KÜLTÜR SANAT - 08 Ocak 2025 Çarşamba 15:43

Samsun Müzesi’ne ziyaretçi akını

A
A
A
Samsun Müzesi’ne ziyaretçi akını

Bin 117 arkeolojik eseri, 268 etnografik eseri ve 5 bin 780 sikkesiyle geçmişten izleri bugüne taşıyan Samsun Müzesi’ni 10 ay gibi bir sürede yaklaşık 150 bin kişi ziyaret etti.


İçerisinde arkeoloji ve etnografya müzesi, çocuk müzesi, 346 kişilik konferans salonu, 120 kişilik kütüphane, eser sergi salonları, laboratuvarlar, restoran, misafir sergi salonu ve çok büyük bir alanı bulunan 22 bin 222 metrekarelik Samsun Müzesi, bin 117 arkeolojik eseri, 268 etnografik eseri ve 5 bin 780 sikkesiyle geçmişten izler taşıyor. 13 Mart 2024’te açılan müze, 10 ay gibi bir sürede Kültür Yolu Festivali ziyaretleri de dahil yaklaşık 150 bin kişi tarafından gezildi. 7’den 70’e her yaş grubuna uygun ve dikkat çeken bölümlerin olduğu müzede birçok önemli eser dikkat çekiyor.



2 milyon yıllık Güney Mamudu fosilleri müzede sergileniyor


Samsun Müzesi’nde Samsun’da yapılan kazılarda çıkartılan 66-200 milyon yıllık ammonit fosili, yine Samsun’da bulunan 100 milyon yıllık deniz kestanesi (ekhinoid) fosili, 251-545 milyon yıllık deniz lalesi (krinoid) fosili, 1-2 milyon yıllık Güney Mamudu (M. Meridionalis) fosili ve 1-2 milyon yıllık yaban atı (Eguus) fosili sergileniyor. Müzeye gelen vatandaşlar, özellikle milyonlarca yıl önceki fosillere yoğun ilgi gösteriyor.



Milattan sonra (MS) 3. yüzyıla ait olan mozaik okul inşaatında bulundu, müzede göze hitap ediyor


Amisos Mozaiği, 1958 yılında antik Amisos kentinde (Samsun-İlkadım) bugünkü 19 Mayıs İşitme Engelliler Ortaokulu’nun hafriyat çalışmaları esnasında bulundu. Mozaik, 1959 yılında orijinal yerinden kaldırılarak eski Samsun Arkeoloji Müzesi’ne yerleştirildi. Orijinalinde 10 panodan oluşan mozaik tabanı, 56 m2 ölçüleriyle dikkat çekerken, mozaiğin kaldırılması işlemi, bir bütün olarak değil de 31 parçaya bölünerek, 1,5 metrelik panolar halinde gerçekleştirildi. Mozaik, şu anda Samsun Müzesi’nde özel alanda sergileniyor.



Karun hazinelerinden sonra bulunan en değerli hazine göz kamaştırıyor


Amisos Hazinesi, Samsun’da 28 Kasım 1995 tarihinde bir inşaat kazısı sırasında bulundu. Amisos Tepesi adını alan yerde bulunan hazine, Pontus Krallığı hanedan üyelerine ait olup 64 parçadan oluşuyor. Amisos Hazinesi cam, madeni, pişmiş toprak, mermer ve altın olmak üzere 5 kategoriye ayrılıyor. Altın eserlerin geçmişi M.Ö. 1. yüzyıla, diğer eserlerin geçmişi ise M.Ö. 4. yüzyıla kadar uzanıyor. Sergilenen eserler arasında Helenistik Dönem’e ait altın kaplama boncuk taneleri, pişmiş topraktan tütsü kabı, kandil, amphoriskos, altın kolye, akik kolye, altın aplik, altın kolye ucu, altın küpe, altın bilezik, unguentarium (toprak şişe), kurşun kutu, altın taç, altın yüzük, altın kolye sallantısı, altın iğne, altın düğme, cam phiale (delik kase), cam kase, alabastron (zarif şişe), istiridye kabuğundan kozmetik kabı, toprak üzeri altın kaplama sarkaç ve altın diadem (kralların bağlı oldukları otoriteyi temsilen taktıkları kurdele) yer alıyor. Türkiye’de Karun hazinelerinden sonra bulunan en değerli hazine olma özelliğini taşıyan 64 parçadan oluşan Amisos Hazineleri, Samsun Müzesi’nde ilgi odağı oluyor.



