EKONOMİ - 18 Ekim 2024 Cuma 13:36

Vali Pehlivan: "Mersin, dinamik bir il"

A
A
A
Vali Pehlivan: "Mersin, dinamik bir il"

Mersin Valisi Ali Hamza Pehlivan, nüfusu 2 milyon olan, yüz ölçümü yaklaşık 16 bin kilometrekare, 13 ilçesi, 806 mahallesiyle ekonomiye belli katkılar sunan Mersin’in oldukça dinamik bir kent olduğunu belirterek, "Muz, çilek, limon gibi 9 bitkisel üründe Türkiye birincisi olan ilimiz, hayvansal ürün olarak keçi üretiminde de Türkiye birincisidir. İlimiz bu 10 üründe Türkiye birincisi olduğu gibi 30 tarımsal üründe de ilk 3’te, 50 üründe ilk 10’da yer alıyor ve 100’ün üzerinde de tarımsal ürün yetişiyor" dedi.


Vali Pehlivan, ’Şehrin Ekonomisi Mersin’ programına katıldı. Akdeniz İhracatçı Birlikleri’ndeki programda konuşan Vali Pehlivan, Mersin’in tarih boyunca stratejik önemini muhafaza ettiğini söyledi. Mersin’in tarihte de aslında liman kenti hüviyetine sahip olduğunu kaydeden Vali Pehlivan, "Mezitli ilçemizdeki Soli Pompeipolis bizim tarihteki antik ve en eski limanlardan birisidir. Keza Aydıncık ilçemizdeki Kelenderis Limanı da tarih boyunca, özellikle de denizlerin insanlar tarafından hem ulaşım aracı olması vasfıyla hem ticaret yapmak üzere kullanılmasıyla birlikte önemli bir konuma sahip olmuştur. Tarsus ilçemiz de Kilikya medeniyetinin merkezi olarak sayılıyor. Burada çeşitli medeniyetler yaşamış, faaliyet göstermiş ve izler bırakmış. Mensubu olduğumuz medeniyetimiz, ecdadımızla, Selçuklu’dan, Karamanoğulları’ndan, Osmanlı’ya kadar izler bırakmış. Bizler, zaten bu coğrafyada bin yılı aşkın bir süredir var olan Türk milleti olarak her bir ilinde ve ilçesinde olduğu gibi Mersin’de de tarihsel süreç içerisinde bu gelişim sürecine gerekli katkıyı yapmış durumdayız" ifadelerini kullandı.



"Mersin, dinamik bir il"


Ekonominin, çok kapsayıcı ve kapsamlı aynı zamanda hayatın her alanını her aşamasını ilgilendiren bir kavram ve dinamik bir süreç olduğunu dile getiren Vali Pehlivan, "Mersin’imiz de bu bağlamda dinamik bir ildir. Nüfusu 2 milyon olmuş, yüz ölçümü yaklaşık 16 bin kilometrekare, 13 ilçesi, 806 mahallesiyle ekonomiye belli katkılar sunan bir ildir Mersin. Bunlar içerisinde tarım önemli bir yer tutuyor. İlimiz, komşumuz olan Adana’yla birlikte Çukurova’nın bereketini en iyi şekilde değerlendiren ve yansıtan illerden birisidir. Nitekim tarım sektöründe, özellikle bitkisel tarımda, yaş meyve ve yaş sebze üretiminde önde olan bir ildir. Biz ilimizi tanımlarken o yüzden sadece Akdeniz’in değil, Türkiye’nin inci ve öncü şehri diyoruz. İnci şehir olması sahip olduğu tarihi eserlerin; Tarsus’tan Anamur’a kadar, Gülnar, Mut’tan Çamlıyayla’ya kadar; Kız Kalesi’nden Silifke kalesine, Anamurium Antik Kentinden Mut Alahan Manastırına, Mamure Kalesinden Tarsus Ulu Camisi, St. Paul Kilisesi, kuyusuna kadar, Soli Pompeipolis’ten Kelenderis’e kadar, Yumuktepe’den Gözlükule kazı alanına kadar, Kanlıdivane’den Uzuncaburç’a kadar saymakla bitmeyen 926 arkeolojik sit ve toplamda da bin 700’e yakın tescilli tarihi yapısı ve yapıtı olan bir şehirdir" diye konuştu.



