ASAYİŞ - 25 Aralık 2024 Çarşamba 22:14

Mardin’de silahlı kavgaya karışan 4 şahıs tutuklandı

A
A
A
Mardin’de silahlı kavgaya karışan 4 şahıs tutuklandı

Mardin’in Kızıltepe ilçesinde 3 kişinin yaralandığı silahlı kavgaya ilişkin 4 kişi tutuklandı.


Kızıltepe ilçesinde 24 Aralık’ta aralarında husumet bulunan iki grup arasında çıkan tartışma kavgaya dönüşmüştü. Kavgada 3 kişi yaralandı. Mardin Asayiş Şube Müdürlüğü ve Kızıltepe İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri olaya karıştığı tespit edilen 9 şüpheli şahsı kısa sürede yakaladı. Polis ekipleri tarafından olay yerinde ve yakalanan şüphelilerin üzerinde yapılan aramalarda, olayda kullanıldığı değerlendirilen 2 adet av tüfeği ve 3 adet tabanca ele geçirildi.


Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen T.E., T.A., K.Ç., S.Ç. isimli şahıslar tutuklanarak cezaevine gönderildi.



Mardin’de silahlı kavgaya karışan 4 şahıs tutuklandı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Koronavirüsün etkisiyle kalp kası iltihabına yakalandı, yüzme tutkusu ile sağlık engelini aştı Koronavirüse yakalandıktan sonra kalp kası iltihabıyla mücadele eden 12 yaşındaki Kaan Sönmez, 2022 yılında yaşadığı sağlık sorunlarını ailesi ve doktorlarının desteğiyle geride bıraktı. Yüzmeye olan tutkusu sayesinde yeniden antrenmanlara başlayan Kaan, “İleride milli yüzücü olmak istiyorum" dedi. Spor yapan çocukların düzenli kontrol edilmesi gerektiğini belirten Çocuk Kardiyoloji Kliniği Eğitim Görevlisi Prof. Dr. Berna Şaylan ise, "Kalp kası iltihabı enfeksiyon sırasında ya da sonrasında ortaya çıkan bir durum. Çocuklarda teşhis edilmezse kalp yetmezliğine, ani ölümlere ve ritim bozukluğuna sebep olabilir" diye konuştu. Samsun’da yaşayan 12 yaşındaki Kaan Sönmez, 6 yaşında başladığı yüzme sporuna pandeminin getirdiği zorluklara rağmen devam etti. Kaan, 2022 yılında yüzerken nefessiz kalarak göğüs ağrısı çekti. Sonrasında antrenörünün tavsiyesiyle ailesi doktora götürdü. Samsun’da 3 aylık bir tedavi sürecinin ardından ailesi Kaan’ı İstanbul’daki Okmeydanı Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesi’ne getirdi. Genç sporcu tedaviye Çocuk Kardiyoloji Kliniği Eğitim Görevlisi Prof. Dr. Berna Şaylan ile devam etti. Koronavirüs kaynaklı kalp kası iltihabı (miyokardit) teşhisi konulan Kaan, doktorunun önerisiyle 4 buçuk ay boyunca antrenmanlara ara verdi ve yapılan tedaviyle yüzmeye geri döndü. Doktor kontrollerine devam eden ve haftanın 6 günü antrenman yapan Kaan, milli yüzücü olma hayaliyle ilerliyor. “Milli yüzücü olmak istiyorum” Suda nefessiz kalınca hastalığının ortaya çıktığını söyleyen Kaan Sönmez, “12 yaşındayım, 6 yaşında yüzmeye başladım. Temel eğitimle yüzme öğrenmek için başladım. Hocalarım yetenekli olduğumu söyledi, ben de yüzmede ilerlemek için devam ettim. Pandemi döneminde 7 ay havuzumuz kapalıydı, o yüzden ara vermek zorunda kaldım. 2022 yılında yüzerken tıkandım ve havuzdan çıktım, sonradan geri girdim ama tıkandığımı hocam aileme söylemiş. Doktora gittiğimde doktor bana kalp kası iltihabı teşhisi koydu. 