POLİTİKA - 06 Kasım 2024 Çarşamba 12:49

Bakan Yumaklı: "1 milyon 100 bin denetim gerçekleştirdik"

A
A
A
Bakan Yumaklı: "1 milyon 100 bin denetim gerçekleştirdik"

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, “Vatandaşlarımızın sağlıklı ve güvenilir gıdaya ulaşması için denetim ve kontrollere aralıksız devam ediyoruz. 2024 yılı Ekim sonu itibarıyla 1 milyon 100 bin denetim gerçekleştirdik” dedi.


Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Bakanlığının 2025 yılı bütçesine ilişkin sunum yaptı. Sıcaklık artışı ve düşen yağış miktarıyla Türkiye’de su kaynaklarının azalmakta olduğunu söyleyen Bakan Yumaklı, “Ayrıca ülkemizde kentleşme oranı ise son 50 yılda hızlı bir artış göstermektedir. Tarımsal üretimimiz üzerinde baskı oluşturan bu unsurların yanında, ülkemiz nüfusunun 2050 yılında yaklaşık 100 milyona ulaşması beklenmektedir. Tarımsal üretimi etkileyen koşulların hızla değiştiği ve gıdaya olan talebin arttığı bu yeni dönemde Türkiye Yüzyılı’na uygun bir vizyon ortaya koyduk. Bu vizyonumuzu iklim değişikliği, afetler, nüfus artışı, jeopolitik riskler gibi zorlukları dikkate alarak toprak ve su kaynaklarımızın sürdürülebilirliğini ve gıda arz güvenliğini sağlamaya yönelik oluşturduk. Bu zorluklara sahip olduğumuz üretim gücünün yanı sıra, verimliliği, kaliteyi, kayıtlılığı ve sektöre yatırımı artırarak cevap veriyoruz” dedi.



"Hedefimiz kayıtlılık oranını yüzde 100’e çıkarmaktır"


Çiftçi Kayıt Sistemi’ne başvuru sürecini ve şartlarını kolaylaştırdıklarını anlatan Bakan Yumaklı, “Böylece 2024 üretim yılında kayıtlı üretici sayısında yüzde 4,1 ve tarımsal alanda yüzde 5,5 artış sağladık. Hedefimiz kayıtlılık oranını yüzde 100’e çıkarmaktır. Tarım politikalarına temel teşkil edecek veri setlerinin üretilmesi amacıyla TÜİK ile tarım sayımı çalışmalarına başladık. Bakanlığımız bilişim alt yapısını üretim planlaması çalışmalarını yürütebilecek şekilde geliştirdik” ifadelerini kullandı.



"35 milyon ton olan hububat üretimini 39,5 milyon tona ulaştırmayı hedefliyoruz"


Planlama yaparken stratejik ürünlerde gıda arz güvenliği ve tarıma dayalı sanayiye hammadde temini gibi etkenleri dikkate aldıklarını aktaran Bakan Yumaklı, “Son beş yılda ortalama 35 milyon ton olan hububat üretimini 39,5 milyon tona, 1,2 milyon ton olan baklagil üretimini 1,4 milyon tona, 4,6 milyon ton olan yağlı tohumlu bitkiler üretimini ise 5,6 milyon tona ulaştırmayı hedefliyoruz” diye konuştu.



"Büyükbaş hayvan varlığını 16,6 milyondan 17,7 milyon başa çıkarmayı hedefliyoruz"


Hayvancılık sektöründeki hedefleri de paylaşan Bakan Yumaklı, “3 yıllık planlama dönemi sonunda büyükbaş hayvan varlığını 16,6 milyondan 17,7 milyon başa, küçükbaş hayvan varlığını 52,4 milyondan 61,1 milyon başa, kanatlı eti üretimini ise 2,5 milyon tondan 2,6 milyon tona çıkarmayı hedefliyoruz. Planlama dönemi sonunda et ithalatını ülke gündeminden çıkaracağız” şeklinde konuştu.


Yeni tarımsal destekleme modelini hayata geçirdiklerini ifade eden Bakan Yumaklı, “Yeni modelde tarımsal destekleri sade ve daha etkin hale getirdik. Bitkisel üretim desteklerini 21 kalemden 3 ana kaleme, hayvancılık desteklerini 22 kalemden 7 ana kaleme, su ürünleri desteklerini ise 15 kalemden 2 ana kaleme indirdik. İlk defa destek tutarlarını üretim döneminden önce ve 3 yıllık olarak açıkladık” dedi.