"Tarımda 10 üründe Türkiye birincisiyiz"


Mersin’in, tarımıyla da öne çıkan bir kent olduğunu belirten Vali Pehlivan, "Muz, çilek, limon gibi 9 bitkisel üründe Türkiye birincisi olan ilimiz, hayvansal ürün olarak keçi üretiminde de Türkiye birincisidir. İlimiz bu 10 üründe Türkiye birincisi olduğu gibi 30 tarımsal üründe de ilk 3’te, 50 üründe ilk 10’da yer alıyor ve 100’ün üzerinde de tarımsal ürün yetişiyor. O kadar bereketli topraklara sahibiz ki, ister açık alanda yapın ister serada yapın klima özelliği ve buranın ılıman iklimi tropikal meyveler de dahil birçok ürünün yetişmesine zemin hazırlıyor. İlimiz bu yönüyle geçtiğimiz yıl güncellenen rakamlarla tarımsal üretimde yaklaşık 77 milyar TL, hayvansal üretimde de 11 milyar TL olmak üzere yaklaşık 88 milyar TL tarımsal hasıla elde etmiş durumdadır. Tarım sektöründe ziraat odalarına 135 bine yakın kayıtlı çiftçimiz var. Tarımsal işletmelerimiz var. Tarımsal sanayiye yönelik yatırımlarımız var. Bunlar birbirini destekleyerek gidiyor" şeklinde konuştu.



"Geçtiğimiz yıl 11 milyarın üzerinde ihracat yapıldı"


Liman kenti olmasından dolayı Mersin’de ticaretin de oldukça gelişmiş durumda olduğuna işaret eden Vali Pehlivan, şöyle devam etti; "Ticaret odalarımıza kayıtlı yaklaşık 50 bin tacir, esnaf odalarımıza kayıtlı 60 bine yakın esnafımız var. Mersin Limanımız, adeta tarihteki o antik limandan bugüne gelen geleneği devam ettiriyor. Limanımız şu anda 124 hektarlık büyüklüğüyle Türkiye’nin en büyük alana sahip limanı, hacim olarak da 2.6 milyon TEU kapasitesiyle en çok elleçleme yapılan limanlardan birisidir. 10 milyon tonun üzerinde de konvansiyonel yük işlenebilen ve ticareti yapılabilen bir potansiyele sahiptir. Limanımızda bugünlerde genişleme çalışmaları devam ediyor. Çalışmalar bittiğinde yüzde 50 daha büyümek suretiyle hacmi 3.6 milyon TEU seviyesine çıkacak. Limanda yapılan istihdam doğrudan 3 bin iken 3 bin 500 istihdam, 25 bin iken yaklaşık 30 bin dolaylı istihdam durumu söz konusu olacak. Hemen yanı başında Serbest Bölgemiz var. Orada da 360’ın üzerinde firmada 10 binin üzerinde çalışan söz konusu ve oranın da ticaret hacmi yaklaşık 4 milyar dolardır. Genel olarak dış ticaret rakamlarına baktığımız zaman da geçtiğimiz yıl ilimizde 11 milyarın üzerinde ihracat yapıldı. Bu rakamla birlikte ilimiz en çok ihracat yapan iller sıralamasında 9. basamaktan 7. basamağa yükseldi. Bizim gümrük kapılarımızdan yapılan dış ticaret hacmi bu rakamla beraber 30 milyarın üzerindedir. Genel hinterland olarak düşündüğünüzde, bizim limanımızdaki gümrük kapılarımız 190 ülkeye açılıyor. 190 ülkeye limanımızdan ve gümrük kaplarımızdan başta Mersin Limanımız olmak üzere Taşucu da dahil diğer 5 kapımızdan 190 ülke ile ticaret yapılabilir."


