ASAYİŞ - 04 Ekim 2024 Cuma 13:23

Ankara’da doğalgaz patlaması sonrası çıkan yangın otomobili küle çevirdi

A
A
A
Ankara’da doğalgaz patlaması sonrası çıkan yangın otomobili küle çevirdi

Ankara’da kazı yapan iş makinasının neden olduğu iddia edilen doğalgaz patlamasında çıkan yangında bir otomobil kullanılamaz hale geldi.


Olay, Pursaklar ilçesi Tevfik İleri Caddesi Elfidan Sokak’taki bir inşaatta meydana geldi. İddialara göre, kazı yapan iş makinasının kepçesi doğalgaz hattı borusunu deldi. Bölgede bir süre gaz sızıntısı yaşandıktan sonra patlama meydana geldi ve yangın çıktı. Büyüyen alevlerin sıçradığı park halindeki 06 S 3220 plakalı otomobil, yanarak kullanılamaz hale geldi. İhbar üzerine bölgeye sevk edilen itfaiye ekiplerinin müdahalesiyle yangın söndürülürken, gaz kaçağı kontrol altına alındı. Can kaybı veya yaralanmanın yaşanmadığı olayla ilgili polis ekiplerince inceleme başlatıldı.



“Bir anda alevler çıkmaya başladı ve araca sıçradı”


Olaya tanık olan Barış Cankurt, “İş makinası çalışma yapıyordu, doğalgaz kaçağı meydana geldi. Ardından ekipler geldi, etrafa şerit çekti. Arkadaşımızın arabası da oradaydı. Almasına müsaade etmediler. Bir anda alevler çıkmaya başladı ve araca sıçradı. Otomobil tamamen yanmaya başladı. Sonrasında durumu kontrol altına aldılar. İtfaiye ekipleri yangını söndürdü. Can kaybı ve yaralanma yaşanmadı” dedi.



Ankara’da doğalgaz patlaması sonrası çıkan yangın otomobili küle çevirdi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Santa Maria Kilisesi’ne düzenlenen silahlı saldırıya ilişkin iddianame kabul edildi Sarıyer’deki Santa Maria Katolik Kilisesi’ne düzenlenen ve 1 kişinin ölümüyle sonuçlanan silahlı saldırıya ilişkin hazırlanan iddianame kabul edildi. İddianamede saldırganlar David Tanduev ile Amirjon Kholiqov’un ayrı ayrı 2 kez ağırlaştırılmış müebbet ile 349 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edilirken diğer sanıkların da değişen oranlarda hapsi istendi. Sarıyer’de bulunan Santa Maria Katolik Kilisesi’ne 28 Ocak 2024 günü düzenlenen silahlı saldırıda ayine katılan Tuncer Murat Cihan (52) başından vurularak hayatını kaybetmişti. Olaya ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan ve mahkemeye sunulan iddianame, eksikler bulunması nedeniyle mahkeme tarafından iade edilmişti. Eksiklerin giderilmesiyle tekrar hazırlanan iddianame İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan 196 sayfalık iddianamede 3 mağdur, 11 müşteki ve 43 sanık yer aldı. İddianamede kilisede pazar ayini sırasında olaydan önce keşif yaptıkları tespit edilen DEAŞ Silahlı Terör Örgütü üyesi Davıd Tanduev ve Hamza kod isimli Amırjon Kholıqov isimli şahısların saldırı günü Başakşehir’den otomobilleri ile geldikleri aktarıldı. Şahısların otomobili yakın bir yere bıraktıktan sonra tanınmamak için yüzleri maskeli şekilde yanlarında yarı otomatik tabancalarla kiliseye geldikleri de iddianamede belirtildi. Bu esnada Tuncer Cihan’ın kilisenin dış kapısından içeri girerek yürüdüğü, Davıd Tanduev’in yarı otomatik tabanca ile Cihan’ın kafasına doğru yakın mesafeden ateş ettiği iddianamede