POLİTİKA - 22 Ekim 2024 Salı 15:27

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Bürokratik kariyerinde SSK’yı batırmak dışında hiçbir başarısı olmayan bir çapsızın sosyal medyadan savurduğu hakaretleri buradan aynen kendisine iade ediyorum"

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Bürokratik kariyerinde SSK’yı batırmak dışında hiçbir başarısı olmayan bir çapsızın sosyal medyadan savurduğu hakaretleri buradan aynen kendisine iade ediyorum"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Milletin çocuklarını hizmet diyerek himmet diyerek mankurtlaştıranların sonu tarihteki diğer insan kılıklı iblisler gibi onursuz bir ölüm olmuştur” dedi.


AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin düzenlediği AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuştu. Erdoğan partilerini selamladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti olarak şımaran, böbürlenen milletin teveccühünü yanlış yorumlayan bir kadro asla olmadıklarını söyledi. Erdoğan, "Şunu herkes bilsin ki; biz millete hizmet için yola koyulan ve millete hizmet ettikçe büyüyen bir siyasi partiyiz. Önümüzdeki ay Türkiye’yi yönetme görevini devralışımızın 22’nci yılını tamamlıyoruz. Anadolu ihtilaliyle iktidara geldiğimiz 3 Kasım 2002’den beri ’aşk ile koşan yorulmaz’ düsturuyla durmadan, dinlenmeden, gecemizi gündüzümüze katarak aşkla koşturuyoruz. Milletin namusumuza emanet ettiği iradesini şanla, şerefle ona zerre miskal leke bulaştırmadan taşımanın hasbi mücadelesini veriyoruz. Hamdolsun bugüne kadar milletimize mahcup olacak hiçbir iş yapmadık. Gün oldu milli iradeye kast eden darbecilere meydan okuduk, gün oldu eli kanlı terör örgütlerine karşı canımızı ortaya koyduk, gün oldu kendini ülkenin sahibi gören elitlerin karşısına dikildik, gün oldu bürokratik oligarşiyle mücadele ettik, gün oldu emperyalistlere ve taşeronlarına bu ülkenin sahipsiz olmadığını gösterdik. Vesayete, mafyaya, çetelere, terör örgütlerine haksızlığa, hukuksuzluğa, statükonun bekçiliğine soyunan antidemokratik güç odaklarına hiçbir zaman baş eğmedik. Gece yarıları millete karşı bildiri yayınladılar. Buruşturduk ve çöpe attık. Gezi olaylarında sokak terörüyle darbe yapmaya kalktılar. Demokrasimize sıkı sıkıya sahip çıktık. 7 Şubat MİT kriziyle ardından 17-25 Aralık girişimiyle seçilmiş hükumete operasyon çektiler. Hiçbirine teslim olmadık. 15 Temmuz gecesi ölüm kusan silahlara, bomba yağdıran uçaklara sinsice, korkakça, namussuzca millete kurşun sıkan FETÖ’cü alçaklara aziz milletimizde sırt sırta vererek hadlerini bildirdi. Tankların arasından sıvışıp kaçan korkaklar milletin direnişini keyif kahvelerini yudumlayarak televizyon ekranlarında izlerken biz darbecilere meydanları dar ettik. ’Her hesabın üstünde bir hesap vardır’ dedik. ’Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır’ dedik. ’Kaderin üstünde bir kader vardır’ dedik. Darbecilerin, hainlerin gözünü kan ve nefret bürümüş haysiyet fukaralarının tekmilini birden bozguna uğrattık. Zaferlerimizle birlikte tevazuumuzu da büyüttük. Kibre kapılanlardan halkla arasına mesafe koyanlardan asla ve asla olmadık. Milletimizin çizdiği rotadan milletin belirlediği istikametten bir an olsun sapmadık, ayrılmadık" diye konuştu.


“Teröristler tarafından daha ömrünün baharındayken kalleşçe şehit edilen gençlerimiz oldu”


Özellikle zorlu mücadele boyunca kendilerinin bedel ödeseler dahi millete ve memlekete bedel ödettirmediklerini söyleyen Erdoğan, "Teröristler tarafından daha ömrünün baharındayken kalleşçe şehit edilen gençlerimiz oldu. FETÖ’cü melunların kurşunlarıyla toprağa düşen dostlarımız henüz 17 yaşında şehadet şerbeti içen gencecik evlatlarımız oldu. Trafik kazalarında, tabii afetlerde kaybettiğimiz nice yol arkadaşlarımız oldu. Her ölüm gibi bu arkadaşlarımızın, bu kardeşlerimizin vefatları da erkendi, zamansızdı. Yüreklerimize kor bir ateş saldı. Rabbim hepsine rahmet eylesin diyorum. Burada özellikle geçtiğimiz günlerde trafik kazasında hayatını kaybeden Ankara İl Gençlik Kolları Yönetim Kurulu üyemiz kıymetli kızımız Betül Önderoğlu’na Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Betül evladımızın ailesine, arkadaşlarına, sevenlerine sabır ve başsağlığı diliyorum. Onların son nefeslerine kadar gururla taşıdıkları bayrağı yere değdirmeden inşallah gelecek kuşaklara en güzel şekilde teslim edeceğiz. Bugüne kadar olduğu gibi yine yüksek bir şuurla insanlara örnek olacak bir teslimiyet ve vakar içinde bizlere yakışan asil bir dava ahlakıyla Türkiye’ye hizmet yolculuğumuzu sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.