Hitit Dini Merkezi Nerik’in kalıntıları tarihe ışık tutuyor


Vezirköprü Ovası’nın ise kuzey bölümünde bulunan ve 200’e 1900 metre ölçülerindeki Oymaağaç Höyük, gerek konumu gerekse de buluntuları ile soru işaretlerini ortadan kaldırıyor. Höyükte 2005 ve 2006 yılları arasında yapılan yüzey araştırmaları ile 2007 yılından bugüne kadar devam eden kazı çalışmaları sırasında bulunan 20’nin üzerinde ‘Hititçe çivi yazılı tablet parçası’ en önemli maddi kültür kalıntılarından biri olarak adlandırılıyor. Sadece Nerik’te kullanılan bir teknik hem ahşap hem taştan yapılmış tablet Dahanga’da Nerik kentinin adı, Nerik’in tanrıları, Nerik’in Fırtına Tanrısı ve onun eşi Zah(s)apuna ile Haharwa Dağı gibi Nerik’in çevresindeki bölgelerin adları geçiyor. Ayrıca 2 tablet parçasında hem ahşap hem taştan yapılmış bir Dahanga’dan bahsediliyor. Dahanga, henüz bilinmeyen ama sadece Nerik’te bulunan bir mimari unsur olarak merak uyandırıyor. Söz konusu tabletler ve dönemin eserleri Samsun Müzesi’nde ziyaretçiler tarafından da yoğun ilgi görüyor.



5 bin yıl önce ameliyat edilen kafatası ilgi çekiyor


1981 yılında Samsun’un Bafra ilçesi İkiztepe Höyüğü arkeolojik kazılarında bulunan 5 bin yıllık kafatası, baş delgisi tekniğinin ilk Tunç Çağı’nda kullanıldığını belgelemişti. Samsun Müzesi’nde sergilenen kafatası, vatandaşlar tarafından da ilgiyle incelenirken, aynı bölümde trepanasyon (baş delgi) tekniğiyle kafatası ameliyatı yapılmış 1900 yıllık kafatası da sergileniyor. Ameliyat edilen kafataslarından 5 bin yıllık olanı ilk Tunç Çağı’na, 1900 yıllık olanının ise antik Amisos Kenti Geç Hellenistik ve Erken Roma İmparatorluk dönemine ait olduğu tespit edildi.



Tunç Çağı’na ait savaş ve avcılık malzemeleri Samsun Müzesinde sergileniyor


MÖ 5000’lere gelindiğinde Kalkolitik Çağ’ın en önemli buluşları arasında olan bakır madeninin eritilmesi, insanın uygarlık yolunda attığı en önemli adımlardan biri olarak kabul ediliyor. Ancak bakırın yumuşak ve dayanıksız yapısı bu metalin kullanım alanlarını kısıtlıyordu. MÖ 4000 yılın sonlarında bakır filizlerinin arasında doğal olarak bulunan bazı arsenik filizleri, bakırla birlikte eritildiğinde tunç olarak bilinen oldukça dayanıklı ve sert metalin ortaya çıkması yeni bir keşif olarak ortaya çıktı. Alışım teknolojisindeki tuncun keşfi, madencilikte yeni bir kapının da aralanmasına neden oldu. Çok sayıdaki deneme yanılmalardan sonra 10’da 1 oranında kalayın bakır ile karıştırıldığında yeterli dayanıklığın ve esnekliğin oluşturduğu görüldü. Böylelikle ısıtıldığında kolayca şekilde alan, soğuduğunda ise bakırdan çok daha sağlam ve sert bir yapıya sahip tunç madeni elde edildi. Müzede Tunç Çağı’na ait bronz zıpkın ucu, keski, orak, delici, bız, topuz başı, kulcuklu balta, spatula, balık oltası, hançer namlusu, mızrak ucu, hançer, hançer ucu, balta, keski, taştan kalıp, pota, biley taşı ve kılıflı kemik çakı gibi tarihi eserler yer alıyor.