kaydedildi. Tanduev ve Kholıqov’un ellerinde bulunan tabancalarla 3-4 metre kadar mesafeden hedef gözetmeksizin kilisede bulunan diğer insanların üzerine doğru ateş ettikleri de iddianamede açıklandı. Kilisede bulunan insanların korku ile yere yattıkları da aktarılan iddianamede, ayinde bulunan müşteki Murad Rahal’ın kilise içerisinde kaçmaya çalışırken merdivenlerden düşerek yaralandığı belirtildi. İddianamede ifadesine yer verilen Santa Maria Katolik Kilisesi’nin baş pederi Anton Bulai, “Pazar ayinini gözlerim kapalı bir şekilde yönettiğim esnada yüksek bir ses duydum. Bir şeyin yere düştüğünü düşünerek gözlerimi açıp bakmadım. İkinci yüksek sesi duyunca gözlerini açıp kilisenin giriş kapısına baktım. Ellerinde tabanca bulunan 2 şahıs kapının önünde rastgele sağa sola ateş ediyordu. İkisinin de maske ve üstlerinde bastan aşağı siyah kıyafet vardı. Cemaat üyelerinden biri beni giyinme odasına kaçırdı. Bu zamana kadar herhangi bir tehdit almadım ve herhangi bir düşmanım yok” dedi. Öte yandan iddianamede, DEAŞ terör örgütüne müzahir yayınlar yapan AMAK Medya isimli sitede "Türkiye’nin İstanbul şehrinde İslam Devleti’nden 2 savaşçı tarafından Hristiyanlara ait bir kiliseye silahlı saldırı düzenlendi, bu saldırı İslam Devleti liderlerinin her yerdeki Yahudi ve Hristiyanları hedef alma çağrısına icabeten düzenlendi” şeklinde paylaşım yapıldığı da belirtilerek eylemin DEAŞ tarafından üstlenildiğine yer verildi. İddianamede Davıd Tanduev’ın emniyette ve savcılıkta susma hakkını kullanarak ifade vermediği aktarılırken, Amırjon Kholıqov’ın ise savcılıkta yaptığı savunmasında “Ben o gün sabah namaz kıldım. Ders gibi bir çalışma yaptım. Evimin bulunduğu Başakşehir’den ayrılmadım. Olayın olduğu bölgeye asla gitmedim. Mahkemede gerekli ifademi vereceğim” dediği aktarıldı. Hazırlanan iddianame kapsamında saldırıyı gerçekleştiren tutuklu David Tanduev ile Amirjon Kholiqov’un ‘cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs’, ‘DEAŞ silahlı terör örgütüne üye olmak’, ‘tasarlayarak kasten öldürme’, 11 kez ‘tasarlayarak kasten öldürmeye teşebbüs’ ve ‘ateşli silah ve mermi bulundurmak’ suçlarından ayrı ayrı 2 kez ağırlaştırılmış müebbet ile 218 yıl 7 aydan 349 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılmaları istendi. Tanduev ve Kholiqov ile bağlantılı olduğu belirlenen Edelkhan Inazhaev ve eşi Zharaidat Esmurzieva’nın da aynı suçlardan ceza alması talep edilen iddianamede, 38 sanığın ise çeşitli suçlardan değişen oranlarda 7 yıl 6 aydan ikişer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 345 yıla kadar hapsi istendi. İddianamede, Santa Maria Kilisesi’ne saldırı gerçekleştirmek üzere toplantı yapan grup içerisinde bulunduğu iddia edilen sanık Viskhan Soltamatov’un ‘anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs’, ‘silahlı terör örgütüne üye olmak’, ‘tasarlayarak kasten öldürme’ ve ‘tasarlayarak kasten öldürmeye teşebbüs’ suçlarından 1 kez ağırlaştırılmış müebbet, 1 kez müebbet ve 349 yıl 6 ay hapsi talep edildi. Mahkeme tarafından kabul edilen iddianame kapsamında sanıkların önümüzdeki günlerde hakim karşısına çıkması bekleniyor.
