Son Dakika
|
Galatasaray, Hollanda'da sonunu getiremedi
Netanyahu: "Orduya yoğun bir savaşa hazırlanması talimatı verdim"
Kahramanmaraş’ta 4.1 büyüklüğünde deprem
Mersin’de suç işledi Suriye’ye kaçtı, 10 yıl sonra Türkiye’ye dönünce yakalandı
Otomobil, kavşaktan dönen kamyona arkadan çarptı: 3 ölü
Beşiktaş'ta flaş gelişme!
Meksika’dan Trump’ın gümrük vergisi kararına karşı misilleme uyarısı
Peygamber Efendimize hakaret eden suç makinesi 10 ay hapis cezasına çarptırıldı
Güzellik merkezine silahlı saldırı
Bitlis’te 4.3 büyüklüğünde deprem
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Abone
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Asayiş
Spor
Video
Yerel
Belgesel
Daha
Fotogaleri
Aktüel
Sağlık
Çevre
Magazin
Kültür Sanat
Eğitim
Teknoloji
Hava Durumu
Tüm Haberler
Tüm Manşetler
RSS
Whatsapp
İHA Kurumsal
EN
Sudan’s Artists Struggle Amid War and Displacement
Netanyahu: "Orduya yoğun bir savaşa hazırlanması talimatı verdim"
Samsun’da yangın: Evde mahsur kalanları itfaiye kurtardı
Putin: "Ukrayna’nın nükleer silah edinmesi halinde Rusya, elindeki tüm silahları kullanacak"
Lübnan’ın güneyinde sivillerin geri dönüşü devam ediyor
Mustafa Cengiz kabri başında anıldı
İstanbul’da sahte içkiden 3 kişi hayatını kaybetti
Ankara’nın yeni stadyum kompleksi hızla tamamlanıyor
Türkiye’nin en ekonomik Kayak Merkezi, sezonu açıyor
MSB: “Son bir haftada 72 terörist etkisiz hâle getirilmiştir”
SAĞLIK
Trafik kazası geçiren Gamzenur’dan tedavisinin ardından teşekkür ziyareti
28 Kasım 2024 Perşembe - 21:23:39
Bitlis’teki trafik kazasında ağır yaralanan 12 yaşındaki Gamzenur Gönenç, tedavisinin ardından Tatvan Devlet Hastanesi Başhekimi ve Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Gökmen Reyhanlı’ya teşekkür ziyaretinde bulundu. Geçtiğimiz Mayıs ayında geçirdiği kaza sonrası ambulansla Tatvan Devlet Hastanesi’ne getirilen 12 yaşındaki Gamzenur Gönenç, Başhekim Op. Dr. Gökmen Reyhanlı’nın gözetiminde tedavi altına alındı. Yoğun bakımda bir hafta boyunca titizlikle takip edilen Gamzenur’un durumu stabil hale geldikten sonra servise çıkarıldı. Burada bir hafta daha tedavi gören Gamzenur, tamamen iyileşerek düzenli kontrollere gelmek üzere taburcu edildi. Sağlığına kavuşan Gamzenur Gönenç ve ailesi, Başhekim Op. Dr. Gökmen Reyhanlı’yı ziyaret ederek, tedavi sürecindeki ilgi ve emeklerinden dolayı kendisine ve hastane personeline teşekkürlerini iletti.
28 Kasım 2024 Perşembe - 17:07
Sağlık ekipleri karlı yolları aştı köyde yaşayan hastanın imdadına yetişti
Erzincan’ın Çayırlı ilçesinde karlı yolları aşan sağlık ekipleri 50 yaşındaki tansiyon hastası vatandaşın imdadına yetişti. Erzincan’da yağan yoğun kar yağışının ardından kapanan köy yollarında yol açma çalışmaları İl Özel İdaresi ekipleri tarafından sürdürülürken köylerde ikamet eden hastaların imdadına paletli ambulanslarla sağlık ekipleri yetişiyor. Çayırlı ilçesinin Çataksu köyünde 50 yaşındaki tansiyon hastası vatandaşın ihbarı üzerine harekete geçen sağlık ekipleri karlı yolları aşarak köye ulaştı. İlk müdahalesi köyde yapılan hasta paletli ambulansla Çayırlı İlçe Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı.
28 Kasım 2024 Perşembe - 15:19
Yeni yönetmelik gereksiz ilaç kullanımını önlemeyi hedefliyor
Denizli İl Sağlık Müdürü Uz. Dr. Berna Öztürk, Sağlık Bakanlığı tarafından yürürlüğe giren yeni ‘Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’ hakkında açıklamalarda bulundu. Yönetmelikle gereksiz ilaç kullanımını önlemenin hedeflendiğini belirten Uz. Dr. Öztürk, "Vatandaşlarımızda özellikle şu alışkanlığı kazandırmak istiyoruz; sağlıkla alakalı herhangi bir endişeleri olduğunda akıllarına ilk olarak aile hekimlerimizin gelmesi ve aile hekimlerimize güvenle başvurmalarını istiyoruz ” dedi. Yeni Yönetmeliğin Türkiye’de sağlık hizmetlerinin kalitesini artırmak eş güdümlü olarak vatandaş ile çalışan memnuniyetini arttırmak amacıyla yürürlüğe girdiğini belirten İl Sağlık Müdürü Uz. Dr. Berna Öztürk, yönetmelikle hangi yenilikler yapıldığı, bunların sağlık hizmetlerine nasıl yansıyacağı konusunda bilgi verdi. “Her şeyden önce vatandaşlarımızın aile hekimlerimiz tarafından koruyucu sağlık hizmeti gerçekleştirmek” Denizli’de 1. basamak sağlık hizmetlerinde 132 Aile Sağlığı Merkezi’nde 356 Aile Hekimi ve aile sağlığı çalışanları ile hizmet verildiğini ve Denizli’de aile hekimi birimi başına düşen nüfus ortalamasının 2 bin 976 olduğunu belirten Denizli İl Sağlık Müdürü Uz. Dr. Berna Öztürk, “Denizli’mizde 1. basamak sağlık hizmetlerinde 132 Aile Sağlığı Merkezimizde 356 Aile Hekimimiz ve aile sağlığı çalışanlarımız ile hizmet veriyoruz. Aile Sağlığı Merkezlerimizde tanı ve tedavi edici sağlık hizmetleri ile birlikte, vatandaşlarımıza sağlık danışmanlığı, aile planlaması ve koruyucu sağlık hizmetlerini yürütmekteyiz. İlimizde aile hekimi birimi başına düşen nüfus ortalaması 2 bin 976 olup İl Sağlık Müdürlüğü olarak nüfusun yoğun olduğu yerlerde Aile Sağlığı Merkezi açarak Aile Hekimi Birimi başına düşen nüfuslarımızı düşürmeyi hedefliyoruz. Eski Yönetmeliğimiz, bir aile hekimimize 4000’e kadar nüfusun kayıtlı olabilmesine izin veriyordu. Yeni yönetmelikle bu nüfus 3500’e düşürüldü. Yani artık 3500 nüfusu olan bir aile hekimine vatandaşlarımız kayıt olamayacaklar. Böylelikle vatandaşlarımıza daha fazla vakit ayrılabilmesi bu sayede aile hekimlerimizin asli görevlerinden olan koruyucu sağlık hizmetinin daha etkin sunulabilmesi vatandaş ve çalışan memnuniyetinin arttırılması hedeflenmektedir. Bakanlığımızın temel anlayışı; vatandaşlarımızın hastalanmadan sağlıklı kalmalarını sağlayabilmek olup bunun için de her şeyden önce vatandaşlarımızın aile hekimlerimiz tarafından koruyucu sağlık hizmetlerinin yapılabilmesidir. Koruyucu sağlık hizmetleri; erken teşhis, önlenebilir hastalıkların önlenmesi ve uzayan insan ömrünün bedensel, ruhsal ve sosyal olarak iyilik halinde geçmesini sağlamaktır. Bu amaçla; bebek ve lohusa izlemleri, aşılamalar, çocukluk çağı taramaları, kanser taramaları, hipertansiyon, kardiyovasküler hastalıklar, obezite, diyabet açısından sağlıklı bir kronik hastalık takibi yapılması ve yaşlılık izlemleri sayesinde yaşlılarımızın sağlığının takibi yapılmasıdır” diye konuştu. "Gereksiz İlaç Kullanımını