek katma değerli üretimin, Türkiye’nin artan AR-GE ve yenilikçilik kapasitesinin bütçesidir. 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifimiz; çevresel sürdürülebilirliğin; yeşil ve dijital ekonomiye geçiş yönünde teknolojik dönüşümün bütçesidir. Kamu altyapı yatırımlarının etkinleştirilmesi ve tarımda verimliliğin ve üretimin artırılmasını içermektedir” dedi.


Bütçenin afet sonrası dönemde Cumhurbaşkanı liderliğinde ortaya koyulan hızlı rehabilitasyon ve hızlı ihya kararlılığını yansıttığını dile getiren Yılmaz, bütçe teklifinin mali disiplinin korunması, ekonomik istikrarın sağlanması ve sürdürülebilir büyümenin desteklenmesi politikaları ile uyumlu olduğunu söyledi.


Dünya ekonomik büyüme oranlarına ilişkin değerlendirmede bulunan Yılmaz, “2024 yılında ABD’nin yüzde 2,6, Avro Bölgesi’nin yüzde 0,9 oranında büyümesi öngörülmekte iken 2025 yılında bu ekonomilerin sırasıyla yüzde 1,9 ve yüzde 1,5 oranında büyüyecekleri tahmin 2023 yılında yüzde 1,7 oranında büyüyen gelişmiş ülkeler grubunun, yatay bir seyirle 2024 yılında yüzde 1,7 oranında, 2025 yılında ise hafif ivmelenerek yüzde 1,8 oranında büyümesi beklenmektedir. 2024 yılında ABD’nin yüzde 2,6, Avro Bölgesi’nin yüzde 0,9 oranında büyümesi öngörülmekte iken 2025 yılında bu ekonomilerin sırasıyla yüzde 1,9 ve yüzde 1,5 oranında büyüyecekleri tahmin edilmektedir” şeklinde konuştu.


Küresel görünümün ardından Türkiye ekonomisine ilişkin son dönemlerdeki gelişmeleri aktaran Yılmaz, “Güçlü yapısı ve yüksek büyüme oranlarıyla milli gelir büyüklüğümüz Cumhuriyetin 100’üncü yılı itibarıyla ilk defa 1 trilyon dolar eşiğini aşarak, 1,1 trilyon dolara ulaşmıştır. Böylece, 2022 yılında dünya ekonomileri arasında 19’uncu sırada yer alan Türkiye ekonomisi, 2023 yılı itibarıyla iki sıra birden atlayarak 17’nci sıraya yükselmiştir. Satın Alma Gücü Paritesi cinsinden GSYH büyüklüğüne göre ise ülkemiz dünyanın en büyük 11’inci, Avrupa’nın en büyük 4’üncü ekonomisi konumundadır. 2024 yılında öngörülen tahminler ışığında, ülke sıralamamızın sabit kalması beklenmektedir” şeklinde konuştu.


2023 yılının ikinci yarısından itibaren enflasyonu kontrol altına almak amacıyla uygulanan sıkı para ve maliye politikalarının etkileri iktisadi faaliyet üzerinde kademeli olarak, özellikle 2024 yılı içerisinde görülmeye başlandığını belirten Yılmaz, “2024 yılının ilk yarısında dezenflasyon süreciyle uyumlu olarak dengelenmeye başlayan büyüme oranı yüzde 3,8 olarak gerçekleşmiştir. Net mal ve hizmet ihracatının büyümeye katkısı 1,4 puan olmuştur. Bu dönemde, hizmetler sektörü yıllık yüzde 3,9 oranında artış kaydederek hafif ivme kaybetmesine karşın büyümenin sürükleyicisi olmaya devam etmiştir. Diğer taraftan, inşaat yatırım harcamaları öncülüğünde toplam sabit sermaye yatırımları aynı dönemde yüzde 4,7 oranında artmıştır” ifadelerini kullandı.