Antalya Batı Akdeniz’in ihracatı 2 milyar dolara yaklaştı Antalya, Isparta ve Burdur’u kapsayan Batı Akdeniz İhracatçılar Birliğine (BAİB) üye firmalar, 2024 yılının Ocak-Eylül döneminde 174 ülkeye 1 milyar 964 milyon 754 bin dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Bölge ihracatının hafta sonuna doğru ya da yeni hafta başında 2 milyar dolar rakamına erişmesi bekleniyor. Antalya, Burdur ve Isparta illerinden bu yılın 9 ayında gerçekleşen ihracat 2 milyar dolara yaklaştı. Bölgeden, 1 Ocak ila 30 Eylül 2024 tarihleri arasında 1 milyar 964 milyon 753 bin 796 Dolar ihracat gerçekleştirildi. Batı Akdeniz ihracatının hafta sonuna doğru yada yeni hafta başında 2 milyar dolar rakamına erişmesi bekleniyor. Batı Akdeniz’den sadece Eylül ayında yüzde 7,67 oranında kayıpla 200 milyon 397 bin 334 Dolar ihracat gerçekleşti. Bölgenin geçen yıl 1 milyar 957 milyon 564 bin dolar olan 1 Ocak-30 Eylül ihracatı ise bu sene aynı dönemde yüzde 0,37 arttı. Antalya, Isparta ve Burdur’u kapsayan bölgede, 9 ayda 174 ülke ve bölge, 2360 firmaya en fazla yaş meyve ve sebze sektöründe ihracat yapıldı. Yaklaşık 600 milyon dolarlık ihracatla ilk sırada yer alan yaş sebze ve meyve sektörünü 384 milyon 964 bin dolarla maden ve metaller sektörü takip etti. En fazla ihracatı gerçekleştirilen ilk 5 sektör sıralaması ağaç mamulleri ve orman ürünleri, kimyevi maddeler ile makine ve aksamlarından oluştu. Ülkeler sıralamasında ise 187 milyon 514 bin dolar ihracatla Almanya birinci, 178 milyon 341 bin dolarla Çin ikinci, 170 milyon 236 bin dolarla da Rusya üçüncü sırada yer aldı. BAİB’ten yapılan yazılı açıklamaya göre; Eylül ayında en fazla ihracatı gerçekleştiren yaş meyve sebze sektörü, yüzde 15,97 oranında artışla 54 milyon 436 bin 530 dolar ihracat gerçekleştirdi. Bölgede, en fazla ihracat gerçekleştiren iki sektörden birisi olan maden ve metaller sektörü bu dönemde 2023 yılı Eylül ayına kıyasla yüzde 17,69 oranında kayıp yaşadı ve 43 milyon 150 bin 398 dolar ihracat gerçekleştirdi. Üçüncü sırada yer alan ağaç mamulleri ve orman ürünleri sektörü yüzde 2,92 oranında artışla 30 milyon 732 bin 321 dolar ihracat gerçekleştirirken, dördüncü sırada yer alan kimya sektörünün ihracatı 0,99 oranda gerileme ile 23 milyon 996 bin 256 dolar oldu. Listenin beşinci sırasındaki hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri ihracatı yüzde 1,64 oranında artışla 5 milyon 635 bin 141 dolar ihracat gerçekleştirdi. Eylül ayında en fazla ihracat ise 20 milyon 431 bin 302 dolar ile geçen yılın Eylül ayına kıyasla yüzde 28,34 oranında düşüşün yaşandığı Çin’e gerçekleşti. Listenin ikinci sırasında yüzde 6,47 oranında artış ve 16 milyon 734 bin 25 dolar ihracat ile Rusya yer aldı. Listenin üçüncü sırasındaki Almanya’ya 1,59 oranında gerileme ile 14 milyon 620 bin 94 Dolar ihracat gerçekleşti. Listenin dördüncü sırasında 33,92 oranında gerilemenin yaşandığı ve 11 milyon 531 bin 686 dolar ihracatın gerçekleştiği Birleşik Devletler yer aldı. Beşinci sırada ise 6,41 ihracat artışının yaşandığı ve 9 milyon 401 bin 57 dolar ihracatın gerçekleştiği Hollanda yer aldı.
