EKONOMİ - 18 Temmuz 2024 Perşembe 14:14

Yozgat’ta hububata alternatif olarak ekilen lavanta üreticinin gözdesi oldu

A
A
A
Yozgat’ta hububata alternatif olarak ekilen lavanta üreticinin gözdesi oldu

Yozgat’ta arpa, buğday, nohut ve yeşil mercimeğe alternatif olarak 2021 yılında yurt dışından getirdiği 15 bin lavanta fidesini 8 dönüm alanda toprakla buluşturan Harun Haliloğlu, lavanta hasadına başladı.


Yozgat’ta dershanede uzun yıllar öğretmenlik yaptıktan sonra tarım faaliyetlerine başlayan Harun Haliloğlu, 3 yıl önce alternatif ürünlere yöneldi. Daha önce hububat ekimi yapan Haliloğlu, yaptığı araştırmalar sonucu Yozgat ikliminde yetişebilen ve katma değeri yüksek olan alternatif ürün lavantaya yöneldi. Lavanta yetiştiriciliği konusunda bilgi edinen Haliloğlu, yurtdışından getirttiği 15 bin lavanta fidesini 8 dönüm alanda toprakla buluşturdu. 2 yılın ardından diktiği lavantalardan verim elde etmeye başlayan Haliloğlu, şimdi 3. hasadını yaparak elde ettiği lavantalardan yağ elde ediyor.


Memleketinde üretimini yaptığı lavantayı ihraç edemeyen Haliloğlu, lavantanın sıkımını yaptırıp yağ olarak iç piyasaya sunuyor. Sağlıktan sanayiye, kozmetikten sağlığa kadar birçok alanda lavantanın katma değerinin yüksek olduğunu belirten Haliloğlu, dış pazarın açılıp ürünlerin ihraç edilmesini istedi.



“2 bin kilogram ürün elde edeceğim”


Bu yıl yağışların az olması nedeniyle lavanta üretiminde yüzde 40 civarında bir kaybın olduğunu aktaran Haliloğlu, 8 dönüm alandan 2 bin kilogram verim elde edeceklerini söyledi. Haliloğlu, “2021 yılı baharında lavantaları fideledik. İlk fidelerimizi yurt dışından getirmiştik, şimdilerde Türkiye’de yaygınlaştı. Bu sene dördüncü yıl ve üçüncü hasat. Bu seneki hasadımızda önceki yıllara nazaran yüzde 40’a yakın fire var. Kış yağışları, özellikle kar yağışı görmediğimizden dolayı şu anda lavanta ürünümüzde bir kayıp söz konusu. Ama yine de katma değerli ürün üretilmesi açısından Yozgat için tavsiye edebileceğim bir ürün. Şu anda 8 bin metrekarelik bir alan içerisinde yaklaşık 15 bin fideyle tarım yapmaya çalışıyoruz. En büyük sorunumuz çıkardığımız yağların pazar bulamaması, pazar bulamadığımız için de iç piyasada şu anda değerlendirmeye çalışıyoruz. Yurt dışı kanallarımızın gerek devlet, gerek hükümet yetkililerince ivedi bir şekilde acil bir şekilde açılmasını talep ediyoruz” dedi.



“Lavanta, hububattan daha avantalı”


Hububata oranla lavantanın yüzde 50 daha karlı bir ürün olduğunu belirten Haliloğlu, “Bizim bölgemizde tarlalar genellikle nadasla kullanılır. Bir yıl ekilir, bir yıl bekler. Ben bu aşamada küçük bir hesap yaptığımda buraya buğday, arpa cinsinden bir şey ekmiş olsaydım yıllık bana getirisi ortalama bin lira civarı olacaktı. Ama ben şimdi burada yağı çıkarttığımda eğer yağları gerçek fiyatıyla satabilirsem yaklaşık 70-80 bin lira gibi bir rakama ulaşabilirim. Bu masrafları düştüğümüzde de nereden baksanız yüzde 50 masrafa gitmiş olsa bile yıllık 40-50 bin lira bir getirisi olabilir. Bir de her yıl bu durum. Buğdayın yaklaşık 50 katına ulaşabilme ihtimalimiz var. Fakat en büyük sıkıntımız az önce söylediğimiz gibi yurt dışı kanallarının açılması, yani uluslararası bir ürün haline gelmesi. Çünkü biz burada turistik bir amaç peşinde değiliz, tamamıyla tıbbi lavanta üretiyoruz” şeklinde konuştu.



“Emek gerektiren bir ürün”


Lavanta üretiminin emek gerektirdiğini ve çalışacak herkese bu işi önerebileceğini söyleyen Haliloğlu, “Normal şartlarda böyle bir tarladan ürün dönüşü 3 yıldan sonra alınır. Ama biz ikinci yılımızda hasada başladık, oldukça memnunuz ama emek istiyor. Yani çalışmayı göze alabilecek herkesin yapabileceği bir ürün. Sulama imkanımız olmadığı için biz yılda bir defa ürün alıyoruz ama sulamanın olduğu yerlerde iki kez de ürün alınabiliyor” ifadelerine yer verdi.



