EKONOMİ - 02 Kasım 2024 Cumartesi 09:36

Bayraktar, Bursa’nın İznik ilçesinde zeytin hasat törenine katıldı

A
A
A
Bayraktar, Bursa’nın İznik ilçesinde zeytin hasat törenine katıldı

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 1 Kasım Cuma günü Bursa’nın İznik ilçesinde zeytin hasat törenine katıldı.


Bayraktar’ın Ziraat Odaları Başkanları ile birlikte yaptığı basın açıklaması şöyle:


“Zeytin, Anadolu coğrafyasında doğmuş ve binlerce yıldır Akdeniz havzasında tarımı geleneğe dönüşmüş bir bitkidir. Kökleri tarihe dayanan ve kutsal kitaplarda yerini bulan zeytinin sıkılması ile elde edilen zeytinyağı içerdiği antioksidanlar, karotenoidler, fenolik bileşikler ve vitaminler bakımından beslenme ve sağlık açısından önemlidir.


Dünya’da zeytin yetiştiriciliği yapılan alanın yaklaşık yüzde 90’ı ülkemizin de içinde bulunduğu Akdeniz havzasındaki ülkelerdedir. Dünyada 2022 verilerine göre yaklaşık 10,9 milyon hektar alanda 21,5 milyon ton zeytin üretimi yapıldı.


Dünya sofralık zeytin üretimi aynı seviyede kalırken, zeytinyağı üretimi yüzde 25 arttı. Dünyada ilk sırada gelen İspanya’da sofralık zeytin üretimi azalırken, ülkemizin üretimi arttı. Önceki yıllarda üçüncü sırada olan ülkemiz 2022 yılında dünya sofralık zeytin üretiminde dünya birincisi oldu. Ülkemizi İspanya ve Mısır izledi.”


“Sofralık zeytin üretiminde dünya lideriyiz”


Bayraktar şöyle devam etti:


“Dünya zeytinyağı üretimi ve ihracatının yarısından fazlası İspanya ve İtalya’ya aittir. Zeytinyağı üretiminde de dünyada azalış görülürken ülkemizde artış gerçekleşti. Ülkemiz İspanya’nın ardından dünyada ikinci sıraya yerleşti. Böylece önceki yıllarda dünya sıralamasında dördüncü sırada gelen ülkemiz zeytinciliğini geliştirdi ve zeytinyağı üretiminde kendisine koyduğu dünya ikinciliği hedefine ulaştı, hatta sofralık zeytin üretiminde dünya lideri oldu.


Zeytin üretimimiz 2021 yılında 1,7 milyon ton iken, 2022 yılında 2,9 milyon tona yükseldi. 2023 yılında 9 milyon dekar zeytinlik alanda 1 milyon 520 bin ton üretim gerçekleşti. Bu miktarın yüzde 68’i yani 1 milyon tonu yağlık, yüzde 32’si yani 490 bin tonu sofralık zeytindir.


Son 5 yılda dane zeytin üretimimiz yüzde 2,7 artış gösterdi. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) bitkisel üretim 2. tahminine göre 2024 yılında dane zeytin üretimi yüzde 136,8 artışla 3 milyon 600 bin ton olması bekleniyor.”


“Bu yıl rekor bir üretim gerçekleşmesi bekleniyor”


2022 yılında zeytinyağı üretimi 422 ton, sofralık zeytin üretimi ise 736 bin ton ile rekor seviyeye ulaştığını kaydeden Bayraktar," 2024 yılı için yapılan rekolte tahmininde sofralık zeytin üretimi 750 bin ton, zeytinyağı üretimi ise 475 bin ton olarak tespit edildi. Bu tüm zamanların en yüksek üretimi olacak ve 2024 yılında yeni bir rekor üretim gerçekleşecektir.


Üretimdeki artışla birlikte zeytin ve zeytinyağı ihracatımız da artıyor. Zeytinyağı ihracatımız 2021 yılında 50 bin ton, 154 milyon dolardan, 2022 yılında 86 bin ton, 317 milyon dolara, 2023 yılında da 135 bin ton 675 milyon dolara yükseldi. Dünyada azalan zeytin ve zeytinyağı üretimi nedeniyle ihracatımızda önemli artış görüldü.


