ÇEVRE - 02 Aralık 2024 Pazartesi 11:02

Mesir Tabiat Parkında eşsiz manzaralar

A
A
A
Mesir Tabiat Parkında eşsiz manzaralar

Manisalıların nefes aldığı noktalardan biri olan Yunusemre ilçesindeki Mesir Tabiat Parkı muhteşem doğası ile misafirlerine unutulmaz anlar yaşatıyor.


Manisa’nın Uncubozköy Mahallesinde bulunan Mesir Tabiat Parkında, ağaçlardan dökülen yaprakların akan dereye dökülmesi sonucu kartpostallık sonbahar manzarası oluştu.


Aralık ayıyla beraber kış mevsimine girdiğimiz şu günlerde, sonbahar doğada tesirini devam ettiriyor. Manisa’da şehrin gürültüsünden kurtulmak ve dinlenmek için Yunusemre ilçesi Uncubozköy Mahallesinde bulunan Mesir Tabiat Parkına giden Manisalılar kartpostallık manzarayla karşılaştı. Ağaçlardan dökülen yaprakların akan dereye dökülmesiyle oluşan sonbahar manzarası, izleyenleri hayran bıraktı. Sarı, turuncu ve kırmızının her tonunun doğaya yansıdığı manzara karşısında Manisalılar, telefonlarıyla bu görüntüleri paylaştı.



Mesir Tabiat Parkında eşsiz manzaralar

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Öğretim Görevlisi Gazi Yüksel, ‘Dünyada Yılın Fotoğrafçısı Onur Ödülü’nün sahibi oldu Konya’da düzenlenen ‘Sille Sanat Sarayı 13. Üyeler Buluşması’, Türkiye’nin dört bir yanından ve yurt dışından 94 üyenin katılımıyla gerçekleşti. Etkinlik kapsamında, Yakın Doğu Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi Gazi Yüksel, uluslararası alanda fotoğraf sanatına yaptığı katkılar vesilesiyle ‘Dünyada Yılın Fotoğrafçısı Onur Ödülü’ne layık görüldü. Fotoğraf sanatını ulusal ve uluslararası platformlarda yaygınlaştırmak ve sanatçılara destek olmak amacıyla her yıl çeşitli etkinlikler düzenleyen Sille Sanat Sarayı (SSS), fotoğrafçılık atölyeleri, sergiler ve eğitim programları ile sanatçıların gelişimine katkıda bulunuyor. Bu kapsamda Dünyada Yılın Fotoğrafçısı Onur Ödülü’ne layık görülen Gazi Yüksel’e ödülü; Türk fotoğrafçılığının önemli isimlerinden İbrahim Zaman tarafından takdim edilirken, Sille Sanat Sarayı Başkanı Reha Bilir tarafından ise onur üyeliği belgesi sunuldu. Gazi Yüksel Kimdir? Gazi Yüksel, 1963 yılında Lefkoşa’da doğdu. Haydarpaşa Ticaret Lisesi’nden mezun olduktan sonra, 1981 yılında gazeteciliğe adım atan Gazi Yüksel, Birlik ve Halkın Sesi gazeteleri ile Türk Ajansı-Kıbrıs’ta 20 yıl boyunca foto muhabiri olarak çalıştı. Ulusal ve uluslararası yarışmalarda 40’a yakın ödül kazanan Gazi Yüksel, 1991’de Kuzey Kıbrıs Foto Muhabirleri Derneği’ni kurdu ve başkanlık yaptı. Haber, spor, karanlık oda ve sanat fotoğraflarını içeren 12 kişisel sergisi bulunan Gazi Yüksel, bu sergilerden bazılarını Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde tekrarladı. Gazi Yüksel, 2001’de “Lefkoşa’nın İki Yüzü”, 2003’te “Beşikten Mezara Yemeni” ve 2004’te “Barış Kavgası” adlı fotoğraf-şiir-müzik içerikli VCD çalışmalarını yayımladı. 2012’de Yakın Doğu Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Plastik Sanatlar-Resim Bölümü’nden mezun olan Gazi Yüksel, 2018’de ise yüksek lisansını tamamladı. Gazi Yüksel; 1991’den bu yana Yakın Doğu Üniversitesi’nde “Temel Fotoğrafçılık”, “Basın Fotoğrafçılığı”, “Stüdyo Fotoğrafçılığı”, “Reklam Fotoğrafçılığı” ve “Görüntü İşleme” derslerini vermektedir. Yüksel’in fotoğraf tarihi ve fotoğrafçılıkla ilgili yayımlanmış 7 kitabı bulunuyor.
