SPOR - 24 Mart 2025 Pazartesi 11:16

Muğlaspor, şampiyonluk yolunda emin adımlarla ilerliyor

A
A
A
Muğlaspor, şampiyonluk yolunda emin adımlarla ilerliyor

TFF 3. Lig 2. Grup’ta liderliğini sürdüren Muğlaspor, şampiyonluk yolunda emin adımlarla ilerliyor. Kulüp Başkanı Menaf Kıyanç, takımın başarısının planlı ve programlı çalışmanın bir sonucu olduğunu söyledi.


TFF 3. Lig 2. Grup’ta şampiyonluk mücadelesi veren Muğlaspor’da Başkan Menaf Kıyanç, gündeme dair açıklamalarda bulundu. Bu zamana kadar planlı ve programlı çalışmanın sonucunu gördüklerini vurgulayan Kıyanç, "Daha önce geriye düştüğümüzde de aynısını anlatmaya çalışıyorduk. Sabır, istikrar ve duruş gerektiren bir süreçten geçtik. Doğru bir ekip oluşturduğunuzda Allah da güzel günleri gösteriyor. Ancak hiçbir şey bitmiş değil. Bütün maçlarımızı kazanmak için çalışıyoruz ve planlama yapıyoruz. Rakiplerin ne yaptığına odaklanmıyoruz, çünkü biz kazandıkça onların puan kaybetmesi daha değerli hale geliyor. Şu an itibarıyla 6 puan öndeyiz ve averaj olarak da avantajlı durumdayız. Bu sebeple işi sıkı tutmaya devam edeceğiz. Önümüzde çok önemli bir dönem var ve dikkatimizi asla dağıtmamalıyız. 8 maç üst üste galibiyet almak kolay değil, futbolcularımızın verdiği bu mücadele taktire şayan. Son 6 maçta da aynı ciddiyetle devam edeceğiz" dedi.



"Bu başarıya herkesin ortak olmasını istiyoruz"


Takıma, şehirden beklenen desteğin tam olarak sağlanmadığını dile getiren Kıyanç, "Muğlaspor, bu şehrin adını taşıyan bir takım ve şampiyonluğa gidiyor. Ancak şehirde yeterince hareketlilik yok. Diğer gruplardaki takımlara baktığımızda, iki galibiyet alınca bile şehir ayaklanıyor, heyecan oluşuyor. Biz ise bu desteği yeterince göremiyoruz. Bu başarıya herkesin ortak olmasını istiyoruz. Takıma ciddi bir destek gerekiyor. Tribünlerde olamayanlar dahi dışarıdan izleyerek, takip ederek destek verebilir. Bu şehrin birlikte hareket etme kültürünü geliştirmesi şart. Gelin, bu başarıyı hep birlikte yaşayalım ve Muğlaspor’u hak ettiği yere taşıyalım" ifadelerini kullandı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara AK Parti Sözcüsü Çelik: "Alenen medyayı, medya kuruluşlarını ve birtakım şirketleri hedef göstererek aslında Türkiye’de kutuplaşmanın, telif haklarının kime ait olduğunu bir kere daha gösterdiler" AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Özgür Özel bir siyasetçi dilinin dışına çıktığında, bir siyasetçi dilinin dışında konuşmaya başladığında artık kendi konuşmalarının doğurduğu sonuçları yönetemez hale geldi" dedi. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Parti Genel Merkezinde gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Tufts Üniversitesinde doktora eğitimi alan Türk öğrenci Rümeysa Öztürk’ün Gümrük Muhafaza Dairesi görevlilerince gözaltına alınmasına ilişkin konuşan Çelik, "Bir makale yazmanın bu makaleyle temel insan haklarını savunmanın bir soykırım karşısında hassasiyet göstermenin akademik olarak bu duruşu sergilemiş olmanın herhangi bir şekilde kovuşturmaya sebep olması ABD demokrasisi için açık bir gerilemedir. Rümeysa Öztürk’e atfedilen sınır dışı edilme kararı Filistin’deki İsrail tarafından gerçekleştirilen soykırıma karşı çıkmasıdır. Bu konuyu yakından takip ediyoruz. Siyonist soykırım suçlarını insanlığa karşı bir suç olan bu faaliyeti örtbas etmeye çalışıyorlar. İnsanlar Siyonizmin işgalciliğine, soykırımcılığına, bu katliam siyasetine karşı çıkarken insanlar bunu yaptığı için onları