“Devletimizin tüm kurumlarının nefesi ister yurt içinde ister dünyanın en ücra köşesinde olsun FETÖ’cü sırtlan sürüsünün ensesinde muhakkak olacağız”


FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in ölümüne ilişkin Erdoğan, milletin çocuklarını ’hizmet’ diyerek ’himmet’ diyerek mankurtlaştıranların sonu tarihteki diğer insan kılıklı iblisler gibi onursuz bir ölüm olduğunu kaydederek, şunları söyledi:


"Bu hainler tüm uğraşlarımıza rağmen maalesef emrinde oldukları ağababalarının eteğine yapışarak Türk adaletinden kaçmayı başardılar. Bu dünyadan işledikleri suçların hakkına girdikleri insanların ifsat ettikleri körpe beyinlerin ve döktükleri şehit kanlarının hesabını vermeden gittiler. Ama ilahi adaletten kaçamayacaklardır. Biliyor ve inanıyoruz ki Allah’ın cezalandırması çetindir. Rabbimiz bu ülkeye ve bu millete yaptığı kötülüklerin ve verdiği zararların hesabını bu hainlerden tek tek soracaktır. Biz de devlet olarak FETÖ tamamen tasfiye oluncaya kadar mücadelemizi kararlılıkla devam ettireceğiz. Devletimizin tüm kurumlarının nefesi ister yurt içinde ister dünyanın en ücra köşesinde olsun FETÖ’cü sırtlan sürüsünün ensesinde muhakkak olacağız. Başta dava ve yol arkadaşımız Erol Olçok ve kıymetli evladı Abdullah Tayyip olmak üzere 15 Temmuz gecesi istiklal ve istikbalimiz uğrunda şehit olan bütün kahramanları rahmetle, şükranla, minnetle yad ediyor, ruhları şad olsun diyorum. Baş hainin ölümüyle şehit ailelerimizin yüreği biraz olsun soğumuş, Gazilerimiz biraz olsun teselli bulmuş, Türkiye’ye ihanet edenlerin akıbetinin ne olacağı böylece görülmüştür."


“AK Parti çatısı altında ’ben’e ve bencilliğe yer yoktur.”


12 Ekim itibariyle 8’inci Olağan Kongre sürecini başlattıklarını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şu ana kadar 259 ilçemizde kongrelerimizi adeta bir bayram havasında, kardeşlik ve muhabbet ikliminde hamdolsun başarıyla tamamladık. Yeni seçilen ve görevlerine devam eden kardeşlerimi tebrik ediyor, Mevla’dan kendilerine üstün başarılar diliyorum. Görevi arkadaşlarımıza da partimize olan hizmetleri ve fedakarlıkları dolayısıyla teşekkür ediyor, Allah hepsinden razı olsun diyorum. Kongre maratonumuzu hep ola geldiği üzere bir bayrak yarışı anlayışıyla sürdüreceğimize inanıyorum. Şunu sizlerle birlikte tüm teşkilatımıza hatırlatmak istiyorum; biz sadece vizyon, gayret, ufuk ve hizmet bakımından değil, dava ahlakı ve dava arkadaşlığı bakımından da siyasi rakiplerimizden farklıyız. AK Parti çatısı altında ’ben’e ve bencilliğe yer yoktur. Bu kadronun hamurunda ’biz’ vardır. Bu kadronun kalbinde koltuk, makam, rütbe hırsı değil, millete hizmet etme aşkı, Türkiye sevdası vardır. Vazife almak elbette önemlidir. Ama aslolan görevli değil, gönüllü olmaktır. AK Parti bir gönül hareketi olarak doğmuş, bugünlere kendisine gönül verenlerin fedakarhane gayretleriyle gelmiştir" ifadelerini kullandı.


Erdoğan, kendilerinin başkaları gibi şahsi ikbal kavgası değil, Türkiye ve Türk milleti için bir istikbal mücadelesi yürüttüklerini vurgulayarak, "Bizim için esas olan hakkın ve halkın rızasıdır. Bizim için esas olan aziz milletin hayır duasıdır. Bizim için esas olan Türkiye’nin aydınlık geleceğidir. Bizim için esas olan davamızın sekteye uğramamasıdır. Biz AK kadrolar olarak millete hizmetkarlık uğrunda yola çıkmış dava arkadaşlarıyız. İlk günden beri nasıl hırsı, kibri, enaniyeti, sen-ben kavgasını kapımıza yaklaştırmadıysak bundan sonra da benliğimizi, nefsimizi, enaniyetimizi gerekirse ayaklar altına alarak yolumuza devam edeceğiz. Fitne için, nifak için AK Parti’nin sağlam, sarsılmaz ve yıkılmaz kalesinde gedik açmak için pusuda bekleyenleri kesinlikle sevindirmeyeceğiz. Tüm umutlarını AK Parti’nin zayıflamasına bağlayan siyaset tüccarlarının heveslerini yine kursaklarında bırakacağız. Tek bir arkadaşımızı dahi dışarıda bırakmayacak, dışlamayacak, gönlünü kırmayacak, bir olacak, birlik olacak, saflarımızı daha daha sıklaştıracağız. ’Eski-yeni, genç-yaşlı’ demeden hep beraber bu ülke bu vatan bu bayrak için aşkla çalışmayı sürdüreceğiz” dedi.