Önlemek Hedeflenmekte” Aile hekimlerinin bundan sonra ilaç yazamayacağı iddialarını da açıklık getiren Uz. Dr. Öztürk, “Akılcı olmayan ilaç kullanımı, insanlarda bazı ilaçlara karşı direnç gelişmesine, hastalıkların tekrarlamasına veya uzamasına, tedavi maliyetlerinin artmasına neden oluyor. Şu anda Türkiye’de bin kişiye düşen günlük antibiyotik kullanım miktarı, OECD ortalamasından 2,5 kat daha yüksektir. Gereksiz antibiyotik ve ilaç kullanımı, küresel bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Sağlık Bakanlığımızın açıkladığı yeni aile hekimliği yönetmeliği, aile hekimlerinin tanı ve tedavisine müdahale etmiyor, reçete yazma özgürlüğünü de ortadan kaldırmıyor aksine tüm dünyada ve özellikle ülkemizde en büyük sağlık problemlerinden birisi olan antibiyotik direncinin önlenmesi için gereksiz antibiyotik kullanımını sınırlandırmayı amaçlıyor. Denizli’de özveri ile çalışan tüm aile hekimlerimiz ile birlikte zaten yıllardır antibiyotik kullanımı üzerine çalışıyoruz. Bakanlığımız yeni yönetmelikle; akılcı ilaç uygulamalarını teşvik ediyor; aşırı kullanımının başkaca sağlık sorunlarına yol açtığını bildiğimiz bazı mide ilaçları (PPİ) ve bazı ağrı kesici ilaçların da dikkatli kullanılmasını teşvik ediyor. Şüphesiz; halkımızın sağlığı ve geleceği açısından büyük önem taşıyan bu konuda aile hekimlerimiz de vatandaşlarımız da gerekli hassasiyeti göstereceklerdir. Bu nedenle vatandaşlarımızın, tavsiye üzerine ilaç kullanmasını istemiyor, bunun yerine ilaç kullanmadan önce hekimine danışmalarını, böylece gereksiz ilaç tüketiminin önüne geçmek istiyoruz” dedi. “Hastalar sağlıkla alakalı endişeleri olduğunda akıllara ilk olarak aile hekimlerinin gelmesini ve güvenle başvurmalarını istiyoruz” Yeni yönetmelikle aile hekimi ile kayıtlı nüfus arasındaki bağın güçlendirilmesinin amaçlandığını belirten İl Sağlık Müdürü Uz. Dr. Berna Öztürk, vatandaşların 2. ve 3. basamak sağlık kuruluşlarından önce aile hekimine başvurmalarının teşvik edildiğini vurguladı. Aile hekimlerinin iyi bir korucu sağlık hizmeti verildiği takdirde hasta olan vatandaşların sayısı azalacağını ve vatandaşların özellikle sağlıkla alakalı endişeleri olduğunda akıllara ilk olarak aile hekimlerinin gelmesi ve aile hekimlerine güvenle başvurmalarını istediklerini belirten Uz. Dr. Öztürk, “Koruyucu sağlık hizmetleri bir ülkenin gelişmişliği ile paralel ilerler ve gelişmişliğin göstergesidir. Biz aile hekimlerimizle iyi bir korucu sağlık hizmeti verebilirsek hasta olan vatandaşlarımızın sayısı azalacaktır. Bu da hastalıktan dolayı kişinin kaybedilmesi, ilaç, hastane ve tetkik masrafları hepsinin önlenebilir olması, hem 2. basamak hem de 3. basamak sağlık hizmetlerinin rahatlaması demektir. 2. basamak dediğimiz devlet hastaneleri; yatarak tedavi olunabilecek, ileri tetkiklerle tanısı konulabilecek, yoğun bakımların olduğu, cerrahi müdahalelerin, ameliyatların yapılabileceği yataklı tedavi kurumlarıdır. Aynı şekilde 3. basamak üniversite hastanelerimizin asli görevi; 2. basamakta çözülemeyen daha komplike vakaların, araştırılarak tanı konulacak hastalıkların tanılarının konulduğu, araştırmaların ve tedavilerinin yapıldığı, yatarak tedavi hizmetinin verildiği sağlık kurumlarımızdır. Bugün gerekli devlet hastanelerimiz, gerek üniversitelerimizin hasta kayıtlarına baktığımızda rutin de kullanmakta oldukları ilacın reçetesini yenilemek için gelen vatandaşlarımızın sayısının azımsanmayacak kadar çok olduğunu görebilmekteyiz. Buralarda oluşan yoğunluklar; gerçekten araştırılması ve daha fazla zaman ayrılması gereken hastalara yeterli zaman ayrılamamasına, sağlık hizmeti kalitesi ve etkinliğinin azalmasına neden olmaktadır. Bu nedenle; aile hekimliği uygulama yönetmeliğinde hastalık yüküne göre bir çalışma yapılmış olup önümüzdeki süreçte hastanelerimizde aile hekimlerimiz için randevu kontenjanları oluşturularak aile hekimleri kendi hastalarına gereken hallerde hastanelerden öncelikli randevu alabilir hale gelecektir. Yani zaten gerekli bir durum olduğunda aile hekimlerimiz hastasını 2. basamak ya da 3. basamak sağlık kuruluşuna kendisi yönlendirebilecektir. Yeni yönetmelikle, vatandaşlarımızın seçtikleri aile hekimlerine yılda en az iki kez başvurmalarını istememizin temel nedeni de budur. Bu sayede sağlık sistemi üzerindeki yükün doğru şekilde dağıtılması hedeflenmektedir. Vatandaşlarımızda özellikle şu alışkanlığı kazandırmak istiyoruz; sağlıkla alakalı herhangi bir endişeleri olduğunda akıllarına ilk olarak aile hekimlerimizin gelmesi ve aile hekimlerimize güvenle başvurmalarını istiyoruz ” dedi.
28 Kasım 2024 Perşembe - 15:18
Şehzadeler Belediyesi’nden kırsal mahallelerde diş sağlığı desteği
Şehzadeler Belediyesi, Toplum Ağız ve Diş Sağlığı Haftası kapsamında kırsal mahallelerdeki okullarda öğrenim gören 850 öğrenciye diş fırçası ve macunu dağıtarak ağız ve diş sağlığının önemine dikkat çekti. Başkan Gülşah Durbay, sağlıklı bireyler için ağız hijyeninin temel bir unsur olduğuna vurgu yaptı. Şehzadeler Belediyesi, Toplum Ağız ve Diş Sağlığı Haftası kapsamında farkındalık oluşturmak ve gelecek nesilleri bilinçlendirmek amacıyla anlamlı bir etkinlik gerçekleştirdi. Belediye ekipleri, kırsal mahallelerdeki okulları ziyaret ederek, toplam 850 öğrenciye diş fırçası ve diş macunu dağıttı. Etkinlikte, ağız ve diş sağlığının korunması için temel bilgiler aktarılırken, düzenli bakımın önemi vurgulandı. Belediye tarafından organize edilen etkinlikte, çocuklara diş fırçalamanın doğru teknikleri uygulamalı olarak gösterildi. Ayrıca, sağlıklı beslenmenin ve düzenli diş kontrolünün ağız sağlığındaki rolü anlatıldı. Etkinlik sırasında, Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay’ın mesajı da öğrencilere iletildi. Başkan Durbay mesajında, “Ağız ve diş sağlığı, bireyin genel sağlığını doğrudan etkileyen önemli bir konudur. Çocuklarımızın erken yaşta bu bilince sahip olmaları, onların sağlıklı bir gelecek inşa etmelerine katkı sağlayacaktır. Şehzadeler Belediyesi olarak her zaman çocuklarımızın yanında olmaya ve onların sağlıklı gelişimine destek vermeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı. Öğrenci velileri, öğrenciler ve öğretmenler de katkılarından dolayı Şehzadeler Belediyesine teşekkür etti.