2025 yılı Bütçe Teklifine ilişkin rakamsal detayları paylaşan Yılmaz, “2025 yılı Merkezi Yönetim Bütçesinde bütçe giderlerinin 14 trilyon 731 milyar lira, bütçe gelirlerinin ise 12 trilyon 800 milyar lira olacağı öngörmekteyiz. Bütçe açığının gayri safi yurtiçi hasılaya oranının ise yüzde 3,1 olarak gerçekleşeceği beklenmektedir. Deprem nedeniyle bütçe açıklarında yaşanan arızi artış sonrasında, bütçe açığını yeniden Hükümetlerimiz dönemindeki ortalama seviyesine yaklaştırıyoruz" dedi.



“Bütçeyi faiz bütçesi olmaktan çıkararak hizmet bütçesi haline getirdik”


Ak Parti Hükümetleri döneminde mali disipline kararlılıkla devam ettiklerini ifade eden Yılmaz, “Bütçeyi faiz bütçesi olmaktan çıkararak hizmet bütçesi haline getirdik. 2002 yılında milli gelire oranla yüzde 14,3 olan faiz giderlerini oldukça düşük seviyelere indirdik. Nitekim, 2025 yılı bütçesinde faiz giderlerinin yüzde 3,2 seviyesinde olmasını öngörmekteyiz” dedi.


2025 yılında merkezi yönetim bütçe gelirlerinin, 2024 yılı gerçekleşme tahminlerine göre yüzde 41,2 artışla 12 trilyon 800 milyar liraya yükseldiğini ifade eden Yılmaz, vergi gelirlerinin ise yüzde 46,5 oranında artarak 11 trilyon 139 milyar liraya ulaşacağını tahmin ettiklerini söyledi.


Orta Vadeli Programda öngörülen makro büyüklükler çerçevesinde hazırlanan 2025 yılı bütçesinin temel özellikleri hakkında bilgi veren Yılmaz, “Her yıl olduğu gibi, 2025 yılı bütçesini de toplumun tüm kesimlerini gözeten ve koruyan bir yaklaşımla hazırladık. 2002 yılından beri eğitimi en öncelikli meselemiz olarak gördük ve eğitim bütçemizi 2025 yılında 2 trilyon 181 milyar liraya yükselttik. Böylece merkezi yönetim bütçesinden 2002’de yalnızca yüzde 9,4 seviyesinde pay alan eğitime 2025 yılında yüzde 14,8 oranı ile en büyük payı ayırdık” şeklinde konuştu.



“Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi için 2025 yılında 1 trilyon 452 milyar lira kaynak ayırdık"


7528 sayılı Kanun ile öğretmen yetiştirme sürecinde reform mahiyetinde düzenlemeler yaptıklarını dile getiren Yılmaz, “Milli Eğitim Bakanlığı bütçesi için 2025 yılında 1 trilyon 452 milyar lira kaynak ayırdık .Tüm çocuklarımızın kaliteli eğitime erişimini sağlamak için özellikle dezavantajlı bölgelerdeki okulların fiziki koşullarını iyileştirmeye öncelik veriyoruz. Bu kapsamda, yeni dersliklerin yapımı, okulların depreme karşı güçlendirilmesi, bilişim altyapılarının iyileştirilmesi ve internet erişiminin sağlanması gibi çalışmalar yürütülmektedir. Ayrıca, Milli Eğitim Bakanlığının yatırım bütçesini 2024 yılı ödeneğine göre %41,2 artırarak 100 milyar liradan 142 milyar liraya çıkarıyoruz. Son iki yılda eğitime ayrılan yatırım bütçesini 3,55 kat artırmış bulunmaktayız" dedi.