İç piyasada kontrolü sağlamak için 1 Ağustos 2023’ten itibaren dökme ve varilli zeytinyağı ihracat yasağı getirildi, daha sonrasında Ticaret Bakanlığı, 04 Haziran’da ise 1 Kasım 2024 tarihine kadar 50 bin ton dökme ve varilli zeytinyağı ihracatına izin verdi.


İhracatın arz-talep dengesine göre yapılması önemlidir. Üreticilerimizin ve tüketicilerimizin korunması gerekiyor. Özellikle Türk markalı ve ambalajlı ihracatta yeni pazarlara girme fırsatını iyi değerlendirmemiz büyük önem taşıyor. Rekoltedeki artışa paralel olarak ihracatın artarak devam etmesi sektör için önemlidir” ifadesini kullandı.


“Bursa 96 bin 498 ton sofralık zeytin üretimiyle ülkemizde ikinci sıradadır”


Bayraktar şunları kaydetti:


“Zeytin üreticilerimiz bu sezonda da tüm zorluklara karşı üretmeye devam ediyor. Zeytinyağında dünya ikinciliği, sofralık zeytinde dünya liderliği konumunda olmamız zeytin sektörü için büyük başarıdır. Bu başarıda zeytin üretiminde önemli bir ilimiz olan Bursa’nın da katkısı büyüktür. Nitekim Bursa 96 bin 498 ton sofralık zeytin üretimiyle Ülkemizde ikinci sıradadır. Bursa’da üretilen zeytinin yüzde 26’sı olan 25 bin 78 tonunu İznik ilçemiz üretiyor.


Ancak üreticilerimiz bu seneki rekor üretimden memnuniyet yaşamakla birlikte aynı zamanda ürün artışının fiyatlara yansımaması nedeniyle yeterli geliri elde edemeyeceği endişesi içindedir.”


“Marmarabirlik açıkladığı fiyatı revize etmelidir”


Geçtiğimiz günlerde Marmarabirlik zeytin avans fiyatlarını açıkladığını hatırlatan Bayraktar şu değerlendirmeyi yaptı:


" Açıklanan avans fiyatlarda; tavan fiyatta yüzde 13,6 artış varken, taban ve yağlık zeytin fiyatları aynı kaldı. Açıklanan bu fiyatlar üreticilerimizin beklentisinin altındadır. Özellikle işçilik maliyetlerinin artmasıyla birlikte maliyetlerin yükselmesi ve enflasyon dikkate aldığında açıklanan zeytin fiyatının yetersiz olduğunu görüyoruz.


Marmarabirlik sektör için, üreticilerimiz için önemli bir birliktir. Marmarabirliğin açıkladığı fiyat piyasaya yön veriyor. Marmarabirliğin düşük kalan bu fiyatları açıklaması ne yazık ki piyasada oluşan fiyatları geri çekmiştir. İri dane zeytin fiyatı 165 lira seviyelerine kadar çıkmışken, bu günlerde fiyatlar 55 lira ila 140 liraya kadar geriledi. Yağlık zeytin fiyatı tüccar alımlarında 28 lira seviyesindedir. Bu fiyatlar kabul edilebilir değildir.


Marmarabirliğin açıkladığı fiyatların avans fiyat olduğunu biliyoruz. Marmarabirliğin fiyatları üreticilerimizin beklentisi doğrultusunda tekrar ele almasını bekliyoruz. Marmarabirlik bu sene kota dâhilinde ürün alımı yapacak. Rekoltenin bu sene yüksek olduğu göz önüne alındığında üreticilerimizin ürünlerini birliğe verebilmesi için kotaların artırılması şarttır.


Tariş ve Tarım Kredi Kooperatifleri henüz alım fiyatı açıklamadı. Bir an evvel üreticilerimizin yeterli gelir elde edebileceği bir fiyatın açıklamasını bekliyoruz.