"Yem bitkisi üreten üreticilerimize ilave yüzde 50 destek vereceğiz"


Bakan Yumaklı, konuşmasını şöyle sürdürdü:


“Temel ve planlı üretim desteğine ilave olarak yer altı su kısıtı bulunan 52 ilçede az su tüketen arpa, buğday, yağlık ayçiçeği, mercimek, nohut, aspir, fiğ ve yem bezelyesi yetiştiren üreticilerimize su kısıtı desteği vereceğiz. Bu ilçelerde belirlenen ürünleri üreten çiftçilerimizin hem gübre hem de mazot maliyetinin tamamını karşılamış olacağız. Süt üretim bölgelerinde yem bitkisi üreten üreticilerimize ilave yüzde 50 destek vereceğiz. Bunlara ilave olarak belirli ürünlerde sertifikalı tohum ve fidan kullanımı, organik ve iyi tarım uygulamaları gibi faaliyetler için üretimi geliştirme desteği vereceğiz. Bu kapsamda kamu tarafından ıslah edilen milli tohumla üretim yapan çiftçilerimize de ilave destek vereceğiz.”


Tarım sigortasına ilişkin de konuşan Bakan Yumaklı, “Tarım sigortası poliçelerinde sözleşmeli üretim yapan üreticilerimize yüzde 5 ilave indirim uygulanmaktadır. 2025 yılında bu oranı yüzde 15’e çıkaracağız. Sözleşmeli üretim yapan üreticilerimize sübvansiyonlu kredilerde yüzde 15 ilave faiz indirimi sağlıyoruz” dedi.


Bakan Yumaklı, konuşmasını şöyle sürdürdü:


“IPARD ve Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı gibi projelerle işletmelerimizin yatırımlarını teşvik ediyor ve alt yapısını iyileştiriyoruz. Çiftçilerimizin teknoloji ve makine kullanımını artırıyoruz. Üreticilerimizin pazarlama kabiliyetlerini geliştiriyoruz. Bu programlar sayesinde 2006-2024 yılları arasında proje sayısı 95 bine, sağlanan istihdam 277 bine, verilen hibe 116,4 milyar TL’ye ulaşmıştır. Bu yıl uygulamaya başladığımız IPARD III Programı ile 2024 yılı içerisinde 251 milyon euro bütçeli beş çağrıya çıktık. Başvuru süreci tamamlanan birinci çağrı döneminde 249 projeyi destek kapsamına aldık. Böylece 2,3 milyar TL hibeyle sektöre 5 milyar TL yatırım yapılmasını sağlamış olacağız.”



"Sulanan arazi miktarını 47,9 milyon dekardan 72 milyon dekara ulaştırdık"


Bakan Yumaklı, "10 bin 657 tesisi hizmete alarak güncel rakamlarla 2,4 trilyon TL yatırım yaptık. Su depolama hacmimizi 133,1 milyar metreküpten 183,4 milyar metreküpe, sulanan arazi miktarını 47,9 milyon dekardan 72 milyon dekara, yıllık sağlanan içme suyu miktarını 2 milyar metreküpten 5,4 milyar metreküpe, toplulaştırılan arazi miktarını 4,5 milyon dekardan 75,8 milyon dekara ulaştırdık. Suyun verimli kullanılması kapsamında sulanan alanlar içerisinde modern sulama sistemleri kullanma oranını yüzde 6’dan yüzde 35’e çıkardık. 2028 yılına kadar bu oranı yüzde 45’lere çıkaracağız” diye konuştu.


Bakan Yumaklı, 2025 yılında hayata geçirilecek projelere ilişkin, “41 baraj, 6 HES, 11 gölet ve bent, 70 sulama tesisi, 15 içme suyu tesisi, 162 taşkın kontrol tesisi, 2 atık su tesisi olmak üzere toplam 307 tesisle 14 arazi toplulaştırma projesini tamamlayarak milletimizin hizmetine sunacağız” dedi.