4 buçuk ay kadar hiç yüzemedim. Berna hoca ile görüştük ve Berna hoca böyle olmayacağını söyleyerek beni çağırdı. ’Baktı ve sonra yüzebilirsin’ dedi. Yavaş yavaş başladım. İleride milli yüzücü olmak istiyorum. Çabalıyorum, yüzme yarışlarına katılıyorum ve daha iyi olmak için antrenmanlara devam ediyorum” diye konuştu. “Kaan hedeflerine ulaşmak için çabalıyor” Kaan’a yüzme konusunda hep destek olduklarını belirten annesi Sahra Sönmez, “Kaan’ı ilkokulda yüzme öğrenmesi için kursa yazdırdık. Sonrasında yüzmeyi çok sevdi. Antrenörler de yetenekli olduğunu söyledi ve devam etme kararı aldık. Her şey yolunda giderken bir anda pandemi çıktı. O dönemde havuz kapalı olduğu için Kaan bir süre antrenmanlardan uzak kaldı. Tekrar başladıktan 1-2 ay sonra biz koronavirüs olduğunu hiç anlamamıştık ve bir gün Kaan sudan göğsünü tutarak çıkmış. Antrenörü dinlendirmiş fakat birkaç gün sonra yine aynı şey olmuş. Sonrasında hocası bana ulaştı ve doktor kontrolüne götürmemi tavsiye etti, nefes alışverişlerinin pek normal olmadığını söyledi. Oturduğumuz yerde, Samsun’da bir doktora götürdük. Bazı testler yaptı ve kan değerlerinde yükselmeler gördü. Covid kaynaklı olduğunu öğrendik. 3 ay dinlendirdi Kaan’ı, ardından bir 3 ay daha dinlendirmeyi teklif etti fakat Kaan normal görünüyordu, bir sıkıntısı yoktu. Farklı görüşler almak için birkaç yere daha gittik. En son Berna hocamıza ulaştık. Berna hocam bizden daha önce kimsenin istemediği tetkikler istedi. Kaan’a konulan teşhis Covid kaynaklı kalp kası iltihabıydı. Berna hoca bir sıkıntı kalmadığını ve yüzmek için bir engel olmadığını söyledi. Sonrasında yavaş yavaş antrenmanlara başladık. Çok severek ilerliyor. Haftanın 6 günü idman yapıyor, dinlenmesine ve beslenmesine elinden geldiği kadar dikkat ediyor. Hedeflerine ulaşmak için çabalıyor” ifadelerini kullandı. “Kaan’ın tedavisini titizlikle takip ettik” Spor yapan çocukların düzenli kontrol edilmesi gerektiğini belirten Çocuk Kardiyoloji Kliniği Eğitim Görevlisi Prof. Dr. Berna Şaylan, “Biz böyle profesyonel spor yapan çocukları yıllık kontrol ediyoruz. Bu kontrollerde fiziksel muayenenin ardından herhangi bir ritim bozukluğu var mı diye elektrokardiyografilerine de bakıyoruz. Kalp kaslarında bir sorun var mı, doğuşsal bir hastalık var mı diye de genel kontrollerini yılda bir yapıyoruz. Bir çocuk spor yaparken nefes darlığı, çarpıntı, bayılma ve göğüs ağrısı şikayetleri varsa öncelikle çocuk doktoru tarafından kontrol edilmeli. Bir enfeksiyon ya da benzeri bir şey var mı diye kontrol edilmesinin ardından çocuk kardiyoloji tarafından muhtemel bir ritim bozukluğu, kalp kası bozuklukları ihtimali için taraması yapılmalı. Kalp kası iltihabı (miyokardit) enfeksiyon sırasında ya da sonrasında ortaya çıkan bir durum. Çocuklarda teşhis edilmezse kalp yetmezliğine, ani ölümlere ve ritim bozukluğuna sebep olabilir. Bu durumlarda miyokarditler spor yapmaya engeldir. Biz çocukların spor yapmasını engelliyoruz. Yatak istirahati yanı sıra çocukların herhangi bir efor harcayacak etkinlik yapmalarını da istemiyoruz. Çünkü herhangi bir ritim bozukluğu, kalp kası iltihabı, kalp kası genişlemesi ya da kalınlaşması çocuklarda spor yapmaya engel. Masum üfürüm adı üstünde masum ve herhangi bir riski olmayan, çocukların kalbi küçük, kan akışı daha fazla olduğu için ortaya çıkan bir durum. Özellikle yarışmanın çok olduğu rekabetçi sporlarda antrenörler çocuklara biraz fazla takviye yüklüyorlar ve bu takviyeler çocuklarda böbrek ya da karaciğer hastalıklarına yol açabiliyor. Tüm bu takviyeler yarar-zarar dengesi hesaba katılarak verilmeli. Aynı zamanda bir doktor ve diyetisyen kontrolünde olmalı diye düşünüyorum. Hastamız Kaan Sönmez özelinde konuşacak olursak bir spor etkinliği sırasında nefessiz kalma ve göğüs ağrısı şikayetiyle başvuruyor. Bu tür şikayetlerle gelen çocuklar olduğunda mutlaka çocuk kardiyoloji tarafından değerlendirilmeli. Bunun üzerine belli bir süre tetkikleri yapılarak, takip edilerek sağlığına kavuşuyor ve hedeflerine ulaşmak için yoluna devam ediyor” dedi.
