SAĞLIK - 04 Mart 2024 Pazartesi 17:26

Erken tanıyla işitme kaybını engel olmaktan çıkarıyorlar

A
A
A
Erken tanıyla işitme kaybını engel olmaktan çıkarıyorlar

Yalova Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde faaliyet gösteren Ulusal Yenidoğan İşitme Referans Merkezi’nde gerçekleştirilen erken tanılar sayesinde işitme kaybını engel olmaktan çıkıyor.


2021 yılında Türkiye’nin ilk Ulusal İşitme Tarama Referans Merkezi olarak Yalova’da faaliyete geçen birimde kurulduğu o günden bu yana iç, orta ve dış kulak testleriyle erken tanılar gerçekleştiriliyor. Yenidoğan İşitme Referans Merkezi’nde görevli Odyolog Bahar Var, birimlerinde yenidoğan taramasından kalan veya riskli bulunan bebeklerin 3 ya da 6’ncı aylık olduklarında işitme testlerini yaptıklarını belirterek, “Kulak burun boğazdan gönderilen hastalarımıza, sübjektif ölçümlerini yapamayan yetişkin veya çocuk hastalarımıza, konuşma bozukluğu veya gecikmesi olan çocuklarımızda da ön tanı olarak işitmesi değerlendiriliyor ve ona göre diğer işlemleri gerçekleştiriliyor. İşitme Referans Merkezi olarak ilk hedefimiz işitme kaybında erken tanı, erken teşhis, erken tedavi. Eğer tanılanırsa işitme kaybının tipi ve derecesine göre cihazlandırma ya da implantlandırmaya yönlendiriyoruz hastalarımızı. Ne kadar erken tanı olursa işitme kaybı engel olmaktan çıkar ve birey böylelikle daha rahat adapte olmuş olur” dedi.



“Erken tanıyla tedavi mümkün hale gelir”


Bahar Var, 2021 yılı aralık ayında Türkiye’de devlet hastanesi olarak ilk Ulusal Yenidoğan İşitme Referans Merkezi olarak açıldıklarını belirterek, “Açıldığımız günden bu yana yaklaşık 1800-2000 bine yakın bebeğimizi değerlendirdik, işitme testlerini gerçekleştirdik. Bu gerçekleştirdiğimiz ölçümlerin sonucunda 40 bebek işitme kaybı tanısıyla tedaviye yönlendirildi. Tedaviye yönlendirilen hastalarımız daha sonra cihazlandırma, implantlandırma açısından yine devam ediliyor. İşitme kaybı zamanında teşhis edilip eğer uygun tedavi, uygun cihazlandırma veya uygun implantlandırma ve daha sonrasında birey doğru bir şekilde rehabilite edilirse işitme kaybı engel olmaktan çıkıyor ve işitme kayıplı bireyler daha rahat bir şekilde topluma kazandırılmış oluyor. Sloganımız her zaman işitme kaybında erken tanıyla tedavi mümkün hale gelir” diye konuştu.


İşitme sağlığıyla ilgili öneriler de bulanan Var, şunları kaydetti:


“Çocuklar işitme fonksiyonu açısından aile içinde yakından gözlemlenmeli ve herhangi bir anormal durumla karşılanırsa kulak burun boğaz polikliniğine başvurmaları önerilir. Özellikle çocuklarda ateşli hastalık, havale veya kafa travması gibi beklenmedik ani durumlarla karşılaşırsa sonrasında mutlaka kulak burun boğaz muayenesi ve işitme testlerinin tekrar yapılması gerekiyor. Her ne kadar doğduklarında işitme testinden geçmiş olsalar bile. Kulak kiri enfeksiyonlara karşı doğal bir bariyer görevi görür. Kulak kiri zorla çıkarılmamalıdır. İçine zorla kulak çubuğu veya başka herhangi kesici bir cisimle müdahale edilmemesi gerekir. Duştan, denizden havuzdan çıktıktan sonra da kulak kirinden ziyade dış kulak yolunun mutlaka kuru, temiz ince bezlerle kurulanması gerekir. Çocuk ve yetişkinlerde ani işitme kaybı olursa mutlaka ilk 48 saat içinde hastaneye başvurulması gerekir. Gün içinde yüksek sese çok maruz kalmamanız önerilir. Kulaklık kullanımını kısa tutmanız gerekir. Başka ortamlarda çalışan bireylerin, kulaklı koruyucu ekipman kullanması gerekir. 3 Mart Dünya İşitme Kulak Günü’nde işitmenize kulak verin.”