Rekoltenin yüksek olması nedeniyle üreticilerimizin ürünlerini ederinden satamama endişesi taşımasını istemiyoruz. Sağlıklı beslenmede büyük bir önemi ve yeri olan zeytin ve zeytinyağında üreticilerimizin ürünlerini değerinden satması için herkesin elini taşın altına sokması şarttır. Zeytin üretiminin devam etmesi için üreticilerimiz mutlaka desteklenmelidir. Sektöre hak ettiği değer verilmeli, üreticilerimizin üretimde kalması, zeytinliklerin korunması sağlanmalıdır.”


“Taklit ve tağşiş üreticilerimizi olumsuz etkiliyor”


“Sektörün yıllardır devam eden en önemli sorunlarından biri taklit, tağşişdir" diyen Bayraktar, "Özellikle son yıllarda sıkı denetim yapılmasına rağmen taklit ve tağşiş engellenemiyor. Bu durum üreticilerimizi de olumsuz etkiliyor.


Son aylarda yapılan denetim sonrasında Bakanlığımızca kamuoyuyla paylaşılan taklit ve tağşişli gıda listesi de zeytinyağında yaşanan sahtekarlığı bir kez daha gözler önüne serdi.


Taklit ve tağşişli olduğu tespit edilen 705 adet ürünün 331 tanesi zeytinyağıdır. Üreticilerimizin bin bir emekle ürettiği ürünü korumak, her türlü hile ve sahtekârlığa karşı çıkmak gerekiyor. Üreticilerimizin ürünü sofralarımıza içeriğinde ne olduğu belli olmayan yağ olarak girmemelidir. Markasız veya sahte markalı üretimlere yönelik denetimler daha da sıklaştırılmalı ve cezalar mutlaka caydırıcı nitelikte olmalıdır.


İthalatta sektörün önemli bir sorunu Afrin’den ihraç kaydı ile getirilen ve serbest bölgelerde işlendikten sonra ihraç edilmesi gereken zeytinyağının; iç piyasaya arz edilmesidir. Bu durum haksız rekabet oluşturmakta ve yüksek üretim maliyetleri ile üretim yapan üreticilerimizi de etkilemektedir.


