ÇEVRE - 11 Eylül 2024 Çarşamba 16:19

Sakarya, PSB Anatolia ile kapılarını dünyaya 7’nci kez açtı

A
A
A
Sakarya, PSB Anatolia ile kapılarını dünyaya 7’nci kez açtı

Uluslararası statü kazanan ve peyzaj ile süs bitkileri sektöründe faaliyet gösteren Sakarya PSB Anatolia Peyzaj, Süs Bitkileri, Bahçe Sanatları ve Ekipmanları Fuarı, Sakarya Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğinde 7’nci kez kapılarını açtı.


Bu sene 7’ncisi Sapanca Kırkpınar’da düzenlenecek olan fuar görkemli bir törenle ziyaretçilerine kapılarını açtı. 60 bin metrekare alan üzerine Sakarya Büyükşehir Belediyesi’nin ana sponsorluğunda dev bir fuar alanı kuruldu. 20 ülkeden 200 firmanın yer aldığı fuar, coşkulu bir törenle açıldı. Süs bitkisi, peyzaj ile bahçe sanatları ürünleri, iş makineleri ile ekipmanları, sulama sistemleri, saksı üretimi, kent ve bahçe mobilyaları, çocuk oyun grupları gibi geniş bir yelpazenin sunulduğu fuarı 11-14 Eylül tarihleri arasında tüm vatandaşlar ücretsiz olarak ziyaret edebilecek.



“Üretilen her ürünü katma değere dönüştüreceğiz”


Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Alemdar, Sakarya’da bu sektörde üretilen her ürünü katma değere dönüştürerek geliştireceklerini ifade ederek, “Sektörümüzün en önemli şansı Sapanca’mızın yapısının buna uygun olmasıdır. Yıllarca ithal ettiğimiz ürünleri artık bizler yetiştiriyoruz. Bu konuda sadece yetiştirmek yetmez. Ürettiğimiz her ürünü katma değere çevirerek geliştirmek durumundayız. Bu hususta şehir olarak uluslararası alanda ve ülkemizde önemli bir paya sahibiz ve bunu geliştirmeye devam edeceğiz. Uluslararası önem kazanmış, fuarla inşallah üretimi ve satışı geliştireceğiz. Bu fuarın gerçekleşmesinde tüm paydaşlarımızın katkısı büyük. Tüm paydaşlarımıza teşekkür ediyorum” dedi.



“Şehrimize daha büyük bir fuar alanı kazandırmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz”


Sakarya’ya dünya çapında fuarlara imkan tanıyacak büyük bir fuar alanı kazandırmak için hazırlık yaptıklarını ve alternatif alanları belirlediklerini ifade eden Alemdar, “Sektöre her alanda destek vermeye devam edeceğiz. Şehrimize daha büyük bir fuar alanı kazandırmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu konuda alternatif alanlar belirledik. Özellikle fuarcılık alanında hangisinin daha cazip olacağı noktasında araştırmalarımızı sürdürüyoruz. Büyüklerimizin sözüyle ‘Başlamış iş bitmiş iştir’ sözüyle hareket ederek en iyisini yapabileceğimizi düşünüyorum Şehre yakışır yeni bir fuar alanı için çalışıyoruz. Süs bitkiciliği ve peyzajda Sakarya markasını inşallah tüm dünya tanıyacak” diye konuştu.



“Atılan doğru adımlar sektörün şehrimizde büyümesine vesile olmuştur”


Törende konuşan Sakarya Valisi Yaşar Karadeniz, “Üretmek kalkınmanın birinci aşaması ama pazarlamak da bir o kadar önemlidir. Sakarya bitkicilik sektöründe bunu başardı. İnşallah bu başarı artarak devam edecektir. Atılan doğru adımlar sektörün şehrimizde büyümesine vesile olmuştur. Özellikle uluslararası alanda çok önemli bir noktaya gelmiştir. Ben bu vesileyle fuarın başladığı günden bugüne kadar emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.



“Sektörde Türkiye’nin en büyüğü pozisyonundayız”


Fuar Koordinatörü Remzi Adıyaman ise, “Fuarımızın bu yıl 7’ncisini düzenleniyoruz. 60 bin metrekare alan üzerinde düzenlenen fuarımızla sektörde Türkiye’nin en büyüğü pozisyonundayız. Bu yıl 20 ülkeden alım heyeti gelecek. 200 firma fuara katılıyor. Ben firmalarımıza katılımlarından dolayı teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.



