EKONOMİ - 05 Şubat 2024 Pazartesi 13:23

Trabzon’da "Tarımsal Üretimin Planlaması" konuşuldu

A
A
A
Trabzon’da "Tarımsal Üretimin Planlaması" konuşuldu

Trabzon Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ev sahipliğinde Tarım ve Orman Bakanlığı Hayvancılık Genel Müdürü Salih Çelik ve Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Nuri Yılmaz’ın katıldığı "Tarımsal Üretimin Planlaması" konulu bir toplantı düzenlendi.


Tarımsal üretim planlamasının uygulanmasına yönelik “Tarımsal Üretimin Planlanması Yönetmeliği” 14 Eylül 2023’de yayımlanarak yürürlüğe girmişti. Yönetmelik kapsamında bitkisel üretim, hayvansal üretim ve su ürünleri alanlarında üretim planlaması çalışmalarına başlanmasıyla beraber yerelden merkeze bir yaklaşım ile kurgulanan planlama sürecinde illerdeki tarımsal üretimle ilgili tüm paydaşların temsil edildiği il teknik komiteleri kuruldu. Bu sebeple Tarım ve Orman Bakanlığı merkez birimleri ile üretim planlamasının uygulayıcısı olarak görülen taşra teşkilatlarının birlikte hareket etmesinin planlama sürecinin başarısı önemli bir yer kapsıyor. Bu bağlamda Tarım ve Orman Bakanlığı Hayvancılık Genel Müdürü Salih Çelik ve Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Nuri Yılmaz’ın katılımıyla Trabzon’da "Tarımsal Üretimin Planlaması" konulu bir toplantı düzenlendi.



"Türkiye’nin çölleşme haritalarına göre Orta Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde bir su sorunu önümüze çıkacak"


Toplantının ardından değerlendirmelerde bulunan Tarım ve Orman Bakanlığı Hayvancılık Genel Müdürü Salih Çelik, "Önümüzdeki yıllarda iklim değişikliğini ve ihracat odaklı ürünleri de baz alarak bir üretim planlaması yöntemine gideceğiz. Onun için de saha çalışmalarımızı 31 Mart’a kadar bitirip sonrasında da üretim planlamasını tamamen planlamış ve uygulamaya geçirmiş olacağımızı düşünüyoruz. Şu anda bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de su sorunu çok önemli. Türkiye’nin çölleşme haritalarına göre Orta Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde, bir su sorunu önümüze çıkacak. Onun için o bölgelerde su ile ilgili fazla su tüketmeyen bitkisel üretim ve hayvancılıkla alakalı da fazla su tüketmeyen ırklar ya da küçükbaş hayvanlar ile ilgili projelerimiz var. Bu projeleri 2024 yılında işleme sokacağız ve böylelikle biz de iklim değişikliğine Tarım ve Orman Bakanlığı olarak da hazırlıklı olarak girmeyi düşünüyoruz" dedi.



"Hayvanlarda çiçek hastalığı tehdit oluşturmuyor"


Artvin’de son dönemde artan hayvanlarda görülen çiçek hastalığının Türkiye’de geneli için bir tehdit oluşturmadığını işaret eden Çelik, "Hayır bir tehdit oluşturmaz. Bakanlığımıza bağlı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü’müzdeki arkadaşlarımız sürekli sahadalar. Şap hastalığı ile ilgili söylentiler de daha önce çıkmıştı. Ancak bu yıl Sayın Bakanımızın açıklamasına göre 2024 yılında her yıl iki dönem yapılan şap aşısını üç dönem olarak yapmayı planlıyoruz ve bunun yanında da tabii ki çiçek aşısı sürekli sahada veteriner hekim arkadaşlarımız tarafından uygulanan bir aşıdır. Bunlar münferit olaylardır. Bize zaten bu ihbarlar geldiği anda hemen tedbir alıp gerekli işlemleri yapıyoruz" diye konuştu.