"73 ton olan havadan su atma kapasitemizi 438 tona yükselttik"


Türkiye’nin orman yangınlarına müdahaledeki gücüne dikkati çeken Bakan Yumaklı, “2002 yılında 73 ton olan havadan su atma kapasitemizi, rezerv güçler dahil 27 uçak ve 105 helikopterle toplam 438 tona, arazöz sayısını 650’den bin 686’ya, iş makinesi sayısını ise 140’tan 831’e çıkardık” şeklinde konuştu.



"40 dakika olan yangınlara ilk müdahale süresini 11 dakikaya kadar düşürdük"


Yumaklı, konuşmasını şöyle sürdürdü:


“Ayrıca 2 bin 655 yangına ilk müdahale aracını ve 14 insansız hava aracını hizmete aldık. İnsansız hava aracı kullanan Avrupa’da ilk, dünyada 2’nci ülkeyiz. Ormanlarımızı 184’ü akıllı olmak üzere 776 kuleden 24 saat gözetliyoruz. Orman yangınlarında helikopter ve arazözlerin su alma süresini kısaltmak amacıyla 4 bin 796 yangın havuzu ve gölet inşa ettik. Böylece 40 dakika olan yangınlara ilk müdahale süresini 11 dakikaya kadar düşürdük. 25 bin orman kahramanımız, 127 bin gönüllümüzle yangınlarla mücadele ediyor ve zarar görmüş orman alanlarının tamamını ağaçlandırıyoruz.”



"106 milyar dolar dış ticaret fazlası verdik"


Türkiye’nin son 22 yılda bitkisel üretimi ile 106 milyar dolar dış ticaret fazlası verdiğini belirten Bakan Yumaklı, “2023 yılında 68,5 milyar dolar tarımsal hasılayla Avrupa’da birinci, dünyada ise dokuzuncu sıradayız. Ülkemiz dünya bitkisel üretiminde 7 üründe birinci ve 6 üründe ikincidir. Geçen yıl 31 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdik. Son 22 yılda ülke olarak hem kendi gıda ihtiyacımızı karşıladık hem de 106 milyar dolar dış ticaret fazlası verdik” ifadelerini kullandı.



"Bitkisel üretimimiz 138,6 milyon tona yükselmiştir"


Yumaklı, "2002 yılında 98 milyon ton olan bitkisel üretimimiz yüzde 41 artışla 2023 yılında 138,6 milyon tona yükselmiştir. Bu miktar Cumhuriyet tarihinin üretim rekorudur. Bitkisel üretimde verimlilik artışına yönelik yürüttüğümüz çalışmalarla bugüne kadar kuraklığa ve soğuğa toleranslı 79 bitki çeşidi geliştirdik” diye konuştu.



"Yem bitkileri ekiliş alanı 760 bin hektardan 2,7 milyon hektara yükseldi"


Yumaklı, "Son 22 yılda 2,2 milyon hektar alanda Çayır Mera Islah ve Amenajman Projesi uyguladık. Yem bitkileri ekiliş alanı ise 760 bin hektardan 2,7 milyon hektara yükseldi. Bitki hastalık ve zararlılarıyla mücadele kapsamında biyolojik ve biyoteknik mücadele yapan üreticilerimizi 2010 yılından itibaren destekliyoruz. Burada uygulama alanımızı 15 kat artırdık” dedi.



"Ülkemiz su ürünleri yetiştiriciliğinde Avrupa’da 2’nci, dünyada 16’ncı sıradadır"


Türkiye’deki hayvan varlığının sayısını da açıklayan Bakan Yumaklı, “Son 22 yılda hayvan varlığımızı büyükbaşta yüzde 67,7 artışla 16,6 milyona, küçükbaşta yüzde 64,3 artışla 52,4 milyona, kanatlıda yüzde 48,9 artışla 373,8 milyona, arılı kovanı yüzde 119 artışla 9,2 milyon adede ulaştırdık” şeklinde konuştu.


Su ürünleri üretiminde ivmenin arttığını söyleyen Yumaklı, “2002 yılında 61 bin tondu 2023 yılında 9 katına çıkararak 556 bin tona ulaştı. Ülkemiz su ürünleri yetiştiriciliğinde Avrupa’da 2’nci, dünyada 16’ncı sıradadır. Uluslararası pazarda marka değerine sahip Türk somonu üretimimiz, geçen yıla göre yüzde 45 artarak 66 bin tonu geçti. 100’e yakın ülkeye 1,7 milyar dolar su ürünleri ihracatı gerçekleştirdik” ifadelerini kullandı.