İstanbul Özgür Özel’in ’Avukatlık’ sözlerine tepkiler çığ gibi CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’e yönelik "Başka iş bilmiyorsa avukatlık yapabilir" sözlerine tepkiler sürüyor. Avukat Buket Nurşah Tekışık, "Avukatlık, hakim-savcı olamayanların toplandığı bir meslek grubu olmadığı gibi Özgür Özel’in konuşmuş olmak için konuşabileceği bir meslek de değildir" dedi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek hakkında söylemleri tepki çekmeye devam ediyor. Konuya ilişkin açıklama yapan Avukat Buket Nurşah Tekışık, "Avukatlık, hakim - savcı olamayanların toplandığı bir meslek grubu olmadığı gibi Özgür Özel’in konuşmuş olmak için konuşabileceği bir meslek de değildir. Avukatlık mesleği, bir savcının son çare yapabileceği bir iş, yahut bir savcının, savcılık yapamadığı için yapması gereken bir iş değildir. Avukat, hak arama özgürlüğünü kullanıp adaletin tecellisi için mücadele eder ve yargının en önemli sac ayağıdır. Avukatlık, hukukun en temel yapı taşı, hak arama özgürlüğünün en büyük güvencesidir. Mesleğimizi, başka iş bilmeyenlerin yapabileceği bir uğraş olarak lanse etmek hem mesleğimizin değerine, hem de adaletin tecellisi için emek harcayan meslektaşlarımıza çok açık bir saygısızlıktır" diye konuştu. "Özgür Özel’i özür dilemeye davet ediyoruz" Yapılan açıklamaya tepki gösteren Avukat Buket Nurşah Tekışık, "Benzer nitelikteki sözleri iki kez ve farklı konuşmalarınızda sarf etmeniz de avukatlara ve avukatlık mesleğine karşı bilinçaltınızdaki düşünceleri apaçık ortaya sermektedir. Tüm bunların yanı sıra Özgür Özel’in kızı İpek Özel’in de hukuk fakültesinde öğrenim gördüğü bilinmektedir. Durum böyle iken Özgür Özel’in meslektaş adayımız olan kızına karşı da bu sözleri sarf ettiği düşüldüğünde durumun ne kadar vahim olduğu görülecektir. ’Başka bir iş bilmiyorsa avukatlık yapabilir’ sözleri avukatların kabul edebileceği bir cümle değildir. Avukatlık hukukun mihenk taşıdır. Avukatlığı itibarsız gören açıklamalar kim tarafından yapılırsa yapılsın tepkimizin odağı olacaktır. Baki Kuru’nun ’Bir hukukçunun erişebileceği en yüksek mertebe avukatlıktır’ sözünü hatırlatıyor ve talihsiz açıklamaları nedeniyle Özgür Özel’i özür dilemeye davet ediyoruz" şeklinde konuştu.