Çok Okunan Kategori Haberleri
1
27 Kasım 2024 Çarşamba- 12:03
Van’da aynı anda 3 yemek borusu kanseri ameliyatı
2
27 Kasım 2024 Çarşamba- 14:16
Erzincan İl Sağlık Müdürü Tekin, Aile Hekimliği Yönetmeliği’ndeki yenilikleri anlattı
3
28 Kasım 2024 Perşembe- 09:52
Uzmanlar uyarıyor: “Normal doğum önerdiğimiz bir süreç, sezaryen büyük ameliyatlar sınıfında"
4
28 Kasım 2024 Perşembe- 11:03
Yakın zamanda doğum yapan anne-kız, doktoru bile şaşırttı
5
28 Kasım 2024 Perşembe- 12:49
Masum görünen tehlike: Kar yemek ve kar suyu tüketmek tehlike saçıyor
10 Kasım 2024 Pazar - 08:19
Annesinin yıllardır ’dik dur’ dediği genç, 3 saatte 5 santim uzadı
Antalya’da uzun süredir annesinden “Dik dur” uyarısı alan 17 yaşındaki Burak Kahya, ailesi tarafından korse ile tedavi edilebilir düşüncesiyle özel bir hastanede görev yapan Doç. Dr. Ömer Bozduman’a götürüldü. Bozduman; değerlendirmesinde, Kahya’nın kifoz olduğunu ve kamburluğunun normalin çok üstüne çıktığını tespit ederek, cerrahi müdahalede bulundu. Sağlığına kavuşan ve boyu ameliyat sonrası 5 cm uzayan 11. Sınıf öğrencisi Kahya, “Ameliyat çok iyi geçti, özgüvenim yerine geldi. Artık dışarı çıkmaktan korkmuyorum” dedi. 17 yaşındaki lise öğrencisi Burak Kahya’nın kambur duruşunun gözle görülür seviyede artmasının ardından annesi Ayşe Kahya, Memorial Antalya Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Ömer Bozduman’dan randevu aldı. Kahya, burada yaklaşık 3 saat süren Kifoz ameliyatıyla kamburluğudan kurtuldu, boyunda ise 5 santim uzama oldu. Çocukluk yaşlarından itibaren oğlunu sürekli olarak dik durması yönünde uyaran Ayşe Kahya, oğlunun geçici olarak düşündüğü rahatsızlığı için, belki korse takılabilir düşüncesiyle hastaneye gittiklerini ifade etti. Oğlunun rahatsızlığını hastanede öğrendiklerini dile getiren Kahya, “Burak’ın şansından Doç. Dr. Ömer Bozduman hoca ile tanıştık, Burak’ta geçici bir kamburluk olmadığını, kifoz olduğunu öğrendik. Ömer hoca platin koyulacağını anlattı, onayladık. 22 Ağustos’ta geldik, 29 Ağustos’ta ameliyatımız oldu. Burak şimdi iyi, dik duruyor” ifadelerini kullanırken, Doç. Dr. Ömer Bozduman ise, “Müdahale etmemizdeki temel amaç; bu eğriliğin daha da artmasının, iç organ ve akciğer kapasitesinin azalmasının önüne geçmektir” dedi. “Burak, ameliyattan sonraki gün kalkıp yürüdü” Doç. Dr. Ömer Bozduman, Burak Kahya’nın ailesi tarafından duruş bozukluğu şikayetiyle getirildiğini belirterek, şu ifadelere yer verdi: “Annesi sürekli kambur şekilde durduğunu ve dik durması gerektiği yönünde uyardığını ifade etti. Bu duruş bozukluğunu incelerken, kamburluğunun artmış olduğunu tespit ettik. Gerekli radyolojik değerlendirmeler ve klinik değerlendirmelerden, bunun ameliyat endikasyonu çerçevesinde ilerlediğini ve giderek çocuğun akciğer kapasitesinde azalma ve efor düşüklüğüne neden olacağını öngördük. Zaten, hastanın efor kapasitesinde azalma vardı. Cerrahi ameliyat önerdik. Ameliyatımızda posterior enstrümantasyon dediğimiz Vida-Rot sistemleriyle bu eğriliği mümkün olduğu kadar düzelttik. Burak, ameliyattan sonraki gün kalkıp yürüdü.” Her insanda anatomik bir kamburluk olduğuna değinen Doç. Dr. Ömer Bozduman, şöyle devam etti: “Buna kamburluk değil, kifoz deriz. Bu derece yaklaşık 35 ile 55 derece arasındadır. Bu 55 ile 70 derece arasında olan küçük çocuklarda korse ve fizik tedavi, yetişkinlerde korse olmadan fizik tedavi öneriyoruz. Ama bu 70, 72, 75 derecelerin üzerine çıktığı zaman özellikle ileri derecede artış olanlarda cerrahi endikasyonu vardır ve müdahale ediyoruz. Müdahale etmemizdeki temel amaç, bu eğriliğin daha da artmasının, iç organ ve akciğer kapasitesinin azalmasının önüne geçmektir.” “Tümör ya da travmaya bağlı gelişen organik gruplara genelde cerrahi yapıyoruz” Doç. Dr. Ömer Bozduman ayrıca ailelerin en çok duruş bozukluğu şikayeti ile evlatlarını getirdiklerini belirtek, “Poliklinik başvuruların en sık olanı, “Çocuk çok fazla telefonla oynuyor ve öne eğiliyor” şeklinde geliyor. Sağlıkta, bu tür duruş bozukluğuna neden olan organik bir problem var. En sık gördüğümüz omurlarda kamalaşma dediğimiz, Scheuermann kifozu gibi ya da ankilozan, spondilit ve romatolojik hastalıklar ya da sekonder dediğimiz enfeksiyon, tümör ya da travmaya bağlı gelişen organik gruplara genelde cerrahi yapıyoruz. Organik olmayan, yani altta yatan bir nedeni olmayan, çocuğun sadece duruş bozukluğu olan durumlarda; fizik tedavi veya korse gibi tedavi yöntemlerini kullanıyoruz. Korseleri genellikle de bu Scheuermann dediğimiz gruplarda özellikle büyüme çağında öneriyoruz. Mutlaka, fizik tedavi egzersizleri ekliyoruz ve takip ediyoruz. Ama gelişimini tamamlamış, eğrili ileri derecede olan hastalarda bir korse yetersiz kalıyor. Fazla ilerleyen kamburluklarda, fizik tedaviyle çok fayda göremediğimiz için cerrahi öneriyoruz” ifadelerini kullandı. “Hiç resmimiz yoktu” 17 yaşında geçirdiği operasyonla kamburluğu düzelen Burak Kahya’nın annesi Ayşe Kahya, şu ifadelere yer verdi: “1-2 yıldır hafif kambur halini fark ediyordum ama çocuğa sürekli baskı yapıyordum. “Dik dur oğlum” diyordum, onun dik durabildiğini ama durmadığını düşünüyordum. Hekim, belki çözüm için korse önerir düşüncesiyle hastaneye geldim. Burak’ta geçici bir kamburluk olmadığını, kifoz olduğunu öğrendik. Ömer hoca platin koyulacağını anlattı, onayladık. 22 Ağustos’ta geldik, 29 Ağustos’ta ameliyatımız oldu. Burak iyi şimdi, dik duruyor. Doktorumuzun ve benim boyumu geçti. Rahatsızlığı akciğerlerine baskı yaptığı için, daha önce okulda çok devamsızlığı oluyordu. Ameliyattan sonra bu durumu aştık. Ameliyat sayesinde akciğerlerimiz rahat etti, Burak devamlı kambur durduğu için fotoğraf çekilmeyi sevmezdi. Hiç resmimiz yoktu. Oğlumun özgüveni yerine geldi. Operasyonun ardından boyu 5 cm uzadı, boyu 172 cm idi 177 cm oldu.” “Dışarı çıkmaktan artık korkmuyorum” Burak Kahya ise geçirdiği başarılı ameliyat dolayısıyla doktoruna teşekkür ederek, şöyle konuştu: “Ameliyat çok iyi geçti, özgüvenim yerine geldi. Hep dik dur diyorlardı, zorlanıyordum. Dışarı çıkmaktan artık korkmuyorum, fotoğraf çekilmeyi seviyorum.”