Pişmiş topraktan yapılan lahitler dikkat çekiyor


Helenistik ve Roma Dönemi’ne ait pişmiş topraktan yapılan tek tekneden oluşan silindirik formlu lahitler ve insan iskeleti, Samsun Müzesi’nde görenlerin ilgisini çekiyor. Aynı döneme ait pişmiş toprak lahit örnekleri Samsun Müzesi’nde ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.



Osmanlı’da bir devre adını veren ‘Köprülüler’ memleketi Samsun’da yaşatılıyor


Osmanlı’da ‘Köprülüler Devri’ olarak bir döneme adını veren Vezirköprülü sadrazamlar, Samsun Müzesi’nde yaşatılıyor. Köprülü ailesinin kurucusu Köprülü Mehmed Paşa, aslen Arnavutluk asıllı. Devşirme olarak Enderun’a yerleştirilen paşa, Samsun’un Köprü ilçesinden bir hanımla evlendi ve burayı ikinci memleketi olarak gördü. Sadrazamın Osmanlı’da daha önceden görülmemiş yetkileri elinde toplamasının ardından ilçenin Köprü olan adı, Vezirköprü olarak adlandırılmaya başlandı. Osmanlı’da padişahlar hariç bir döneme adını veren vezirlerin balmumu heykelleri ve Samsun Müzesi’nde ilgiyle takip ediliyor.



Samsun’u küle çeviren yangın müzede aktarılıyor


Samsun’da 1869 yılında çıkan büyük yangında merkezde bulunan evlerin tamamı yanmıştı. 500 evin yok olduğu yangın anı Samsun Müzesi’nde sergileniyor. Büyük Samsun Yangını, şehir halkını evsiz bırakan büyük bir felaket olarak kayıtlara geçerken, hala dilden dile anlatılan olay, 3 ay önce açılan ve 50 bine yakın kişi tarafından ziyaret edilen Samsun Müzesi’nde sergileniyor. Halkın ilkel şartlarda su taşıması ve yangını söndürme çabasının canlandırıldığı yangındaki minyatürler, vatandaşların da ilgisini çekiyor. Dönemin Samsun Fransız Konsolosu, İstanbul’daki Fransız Büyükelçiliği’ne gönderdiği raporda Samsun yangını ile ilgili olarak, “Yangında şehrimizin 415 evi yandı. Bütün Samsun halkı şimdi çok üzgün ve perişan. 2 gün önce saat 10.00’a doğru yangın çığlıkları şehrin pazar merkezinden yükselmeye başladı. Yangının yeri ve çıkış nedeni hakkında birkaç farklı yorum var. Hangisi doğru belli değil. Yangın tedbirsizlik sonucu çıkmış ve yangının çıkış yerinin bitişiğinde petrolle dolu variller ateş alarak yangının süratle büyümesine neden olmuştur. Bu yangının sebebi buymuş. Bu mağaza, tahtadan yapılmış bir handa bulunduğundan han tamamen yanarak yok oldu. Kale surları içerisinde yer alan Kale Mahallesi’ndeki evler tamamen yandı. Bu mahallelerde bulunan 500 ev yok oldu” ifadeleri yer alıyor.