Bugün burada yapacağımız zeytin hasadımızın tüm üreticilerimize hayırlı olmasını diliyor, emeklerinin karşılıklarını alacağı bereketli bir sezon diliyorum” şeklinde konuştu.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri İlk defa yapılan Oryantirik Yarışması’nda sporcular Erciyes’ten memnun Kayseri Büyükşehir Belediyesi bünyesinde hizmetlerini sürdüren Erciyes Kayak Merkezi ve Yüksek İrtifa Kamp Merkezi, birbirinden farklı etkinliklere imza atarken, spor aktivitelerine de ev sahipliği yapıyor. Bu kapsamda Kayseri’de gerçekleştirilen ve Erciyes’in ilk defa ev sahipliği yaptığı oryantirik yarışmasında sporcular, Erciyes bölgesinde yarışma fırsatı yakalayarak sağlanan imkânlardan memnun kaldıklarını belirtti. Erciyes Kayak Merkezi ve Yüksek İrtifa Kamp Merkezi, bulunduğu bölgenin imkânlarını sporculara yansıtmayı sürdürürken, sporun hemen her türüne de ev sahipliği yapıyor. Kayak, futbol, tenis, beyzbol, ragbi, voleybol, bisiklet ve oryantirik gibi birbirinden farklı alanlarda sporculara fırsatlar sunan tesisler, Büyükşehir Belediyesi idaresinde sporculara hizmet veriyor. Bu kapsamda düzenlenen ulusal ve uluslararası düzeyde yoğun ilgi gören oryantirik yarışmasının ilk günü, Gesi bölgesinde, ikinci günü ise Erciyes Lifos Yaylası’ndaki Yüksek İrtifa Kamp Merkezi’nde gerçekleştirildi. Yarışmalara Türkiye’nin yanı sıra Almanya, Avusturya, Rusya, Polonya, Azerbaycan, Kore ve Tayvan gibi ülkelerden, ayrıca Türkiye’nin 14 farklı şehrinden toplam 500 sporcu katıldı. Organizasyon, Kayseri Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, Kayseri Büyükşehir Belediyesi, Spor A.Ş. ve Kayseri Oryantiring İl Temsilciliği’nin iş birliğiyle, Kayseri Erciyes A.Ş.’nin destekleriyle düzenlendi. Erciyes etabında gerçekleşen müsabakaların startını Kayseri Erciyes A.Ş. Genel Müdürü Zafer Akşehirlioğlu verdi. Kadın ve erkek sporcuların 28 farklı yaş kategoride yarıştığı organizasyonda, katılımcılar harita ve pusula yardımıyla hedef noktalarını bulmak için kıyasıya mücadele etti. Erciyes, bu etkinlikle yalnızca kayak ve kış sporlarıyla değil, doğa sporlarıyla da dikkat çekti. Sporcular, Kayseri’nin eşsiz doğal güzellikleri arasında yön bulma, strateji geliştirme ve fiziksel dayanıklılıklarını test etme fırsatı yakaladı. Kayseri Oryantiring Günleri, sporseverlere unutulmaz bir deneyim sunarken, Erciyes’in doğa sporları için de ideal bir destinasyon olduğunu bir kez daha kanıtladı. Organizasyon Kayseri’nin tarih kokan ilçesi İncesu’da tamamlandı. Dereceye giren yarışmacılar ödüllerini aldı. Türkiye Oryantiring Federasyonu faaliyet programında yer alan ve Erciyes’in ilk defa ev sahipliği yaptığı Kayseri Oryantiring Günleri kapsamındaki yarışmada konuşan Erciyes Kayseri Oryantirik İl Temsilcisi Erkan Öcal, Oryantirik Günleri kapsamında Kayseri’de 3 gün oryantirik yarışmaları düzenlendiğini ifade ederek, Erciyes Yüksek İrtifa Kamp Merkezi’nde açıklamalarda bulundu. Öcal şehir dışından gelen yaklaşık 500 sporcu ve 44 kulüp ile oryantirik yarışmasını gerçekleştirdiklerini belirterek, “Yabancı sporcularımız da var, 15 sporcumuz var 3 ülkeden. Geçen sene Kayseri’de ilkini yapmıştık, bu sene ikincisini düzenliyoruz. Daha fazla katılım var. Çok büyük rağbet var. Buradaki yapılan tesislerin önemini, bu tesislerin çok amaçlı olarak kullanılmasının önemini bizlere anlattılar, onlardan dinledik. Gelen sporcular ülke içerisinde birçok yarışmaya katılıyor ama buradaki yarışmanın, organizasyonun güzelliğinden, tarihin güzelliğinden bizlere kısaca bahsettiler ve burayı sevdiklerini söylediler” diye konuştu. Jandarma Gücü Spor Kulübü sporcusu Şahin Demir ise ilk defa Kayseri Erciyes’e geldiğini dile getirerek yarışma ve hizmetlerden keyif aldığını kaydetti. Sporculardan Ahu Yetiş de Erciyes’teki tesisleri ‘gelişmiş’ olarak niteleyerek etkinliğin ve organizasyonu çok güzel olduğunu paylaşarak memnuniyetini dile getirdi.