09 Kasım 2024 Cumartesi - 16:32
Sağlık Bilimleri Festivaline destek veren Medikar Hastanesi’ne plaket
Karabük Üniversitesi’nde 6-7 Kasım tarihlerinde gerçekleşen “Sağlık Bilimleri Festivali’nde (SAĞLIKFEST)” Medikar Hastanesi etkinliğine güçlü bir sponsorluk desteği sundu. Festival kapsamında, Medikar Hastanesi adına Yönetim Kurulu Başkanı Kamil Güleç ve Başhekim Op. Dr. Gürol Şahin katılım sağladı. Medikar Hastanesi tarafından açılan stant, ziyaretçilerin büyük ilgisini çekti. Festival süresince hem hastane hizmetleri tanıtıldı hem de sağlık teknolojilerindeki yeni gelişmeler paylaşıldı. Karabük Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Kırışık, festivale katılımı ve sağladığı katkılar için Medikar Hastanesi Başhekimi Op. Dr. Gürol Şahin’e plaket takdim etti. Prof. Dr. Kırışık, sağlık sektöründe iş birliğinin ve yeniliklerin önemine değinerek, Medikar Hastanesi’nin festivaldeki değerli katkılarından ötürü teşekkürlerini iletti. Sağlık Eğitiminde Yenilikçi Uygulamalar kategorisinde düzenlenen tasarım yarışmasında birincilik ödülünü, Medikar Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı Kamil Güleç takdim etti.
09 Kasım 2024 Cumartesi - 14:30
Akçakoca’da gebe bilgilendirme sınıfı açıldı
DÜZCE(İHA) – Düzce’nin Akçakoca İlçesi’nde Sağlıklı Hayat Merkezinde gebe bilgilendirme dersliği açıldı. Akçakoca İlçe Sağlık Müdürlüğü’ne bağlı Sağlıklı Hayat Merkezi’nde anne ve anne adaylarına destek verecek olan gebe bilgilendirme dersliği açıldı. İlçe Sağlık Müdürü Uzm. Dr Esra Tombul Mazifer başkanlığında, açılan gebe bilgilendirme sınıfımızda anne adaylarının doğuma ve doğum sonrası döneme ruhsal, fiziksel ve sosyal yönden bilinçli bir şekilde hazırlanması ve desteklenmesi için çalışmalar yürütülecek Anne adaylarına gebelikte beslenme, karşılaşılan sorunlar ve çözüm önerileri, tehlike belirtileri ve yapılması gerekenler, doğum süreci, emzirme, yeni doğan bakımı, aile planlaması konuları başta olmak üzere eğitimler verilecek. Gebe Bilgilendirme Sınıfı eğitimleri hafta içi her gün 09:00 - 17:00 saatleri arasında Sağlıklı Hayat Merkezi bünyesinde hizmet verecek.
09 Kasım 2024 Cumartesi - 14:09
ÇÖZGEM Şehir Hastanesi’nde hizmete girdi
Sağlık Bakanlığı tarafından otizm gibi özel ihtiyaçlı çocukların erken tanı ve tedavi hizmetlerine daha kolay erişebilmesi için 81 ilde açılması hedeflenen Çok Disiplinli Çocuk ve Genç Ruh Sağlığı Merkezi (ÇÖZGEM), Bursa’da ilk kez Bursa Şehir Hastanesi’nde bünyesinde hizmete girdi. Özel ihtiyaçları olan çocuklara, çeşitli alanlardan uzmanlarla aile temelli hizmet sunulması amaçlanan ÇÖZGEM ile aileler çocuklarına yönelik tüm hizmetleri tek çatı altında multidisipliner bir ekipten alabilecek. Tanı, tedavi, yaşam boyu takip, ailelere rehberlik gibi tüm hizmetlerin sunulduğu, farklı disiplinlerden uzmanların görev yaptığı merkezde, ergoterapinin gerçekleştirildiği spor alanlarından oyun alanlarına kadar birçok imkan yer alıyor. Merkezin faaliyetleri ile ilgili açıklamalarda bulunan Bursa Şehir Hastanesi’nde Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Hastalıkları Uzm. Dr. Gülşen Kartalcı, ÇÖZGEM’de; gelişimsel gerilik, otizm, spektrum bozukluğu açısından risk altında olan özellikle 0 ile 6 yaş aralığındaki hastaların ihtiyaçları olan erken tanılama, düzenli takip ve çok disiplinli tedavilerin uygulanmasını hedeflediklerini belirtti. Bu hasta grubunda erken tanı ve takip sayesinde ileriki yaşlarda hayat kalitelerinin arttığına dikkat çeken Uzm. Dr. Kartalcı, “Bu amaçla birimimizde çocuk ve ergen psikiyatristi, psikolog, dil ve konuşma terapisti, çocuk gelişimi uzmanı, ergoterapist ve sosyal çalışmacıdan oluşan bir multidisipliner ekiple hizmet vermekteyiz” şeklinde konuştu. Kolay ve Ulaşılabilir Destek Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) üzerinden Bursa Şehir Hastanesi’nde görevli çocuk ve ergen psikiyatristlerinden randevu alan ve özel ihtiyaçlı olduğu tespit edilen hastaların ÇÖZGEM’e yönlendirildiğinin altını çizen Uzm. Dr. Kartalcı, sözlerini şu şekilde sürdürdü; “Bu hastalar, ÇÖZGEM hekimi tarafından tekrar muayene edilmektedir. Daha sonra psikolog ve çocuk gelişimi uzmanları tarafından standardize tanı testleri uygulanmaktadır. Uygulamalı davranış analizi, erken müdahale programı, bireysel hizmet danışmanlığı, ergoterapi ve dil konuşma terapisi programlarına alınmaktadır. Böylece hastalarımız tek çatı altında kolay ve ulaşılabilir bir destek almaktadır.”