"1 milyon 100 bin denetim gerçekleştirdik"


Sağlıklı bir gelecek için güvenilir gıdaya ihtiyaç duyulduğunu ifade eden Yumaklı, şöyle konuştu:


“Vatandaşlarımızın sağlıklı ve güvenilir gıdaya ulaşması için denetim ve kontrollere aralıksız devam ediyoruz. 2024 yılı Ekim sonu itibarıyla 1 milyon 100 bin denetim gerçekleştirdik. Bugüne kadar taklit veya tağşiş yapılan ve insan sağlığını tehlikeye düşürecek gıdalar, periyodu belli olmayan zamanlarda toplu şekilde kamuoyuna açıklanıyordu. Şimdi bu duyuruları elektronik ortamda tüketicilerimizle anlık olarak paylaştığımız bir sisteme geçtik. Gıda işletmelerinin denetim durumunun tüketicilerimiz tarafından da takip edilmesine olanak tanıyan Gıda İşletmeleri Karekod Uygulaması’nı hayata geçirdik. 2025 yılında bu uygulamayı zorunlu hale getireceğiz.”



"2023 yılı Sayıştay denetim raporlarında kamu zararına yönelik bir bulgu bulunmuyor"


Bakan Yumaklı, konuşmasını şöyle sürdürdü:


“Sayıştay denetimini ve düzenlenen raporları titizlikle dikkate alıyor, Bakanlığımıza tahsis edilen kaynakların etkin ve verimli şekilde kullanılması için her türlü çalışmayı yapıyoruz. 2023 yılı Sayıştay denetim raporlarında kamu zararına yönelik bir bulgu bulunmuyor. Bakanlık olarak bağlı, ilgili ve koordine ettiğimiz kuruluşların Sayıştay raporlarını da yakından takip ediyoruz.”



"Bakanlığımız bütçesi yüzde 55 artarak 438 milyar TL olacaktır"


Bakan Yumaklı, bakanlığın 2025 yılı faaliyetlerini yürütebilmek için ihtiyaç duyulan bütçeyi de belirterek, şunları kaydetti:


“Bağlı kuruluşlarımızla birlikte 178 milyar TL yatırım yapmayı, tarımsal destek tutarını 135 milyar TL’ye çıkarmayı ve depremden etkilenen illerimiz için de 11,5 milyar TL kaynak kullanmayı hedefliyoruz. Gazi Meclisimiz de uygun görürse Bakanlığımız bütçesi bir önceki yıla göre yüzde 55 artarak 438 milyar TL olacaktır.”