“AK Parti’nin ve Cumhur İttifakı’nın sendelemesini dört gözle bekleyen şer odaklarının olduğunu çok iyi biliyoruz”


Partileri ve ittifakları ne kadar güçlüyse Türkiye’nin güçlü, emniyette, emin ellerde olduğunu kaydeden Erdoğan, "Ama biz zayıflarsak Türkiye’de zayıflıyor, kan kaybediyor, güçten düşüyor’ demektir. AK Parti’nin ve Cumhur İttifakı’nın sendelemesini dört gözle bekleyen şer odaklarının olduğunu çok iyi biliyoruz. Allah’ın izniyle bunlara umdukları fırsatı vermeyeceğiz. Sizlerden milletin emanetiyle birlikte yüzünü ülkemize çevirmiş milyonların da umudunu omuzladığınızı bir an olsun unutmamanızı rica ediyorum. Parti ve ittifak olarak son bir yılda üst üste yaşanan seçimler sebebiyle gerilen siyasi atmosferi dağıtmaya, buna yönelik hüsnü niyetli adımlar atıyoruz. Sandığın ufukta görünmediği önümüzdeki 3,5 yıllık süreyi ülkemiz ve milletimiz açısından bir icraat seferberliğine dönüştürmenin çabasındayız. Bölgemiz son derece sancılı bir dönemden geçerken bir asır önce olduğu gibi haritalar yeniden kanla çizilmek istenirken İsrail’in Gazze’de yaktığı şimdi de Lübnan’a taşıdığı yangın gün be gün sınırlarımıza yaklaşırken iç cephemizi kuvvetlendirmeye çalışıyoruz.


Hiçbir ayrım yapmadan 85 milyona ’gelin, bir olalım, iri olalım, diri olalım, gül olalım’ diyoruz. Hacı Bektaşi Veli’nin ’sevgi saygı üzerine kurulmuştur yapımız. Daha ezelden ebede açık durur kapımız’ sözüne uygun şekilde karşılıklı saygı çerçevesinde müştereklerimizi artıralım. Türkiye ortak paydasında 85 milyon olarak bir araya gelelim, gelebilelim istiyoruz. Yıllardır meşrep köken ve ideoloji üzerinden milletimizin arasına nefret tohumları saçanların şaibeli bir kurultay süreciyle de olsa bir köşeye atılması Türkiye’nin birlik ve dirliği noktasında değerli bir kazanımdır" ifadelerini kullandı.


Yıllar yılı muhalefeti esir alan çirkin dilin sahipleriyle birlikte artık terk edilmesi, siyasette yeni ve temiz bir sayfanın açılması temennilerinin olduğunu aktaran Erdoğan, "Milletimizin siyasi aktörlerinden beklentisi de bu yöndedir. Coğrafyamızın içinde bulunduğu tehlikeli konjonktür siyasetçiler olarak hepimizi daha sorumlu ve ağırbaşlı davranmaya teşvik etmektedir. Eski Türkiye’nin kifayetsiz muhteris siyasetçilerinin bu iklimi zehirlemesine baltalamasına müsaade etmemeliyiz. Tekrar altını çizerek söylüyorum; gerilim ve sokak siyaseti sadece buna tevessül edenlere değil tüm ülkeye ve millete kaybettirecektir. Milli iradeyi temsilen siyaset yapan hiç kimsenin ülkemizin yükünü daha da ağırlaştırmaya hakkı olamaz. Türkiye’ye kaybettirecek bir denklemin veya şahsi hesabın içine girenleri bu millet asla affetmez. Bunun için iktidar-muhalefet fark etmeksizin hepimizin ülkeye faydası dokunmayan tartışmalara, çekişmelere, kayıkçı kavgalarına prim vermemesi önemlidir. Doğru bulmadığımız hususları elbette eleştireceğiz. Bize güvenen insanların hak ve hukukunu elbette savunacağız. Partimize ve hükümetimize yönelik saldırıların elbette cevabını vereceğiz. Ama bunları yaparken, dengeyi mutlaka koruyacak, oyuna gelmeyecek, vakarımızı ve soğukkanlılığımızı daima muhafaza edeceğiz. Burada şunun bilinmesini isterim; biz merhum Mehmet Akif’in o veciz ifadesiyle yumuşak başlıysak birilerinin zannettiği gibi uysal koyunda değiliz" şeklinde konuştu.


“İster baro olsun, ister avukat olsun, ister siyasetçi, ister gazeteci kılıklı terörist seviciler olsun, şiddeti övenlere, şiddeti bir hak arama yolu olarak görenlere yedeğine silahı terörü alarak siyaset yapmaya kalkanlara müsamaha ile yaklaşamayız”


Haksızlık, hukuksuzluk, küstahlık karşısında kesinlikle sessiz kalamadıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Mesela istiklal marşımızda sorunu olanlara ve demokrasimizin altını oyanlara eyvallah demeyiz. İster baro olsun, ister avukat olsun, ister siyasetçi, ister gazeteci kılıklı terörist seviciler olsun, şiddeti övenlere, şiddeti bir hak arama yolu olarak görenlere yedeğine silahı terörü alarak siyaset yapmaya kalkanlara müsamaha ile yaklaşamayız. Türkiye’nin geleceğinde teröre ve terörün karanlık gölgesine yer olmadığını herkesin idrak etmesini bekliyoruz. Bu doğrultuda Cumhur İttifakı tarafından açılan tarihi fırsat penceresinin kişisel hesaplara kurban edilmemesini ümit ediyoruz. Siyaset kurumu, meclis, sivil toplum, basın, akademi ve topyekun millet olarak hep beraber terörün ve şiddetin olmadığı bir Türkiye’yi inşa edelim istiyoruz. Devlet millet için ve millete hizmet için vardır" diye konuştu.