Odyolog Perihan Çakırca ise işitmeyle ilgili kayıpların tespiti için testlerin gerekliliğine değinerek, “Eğer çocuklarınızda herhangi bir konuşmasında gecikme varsa ya da seslere tepki vermiyorsa bunlar işitme için önemli şeyler. O yüzden de bu testler yapılmak zorundadır. Yetişkin hasta guruplarında belirli yerlerde eğer patolojik kitle varsa bu kitlenin yerini belirlemek için ABR dediğimiz test uygulanmaktadır. MR sonuçlarıyla beraber değerlendirilerek cerrahiye hazır hale getirilmektedir hasta. Rehabilitasyon kısmında ise hasta cihazlandırıldıktan sonra hastanın sesi, dinlemesi, ayırt etmesi, seslere tepki vermesi, sesleri anlamlandırılması için ilk basamak bu testlerin yapılması gerekmektedir” ifadesini kullandı.



Erken tanıyla işitme kaybını engel olmaktan çıkarıyorlar

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Çanakkale Ezine’de 2. Gıda, Hayvancılık ve Tarım Teknolojileri Festivali yoğun ilgi gördü Çanakkale’nin Ezine ilçesinde "2. Gıda, Hayvancılık ve Tarım Teknolojileri Festivali" binlerce katılımcıyı ağırladı. Festival, bölgesel ekonomiye katkı sağlarken, festival kapsamında düzenlenen yarışmalar da renkli görüntüler oluşturdu. Ezine Kaymakamlığı, Ezine Belediyesi desteğiyle Kapalı Pazaryeri’nde düzenlenen festival binlerce kişiyi ağırladı. Festival alanında yöresel ürünlerin yer aldığı stantlar kuruldu, yeni tarım makinelerinin tanıtımı yapıldı. Ayrıca üreticilere ait küçükbaş hayvan ırkları da misafirlere tanıtıldı. Festivalin bölgesel ekonomiye katkı sağladığını ifade eden Ezine Belediye Başkanı Güray Yüksel, "Festivalimizin bu yıl ikincisini yapıyoruz. Halkımızın yoğun katılımı bizleri memnun etti. Amacımız yöresel ürünlerimizi tanıtmak ve çiftçilerimizi tarım modernizasyonu konusunda bilinçlendirmek istedik. Bölgemizdeki farklı ürün yelpazesini vatandaşlarla buluşturmayı istedik. Çiftçilerimizin bu festivalden dolayı memnun, mutlu. İnşallah buraya gelen yatırımcılar ve işletmeler de memnun kalmıştır" dedi. Festival kapsamında düzenlenen buzağı emzirme yarışmaları, koyun ırk tanıtılması, koyun kırkma yarışmaları ve traktör ile penaltı yarışmaları büyük ilgi görerek, renkli görüntüler oluşturdu. Yarışmalarda dereceye girenlere çeşitli ödüller verildi. Festival kapsamında katılımcılara ayrıca çiftçiler tarafından hayır yemeği de dağıtıldı.
İstanbul Satın alma ve tedarik profesyonelleri İstanbul’da buluştu 12’nci Satın Alma ve Tedarik Yönetimi Zirvesi İstanbul’da gerçekleşti. Zirvede satın alma ve tedarik süreçlerinde yeni stratejiler, yapay zekaya entegrasyon ve maliyet avantajları, ekonomik belirsizliklere karşı alınan önlemler gibi konular masaya yatırıldı. Türkiye’nin satın alma ve tedarik zinciri profesyonellerini bir araya getiren 12. Satın Alma ve Tedarik Yönetimi Zirvesi, "Şimdi Değişim Zamanı! Hazır Mısın?" temasıyla İstanbul’da düzenlendi. Zirvede, gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 36’sını