Bakan Yumaklı: "1 milyon 100 bin denetim gerçekleştirdik"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara HAK-İŞ Genel Başkanı Arslan: “4 tane çalışanın bir emekliyi finanse etmesi ideal bir sistem” Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) Genel Başkanı Mahmut Arslan, “4 tane çalışanın bir emekliyi finanse ettiği sistem en ideal bir sistem. Bugün EYT uygulaması yapılmadan önce 2020 yılında aktif pasif dengemiz 2,37’ydi. Yani 2,37 çalışan bir emekliyi finans ediyor. 2023 yılında bu 1,82’ye düşüyor” dedi. HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, HAK-İŞ Akademi tarafından Türkiye’deki emeklilik sisteminin sorun ve çözüm önerilerinin ele alındığı ‘Emeklilik Sisteminin Güncel Sorunları ve Çözüm Önerileri Raporu’nu düzenlediği basın toplantısında kamuoyu ile paylaştı. Arslan, HAK-İŞ Akademi’nin sosyal güvenlik sistemiyle ilgili aylık bağlama sisteminin enflasyonlu dönemdeki durumu, emeklilik sistemi ve sosyal güvenlik sisteminin içinde bulunduğu sorunlar ve çözümleriyle ilgili bir çalışma gerçekleştirdiğini kaydetti. HAK-İŞ olarak sosyal güvenlik sistemiyle ilgili pek çok platformda birçok sorunu gündeme getirdiklerine dikkati çeken Arslan, “Sosyal güvenlik sistemimizin içinde bulunduğu şartları iyileştirme konusunda HAK-İŞ hep yapıcı bir rol üstlenmiştir. Hep sorunun sadece ortaya konması değil, çözümlerini de birlikte ortaya koymuştur” açıklamasında bulundu. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun 1999’da, 2008’de ve sonrasında yapılan bazı çalışmalarla bütün olumsuzluklara rağmen önemli başarılar da yakaladığını belirten Arslan, 2002 yılında yüzde 70’lerde olan Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamının 89’lara ulaştığını dile getirdi. “Sosyal güvenlik sistemimize ciddi bir kaynak aktarmıyor” Arslan, gayri safi milli hasıladan emeklilerin aldığı payın 2009 yılında yüzde 7,6 olduğunu hatırlatarak, “2023’te 6,4’e düşüyor, 2024’te ise 6,8’e ağustos itibarıyla. Dolayısıyla aslında Türkiye’nin genel olarak milli geliri artmasına rağmen sosyal güvenlik harcamalarımızda 2023’te yüzde 6,4’a düşüyor, 2025’te 6,8. Bu şunu gösteriyor; maalesef sosyal güvenlik sistemimize diğer gelişmelere paralel olarak ciddi bir artış, ciddi bir kaynak aktarmıyor demektir” ifadelerini kullandı. “Aktüeryal dengemizi kayıt dışı istihdam bozuyor” Kamuoyunda sosyal güvenlik sisteminin aktüeryal dengesini EYT’nin ve emekli maaşlarının bozduğu algısı olduğunu belirten Arslan, “Bu doğru değil. Aslında aktüeryal dengemizi iki tane temel konu bozuyor. Birincisi kayıt dışı istihdam. Hala Türkiye, OECD ülkelerinin iki katı -OECD ortalamaları yüzde 15 esas kabul edersek- yüzde 30 kayıt dışı istihdam sorunuyla karşı karşıya. Kayıt dışı istihdam demek prim almama demektir, vergi almama demektir. Dolayısıyla Türkiye’nin emeklilikle ilgili en temel sorunu emekli maaşları değil, en temel sorunu kayıt dışı istihdamdır” dedi. “Prim gelirlerinin tahsil edilmesi durumunda Sosyal Güvenlik Kurumumuzun prim alacakları 600 milyarı buluyor” Aktüeryal dengeyi bozan ikinci konunun ise prim gelirlerinin tahsil edilememesi olduğuna işaret eden Arslan, “Elimizde 2023 yılı verileri var. Toplam baktığınız zaman Sosyal Güvenlik Kurumumuzun prim alacakları 600 milyarı buluyor. 