antisemitizmle suçlamak Aslında bu Siyonistlerin Yahudilerin geçmişte çektiği acıları da nasıl istismar ettiğini, geçmişte Yahudilerin başına gelen soykırımın bugün bu Siyonistler tarafından başka gerekçelerle başkasına uygulanması için istismar edildiğini gösteriyor" ifadelerini kullandı. Antisemitizme de karşı, İslam düşmanlığına da karşı olduklarını defalarca ifade ettiklerini vurgulayan Çelik, "Tabii ki Netanyahu Hükümeti söz konusu olduğunda bu soykırım siyasetine, soykırım faaliyetlerine karşı olmanın insanlık haysiyetini savunmak, insanlık değerlerini savunmakla eş anlama geldiğini her zaman ifade ediyoruz. Cumhurbaşkanımız bunu uzun yıllardır Birleşmiş Milletler kürsüsünde, dünyanın çeşitli platformlarında net bir şekilde, hiçbir örtülü cümle kurmadan, hiçbir dolaylı cümle kurmadan net bir şekilde ifade ediyor. Hem antisemitizme karşı olduğunu, hem İslam düşmanlığına karşı olduğunu bu kadar net ifade eden dünyadaki yegane liderdir. Ve bunu bütün paydaşlarıyla her ortamda paylaşıyor. Biz bu ilkeli duruşumuzu sürdürüyoruz" açıklamalarında bulundu. "CHP Genel Başkanının konuşmaları bir siyasetçi konuşması olarak adlandırılamayacak bir noktadadır" CHP Genel Başkanının konuşmaları bir siyasetçi konuşması olarak adlandırılamayacak bir noktada olduğunu bildiren Çelik, "Biz kendisinin bu konuşmaları Saraçhane’de sürekli olarak hakaret, hedef gösterme, manipülasyon şeklinde şekillenmeye başladığı andan itibaren uyarlarımızı yaptık. Ama şu anda açık ve net bir şekilde ifade etmek istersek Özgür Özel’in konuşmalarının herhangi bir şekilde bir siyasetçi konuşması olarak adlandırılması mümkün değil. Büyük bir tansiyonla ve sürekli olarak bir yerlerden not alma motivasyonuyla, bir yerlerden onay alma motivasyonuyla Cumhurbaşkanımıza, partimize, Cumhur İttifakımıza dönük bu saldırıların aslında kurgusunu, denklemini biz çok iyi biliyoruz. Birazcık siyasi tecrübesi olan kişilerin bir genel başkanın kendisini böyle dar bir alana sıkıştırmasının, kendisini sadece bütün bir genel başkanlık motivasyonunu sürekli olarak bir ispat, bir onay bekleme düzeyine sıkıştırmasının ne manaya geldiğini bilir" diye konuştu. "Enerjisini AK Partimize ve Cumhur İttifakımıza yönlendirmesi kendisi açısından herhangi bir sonuç doğurmayacaktır" CHP Genel Başkanı Özel’in kendi üzerindeki siyasi vesayeti kaldırmak için mücadele etmesi gereken yerin Cumhuriyet Halk Partisi’nin içinde olduğuna dikkat çeken Çelik, "Dolayısıyla enerjisini oraya yönlendirmesi lazım. Enerjisini AK Partimize ve Cumhur İttifakımıza yönlendirmesi kendisi açısından herhangi bir sonuç doğurmayacaktır. Çünkü vesayet bizden kaynaklanmıyor. Biz demokratik temelde hür bir şekilde şimdiye kadar defalarca rakiplerimizle yarışmış ve sandıkta sonucu almış bir siyasi hareketiz. Bu sebeple esas bugün gelinen noktada da söz konusu olan yolsuzluk soruşturmalarıyla ilgili işin siyasi esası şudur, Bazı Cumhuriyet Halk Partililer, bazı Cumhuriyet Halk Partili belediyelerin yolsuzluk yaptığını uzun zamandır iddia ediyorlar. Buna karşı Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi bu meseleyi yönetememiştir ve suskun kalmıştır. Yine Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi bir kurultay yapma çağrısında bulunuyor. Buna itiraz edenler yine Cumhuriyet Halk Partililer. Dolayısıyla aslında bütün vatandaşlarımıza ifade etmek isterim ki, bütün bu gündemin farklı sözlerle, farklı cümlelerle, farklı retoriklerle ifade edilmesi esasında bir şey ifade