“2002 yılı sonunda ülkeyi yönetme mesuliyetini üstlendiğimizde öncelikle hizmet alanlarımızı sağlık, eğitim, adalet ve emniyet olarak belirledik”


Devletin görevi özellikle güvenlik, adalet, eğitim ve sağlık alanlarında vatandaşına imkanlar dahilinde en iyi hizmeti sunma olduğuna dikkat çeken Erdoğan, “Bakınız bu temel konularda zafiyeti olan bir devlet vazifesini hakkıyla yerine getiremiyor demektir. 2002 yılı sonunda ülkeyi yönetme mesuliyetini üstlendiğimizde öncelikle hizmet alanlarımızı sağlık, eğitim, adalet ve emniyet olarak belirledik. Bugüne kadar da bu hassasiyetimizden kesinlikle taviz vermedik. Bilhassa sağlık alanında gerçekten kötü bir Türkiye tablosu devralmıştık. Hastane bulunsa doktor bulunmuyor doktor bulunsa ilaç bulunmuyordu. Hadi bir şekilde ilaç buldunuz. Bu sefer satın alacak para bulunmuyordu. Yaşı kırkın üzerinde olan kardeşlerim eski Türkiye’nin sağlık sisteminin nasıl bir sorunlar yumağı olduğunu gayet net hatırlamaktadır” diye konuştu.


Son 22 yılda sağlık alanında tam anlamıyla bir devrim gerçekleştirdiklerinin altını çizen Erdoğan, “Sağlık sistemini vatandaş odaklı değiştirirken yeni hastaneler yeni sağlık ocakları inşa ederek mevcutları ıslah ederek altyapıyı modernleştirdik. 2002’de hastane yatak sayımız 18 bini nitelikli olmak üzere toplam 164 bin iken şu an 182 bini toplam 270 yatağımız var. Hepsi en modern cihazlarla donatılmış otel konforunda odalarda 36 bin 508 yatak kapasitesine sahip 25 şehir hastanesini hizmete açtık. Hastanelerimizi fiziki olarak yenileme yanında en modern aletlerle, cihazlarla yeterli sayıda personelle teçhiz ettik. Tomografi, emar, diyaliz cihazı, ambulans gibi geniş bir alanda çok önemli başarılara imza attık. Örneğin ambulans sayısı 618’den 5 bin 746, 112 istasyonlarının sayısı ise 481’den 2 bin 2 bin 990’a ulaştı. Türkiye’yi helikopter ve uçak ambulans hizmetleriyle ilk kez tanıştıran biz olduk. Sağlık çalışanı sayımızı 378 binden aldık bir milyon 462 bin çıkardık. Uzman hekim sayımız ise 45 binden 108’bine yükseldi” şeklinde konuştu.


Dünyanın en kapsayıcı sosyal güvenlik sistemini Türkiye’ye kazandırdıklarını bildiren Erdoğan sözlerini şu şekilde sürdürdü:


“ Memurun ayrı işçinin ayrı pek çok kurumda çalışanın ayrı hastanesinin olduğu bunların birbirine gidemediği parçalı yapıyı rafa kaldırdık. Bütün kamu hastanelerini ayrı veya aynı çatı altında birleştirerek sağlık hizmetini erişilebilir hale getirdik. Böylece kamu özel ayırmadan Türkiye’nin sağlık imkanlarının tamamını tüm vatandaşlarımızın istifadesine sunduk. Özel sağlık kuruluşlarının kapılarının halkımıza açılmasıyla birlikte vatandaşımızın sağlık hizmetine erişimini daha da kolaylaştırdık. Yine bu süreçte özel sağlık kuruluşlarının acil haller ve özellikle bazı hizmetlerden fark ücreti almadan hizmet vermesini temin ettik. Yoğun bakımdan yanık tedavisine kanser tedavisinden yeni doğana verilen sağlık hizmetlerine organ doku ve kök hücre nakillerinden doğumsal anomaller için yapılan cerrahi işlemlere hemodializ tedavilerinden kalp damar cerrahisiyle ilgili işlemlere yani pek çok başlıkta ilave ücret ödemeden özel sağlık kuruluşlarında vatandaşımızın hizmet almasının önünü açtık. Tekrar söylüyorum. Tüm bu süreç boyunca gayemiz ister devlet hastanesi ister özel hastane olsun milletimize en iyi sağlık hizmetinin sağlanmasıydı. İlk defa bizim uygulamaya aldığımız evde sağlık hizmetleriyle bugün 2,6 milyon vatandaşımızın ayağına sağlık hizmeti götürüyoruz. Daha birçok alanda zengin fakir demeden tüm kardeşlerimizin birinci sınıf sağlık hizmeti almasını temin ediyoruz. “


Tüm dünyayı kasıp kavuran koronavirüs salgını döneminde özellikle şehir hastanelerin nasıl büyük bir yük omuzladığını milletin çok iyi bildiğini aktaran Erdoğan, “Türkiye son asrın en büyük sağlık krizini güçlü sağlık altyapısı sayesinde en rahat atlatan ülkelerden biri olmuştur. Sağlık alanında hayata geçirdiğimiz reformlar açık söylüyorum. Dünyaya örnek olacak düzeydedir. Öyle bir noktaya geldik ki sadece kendi insanımıza değil dünyanın birçok ülkesinden milyonlarca turiste de 2023 yılında yaklaşık 1,6 kişi şifasını ülkemizde aradı, sağlığını Türk hekimlerine ve hastanelerine emanet etti. Sağlık turizminden ülkemiz 3 milyar doların üzerinde gelir elde etti. Hasılı nereden bakarsanız bakın büyük bir başarı hikayesi görüyoruz. Bunun da en yakın şahidi vatandaşlarımızın bizatihi kendisidir. Vatandaşa hizmet yarışında esamesi okunmayanların konu iftira atmaya karalama çarpıtma hakaret etmeye gelince ön safta yer almalarını aziz milletimizin basiret ve ferasetine havale ediyorum” ifadelerini kullandı.