Sakarya, PSB Anatolia ile kapılarını dünyaya 7’nci kez açtı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Serdar Denktaş’tan Türk birliği kurulması çağrısı KKTC’nin Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın 100. doğum yılı ve KKTC’nin 50’inci kuruluş yılı anısına Eskişehir’de düzenlenen özel sergiye katılan eski KKTC Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş, "Dünya hakikaten belli ki Kıbrıs’ta bir çözüm istemiyor. Biz de çözüm olmasa bile, bugüne kadar Kıbrıslı Türk’e verilen sözler yerine getirilmemiş olsa bile diyoruz ki, ’Biz yaşamaya devam edeceğiz. Türk devletleri bizimle daha sıkı iş birliği kursa, bir Türk birliği kurulsa dünya bir yana biz bir yana çok daha iyi bir yaşam içinde yolumuza devam ederiz" dedi. ’Fotoğraflarla Rauf R. Denktaş Sergisi’nin açılış programı gerçekleştirildi. Eskişehir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Güzel Sanatlar Galerisi’nde saat 15.30’da programa Rauf R. Denktaş’ın oğlu Serdar Denktaş da katılım sağladı. Denktaş, ilk olarak protokol mensuplarının eşliğinde sergiyi gezdi. Ardından açılış kurdelesinin kesilmesiyle birlikte saat 16.00’da Denktaş’ın konuşmacısı olduğu bir panel düzenlendi. "Bizden ’Türkçe konuşan Kıbrıslılarız’ diyen yeni bir nesil yetişiyor" Panelde konuşan Serdar Denktaş, "Şimdi bütün dünya Kıbrıslı dendiğinde adanın Helen adası olduğunu düşünerek hareket ediyor. Rum tarafına ’Adanın tek hakimi sensin’ diyor. Rum tarafına ’Tek muhatap sensin’ deniyor. Böylesi bir ortamda dış güçlerin de baskısıyla ve bizim kendi iç yanlışlarımızla. Çünkü çocuklarımıza geçmişimizi ders olarak vermiyoruz. Bizden ’Türkçe konuşan Kıbrıslılarız’ diyen yeni bir nesil yetişiyor. Bunu önlemenin tek yolu var. Hem Türkiye’de hem Kuzey Kıbrıs’ta, nasıl ki biz Türkiye tarihi derslerini okuyorsak, Kıbrıs-Türk tarihi derslerini orada da burada okutmak. Birbirimizle lise çağlarında, ortaokul çağlarında daha sıkı bir araya gelmek, Denktaş’ın aklında olan o Türkiye ana vatan, yavru vatan gücünün o güçlü bağını daha da güçlendirmeyi başarmak zorundayız" dedi. "Şimdi artık farklı bir yola girilmek isteniyor, ’iki devlet bir çözüm’ deniyor" Denktaş, Kıbrıs’tan geleceğe yönelik kararlar alırken bu kararların Türkiye’siz hedefe götürülemeyeceğini, yıllardır devam eden hedefsizlikten kurtulup yeni bir hedefe yönelmeleri gerektiğini birlikte karara bağlayıp Ankara’yla dünyaya duyurmak zorunda olduklarını vurguladı. Serdar Denktaş, "Bir yere varmak için 2 toplumlu kesimli federasyonla 50 yıldır görüşüyoruz. Bu anlaşıldı. Eskiden Denktaş’ı suçlarlardı ’Mr. No’ diye ama Annan planında da, hemen ardından gelen Crans-Montana sürecinde de anlaşıldı ki, biz değildik çözümün önündeki engel. Türkiye değildi çözümün önündeki engel. Çözümün önündeki en büyük engel Rumlara, ’Adanın sahibi sensin’ diyen Birleşmiş Milletler ve şımarıklıkla kendisini Kıbrıslı olarak addedip bizi azınlık sayan Kıbrıslı Rumlar. Avrupa’nın şımarık çocukları. Şimdi artık farklı bir yola girilmek isteniyor, ’İki devlet bir çözüm’ deniyor. Hedef doğru, yürüdüğümüz yol yanlış. Şu anda yürüdüğümüz yolla o hedefe varmak çok mümkün görünmüyor. Dolayısıyla yolumuzdan düzenlemeler yapmak durumundayız ama hedeften şaşmadan. Çünkü adada artık başka bir çare yok" şeklinde konuştu. "Türk askerinin varlığı adada istikrarı sağlamıştır" Ayrıca 1960 Cumhuriyeti’ni kurarken eşit ortak olduklarına da dikkat çeken Denktaş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Nüfus emsaliyeti 70’e 30’du, ama eşit ortaktık. Adanın tüm varlıkları, tüm zenginlikleri yüzde 50, 50 iki toplum arasında paylaşılmıştı. Egemenlikte eşitlik, sahiplilik de eşitlik. Rum bunu işgal etmeye kalktı 63’te, direndik. 