etmiyor" şeklinde konuştu. Çelik, Özgür Özel’in ve mesai arkadaşlarının yapması gerekenin, bu konuda açık ve net konuşmak olduğunu ve AK Parti ve Cumhur İttifakı üzerinden konuşmayı bırakması, net bir şekilde Cumhuriyet Halk Partisi içerisindeki rakiplerine doğru konuşması gerektiğini vurguladı. CHP Genel Başkanı Özel’in dün yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan’a dönük çok zehirli ifadeler kullandığını gördüklerini ifade eden Çelik, "Bunları en net şekilde kınıyoruz ve bunları kendilerine iade ediyoruz. Bütün vatandaşlarımıza şunu arz etmek isterim. Hangi partiden olursa olsun bütün vatandaşlarımıza şunun konunun net bir şekilde arz edilmesinde fayda görüyorum. Sayın Özgür Özel’in Cumhurbaşkanımıza karşı kullandığı dil, Cumhurbaşkanımız milletimizin oylarıyla seçilmiş, demokrasimizin her zamanki aşamalarından olan sandık yoluyla görevine gelmiş, seçilmiş bir cumhurbaşkanıdır. Milli iradeyi temsil etmektedir ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başıdır. Sayın Özgür Özel’in Cumhurbaşkanımıza karşı kullandığı dil son derece zehirli bir dildir. Aynı sözleri yarısını bile Özgür Özel Suriye diktatörü Beşer Esad’a karşı kullanmamıştır. Sayın Özgür Özel Suriye diktatörü Beşer Esad’a karşı son derece nazik, dikkatli, özenli cümleler kurarken Türkiye Cumhurbaşkanı’na karşı ise maalesef son derece yanlış bir dil ve yanlış bir üslup içerisinde konuşmaktadır" ifadelerine yer verdi. "Özgür Özel bir siyasetçi dilinin dışına çıktığında, bir siyasetçi dilinin dışında konuşmaya başladığında artık kendi konuşmalarının doğurduğu sonuçları yönetemez hale geldi" Bu süreçte birçok siyasi yalan, birçok siyasi manipülasyon ortaya çıktığına dikkat çeken Çelik, "Biz başından beri şunu ayırt etmek gerektiğini söyledik. Demokratik protesto hakkını kullanan vatandaşlarımız, genç kardeşlerimiz bir demokraside bir hukuk devletinde olan anayasalara, kanunlara uygun bir şekilde bu demokratik haklarını kullandıkları müddetçe hepimiz buna saygı duyarız. Bunun herhangi bir eleştiri konusu yapılması söz konusu olmaz. Ama bunun dışında bir takım kriminal grupların, bir takım terör örgütüne yakın grupların bu kitlelere sızmaya başladığını çeşitli vesilelerle ifade ettik ve buna karşı dikkatli olunması gerektiğini de ifade ettik. Şimdi tabii öyle bir noktaya geldi ki Özgür Özel bir siyasetçi dilinin dışına çıktığında, bir siyasetçi dilinin dışında konuşmaya başladığında artık kendi konuşmalarının doğurduğu sonuçları yönetemez hale geldi. Bunun örneklerinden bir tanesi sürekli olarak Saraçhane’deki Cumhuriyet Halk Partili’nin orada eylem yapanlar tarafından hedef alınması, eleştirilmesi ve onlar tarafından sürekli olarak bir eleştiri yağmuruna tutulmasıdır" dedi. Cumhuriyet Halk Partisi seçmelerinden Cumhuriyet Halk Partisi yönetimine dönük eleştirileri gördüklerini aktaran Çelik, "Tabii orada bu kadar sokak çağrısı yaptığı zaman Özgür Özel birileri de çıktı, Saraçhane’ye çıkalım, Taksim’e gidelim gibisinden bir talepte bulundu. Özgür Özel kendisinin kontrolsüz bir şekilde, sorumsuz bir şekilde sokak çağrısı yapması karşısındaki ortaya çıkan grupların maksimalist talepleri karşısında bu sefer meseleyi yönetmek için maalesef siyasi açıdan doğru olmayan çok yanlış ifadelerle başvurdu" dedi. "Alenen medyayı, medya kuruluşlarını ve bir takım şirketleri hedef göstererek aslında Türkiye’de kutuplaşmanın, telif haklarının kime ait olduğunu bir kere daha gösterdiler" CHP’nin yıllardır en çok kullandıkları