“CHP’nin sadece eski genel başkanı değil yeni lideri de bu konuda bize laf söyleyemez”


CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğ’nun sözlerine cevap veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bürokratik kariyerinde SSK’yı batırmak dışında hiçbir başarısı olmayan bir çapsızın sosyal medyadan savurduğu hakaretleri ise buradan kendisine aynen iade ediyorum. Bu ülkede sağlık hizmetleriyle ilgili konuşacak en son kişi CHP’nin devrik genel başkanı Kılıçdaroğlu’dur. CHP’nin sadece eski genel başkanı değil yeni lideri de bu konuda bize laf söyleyemez. Hele hele eleştiri de bulunamaz. Millet koronavirüs salgınıyla boğuşurken Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nin bağlantı yollarını dahi yapmaktan aciz olan zihniyete şayet biraz utanma duyguları varsa bu süreçte susmak düşer.


Şunu özellikle söylemek istiyorum” dedi.


“Masum bebeklerin cenazesi ve ailelerinin acısı üzerinden siyaset yapmak vicdan tutulmasından başka bir şey değildir”


Yenidoğan çetesine ilişkin konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son günlerde hepimizi derinden sarsan, üzen, müessir eden, insan olan herkesin vicdanını kanatan bir çete operasyonu gündemde. Her ne kadar bu çete operasyonu ülke gündemine yeni gelmiş olsa da soruşturmanın başlama tarihi bir buçuk sene öncesine uzanıyor. Şikayet üzerine Sağlık Bakanlığımız ve İstanbul İyi Sağlık Müdürlüğümüz hemen harekete geçiyor. Sağlık, emniyet, yargı birimlerimizin çok yakın işbirliğine çete teknik ve fiziki takibi alınıyor. Sorumluların üzerine kararlılıkla gidiliyor. Yürütülen titiz soruşturma neticesinde çete üyelerine operasyon yapılarak elebaşları tutuklanıyor. Dosya kapsamındaki 47 şüpheliden 22’si şu an cezaevinde. Soruşturmanın adli boyutunda bunlar yaşanırken Sağlık Bakanlığımız Tekirdağ’da bir hastaneyi kapatıyor. İstanbul’daki 9 hastanenin de ruhsatı iptal ediliyor. Yani 12 masum sabinin hayatını kaybetmesine yol açan kim varsa hangi sağlık kuruluşu varsa hepsiyle ilgili adli ve idari işlemler gecikmeksizin yapılıyor. Hal böyleyken muhalefetin ve muhalif medyanın Türk ordusuna kimyasal silah kullandığı iftirası atan tabipler olasıyla el ele verip utanmadan bizi bakanlıklarımızı sağlık sistemimizi hatta topyekûn sağlık çalışanlarımızı hedef alması ülkemiz siyaseti ve basını adına büyük bir şuursuzluktur. Masum bebeklerin cenazesi ve ailelerinin acısı üzerinden siyaset yapmak vicdan tutulmasından başka bir şey değildir” şeklinde konuştu.


“Birkaç çürük elma yüzünden sağlık camiamızın hırpalanmasına da göz yummayız”


Bir avuç haysiyetsiz sebebiyle doktoru, hemşiresi, ebesi, hasta bakıcısı, teknikeri, asistanı, hocasıyla yaklaşık bir buçuk milyon sağlık çalışanını töhmet altında bırakamayacağını bildiren Erdoğan, “Salgın döneminde sağlık personelimizin kendi canlarını atma ailelerinden haftalarca uzakta kalma pahasına nasıl gayret gösterdiklerini muhalefet unutmuş olabilir. Ama biz hiçbir zaman unutmadık, unutmayacağız. Birkaç çürük elma yüzünden sağlık camiamızın hırpalanmasına da göz yummayız. Tekrar ediyorum. Ortada para hırsıyla 12 evladımızın canına kasteden insanlık müsveddesi bir çete vardır. Bölücü terör örgütü sempatizanlarının da içinde olduğu bu çete devletimizin vatandaşlarımıza daha kaliteli ve erişilebilir sağlık hizmeti sunmak amacıyla sağladığı imkanları istismar ederek böyle alçakça bir vahşeti gerçekleştirmiştir. Devletimiz de ilk andan itibaren harekete geçmiş gereken her türlü adımı atmıştır. Şunu da söylemek isterim ki böyle bir barbarlığı yapanlardan işledikleri suçların hesabı en ağır biçimde hukuk önünde sorulacaktır. Maddi menfa temin etmek gayesiyle masum bebeklerin hayatıyla oynayan bu canilerin bir daha gün yüzü görmemesi için cumhurbaşkanı olarak ben de konunun bizzat takipçisi olmaya devam edeceğim.


Sağlık ve Adalet Bakanlarımızla yaptığım görüşmede kendilerine gerekli talimatları çok net biçimde verdim. Bir kez daha evlatları kaybeden ailelerimize başsağlığı diliyorum. Rabbim kimseye böyle acılar yaşatmasın diyorum” ifadelerini kullandı.