Özellikle Türkiye’nin toplam narenciye ihracatının yüzde 40 nispetinde bir miktarının Mersin’den yapıldığını söyleyen Vali Pehlivan, "Keza bakliyat sektöründe, özellikle işleme, paketleme ve ticaret konusunda sektörün yüzde 70’inin üstünde kapasite bizdedir. Orada da bir öncülük durumu var. Dolayısıyla her şehrin kendine göre en’leri vardır. Bizim şehrimizin en’leri de maşallah çok. O yüzden öncülük vasfını sıfat olarak yakıştırıyoruz. Hayvancılığın bir kısmını söyledik ama arıcılık da belki çok ön planda değilmiş gibi gözükür ama ilimiz Türkiye’de arıcılık konusunda da 4. sıradadır. Orada da bir potansiyelimiz var. 350 binin üzerinde kovanımız var. Arıcılık da bu anlamda önemli bir sektördür. Ticaretin yanında lojistik konusunda, ilimizde özellikle de gümrük kapıları ve liman bağlantılı yurt sathında faaliyet gösteren 4 bine yakın lojistik firmamız var" dedi.



"İlimizde 7 ayrı OSB var"


Sanayinin Mersin’de giderek gelişen önemli bir sektör olduğuna işaret eden Vali Pehlivan, "Sanayide yeni yatırımlar alıyoruz. Yeni etaplar açıyoruz, yeni Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) açıyoruz. Bugün itibariyle ilimizde 7 ayrı OSB’miz var ve en eski OSB’miz olan Mersin-Tarsus OSB’mizin 4. etabını da geçtiğimiz aylarda faaliyete geçirdik. 40’ın üzerinde de yeni tahsis yaptık. Toplamda OSB’lerimizde 26 bin istihdam varken, yeni etapla beraber bu istihdam 5 bin daha artarak 30 binin üzerine çıkacak. Firma sayısı da 253 iken 300’lere çıkacak. Hemen yanı başında Tarsus’ta müstakilen bir OSB’miz var. Hızla yatırımları devam ediyor. Hemen onun yanında TÜİOSB dediğimiz Tarımsal Ürün İşleme İhtisas Organize Sanayi Bölgemiz var. Onun da alt yapı çalışmaları başladı" diye konuştu.


Turizmle ilgili olarak da Mersin’in 321 kilometre sahil bandına sahip olduğunu söyleyen Vali Pehlivan, "Burada mavi bayraklı 11 plajımız var. Toplamda 40’ın üzerinde plaj, 100’ün üzerinde de doğal koylarımız var. 600’ün üzerinde otelimiz 45 bine yakın yatak kapasitesiyle hizmet veriyor. 8 turizm bölgemiz var. Çukurova Uluslararası Havalimanı’yla birlikte diğer bütün sektörlerin daha da hareketleneceğini, bu bağlamda turizm sektöründe de ayrı bir hareket olacağını bekliyoruz. Bununla ilgili de zaten sektör paydaşlarımızla çalışıyoruz. İlimiz aynı zamanda bir enerji kenti olma yolunda da ilerliyor. Nitekim ülkemizin ilk nükleer enerji santrali Mersin’de. Orada da 30 bin civarında çalışan var. 4 türbinde aynı anda çalışılıyor. Önümüzdeki yıl birinci türbinde üretim başlayacak ve santral inşaatı bitip türbinlerin hepsi faaliyete geçtiğinde ülkemizin elektrik enerjisi ihtiyacının yüzde 10’u buradan karşılanacak. Burada iletim hatlarının şimdiden yapıldığına şahitlik ediyoruz. Bu yatırımı yakından takip ediyoruz ve şu an itibariyle bile istihdam başta olmak üzere birçok sektöre yansımalarının olduğunu görüyoruz" şeklinde konuştu.