09 Kasım 2024 Cumartesi - 13:53
Bakan Memişoğlu: “Kötü niyetli ülkelerdeki insanlara bile sağlık hizmeti verebilecek kapasitedeyiz”
Sağlık ve Sigorta Yöneticileri Derneği’nin (SASDER) gerçekleştirdiği kongrede konuşan Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, “Bugün Avrupa ülkelerinin bazıları maalesef çökmüş sağlık sistemlerini nasıl düzelteceklerini düşünmeden, bizim bazı vicdanı olmayan, yanlış olan çürük elmaların üzerinden sağlık sistemimizi eleştiriyor. Buraya niye hasta geliyor diye engellemeye çalışan kötü niyetli ülkelerdeki insanlara bile sağlık hizmeti verebilecek kapasitedeyiz” dedi. Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, SASDER’in düzenlediği 11. ulusal kongrede sağlık ve sigorta sektörünün yöneticileriyle bir araya geldi. Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, Türkiye’nin, sağlık hizmeti sunumunda dünyada örnek alınan, örnek gösterilen özellikle son yirmi senede gelişmiş bir sağlık hizmetini hem altyapısıyla hem insan gücüyle sunan bir ülke olduğunu ifade etti. "Teknoloji üretecek hekimlerimizin, ekonomik olarak daha refah hale gelmesini sağlayacağız" Memişoğlu, “Türkiye; sadece kendi vatandaşlarına değil, çevresindeki bütün ülkelere hatta dünyanın en uzak ülkelerinden bile hastasına tedavi edebilme yeteneğine sahip bir ülke. Sağlık Bakanlığı olarak, en büyük hedeflerimizden bir tanesi; üreten sağlık dediğimiz teknolojisini de bilimini de üretebilecek hale gelmek. Bunun da en önemli yolu; sağlıkta bilgi ve teknoloji üretmekten geçiyor. Hizmetin yanında; Türk hekimleri, Türk sağlık sistemi, Türk bilim dünyası ve Türk teknoloji altyapısı buna müsait. Özellikle Türkiye Sağlık Enstitüsü Başkanlığımız vasıtasıyla bilim insanının finansı artı devletin alım gücünü kullanarak, bu konuda da sağlık hizmetinde olduğu gibi dünyaya örnek bir ülke haline geleceğiz. Ve özellikle bilim yapacak, teknoloji üretecek hekimlerimizin de finansal olarak burada ekonomik olarak daha refah hale gelmesini sağlayacağız” şeklinde konuştu. “Gerçeklerle algıları karıştırmamamız lazım” Türkiye’de koruyucu temel sağlık hizmetlerinin önemli hale gelmesini ve insanların hastalanmadan sağlığını korumayı amaçladıklarının altını çizen Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, uygulamaya giren yeni aile hekimliği yönetmeliğine değindi. Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, “Hastalık Bakanlığı’ndan çok işin Sağlık Bakanlığı tarafını, sağlığın koruyucu ve insanlarımızın hastalanmadan sağlıklı kalma tarafını daha çok önemsemeye çalışıyoruz. Aile hekimliği, sağlığın ulaşıldığı en üst nokta ve insanlarımızın ilk temas ettiği sağlık alanı. Aile hekimliğini biz sağlığın temel taşı olarak görüyoruz. Aile hekimleri yönetmeliği için hazırladığımız yeni sisteme, bu ay itibariyle geçmiş bulunuyoruz. Maalesef dezenformasyonlar o kadar artıyor ki, gerçeklerle algıları karıştırmamamız lazım. Biz aile hekiminin reçetesine ve tedavisine müdahale etmiyoruz, olamayız. Bugün doğru ilaç, etkin ilaç, uygun ilaç kullanma konusunda hem toplumsal olarak hem genel olarak bizim bu konuda akıllı ilaç uygulamaları, akıllı laboratuvar uygulamalarını teşvik etmemiz gerekir. Ve bunu yapmaya çalışıyoruz. Sağlık sisteminde esasında sadece sağlıkçıların değil, bütün toplumun buna katkı vermesini bekliyoruz. Bugün baktığımız zaman Türkiye’de herkesin evinde kullanılmamış veya yarısı kullanılmamış, kullanılmış veya son kullanma tarihi bitmiş birçok ilaç var. Bu ne demektir? Bunların akıllıca şekilde yazılmadığını veya akıllıca şekilde kullanılmadığını gösterir” dedi. “Komşunuzu değil hekiminizi dikkate alın” “Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, Aile Hekimliği yönetmeliğiyle değer bazlı sistemi, iyi aile hekimliği ve iyi aile hekiminin uygulamalarını teşvik ederek, hekime daha çok kazanç elde ettirmeyi planladıklarını belirtti. Memişoğlu, şöyle devam etti: “Sağlık sisteminden yararlanan insanlara şunu ifade etmek istiyorum; başkasının, komşunun, onun, bunun dediği ilaçlarla değil veya tedavi yöntemleriyle değil, hekimimize güvenerek, o hekimin yazdığı ilaçlara ve önerilerine dikkat ederek sağlığımızı koruyabiliriz, sürdürülebilir hale getiririz, hastalığımızı geliştiririz. Hekimlerimize güveniyoruz, Aile hekimlerimiz başta olmak üzere, bu konuda da daha etkin, daha iyi sağlık hizmeti vermek için çabalıyoruz.” “Dünyada sağlık sisteminde çok etkin hale gelecek bir yapımız var” Konuşmasının ardından, salonda bulunan katılımcıların sorularını cevaplayan Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, bakanlık görevine getirilmesinin ardından profesör ünvanıyla ödev verip vermeyeceğine dair yöneltilen soru üzerine, şu ifadelere yer verdi: “Bakan olmaktan çok görev almayı tercih ederim, ödev vermekten çok birlikte çalışmayı tercih ederim. Tek başıma sağlık sistemini yönetmek de istemem, hep beraber yöneteceğiz. Bizlerin eleştirilemeyen, teklif olarak doğruyu dinlemeyen insanlar olmamamız gerekir. Türkiye, sağlık sektöründe sadece; yönetmek, finanse etmek veya sadece buraya hizmet sunacak kadar küçük bir ülke değil. Kırgızistan’a gittim gördüm, etrafımızı görüyorum. Bugün Avrupa ülkelerinin bazıları maalesef çökmüş sağlık sistemlerini nasıl düzelteceklerini düşünmeden, bizim bazı vicdanı olmayan, yanlış olan çürük elmaların üzerinden sağlık sistemimizi eleştiriyor. Buraya niye hasta geliyor diye engellemeye çalışan kötü niyetli ülkelerdeki insanlara bile sağlık hizmeti verebilecek kapasitedeyiz. Bizim sadece Türkiye’deki sağlık hizmetlerinde değil, esasen dünyada sağlık sisteminde çok etkin hale gelecek bir yapımız var. Bizler yaptığımız işin değerini çok iyi biliyoruz, Türkiye sağlık sektöründe hem ulaşılabilirlik hem kalite anlamında dünyaya örnek oluyor.”