cümle "Hayat tarzına müdahale etmeyelim, kutuplaşma olmasın" çerçevesinde cümleler olduğunu belirten Çelik, "Alenen medyayı, medya kuruluşlarını ve bir takım şirketleri hedef göstererek aslında Türkiye’de kutuplaşmanın, telif haklarının kime ait olduğunu bir kere daha gösterdiler. Hayat tarzı konusundaki müdahaleci yaklaşımların müellifinin, siyasi müellifinin kim olduğunu bir kere daha göstermiş oldular. Cumhuriyet Halk Partisi’nin şimdiki yönetiminde gerçekten siyasi analiz yapma, siyasi değerlendirme yapma, siyasi cümle kurma, siyasetin alfabesini bilme konusundaki eksiklikle ilgilidir ve bu eksiklik giderek kronikleşmiştir" diye konuştu. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in İngiltere’den kendi tezlerine, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanının sözlerine, Cumhuriyet Halk Partisi yönetiminin sözlerine yeterince destek bulamadıkları için kırgınlığını ifade ettiği sözlerini anımsatan Çelik, "Tabi bu bütün bir milletimizin gözünün önünde gerçekleşiyor. Burada bir başka ülkenin desteğinin talep edilmesiyle ilgili olarak bir hayal kırıklığının yaşanmış olması, kendisini şu cümleyi kurulabilmiş olması, kendilerinin terk edilmiş olduğunu hissediyorlar. Türkiye’de Cumhuriyet Halk Partisi köklü bir partidir ve Cumhuriyet Halk Partisi biz bir sürü siyasi tartışmamız ve siyasi rekabetimiz olmasına rağmen özellikle Sayın Deniz Baykal döneminden örnek verecek olursak milli bir tutum sahibi bir irade ortaya koymuştu. Milli tutum konusunda bir hassasiyetleri vardı. Ama bugün Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı kendisini başka bir ülkenin desteği söz konusu olmadığı için, başka bir ülkenin başbakanının desteği söz konusu olmadığı için terk edilmiş hissettiğini ifade edebiliyor. Niçin terk edilmiş hisseder? Bunu da öncelikle Cumhuriyet Halk Partisi’ne gönül vermiş olan milli değerler konusundaki hassasiyetini çok iyi bildiğimiz vatandaşlarımızın takdirine ve tabii ki tüm milletimizin takdirine sunuyoruz" şeklinde konuştu. "Hakaret etmeden, tehdit etmeden eleştiri cümlesi kuramayan, hakaret etmeden, tehdit etmeden, herhangi bir şekilde kişileri hedef göstermeden kendi derdini anlatamayan bir yapı var" CHP Genel Başkanı Özel’in kendi partisinin iç kavgalarını yönetebilmek için, iç iktidar mücadelesini yönetebilmek için İstanbul Başsavcısını sürekli olarak hedef aldığını söyleyen Çelik, "İstanbul Valisini ve İstanbul Emniyet Müdürünü sürekli olarak hedef alıyor. Şimdi öncelikle şunu söylemek gerekir ki, yargı kararları, yargı süreçleri, soruşturma süreçleri tabii ki demokratik bir sistemde bunları siyasi bir şekilde, siyasi bir üslupla, medeni bir üslupla eleştirmek sonuna kadar haktır. Ve bu eleştiri dünyanın bütün demokrasilerinde yapılır. Bizde de her zaman yargı kararlarıyla ilgili, yargı süreçleriyle ilgili çok ciddi eleştiriler olmuştur. Fakat doğrudan İstanbul Başsavcısının şahsını hedef alarak, hakaretlere varan ifadelerle bu sürecin bu şekilde tehditlerle yürütülmeye çalışılması, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığı ve Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi açısından gerçekten büyük bir kabiliyetsizliğin, büyük bir yetersizliğin ve siyasi üslubun, medeni üslubun nasıl oluşturulacağına dair büyük bir maalesef noksanlığın ve yoksulluğun işareti olarak gündeme gelmektedir. Yani hakaret etmeden, tehdit etmeden eleştiri cümlesi kuramayan, hakaret etmeden, tehdit etmeden, herhangi bir şekilde kişileri hedef göstermeden