Ankara ATO Başkanı Baran: “Almanya ile 60 milyar dolar ticaret hedefi için çalışıyoruz” Ankara Ticaret Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, “Almanya ile 60 milyar dolar ticaret hedefi için çalışıyoruz” dedi. Türk Alman Ticaret ve Sanayi Odası’nın (TD IHK) “TOGG ve Trendyol desteğiyle Kars’tan Edirne’ye” adlı roadshowu kapsamında, Ankara Ticaret Odası işbirliğiyle gerçekleştirdiği, “Türk Şirketleri için Almanya’da Yatırım ve Şirketleşme Fırsatları” toplantısı, ATO Meclis Salonu’nda yapıldı. Toplantı’nın açılışında konuşan ATO Yönetim Kurulu Başkanı Gürsel Baran, Türkiye ile Almanya arasında, ekonomik, siyasi ve sosyal boyutları olan, köklü geçmişe sahip ve çok yönlü ilişkiler bulunduğunu anlattı. 50 milyar doları aşan ticaret hacmiyle Türkiye ve Almanya’nın önemli ticaret ortağı olduğunu kaydeden Baran, “Avrupa Birliği’nin lokomotifi, dünyanın da üçüncü büyük ekonomisi olan Almanya ile 50 milyar doları aşan ticaretimiz var. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile Almanya Federal Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Frank-Walter Steinmeier, ikili ticaret hacmini 60 milyar dolar seviyesine ulaştırma hedefini önümüze koymuştu, bu hedef için çalışıyoruz” dedi. Almanya’da 100 bin Türk işletmesi Doğrudan yatırım alanında da Almanya ile güçlü bağların bulunduğunu anlatan Baran, “Ülkemizde 8 bini aşkın Alman sermayeli şirket faaliyet gösteriyor ve yaklaşık 200 bin kişiye istihdam sağlıyor. Almanya’daki Türk işletmelerinin sayısı ise 100 bin civarında. Söz konusu işletmeler, 50 milyar avrodan fazla ciro oluştururken, yaklaşık 500 bin kişiye de istihdam imkânı sağlıyor. Gerek Alman firmalarının Türkiye’deki yatırımları, gerekse Türk firmalarının Almanya’daki yatırımları, ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin taşıyıcı sütununu oluşturuyor” diye konuştu Vize sıkıntıları ticarete engel Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinde ve ilişkilerinde Almanya’nın olumlu ve destekleyici tutum içinde bulunduğunu hatırlatan Baran, ”Almanya’nın olumlu ve destekleyici tutumu bizim için kıymetli. Bu desteğin Gümrük Birliği’nin güncellenmesi, Yeşil Mutabakat ve vize serbestisi konularında devam etmesini bekliyoruz. Gümrük Birliği’nin modernizasyonu, iki ülke arasındaki köklü ilişkileri güçlendirerek, önümüzdeki dönemin zorluklarına hazırlamak açısından önemli bir adım. Ayrıca yine, vize serbestisi de kritik bir konu. Ticareti, yatırımı sürdürebilmek için karşılıklı görüşmeyi başarabilmek gerekiyor. Vize konusunda yaşanan sıkıntılar, üyelerimizin ticaretinin önünde ciddi engel oluşturuyor. Yeşil Mutabakat konusu da, karşılıklı ekonomileri etkileyecek, ancak uyum süreci arttığında küresel düzeyde fayda sağlayacak, bu nedenle de desteklenmesi öncelikli konular arasında yer alıyor” dedi. İki ülke arasındaki ilişkilerin önemli boyutunu Almanya’da yaşayan Türk kökenli vatandaşların şekillendirdiğini kaydeden Baran, Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odası’nın