09 Kasım 2024 Cumartesi - 13:03
Yemekten sonra oluşan şişkinlik, hastalık habercisi olabilir
Yemek sonrası şişlik hakkında merak edilen soruları yanıtlayan Op. Dr. Erdem Şentatar, karın şişliğinin günümüzde pek çok insanın sıkça karşılaştığı rahatsız edici bir durum olduğunu belirtti. Şentatar, “Özellikle yemek sonrasında ortaya çıkan bu şişlik, bazen yalnızca basit bir rahatsızlık olarak kalmayıp, bazı sağlık sorunlarının da habercisi olabilir. Yemek sonrası karın şişliğinin nedenlerini anlamak, bu rahatsız edici durumun nasıl önlenebileceğine dair önemli ipuçları sunmaktadır” dedi. BHT CLINIC İstanbul Tema Hastanesi Genel Cerrahi doktorlarından Op. Dr. Erdem Şentatar, “Karında yemek sonrası meydana gelen şişlik; yemek borusu, mide ve bağırsakları içeren sindirim sisteminde gaz veya sıvı birikmesi nedeniyle ortaya çıkabilir. Karında oluşan bu şişlik, yaşam kalitesini düşürebilir, kişinin rahat hareket etmesini zorlaştırabilir ve sosyal yaşamını olumsuz etkileyebilir. Şişkinlik sorununun altında yatan nedenleri bilmek ve önlem almak, daha konforlu bir yaşam sürdürmek adına önem taşır” diye konuştu. “Yemek sonrası karın şişkinliğine neden olan etkenler çeşitlidir” Op. Dr. Erdem Şentatar, yemek sonrası şişliğin en sık görülen nedenlerinden bazılarını şu şekilde anlattı: “Hızlı yemek yediğimizde, genellikle yemekle birlikte hava da yutarız. Bu hava sindirim kanalına girerek gaz birikimine neden olabilir ve dolayısıyla şişkinlik meydana gelir. Yemeklerin yavaşça ve iyice çiğnenerek tüketilmesi, bu durumu azaltmada etkili olabilir. Ayrıca, yemek seçimi de önemli bir faktördür; karbonhidrat ağırlıklı, lifli veya gaz yapıcı besinler (örneğin baklagiller, brokoli, soğan) sindirim sırasında gaz oluşumunu artırarak şişkinlik oluşturabilir. Süt ürünlerine karşı intoleransı olan kişilerde ise laktoz içeren besinler, karın şişliğine yol açabilir. Sindirim sistemi rahatsızlıkları da şişkinliğe neden olabilir. Reflü, gastrit, irritabl bağırsak sendromu (IBS) veya gıda intoleransları gibi durumlar, bağırsakların normal işleyişini bozarak gaz birikimi, şişkinlik ve hazımsızlık oluşturabilir. Özellikle IBS, bağırsak hareketlerinin düzensizleşmesine neden olur, bu da yemek sonrası karın şişliği ve ağrıya yol açabilir. Stres ve anksiyete de sindirim sistemini etkileyerek, sindirimin yavaşlamasına veya düzensiz çalışmasına neden olabilir. Bu durum, gıdaların bağırsakta daha uzun süre kalmasına ve gaz birikimine yol açar. Yemek sırasında stres seviyesini azaltmak, şişkinliği hafifletebilir. Son olarak, yetersiz su tüketimi de yemek sonrası şişliğe neden olabilir. Yeterli miktarda su içmemek, sindirimin yavaşlamasına ve bağırsak hareketlerinin azalmasına sebep olarak şişkinlik oluşturabilir.” “Tanı, ek şikayetler ve şişkinlik süresi dikkate alınarak konulur” Şentatar, “Hastanın genel sağlık durumu, ek şikayetleri ve şişkinlik şikayetinin süresi göz önünde bulundurularak yapılır. Kan testleri, gaita (Dışkı) incelemeleri, görüntüleme tetkikleri (ultrason, tomografi, endoskopiler), alerji ve intolerans testleri ve fonksiyonel testlerin(mide boşalım testleri) hastanın durumuna göre yapılması gerekir” diyerek tanı sürecini anlattı. “Yemek sonrası karında oluşan şişlik, çoğu zaman önlenebilir” Yavaş yemek yemek, gaz yapıcı yiyeceklerden kaçınmak, stresten uzak durmak ve yeterince su tüketmek gibi basit önlemlerle bu sorun hafifletilebileceğini belirten Genel Cerrahi Doktoru Erdem Şentatar, sürekli ve şiddetli karın şişkinliği yaşayan bireylerin, altta yatan ciddi bir sağlık sorununun olup olmadığını öğrenmek için mutlaka bir uzmana başvurmasını önerdi. Şentatar, “Doğru beslenme, yeterli su tüketimi ve gerektiğinde bir uzman rehberliğinde sindirim sağlığınıza yönelik adımlar atarak, bu rahatsızlıktan kurtulabilirsiniz. Unutmayın ki sağlıklı bir sindirim sistemi, yaşam kalitenizi doğrudan etkiler” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
09 Kasım 2024 Cumartesi - 12:58
25 yaşındaki genç kızın dişi ameliyatla burnundan çıkarıldı
İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Medical Point Hastanesinde, yanak sinüsüne doğru büyüyen diş kisti nedeniyle estetik bozulma yaşayan 25 yaşındaki Beyza Eminç’e, endoskopik yöntemle başarılı bir operasyon yapıldı. Başarılı operasyon ile diş burundan çıkarılırken, Beyza Eminç, diş kistinden kurtuldu.
09 Kasım 2024 Cumartesi - 12:42
Yaklaşan kış mevsimi öncesi uzmanlardan grip aşısı uyarısı
Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Aile Hekimliği Uzmanı Uzm. Doktor Yavuz Mengüç, halk arasında grip olarak bilinen influenza virüsünden ve korunma yollarından bahsetti. Mengüç, "Özellikle kronik hastalığı olanlar, 65 yaş üstü nüfus, gebeler, kronik kalp ve akciğer hastalığı olanlar, kan hastalıkları ile ilgili tedavi görenler, gebeler ve çocuklar risk grubundadır. Bu risk grubundaki kişileri korumaya yönelik en uygun tedavi yaklaşımı bizim her yıl grip aşısı yaptırmamızla sağlanabilir" dedi. Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Aile Hekimliği Uzmanı Uzm. Dr. Yavuz Mengüç, influenza virüsünden (grip) korunma konusunda önerilerde bulunurken, özellikle kış aylarının yaklaşmasıyla birlikte grip aşısının önemini vurguladı. "Grip, her yıl tüm dünyada 250-500 bin insanın ölümüne sebep oluyor" İnfluenza virüsünden (grip) ve aşılanmadan bahseden Dr. Yavuz Mengüç, "Grip aşısı, influenza virüsü dediğimiz ve tüm dünyada yılda 3-5 milyon insanın rahatsızlanmasına, her yıl ise 250-500 bin arasında kişinin ölümüne yol açan bir enfeksiyon hastalığına karşı yapılan bir aşıdır. İnfluenza virüsü, her yıl yapısal değişiklik göstermesi nedeniyle sürekli hastalanmamıza neden olmaktadır. Bu nedenle, aşılanma sonrasında kalıcı bir bağışıklık sağlanamadığı için her yıl grip aşısını yaptırmak zorundayız. Özellikle kronik hastalığı olanlar, 65 yaş üstü nüfus, gebeler, kronik kalp ve akciğer hastalığı olanlar, kan hastalıkları ile ilgili tedavi gören gebeler ve çocuklar risk grubundadır. Bu risk grubundaki kişileri korumaya yönelik en uygun tedavi yaklaşımı bizim her yıl grip aşısı yaptırmamızla sağlanabilir" şeklinde konuştu. "Virüs damlacık yoluyla bulaştığı için hasta olan kişi öksürük veya hapşırık yoluyla hastalığı yayabilir" Virüsün damlacık yoluyla bulaştığını belirten Mengüç, ’’Hasta olan kişi öksürük veya hapşırık yoluyla hastalığı yayabilir. Özellikle risk grubundaki kişiler bu durumdan daha ciddi etkilenmektedir. Ülkemizde de özellikle kış aylarıyla birlikte grip vakaları ciddi şekilde artış göstermekte, hastaneye yatışlar artmakta ve bu yatışlar sonucunda ölüm vakaları meydana gelmektedir. Bu yüzden, virüs her yıl yapısını değiştirdiği için genellikle her yıl ekim-kasım aylarında grip aşısını yaptırmak gerekir" ifadelerini kullandı. "Hiçbir rahatsızlığı olmayan kişiler bile her yıl grip aşısını yaptırmalıdır" Çocuklarda 6 aydan itibaren aşılanmanın başlaması gerektiğini ve daha önce hiç aşılanmamış 8 yaş altındaki çocuklarda bu aşının 4 hafta arayla iki doz halinde uygulanması gerektiğini vurgulayan Mengüç, "Ülkemizde ekim ayı itibarıyla Sağlık Bakanlığı tarafından bu risk gruplarına hastanelerin aşı birimlerinde ve aile sağlığı merkezlerinde ücretsiz aşı uygulanmaktadır. Risk grubuna girmeyen kişilerin de ekim-kasım aylarından itibaren bu aşıları yaptırmasında fayda vardır. Gripte hem hastaneye yatış yükü hem de grip sonrasında gelişen komplikasyonlardan kaynaklı ölümler yaşanabilmektedir. Sadece sağlıksız bireyler değil, hiçbir