Balıkesir Maarif modeli ebeveyn okulu Bandırma’da başladı, 291 kursiyer geleceği şekillendirecek Balıkesir’in Bandırma ilçesinde, Bandırma Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğü tarafından planlanan Maarif Modeli Ebeveyn Okulu Kurs Programı başladı. Açılış programına Bandırma Milli Eğitim Müdürü Mutlu Aslan, Milli Eğitim Şube Müdürü Burak Atay ve Halk Eğitimi Merkezi Müdürü Ahmet Özdemir katıldı. Kurs, haftada bir gün olmak üzere 9 hafta boyunca devam edecek ve toplamda 291 kursiyer eğitim alacak. Eğitimler, Bandırma genelinde belirlenen beş farklı merkezde gerçekleştirilecek. Kurs kapsamında ebeveynlere, çocukların eğitimi ve gelişimiyle ilgili dokuz farklı konuda eğitim verilecek. Açılış programında velilere hitaben konuşan Bandırma Milli Eğitim Müdürü Mutlu Aslan, “Çocuklarımızı yetiştirirken yaşadığımız çağın gerekliliklerini göz ardı etmemeli ve onların hayatlarına bilinçli bir şekilde rehberlik etmeliyiz. Dijital ve sosyal medya araçlarının çocuklar üzerindeki etkilerini anlamak, onları doğru yönlendirmek için oldukça önemlidir. İşte bu program, bu noktada bizlere rehberlik edecek. Ebeveynlerin çocuklarıyla daha etkili iletişim kurabilmeleri, onları sosyal hayata daha bilinçli bir şekilde hazırlayabilmeleri için bu tür programlar büyük önem taşıyor. Çocuklarımızın geleceğini inşa ederken, ebeveynlerimizin de doğru bilgilere sahip olması ve kendilerini geliştirmesi gerekiyor. Maarif Modeli Ebeveyn Okulu’nun tüm velilerimize faydalı olmasını temenni ediyorum dedi. Halk Eğitimi Merkezi Müdürü Ahmet Özdemir de kursun önemine dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı: "Ebeveyn okulları kapsamında burada çeşitli konularda açıklamalarda bulunacağız. Umarım sizlere faydalı olur. Kursumuzu bugünden itibaren başlatmış bulunuyoruz. Programımız boyunca velilerimize, çocuklarımızın gelişimi için kritik öneme sahip konularda rehberlik edeceğiz. Dijital ve sosyal ortamların çocuklarımız üzerindeki olumsuz etkilerinden kurtulmanın yollarını ele alacağız. Çocuklarımızı yalnızlıktan, bireysellikten ve asosyal olmaktan kurtarmak için neler yapabileceğimizi hep birlikte tartışacağız. Ayrıca gelenek ve göreneklerimizin çocuklarımıza aktarılması konusunda farkındalık kazanacağız. Bu kurs boyunca edineceğimiz bilgi ve farkındalıkla, çocuklarımızın daha sağlıklı bireyler olarak yetişmesine katkı sunacağımızı umuyorum. Hep birlikte güzel bir eğitim süreci geçireceğiz.” Program, konuşmaların ardından yapılan bilgilendirme sunumlarıyla devam etti. Maarif Modeli Ebeveyn Okulu kurs programı, velilerin eğitim sürecine aktif katılımını sağlayarak hem aile içi iletişimi güçlendirmesi hem de çocukların gelişimine katkıda bulunması hedefleniyor.