Karadeniz Bölgesi’nde yaygın olarak görülen Jersey ırkı süt sığırları ile ilgili de çalışmaları olduğunu kaydeden Çelik, "Jersey bizim için çok önemli. Karadeniz Bölgesi’nde yapı olarak küçük olmasından ve fındık bahçelerinde yayılmasından dolayı, biz Trabzon’un da içinde bulunduğu 8 ilde cinsiyeti belirlenmiş spermayı ücretsiz olarak veriyoruz etki projesi kapsamında. Yine proje ile Jersey ırkının daha verimli hale gelmesi için ve cinsiyeti belirlenmiş spermaya da devam edeceğiz ve bakanlık olarak da destekleyeceğiz. Buradaki dişi Jersey sayısını gün geçtikçe artırıyoruz yani saf ırkı artırıyoruz ki böyle olunca da buradaki meşhur olan Trabzon tereyağının çok daha kaliteli olacağını düşünüyorum" şeklinde konuştu.



"Karadeniz Somonu da gerçekten bizim için çok önemli"


Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Nuri Yılmaz ise "Türkiye’de su ürünleri bölgesel ve iller bazında çok dinamik bir yapıya sahip. 2000 yılından bu zamana kadar baktığımızda yüzde 750 büyüyen, aynı zamanda ihracatta da yüzde 850 büyüyen bir sektör. 110 ülkeye su ürünlerini ihraç ediyoruz. Kendisini teknolojik olarak ve gıda sağlığı anlamında sürekli yenileyebilen bir sektör. Karadeniz bizim için çok önemli bir lokasyon. Karadeniz’deki hamsinin yüzde 90’nını Türkiye alıyor. Bu bizim için hem stratejik hem de ekonomik bir ürün. Karadeniz Somonu da gerçekten bizim için çok önemli. Şu anda Batı Karadeniz ve Doğu Karadeniz Bölgesi arasında 2026 yılına kadar 300 bin ton civarında bir üretim potansiyelimiz söz konusu. Şu an 75-80 bin ton civarlarında üretim yapıyoruz. Bu ürünümüzü yurt dışına da ihraç ediyoruz. Karadeniz Somonu bir marka değeridir, gelecekte de bu devam edecektir" ifadelerini kullandı.