Sivas Uzman takibi prematüre bebeklerin hayatını kurtarıyor Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Tuğçe Uçar, prematüre bebeklerin düzenli olarak çocuk doktorları tarafından kontrol edilmesinin gerektiğini söyledi. 37. gebelik haftasını tamamlamadan önce doğan bebekler için prematüre bebek denilmektedir. Her yıl yaklaşık 150 bin bebek prematüre olarak doğarken, bu bebeklerin bakımının uzman kişiler tarafından yapılması hayat kurtarıyor. Bebekler için en sağlıklı zamanında doğum olduğunu ifade eden Medicana Sivas Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Tuğçe Uçar, “Prematüre bebekler fiziksel ve asabi gelişimlerini tamamlamadan doğduklarından, riskli ve hassas bebeklerdir. Bu nedenle zamanında doğmuş bir bebeğe göre dış dünyaya uyum sağlamaları daha zordur. Prematüre bebek bakımında uzman doktor ve özel eğitim almış hemşireler, multidisipliner bir yaklaşım ile ihtiyaç duydukları her türlü hayati desteği, gelişen tıp bilimi ve bilgi birikimi dahilinde yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde sunmaya çalışır. Dünyaya gelmek için sabırsızlanan prematüre minikler de normal gelişim süreci geçirebilecek, üretken ve sağlıklı bir yaşam kapasitesine sahipler ancak bu kapasiteyi kendi başlarına harekete geçirme noktasında bazı sorunlarla karşılaşabiliyorlar” dedi. “Normale yakın bir hayat sürmesi sağlanabilir” Prematüre bebeklerin en büyük sorunlarından birinin solunum problemi olduğunu söyleyen Dr. Uçar, “Akciğer dokuları henüz tam olgunlaşmadığından, doğumun mutlaka teknik donanımı yüksek hastanelerde yaptırılması gerekmektedir. Anne karnındayken açık olan, kalp odacıkları arasında geçişi sağlayan ve doğumla beraber kapanması gereken kalp delikleri, prematüre bebeklerde açık kalabilmekte ve erken müdahale edilmezse kalp kasının kasılma fonksiyonları bozulabilmektedir. Beyin kan damarları daha ince ve hassas olduğundan, nörolojik açıdan da birtakım sorunlarla karşılaşabilmekteyiz. Belirtilerin erken tanınması durumunda yapılacak müdahaleler ile bebeğin daha normale yakın bir hayat sürmesi sağlanabilir. Besin ihtiyacını anne karnında annesinden sağlayan bebekler, mide-bağırsak gelişimleri tam olgunlaşmadan erken doğduklarında bir takım sindirim sorunları yaşayabilmektedir. Başlangıçta büyümeleri için gereken enerji damardan verilen protein, yağ, seker, vitamin ve mineralleri içeren sıvılarla karşılanır. Beslenmeye başladıklarında da öncelikle anne sütü tercih edilmelidir. Prematüre bebeklerin gözleri yeterince damarlanmamış retina tabakasına bağlı olarak göz içinde retina damar ve sinir tabakasında meydana gelen olumsuzluklar sebebiyle görme yeteneğini tamamen yitirebilmekteler. Bu tabloya prematüritenin yol açtığı retinopati yani ROP denilmektedir. Bu durum ciddi olduğunda tedavi uygulanmazsa görme kayıpları ve körlük gelişebilir. Periyodik göz muayenelerini takip etmek çok önemlidir” dedi. “Çocuk doktorları tarafından izlenmesi şarttır” Prematüre bebeklerin ideal olarak kendileri için özel hazırlanmış büyüme eğrileri ile takip edildiğini belirten Dr. Uçar “Hazırlanan bu eğriler üzerinden büyüme takipleri sağlık profesyonellerince yapıldığında en güvenilir yöntemdir. Eğriler üzerinden beklenen büyümenin olup-olmadığı, herhangi bir müdahale gerekip gerekmediği planlanır. Bu nedenle prematüre bebeklerin büyüme ve gelişmesinin düzenli aralıklarla çocuk doktorları tarafından izlenmesi şarttır. Prematüre bebek konusunda uzmanlaşmış hekim ve sağlık çalışanlarının amacı, erken doğan tüm bebeklerin en az zarar ile hayata tutunabilmelerini sağlamak ve ileriki yaşamlarında fiziksel ve ruhsal olarak sağlıklı birer birey olarak topluma kazandırabilmektir. Bu nedenle prematüre bebeklerin takiplerinin, prematüreliğin getirdiği fizyopatolojik ve psikososyal riskleri bilen bir ekip tarafından, bebek merkezli ve aile iş birliği yaklaşımı ile yapılması gerekmektedir” diye konuştu.