Eskişehir Yağışlı havalarda salep satışları zirvede Kışın vazgeçilmez lezzetlerinden biri olan salep, yağışlı ve soğuk havalarda içleri ısıtıyor. Sağlık açısından da büyük faydalar sağlayan salebe kış aylarında vatandaşların ilgisi artıyor. Pastane işletmecisi Gani Karakaş, müşterilerin özellikle kar yağışlı günlerde sıcacık bir salep içerek soğuk havalarda ısınmaya çalıştığını belirtiyor. Havaların soğumasıyla birlikte müşterisi artan salebin bir fincanı 100 liradan satılıyor. “Hem doyurucu özelliği var hem kalsiyum deposu” Salebin sağlık açısından birçok faydası olduğunu belirten Gani Karakaş, “İnsanlar hem ısınmak için hem de damaklarını tatlansın diye içiyorlar. Hazır salep kullanmıyoruz, imalatımızı kendimiz yapıyoruz. Salep, sadece lezzetli olmasıyla değil, aynı zamanda sağlık açısından da birçok faydası bulunan bir içecek. Hem doyurucu özelliği var hem kalsiyum deposu hem kemikleri güçlendiriyor hem de mideyi rahatlatıyor” dedi. Müşterilerin yüzde 80’inin salep içmeye geldiğini vurgulayan Karakaş, “Bizim salebimiz meşhur olduğu için belirli bir kitlemiz mevcut. Müşterilerin yüzde 80’i salep içmeye geliyor. Arkadaşlarıyla toplu halde gelen gruplar var. Aşırı soğuklarda satışlarımız daha çok artıyor. Karlı ve yağmurlu günlerde satışlarımızdan daha memnun oluyoruz. Bir fincan salep 100 liradır. Ekimden sonra boza satışlarımız da artıyor. Müşteriler tercihlerine göre boza ya da salebe yöneliyorlar. Boza serin bir ürün olduğu için her zaman içme imkânı vardır” diye konuştu.
İzmir Bu proje ile diyabet hastalarının yüksek dozda ilaç kullanımının önüne geçilecek Ege Üniversitesi (EÜ) Eczacılık Fakültesi doktora öğrencisi Yalçın Çelik Aydın’ın yürütücülüğünü yaptığı, Prof. Dr. Emel Öykü Çetin Uyanıkgil’in danışmanlığını üstlendiği doktora tezi “Lipid bazlı nanotaşıyıcılar kullanılarak diyabet tedavisinde kullanılan model bir maddenin oral biyoyararlanımının artırılması” projesi, TÜBİTAK "1002-B Acil Destekleme Modülü" kapsamında destek almaya hak kazandı. Proje ile diyabet hastalarının ilaç kullanım süresinin ve dozunun azaltılarak hem hasta sağlığına hem de ekonomiye katkı sunulacak. Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, Prof. Dr. Emel Öykü Çetin Uyanıkgil ve Yalçın Çelik Aydın’ı makamında ağırlayarak tebrik etti. Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, “Tam kurumsal akreditasyona sahip, öğrenci odaklılıkta ödüllü, öncü araştırma üniversitemizde oluşturduğumuz örnek bilim üretme ekosistemimiz bünyesinde görev yapan araştırmacılarımızın yürütücülüğünü yaptığı nitelikli projeler ulusal ve uluslararası kurum ve kuruluşlardan destek görmeye devam ediyor. Diyabet, dünya genelinde en yaygın olarak görülen kronik hastalıklardan biridir. Geliştirilen projeyle diyabet tedavisi için ihtiyaç duyulan dozların azaltılmasıyla ekonomik geri kazanım sağlanacak. TÜBİTAK tarafından da destek gören bu projeyi gerçekleştiren akademisyenlerimizi tebrik ediyorum. Çalışmalarında başarılar diliyorum” dedi. “İlaçların yan etkileri tedaviyi de olumsuz etkiliyor” Diyabete yakalanan bireylerin tedavisinin ömür boyu sürdüğünü söyleyen Doktora öğrencisi Yalçın Çelik Aydın, “Diyabet dünya genelinde en yaygın olarak görülen kronik hastalıklardan biridir. Tam anlamıyla tedavi sağlanarak geri döndürülmesi henüz keşfedilemediği için bir kere diyabet hastası olan bir kişinin tedavisi tüm ömrü boyunca sürmektedir. Bu durum hem hastaların ilaç kullanım sürelerini ve dozunu artırırken hem de sağlık sistemine giderek büyüyen bir yük bindirmektedir. Diyabetin tedavisinde ve obeziteye bağlı diyabetin önlenmesinde kullanılan ‘liraglutid’ ile ‘berberin’ düşük biyoyararlanım gösteren iki önemli etkin maddedir. Gösterdikleri düşük oral biyoyararlanım sebebiyle günümüzde berberin oral olarak yüksek dozlarda, liraglutid ise enjeksiyon yöntemi ile kullanmaktadır. Subkütan kullanım yolunun ve oral olarak kullanılan yüksek dozların doğal bir sonucu ise istenmeyen etkilerin de bu ilaçların kullanımları sırasında sıklıkla görülmesidir. İlaçlara bağlı olarak görülen istenmeyen etkiler, hastaların bu istenmeyen etkileri baskılamak için başka ilaçları da kullanmalarına veya ilaçları düzensiz kullanmaya ve hatta kullanmayı bırakmalarına sebep olmaktadır. Bu durum da tedavinin aksamasına ve hastalarda ikincil başka hastalıkların görülmesine zemin hazırlamaktadır” diye konuştu. “Ekonomik olarak kazanım sağlanacak” Tedavi için ihtiyaç duyulan dozların azalmasına bağlı olarak ekonomik geri kazanım da sağlanacağını vurgulayan Yalçın Çelik Aydın, “Yeni nesil ilaç taşıyıcı sistemler kullanılarak oral biyoyararlanımın artırılması ve istenmeyen etkilerin azaltılması son yıllarda sıklıkla kullanılan bir yöntemdir. Bu sayede çok daha az istenmeyen etki görülmesi sağlanarak hasta uyuncu yükseltilir ve tedavinin sağlıklı bir şekilde sürdürülmesi sağlanır. Artırılan oral biyoyararlanımın ikincil bir etkisi ise tedavi için ihtiyaç duyulan dozların azalmasına bağlı olarak sağlanan ekonomik geri kazanımdır. Proje çalışmalarımı yürütürken her zaman yanımda olan danışman hocam Prof. Dr. Emel Öykü Çetin Uyanıkgil’e çok teşekkür ederim” dedi.