Ankara Çerkes Derneğinden Çankaya Belediyesine tepki: “Çerkeslerin kendi imkanlarıyla yaptığı tesise zorla el koyuluyor” Çerkes Derneği Çankaya Belediyesi’nin sosyal tesislerine zorla el koyduğu iddiasıyla basın açıklaması gerçekleştirdi. Çerkes Derneği, Çankaya Belediyesi’nin sosyal tesislerine zorla el koyduğunu iddia ederek basın açıklaması gerçekleştirdi. Ankara’nın Çankaya ilçesinde bulunan Çerkes Derneği Yaşamkent Sosyal Tesislerinde gerçekleştirilen basın açıklamasında sosyal tesislere Çankaya Belediyesi tarafından el koyulduğu iddia edildi. Basın açıklamasına Dernek Başkanı Yusuf Hatuk ve dernek üyeleri katıldı. “Derneğimiz bir ekol halinde tüm diasporada kültürel çalışmalara öncülük etmiştir” Bahse konu sosyal tesislerinde önünde basın açıklaması gerçekleştiren Çerkes Derneği Başkanı Yusuf Hatuk, “Derneğimiz bir ekol halinde tüm diasporada kültürel çalışmalara öncülük etmiştir. Halen de birçok farklı alanda kültürel çalışmalarını sürdürmektedir. Önünde durduğumuz Çerkes Derneği Yaşamkent Sosyal Tesisi ve içinde ver aldığı Maykop Parkı Yenimahalle Belediyesi tarafından toplumumuzun ihtiyaçlarını bir nebze olsun karşılamak üzere tahsis edilen boş alan üzerine, tüm Türkiye’den halkımızın katkılarıyla Çerkes Derneği tarafından inşa edilmiştir. Gerek inşa sürecinin uzaması, gerek pandemi dönemi nedeni ile yapılan yatırımın geri dönüşü de sağlanamamıştır. Ayrıca, tesisin açılış töreni dahil tüm toplantılarda bu tesisin her zaman ilk ihale sürecinde yazılı olarak da belirtildiği üzere ‘kültürümüze hizmet için’ kullanılacağı CHP’nin ve Çankaya Belediyesinin üst düzey yöneticileri tarafından dile getirilmiştir” diye konuştu. “Yeni başkan kar amacı gütmeyen bir STK’nın kapısına polis yollayarak tarihe geçmiştir; ama tabi ki en kötü bir şekilde” Hatuk, sosyal tesis konusunda Çankaya Belediyesi ile yaşanan sorunun çözülmesi için bu güne kadar yaptıkları girişimlerin sonuç vermediğini bildirdi. Mevcut Çankaya Belediye Başkanı Hüseyin Can Güner’in ise seçim öncesinde sorunlarının çözüleceği sözü verdiğini dile getiren Hatuk, “Hüseyin Can Güner, seçildikten sonra uzun bir süre randevu vermediği gibi önceki hafta yapılan görüşmede de çözüm önerilerini reddetmiştir. KAFFED Genel Başkanı Ünal Uluçay ve ilgililerin katılımı ile CHP Genel Başkanı özgür Özel ile yaptığımız olumlu görüşme sonrası taleplerimizi gözeten bir çözüme ulaşılacağını beklerken polis gözetiminde tahliye yazısı ile karşılaşmamız süreçte yaşanan haksızlıkları katmerli hale getirmiştir. Yeni Belediye Başkanının Türkiye’nin en büyük bütçeli belediyelerinden birini yönettiği halde buradan alınıp kültürel çalışmalara harcanan cüz’i kiraya göz dikmesi kabul edilebilir bir durum değildir. Ayrıca alınan bu haksız kararın tüm Türkiye Çerkes ve Kafkas toplumlarında uyandıracağı tepkiyi umursamayışı da ayrı bir talihsizliktir. Yeni başkan kar amacı gütmeyen bir kültür sivil toplum kuruluşunun (STK) kapısına polis yollayarak tarihe geçmiştir; ama tabi ki en kötü bir şekilde" ifadelerini kullandı. “Çerkes Kültürünü korumak ve geliştirmek Çankaya Belediyesinin de görevidir” Tesisin boşaltılmasına yönelik tebligatın Çerkes halkında doğal bir tepkiye neden olduğuna dikkati çeken Hatuk, “Tesisimizin polis zoruyla boşaltılmasına ilişkin tebligat tüm halkımızda doğal bir tepkiye yol açmıştır. Belediyeler hemşehrilerinin kültürlerini korumak için benzer tesislerin sayısını çoğaltmak, sivil toplumla işbirliğini artırmak ile yükümlü olduğu halde, tam tersi bir adım atılarak halkımızın kendi kaynaklan ile yaptığı tesisin elinden alınmaya çalışılması hiç bir şekilde kabul edilemez. Çerkes Kültürünü korumak ve geliştirmek Çankaya Belediyesinin de görevidir. Üstelik Çankaya Belediyesi bu parka da adını veren anavatanımızdaki Maykop şehrinin belediyesi ile de 30 yıldır kardeş belediye olduğu için bu konuda daha duyarlı olmalıdır. Belediyelerin ve bu arada Çankaya Belediyesinin de başka kültürel STK’lara bu şekilde bir olumsuz yaklaşımının emsalinin olmaması durumun vehametini daha net bir şekilde ortaya koymaktadır. Sosyal belediyecilik anlayışı ile de çelişen bu yaklaşımın tüm Çerkes ve Kafkas toplumunda olduğu gibi genel anlamda demokrat ve vicdanlı tüm kesimler tarafından kabul edilemez bir tavır olarak mahkûm edileceği aşikardır. CHP Genel Merkezini, parti üst yönetimini ve bu haksızlığa karsı olan tüm CHP’lileri bu yanlıştan dönülmesi için sürece müdahil olmaya çağırıyoruz” şekilde konuştu.
