ÇEVRE - 04 Aralık 2024 Çarşamba 18:50

Bakan Kurum: "Sizlere plastikle kaplı bir dünyayı miras bırakmak istemiyoruz"

A
A
A
Bakan Kurum: "Sizlere plastikle kaplı bir dünyayı miras bırakmak istemiyoruz"

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Halkbank Gençİz Zirvesi’nde gençlere ‘sürdürülebilirliği’ anlattı. Bakan Kurum, "Bugün küresel ısınmayı 1,5 derecede tutmaya çalışıyoruz. Dünyayı bir insan gibi düşünürsek ateşinin 38 derecenin üstüne çıkmasına engel olmaya çalışıyoruz. Bizler gelecek nesillerimize, sizlere plastikle kaplı bir dünyayı miras bırakmak istemiyoruz” dedi.

Halkbank Gençİz Zirvesi İstanbul Volkswagen Arena’da düzenlendi. Programda konuşan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, gençlere ‘sürdürülebilirlik’ başlığını anlattı. Doğanın kusursuz uyumunun sanayi devrimiyle birlikte bozulduğunu vurgulayan Kurum, “Sürdürülebilirlik doğanın dengesini korumaktır, bozmamaktır. Doğayla, çevreyle uyumlu bir yaşam sürmektir. Üretirken de tüketirken de gelecek nesilleri yani sizleri düşünmektir” diye konuştu.

“Bebekken kullandığınız emzik bizim ömrümüzden 6 kat daha uzun ömürlü”

Birleşmiş Milletler (BM) İklim Raporu’ndan alıntılar yapan Bakan Kurum, sözlerine şöyle devam etti:

“Dünya kirleniyor. Aşırı hava olayları artıyor. İklim değişiyor. Türler yok oluyor. 100 yıl içerisinde deniz seviyesi bir metre yükselecek. Denizler 100 metre daha karaya doğru ilerleyecek. Yani, İstanbul adalara bölünecek. İzmir’in bir kısmı sular altında kalacak. Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki; bebekken kullandığınız emzik bizim ömrümüzden 6 kat daha uzun ömürlü. Kredi kartınız doğada bin yıldan fazla kalıyor. Bugün atıklarımızın ömürleri ömrümüzün yüz katına ulaştı. Mesela bizler günlük ortalama 7 bin litre su tüketiyoruz. Bir yumurtanın üretimi için yaklaşık 200 litre, bir hamburger için 2 bin 500 litre, kot pantolon için 10 bin litre su tüketiyoruz. Bugünün dünyasında maalesef artık tüketim çılgınlığı diyeceğimiz bir çılgınlıkla karşı karşıyayız. Aslında kendi geleceğimizi yok ediyoruz.”

“Modern dünyada insanın en büyük eseri maalesef plastik”

Dünyada bugün küresel ısınmayı 1.5 derecede tutmak için çaba sarf edildiğine değinen Kurum, bu doğrultuda sürdürülebilirlik kavramının 1992’de Rio Dünya Zirvesi’nde konuşulduğunu söyledi. BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin hazırlandığını anlatan Kurum, “Artık tüm dünya sürdürülebilirliği, ekonomik ve sosyal kalkınmanın ayrılmaz bir parçası olarak görmeye başladı. Yine ‘Dünya bir kriz yaşıyor. Mikroplastikler buzulların içine kadar girdi. Ormanlar yok oluyor. Su kaynakları tükeniyor. Bu enkazı birlikte kaldıralım’ denildi. Bu anlayışla Paris İklim Anlaşması imzalandı, BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri belirlendi. Sürdürülebilir kalkınma bu mücadelenin anahtar kavramı oldu” ifadelerini kullandı.