yöneten satın alma yöneticileri, sektör profesyonelleri, akademisyenler ve iş dünyası temsilcileri buluştu. Etkinlikte; sürdürülebilir tedarik zinciri yönetiminde verimlilik, yapay zeka ve dijital dönüşüm, ekonomik belirsizliklere karşı stratejik satın alma yaklaşımları ile tarım ve hayvancılık sektöründeki tedarik süreçleri ele alındı. ‘‘Türkiye üretkenlik ve verimlilikte 40’ıncı sıraya geriledi değişime adapte olmalıyız’’ Zirvenin açılış konuşmasını gerçekleştiren Türkiye Satın Alma Profesyonelleri ve Yöneticileri Derneği (TÜSAYDER) Meriç Atalay, satın alma ve tedarik zinciri yönetimi konularının dönüşüm sürecinden geçtiğini dikkat çekti. Türkiye’nin rekabet, üretkenlik ve verimlilik verilerini paylaşan Atalay, "Bu kadar belirsizliğin içinde rekabetçi kalmak kolay değil. Dünya Rekabet Merkezi’nin 2024 araştırmasına göre, ülke olarak 47’nci sıradan 53’üncü sıraya geriledik. İş dünyası verimliliğinde ise tam sekiz sıra gerileyerek 52’nci sıraya düştük. Türkiye üretkenlik ve verimlilikte 40’ıncı sıraya geriledi değişime adapte olmalıyız. Üretkenlik ve verimlilikte 40’ıncı sıradayız. Bu veriler açıkça gösteriyor ki önümüzde uzun bir yol var ve karşımızda her gün kendini geliştiren güçlü rakipler bulunuyor" diye konuştu. ‘‘Belirsizlik sürecini yönetmekle yükümlüyüz’’ Atalay şöyle devam etti: "Dernek olarak en önemli görevimiz, bu sisli ortamda geleceği doğru okuyabilen, yeni yollar açabilen, güncel tabiriyle ‘ufuk tarayıcıları’ (horizon scanners) yetiştirmek ve onların öncülüğünde Türkiye’nin tedarik zinciri verimliliğini artırmaktır" dedi. Atalay, küresel belirsizliğin Covid-19 pandemisi sırasında ölçülen en yüksek seviyeye ulaştığını ve bugün gelinen noktada yine pandemi dönemi belirsizliğini yaşadığımızın altını çizerek şunları söyledi, "Ülke olarak bu belirsizliklerden gecikmeli de olsa etkileniyor, kendi iç gündemimizin etkilerini de ekleyerek tüm kurumlarımızla bu zorlu ortamda rekabet etmeye çalışıyoruz. Satın alma ve tedarik zinciri yöneticileri olarak hem yurt dışı hem de yurt içi gelişmeleri yakından izleyerek bu belirsizlikleri yönetmekle yükümlüyüz." Açılış konuşmalarının ardından gerçekleştirilen panelde Tarım ve Gıda Editörü İrfan Donat, Feyz Farm Kurucusu Sencer Solakoğlu ve Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım’ın moderatörlüğünde, tarım ve hayvancılık sektöründe satın alma süreçlerinin sürdürülebilirlik, küresel tedarik zinciri riskleri gibi konular tartışıldı. Tarımda arz talep dengesinin bozulduğuna dikkat çekilen panelde, belirsizliklerin tedarik zinciri yönetiminden üreticiye ve son tüketiciye kadar olumsuz etkilerin görüldüğünün altı çizildi. Zirve kapsamında gerçekleştirilen bir diğer panelde PwC Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Tedarik Zinciri Kıdemli Müdürü Gölgen Elkatan’ın ve Khayala Eylazova’nın sunumuyla, yapay zekanın satın alma ve tedarik zinciri süreçlerine entegrasyonu, veri