kendi derdini anlatamayan bir yapı var. Dolayısıyla bir başsavcının şahsen tehdit edilmesi, ona karşı bariz bir takım lakapların ve ifadelerin kullanılması esasında Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığı’nın kendisinin siyasi üslup konusundaki noksanlığının ve kabiliyetsizliğinin ifadesinden başka bir şey değildir" ifadelerini kullandı. CHP’nin İstanbul Valisini ve İstanbul Emniyet Müdürünü provokasyon yapmakla suçladıklarını söyleyen Çelik, "Burada bakın İstanbul Valisi de, İstanbul Emniyet Müdürü de çeşitli görevleri yaparak başarıyla bu görevlere gelmiş kişiler ve devlet adamıdırlar. Ve şimdiye kadar da yaptıkları görevi hakkıyla yapmışlardır. Orada demokratik protesto hakkını kullananlarla, şiddete bulaşanlar arasında ayrım yapma konusunda özen göstermeye çalışmışlardır ve günlerdir uykusuz kalarak da esasında Özgür Özel’in kontrolsüz ve sorumsuz çağrıları karşısında orada vandallık yapan, polise balta atan, üzerine asit fırlatan, küfür eden, şiddet uygulayan kişilerin şiddetinden öncelikle orada demokratik protesto hakkını kullanan gençleri ve vatandaşlarımızı korumaya çalışmışlar, daha sonra da bütün vatandaşlarımızı korumaya çalışmışlardır" dedi. "Burada demokratik protesto hakkıyla vandallık ve barbarlığı birbirinden ayırıyoruz, bizim karşı olduğumuz ve asla müsamaha göstermeyeceğimiz şey bu vandallık ve barbarlık" diyen Çelik, "Her yerde vatandaşların farklı görüşleri olabilir, bütün bu süreçte bizi en çok üzen şey bir üniversiteden yansıyan karşıt düşüncedeki üniversitelilerin birbirine saldırması. Bütün hangi fikirden olursa olsun üniversitedeki kardeşlerimize, genç arkadaşlarımıza sesleniyoruz, Türkiye’de hangi partiyi tutarsanız tutun, hangi meşrepten olursanız olun, hangi mezhepten olursanız olun, kendinizi etnik olarak ne olarak adlandırırsanız adlandırın adlarımız farklı olabilir, ama hepimizin soyadı Türkiye Cumhuriyetidir" dedi. Çelik, "Hiç kimse herkes Türkiye Cumhuriyetinin vatandaşı, anayasaya kanunlara uygun olduğu sürece de demokratik protesto hakkını kullanıyor. Ama vandallığa geçit yok, barbarlığa geçit yok, şiddete herhangi bir şekilde müsamaha gösterilmesi söz konusu olamaz" şeklinde konuştu. "CHP Genel Başkanı Özgür Özel önündeki kitleye kitap satan bir firmayı hedef göstermiştir, kahve satan bir firmayı hedef göstermiştir, medya kuruluşlarını hedef göstermiştir" "Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Özgür Özel önündeki kitleye kitap satan bir firmayı hedef göstermiştir, kahve satan bir firmayı hedef göstermiştir, medya kuruluşlarını hedef göstermiştir" diyen Çelik, "Yani düşünebiliyor musunuz Özgür Özel’e kalsa kimin nereden kitap satın alacağını söyleyecek, kimin nereden kahve içeceğini söyleyecek. Yani kahve üzerinden kahve içmek üzerinden ki bir kahvenin 40 yıl hatırı var lafı bize ait bir laftır kahve içmek üzerinden. Ve nereden kitap alınacağı üzerinden toplumu ikiye bölmek, toplumda kutuplaşma oluşturmak şu an ki Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanının etiketi haline gelmiştir. Diyor ki, biz demokratik olarak boykot hakkımızı kullanıyoruz. Siz boykot hakkınızı kullanmıyorsunuz, kullandığınız dil, kullandığınız tehdit dili ve kullandığınız zehirli dil doğrudan hedef gösterme anlamına geliyor. Şimdi o firmalara, o firmaların birtakım mekanlarına bakın bazı saldırılar oluyor, yani kahve üzerinden ve kitap üzerinden nasıl bir şey tartışma oluşturdunuz? Dolayısıyla, bu sizin muhalefet edeceğiz diye