Vali Pehlivan: "Mersin, dinamik bir il"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Öğretmenler ‘Bir zamanlar biz de öğrenciydik’ dedi, sosyal medyayı salladı Manisa’nın Kula ilçesinde eğitim faaliyetlerinde adından sıkça söz ettiren bir okul olan Naci Hakkı Ulusoy Ortaokulu, Öğretmenler Günü dolayısıyla fark oluşturan bir projeye daha imza attı. Okul müdürü Burcu Sarı önderliğinde hazırlanan ve tüm öğretmenlerin katılım sağladığı video, sosyal medyada izlenme rekorları kırdı. Öğrencilik yıllarına dönüp nostalji yaşayan öğretmenler, öğrenciler ile empati kurabilme noktasına da vurgu yaptı. Kula’da yürütülen eğitim faaliyetlerinde elde ettikleri başarılı sonuçlarla adından sıkça söz ettiren Naci Hakkı Ulusoy Ortaokulu’nda bu kez öğretmenler fark oluşturan bir projeye imza attı. Ülke genelinde çeşitli etkinliklerle kutlanan 24 Kasım Öğretmenler Günü dolayısıyla Okul Müdürü Burcu Sarı önderliğinde bir video hazırlayan öğretmenler, videonun sosyal medyada paylaşılması ile binlerce izlenme aldı. "Bir Zamanlar Biz de Öğrenciydik" mottosuyla hazırlanan videoda, öğretmenler öğrencilik yıllarına geri dönerek hem nostalji yaptı hem de öğrencilerle empati kurmanın önemine dikkat çekti. Öğretmenlerin kendi öğrencilik hâtıralarından kesitler sunduğu görüntüler, izleyenlere hem duygu dolu, hem de ilham verici anlar yaşattı. Video, sadece Kula’da değil, tüm Türkiye’de öğrenciler ve öğretmenler arasındaki bağın önemini bir kez daha hatırlattı. Sosyal medya platformlarında milyonlarca kez izlenen video paylaşımlarının altında “Teşekkürler Öğretmenim” mesajlarıyla binlerce yorum aldı. Videoyu çekip yayınlarken amaçlarının öğrencilerin kendilerine empati duygularını artırmak olduğunu dile getiren okulun İngilizce öğretmeni Yasemin Buğurcu, "Biz bu yıl 24 Kasım’da her yıl yaptığımız kutlamalardan farklı olarak hep öğrencilerimiz öğretmen rolüne girerdi, bu kez biz öğrencilerimizin rolüne girelim dedik. Aslında amacımız öğrencilerimizin bize karşı empati yapmalarını sağlamaktı. Hedefine de ulaştığını düşünüyorum. Çok güzel tepkiler aldık, aslında bu kadar tepki alacağımızı da beklemiyorduk. Biz tüm öğretmen arkadaşlarımızla Başöğretmen Atatürk izinde çalışmaya devam ediyoruz” şeklinde konuştu. Öğretmen olmalarına rağmen hala içlerinde yaramaz öğrenciler olduğunu dile getiren İngilizce Öğretmeni Aylin Duymaz, “Öğretmen arkadaşlarımızla hazırladığımız Öğretmenler Günü programı çerçevesinde doğaçlama olarak ortaya çıkan bir video sosyal medyada çok güzel tepkiler aldı. Hepimizin içerisinde hala yaramaz öğrenciler olduğunu fark ettik. Çokta eğlendik. Öğrencilerimiz de sınıf içerisinde neler yaptıklarını kendi öğrenciliklerine dönüp baktılar, hepsi gözden geçirmiş oldu” dedi. Sosyal medyada viral olan videoyu bir öğrencinin çektiğini ve videoyu çeken öğrencinin öğretmen gibi, kendilerinin de birer öğrenci gibi davrandığını anlatan okulun Matematik Öğretmeni Ayşegül Yıldız, "Okulumuzun çok güzel bir enerjisi var. Birimiz bir istekte bulunduğunda hepimiz onu aynı enerji ile yapmaya çalışıyoruz. Bu videoyu da kendi aramızda eğlenmek ve öğrencilerimizde farkındalık oluşturmak için çekmiştik. Hatta videomuzu da bir öğrencimiz çekti. O öğrencimiz öğretmen gibi davrandı, biz