analitiği ve otomasyon uygulamalarının sağladığı maliyet avantajları ele alındı. ‘‘Türkiye’nin riskleri ve fırsatları iyi yönetmesi gerekiyor’’ Yakın dönemde küresel risk ve fırsatlarının ele alındığı panelde ise Liderlik ve Yönetim Danışmanı Fazıl Oral açıklamalarda bulundu. Oral, ‘‘Tarihte bildiğimiz iki tane dünya savaşı var, üçüncü dünya savaşının ise topla tüfekle olmasını beklemek mümkün olsa bile şuanda ticaret savaşları gerçekleşiyor. Türkiye’nin bu süreçte riskleri ve fırsatları iyi yönetmesi gerekiyor. İçinde bulunduğumuz endüstri ve içinde bulunduğumuz coğrafya bize fırsatlar sunuyor. Türkiye yüksek teknoloji ülkesi değil, mikroçip yapamaz ama çevremizde üç şantiye var. Ukrayna’da, Suriye’de ve Gazze’de Türkiye’nin alacağı roller ile inşaat endüstrisi harekete geçer. İnşaat endüstrisiyle birlikte pazarlama, taşıma gibi birçok sektörde harekete geçer. Bir hareketlilik oluşur, bu fırsatları değerlendirmek gerekir’’ şeklinde konuştu. Ekonomik dalgalanmaların tedarik zinciri ve satın alma yönetimine etkilerini de anlatan Oral, ‘‘ABD, Çin ve AB’nin küresel ticarette hakim konumda olduğunu üçü birlikte tüm ihracat ve ithalatın yüzde 42’sini oluşturduğunu ifade etti. Enflasyonun oluşturduğu risklerden de bahseden Oral, enflasyon oranı arttıkça ahlakın da çöktüğünü belirterek, KPMC raporuna göre enflasyon nedeniyle şirketlerde sahtekarlığı arttığını bu oranın satış pazarlamada yüzde 11’e yükseldiğini belirtti. TÜSAYDER Başkanı Meriç Atalay ve Prof. Dr. Emre Alkin ise, Ekonomi Panelinde enflasyon, kur dalgalanmaları ve faiz politikalarının satın alma ve tedarik yönetimi süreçlerine etkilerini değerlendirdi. "Bana bir şey olmaz derseniz, rakiplerinizden geride kalırsınız’’ Son olarak Tedarik Zincirindeki Yapay Zeka Uygulamaları panelinde Dr. Mehmet Sarıdoğan moderatörlüğünde Prof. Dr. Oğuz Ergin, yapay zeka destekli sistemlerin operasyonel süreçlere katkılarını ve gelecek projeksiyonlarını paylaştı. Ergin, "Yapay zeka dünyadaki işsizliği artıracak. Yaptığınız işlerin hepsinin tamamını yapabilecek teknoloji ile karşı karşıyayız. Hem fiziki hem beyaz yaka işlerde yapay zeka öne çıkacak. "Bana bir şey olmaz" derseniz rakiplerinizden geride kalırsınız. Yapay zekanın en fazla maliyet avantajı sağladığı alan satın alma ve tedarik yönetimi alanı oluyor. Bu yaklaşan devrime hazırlanmalı tam da şu an bu konuda panik olmalısınız. Şirketinizin ve şahsınızın bu gerçekle yüzleşmesi gerek" dedi. Bu sürece nasıl hazırlanılması gerektiğini de anlatan Ergin, yapay zekayı kullanabilmek için elde veri olması gerektiğine dikkat çekerek "Verinizi toplayıp sağlıklı hale getirip anlamlandırmalısınız aksi halde bu araçları kullanamazsınız. İkinci olarak bir farkındalık ve insan kaynağında dönüşüm oluşturulması gerekiyor. Biriminize yapay zeka sorumlusu atamak, personelin ne kadar yapay zeka aracı kullandığını ölçmek gibi prosesler uygulamak gerekli" diye konuştu.