Trabzon’da "Tarımsal Üretimin Planlaması" konuşuldu

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Yozgat Türkiye’nin 10’uncu büyük barajı denetlendi Türkiye’nin en büyük 10’uncu barajı olan Çekerek Barajı’nda balıkçılık faaliyetlerinin düzenli yapılması için ilgili kurumlar tarafından denetim yapıldı. Yozgat’ın Çekerek ilçesinde 2011 yılından itibaren su tutmaya başlayan Türkiye’nin 10’uncu büyük barajı olan Çekerek Barajı yöre halkının önemli geçim kaynaklarından biri olurken, Yozgat’ta İl Jandarma Komutanlığı Çevre Doğa ve Hayvanları Koruma Timi (HAYDİ), Jandarma Asayiş Bot Komutanlığı, Çekerek İlçe Jandarma Komutanlığı ekipleri ile İl Tarım Müdürlüğü ekipleri denetimler gerçekleştiriyor. Olumsuz bir durum ile karşılaşılmadı Yozgat’ta sulama amaçlı inşa edilen baraj ve göletlerde artan balıkçılık faaliyetleri, bölge ekonomisine katkı sağlarken denetimlerle de destekleniyor. Yozgat’ta gümüş balığı, sazan ve kerevit gibi türlerin ağ ile avlanması ve bazı çiftçilerin sular altında kalan eski tarım alanlarında kurduğu kafeslerde alabalık yetiştirme çalışmaları Çekerek Barajı’nda devam ediyor. Yozgat İl Jandarma Komutanlığı’na bağlı Çevre, Doğa ve Hayvanları Koruma (HAYDİ) ekipleri, ticari ve amatör balıkçılık yapanlar ile balık yetiştirme tesislerini denetliyor. Süreyya Bey Barajı’nda yapılan denetimlerde, kullanılan malzemeler ve yöntemler incelendi. Ekipler, ticari balıkçılar ve tesis çalışanlarına, ağların zarar görmemesi ve doğal yaşamın korunması için alınması gereken önlemler hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Denetimlerde herhangi bir olumsuz duruma rastlanmadığı bildirildi.
Kahramanmaraş Kahramanmaraş’ta depremzede çiftler "Aile Gençlik Fonu" ile yuva kurdu Aile ve Gençlik Fonu kurulması ile yeni evlenecek gençlere 150 bin lira tutarında 2 yıl geri ödemesiz krediden faydalanarak dünya evine giren Kahramanmaraşlı depremzede çift devlete teşekkür etti. Depremden en çok etkilenen şehirlerden biri olan Kahramanmaraş, “Aile Gençlik Fonu” kapsamında yapılan başvurularla dikkat çekiyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın vizyonuyla Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından pilot olarak hayata geçirilen projeye Kahramanmaraş’tan 2 bin 960 kişi başvurdu. Aile kurumunu desteklemeyi, güçlendirmeyi ve gençleri sosyal risklere karşı korumayı amaçlayan proje, deprem bölgelerinde umut ışığı oldu. Başvurusu onaylanan çiftlere 48 ay vadeli, 2 yıl geri ödemesiz, faizsiz 150 bin TL kredi desteği sağlandı. Projenin en somut örneklerinden biri depremzede çift Bilal ve Rukiye Şipal oldu. Şipal çifti, “Aile Gençlik Fonu” desteğiyle hayatlarını birleştirdi. Kahramanmaraş’taki evliliklerini bu krediyle gerçekleştiren çift, destekten duydukları memnuniyeti dile getirerek, “Bu proje, zor günlerimizde bizlere umut oldu. Yeni bir başlangıç için cesaret verdi,” ifadelerini kullandı. Bölgedeki başvuruların yoğunluğu ise projenin ne kadar büyük bir ihtiyaca cevap verdiğini gösteriyor. Kahramanmaraş’ın yeniden ayağa kalkma sürecinde önemli bir adım olan bu destek, sadece ekonomik yardımdan ibaret değil; aynı zamanda depremzede ailelerin hayata tutunma ve gelecek planları yapma motivasyonunu artırıyor. Proje çerçevesinde ilerleyen süreçte daha fazla çiftin desteklenmesi bekleniyor. Toplumun temel yapı taşı olan aile kurumunu güçlendirmeye yönelik bu tarz adımlar, Kahramanmaraş gibi depremden etkilenen bölgelerde sosyal ve ekonomik kalkınmayı hızlandırmayı hedefliyor Bilal ve Rukiye Şipal çifti, “Evlilik kredisinden yararlandık. Allah razı olsun devletimizden. Deprem sonrası ekonomik olarak ihtiyaçlarımızı karşıladık borçlarımızı ödedik. İş yerimizi toparladık. 2 yıl sonra ödemesi teşekkürler” dediler. Baba Metin Şipal ise, “Bizim dar zamanımızda bize destek olundu. Teşekkürler” ifadesini kullandı.