İstanbul Yenidoğan Çetesi davasında tutuksuz sanıklar savunma yapıyor İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı davanın görülmesine 11’inci gününde devam ediyor. Duruşmada savunma yapan TRG Hospitalist Hastanesi müdürü Murat Mantuş, “Fırat Sarı’nın sahibi olduğu Medisense şirketi bize ‘çevremiz var, doktor, hemşire konusunda yardım ederiz’ dedi. İş anlaşma aşamasına gelince, hangi şartlarda nasıl anlaşacağız konusunda konuştuk. Kendileri ile çalışmaya başlamamız bu şekilde oldu” diye konuştu. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava 11’inci gününde devam ediyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıklar hazır bulundu. Duruşmada TRG Hospitalist Hastanesi’nde müdür olarak görev yapan Murat Mantuş savunma yaptı. Müdürü olduğu hastanenin yenidoğan yoğun bakım servisinde usulsüz epikriz yazımı, 112 sistemi kullanılmaksızın hasta sevki ve hastalarında basamaklarında oynamaya yapıp ve gerçeğe aykırı şekilde ilaçları SGK’ya fatura ettirerek nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği tespit edilen Mantuş savunmasında “Sektörde doktor bulmak çok zor, bulunsa anlaşmak zor, gelen bir doktor cirodan yüzde 40 istediğini söyledi. Fırat Sarı’nın sahibi olduğu Medisense şirketi gelince bize ‘çevremiz var, doktor, hemşire konusunda yardım ederiz’ dedi. İş anlaşma aşamasına gelince, hangi şartlarda nasıl anlaşacağız konusunda konuştuk. Kendileri ile çalışmaya başlamamız bu şekilde oldu” dedi. Sanık savunmasının devamında “Fırat Sarı 11 Eylül’de beni arayarak, ön ödeme istedi. 30 bin TL gönderdim, aramızda geçen tek para transferi budur. Tek bir menfaatim olmamıştır. Tapelerde çok adım geçiyor, mizaç konusunda sert bir yapım vardır. Örgüt suçlaması var üzerimde, 2023’ün Temmuz ayına kadar salondaki kimseyi tanımam, hastanemle ilgisi olanları tanıdım. Ortak paydam, ve oturup konuşacak bir konumuz da yok. Tapelerde bile çekindikleri belli, bazı şeylerde benim haberim olmaması için kendi aralarında telkinlerde bulunmuşlar” şeklinde konuştu. Duruşmaya sanık savunmasının ardından 40 dakika ara verildi.