de öğrenci gibi davrandık. Bizim için çok güzel ve çok anlamlı oldu” ifadelerini kullandı. Özel gün ve haftalara verdikleri önemi alışılmışın dışına çıkarak farkındalıklar oluşturmayı hedeflediklerini vurgulayan Naci Hakkı Ulusoy Okul Müdürü Burcu Sarı ise konuşmasında şu ifadelere yer verdi; “Biz ekipçe özellikle belirli gün ve haftalara çok önem veren bir okuluz. Alışılmışın dışına çıkıp aslında farkındalık çalışmaları yapmaya çalışıyoruz. Bu 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde de yine öğretmenlerimiz çok güzel bir proje hazırladılar. Biz bu projeyle birlikte öğrencilik yıllarımıza tekrar geri döndük ve aslında bir bakıma amacımıza ulaştık. Amacımız, empati yoluyla öğrencilerimize farkındalık kazandırmaktı. Tüm ekime çalışmaları için teşekkür ediyorum.”
Ankara Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Dijital hareket yeni bir yapay din oluşturma gayreti içindedir” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ”Dijital hareket, yeryüzündeki tüm semavi dinleri, özellikle de İslam’ı hedef alıp yıpratmak suretiyle yeni bir yapay din oluşturma gayreti içindedir” dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığı Konferans Salonunda Dijitalleşen Dünyada Diyanet Hizmetleri temasıyla düzenlenen 7. Din Şurası’nda konuştu. Şura’nın hayırlı olmasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “7. Din Şurasının açılışında Diyanet İşleri Başkanlığı Külliyemizde sizlerle bir araya gelmenin bahtiyarlığını yaşıyorum. Şuranın aramızdaki birliği, beraberliği, muhabbet ve kardeşlik ruhunu tazelemesini, güçlendirmesini Allah’tan temenni ediyorum. Şura kapsamında üç gün boyunca beş ayrı çalışma komisyonu bünyesinde düzenlenecek oturumların sunulacak tebliğlerin yapılacak tartışmaların ve müştereken alınacak şura kararlarının ülkemiz milletimiz ve alemi İslam için hayırlar getirmesini Rabb’imden niyaz ediyorum. Bu önemli toplantıyı tertip eden Diyanet İşleri Başkanlığımıza Din İşleri Yüksek Kurulumuza programın başarılı bir şekilde geçmesi için emek sarf eden tüm kardeşlerimize yürekten teşekkür ediyorum. Sözlerimin hemen başında şu hususu samimiyetle ifade etmek istiyorum” dedi. “Bizler beş yılda bir toplanan din şuralarını temiz ve imanlı ellerin muhlis bir kalple hazırladığı bereketli bir ilim ve tefekkür sofrası olarak görüyoruz“ diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Sözü, fikri, eseri, müktesebatı ve tavsiyeleriyle bu sofrayı zenginleştiren ilim ve fikir insanlarına, yani sizlere İslam’ın çizdiği o emin istikamette ebedi saadete giden bu muazzez yolda birlikte yürüdüğümüz yol arkadaşlarımız olarak bakıyoruz. Rabbim bu sofrayı daha da büyütmeyi, daha da bereketlendirmeyi, sizlere de, bizlere de nasip eylesin diyorum. Yalnızca ülkemiz için değil, gönül coğrafyamız, yurt dışındaki vatandaşlarımız ve dünyanın farklı köşelerindeki tüm kardeşlerimiz için fayda sağlamasını ümit ettiğimiz 7. din şurası kararlarının titizlikle uygulamaya konulmasının ehemmiyetini şimdiden hatırlatmak isterim” diye konuştu. Bugüne kadar şuralarda alınan kararların takibini bizzat yaptıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan,”2019’da düzenlediğimiz 6. din şurasının kapanış programında Sayın Başkanımıza kararların