kırmızı kart gösterme siyasi kabiliyetsizliğinizden daha büyük bir kabiliyetsizlik olarak, daha büyük bir kutuplaştırma faaliyeti olarak ortaya çıktı. Yıllardır her kürsüye çıktıklarında konuşuyorlar hayat tarzına müdahale etmeyelim, kutuplaşma olmasın diye. İşte en son gelinen noktada Cumhuriyet Halk Partisini bu yönetimin getirdiği yer kimin nereden kitap alacağına, kimin hangi televizyonu seyredeceğine, kimin hangi kahveyi içeceğine dair bir kutuplaşma üretmekten ibarettir" açıklamalarında bulundu. "Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsına, merhum annesine, muhterem ailesine dönük olarak kullanılan bu galiz ifadeleri bir kere daha lanetliyoruz" Bu kadar gün geçtikten sonra da herkese sağduyulu olmayı tavsiye ettiklerinin altını çizen Çelik, "Yani burada farklı görüşlerin olması bu yargı süreçlerine, gündemdeki konulara dönük olarak gayet doğaldır, ama bunun yolu demokratik bir çerçevede, demokratik bir siyasi dille tartışmaktan geçer. Bu derece zehirli bir dille tartışmak bunu bu hale sokmak sonucu demokrasinin birtakım imkan ve kabiliyetlerini kullansanız da demokratik süreçleri zehirlemek anlamına gelir. Tabii hepimizi çok üzen ve çok rencide eden Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsına, merhum annesine, muhterem ailesine dönük olarak kullanılan bu galiz ifadeleri bir kere daha lanetliyoruz. Bunu yapanların tabii ki emniyet güçleri tarafından hızlı bir şekilde İçişleri Bakanımız açıkladı tespit edildiğini biliyoruz. Bugün de bir böyle bir eylem oldu birisi tarafından ve buna da gereği yapıldı. Bu lanetli bir eylemdir, bakın bu haysiyetten ve şereften yoksun insanların yapacağı işlerdir bunlar. Biz Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsına, merhum annesine, muhterem ailesine karşı bu zehirli dilin kullanılmasına karşı AK Parti olarak bütün gücümüzle gereken mücadeleyi her zeminde veririz bu bizim kırmızıçizgimizdir ve bu konu hiç kimse sabrımızı test etmemelidir. Açık ve net bir şekilde bunu ifade ediyorum. Her yolla bununla mücadele ederiz, bu haysiyet ve şeref yoksunlarına herhangi bir şekilde müsaade etmeyiz" diye konuştu. "Hiç kimsenin annesine, babasına, eşine, çocuklarına dönük olarak, şahsına dönük olarak da galiz ifade kullanılmamalıdır" "Başka siyasetçilerin ailesine, çocuklarına, eşlerine dönük birtakım yanlış ifadeler olduğunda da bize daha önce de sordular, şimdi de soruyorlar, tek tek söylememe gerek yok hepsine karşıyız, hepsini reddediyoruz" diyen Çelik, "Hiç kimsenin annesine, babasına, eşine, çocuklarına dönük olarak, şahsına dönük olarak da galiz ifade kullanılmamalıdır, kötü bir ifade, hakaret ifadesi kullanılmamalıdır bu bizim temel prensibimiz. Biz zaten en temel prensip olarak şunu söylüyoruz: Aile konuları siyasi mücadelenin bir parçası olmamalıdır. Aile konularını siyasi mücadelenin parçası yapanlar bizden değildir. İster siyasetçi olsun, ister herhangi bir vatandaşımız olsun, hiç kimsenin ailesine saldırılmasına gönlümüz razı gelmez ve buna karşı çıkarız. Özellikle annelere ve babalara, eşlere ve çocuklara hakaret ifadesi, galiz ifadeler kullananlar bunu kime karşı kullanırsa kullansın asla bizden değildir, bizim böyle bir üslubu tasvip etmemiz, bu üslubun bize ait bir üslup olduğunu düşünmemiz hiçbir şekilde mümkün değildir. Biz bunu, bu üslup kime ait olursa olsun ret ederiz. Bu üslup bizim ret ettiğimiz bir üsluptur, en temel hassasiyetlerimizden bir tanesidir. Anneler, babalar azizdirler, her birine hürmet