Elazığ Uluslararası Hazar Şiir Akşamları, Türk dünyasını Elazığ’da buluşturdu Türk dünyasını Elazığ’da buluşturan ve üç gün süren ‘27. Uluslararası Hazar Şiir Akşamları’ programları sona erdi. Ulusal ve uluslararası önemli şair ve yazarları bir araya getiren, Türk Dünyası ve edebiyat çevrelerinin yakından tanıdığı, Elazığ’ın marka değeri olan 27. Uluslararası Hazar Şiir Akşamları, Hazar Gölü ve Harput gezisi ile sona erdi. Ahmet Tevfik Ozan Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen programlarda ulusal ve uluslararası önemli şair ve yazarlar bir araya geldi. Ziya Gökalp, Ganire Paşayeva ve Prof.Dr. Nuri Pakdil anısına, ‘Kurgudan Gerçeğe Şiir’ temasıyla düzenlenen etkinliğe Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Makedonya, Özbekistan, Tataristan, İran, Kerkük, Kosova, KKTC ve Türkiye’den 21 şair katılım sağladı. Musikinin öneminin altını çizen Azerbaycanlı Şair Aysel Safarli; “27. Uluslararası Hazar Şiir Akşamları’na katıldığım için kendimi şanslı hissediyorum. Elazığ’da ben de bu tarihi anlara şahitlik ediyorum. Müzikler ve sözlerle tarih boyunca insanlar fikirlerini ortaya koymuş, hatta bazen savaşlar bile durdurulmuştur. Bir Türk’ün ruhunda ne kadar şiir ve müzik varsa, o Türk hiçbir zaman yenilmez. Yıllardır süre gelen bu geleneğin devamını sağlayan Elazığ Belediye Başkanına, Elazığ Valisine ve emeği geçenlere teşekkür ediyorum” dedi. Bu tür organizasyonların önemine değinen Üsküplü Şair Leyla Şerif Emin; “Üsküp’ten Fırat’a selam getirdik. Elazığ’da Türk Dünyası ve Türkiye’deki çok değerli şairlerle buluşmak bizim için çok önemli. Belediye başkanımız ve valimiz ile TİKA’ya çok teşekkür ediyoruz” diye konuştu. Programda yer almaktan mutlu olduğunu dile getiren Kerküklü Şair Mohammed Farooq Hama, “Ben bir edebiyatçı olarak Kerkük’ün edebiyatını güzel Elazığ’da temsil ettim. Çok keyif aldığımız ve çok memnun olduğumuz bir organizasyon gerçekleşti. Elazığ, Şanlıurfa ve Kerkük’ün kültürleri birbirine çok yakın. Allah Türk’ü korusun” şeklinde konuştu.
Mersin Vali Pehlivan, şehit yakınları ve gazilerle bir araya geldi Mersin Valisi Ali Hamza Pehlivan, eşi Yıldız Pehlivan ile birlikte, Akdeniz Bölge ve Garnizon Komutanlığı ev sahipliğinde, TCG İskenderun Gemisi Turgut Reis Salonunda gaziler ve şehit aileleri ile bir araya geldi. Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan programda konuşan Vali Pehlivan, “Sadece belli günlerde, belli haftalarda değil her gün, her an şehitlerimiz zihnimizde, gönlümüzdedir" dedi. Aynı şekilde şehitlerin emaneti olan aileleri ile gazilerin de her zaman gönüllerde olacağını kaydeden Vali Pehlivan, "Bu vesileyle aziz şehitlerimizi, ebediyete irtihal etmiş olan gazilerimizi saygıyla, rahmetle bir kere daha yad ediyoruz. Verdikleri mücadeleler asla unutulmaz, unutulmayacaktır. Gerek karada gerek denizde gerek havada düşman unsurlarına, şer odaklarına ve terör örgütlerine karşı geçmişte canla başla ve cansiperane mücadeleler verildi. Ecdadımız kanını, canını vererek mücadele etti. Bugünlerimizin temelini attı. Onların açtığı yolda yürüyoruz. Onlardan aldığımız ilhamla, şehitlerimizin, gazilerimizin mücadeleleriyle elde etmiş olduğumuz kazanımların kıymetini bilerek ve inşallah daha da kıymetlendirerek, kıymetlendirmeye çalışarak yolumuza devam ediyoruz" ifadelerini kullandı. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet payidar kalmasını sağlamak için çaba sarf ettiklerini vurgulayan Vali Pehlivan, "Bugünün nesli de üzerine düşen görevi sınır boylarında, sınır ötesinde, kara vatanımızda, mavi vatanımızda ve gök vatanımızda, Anadolu’muzda, Türkiye’mizde, Türkiye’mizin her bir noktasında canı pahasına yapmaktadır. Yapmaya devam etmektedir, devam edecektir. Bu sayede ülke olarak, Türk milleti olarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak Türkiye Yüzyılını inşa etme yolculuğumuz devam edecek ve inşallah nice yüzyıllar ülkemiz, devletimiz, milletimiz bir ve beraber olarak, bir ve bütün olarak var olacaktır. Yeni nesillere inşallah daha müreffeh, daha güçlü bir vatan emanet etmek nasip olacaktır" diye konuştu. Programda, Akdeniz Bölge ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Ali Tuna Baysal da konuşma gerçekleştirdi.