tatbikiyle ilgili hassasiyetimizi ifade etmiştim. Bir önceki şurada alınan kararların 5 yıllık bir süre zarfında yüzde 95’lik bir oranla hayata geçirilmesini takdirle karşılıyor, Diyanet İşleri Başkanlığımızı ve kıymetli mensuplarını yürekten tebrik ediyorum. Diyanet teşkilatımız bünyesinde yurt içi ve yurt dışında ila-yi kelimetullah yolunda büyük bir gayretle çalışan, aşkla atan kalpleri İslam’la buluşturan tüm kardeşlerimize tüm hocalarımıza, tüm büyüklerimize çalışmalarında iyilikler, güzellikler, hayırlar temenni ediyorum. Dünya defterini kapatıp ebedi aleme irtihal eden hocalarımıza da bu vesileyle Allah rahmet diliyor, aziz hatıralarını şükranla yad ediyorum. Muhterem hocalarım, saygıdeğer katılımcılar, Allah azze ve celle Kuranı Kerim’de Hicr suresinin 9. ayetinde on dört asır önce müminlere şöyle buyuruyor. Muhakkak ki bu kitabı bu vahyi biz indirdik ve muhakkak ki onu koruyan da biziz. Mukaddes kitabımız Kur’an’ı, vahiy, yani dinimizi muhafaza edecek olan, ebedi koruyacak olan Allah Teala’dır” açıklamasını yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam Dinine yönelik saldırılara karşı güven ve sorumluluk vurgusu yaparak,” Şurası bir gerçek ki bu ayeti kerime dinimize yönelik saldırılar konusunda bizlere sonsuz bir özgüven aşılıyor. Hiç şüphesiz dinimiz emin ellerdedir. Dinimiz Yüce Rabbimizin muhafazası, koruması altındadır. Ancak bu garanti bizim yani kulların üzerinden mesuliyeti çekip almasın. Müslümanlar olarak bizler de dini yaşamak ve yaşatmakla mükellefiz. Dinimize yönelik saldırılarda her ne kadar sınırsız bir emniyet içindeysek dindarlara yönelik saldırılarda ise tedbir alacak, bu saldırıları göğüsleyip püskürtecek olan bizden başkası değildir” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarih boyunca İslam medeniyetinin dünya genelinde inşa ettiği büyük ilim ve medeniyet merkezlerine dikkat çekerek, Batı’nın geçici üstünlüğünün er ya da geç sona ereceğini belirtti. Yapmış olduğu açıklamada, tarihimize baktığımızda şunu görüyoruz. Dinimiz İslam, Mekke ve Medine’den başlayarak asırlar boyunca çok geniş bir coğrafyada eşsiz güzellikte medeniyetler inşa etmiştir. Bağdat, Şam, Kahire, Buhara, Semerkant, Gırnata, Kurtuba, Konya, Bursa ve İstanbul asırlar boyunca dünyaya istikamet çizen ilim ve medeniyet merkezleri olmuştur. Batının kan, gözyaşı katliam, soykırım ve sömürüye dayanan ilerlemesi Doğu’nun ilahi ve insani medeniyetini boğmak için, altını çizerek söylüyorum, geçici bir dönem üstünlüğü eline geçirmiştir” açıklamasını yaptı. İslam medeniyetlerini inşa eden ruh ve özün ilk günkü gibi tazeliğini muhafaza etmekte olduğuna dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Müslümanların ruh kökleriyle olan bağlantısının, uygar dünyayı rahatsız ettiğini belirterek,” Gün gelecek kutsalı ve insanı dışlayan ilerleme dönemlerinin parantezi er ya da geç kapanacak, Batı uygarlığı Büyük bir gürültüyle çökerken sahip olduğumuz öz ve ruh ile bizim ilahi, insani aşk medeniyetimiz hem de daha güçlü olarak Allah’ın izniyle tekrar inkişaf edecek, şaha kalkacaktır.