ederiz, aynı şekilde eşlerin ve çocukların da saygınlığının korunması konusundaki hassasiyetimiz her zaman çok temel bir hassasiyettir" şeklinde konuştu. "Dün hepimizin içini yakan Gazze’ye yine soykırımcı Netanyahu hükümeti tarafından, soykırımcı katil şebekesi tarafından çok büyük bir saldırı oldu, maalesef parçalanmış bedenler, parçalanmış çocuk bedenleri bütün insanlığın gözünün önüne geldi" ifadelerini kullanan Çelik, "Bu tabi buna destek verenlerin de ortak olduğu bir suçtur. Bütün bu mübarek günlerin bereketinin en çok insanlık onurunu, insanlık haysiyetini yücelerde tutan Gazze halkının üzerine olmasını diliyoruz. Özellikle Gazzeli kadınların ve çocukların bugünleri ilahi bereketlerinde daha çok buluşmasını temenni ediyoruz" dedi. "Terörsüz Türkiye konusundaki irademiz aynı kararlılıkla devam ediyor" Terörsüz Türkiye konusundaki iradenin aynı kararlılıkla devam ettiğini vurgulayan Çelik, "Bölgedeki gelişmelere baktığımızda da Sayın Devlet Bahçeli’nin tarihi çağrısı, Sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu irade aslında hem bölge halklarının barışı açısından, hem ülkemizin terör belasından kurtulması açısından çok geniş bir çerçevede etki oluşturacak ve milletimizin Türkiye yüzyılı hedeflerine ulaşmasında ve bölge halklarının barış içinde yaşamasında çok büyük bir çerçeveyi ortaya çıkaracaktır. Dolayısıyla bugün Sykes-Picot Anlaşmasını değiştirelim, sınırları değiştirelim diyerekten birtakım emperyalist planları yürürlüğe koymaya çalışanlara karşı aslında buna direnen, bölgedeki halklar, farklı gruplar temelinde Türk’ü, Kürt’ü, Arap’ı bölgedeki, Sünni’si, Alevi’si, Şii’si, Nusayri’si, Dürzi’si, Ezidi’si, kimin üzerinde oyun oynanıyorsa hepsinin üzerindeki bu emperyalist projelere direnen ve bir kardeşlik siyaseti temelinde bölgede barış ve huzur içerinde yaşamanın iradesini koyan bir yaklaşımdır. Bunu önümüzdeki safhaları itibarıyla da kararlılıkla sürdüreceğiz. Şimdi tabi beklenen safha, terör örgütünün silah bırakması ve kendisini feshetmesidir. Terör örgütünün silah bırakması ve kendisini feshetmesiyle ilgili kurulan şerh cümlelerinin veya kurulan birtakım yönlendirme cümlelerinin veya kurulan birtakım set cümlelerinin herhangi bir ehemmiyeti yoktur, esas olan terör örgütünün silah bırakması ve kendisini feshetmesidir" şeklinde konuştu. Çelik, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye bir kere daha şifa dileklerini iletti. Çelik, Bahçeli’nin sağlığına dönük, Bahçeli’nin durumuna dönük olarak birtakım nefret dili kullananları lanetledi.
Ankara CHP Genel Başkanı Özel: "Ekrem İmamoğlu, CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olarak belirlenmiştir" Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Ekrem İmamoğlu’nun CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olarak belirlendiğini açıkladı. Özel, TBMM’de partisinin kapalı grup toplantısına katıldı. Ekrem İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığına ilişkin oylamanın yapıldığı toplantının ardından gazetecilere açıklama yapan Özel, "Partimizin tüzüğü gereğince milletvekili grubumuz en az 20 milletvekili ile önerebiliyordu. Çok sayıda milletvekilimizin önerisiyle aday adayı unvanı kazanmış olan Ekrem İmamoğlu, 23 Mart günü yapılan seçimlerde 1 milyon 750 bin üyemizden 1 milyon 653 bin 887’sinin oylarını aldığı CHP sandıklarında ve 13 milyon 844 bin 70 vatandaşımızın oyunu aldığı dayanışma sandıklarıyla toplam 15 milyon 497 bin 957 oy alarak ön seçimin galibi olmuş ve kullanılan neredeyse geçerli oyların tamamıyla aday olarak grubumuza bildirilmek üzere Parti Meclisimizde bugün oylanmıştır. Parti Meclisimizdeki tüm üyelerin oy birliğiyle önerilmiştir. Biraz önce milletvekili grubumuzda üç kişilik tasnif komisyonunun tasnif ettiği kapalı oylamanın sonucunda 134 milletvekilinden birisi tedbirli olarak disiplinde olan arkadaşımız oy kullanmaya gelmemiştir. Bir arkadaşımız da sağlık sebebiyle tedavi gördüğünden burada değildir. 