GÜNDEM - 04 Temmuz 2024 Perşembe 17:14

İrfan Can Eğribayat’ın babası Adana’da toprağa verildi

A
A
A
İrfan Can Eğribayat’ın babası Adana’da toprağa verildi

Fenerbahçe’nin file bekçisi İrfan Can Eğribayat’ın babası Adana’da toprağa verildi.


Fenerbahçe Futbol Takımı’nın file bekçisi İrfan Can Eğriyat’ın 53 yaşındaki babası Ökkeş Eğribayat, bir süredir kanser tedavisi görüyordu. Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavi gören Ökkeş Eğribayat, dün hayatını kaybetti.


Eğribayat’ın cenazesi ikindi vakti kılınan namazın ardından Kabasakal Mezarlığında toprağa verildi. İrfan Can Eğribayat’ın cenazede üzüntülü olduğu görüldü.



İrfan Can Eğribayat’ın babası Adana’da toprağa verildi

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Sivas sucuğunun lezzetini bilimsel çalışmayla kanıtladı Sivas sucuğu kalitesiyle yabancı öğrencileri adeta mest etti. Sosyal medyada paylaşılan videoda Sivas, Kayseri ve Afyonkarahisar’dan alınan sucuklar yabancı öğrencilere tattırıldı, öğrenciler ise hangi ile ait olduğunu bilmeden güzel olan sucuğu seçerken Sivas açık ara önde oldu. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Behçet Yalın Özkara, kendi kanalından hazırladığı bir video ile Sivas sucuğunun lezzetini bir bakıma tescilledi. Videosunda Sivas, Kayseri ve Afyonkarahisar sucuklarından alan Özkara, bunları pişirerek öğrencilere ikram etti, kararı hangi ilin sucuğu olduğunu bilmeyen öğrenciler verdi. 2 bin 500 sucuk öğrencilere pişirilerek ikram edildi, öğrenciler bu sucukları yediler ve oylamalarını yaptılar. Oylama sonrasında Sivas sucuğu yüzde 80 oy alarak açık ara önde oldu. Bu durumu ise tarafsız bir şekilde kanıtlayan Özkara, videosunda deney olarak nitelendirerek Sivas’ı tebrik etti. “Diğer sucuklardan ayıran 3 sebebi var” Sivas’ta sucuk üretimi yapan bir firmanın işletmecisi, Gıda Mühendisi Erdinç Hastaoğlu, Sivas sucuğunu diğer sucuklardan ayıran özelliklerden bahsetti. Hastaoğlu, “Sivas sucuğunu diğer sucuklardan ayıran 3 ana sebebi var. Birincisi hammaddesi olan büyükbaş hayvanlarımız. Büyükbaş hayvanlarımız yerli ırklardan olup yüksek rakımlı ve bitki çeşitliliğinin bol olduğu meralarda doğal şartlarda yetişmektedir. Böyle olunca ürünün tadı ve rehası diğerlerine göre farklı oluyor. Diğer bir sebebi de baharat çeşitliliğidir. Üçüncü sebep de ustalarımız. Tüm Türkiye’deki işleme tesislerinin sucuk, pastırma ve kavurma bölümünde çalışan maharetli ustalarımızın büyük bir çoğunluğu Sivas’tan çıkmaktadır” dedi. “Diğer şehirler lezzeti asla yakalayamaz” Kayseri ve Afyonkarahisar’ın sucuk ve pastırma ustalarının da Sivaslı olduğunu söyleyen Hastaoğlu, “Et ve et ürünlerini severek tüketen halkımız; sucuk, pastırma ve kavurmanın Sivas’ın olduğunu iyi bilirler. Ancak diğer şehirlerde bunu sahiplenmeye çalışıyorlar. Şöyle bir durum var bunun lezzeti, kokusu ve rehasını asla yakalayamazlar. Bu noktada 2022 yılında eski dönem Sivas Ticaret Borsası Başkanı Abdulkadir Hastaoğlu bu konuya son