“Asil mirasımızı sizler koruyacaksınız”

Daha yaşanabilir bir dünya bırakmak için çevreyi korumanın bir tercih değil zorunluluk olduğunun altını çizen Bakan Kurum, “Doğanın insanın kölesi olmadığının, basit bir hammadde olmadığının farkında olmalıyız. Ağaçlar sınırsız değil, su, doğa, yeşil alanlar sınırsız değil. Bir gün tükenecek. Bu gidişata dur diyecek nesil sizlersiniz. Bizler doğayı insanın kölesi değil, insanı doğanın bir parçası olarak gören bir medeniyetin mensuplarıyız. Bizim medeniyetimizde insan, doğaya rakip değil dosttur. Bu dostluk öyle alelade bir dostluk değildir. Bu dostluk bazen Aşık Veysel’in ‘Benim sadık yârim kara topraktır.’ sözüyle ruh bulmuştur. Biz çok asil bir mirasa sahibiz ve bu mirası sizler koruyacaksınız” dedi.

“Tüketim kültürünü eleştiriye tabi tutmalısınız”

Hazreti Mevlana’nın, “Her şey birbirine bağlı, hepimiz bir zincirin halkalarıyız," sözüne atıfta bulunan Bakan Kurum, “Doğaya saygı, popüler bir akım ya da geçici bir trend değil tek kelime ile öze dönüşün simgesi olmalıdır. Tüketim kültürünün zihniyetini temelden eleştiriye tabi tutmalısınız. Bizim tüketim sınırımızı, kredi kartımızın limiti değil doğaya olan sorumluluğumuz belirlemelidir. Paranız, gücünüz, imkanınız olabilir ama bir yandan da doğaya karşı sorumluluğunuz sınırlarınızı belirlemek durumunda. Tek kullanımlık ürünlerden kaçınmamız, geri dönüştürülebilecek her materyalin çöp değil bir enerji kaynağı olduğunu görmemiz gerekiyor. Kullan at değil, kullan dönüştür. Geri dönüştürülebilecek her materyalin çöp değil enerji kaynağı olduğunu bilelim” diye konuştu.

Türkiye’nin iklim kriziyle mücadelesi

İklim kriziyle mücadelede Bakanlığın hayata geçirdiği İklim Elçileri Projesi’ne, Sıfır Atık Hareketi’ne, deprem bölgesinde asrın felaketinin izleri silinirken sıfır atık uyumlu yapıların inşa edilmesine ve Millet Bahçeleri projelerine dikkat çeken Bakan Kurum, Türkiye’nin 2053 yılına kadar, enerji sektöründe; birincil enerjide yenilenebilir enerjinin payını yüzde 50’ye, nükleer enerjinin payını ise yüzde 29’a çıkararak, kullanacak enerjinin yaklaşık yüzde 80’ini karbonsuz hale getirme hedefini hatırlattı.

“Sera gazlarının üretiminde tertemiz bir sicilimiz var”

Bakan Kurum, “Açık söylüyorum. Yunus Emre’nin diliyle; biz bu iklim ve çevre yükünü ‘ya bölüşeceğiz tok olacağız ya da bölüneceğiz ve yok olacağız.’ Dünya karbon emisyonlarına sadece yüzde 1 oranında katkıda bulunuyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak dünyayı biz kirletmedik. Maalesef o gelişmiş ülkeler hoyratça, dünyanın kaynaklarını kullandılar. Ve tarihsel sorumluluklarına baktığınızda gerçekten dünyayı kirleten ülkelerin gelişmiş ülkeler olduğunu çok net bir şekilde görüyoruz. Sera gazlarının üretiminde hamdolsun tertemiz bir sicilimiz var. Çünkü bizim tarihimizde ne insana ne de doğaya karşı sömürgecilik var. Bizim medeniyetimiz fethettiğimiz topraklarda bile o ağacın ve çiçeğin hukukunu korumuştur. Bizler bu toprakları her zaman koruduk. Kirli bir sicilimiz olmadığı için de göğsümüzü gere gere hakkı ve hakikati her platformda haykırıyoruz. Sizler iklim kriziyle mücadelenin figüranı değil başrolleri olarak kritik bir öneme sahipsiniz. Tüketim alışkanlıklarınızı bugünden değiştirerek çocuklarınıza güvenli bir dünya bırakacaksınız” dedi.