rahatsızlığı olmayan kişiler bile çevresindeki risk grubundaki kişileri korumak amacıyla her yıl grip aşısını yaptırmalıdır. Toplumda bir bağışıklık sistemi oluşturmak önemlidir. Bunun yolu ise grip aşısıdır" dedi. "Virüs, her yıl yapısında küçük değişiklikler göstererek farklı virüs türleriyle enfeksiyona yol açar" Covid-19 salgınıyla birlikte bireysel korunma yönünde maske kullanımının artmasıyla grip vakalarında düşüş yaşandığını fakat bu konuda toplumsal farkındalığın azalması sonucu özellikle geçen yıldan itibaren ekim-kasım aylarında grip vakalarında ciddi bir artış görüldüğünün altını çizen Uzm. Dr. Yavuz Mengüç, "Virüs her yıl yapısında küçük değişiklikler göstererek farklı virüs türleriyle enfeksiyona yol açar. Her 20-30 yılda bir virüsün yapısında büyük değişiklikler gerçekleştiğinde ise tüm dünyada pandemi dediğimiz yaygın enfeksiyonlar ortaya çıkar. Son olarak 2009 yılında domuz gribi pandemisinde bunu görmüştük" dedi. "Gripten korunmada en önemli yöntem bireysel tedbirlerdir" Gripten korunmada en önemli yöntemin bireysel yöntemler olduğunu söyleyen Mengüç, "Öncelikle el yıkama alışkanlığı kazanılmalıdır. Maske kullanımı da özellikle grip olan kişiler için önemlidir. Maskeyi yalnızca Covid ile değil, tüm solunum yolu enfeksiyonları ile ilişkilendirmek gerekir; çünkü bulaşma yolu damlacık yoludur. Hasta olan biri mutlaka maske kullanmalı ve sık sık değiştirmelidir. Hapşırırken veya öksürürken ele değil, dirseğe hapşırılmalı ve öksürülmelidir. En sık bulaş yolu eller olduğu için mendil kullanımının artırılması gerekir ve bu mendiller sık sık değiştirilmelidir. Eğer elinizde mendil yoksa ani öksürük veya hapşırık durumunda kol ile kapatma yapılabilir" ifadelerini kullandı. "Mevcut grip aşısı inaktif olduğu için herhangi bir hastalığa yol açma riski yoktur" Grip aşısının yan etkileri hakkında konuşan Yavuz Mengüç, "Mevcut grip aşısı inaktif (ölü aşı) olduğu için herhangi bir hastalığa yol açma riski yoktur. Aşı sonrası, aşı yapılan bölgede hafif ağrı veya grip benzeri semptomlar bir iki gün sürebilir ancak bunlar aşı olmamayı gerektirecek düzeyde yan etkiler değildir" şeklinde konuştu.
09 Kasım 2024 Cumartesi - 12:39
Yaklaşan kış mevsimi öncesi uzmanlardan grip aşısı uyarısı
Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Aile Hekimliği Uzmanı Uzm. Doktor Yavuz Mengüç, halk arasında grip olarak bilinen influenza virüsünden ve korunma yollarından bahsetti. Mengüç, ‘’ Özellikle kronik hastalığı olanlar, 65 yaş üstü nüfus, gebeler, kronik kalp ve akciğer hastalığı olanlar, kan hastalıkları ile ilgili tedavi görenler, gebeler ve çocuklar risk grubundadır. Bu risk grubundaki kişileri korumaya yönelik en uygun tedavi yaklaşımı bizim her yıl grip aşısı yaptırmamızla sağlanabilir" dedi. Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesinde Aile Hekimliği Uzmanı Uzm. Dr. Yavuz Mengüç, İnfluenza virüsünden (grip) korunma konusunda önerilerde bulunurken, özellikle kış aylarının yaklaşmasıyla birlikte grip aşısının önemini vurguladı. ’’Grip, her yıl tüm dünyada 250-500 bin insanın ölümüne sebep oluyor’’ İnfluenza virüsünden (grip) ve aşılanmadan bahseden Dr. Yavuz Mengüç, ‘’Grip aşısı, influenza virüsü dediğimiz ve tüm dünyada yılda 3-5 milyon insanın rahatsızlanmasına, her yıl ise 250-500 bin arasında kişinin ölümüne yol açan bir enfeksiyon hastalığına karşı yapılan bir aşıdır. İnfluenza virüsü, her yıl yapısal değişiklik göstermesi nedeniyle sürekli hastalanmamıza neden olmaktadır. Bu nedenle, aşılanma sonrasında kalıcı bir bağışıklık sağlanamadığı için her yıl grip aşısını yaptırmak zorundayız. Özellikle kronik hastalığı olanlar, 65 yaş üstü nüfus, gebeler, kronik kalp ve akciğer hastalığı olanlar, kan hastalıkları ile ilgili tedavi gören gebeler ve çocuklar risk grubundadır. Bu risk grubundaki kişileri korumaya yönelik en uygun tedavi yaklaşımı bizim her yıl grip aşısı yaptırmamızla sağlanabilir.’’ şeklinde konuştu. ’’Virüs damlacık yoluyla bulaştığı için hasta olan kişi öksürük veya hapşırık yoluyla hastalığı yayabilir’’ Virüsün damlacık yoluyla bulaştığını belirten Mengüç, ’’Hasta olan kişi öksürük veya hapşırık yoluyla hastalığı yayabilir. Özellikle risk grubundaki kişiler bu durumdan daha ciddi etkilenmektedir. Ülkemizde de özellikle kış aylarıyla birlikte grip vakaları ciddi şekilde artış göstermekte, hastaneye yatışlar artmakta ve bu yatışlar sonucunda ölüm vakaları meydana gelmektedir. Bu yüzden, virüs her yıl yapısını değiştirdiği için genellikle her yıl ekim-kasım aylarında grip aşısını yaptırmak gerekir. ‘’ ifadelerini kullandı. ’’Hiçbir rahatsızlığı olmayan kişiler bile her yıl grip aşısını yaptırmalıdır’’ Çocuklarda 6 aydan itibaren aşılanmanın başlaması gerektiğini ve daha önce hiç aşılanmamış 8 yaş altındaki çocuklarda bu aşının 4 hafta arayla iki doz halinde uygulanması gerektiğini vurgulayan Mengüç, ‘’ Ülkemizde ekim ayı itibarıyla Sağlık Bakanlığı tarafından bu risk gruplarına hastanelerin aşı birimlerinde ve aile sağlığı merkezlerinde ücretsiz aşı uygulanmaktadır. Risk grubuna girmeyen kişilerin de ekim-kasım aylarından itibaren bu aşıları yaptırmasında fayda vardır. Gripte hem hastaneye yatış yükü hem de grip sonrasında gelişen komplikasyonlardan kaynaklı ölümler yaşanabilmektedir. Sadece sağlıksız bireyler değil, hiçbir rahatsızlığı olmayan kişiler bile çevresindeki risk grubundaki kişileri korumak amacıyla her yıl grip aşısını yaptırmalıdır. Toplumda bir bağışıklık sistemi oluşturmak önemlidir. Bunun yolu ise grip aşısıdır.’’ dedi. ’’Virüs, her yıl yapısında küçük değişiklikler göstererek farklı virüs türleriyle enfeksiyona yol açar ’’ COVID-19 salgınıyla birlikte bireysel korunma yönünde maske kullanımının artmasıyla grip vakalarında düşüş yaşandığını fakat bu konuda toplumsal farkındalığın azalması sonucu özellikle geçen yıldan itibaren ekim-kasım aylarında grip vakalarında ciddi bir artış görüldüğünün altını çizen Uzm. Dr. Yavuz Mengüç, ’’Virüs her yıl yapısında küçük değişiklikler göstererek farklı virüs türleriyle enfeksiyona yol açar. Her 20-30 yılda bir virüsün yapısında büyük değişiklikler gerçekleştiğinde ise tüm dünyada pandemi dediğimiz yaygın enfeksiyonlar ortaya çıkar. Son olarak 2009 yılında domuz gribi pandemisinde bunu görmüştük.’’ dedi. ’’Gripten korunmada en önemli yöntem bireysel tedbirlerdir’’ Gripten korunmada en önemli yöntemin bireysel yöntemler olduğunu söyleyen Mengüç, ’’Öncelikle el yıkama alışkanlığı kazanılmalıdır. Maske kullanımı da özellikle grip olan kişiler için önemlidir. Maskeyi yalnızca COVID ile değil, tüm solunum yolu enfeksiyonları ile ilişkilendirmek gerekir; çünkü bulaşma yolu damlacık yoludur. Hasta olan biri mutlaka maske kullanmalı ve sık sık değiştirmelidir. Hapşırırken veya öksürürken ele değil, dirseğe hapşırılmalı ve öksürülmelidir. En sık bulaş yolu eller olduğu için mendil kullanımının artırılması gerekir ve bu mendiller sık sık değiştirilmelidir. Eğer elinizde mendil yoksa ani öksürük veya hapşırık durumunda kol ile kapatma yapılabilir.’’ ifadelerini kullandı. ’’Mevcut grip aşısı inaktif olduğu için herhangi bir hastalığa yol açma riski yoktur’’ Grip aşısının yan etkileri hakkında konuşan Yavuz Mengüç, ’’Mevcut grip aşısı inaktif (ölü aşı) olduğu için herhangi bir hastalığa yol açma riski yoktur. Aşı sonrası, aşı yapılan bölgede hafif ağrı veya grip benzeri semptomlar bir iki gün sürebilir ancak bunlar aşı olmamayı gerektirecek düzeyde yan etkiler değildir.’’ şeklinde konuştu.