da, iki ülke arasındaki ilişkilerin önemli bir aktörü olduğunu söyledi. Baran, konuşmasında Almanya’da yatırım yapma ve şirket kurma prosedürlerinin aktarıldığı toplantının önemine de dikkat çekti. Açılış konuşmasının ardından TD-IHK Genel Sekreteri Okan Özoğlu ile Trendyol Ankara Satış ve İş Geliştirme Yöneticisi İlkcan Soluk birer sunum gerçekleştirdi. Programın devamında TD-IHK Genel Sekreteri Okan Özoğlu ile TD-IHK Yönetim Kurulu Üyesi, Mali Müşavir Süreyya İnal, Teşvikler Uzmanı Kemal Güner ve Av. Dr. Martin Manzel’in katılımı ile Almanya’ya yatırım yapma süreçleri, şirket kurma prosedürleri, vergi yükümlülükleri ve teşvik imkânları, şirket devralma, ihracat destekleri ve nitelikli işgücü göçü ana başlıklarını kapsayan bir panel düzenlendi. Toplantıda, ATO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Temel Aktay, Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Ömer Çağlar Yılmaz, TD-IHK Genel Sekreter Yardımcısı Sevgi Kalaycı, Alman iş insanları ve çok sayıda ATO üyesi yer aldı.
İstanbul Seçil Erzan 4 ayrı dava çerçevesinde tekrar hakim karşısında Yüksek karlı özel fon vaadiyle aralarında Fatih Terim, Arda Turan, Fernando Muslera ve Emre Belözoğlu gibi isimlerin de bulunduğu pek çok kişiyi dolandırdığı iddia edilen banka müdürü Seçil Erzan, hakkındaki 4 yeni dava çerçevesinde tekrar hakim karşısına çıktı. Yüksek karlı güvenilir bir fon olduğunu ve Fatih Terim gibi isimlerin de bu fona dahil olduğunu söyleyerek aralarında tanınmış futbolculardan Arda Turan, Fernando Muslera, Emre Belözoğlu ve Selçuk İnan’ın da bulunduğu 30’dan fazla kişiyi yaklaşık 25 milyon dolar ile 7 milyon 384 bin lira dolandırdığı iddia edilen banka şube müdürü Seçil Erzan, hakkında hazırlanan 4 yeni dava çerçevesinde tekrar hakim karşısına çıktı. İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen ilk davada tutuklu sanık Seçil Erzan ve taraf avukatları hazır bulundu. Duruşmaya tutuksuz müşteki sanık Mojtaba Haghani de katıldı. "Mojtaba gayet keyifle gelirdi şubeye baklavalar falan da getirirdi" Duruşmada savunma yapan sanık Erzan, "Mojtaba Haghani üniversiteden çok yakın arkadaşımın eşidir. 2020 - 2021 döneminde borç-alacak şekilde para alışverişi oldu aramızda. Para bulmak zorunda olduğum dönemlerde Mojtaba’dan destek istedim, daha sonra faiziyle birlikte geri aldı. Bozcaada’nın ipotekli olduğu dönem ipoteği kaldırıp satmayı planlıyordum. Mojtaba ile ’ne yapabiliriz’ diye oturup konuştuk, kendisi Süleyman Aslan ile zaten tanışıktı. İkisi de çok sık şubeye gelirdi, hatta Mojtaba gayet keyifle gelirdi şubeye baklavalar falan da getirirdi. Oturup konuştuk ve ben ’Süleyman Aslan bana o parayı vermez’ dedim. Bana ’ben görüşür hallederim, bana güven’ dedi. Sonra da istediğim parayı 4 milyon almak şartıyla kabul etmişti. Ayrıca Aslan’dan 10 milyon para alıp 14 milyon olarak ödedim ama seneti alamadım. Süleyman Aslan’a fazladan 3 milyon dolar ödedim ve senetleri alamadım" dedi. "Denizde kum