Şu hususu özellikle vurgulamak istiyorum. Biz kendi kodlarımızla, kendi medeniyetimizin yeniden inşasına ne kadar inanıyorsak medeniyetimizin tekrar dirileceğine de o derece inanıyoruz. Müslümanların kendi ruh kökleriyle olan irtibatı uygar dünyayı rahatsız etmekte, o ruh kökünü yıpratmak, o ruh kökünü koparmak için asırlardır Müslümanlara sadece fiilen değil, manen ve fikren de saldırılmaktadır. Bu saldırıların son asırda büyük ivme kazandığını, son yıllarda ise adeta zirve noktasına ulaştığını burada hatırlatmak durumundayım” değerlendirmesini yaptı. “13. yüzyıldaki Moğol istilasının İslam dünyasını harabeye çevirdiğini ancak İslam’ın özünü ve ruhunu yok edemediğini belirten Erdoğan, ”20. yüzyılda Osmanlı Devleti başta olmak üzere İslam topraklarına saldırılar Müslümanları zayıflatmış, güçten düşürmüş, hatta parçalamış, ama İslam’ın nurunu söndürememiştir. Bugün ise işte o nura, o aydınlığa, imanımıza, değerlerimize, yani bizi biz yapan kodlarımıza, ruhumuza, özümüze yönelik çok yoğun, çok kapsamlı, her zamankinden daha planlı ve sinsi bir saldırı söz konusudur. Filistin’de, Gazze’de, Lübnan’da ve diğer İslam beldelerinde katliam yaparak, Müslümanların soyunu kurutmaya çalışanlar apaçık ortadadır. Oysa küresel ölçekte Müslümanlara ve İslami değerlere saldıran gizli, sinsi düşman Gazze’dekinden çok daha fazla etki ve hasar bırakmaktadır. O gizli ve sinsi düşman, her yolu ve yöntemi kullanmakla birlikte en çok da medya ve son dönemde sosyal medya ile savaşını yürütmektedir” diye konuştu. Dijital dünyanın küresel ölçekte tüm değerleri tahrip ederken, Müslümanları ve özellikle de ehli sünnet akaidini doğrudan hedef tahtasına koyduğun vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan,” Bugün çocuklar anne babalarının, ailenin, öğretmenin, mahallenin talim ve terbiyesinden ziyade, üzülerek ifade ediyorum, dijital medyanın talim ve terbiyesine daha fazla maruz kalıyor. Dijital alemin sadece bir kapitalist araç olmadığını sadece para kazanma sadece eğlence amacı gütmediğini fark etmemiz gerekiyor. Dijital tekno kültürü yönetenler ve yayanların, bir taraftan ciddi paralar kazanırken diğer taraftan da kendi fikir, inanç ve yaşam tarzlarını yeni nesillere zerk ettiğini görüyoruz. Bugün şunu çok net biçimde söylemek isterim. Dijital hareket yeryüzündeki tüm semavi dinleri özellikle de İslam’ı hedef alıp yıpratmak suretiyle yeni bir yapay din oluşturma gayreti içindedir. Ne yazık ki bu yapay dinin müntesipleri de küresel ölçekte gittikçe artmaktadır. Yapılması gereken çok açıktır. İlk olarak 7. din şurasının da ana temasını oluşturan dijitalleşen dünyada diyanet hizmetleri yeniden değerlendirilmelidir. İkincisi dijital inanç sistemleri karşısında Müslümanların tüm değerleriyle korunabilmesi için acil önlemler alınmalı ve hayata geçirilmelidir. Gerek din hizmetlerinde dijital dünyadan istifade ederken gerekse dijital saldırılara karşı değerlerimizi savunurken özümüz, ruhumuz bizi var eden köklerimiz büyük bir itinayla korunmalıdır. Ümmeti Muhammed önce yapay haritalarla bölünmüş, ardından ırkçılığın körüklenmesiyle birbirlerine hasım yapılmıştır. İslam aleminin bugünkü vahdetten uzak görüntüsünün altında 19. yüzyılda Müslümanların içine enjekte edilen mikro milliyetçilik fikri vardır. Bugün de medya ve sosyal medya üzerinden lümpen ırkçı hareketler rahatça örgütlenebilmekte ve propaganda yapabilmektedir” dedi.