Samsun Müzesi’ne ziyaretçi akını

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gaziantep GTB Başkanlarından ’10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’ mesajı Gaziantep Ticaret Borsası (GTB) Meclis Başkanı Ahmet Tiryakioğlu ve Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Akıncı, ‘10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’ dolayısıyla kutlama mesajı yayımladı. Basın mensuplarının toplumun doğru bilgilendirilmesi ve aydınlatılmasında kritik öneme sahip olduklarını belirten GTB Başkanları, "Basın, demokrasinin teminatı, halkın sesi ve vicdanıdır. Gazetecilik, yalnızca haber aktarmak değil; toplumu doğru bilgilendirme, farklı bakış açılarını duyurma ve toplumsal huzur ile barışa katkı sağlama noktasında da hayati bir rol üstlenmektedir. Gazeteciler, toplumun her kesimini aydınlatarak, doğru bilgiye ulaşmalarını sağlarlar. Bu nedenle, gazetecilerin meslek hayatlarındaki özveri, azim ve gayret her zaman takdirle karşılanmaktadır" ifadelerini kullandı. Başkanlar, mesajın devamında, “Günümüzde, bilgiye kolay erişimin yanı sıra dijital medya araçlarının yaygınlaşması, bilgi kirliliğini de beraberinde getirmiştir. Yanlış bilginin hızla yayılması, gazetecilerin sorumluluğunu daha da artırmaktadır. Gazetecilik, sadece haber vermek değil; doğru bilgiyi kamuoyu ile paylaşmak, haberin doğruluğunu titizlikle sorgulamak ve güvenilir kaynaklardan bilgi edinmek gibi önemli sorumluluklar da taşır. Bu sorumluluğu yerine getiren gazeteciler, toplumların bilinçlenmesine katkı sağlarken, demokrasinin güçlenmesine de önemli bir ivme kazandırmaktadır. Gaziantep yerel basınımız ise mesleki görevlerinin yanı sıra şehrimizin sosyal, kültürel ve ekonomik gelişimine de büyük katkılar sağlamaktadır. Gaziantep medyamızın bu önemli rolünü her zaman takdirle izlemekteyiz. Gaziantep’te görev yapan basın mensuplarımız şehrimizin sesini duyuran, toplumu bilinçlendiren ve her alandaki gelişmeleri halkla buluşturan bir köprü görevi üstlenmektedirler. Gaziantep Ticaret Borsası olarak, medyanın toplumsal yaşamımızdaki kritik rolünü her zaman takdirle karşılıyoruz. Başta yerel medyamız olmak üzere tüm gazetecilerin 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü gönülden kutluyor, meslek hayatlarında başarılar diliyoruz” ifadelerine yer verildi.
Gaziantep GSO Başkanı Ünverdi’den ’10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’ mesajı Gaziantep Sanayi Odası (GSO) Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Ünverdi, her şartta kamuoyunun bilgilendirilmesi için özveriyle çalışan basın mensuplarının 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutladı. Günümüzde internet ve sosyal medya ile birlikte bilgiye ve habere erişimin çeşitlendiğine dikkati çeken Ünverdi, “Teknolojinin ve buna bağlı olarak dijitalleşmenin yaşamın tüm alanlarını kuşattığı bir dönemi hep birlikte yaşıyoruz. Her telefon bugün bir kitle iletişim aracı haline gelmiştir. Ancak bu noktada bilgi kirliliği, maksatlı, kamuoyunu yanıltıcı bilgi paylaşımı bugün en büyük sorunların başında gelmektedir. Basın etik ilkeleri çerçevesinde, objektif, güven veren ve bu işi kendisine meslek edinmiş yayın kuruluşlarımızın yaptığı her haber çok değerlidir. Çünkü basın mensubu kendi çıktığı haberin altına imza atmakta ve bunun sorumluluğunu taşımaktadır. Bu doğrultuda, günümüz şartlarında mesai kavramı olmaksızın mücadelesini sürdüren, en zoru olan fikrinin emeğiyle çalışan, duruşuyla örnek olan, ekonomimizin gelişmesi adına yürütmüş olduğumuz proje ve çalışmaların duyurulmasını sağlayan, şehrimizin ve ülkemizin gelişip büyümesine katkıda bulunan ve bu anlamda doğru bilgiye ulaşmamızı sağlayan tüm basın mensuplarımıza teşekkür ediyorum. Bu alanda akıl ve alın teriyle hem sahada hem masada yazıları ve haberleriyle her alanda bugünümüze ve yarınlarımıza ışık tutan tüm basın mensuplarına çalışmalarında kolaylıklar diliyorum. 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutluyor, ebediyete irtihal eden tüm basın mensuplarımızı rahmetle anıyor, yerel ve ulusal basınımızın çok değerli çalışanlarına, temsilcilerine ve yöneticilerine sağlık, mutluluk ve başarılar temenni ediyorum” ifadelerine yer verdi.