74’ten sonra da doğuştan gelen hakkımızı kendimiz olarak kurtardığımız topraklardan kendi devletimizi, kendi evimizi kurduk. Aynı yolda 2 iyi komşu olarak yaşayabiliriz, yaşamalıyız da. Öylesi bir şeyi başarmanın tek yolu da adada Türk askeri varlığının devamıdır. Türk askerinin varlığı adada istikrarı sağlamıştır. Rum için de, bizim için de. 74 öncesinde Rum’un 2 bin dolar fert başına düşen milli geliri vardı. Asker oradadır diye Rum yatırımcı kendi ağızlarından kullandığı ifadeyle söylüyorum. ’Türk askeri buradadır, bizim deliler bir şey yapamaz artık’ diyerek yatırımlarını başlattılar. Uluslararası kredilere ulaşımları var. Yatırımlarını geliştirdiler. Şimdi 24-25 bin dolar fert başına düşen milli gelirleri var. Askerin varlığı sayesinde." "Türkiye’yle Kıbrıs arasındaki ilişkilerde 2 kardeş devlet ilişkisini bütün dünyanın gözüne sokmalıyız" Güney-Kuzey arasında geçişler artık serbestleştiğini ve gidiş geliş olduğunu belirten Serdar Denktaş, "Rum geçerken asker var, ’Yasalara uygun davranayım’ diyerek geçiyor Türk geçerken asker var, ’Rum’un aklı sıkmaz, bana bir şey yapsın’ diyerek güvenle geçiyor ve hakikaten bugüne kadar ciddi bir sorun yaşanmadı. Bu askerin varlığının devam etmesinin yolu adada, iş birliği ile çalışmaya başlayacak 2 ayrı devletin oluşmasıyla mümkün olacaktır. Oraya varmak için önce kendi insanımıza devlet gibi bir devlet olduğumuzu hissettirmek zorundayız. Birbirimizle, Türkiye’yle Kıbrıs arasındaki ilişkilerde 2 kardeş devlet ilişkisini bütün dünyanın gözüne sokmalıyız. Rum tarafına çok daha güçlü bir ekonomik sesle cevap verebilmeliyiz. Attıkları her adıma hem hukuken hem siyaseten hem ekonomik açıdan. Denktaş’ın bizden beklediği budur diye düşünüyorum. Bütün dünyaya eşit olduğumuzu hem hissetmek hem hissettirmek hem kabul ettirmek. Zaman alacak mı? Alacak. Ölmeyiz. Siyaseten tanınmama ısrarı devam edecek mi dünyada? Edecek. Tanımasalar da biz varız. Birçoğumuzu bugün ilk defa görüyorum, ama ben sizi ilk defa görüyorum diye yok sayılmazsınız. Varsınız, isminiz ve cisminizle her şeyinizle varsınız. Dünya görmek istemese de tüm eksik ve yanlışlarımıza rağmen biz de varız. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti, 20’nci yüzyılda bir mücadele sonrası kurulmuş 2’nci bağımsız Türk devleti. Bu Türk devletini de yaşatmak boynumuzun borcu" ifadelerini kullandı. "Dünya hakikaten belli ki Kıbrıs’ta bir çözüm istemiyor" Serdar Denktaş, "Dünya hakikaten belli ki Kıbrıs’ta bir çözüm istemiyor. Biz de çözüm olmasa bile, bugüne kadar Kıbrıslı Türk’e verilen sözler yerine getirilmemiş olsa bile diyoruz ki, ’Biz yaşamaya devam edeceğiz.’ Bunun için de Türkiye’nin öncülüğünde olan aslında o Türk devletleri var ya hani Rusya dağılınca devlet olarak çıktılar ortaya. O Türk devletleri bizimle daha sıkı iş birliği kursa, bir Türk birliği kurulsa dünya bir yana biz bir yana çok daha iyi bir yaşam içinde yolumuza devam ederiz. İnşallah o günleri de biz görmesek de çocuklarımız görecektir" diye konuştu. Programa, KKTC’nin kurucusu Rauf Denktaş’ın oğlu eski KKTC Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş’ın yanı sıra Vali Yardımcısı Okan Leblebici, Vali Yardımcısı Oğuz Şenlik, İl Jandarma Komutanı Tuğgeneral Erhan Demir, Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç, İl Kültür ve Turizm Müdürü Bülent Avnamak, diğer protokol mensupları, gaziler ve sanatseverler katılım sağladı.