“Sağlık hizmetleri için 2025 yılında 1 trilyon 106 milyar lira kaynak ayırıyoruz”


AK Parti hükümetleri döneminde en fazla önem verdikleri konuların başında sağlığın geldiğinin altını çizen Yılmaz, "Vatandaşlarımızın sağlık hizmetlerinden en iyi şekilde yararlanmalarını sağlamak amacıyla merkezi yönetim bütçesinden sağlık hizmetleri için 2025 yılında 1 trilyon 106 milyar lira kaynak ayırıyoruz. Sağlık Bakanlığı ve yükseköğretim kurumları ile Sosyal Güvenlik Kurumundan yapılacak sağlık harcamaları da dikkate alındığında sağlık alanına kamu kaynaklarından ayrılan toplam tutar 2 trilyon 435 milyar liraya ulaşmaktadır. 2022 yılında başta hekimlerimiz olmak üzere tüm sağlık personelimizin sabit ek ödemeleri merkezi yönetim bütçesine alınmış ve taban ödeme adıyla ilave bir ödeme unsuru getirilmiştir. Aynı zamanda hekimlerimizin mali haklarının yanında emekli aylıkları da önemli oranda artırılmıştır" ifadelerini kullandı.



“Sosyal yardım bütçesini, 2025 yılında 650,9 milyar liraya çıkarıyoruz”


Sosyal devlet ilkesiyle refahı toplumun tüm katmanlarına yaymaya kararlı olduklarını vurgulayan Yılmaz, “Dünyanın en iyi işleyen, en kuşatıcı sosyal destek sistemine sahip ülkelerinden biri olarak sosyal yardım bütçesini, 2025 yılında 650,9 milyar liraya çıkarıyoruz. Bu tutar bütçemizin yüzde 4,4’üne denk gelmektedir. 2002 yılında yüzde 0,4 olan sosyal yardım ve desteklerin GSYH’ya oranını 2025 yılında yüzde 1,1’e yükseltiyoruz. 2025 yılında; ödeme gücü olmayan vatandaşlarımızın sağlık primi giderlerini karşılamak amacıyla 130,9 milyar lira, 65 yaş üstü yaşlılarımız, bakıma ihtiyacı olan engelli vatandaşlarımız ve yakınlarına bağlanan aylıklar kapsamında 87,6 milyar lira kaynak ayırdık" diye konuştu.


2025’de tarıma ayrılan bütçeye ilişkin ise Yılmaz, “Tarıma ayırdığımız kaynağı 705,6 milyar liraya çıkartıyoruz. Bu kapsamda; tarımsal destek programları için 135 milyar lira, tarım sektörü yatırım ödenekleri için 166,3 milyar lira, tarımsal kredi sübvansiyonu, müdahale alımları, tarımsal KİT ve ihracat destekleri için 204,6 milyar lira, kaynak ayırıyoruz. Tarıma yönelik vergi harcamalarının 199,8 milyar lira olmasını öngörüyoruz” dedi.