Son dönemde özel sağlık kuruluşlarının ücretlendirme politikalarıyla ilgili vatandaşlardan çok sık şikayetler aldıklarını söyleyen Erdoğan, “Ayrıca artık tamamen eski Türkiye’de kaldığını düşündüğümüz ve sağlık sistemimize zarar veren kimi kötü alışkanlıklardan yeniden nüksetmeye başladığına dair hasta yakınlarımızdan sertlenişler duyuyoruz. Bunların da üzerine karanlıkla gideceğimizin bilinmesini istiyorum. Vatandaşlarımız Türkiye gerek kapsayıcılık gerekse erişilebilirlik noktasında dünyanın en iyi sağlık sistemlerinden birine sahiptir. Hükümetimiz sağlık sistemimizin etkinliğinin artması için de elinden geleni yapmaktadır. Gözünü para hırsı bürümüş fırsatçıların içeriden veya dışarıdan sistemi sabote etmesine izin vermeyeceğiz” diye konuştu.


Cumhurbaşkanı Erdoğan yarın Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin’in davetine icabetle Tataristan’ın Kazan şehrine gideceklerini Kazan’da BRICS zirvesi kapsamında düzenlenecek genişletilmiş liderler oturumuna iştirak edeceklerini ifade etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Antalya Cinayete kurban giden işitme engelli Nihal’in ilk duruşması görüldü Antalya’da 9 ay kayıp olarak arandıktan sonra ormanlık alanda cesedi bulunan 24 yaşındaki işitme engelli Nihal Babayiğit’in cinayetinde ilk duruşma görüldü. Duruşmaya katılan cinayetin 1 numaralı tutuklu sanığı işitme engelli sevgili Mehmet Basık, cinayeti diğer sevgilisinin yaptığını iddia ederek, ‘çocuğumun annesini nasıl öldürürüm’ sözleriyle kendini savundu. Serik ilçesi Merkez Mahallesi’nde yaşayan işitme engelli Nihal Babayiğit (24), 2022 yılında sosyal medya üzerinden Batman’da yaşayan Mehmet Basık ile tanıştı. Bir süre birlikte yaşamaya başlayan çiftin 2023 yılında çocuğu oldu. Babayiğit, sevgilisiyle anlaşmazlık yaşayınca Mehmet Basık, 9 Eylül 2023 günü Nihal Babayiğit ile konuşmak için Serik ilçesine geldi. Daha sonra Nihal Babayiğit’ten haber alınamayınca aileye, birileri tarafından Nihal Babayiğit’in öldürüldüğüne dair video ve fotoğraflar gönderildi. Bunun üzerine aile, polise başvurdu. Telefon sinyaline göre arama yapıldı, bulunamadı Olay sonrası Serik Emniyet Müdürlüğü Asayiş ekipleri, 2 Mayıs’ta Mehmet Basık’ı Batman’da gözaltına aldı. Basık, çıkarıldığı Sulh Ceza Hakimliği tarafından tutuklandı. Aileye gönderilen mesaj sonrası polis ekipleri, Babayiğit’in telefon sinyalinin en son kesildiği bölgelerde, kadavra köpekleriyle geniş kapsamlı arama çalışması yaptı. Herhangi bir şekilde izine rastlanamayan Babayiğit’i arama çalışması devam ettirildi. Sevgilisi cesedin yerini ‘başkaları yaptı’ diye gösterdi Bu gelişmelerin ardından son olarak cezaevinde bulunan Mehmet Basık, Manavgat Cezaevinden tekrar ifade alınması için Serik Adliyesine getirildi. Burada ifade veren Basık, olayı kendisinin gerçekleştirmediğini ancak cesedin yerini bildiğini belirtip adresin Eminceler Mahallesi Belek Yolu üzeri olduğunu aktardı. Bunun üzerine bölgeye giden ekipler, şüphelinin belirttiği adreste genç kadına ait kıyafet ve kemik parçalarını buldu. Kemiklerin Nihal’e ait olduğu tespit edilince mezarı oldu Polis, Olay Yeri İnceleme ve Antalya Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Müdürlüğü ekipleri tarafından çıkarılan kemikler, ceset torbasında toplandı. Sonrasında tabuta konan kemikler, otopsi için Antalya Adli Tıp Kurumuna gönderildi. Burada yapılan incelemeler sonrası Babayiğit’e ait olduğu belirlenen kemikler 4 ay sonrasında toprağa verildi. İddianamede cinayet zanlısı ve diğer sevgilisi şüpheli sıfatıyla yer aldı Manavgat Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, olayın bir numaralı tutuklu sanığı Mehmet Bastık için ‘tasarlayarak öldürme, kadına karşı kasten öldürme’, Mehmet Basık’ın (23) bir diğer sevgilisi Başak G. (25) için ise "suçu işlemeye teşvik ederek veya suç işleme kararını kuvvetlendirerek yardım eden" sıfatıyla iddianame hazırlandı. Ocak ayına ertendi İlk duruşma bugün Manavgat 3. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Duruşmaya sanık Mehmet Basık, öldürülen Nihal’in ailesi, Nihal’in dayısı tanık A.Y. ve tarafların avukatları katılırken, diğer tanıklardan M.H. SEGBİS üzerinden katıldı, Başak G. ise katılamadı. Duruşmada sanık ve tanığın işitme engelli oluşundan dolayı işitme engelli tercümandan faydalanıldı. Mahkeme, Mehmet Basık’ın tutukluluk halinin devamına karar verirken duruşmaya katılmayan Başak G.’nin ise yurt dışı yasağının ve adli kontrol halinin devamına karar verdi. Duruşmayı ise ocak ayına erteledi. Mahkeme ayrıca, cinayet tarihine dair otobüs, koltuk kayıtları ve Başak’a ait tüm telefon kayıtlarını istedi. “’Çocuğumun annesini nasıl öldürebilirim’ deyip diğer sevgilisinin üzerine attı” Mahkeme çıkışı Nihal Babayiğit’in ailesinin avukatı Yağmur Burçin Sayın açıklamalarda bulundu. Sanık Mehmet Basık’ın hiçbir suçlamayı kabul etmediği, cinayetin Başak G. tarafından işlendiğini iddia ederek kendini savunduğunu ve masumluğu belirtiğini söyleyen Sayın, “Baş sanık olan Mehmet, duruşmada bütün suçlamayı azmettirici olarak dosyada görünen Başak’ın üstüne yükledi. Başak’ın duruşmada olmayıp, savunma ve ifadesini verememesi üzerine duruşma ocak ayına ertelendi. Duruşmada tanık dinlendi. Tanığın sanığı tanımadığı beyan edildi. Korkusundan dolayı olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla diğer şüpheli olan Başak’ın dinlenmesi gerekiyor. Çünkü cinayet şüphesi Başak’ta da bulunuyor. Nihal’in kimin tarafından öldürüldüğü dosya kapsamında havada kalmıştır. Her ne kadar deliller toplanması üzerine sanığın Mehmet olduğunu söylesek de, Başak’ın dinlenmesi zaruridir” dedi. “Bıçak nerede?” Oldukça zor bir duruşma yaşadıklarını belirten Sayın, “İşitme engelli oldukları için kendilerini anlamakta zorluk çektik. Yaklaşık 2 saat süren bir duruşmaydı. Ocak ayında tekrardan duruşma görülecek. Savunması alınan Mehmet, Başak’ın Nihal’i öldürdüğünü söylemekte. Dolayısıyla sanığa sorduğumuz soru şuydu; ’Eğer ikisi öldürdüyse bu bıçak nerede?’ Başak’ın duruşmaya gelerek savunmasını yapması ve suçu kimin işlediğinin ortaya çıkmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı. Suçlamaları kabul etmedi Mahkemede sanığın sözlerini de aktaran Avukat Sayın, “Sanık mahkemede Başak ile Nihal’in kavga ettiğini söyledi. Başak’ın, ‘Ben hamileyim, sen üstlen. İşitme engelliyiz, bize bir şey olmaz bir iki ay yatar çıkarız’ dediğini ve o yüzden suçu üstlendiğini söyledi. Son olarak da ben çocuğumun annesini öldürecek birisi değilim’ dedi. Suçlamaların hepsini kabul etmedi” diye konuştu.
Malatya Başkan Er Arguvan ile Arapgir’de temaslarda bulundu Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er, beraberindeki heyet ile Arguvan ile Arapgir ilçelerinde bir dizi temaslarda bulundu. Arapgir’de güzel işlere imza atacaklarını kaydeden Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er, “Malatya’nın her ilçesi olduğu gibi Arapgir ilçesi de çok önemli bir yerdir. Tarihi, kültürü, coğrafi konumu olarak da önemli bir konumdadır. Bizler de Büyükşehir Belediyesi olarak ilçemize gerçekleştireceğimiz hizmetlerle güzel işlere imza atacağız. Malatya’mızda hemşerilerimizin refahı için var gücümüzle çalışıyoruz. Çalışmalarımızda en büyük destekçimiz her zaman olduğu gibi güler yüzleriyle, samimiyetleriyle bizleri karşılayan hemşerilerimiz oluyor. Arapgir Belediye Başkanımız Haluk Cömertoğlu ile uyumlu bir çalışma içerisindeyiz. İlçemizde devam eden çalışmalarla birlikte yapacağımız işlerin değerlendirmesini birlikte yapıyoruz” dedi. “İlçemize güzel hizmetler gelecektir” Arapgir Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu ise Başkan Er’in ziyaretinden dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Malatya Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Sami Er’in belediyemize gerçekleştirmiş olduğu ziyaretten onur duyduk. Biz Arapgir Belediyesi olarak Büyükşehir Belediyemizle koordineli bir şekilde çalışmalar yürütüyoruz. Sağ olsun Sami Başkanımıza hangi talebimizi ilettiysek, yakinen ilgilendiler. İnanıyorum ki bu dönemde ilçemize güzel hizmetler gelecektir” şeklinde konuştu. “Arguvanlı hemşerilerimi her ziyaret ettiğimde güler yüzleriyle karşılaşıyorum” Arguvan Belediyesi’nde düzenlenen muhtarlar toplantısına katılan Başkan Er, "Muhtarlar Günü dolayısıyla düzenlenen toplantıda Arguvanlıların kadirşinas olduğundan bahseden Başkan Er, “Arguvan’da siz değerli hemşerilerimle birlikte olmaktan çok mutluyum. Buralar da benim doğup büyüdüğüm topraklar. Arguvanlı hemşehrilerimi her ziyaret ettiğimde her zaman o güler yüzleriyle ve iyi niyetleriyle karşılaşıyorum. Müsamahakâr duruşu ile Arguvan’ın bizlerde