Çankırı KOAH hastaları Hititlerden kalan tuz mağarasında şifa bulacak Çankırı’da hayata geçirilecek olan projede KOAH hastaları, Hititlerden kalan tuz mağarasında tedavi edilecek. Çankırı’da hayata geçirilecek olan ‘Daha Güçlü Bir Nefes Projesi’ protokol imza töreni ve basın toplantısı yapıldı. Çankırı Valiliği, Çankırı Belediyesi, Çankırı Karatekin Üniversitesi, Çankırı İl Sağlık Müdürlüğü, Çankırı Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü, Çankırı Özel Karatekin Hastanesi, Tuz Rehabilitasyon ve Sağlık Turizmi Derneği ve Türkiye Yeşilay Cemiyeti Çankırı Şubesinin işbirliği ile gerçekleştirilecek proje çerçevesinde Çankırı’da Hititler döneminden kalan ve yerin 150 metre altında bulunan ve "Yer Altı Tuz Şehri" olarak adlandırılan tuz mağarasında, KOAH hastalarına yönelik farklı sosyal, kültürel ve sağlık etkinlikleri gerçekleştirilerek mağara içerisinde nefes darlığı çeken hastalara tuz ortamındaki havaya maruz kalmaları ve etkin zaman geçirmeleri sağlanacak. İlk programı, 24 Eylül- 8 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan projede, seramik atölyesi, ebru sanatları atölyesi, müzikal etkinlikler, drama etkinlikleri, sinema ve şiir etkinlikleri, sağlıklı spor etkinlikleri, fiziksel egzersiz etkinlikleri ve uzman görüşleri gibi çeşitli etkinlikler düzenlenecek. "Yeraltı tuz şehirde yapılan tedavinin önemini somut olarak göreceğimize inanıyoruz" Tuz mağarasında yapılan projenin olumlu geçeceğine inandığını belirten Çankırı Valisi Mustafa Fırat Taşolar, “Projeye katılan hastalarımız, ilk geldikleri ve seansı bitirdikleri zaman aralığında çok ciddi manada testlere tabii tutulacaklar. 15’inci günün ardından çıkan sonuçlarda yeraltı tuz şehirde yapılan tedavinin önemini somut olarak göreceğimize inanıyoruz” dedi. Projenin 15 seanstan oluştuğunu kaydeden Yeşilay Çankırı Şube Başkanı İsmail Özcan ise, “Bu projede, KOAH hastalarının yeraltı tuz şehrinde uzun zaman ve etkin bir süre geçirmelerini sağlanarak solunum fonksiyonlarındaki olumlu değişimleri tespit edilecek. kan ve solunum testleri ile bu durumun desteklenmesi, aynı zamanda Çankırı’nın sağlık turizminin tanıtımı potansiyelinin artırılması amaçlanmaktadır. Proje kapsamında Türkiye’nin farklı şehirlerinden Türkiye Yeşilay Cemiyeti Şube Başkanlıkları aracılığıyla KOAH hastaları yer altı tuz şehrine davet edilecektir. “Daha Güçlü Bir Nefes” Projesindeki paydaşlarımızın destekleri ve katkılarıyla tuz mağarasında 15 gün süresince 09.30-15.30 saatleri arasında ilgili uzmanlar ve gönüller aracılığıyla KOAH hastalarımıza yönelik farklı sosyal, kültürel ve sağlık etkinlikleri gerçekleştirilerek mağara içerisinde KOAH hastalarının tuz ortamındaki havaya maruz kalmaları ve etkin zaman geçirmeleri sağlanacaktır” diye konuştu. Projenin amacı, hastaların tuz mağarasında tedavi görmesi olduğunu söyleyen Çankırı İl Sağlık Müdürü Dr. Hüseyin Sarıkaya, “Buradaki tüm amacımız, hastalarımızın yeraltı tuz şehrinde fayda görmesidir. Türkiye genelindeki tüm hastalarımızın, Çankırı’da tedavi olmalarını sağlayan emeği geçen herkese teşekkür ederim” ifadelerini kullandı.