Gaziantep Tahmazoğlu, ’Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutladı Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle basın çalışanlarının gününü kutladı. Gazeteciliğin zor ve çok önemli bir meslek olduğunu, özverili çalışmaları nedeniyle basın mensuplarına teşekkür borçlu olduklarını söyleyen Başkan Tahmazoğlu, 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü nedeniyle yerel ve ulusal alanda çalışan bütün basın mensuplarına yaptıkları hizmetler dolayısıyla teşekkür etti. Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu, gazeteciliğin zor bir meslek olduğunu belirterek, “Her şartta görevleri peşinde koşan gazeteciler, vatandaşa haber ulaştıra bilmek için gece gündüz demeden çalışıyor. Ülkemizde, 10 Ocak 1961 tarihinde yürürlüğe giren 212 sayılı yasa ile gazetecilerin sorunlarına, çözüm bulunmak istenmiştir. Bu yasanın önemini kamuoyuna mal etmek isteyen gazetecilerimiz, her 10 Ocak’ı ‘Çalışan Gazeteciler Günü’ olarak kutlamaktadırlar. Tüm gazeteci, basın mensubu arkadaşlarım şehrimizin sorunları ile yakından ilgilenip, sorunların çözümüne önemli katkılar vererek, bizlere yardımcı olan, bir çalışma anlayışı içindedirler. Kendilerine bu olumlu ve fedakar çalışmalarından ötürü teşekkür ediyorum. Şahinbey Belediyesi olarak bizler de vatandaşlarımızın ilkeli, tarafsız ve sorumlu gazetecilik anlayışı çerçevesinde haber alma hakkına katkı sunmaya devam etmekte kararlıyız. Gazetecilerin çalışma şartlarının tüm Türkiye’de daha da iyileştirilmesi ve özgürlüklerinin evrensel standartlara kavuşturulması, kuşkusuz medyamıza güç kazandıracaktır. Çünkü basın milletin müşterek sesidir. Vatandaşın bilgi edinme özgürlüğünü yasal sınırlar içinde sonuna kadar sunan, ekonomik ve sosyal sorunları cesaretle irdeleyen, basın meslek ilkelerine uyarak görev yapan bütün basın çalışanlarımızın 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü içtenlikle kutluyor, aile bireyleri ile birlikte sağlıklı, başarılı ve mutlu bir yıl geçirmelerini temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.
Giresun Evinin her köşesini müzeye dönüştürdü Giresun’da yaşayan 60 yaşındaki Mustafa Dizdar, yıllar süren birikimleriyle evini adeta bir müzeye dönüştürdü. Farklı dönemlere ait otantik ve folklorik eşyalarla dekore ettiği ev, misafirlerine zaman yolculuğu yaptıran bir atmosfer sunuyor. Dizdar’ın evinde eski tarım aletlerinden müzik aletlerine, folklorik kıyafetlerden mutfak eşyalarına kadar pek çok ilginç obje yer alıyor. 30-40 yıl süresince biriktirdiği eşyalarla ilgili konuşan Mustafa Dizdar, “Kimisini maaşımdan para vererek aldım, kimisini çöplüklerden topladım, kimisini ise dostlarım getirdi. Başlangıçta eşyaları işyerimde sergiliyordum, PTT’den emekli olduktan sonra ise 4 yıl önce hepsini evime yerleştirdim” dedi. İş hayatı boyunca biriktirdiği objeleri önce çalıştığı kurumda sergileyen evli ve 2 evlat sahibi Dizdar, emekliliğinde ise bu koleksiyonu evinde sergileyerek hobisini yaşatmaya devam ettiğini söyledi. Dizdar, "Bu eşyalar benim için sıradan hobilerim. Misafirlerim burada farklı bir deneyim yaşıyor, ama ben her birini topladıkça çok mutlu oldum. Evimde sergilediğim objeler arasında tarım aletleri, müzik aletleri, çömlekler, değirmen taşları, çarıklar, eski fotoğraf makineleri, hayvan çanları, kama ve kılıçlar gibi yüzlerce tarihi ve kültürel öğe bulunuyor” diye konuştu. Mustafa Dizdar’ın evindeki bu eşsiz koleksiyon, geçmişin izlerini günümüze taşırken, misafirlerine tarih ve kültürle dolu bir deneyim sunuyor.