2025 yılında reel sektör desteklerine devam edeceklerini dile getiren Yılmaz, “Yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odağımızla özel sektör önceliğinde büyüme stratejimizi sürdürüyoruz. Reel kesim destekleri için bütçemizden 561 milyar lira ödenek öngörüyoruz. Bu kapsamda; Sosyal Güvenlik Kurumu işveren prim ödemeleri için 222,8 milyar lira, tarımsal krediler sübvansiyon desteği olarak 160 milyar lira, Halk Bankası esnaf kredileri sübvansiyon desteği için 60 milyar lira mesleki eğitim kapsamında ödenen Devlet katkısı için 29,6 milyar lira, ihracat başta olmak üzere diğer reel sektör destekleri için 56,9 milyar lira, kaynak ayırdık” şeklinde konuştu.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Kilisli depremzedeler evlerine kavuşuyor Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca 6 Şubat depremlerinden etkilenen Kilis’te bir yandan deprem konutlarının inşası devam ederken bir yandan da teslimi sürüyor. Kilis’te bugüne kadar bin 920 konut hak sahiplerine teslim edildi. 2 bin 686 konutun inşası ise devam ediyor. Kilis’ten görüntüler paylaşan Bakan Murat Kurum, "Hüsne teyzemiz gibi her bir annemiz bize Cumhurbaşkanımız’n emaneti” dedi. Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından bugüne kadar 11 ilde 101 bin 254 hak sahibi konutlarına kavuştu. Depremden etkilenen illerden Kilis’te ise yatay ve yöresel mimariye göre tasarlanan bin 920 konut teslim edilirken, 2 bin 686 konutun ise inşası sürüyor. Radye temel üzerine tünel kalıp sistemiyle zemin+3 ve zemin+4’ü geçmeyecek şekilde depreme dirençli binalar inşa ediliyor. “Her bir annemiz bize Cumhurbaşkanımızın emaneti” Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Kilis’te TOKİ’nin inşa ettiği konutlarla ilgili görüntüleri sosyal medya hesabından paylaştı. Hak sahiplerinden Hüsne Birşenk’in “Evladımız bıraksa Cumhurbaşkanı bizi bırakmıyor” sözlerini alıntılayan Bakan Kurum, “Hüsne teyzemiz gibi her bir annemiz bize Cumhurbaşkanımızın emaneti. Onun verdiği sözü yere düşürmeyeceğiz. En son anahtar teslim edilinceye kadar hiçbir depremzede kardeşimizin elini bırakmayacağız” ifadelerini kullandı. “Siyaset yapmamışlar, iş yapmışlar” Hak sahiplerinden Zekeriya Samancı, evinin anahtarını teslim aldığında çok heyecanlandığını şöyle anlattı: "Evleri gördük. Ne kadar tez zamanda yapılmış, aklım durdu. Şimdi yeni evlerimizde oturuyoruz. Çok rahat uyuyoruz. İnan ki şimdi bana ‘sana memleketin ortasında villa vereceğiz’ deseler gitmem. İlk başta inanamamıştım ama şimdi bütün depremzedelere tavsiye ediyorum. Buyursunlar, gelsinler, korkmasınlar. Rüyamızda görseydik inanamazdık ama hayal ettiğimiz gibi gerçek oldu. Allah devleti başımızdan eksik etmesin. Siyaset yapmamışlar, iş yapmışlar evelallah TOKİ’ye güveniyoruz. Helal olsun." “Cumhurbaşkanımız bizi bırakmıyor” Hak sahibi Hüsne Birşenk ise kendisine ev çıkacağını hissettiğini anlatarak, "Namazımı kıldım, oğlum Şahin’e ‘Kalbimi söyleyeyim sana, bana konut çıkacak’ dedim. ‘Yapma anne ya’ dedi. ‘Ben söylemiyorum kalbim söylüyor bunu’ dedim. Sonra oğlum ‘konut çıktı’ diye bana telefon etti. ‘Çok şükür Allah’ım’ dedim. Böyle temiz ev, yatak, ortam görmedim. Ömrümün sonunda cenneti yaşattılar bana. Evelallah Cumhurbaşkanımız yapar diyordum. Yetimine, engellisine sahip çıkıyor. O bizleri hiç bırakmıyor. Evladımız bıraksa Cumhurbaşkanı bırakmıyor bizi biliyor musun? Ben önce Allah’a sonra Cumhurbaşkanı’na, sonra buradaki işçilere güveniyordum. Zamanından önce yaptılar, erken yerleştirdiler, elimizden tuttular" dedi. “Hükümet bana ev verdi ama dünyaları verdi zannettik” Bir diğer hak sahibi Perihan Özuçtu ise evin anahtarını teslim aldıklarında bayram havası yaşadıklarını ifade ederek, "Hükümet bana ev verdi ama dünyaları verdi zannettik. Bir yıl içerisinde evime taşındım. Çok büyük felaket yaşandı. Biz tek değildik ama hepimizle ilgilendiler” şeklinde konuştu. Ömer Gündoğdu ise, “Devlet olduğu için biz varız. Evimde rahat uyuyorum. Mutluyum, huzurluyum. Devletimiz sağ olsun, çalışıyorlar. Bizler için çalışmaya devam ediyorlar. Gurur duyuyoruz” dedi.