Seçil’de para, yani böyle bir paranın varlığını düşünüyorlardı" Müşteki sanıklar Süleyman Aslan ve Mojtaba Haghani’den sadece senet ile para aldığını söyleyen Erzan, "Bir banka müdürü banka fonu için senet mi imzalatır? Kapının önünde para verilir? Herkes neyin ne olduğunu biliyordu. Ben Mojtaba’dan borç aldım ve faiziyle geri ödedim. Ona borcum kalmamıştır. Beni de her zaman senet için arardı fon için değil. Sonradan onunla aramızda çok ciddi problemler oldu, bana çok kötü davrandı, Merve ve Tanın ile birlikte. Beni Merve’nin ofisine çağırırdı, kapıyı Mojtaba açardı. Odaya kitlenirdim, ofiste yüzümde sigara söndürüldü. Su bardakları fırlatıldı. Bana ’bir fon var siz Fatih Terim ile bu parayı yediniz, Hakan Ateş ile kaçırdınız’ diye ütopik şeyler söylüyorlardı. Denizde kum Seçil’de para, yani böyle bir paranın varlığını düşünüyorlardı. Böyle bir para, böyle bir fon yok diyordum bana ’Seçil bul’ diyorlardı. Ne yaparsan yap bu parayı getir diyorlardı. Çok seviliyordum o zamanlar, herkes beni el üstünde tutuyordu, saçımın teline zarar gelse 50 kişi geliyordu. Para bir yerden geliyordu ve herkes ne olduğunun çok da farkındaydı" şeklinde konuştu. Kasa savunması Savunmasına devam eden Erzan, "Dolarlar olduğunu ve evde küçük bir kasaya koyduğumu söylüyorlar. O kasada annemin tomografisi, beyin MRları vardı. O kasa giyinme dolabının içindeydi ve ben kasanın şifresini bile bilmiyordum. Hatta annemin eli şiştiği için alyansını takamıyordu o da içindeydi. Kasayı evdekiler kapatırdı zaten ben açamazdım bile. Kasa olayı budur. Süleyman Aslan toplantıda olduğum halde beni sürekli görüntülü arardı, nerede olduğumu sürekli gösterirdim, telefonu kapatsam şubeye gelir diye korkuyordum" diye konuştu. "Kendisine belge sorduğumuzda ’bana güvenmiyor musunuz’ diyordu" Müşteki sanık Mojtaba Haghani ise savunmasında Erzan’ın kendisine ’Fatih Terim Fonu’ olarak bahsettiğini belirterek, "Bu fondan benim de faydalanabileceğimi söyledi. Banka müdürü ve başarılı biri olduğu için güvendim. İlk olarak 2021’de 200 bin dolar verdim, geri almadım kazanç devam ediyor diye. Sonra para istediğimde her seferinde bahane buldu, yardım istedi ben de her seferinde yardım ettim. Eşimin 23 yıllık üniversite arkadaşıydı, buna da güveniyorduk. Kendisine belge sorduğumuzda ’bana güvenmiyor musunuz’ diyordu. Çok güzel ikna ediyordu. Şikayetçiyim" ifadelerini kullandı. Duruşmada görüşü sorulan Cumhuriyet Savcısı, söz konusu davanın ana dava dosyasıyla birleştirilmesine karar verilmesini talep etti. Sanık avukatları da Savcılığın görüşüne katıldıklarını belirttiler. Ana dava dosyasıyla birleştirme kararı Ara kararını açıklayan mahkeme, söz konusu davanın aralarında hukuki irtibat bulunduğu gerekçesiyle ana dava dosyasıyla birleştirilmesine karar verdi. Heyet ayrıca, müşteki sanık Süleyman Aslan’ın ana davanın görüleceği 15 Kasım 2024 tarihinde hazır edilmesine de hükmetti. Öte yandan ilk davanın bitmesinin ardından ikinci davanın görülmesine başlandı.