600 milyarlık bir priminiz olsa bugünkü emekli maaşlarını yüzde 50 artırma şansınız var. Üstelik ciddi bir kayıt dışını da ortadan kaldırmayı da koyduğunuz zaman bu rakamlar 1,5 trilyonu bulan rakamlar oluyor. Dolayısıyla kayıt dışı istihdamı ortadan kaldırırsak veya asgariye indirirsek, prim alacaklarımızı tahsil edersek, aslında sosyal güvenlik kurumumuzun kamuoyunda algı oluşturmaya çalışılan ’kötüdür, batmıştır, yok olmuştur’ gibi algıları da değiştirmiş olacağız” diye konuştu. “4 tane çalışanın bir emekliyi finanse ettiği ideal bir sistem” Arslan, emeklilik sistemindeki aktif-pasif dengesine ilişkin ise, “Dünyadaki primli sistemlerde aktif-pasif dengesinin 4 çalışanın bir emekliyi finanse ettiği bir modelden bahsediyoruz. Fakat dünyanın hiçbir yerinde bu model 4’te bir değil. Olsa bu ideal bir şey. Evet, 4 tane çalışanın bir emekliyi finanse ettiği ideal bir sistem. Fakat bunu hiçbir zaman biz yakalayamadık. Bugün de sistemden önce yani bu EYT uygulaması yapılmadan önce 2020 yılında aktif-pasif dengemiz 2,37’ydi. Yani 2,37 çalışan bir emekliyi finans ediyor. 2023 yılında bu 1,82’ye düşüyor. EYT’den kaynaklı oldu. Dolayısıyla bizim 1,82 çalışanımız bir emekliyi finanse etmek zorunda. Bu da aslında çanların çaldığı ciddi bir sıkıntıyı işaret ediyor” değerlendirmesinde bulundu. “Türkiye’de sendikal örgütlülüğün önünü açarsak sorunları çözüyoruz” Avrupa İstatistik Ofisi’nin verdiği rakamlara göre Avrupa Birliği ortalamasında aktüeryal dengenin 1,93 olduğunu belirten Arslan, neredeyse hiçbir demokratik ülkede 4 çalışanın bir emekliyi finanse ettiği bir rakamın yakalanamadığını dile getirdi. Arslan, “Türkiye bununla övünmeli mi? Elbette değil. Ama bunu sadece EYT’nin üzerine yıkmak büyük bir haksızlık. Biz HAK-İŞ olarak eğer Türkiye’de sendikal örgütlülüğün önünü açarsak, sendikal örgütlülük yüzde 15 değil de yüzde 50’lere ve daha yukarıya çıkarsa üç tane temel sorunu çözüyoruz” ifadelerini kullandı. Sendikalı örgütlülüğün önünün açılması halinde toplu sözleşme sisteminin genişletileceğini aktaran Arslan, gelir dağılım adaletsizliğini önlemek için önemli bir aşamayı kaydedeceklerini vurguladı. “Sistem enflasyonun çok yükseleceği veya çok düşeceği dikkate alınmadan yapılmış” Arslan, 2025 yılında emekli olacaklara enflasyondan kaynaklı olarak daha az maaş bağlamasından ötürü yaşanan mağduriyete değinerek, “HAK-İŞ olarak bu sorunu köklü bir çözüm olarak görüyoruz. Bugün konjonktürel olarak önümüze gelen 2024 yılında emekli olan bir işçi, eğer 2025 yılında emekli olursa yüzde 35’e varan gelir kaybını, maaş kaybını tartışmaktan öteye büyük bir reformdan bahsediyoruz. Konjonktürel olarak bu sene bu sorunu çözmek gelecek yıl için başka sorunları gündemimize getiriyor. Sistem 2008 yılında reform gerçekleştirilirken maalesef enflasyonun çok yükseleceği veya çok düşeceği dikkate alınmadan o günkü konjonktüre göre yapılmış bir hesaplama, bugün gelip duvara tost attı bizi” dedi. “Emekli olmadan çalışmaya devam eden insanlar ne kadar fazla sistemde kalırsa o kadar fazla maaş alır” Emeklilik sisteminde köklü bir düzenleme yapılması gerektiğini kaydeden Arslan, şu ifadelere yer verdi: "Bizim düzenlememiz şu; sistemde kalan yani emekli olmadan çalışmaya devam eden insanlar ne kadar fazla sistemde kalırsa o kadar fazla maaş alır. Bu eşyanın tabiatı da bu olması gerekiyor. Daha fazla prim ödeyip, daha az maaş almak; bu gerçekten doğru bir tutum değil. Bundan vazgeçilmeli. Hükümetimiz neden bundan vazgeçti? Niçin bu kritik sorunun çözümü konusunda beklemeye geçtiler bilemiyoruz. Henüz iki ayımız var. Kasım ve aralık ayı. Belki aralık ayının sonuna kadar bir düzenleme yapılabilir. Beklentimiz var. Eğer yapılmazsa bir taraftan erken emekliliği eleştirenler, EYT’yle sosyal güvenlik sistemimize yeni yük getirildi diyenler, emeklilerle ilgili sendikaları suçlayanlar, ki bizi de suçluyorlar EYT’yi savunduğumuz için, ülkeyi bir krize soktuğumuz için.” Arslan’ın konuşmasının ardından İş ve Sosyal Güvenlik Uzmanı Sadettin Orhan, ‘Emeklilik Sisteminin Güncel Sorunları ve Çözüm Önerileri Raporu’na ilişkin sunum gerçekleştirdi. Orhan, kısa vadede 2024 sonrası aylık kayıplarının önlenmesi, orta vadede emekli aylığı hesaplama ve güncelleme sisteminin revize edilmesi, Sosyal Politika Koordinasyon Kurulu oluşturulması, uzun vadede ise Sosyal Güvenlik Şurası zemininde sosyal güvenlik sisteminin reforme edilmesi gerektiğini vurguladı.