“Cop31 başkanlığı hedefimiz gurur vericidir”

Türkiye’nin COP31 başkanlığına adaylığına da konuşmasında yer veren Bakan Kurum sözlerini şöyle tamamladı:

“Zihniyet dönüşümü çağrımızı da daha adil bir dünya çağrımızı da güçlendirmek istiyoruz. Bunun için de 2026 yılında yapılacak COP31’in başkanlığına talibiz. Türkiye’nin iklim başkanlığı, sürdürülebilir, adaletli ve dirençli kent modelini geliştirmek, adaletli finans akışını gerçekleştirmek ve ülkeler arasında bağ oluşturmak adına çok önemli. Akdeniz, Asya, Pasifik gibi kırılgan bölgelerin de direncini artırmak istiyoruz. Bu hedefimiz, ülkemiz adına gerçekten gurur vericidir. İnşallah bu hedefimize ulaşmak için sizlerle birlikte çalışacağız. Doğanın anayasasında ilk madde şudur: Her şey birbiri için yaşar. İşte bizler de sadece kendimiz için değil hepimiz için sadece kendi ülkemiz için değil, tüm insanlık için çalışacağız. İnanıyorum ki, bu güç birliğiyle sadece bugünü değil, geleceğimizi de kurtaracağız.”

Musa Erdoğan



 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Saylak: “Toprağı korumak, vatanı korumaktır” Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) kararıyla gündeme gelen 5 Aralık Dünya Toprak Günü dolayısıyla bir açıklama yapan Muğla İl Tarım ve Orman Müdürü Barış Saylak, "Gıda arzının temeli tarım, tarımın temel kaynağı ise topraktır. Biz topraklarımızı, vatanı korur gibi korumak için çalışıyoruz" dedi. Saylak, toprağın sonsuz yaşam kaynağı olduğunu, toprağı korumanın ‘Vatanı Korumak’ anlamına geldiğini belirtti. Muğla İl Tarım ve Orman Müdürü Barış Saylak, 5 Aralık Dünya Toprak Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, “Küresel iklim değişikliği, çölleşme ve doğal afetlerin tehdit ettiği tarımsal toprak varlığımızı gelecek nesillere koruyarak ve geliştirerek aktarabilmek adına yaptıklarımız, bundan sonra yapacaklarımızın da teminatıdır. Bakanlığımızın öncülüğünde, tarımsal üretim yapılan topraklarımızın verimliliğini, kalitesini artırmak, atıl topraklarımızı üretime kazandırmak ve yaşadığımız kayıpları bertaraf edebilmek adına projelerimizi art arda hayata geçiriyoruz. Toprağın korunması konusunda tüm paydaşlarımızın sorumluluğu olduğunu ve bu konudaki farkındalığı geliştirmek adına dayanışma içinde çalışmamız gerektiğini her fırsatta dile getiriyoruz” diye konuştu. “Her yıl 75 milyar ton toprak erozyona uğruyor” Dünya üzerinde her yıl yaklaşık 75 milyar ton toprağın erozyona uğradığını, hızlı yapılaşma, doğal afetler ve iklim değişiklikleri nedeniyle toprak varlığının büyük bir tehditle karşı karşıya olduğunu hatırlatan Saylak, "Gıdanın, üretimin, tarımın temelini oluşturan sağlıklı topraklar en önemli doğal kaynaklarımızdan biri, aynı zamanda ekosistemin taşıyıcı gücüdür. O nedenle, üreticilerimizi sürdürülebilir olmayan toprak ve arazi kullanımı, kural dışı hasat, yanlış bitki koruma ürünü kullanımı, anız yakımı gibi uygulamalar konusunda sürekli uyarıyoruz" dedi. 100. yıl toprak analiz laboratuvarı Muğla Valiliği Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı (YİKOB) işbirliğiyle ‘YİKOB Destekli Toprak Analizi’ projesi hazırlayarak uygulamaya başladıklarını belirten İl Müdürü Barış Saylak, proje kapsamında Muğla’ya bir laboratuvar kazandırdıklarını kaydetti. Cumhuriyetin 100’üncü yılında Menteşe İlçe Müdürlüğü binasında hizmete sunulan 100. Yıl Laboratuvarının, toprak