09 Kasım 2024 Cumartesi - 12:32
Siirt’te öğrencilerin gıda zehirlenmesi şüphesiyle ilgili inceleme başlatıldı
Siirt’in Kurtalan ilçesinde 19 öğrencinin gıda zehirlenmesi şüphesiyle hastaneye kaldırıldığı olayla ilgili inceleme başlatıldı. Kurtalan Kaymakamlığı, olayla ilgili açıklama yaptı. Öğrencilerin sağlık durumlarının iyi olduğu belirtilen açıklamada, "8 Kasım 2024 tarihinde, Kurtalan Ekspres Anadolu Lisesinde yatılı olarak öğrenim gören 19 öğrencimiz sabah saatlerinde karın ağrısı şikayeti ile Kurtalan Devlet Hastanesi’ne kaldırılmıştır. Hastanede tedavi altına alınan öğrencilerimizin sağlık durumlarının iyi olduğu bildirilmiştir. Olayla ilgili gerekli incelemeler başlatılmış olup, soruşturma süreci titizlikle yürütülmektedir" denildi.
09 Kasım 2024 Cumartesi - 12:28
MEAH’ta Organ ve Doku Bağışı Haftası farkındalık etkinliği düzenlendi
Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 3-9 Kasım Organ ve Doku Bağışı Haftası kapsamında organ bağışı konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla bilgilendirme standı açıldı. Organ ve Doku Nakil Koordinatörlüğü ekibi tarafından kurulan stant, Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü öğrencilerinin desteğiyle hizmet verirken, hastane yönetimi ve sağlık personeli de etkinliğe katılım gösterdi. Organ bağışının önemine vurgu yapan etkinlikte, organ bağışı yapmak isteyen kişilere detaylı bilgilendirme yapılarak broşürler dağıtıldı. Standı ziyaret eden vatandaşlar, organ bağışının anlamı, süreci ve nasıl başvurulabileceği hakkında bilgi alırken, başvuru formunu doldurarak organ bağışçısı olma adımlarını öğrendiler. Bağış yapmak isteyenlere, başvuru formunu doldurmalarının ardından bağışçı kartları verildi. "Bağışlanan her organ, filizlenen bir candır" sloganı ile yapılan bu etkinlik, organ bağışının hayat kurtaran bir adım olduğunun altını çizdi. Muğla Eğitim ve Araştırma Hastanesi yönetim ekibi, farkındalık etkinliğine katılarak Organ ve Doku Nakil Koordinatörlüğü ekibine destek verdi. Başhekim yardımcıları Dr. Öğretim Üyesi Fatih Alaşan ve Op. Dr. Süreyya Kolcuoğlu ile Sağlık Bakım Hizmetleri Müdürleri Özlem Palancıoğlu ve Gülay Karaduman, standı ziyaret ederek organ bağışı bilincinin toplumda artması gerektiğine dikkat çektiler. Organ ve Doku Nakil Koordinatörlüğü, organ bağışının hayat kurtarıcı bir etkiye sahip olduğunu ve bu konuda duyarlılığın artırılmasının önemini vurguladı. Standta görev alan ekip ve hemşirelik öğrencileri, toplumda organ bağışı konusunda bilinç oluşturmak için çeşitli bilgilendirmelerde bulunarak farkındalık çalışmalarına katkı sağladılar.
09 Kasım 2024 Cumartesi - 12:20
Stres en çok dişlere vuruyor, strese gelemeyenler diş tedavilerinde titanyum blok tercih ediyor
Aydın Özel CNG Ağız ve Diş sağlığı Polikliniği hekimlerinden Diş Hekimi Mehmet Bekir Haylı, insanların hayat mücadelesinde karşılaştığı stres ve zorlukların dişleri de ciddi derecede olumsuz etkilediğini belirtti. Son zamanlarda yanlış beslenmenin yanında hayat şartlarının oluşturduğu stresin diş sorunlarını arttırdığını belirten Diş Hekimi Haylı, son teknoloji uygulamalarından olan titanyum altyapılı protezlerin diş sıkma kuvvetlerine karşı daha korunaklı olduğunu belirtti. Diş sağlığının sadece genel sağlık açısından değil psikolojik açıdan da çok önemli olduğunu belirten Diş Hekimi Mehmet Bekir Haylı, “Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin en iyi diş doğuştan sahip olunan sağlıklı dişlerdir. Maalesef pek çok kişi doğuştan sahip olduğu bu değerin kıymetini dişlerini kaybedince anlıyor” diyerek insanların diş sağlığını ihmal etmemesini tavsiye etti. “Titanyum materyali insan yapısına en uyumlu materyallerden biri” Diş eksikliğinin; estetik problemlere, dişlerin istenmeyen şekilde yer değiştirmesine, çene kemiğinde erimeye, çiğneme fonksiyonunda dengesizliklere ve bununla beraber ilerleyen zamanlarda çene ekleminde ağrılara yol açabildiğine dikkat çeken Haylı, ”Diş İmplantları; implant tedavisinde, modern teknolojinin en son ürünlerini kullanıyoruz. Eskiden bu işlem nikel krom metallerle desteklenmiş porselenler ile yapılıyor idi. Bu titanyum sistemi daha uzun ömürlü daha dayanıklı ve uyumlu olduğu için daha kullanışlı. Özel CNG Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniği olarak son teknoloji ürünlerle titanyum altyapılı protezleri kliniğimiz bünyesinde bulunan laboratuvarımızda hassas titanyum kazıma cihazları ile hazırlayıp kullanmaya başladık. Zaman tasarrufunun da sağlandığı yeni sistem ile özellikle çok yoğun olan kişiler kısa zamanda diş tedavilierini yaptırabiliyor. Bunun yanında titanyum materyali insan yapısına en uygun materyal olduğu için daha çok tercih ediliyor” diye konuştu.
Daha Fazla Yükle
GERİ BİLDİRİM
Geliştirme sürecine katkıda bulunmak için lütfen sitede karşılaştığınız hataları bize bildirin.
Gönder