İstanbul İmamoğlu’na tepki için bal mumu köpek balığını tiner döküp yaktı İstanbul Beylikdüzü’nde, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, ilçe belediye başkanıyken kullanımı için söz verdiği Türkiye Deniz Canlıları Müzesi alanı 3 yıl önce Yaşam Vadisine katılarak çay bahçesine dönüştürülmüştü. Belediye ekipleri bu kez ise metrekare değeri 200 bin liradan başlayan aynı tesise ait otopark alanının değerini bin 500 liradan göstererek yıktı. İtiraz mahkemesinin sürecinin devam etmesine rağmen yıkımın gerçekleşmesine tepki gösteren Balıkçı Kenan Balcı, müzedeki mumyalanmış köpek balığına tiner dökerek yakarak yardım istedi. İddiaya göre, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Beylikdüzü Belediye Başkanı olduğu dönemde, Beylikdüzü’nde bulunan Türkiye Deniz Canlıları Müzesi Balıkçı Kenan Tesisleri’ne ait olan parseli yol olarak alma karşılığında, tesis sahibi Kenan Balcı’ya ücretsiz olarak hizmet verdiği mumyalanmış balık müzesi için tahsis ettiği alanı geri alıp başkasına çay bahçesi olarak vermesiyle başlayan süreç devam ediyor. Tesise ait olan otopark alanının metrekare fiyatı 200 bin lira yerine bin 500 liraya kamusallaştırmak için açılan davanın üst mahkeme sonucu beklenmeden alan geçtiğimiz hafta belediye ekiplerince yıkıldı. Duruma tepki gösteren ve yıllardır mücadele ettiğine işaret eden Balcı, işletmesinin girişine bugün, İmamoğlu’na tepki gösteren afişler astı. Balcı, müzesinde bulunan köpek balığı mumyasına da tiner dökerek yaktı. “İsteklerini yerine getirmedik diye bize zulüm üstüne zulüm yapıyor” Duruma ilişkin konuşan Balcı, arazisinin daha önce yüzde 50’sini yol için verdiğini ifade ederek, “Bu kalan yüzde 50’sinin de 10 sene önce Ekrem İmamoğlu’nun isteği ile Anadolu Caddesi’nin bir şeridini halkımızın emrine ücretsiz olarak vermişiz. Ekrem İmamoğlu o dönemde dedi ki, ‘Kenan abi sen zarar görmeyeceksin. Sana buradan yolu alıyoruz ama değişik yerden yer vereceğiz’. Bizde lafına inanarak bunu verdik. Sonradan kötü istekleri oldu yanlış istekleri oldu. O isteklerini yerine getirmedik diye bize zulüm üstüne zulüm yapıyor. Anadolu Caddesi Beylikdüzü’nün kalbinde. Burasının metrekaresi 200 bin lira ile 300 bin lira arasındadır. Bilirkişilere müdürlere baskı yaparak yalnız bin 500 liraya kamulaştırıyorum diyor. Ona da tamam diyoruz. Olay üst mahkemede mahkeme devam ederken geldi otoparkımızı perişan hale getirdi yıktırdı” dedi. “İmamoğlu bir esnafla uğraşacağına İstanbul’un sorunlarıyla uğraşsın” ‘Yol geçecek’ denilen alanın büyüklüğünün 800 metre kare olduğunu söyleyen Balcı, “Bizden kamusallaştırıyorsun ama yine 20 tane daha parsel var. O parsellerin tamamını da bin 500 liraya kamusallaştıracaksın ki 24 metrelik yol açılabilsin. O 20 tane dediğimiz arazilerden birisi milletvekilininmiş birisi diğerinin tanıdığıymış kimsenin arsasını istimlak etmeden bize kasıtlı olarak vurdukça vuruyor. Ayrıca 2021 yılında tapulu olan müzemizi de yıktı. Bir bölümü de kiralıktı. Yanlış belgelerle haksız belgelerle yerimizi yıktı. Orada 700 metre tapulu yerimiz var o tapulu yerimizi bir milletvekiline çay bahçesi yapmak için peşkeş çekmiştir. Ekrem İmamoğlu devletin malına çöküyor. Şimdi bizim gibi esnaf malına da çökmeye devam ediyor. Hiçbir eksiğimiz yok bize etmedikleri zulüm kalmadı. Beni defalarca mahkemeye verdi hapse attırmak için. Hakimimiz savcımız belgeleri görünce davaları reddetti. İmamoğlu bir esnafla uğraşacağına İstanbul’un sorunlarıyla uğraşsın” diye konuştu.