ve sulama suyu faaliyetlerine devam ettiğini ve açıldığı günden bu yana 535 adet toprak ve 2 adet sulama suyu numunesinde analizler yaparak ayrıntılı sonuç raporlarını ilgili kişi ve kurumlarla paylaştığını açıkladı. Muğla 100. Yıl Toprak Analiz Laboratuvarının son teknolojik alet ve ekipmanlarla çiftçilere, kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektöre geniş bir analiz yelpazesi ile hizmet sunduğunu söyleyen Saylak, "Üretimde yüksek verim, kalite ve karlılığı sağlamanın en öncelikli şartı, toprağı iyi tanımaktan geçer. Üreticilerimize her fırsatta hatırlattığımız gibi, doğru zamanda doğru gübre ve ilaç kullanımının ön şartı da toprak analizidir. Bilinçsiz gübreleme, sadece üreticimizin gelir kaybına yol açmakla kalmaz, aynı zamanda toprağın yapısını da bozarak, toprak ve çevre kirlenmesine yol açar. Bu nedenle, kalite, verim ve sürdürülebilirlik için tüm üreticilerimizi toprak analizi yaptırmaları konusunda uyarmayı görev biliyorum" dedi. “19 ton zirai ambalaj atığı bertaraf edildi” Ayrıca Tarım ve Orman Bakanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın işbirliğinde Muğla Valiliği himayesinde Muğla Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlığı, Muğla Vakfı (MUÇEV) ortaklığında birçok kurum ve kuruluşun katkılarıyla doğa dostu bir proje olan, ‘Muğla İli Bitki Koruma Ürünleri ve Gübre Ürünleri Ambalaj Atıklarının Toplanması ve Bertarafı’ projesi ile Haziran 2021 yılından itibaren 19 ton zirai ambalaj atığı toplanarak bertaraf edildiğini elirter Saylak, hedeflerinin temiz su, temiz toprak, temiz çevre. Bu projemizle pestisitlerin su kaynaklarımızı, toprağımızı, çevremizi ve denizlerimizi kirletmesinin önüne geçmek olduğunu belirti. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın, tüm ülkede ekilebilir tarım arazisi varlığını koruma altın aldığını ve yeni üretim planlaması ile birim topraktan elde edilecek üretim miktarını artırmak amacıyla çalıştığını hatırlatan Saylak, Türkiye’de 2024 yılı itibariyle koruma altına alınan ova sayısının 468’e çıkarıldığını söyledi. Saylak, "Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla Resmi Gazetede yayımlanan karar ile 19 ilimizde 28 yeni ovayı tarımsal üretim potansiyeli yüksek olduğu için tarımsal sit alanı olarak ilan ettik. Koruma altına aldığımız büyük ova sayısı 468’e, korunan alan miktarı da yaklaşık 9,5 milyon hektara çıktı. Biz, yaşam kaynağımız olan toprağı en değerli hazinemiz olarak görmeye ve korumaya devam edeceğiz. Bu vesileyle 5 Aralık Dünya Toprak Günümüzü bir kez daha kutluyorum" dedi.
Ankara İmar hakkı aktarımı tanımı getirilen teklif kabul edildi ve yasalaştı ANKARA (İHA) – Köy Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklikler Yapılmasına Dair Kanun Teklifi TBMM Genel Kurulu’nda kabul edildi ve yasalaştı. TBMM Genel Kurulunda kabul edilen teklif ile birlikte, köyde ikamet eden ve köy nüfusuna kayıtlı olup evi bulunmayan ihtiyaç sahiplerine satılan taşınmazlar üzerinde çeşitli nedenlerle bina yapmayanlara ya da taksitlerini ödemeyen hak sahiplerine verilen süre 31.12.2028 tarihine kadar uzatılacak. Gecekondu Kanunu’nun 18’inci maddesinde yapılan düzenleme ile yıkım kararının hangi makamlar tarafından alınacağı, hangi sürede ve nasıl ilgililere tebliğ edileceği, yıkım işleminin tebliğden ne kadar süre sonra ve nasıl tesis edileceği düzenlenerek