Yozgat’ta hububata alternatif olarak ekilen lavanta üreticinin gözdesi oldu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Yenidoğan Çetesi davasının görülmesine devam ediliyor İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava 8’nci gününde devam ediyor. Duruşmada savunma yapan tutuksuz sanık Gözde Kul Yadigar “Duydum ki aşağıya bir oda ayarlanmış. Odada evrakların yapılacağı söyleniyordu. Bir ekip kurulmuş, epikrizler düzenlenecekmiş. Evrakları değiştirip eski epikrizleri atıyorlardı. Sistemde yazan değerler ile evraklar uyuşmuyordu” dedi. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava 8’nci gününde devam ediyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada sekreter olarak çalıştığı hastanede hastaların basamaklarında oynamaya yapıp ve gerçeğe aykırı şekilde epikriz düzenleyerek SGK’ya fatura ettirerek nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği iddia edilen Gözde Kul Yadigar savunma yaptı. “Yenidoğan biriminin işletme olduğunu bütün hastane konuşuyordu” Birinci Hastanesi’nde sekreterlik yapan tutuksuz sanık Gözde Kul Yadigar savunmasında “Benim çocuklarım vardı ve bu yüzden çalışmak zorundaydım. Başvuru yaptım evime yakın hastanelere. Birinci Hastanesi kabul etti. Başladığımda eski sekreter bana sadece 2 gün işi gösterdi. Yenidoğan biriminin işletme olduğunu bütün hastane konuşuyordu. Buradakiler tam anlamıyla o süreci anlatmıyor. Bir whatsapp grubu olduğunu öğrendim. Cansu Hanım’a ‘beni ekler misiniz?’ dedim. Süreç şöyle ilerliyor; sadece 112 sistemi değil özel ambulans var. Özel hastanelerden hasta alıyorlardı. Hasta bilgilerini atıyorlardı o gruba ve hasta gelecek diyorlardı. Epikrizleri doktor Şeyhmus Çelik yazmıyordu kesinlikle” dedi. “Whatsapp grubundan bize hasta gönderiyorlardı” Sanık savunmasının devamında “Doktor Şeyhmus Çelik alanda durduğunu söylüyor ama haftada 2-3 gün uğruyordu. Alana hiç gelmediği de oluyordu. Fırat Sarı ayda bir iki hastaneye gelirdi. Bize de iyi davranırdı. Yenidoğanda bebeklere ait her şeyi bilen kişi Cansu’dur. Whatsapp grubundan bize hasta gönderiyorlardı. Ay sonu geldiğinde basamak tablosunu istiyorlardı” şeklinde konuştu. “Şeyhmus Çelik yalan söylemeyi bile beceremedi burada, haberim yoktu diyor” Sanık Yadigar “SGK her gün denetime başladı. Üstüne hemen dosya istediler SGK’dan. Sonra bir gün Doğukan geldi ‘kızlar size yapmanız gerekenleri anlatacağım’ dedi. Kızlara görev veriyordu. Doğukan ‘ben keyfimden yapın demiyorum bana da birileri yap dedi o yüzden yapıyorum’ dedi. Doğukan bana ‘sana bir liste vereceğim bana epikrizleri basar mısın?’ dedi. Sonra duydum ki aşağıya bir oda ayarlanmış. Doğukan o süreçten sonra alana hakim olamamaya başladı. Odada evrakların yapılacağı söyleniyordu. Evrakların yetişmeyeceği, sıkıntı olacağı, sürecin az kaldığı söylendi. Bir ekip kurulmuş, epikrizler düzenlenecekmiş. Kızlar bunu günlük yazıyordu ama. Bu yüzden saçma şeyler olduğunu anladım. Ben delil toplamak istemeye başladım. Ben alana indim epikriz yazıyorlardı. Her yer çarşaftı. Epikrizlerin değiştirildiğini anladım direkt. Delil toplamaya başladım. Ekibin içinde Hasan Basri vardı. Dışardan tanımadığım kişiler de vardı. Fırat Sarı’nın sekreteri olan Sümeyye de bu ekipteydi. Hiçbir şekilde ben oraya geçtiğimden beri Şeyhmus Çelik’in epikriz yazdığını görmedim. Şeyhmus Çelik yalan söylemeyi bile beceremedi burada. Haberim yoktu diyor” dedi. “İlahi adaletin yerini bulacağını düşünüyorum” Sanık savunmasının devamında “Bana dendi ki ‘Gözde bundan sonra şablon oluşturacaksın mail olarak atacaksın epikrizleri sana yazacağım sen de sisteme atacaksın’ dediler. Şablonları gönderdikten sonra Hasan Basri epikrizleri yazıp tekrar gönderiyordu. Ben kendime ‘Gözde delil topla sonra gerekli yerlere yollarsın’ diyordum. Dosya döneminde indim aşağıya, kan gazlarını koparıyorlardı. Ben orada asgari ücretle mobbing altında çalışıyorsam buna susmayacaktım elbette. Ben delil toplarken pat diye denetim geldi. Ben ilahi adaletin yerini bulacağını düşünüyorum. Gerçekten burada neden olduğunu bilmiyorum. Tek pişmanlığım delillerimi bir an önce toplayıp gerekli yerlere vermemem” dedi. “Evrakları değiştirip eski epikrizleri atıyorlardı” Sanık savunmasında “Doğukan sabah geliyordu basamaklara karar veriyordu, ben atıyordum basamakları Doğukan hep değiştiriyordu. ‘Sen mi yanlış atıyorsun?’ diyordum. Basamaklara sorumlu hemşire karar veriyordu. Cansu Hanım, Hasan Basri, Doğukan da dahil basamak değerleri belirliyordu. Ben doktorun gelip basamak belirlediğini görmedim. Ben hastanın her şeyini yazıyordum. Hastanın dosyasını bile götürmüyorlardı. Eski epikrizleri yırttılar. Hasan Basri epikrizleri yetiştiremiyordu. Epikrizler gelmediği için sorun yaşanıyordu. Bunların hazırladıkları dosyaların fotokopisini çekiyorduk yazan kişiler ayrıydı. Aşağıda evrakları değiştirip eski epikrizleri atıyorlardı. Sistemde yazan değerler ile evraklar uyuşmuyordu. Denetim oldu bütün bebeklerin klasörlerinin teslim edilmesi istendi. Klasörlerin fotokopisi istendi. Bebekler çok uzun süre yattığı için her sayfasını bu yüzden çekemedim. Beni denetim gider gitmez aradılar. Bana coursof ilacını sadece üçüncü basamak hastalara kullanılabilen ilaç olduğunu söylediler. Sürekli basamak değiştiriyorlardı. Bu basamaklar değişirse hastaların durumları karışıcaktı” şeklinde savunma yaptı. Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı dava, yarın saat 09.30’a ertelendi. Duruşma, tutuksuz sanıkların savunmaları ile devam edecek.
İstanbul UEFA Konferans Ligi: Başakşehir: 1 - Petrocub: 0 (İlk yarı) UEFA Konferans Ligi 5. hafta maçında Başakşehir, evinde Moldova ekibi Petrocub ile karşılaşıyor. Mücadelenin ilk yarısı ev sahibinin 1-0’lık üstünlüğüyle tamamlandı. Maçtan dakikalar (İlk yarı) 4. dakikada sağ taraftan atılan pas sonrasında Teodor Lungu, ceza yayının önünde topla buluştu ve yaptığı vuruşla meşin yuvarlağı ağlara gönderdi. VAR uyarısı sonrasında ofsayt gerekçesiyle gol geçerlilik kazanmadı. 8. dakikada sağ taraftan Keny’nin arka direğe ortasında iyi yükselen Figueiredo’nun uzak direğe yaptığı kafa vuruşunda meşin yuvarlak direğin yanından auta çıktı. 16. dakikada kaleci Muhammed’in uzun gönderdiği top rakip savunmadan sekerek Piatek’in önüne düştü. Kaleciyi önde gören Piatek’in ceza yayı gerisinden aşırtma vuruşunda meşin yuvarlak yandan dışarıya gitti. 34. dakikada Opoku kendi yarı alanında kaptığı topla ilerleyip savunma arkasına koşu yapan Figueireido’ya pasını aktardı. Bu oyuncunun ceza sahası içi sol çaprazından şutunda kaleci Şmalenea topu çeldi. Pozisyonun devamında topu önünde bulan Keny’nin sağ çaprazından şutunda meşin yuvarlak yandan dışarıya gitti. 41. dakikada Piatek’in şutunda meşin yuvarlağın Douanla’nın eline çarpması sonrası hakem Genc Nuza penaltı noktasını gösterdi. 42. dakikada penaltıda topun başına geçen Piatek’in sağ tarafa vuruşunda meşin yuvarlak ağlara gitti. 1-0 Hakemler: Genc Nuza, Fatlum Berisha, Bujar Selimaj Başakşehir: Muhammed Şengezer, Leo Duarte, Ousseynou Ba, Ömer Ali Şahiner, Onur Ergün, Philippe Keny, Olivier Kemen, Dimitrios Pelkas, Joao Figueiredo, Krzystof Piatek Yedekler: Volkan Babacan, Deniz Dilmen, Berat Özdemir, Lucas Lima, Serdar Gürler, Miguel Crespo, Deniz Türüç, Emre Kaplan, Davidson Teknik Direktör: Çağdaş Atan Petrocub: Silviu Şmalenea, Ion Jardan, Maxim Potirniche, Victor Mudrac, Donalio Douanla, Sergiu Platica, Teodor Lungu, Boubacar Diallo, Dumitru Demian, Mihai Lupan, Vladimir Ambros Yedekler: Dumitru Coval, Vasile Jardan, Manuel Agyemang, Ion Bors, Vsevolod Nihaev, Marin Caruntu, Dan Puscas, Gilbert Narh, Victor Dodon Gol: Krzystof Piatek (dk. 42 pen.) (Başakşehir) Sarı kart: Teodor Lungu (Petrocub)