noktayı koymuş sucuk, pastırma ve kavurmanın ana vatanının Sivas olduğunu coğrafi tescil ile belirtmiştir. Diğer şehirlerden Kayseri ve Afyonkarahisar’ın sucuk ve pastırma ustaları da Sivaslıdır. Asıl usta başları da Sivaslıdır” ifadesini kullandı. “Sivas sucuğunda baharat ön planda değildir” Sivas sucuğunun yapım aşamasından bahseden Hastaoğlu, “Sivas sucuğunda daha çok baharat ön planda değildir. Etin rehası ön plana çıkarılmaya çalışılmıştır. Diğer bilinen birkaç şehir de onlar daha çok baharatla etin tadını baskılamaktadır. Biz bunu yapmıyoruz ve direk et tadını müşterilere sunuyoruz. Sivas sucuğu 3-4 gün arasında tamamlanmaktadır. İlk gün et çekimi yapılır, yağ ve baharat karışımı yapıldıktan sonra 1 gün dinlendirilir. Ertesi gün bir daha kıyma çekilir ve dolum işlemi yapılır. Fırınlanmadan önce 1 gün daha bekler. 3 gün de fırınlama işlemi yapılır ve daha sonrasında 4 gün de tüketiciye sunulur” dedi. “Günlük 10 ila 15 ton arasında üretim yapmaktayız” Son olarak Hastaoğlu, Sivas’ta günlük 10 ila 15 ton arasında sucuk üretimi yapıldığını da hatırlatarak, “Son zamanlarda Sivas sucuğu ve pastırmasının ön plana çıkmasıyla beraber büyükşehirlerdeki marketler, müşterilerimizden büyük bir talep görmektedir. Bununla beraber üretim tonajlarımız da artmıştır. Diğer şehirlere göre biz birinci sınıf ürün yaptığımız için yaklaşık Sivas’ta tüm üreticilerimizle beraber günlük 10 ila 15 ton arasında üretim yapmaktayız” diye konuştu.
Ankara Bakan Göktaş: "Gündüzlü bakım merkezlerimizin kapasitesinin güçlendirilmesi amacıyla 7 pilot bakım merkezinde yeni bir proje başlattık" Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, "Engelli bireylerin, yaşam kalitesinin artırılması ve sosyal hayata aktif katılımlarına katkı sağlanmasında önemli bir işleve sahip olan gündüzlü bakım merkezlerimizin kapasitelerinin güçlendirilerek sunulan hizmetlerin kalitesinin artırılması amacıyla 7 pilot gündüzlü bakım merkezinde yeni bir proje başlattık" dedi. Bakan Göktaş, engelli bireylerin ailelerinin yanında yaşamlarını sürdürebilmelerine imkan sağlayan toplum temelli bakım hizmetlerini geliştirmeye devam ettiklerini belirterek, "Temel amacımız, engelli birey bulunan ailelerin bütünlüğünü korurken, engellilerin de sosyal hayata daha aktif katılmasıdır. Bu kapsamda gündüzlü bakım merkezlerimiz engelli bireylerin öncelikli olarak aileleri yanında yaşamlarını sürdürmesi esası çerçevesinde önemli bir işleve sahiptir" ifadelerini kullandı. "136 gündüzlü bakım ve rehabilitasyon merkezimizle hizmet veriyoruz" Gündüzlü bakım merkezlerinin ülke genelinde yaygınlaştırıldığını hatırlatan Göktaş, "Gündüzlü bakım merkezlerinde yaşamını kendi ev ortamında ve ailesiyle birlikte sürdüren engelli bireylerin yaşam kalitelerini artırmaya, psikolojik ve sosyal ihtiyaçlarının karşılanmasına yardımcı olan, sosyalleşmelerine ve boş zamanlarını değerlendirmelerine katkı sağlayan aktiviteler gerçekleştiriliyor. Aynı zamanda ailelere yönelik rehberlik