Kahramanmaraş Görgel, “Arslanbey Konağı ve Kasap Hali ayağa kalkıyor” Tarihi Arslanbey Konağı’nda gerçekleştirilen restorasyon çalışmalarını yerinde inceleyen Başkan Görgel, “Yaklaşık 150 yıllık Arslanbey Konağı’nda gerçekleştirdiğimiz restorasyon çalışmaları tamamlanmak üzere. 25 Milyon TL’lik bir yatırım. Bu projemizle tarihi konağımızı kadın kooperatiflerimizin kullanımına açacak ve gastronomi merkezi haline getireceğiz” dedi. Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi, 6 Şubat depremlerinin ardından hasar gören tarihi yapıları yeniden ayağa kaldırmak için başlattığı restorasyon çalışmalarını hızla sürdürüyor. Bu kapsamda, şehrin önemli simgelerinden biri olan ve Milli Mücadele kahramanı Arslan Toğuzata (Arslanbey) tarafından konut olarak kullanılan tarihi konağın restorasyonunda da önemli bir ilerleme kat edildi. Dulkadiroğlu ilçesi Kurtuluş Mahallesi’nde yer alan tarihi konak, uzman ekipler tarafından titizlikle restore ediliyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Fırat Görgel, Arslanbey Konağı’ndaki restorasyon çalışmalarını yerinde inceleyerek son durum hakkında değerlendirmelerde bulundu. Başkan Görgel, “Yaşadığımız depremin ardından tarihi yapılarımızı da bir bir ayağa kaldırıyoruz. Milli mücadele kahramanlarımızdan Arslanbey’in konut olarak kullandığı tarihi konak da bunlardan bir tanesi. Yaklaşık 150 yıllık bu konağın restorasyonu 6 Şubat depremlerinden önce tamamlanmak üzereydi ancak asrın felaketinde tekrar hasar aldı. Ekiplerimiz hasar tespitinin ardından konağın restorasyonuna yeniden başladı ve tamamlanmak üzere. Yaklaşık 25 Milyon TL’lik bir yatırım” diye konuştu. Arslanbey Konağı’nın çok yönlü hizmet vereceğini de sözlerine ekleyen Başkan Görgel, “Bu projemizle hem şehrimizin önemli bir yapısını turizme kazandırmış olacak hem de bu konağımızı kadın kooperatiflerimizin eliyle gastronomi merkezine dönüştürmüş olacağız. İçerisinde butik restoran ve kadın kooperatiflerimizin ürünlerinin satışının yapılacağı ofisler olacak. Kadınlara yönelik çeşitli atölyeler de yine tarihi konağımızda gerçekleştirilecek” dedi. Kasap Hali’nde gerçekleştirilecek projenin de detaylarını paylaşan Başkan Görgel, “Kasap Hali’ni de ayağa kaldırıyoruz. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızla bölgedeki 70 iş yerinin cephe iyileştirmesini gerçekleştireceğiz. Bu çalışma Kültür Yolu projemizin de önemli bir ayağı olacak. Kısa sürede buranın ihalesi tamamlanacak. Hızlıca Kasap Hali’mizi de tarihi bölgeye yakışır bir görünüme kavuşturmuş olacağız” ifadelerini kullandı.