idari işleme karşı yargı yoluna başvuru imkanı sağlanacak. İmar hakkı aktarımı, "1/1000 ölçekli uygulama imar planının bulunduğu, arazi ve arsa düzenlemesi yapılmış ya da yapılması mümkün olmayan alanlarda, parselin tamamının ya da bir kısmının umumi ve kamu hizmet alanlarında kalması sebebiyle, parsel üzerinde özel mülkiyete konu yapılaşma hakkının verilememesi durumunda, verilemeyen emsale esas inşaat hakkının başka parsel ya da parsellere imar planı kararı ile taşınması işlemidir" şeklinde tanımlanıyor. İmar hakkı aktarımı yapılarak umumi ve kamu hizmet alanlarının kamuya mali külfet getirmeden bedelsiz karşılanarak kamu mülkiyetine geçirilmesi, vatandaşların mülkiyetlerindeki kısıtlılığın kaldırılması ve kamulaştırmasız el atma davalarının önüne geçilmesi amaçlanıyor. Düzenleme ortaklık payları, düzenlemeye tabi tutulan yerler ile bölgenin ihtiyacı olan yol, meydan, park, otopark, çocuk bahçesi/parkı, yeşil saha, ibadet yeri ve karakol, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı öğretime yönelik eğitim tesis alanları, kamuya ait kreş ve gündüz bakımevleri, pazar yeri, semt spor alanı, toplu taşıma istasyonları ve durakları, Sağlık Bakanlığına bağlı sağlık tesis alanları, otoyol hariç erişme kontrolünün uygulandığı yol, su yolu, bölgenin geneline hizmet veren spor alanı, belediye hizmet alanı, sosyal ve kültürel tesis alanı, kamu hizmeti için planlanan teknik altyapı ve trafo alanları, özel tesis yapılmasına konu olmayan ağaçlandırılacak alan, rekreasyon alanı olarak ayrılan parseller ve mesire alanları, resmi kurum alanı, uygulama imar planı kararı ile getirilen diğer umumi ve kamu hizmet alanları, otogar alanından oluşacak ve bu hizmetlerle ilgili tesislerden başka maksatlarla kullanılamayacak. “Değer artış payının peşin ödenmesi halinde yüzde 10 indirim uygulanacak” Taşınmaz maliklerinin tamamının talebi üzerine parsel bazında fonksiyon değişikliği ile ada bazında yapılacak imar planı değişikliği sonucunda değerinde artış olan parsel veya parsellerin artan değeri ile mahkemelerce iptal edilen imar planı değişikliklerinde, imar planı değişikliği neticesinde yürürlükten kalkan imar planı ile teklif edilen yeni imar planının kapsadığı parsel veya parsellerde oluşan değer farkının yüzde 90’ı, değer artış payı olarak alınacak. Değer artış payı peşin veya taksitle ödenebilecek. Değer artış payının peşin ödenmesi halinde yüzde 10 indirim uygulanacak ve en geç tahakkukun oluştuğu tarihi takip eden bir ay içerisinde ödenecek. “Yapı Denetimi Hakkında Kanun’da yapılan değişiklikle güneş enerji santralleri ile rüzgar enerji santralleri Kanun’un kapsamı dışına çıkarılıyor” Kanun ile birlikte yapı denetim hizmet sözleşmelerinin kurulmaları ve yapı denetim firmalarının görevlendirilmelerine ilişkin düzenleme yapılacak. Güneş enerji santralleri ile rüzgar enerji santralleri Kanun’un kapsamı dışına çıkarılacak. Ayrıca, yapı denetim hizmet sözleşmesi bedeline esas inşaat alanı 500 metrekareye kadar olan yapılarda, yapı sahibince belirlenen yapı denetim kuruluşuyla, diğer hizmet sözleşmelerinde ise Bakanlıkça yayımlanacak usul ve esaslara göre o yapı için ildeki faal yapı denetim kuruluşu sayısı da dikkate alınarak elektronik ortamda aynı anda belirlenen en fazla iki yapı denetim kuruluşundan biriyle yapı sahibi arasında yapı denetim hizmet sözleşmesi akdedilebilecek.