KÜLTÜR SANAT - 18 Kasım 2024 Pazartesi 11:21

Sultan 2. Abdülhamit’in mirası 120 yıldır ayakta

A
A
A

Sivas’ın İmranlı ilçesinde Sultan 2. Abdülhamit döneminde 1904 yılında inşa edilen tarihi Sıbyan Mektebi, kapsamlı bir restorasyonun ardından köy konağı olarak yeniden hizmete açıldı.

Sivas’ın İmranlı ilçesine bağlı Karacaören köyünde bulunan ve Osmanlı Padişahı Sultan 2. Abdülhamit Han’ın emriyle 1904 yılında inşa edilen tarihi Sıbyan Mektebi, tarihe tanıklık eden ihtişamıyla hala ayakta duruyor. Savaşlar nedeniyle inşaat çalışmalarına ara verilen yapı, 1928 yılında tamamlanarak eğitim ve öğretim hayatına başladı. Osmanlı mimarisinin sade ama sağlam yapısını yansıtan Sıbyan Mektebi, dönemin eğitim anlayışını günümüze taşıyan önemli bir miras olarak dikkat çekiyor.

Açıldığı günden itibaren, çevresindeki yaklaşık 52 köyden yüzlerce öğrenciyi ağırlayan mektep, bölgedeki eğitimin temel taşlarından biri oldu. Bu binanın o dönemlerde birçok kişiye hizmet verdiğini belirten köy halkından Ahmet Naci Gülçiçek, “Ben 1957 yılında burada okula başladım. Bu binanın burada inşa edilmiş olması çok güzel bir duygu. Bir tek Karacaören halkı değil çevredeki herkes burada okudu. O dönem 52 köyün halkı buradan faydalanmış. Bu binanın burada inşa edilmiş olması çok güzel bir duygu. Bir tek Karacaören halkı değil çevredeki herkes burada okudu. O dönem 52 köyün halkı buradan faydalanmış. İlerleyen süreçte öğrenci kalmayınca burası boş kaldı, daha sonra restore edildi. Şimdilerde köyümüzün konağı gibi işlev görüyor” şeklinde konuştu.

Sultan 2. Abdülhamit’in mirası 120 yıldır ayakta

“Karacaören halkı değil çevredeki herkes burada okudu"

Herkesin bu binadan faydalandığını belirten Gülçiçek, “Bu bina, Karacaören nahiye olmadan önce 1904 yılında Abdülhamit Han tarafından emir verilip yaptırılmış. Bina yaptırıldıktan sonra 1928 yılında öğretime açılmış. Ben 1957 yılında burada okula başladım. Beşinci sınıfı burada bitirdim. Daha sonra ortaokulu okumak için İmranlı’ya gittim. Bu binanın burada inşa edilmiş olması çok güzel bir duygu. Bir tek Karacaören halkı değil çevredeki herkes burada okudu. O dönem 52 köyün halkı buradan faydalanmış. Tabi zaman ilerledikçe o köyler başka ilçelere bağlanmış bu sayı 28’e düşmüş. Herkes buradan faydalandı. O köylerden gelenler burada eğitim gördü. Daha sonra İstanbul’da köylülerimiz bir dernek kurdu. Dernek buraya onarım yaptı. Daha sonra kültür bakanlığı buraya el uzattı. Sıbyan okulu olarak düzenledi. Bizde buraya köyümüzün tarihi eşyalarını koyduk. Köyümüzün iyi kötü günlerinde burayı faaliyete geçiriyoruz” dedi.

Fatmanur Akkişi - Onur Erden

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Aydın Doğaseverler, Bafa ve Latmos’u yakından tanıdı Ekosistemi Koruma ve Doğasevenler Derneği (EKODOSD) tarafından düzenlenen doğa yürüyüşüne katılan doğaseverler, doğal ve kültürel kaynak değerleri açısından Türkiye’nin en zengin doğa alanlarından olan Bafa Gölü’nün kuzey kıyılarında, Latmos (Beşparmak) Dağları’nın güney eteklerini tanıma fırsatı buldu. EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, düzenlenen doğa yürüyüşüne katılan doğaseverlere bölge hakkında bilgilendirmede bulundu. Latmos ve Bafa Gölü’nün doğal güzelliklerini tanıma fırsatı bulan doğaseverler aynı zamanda bölgenin tarihi ve coğrafi yapısı hakkında bilgi sahibi oldu. Dernek Başkanı Sürücü, düzenlenen gezi ile ilgili olarak, “Kırsal alanda bulunan antik taşlardan devşirme olarak yapılan bir su kuyusundaki işlemeli bir taşın yıllar önce bölgeye mal almaya gelen bir kamyoncu tarafından götürülen yeri gösterdik. Bu anlamda Herakleia antik kentinin içinde Kapıkırı köylülerinin yaşamasının bir avantaj olduğunu, kaçak kazı için buraya definecilerin giremediğini anlattık. Son zamanlarda Selçuk Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeliha Gider Büyüközer’in başkanlığında yürütülen çalışmalarda önemli izlere ulaşıldığını, Roma Hamamında timsah mozaiklerinin bulunduğunu, ileride yapılacak çalışmalarla tiyatro vb. alanlarının da açığa çıkmasıyla Herakleia’nın önemli turizm destinasyonlarından biri olacağını söyledik. Profesyonel turist rehberi Hakan Bahçecioğlu tarafından Herakleia’nın antik dönemdeki yeri, ticareti, mitolojik hikayeleri ve Bizans Dönemi’ne ait eserleri anlatıldı. Bafa Gölü’nde iklim değişikliğinin etkileri ve suyla beslenmesini sağlayan Büyük Menderes Nehri’ndeki sorunlar nedeniyle oluşan kuraklığın, son yağan yağmurlarla birlikte çok fazla bir değişikliğin olmadığını, sadece 2 hafta önce gittiğimiz dağla göl arasında kalan lagünlerin Latmos Dağları’ndan gelen sularla dolduğunu gördük. 2011 yılında yaşanan alg patlamaları kadar olmasa da göl kıyısındaki yeşil peltemsi birikimlerin kötü kokusunu duyduk. Bafa Gölü’nün geçmişten günümüze nasıl değişimler yaşadığını, nelerin kirlettiğini, Büyük Menderes Nehri, yavru balık üretim tesisleri ve Latmos Dağları’ndaki maden ocaklarından kaynaklanan olumsuz etkileri anlattık. Su seviyesinin düşmesiyle birlikte kayalarda ve katı kütlelerin üzerinde yoğunlaşan Avustralya tüp kurtlarının bölgeye nasıl yayıldığını anlattık. Bafa Gölü’ndeki adaları, içindeki manastır ve tahkimatları, Latmos’un eşsiz jeolojik oluşumlarını yerinde gördük. Latmos’un 8 bin yıllık kaya resimleri içinde kadın-erkek çiftlerinin düğün sahnesi olarak yorumlanan en iyi resmini uygun bir yerde olmadığı için sadece birkaç kişi görebildi. Etkinliğin bitiminde yağmurun başlaması nedeniyle Herakleia’nın bazı bölümlerini gezebildik” dedi.