Eskişehir Temizlik sesi tartışması yüzünden bıçaklanan çocuğun babası İHA’ya konuştu Eskişehir’de gece yapılan temizlik sesi konusunda çıkan kavgada komşusu tarafından bıçaklanan 13 yaşındaki çocuğunu babası İHA muhabirine konuştu. Baba Cengiz Pektaş, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü‘nde yoğun bakımda yatan oğlu T.P.’nin sinsice bıçaklandığını anlatarak, “Bunlar mutfağa gitmiş, bıçak almış biz farkında değiliz. İki çocuğunun arasından geçip benim oğlumu karnından bıçakladı. Görmedim bıçağı, görsem zaten çocuğa vurdurmazdım o bıçağı. Sinsice vurdu” dedi. Dün gece, Odunpazarı ilçesi Emek Mahallesi İzgü Sokak’ta bir apartmanda, temizlik yaparak ses çıkardığı iddiasıyla komşular arasında tartışma çıktı. Önceden de tartışan komşulardan 43 yaşındaki Cengiz Pektaş, 3 oğlundan ortancası olan 13 yaşındaki T.P.’yi, uyarması için husumetli olduğu iddia edilen 68 yaşındaki Yunus E.’ nin evine gönderdi. İddiaya göre 2 oğlu ile kapıya çıkan Yunus E., T.P. ile tartışmaya başlayınca baba Cengiz Pektaş oğlunun yanına gitti. İddiaya göre tartışma ortasında bıçak alan Yunus E., T.P. isimli çocuğu karnından, Cengiz Pektaş’ı da kalbine yakın bir noktadan bıçakladı. Daha sonra kapıyı kapatan Yunus E. eve saklandı. İhbar üzerine olay yerine 112 Acil Sağlık ve polis ekibi sevk edildi. Eskişehir Şehir Hastanesine kaldırılan hayati tehlikesinin bulunan T.P. ameliyata alındı. Operasyon sonrasında yoğun bakım ünitesinde tedavisi devam eden T.P.’nin durumunun iyiye gittiği öğrenildi. Polis ekiplerinin çalışması sonrasında gözaltına alınan Yunus E. ile ilgili adli işlemlerinin devam ettiği öğrenildi. “İki çocuğunun arasından geçip benim oğlumu karnından bıçakladı” Tedavisinin ardından taburcu edilen baba Cengiz Pektaş, 13 yaşındaki oğlunun 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nde yoğun bakımda tedavi gördüğünü anlattı. İHA Muhabirine konuşarak yaşananları anlatan Pektaş, gece vaki temizlik yapan komşularını uyarması için çocuğunu yolladığını söyleyerek, “Komşunun ses yapmasından dolayı çocuğu gönderdim. Ses yapmasınlar diye. Saat 22.30 civarlarında. 1+0 bir evleri var, yarım saate yakın o kanepeyi oraya, o masayı oraya çekip ses yaptılar. Yani çok dayandık hani, zaten aramız iyi de değil, evin elektrik, su problemiyle alakalı iskân olmadığı için ödeme de yapmıyorlar. Büyük oğlumu göndersem kavga eder, ben çıksam yine tartışırız, kavga ederiz diye küçük çocuğu gönderdim. Evrim ile Emre isminde çocukları var. Bunlarla tartıştığını duydum. Sonra ben de çıktım yukarıya. Çıktıktan sonra babalarını gördüm o ara. Ben yukarı çıkınca büyük oğlum arkadan geldi. Bunlar mutfağa gitmiş, bıçak almış biz farkında değiliz. İki çocuğunun arasından geçip benim oğlumu karnından bıçakladı. Görmedim bıçağı, görsem zaten çocuğa vurdurmazdım o bıçağı. Sinsice vurdu, daha sonra zaten çocuğun karnı açıldı. Biz hani müdahale edelim, kavga edelim diye hücum edince hemen kapıyı kapatıp içeri kaçtılar. Ondan sonra 112’yi aradım. Çocuk çocuğumu götürdüler hastaneye” dedi. “Parmağı dahi kanasa herkes üzülür ki bizim çocuğumuz eşiğinden döndü” Olayda kendisi de bıçaklanan, fakat yarasını hastanede fark ettiğini anlatan acılı baba Cengiz Pektaş şöyle devam etti; “Benim yaram önemsiz, kalbimin üstünden bir yara aldım, ciğere yaklaşmış ama değmemiş bıçak. Hastaneye gittiğimde bile vücudumda yara farkına varmadım. Yani çocuktan sonra bana da sallamış bıçağı ve nasıl oldu anlamadım orada. Allah’a şükür oğlumun durumu iyi. Gece 03.00’da ameliyattan çıktı. Beyin cerrahi de girmiş ameliyata damarı kesildiği için. Çocuğum şuan bilinci açık, ama 3 gün, 72 saat yoğun bakımda kalacağı söylendi. Doktorlar çok güzel ilgileniyor. Çocuğumun 4-5 öğretmeni aradı beni, sevilen bir çocuk. Kimin çocuğuna bir zarar gelse, parmağı dahi kanasa herkes üzülür ki bizim çocuğumuz ölümün eşiğinden döndü."