132 arkadaşımızın kullandığı oyların tamamını kapalı oylamada alarak Ekrem İmamoğlu, Cumhuriyet Halk Partisi’nin cumhurbaşkanı adayı olarak belirlenmiş ve aday gösterilmesi kararlaştırılmıştır" dedi. Özel, tutuklanan cumhurbaşkanı adayları Ekrem İmamoğlu için cumartesi günü saat 12.00’de İstanbul Maltepe’de miting yapacaklarını ifade ederek, "O mitinge başta gençleri, 19 Mart başarısız darbe girişimini 23 Mart’ta püskürtmüş olan herkesi, o gün o coşkuya yetişememiş, erişememiş, gönlü orada olan herkesi bundan sonra artık baskılar değil, tutuklamalar değil, gerginlikler değil, umut olsun diyen herkesi Maltepe’deki büyük mitinge davet ediyoruz. Anadolu’yu davet ediyoruz. İstanbul’u davet ediyoruz. Trakya’yı davet ediyoruz. Bayram arifesinde bir büyük demokrasi bayramının arifesinde olduğumuzu birlikte yaşamak istiyoruz. Tatile gideceklere bir gün geç gidin, arife günü demokrasi bayramının da arifesini hep birlikte yaşayalım diyoruz" ifadelerini kullandı.
Manisa Turgutlu’da öğrenciler makinistliği deneyimledi Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı TCDD Taşımacılık İzmir Bölge Müdürlüğü, Manisa’nın Turgutlu ilçesinde geleceğin demiryolcularını yetiştirmek ve çocuklara demiryolu sevgisini aşılamak amacıyla önemli bir projeye imza attı. Manisa’yı pilot bölge olarak seçen TCDD, Mobil Lokomotif Simülatörü’nü Manisa’nın ardından ikinci olarak Turgutlu Mehmet Gürel İlkokulu’nda öğrencilerle buluşturdu. TCDD Taşımacılık İzmir Bölge Müdürlüğü ve Turgutlu İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliğiyle Turgutlu Mehmet Gürel İlkokulu’nun bahçesine kurulan simülatörde, öğrencilere demiryolu araçlarının kullanımı ve demiryolu güvenliği hakkında uygulamalı eğitimler verildi. Baş makinistler Hüseyin Karakurt ve Yıldırım Özdemir, öğrencilere simülatörün nasıl kullanılacağını gösterirken, demiryolu güvenliğinin önemini de vurguladı. Etkinliğe, TCDD Taşımacılık A.Ş. İzmir Bölge Müdürü Bayram Şahin, Turgutlu İlçe Milli Eğitim Müdürü Serdar Dinçer, İzmir Lokomotif Atölye Müdür Vekili Gürcan Karagözler, Emniyet Denetim Sistemi Müdürü Yasin Taksim ve Okul Müdürü Fatih Adıgüzel de katıldı. Demiryolu sevgisi ve güvenlik nbilinci TCDD İzmir Bölge Müdürü Bayram Şahin, etkinliğin amacını şöyle açıkladı: "Bu okulda bulunmamızın temel hedefi, geleceğimiz olan çocuklarımıza demiryolu sevgisini aşılamak. Ayrıca, hemzemin geçitlerde uyulması gereken kuralları ve demiryolu araçlarına zarar vermenin sonuçlarını anlatmak istiyoruz. Bu tür etkinliklerle, çocuklarımızın demiryolu hakkındaki soru işaretlerini gidermeyi ve demiryolu sevgisini kalıcı hale getirmeyi hedefliyoruz." Mobil simülatör ile uygulamalı eğitim Mobil Lokomotif Simülatörü’nün, demiryolu filosunda bulunan E68000 tipi lokomotifin birebir simüle edilmiş hali olduğunu belirten Şahin, " Bu simülatör çeşitli üniversite, okul etkinliklerinde kullanılıyor. Bu sayede demiryolu araçlarının kullanımını gençlerimiz görüyor ve akıllarındaki soru işaretleri ortadan kalkmış oluyor." dedi.