Eskişehir Eskişehir’in Ocak-Ekim ihracatı 3 milyar doları aştı Eskişehir’in 2024 yılı Ocak-Ekim dönemi ihracatı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 14,78 artarak 3,7 milyar dolara ulaştı. Sadece ekim ayında Eskişehir’den yapılan ihracat ise 421 milyon dolar olarak gerçekleşti. Ülke genelinde Ocak-Ekim dönemi ihracatı yüzde 3,2 oranında artarak 216,4 milyar dolar oldu. İhracat, geçtiğimiz yıl yakaladığı ivmeyi bu yılın ilk 10 ayında da sürdürmüş ve en yüksek aylık ihracat değerine ulaşmış oldu. İhracatta finansmana erişim kolaylaştırılmalı İhracatta yaşanan başarının devamı için finansman destek beklediklerini belirten Eskişehir Sanayi Odası Başkanı Celalettin Kesikbaş, “Küresel ekonomide, emtia ve enerji fiyatlarında yaşanan olumsuzluklara rağmen Türkiye ihracatı büyümeye devam etmekte. Ekonominin tüm aktörlerinin bu zorlu dönemde sorumluluk alması oldukça önemli. Özellikle finans sektörünün elini taşın altına sokması, kaynakların mutlaka imalat sektörüne yönlendirilmesi gerekmekte. Bankaların daha çok sorumluluk almalarını, özellikle Eximbank kredilerinde genişleme ve cazip şartlar sağlanmasını bekliyoruz” açıklamasında bulundu. Ekonomik istikrar için dış ticaret açığı kapanmalı Açıklanan ihracat rakamlarıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Başkan Kesikbaş, "İhracat konusunda özellikle sanayicilerimizin gayretleriyle önemli rakamlara ulaşıyor ve rekorlar kırmaya devam ediyoruz. Bununla birlikte, dış ticaret açığında yaşanan düşüşü de makroekonomik istikrar ve ekonomik büyümeye olan pozitif katkısı açısından değerli buluyoruz. Küresel ekonomideki durgunluğa rağmen dış ticaret açığında yakalanan düşüş ivmesinin önümüzdeki süreçte Avrupa ve ABD’deki faiz indirimleriyle birlikte hızlanarak devam etmesini beklemekteyiz” dedi.
İzmir İzmir’de anaokulu önünde şaşırtan pankart İzmir’in Bornova ilçesinde bulunan özel bir anaokulu işleten kiracısından tam 1 yıldır kira alamadığını, faizi ve masraflarıyla birlikte 1 milyon lira alacağı olduğunu söyleyen mülk sahibi, "Anaokulu bir yıldır kirasını ödemiyor" yazılı pankartla kiracısını protesto etti. İzmir’in Bornova ilçesi Kazımdirik Mahallesi’nde müzisyen N.G.’nin işlettiği Özel Yeni Nesil Anaokulu’ndan 12 ay boyunca kira tahsil edemediğini söyleyen mülk sahibi Doğan Yılmaz (62), masraflarla birlikte 1 milyon lirayı bulan alacağını, iddiaya göre kiracıdan tahsil edemedi. Alacakları için suç duyurusunda bulunan Yılmaz, kiracısı hakkında avukatı aracılığıyla icra dairesine başvuracak icra takibi başlattı. Kiracı bunlara rağmen herhangi bir ödeme yapmayınca da mülk sahibi çareyi ilginç bir yola başvurarak buldu. Anaokulu bir yıldır kirasını ödemiyor Hazırlattığı bir pankartın üzerine ’Anaokulu 1 yıldır kirasını ödemiyor’ yazdıran Doğan Yılmaz, çevredeki vatandaşların meraklı bakışları altında okulun önüne getirdiği aracın üzerine pankartı astı. Yılmaz, pankartıyla kiracısını protesto ederken, "Bu ay ile beraber tam 13 aydır kiramı alamıyorum. Daha önce de zaten demiyordu ve haciz yoluyla alıyordum. Açtığımız davayı kazandık ancak kararı istinafa verdi. Karar istinafta beklediği için şu anda hala kira vermeden anaokulunu işletiyor. Yasal yollardan kirayı ödemeyi kabul etmiyor. Kendisi burada para kazanmaya devam ediyor. Biz de çaresiz kaldık ve en son çareyi bu pankartı hazırlamakta bulduk. Belki utanır dedik ama fayda etmiyor. Kirayı ödeyene kadar bu yola devam edeceğiz" dedi. İddialara sessiz kaldılar Mülk sahibinin kirasını ödememekle suçlanan anaokulu yetkilileri ise yönetilen suçlamalar hakkında açıklama yapmaktan kaçınarak iddialar karşısında sessiz kaldı.