ve danışmalık hizmetleri de sunuyoruz. Bu yıl itibarıyla 136 gündüzlü bakım ve rehabilitasyon merkezimizle engelli vatandaşlarımıza hizmet veriyoruz" dedi. Proje 7 pilot gündüzlü bakım merkezinde başlatıldı Göktaş, engelli bireylerin, yaşam kalitesinin artırılması ve sosyal hayata aktif katılımlarına katkı sağlanmasında önemli bir işleve sahip olan gündüzlü bakım merkezlerinin kapasitelerinin güçlendirilerek sunulan hizmetlerin kalitesinin artırılması amacıyla 7 pilot gündüzlü bakım merkezinde yeni bir proje başlattıklarını bildirerek, şunları kaydetti: "’Engelli Bireylere Yönelik Gündüzlü Bakım ve Rehabilitasyon Merkezlerinde Sunulan Hizmetlerinin Niteliğinin ve Kurumsal Kapasitesinin Geliştirilmesi Projesi’ ile Ankara, Antalya, Aydın, İstanbul Mersin ve Sakarya illerindeki 7 pilot gündüzlü bakım merkezinde özel eğitim öğretmenleri görev alacak. Engelli bireylerin istihdamını kolaylaştırmak amacıyla uzman akademisyenler tarafından kişisel gelişim ve mesleki eğitimler verilecek. Merkezlerde görevli meslek personeline yönelik hizmet içi eğitimler düzenlenerek 28 merkezi kapsayacak şekilde ihtiyaç analizi yapılacak ve sonuçlar rapor haline getirilecek. Bir yıl sürecek proje kapsamında gerçekleştirilecek ihtiyaç analizi doğrultusunda eğitim programları ve raporlama faaliyetleri hazırlanacak. Elde edeceğimiz verilerle, gündüzlü bakım hizmetleri için gerekli olan iyileştirmeler tespit edilerek hizmetlerin niteliğinin artırılmasını sağlayacağız." Proje kapsamında ilk olarak Bakanlığa bağlı Keçiören Gündüzlü Bakım Rehabilitasyon Merkezi’nde akademisyenlerce istihdamı kolaylaştırıcı kişisel gelişim eğitimlerinin verilmeye başlandığını ifade eden Bakan Göktaş, eğitimlerin engelli bireyler ve aileleri tarafından memnuniyetle karşılandığını da vurguladı. Göktaş, "Hizmet sunduğumuz bireyler ve ailelerinden aldığımız olumlu dönüşler neticesinde gündüzlü bakım merkezlerinde sunulan hizmetlerin niteliğini artırarak ülke genelinde yaygınlaştıracağız" ifadelerini kullandı.
İzmir Erken yaşta evliliğe dikkat çekecek film Yaşar Üniversitesi Film Tasarımı ve Yönetimi Bölümü Araştırma Görevlisi Sertaç Koyuncu’nun ‘Canavarlar Gerçek Midir?’ isimli kısa film projesi 19. Köprüde Buluşmalar atölyelerinde birinci seçilerek Public Film Ödülü aldı. Kısa film, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü tarafından 143 proje arasından seçilerek Kısa Film Yapım Desteği aldı. Yaşar Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Film Tasarımı ve Yönetimi Bölümü Araştırma Görevlisi Sertaç Koyuncu’nun ‘Canavarlar Gerçek Midir?’ adlı kısa film projesi İstanbul Film Festivali kapsamında düzenlenen 19. Köprüde Buluşmalar platformunun jürisi tarafından birinci seçilerek 50 bin TL değerindeki Public Film Ödülü’ne layık görüldü. 