çok önemli bir yeri var. Değerli muhtarlarımın Muhtarlar Günü kutlu olsun. Muhtarlar, mahallelerimizin mülki amirleri ve kanaat önderleridir. Çünkü köylerde ve mahallelerde bir problem olduğu zaman o sorunla ilk muhtar ilgilenir. Muhtarlar mahallelerinde sevilen, sayılan insandır” dedi. “Arguvan’ımızda eksik kalan hizmetleri tamamlayacağız” Öte yandan Arguvan’a inşa edilen TOKİ konutları ve Büyükşehir Belediyesi olarak Arguvan’a gerçekleştirilecek hizmetlerden bahseden Başkan Er, “Arguvan’ımıza baktığımızda TOKİ Başkanlığımız çok güzel çalışmalar yapmış. Ersoy Başkanımız bir yer belirlemiş, o kısımda programa alınacak. Öte yandan Arguvanlı hemşehrilerim bizden yol talep ediyor. İnşallah Arguvan’ımızda eksik kalan hizmetleri tamamlayacağız. Seçim döneminde burayı ziyaret ettiğimde ‘bütün yayla yollarını açacağım’ demiştim. Bu sözlerimi yineliyorum, hiçbir endişeniz ve tereddüttünüz olmasın” ifadelerini kullandı. “Çalışmalarımız çok iyi bir şekilde ilerliyor” Başkan Er, Malatya merkezde sürdürülen çalışmalar hakkında da önemli bilgiler aktararak, “Bildiğiniz üzere memleketimizde büyük depremler yaşandı ve beraberinde birtakım sıkıntılar meydana geldi ama emin olun ki son birkaç aydır çok yoğun çalışarak büyük bir ivme kazandık. Malatya’mızı inşallah en kısa sürede ayağa kaldıracağız, kimsenin tereddüttü olmasın. Ülkemizde tasarruf tedbirleri alındı ama buna rağmen Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın kesin bir talimatı var, o da depremle alakalı bir kısıtlama olmamasıdır. Yani çarşımızın, konutlarımızın ve iş yerlerimizin yapılmasında hiçbir kısıtlama yok. Şu anda harıl harıl çalışılıyor ve çarşımız hızla yükseliyor. Çarşımızın 1. etabı Şubat ayı sonu Mart ayı başı gibi teslim edilmesi planlanıyor. Sadece çarşı bölgesi dediğimiz alanda 1300 iş yeri, 760 ofis, 270 konut ilk etapta teslim edilecek. Malatya’mızda 49 rezerv alan var ve bunların 30’undan fazlasını ihale ettik. Allah’ın izniyle çalışmalarımız çok iyi bir şekilde ilerliyor” dedi. “Başkanımız Arguvan’a oldukça hakim” Toplantıda Büyükşehir Belediye Başkanı Sami Er’e teşekkür eden Arguvan Belediye Başkanı Ersoy Eren ise “Çok kıymetli Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Sami Er, bizleri ziyaret etti. Ziyaretlerinden dolayı onur duyduk, kendilerine çok teşekkür ederim. Muhtarlar Günü münasebetiyle ve Başkanımızın da belediyemize teşrifleriyle muhtarlar toplantısı düzenliyoruz. Toplantıdan önce Başkanımıza Arguvan ile alakalı taleplerimizi bildirdik ama Başkanımız ve mesai arkadaşları Arguvan’a oldukça hakimler” diye konuştu
Adana Annesi ve anneannesini öldüren şüpheli: “İftira ispatlanacak, gereken gerektiği zaman yapılacak” Adana’da annesini, babasını ve anneannesini uyurken tabanca ile başından vuran şüpheli adliyeye sevk oldu. Annesini ve anneannesini öldüren şüpheli, “Ben yapmadım, benim annem babam. Bana iftira atılırsa, o iftira ispatlanacak. Gereken gerektiği zaman yapılacak” dedi. Olay, Sarıçam ilçesine bağlı Mehmet Akif Ersoy Mahallesi’nde meydana geldi. İddiaya göre, şizofren olan Serdar Aydın (26) ailesiyle bir süredir tartışma yaşıyordu. Gece saatlerinde Serdar Aydın annesi Mintiha Aydın (61), babası İlyas Aydın (63) ve anneannesi Ülfet Köse’yi (80) uyudukları sırada tabanca ile başlarından vurdu. “Polisi arayıp ailesinin vurulduğunu söyledi” Serdar Aydın, ailesini infaz ettikten sonra polisi arayarak ailesinin evde vurulduğu yönünde ihbarda bulundu. Bunun üzerine bölgeye sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Olay yerine gelen sağlık ekipleri ağır yaralanan baba İlyas Aydın’ı Adana Şehir Hastanesine kaldırdı. Anne Aydın ve anneanne Köse’nin ise olay yerinde öldüğü belirlendi. Baba İlyas Aydın’ın durumu ağır ve hastanede tedavisi sürüyor. “Ben öldürmedim, uyandığımda kanlar içinde yatıyorlardı” Emniyetteki sorgusunda Serdar Aydın,” Gece 10’da yattım, 4 gibi silah seslerini duydum. Uyandığımda odaya gittim hepsi kanlar içinde yatıyordu. Ben öldürmedim, 112 arayıp yardım istedim” dediği öne sürüldü. “Gereken gerektiği zaman yapılacak” Adli Tıp Kurumunda sağlık kontrolünden geçirilen Serdar Aydın,” Ben yapmadım, benim annem babam. Bana iftira atılırsa, o iftira ispatlanacak. Gereken gerektiği zaman yapılacak” dedi. Sağlık kontrolünün ardından şüpheli adliyeye sevk edildi.