74 başvuru arasından 7 finalisti seçen jüri, kararını şu sözlerle açıkladı: “Film yapımcılarının çok güçlü ve net vizyonuyla öne çıkan bu projenin konusundaki tür sinemasına ve kültürel ögelere dair unsurların akıllıca kullanımı bizi etkiledi. Ödül, Sertaç Koyuncu’nun Canavarlar Gerçek Midir? adlı filmine verildi.” Kısa film, ayrıca Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü tarafından, başvuran 143 proje arasından seçilerek 150 bin TL değerinde Kısa Film Yapım Desteği alan 28 projeden biri oldu. Yönetmenliği üstlenen Sertaç Koyuncu’nun yanı sıra film ekibinde; Diler Ercan yapımcı, Hubeyb Üzüm ise senarist olarak yer alıyor. Film için tasarlanan çizimler ise illüstratör Sevgi Mülayim ve hikaye çizimi sanatçısı Dilan Boğukoğlu tarafından hazırlandı. İzmir Sinema Ofisi tarafından desteklenen projenin çekimlerine Eylül 2024 tarihinde İzmir Balıklıova’da başlanması planlanıyor. Koyuncu, ayrıca daha önceki uzun metrajlı sinema filmi projesi ‘Yeryüzünden’ ile Sinema Genel Müdürlüğü’nden Senaryo ve Diyalog Yazım Desteği, Antalya Film Festivali’nden de Post-Prodüksiyon Ödülü kazanmıştı. “Çeyiz kültürü ve erken yaşta evliliğe dikkat çekiyor” ‘Canavarlar Gerçek Midir?’ filmi, Ege’nin bir köyünde yaşayan sekiz yaşındaki Suzan’ın öyküsünü anlatıyor. Ziyarete gelen teyze kızı İdil, Suzan’a yatağının altında yaşayan canavarların hikayesini anlatınca, Suzan hikayeye kendisini fazlasıyla kaptırır. Annesine yatağının altında canavar olup olmadığını sorar ve o güne dek kilitli kalmış bazadan çıkan çeyiz eşyalarıyla karşılaşır. Film, bir çeyiz yastığının canlanıp küçük kızı yuttuğu final sahnesinde kullanılması planlanan karmaşık ve detaylı bir VFX (görsel efekt) ile de dikkat çekiyor. Kısa filmin konusu geleneksel olarak evlenecek olan bir kıza destek amacıyla hazırlanan ve biriktirilen çeyiz eşyalarının; o eşyaların öykülerinde travmatik yaşanmışlıklar varsa kimi zaman bir şiddet ve dayatma unsuruna dönüşebildiği fikrinden yola çıkıyor. Filmin konusunda dikkat çeken kısımları anlatan Sertaç Koyuncu, “Bu noktadan hareketle film, kimi çeyizleri genç kızların kendi hayatlarını kurabilme özgürlüklerini ellerinden alan nesneler olarak görüp, yatağın altında yaşayan canavarlarla eşleştiren bir estetik oluşturuyor. Kimi şartlarda çeyiz kültürünün psikolojik bir şiddet ve dayatma unsuruna dönüşebileceğine dikkat çekmek istiyoruz. Kız çocuklarının çok erken yaşlarda evliliğe özendirilmesinin onların potansiyellerinin önüne bir engel olarak çıkabileceğini işaret ediyoruz” diye konuştu. Özel efekt kullanımı Projenin ilgi çekici noktalarından biri de final sahnesindeki görsel efekt kullanımı olduğundan bahseden Koyuncu, “Bir çeyiz yastığının canlanıp küçük kızı yuttuğu bu sahne için karmaşık bir post-prodüksiyon süreci öngörülüyor. Doku ve model üretimi, üç boyutlu animasyon, birleştirme ve renk düzenlemeyi içeren detaylı iş akışı için sektörün önde gelen özel efekt şirketlerinden danışmanlık alınmaktadır. Yazılım, teknoloji ve tasarım alanlarının kesiştiği önemli bir uzmanlık alanı olan görsel efekt tasarımının ilerleyen yıllarda daha fazla kısa filmde karşımıza çıkacağını tahmin etmek zor değil” dedi.