KÜLTÜR SANAT
İş Sanat’ın yeni sergisi “Yazan-Çizen Latif Demirci” sanatseverleri ağırlıyor 01 Mayıs 2024 Çarşamba - 13:01:35 İş Sanat, Türkiye’nin önde gelen karikatüristlerinden Latif Demirci’nin yarım asırlık sanat hayatını sanatseverlerle buluşturuyor. İş Sanat Kibele Sanat Galerisi, kendine özgü mizah anlayışı, çizgileri ve oluşturduğu karakterler ile Türkiye’nin önde gelen karikatüristlerinden Latif Demirci’nin yarım asırlık sanat hayatını sanatseverlerle buluşturuyor. Sergi, 30 Haziran 2024 tarihine kadar ziyaret edilebilecek. Küratörlüğünü sanatçının kızı Yasemin Demirci ile yakın dostu, gazeteci İhsan Yılmaz’ın üstlendiği serginin tasarımını Emre Senan üstlendi. Demirci’nin eserlerini, oluşturduğu çizgi karakterlerin maceraları, yayınladığı kitaplar, farklı çalışmalarıyla, kronolojik ve tematik bir düzen içinde sanatseverlerle buluşturan retrospektif sergi, sanatçının 1975’te başlayan Gırgır döneminden 2022’de yayınlanmış son karikatürüne kadarki zaman dilimini kapsıyor. Latif Demirci’nin, Gırgır’dan itibaren çizdiği bütün karikatürlerin orijinalleri, yayınlanmış halleri, kitaplaştırdığı albümleri, hiç görülmemiş suluboya çalışmaları ve çizim defterleri arasında yürütülen kapsamlı bir arşiv çalışmasının sonucu ortaya çıkan sergide, Canavar Koyun Orhan, Muhlis Bey, Arap Kadri, Yavlum Mithat ve Mirsat, Press Bey gibi unutulmaz kahramanların yer aldığı karikatürlerin yanı sıra Nokta ve Yeni Gündem gibi haftalık dergilere çizdiği karikatürler ile Hürriyet’te uzun yıllar devam eden günlük birinci sayfa karikatürlerinden örnekler görülüyor. Latif Demirci’nin Rembrandt, Caravaggio, Van Gogh, Degas, Matisse ve Picasso gibi Batı sanatının önde gelen ressamlarının eserlerini ‘Latifçe’ye çevirerek yeniden çizip boyadığı “Çeviren Latif Demirci” albümünden çizimler; Demirci’nin tüm canlılara sevgi dolu bakışının ürünlerini gördüğümüz, insan ve hayvanın gündelik hayattaki karmaşık ilişkisini hiciv, eğlence ve usta işi çizgilerle anlattığı “National Geoglathif” albümünden örnekler ve Latife Tekin’in Berci Kristin Çöp Masalları romanı için çizdiği özel eserler de bu sergide sanatseverler ile buluşuyor. Yasemin Demirci, “Babam her hikâyenin içindeki yalın mizahı ortaya çıkarır, ince detayların üzerinde dururdu. Özel eşyalarını ve çizimlerini toparlamaya başlayıncaya dek arşivinin ne denli büyük olduğunu fark etmemiştim. Daha önce hiç ortaya çıkmayan çizimleriyle birlikte bu arşivin görülmesinin çok önemli olduğunu düşünüyoruz” dedi. “Latif’in karikatürleri eşliğinde Türkiye’nin son 30-40 yılının çok renkli, mizahi tarihi yazılabilir,” diyen İhsan Yılmaz da bu sergiyle hem Demirci’nin çalışmalarını hatırlatmayı hem de yeni kuşaklara onu tanıtmayı amaçladıklarını söyledi. Serginin Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından basılacak kitabını ise İhsan Yılmaz hazırladı. Yılmaz’ın metinlerine, Latife Tekin, Yasemin Demirci, Turgut Çeviker, Hasan Bülent Kahraman, Selçuk Demirel, İrfan Sayar, Atilla Atalay, Tan Oral, Bahadır Baruter, Metin Üstündağ, Mehmet Çağçağ, Behiç Pek, Ergün Gündüz, Evrim Altuğ, Erdil Yaşaroğlu ve Zafer Temuçin gibi isimlerin kaleme aldığı anılar ve yazılar eşlik ediyor. Kitapta ayrıca sanatçının karikatürleri ve aile albümünden fotoğraflar da yer alıyor.
01 Mayıs 2024 Çarşamba - 12:39 Mersin’de ’Kadın ve Bisiklet’ etkinliği Mersin Büyükşehir Belediyesi Kadın ve Aile Hizmetleri Dairesi Başkanlığı bünyesindeki Etkinlik ve Sanat Merkezinde ‘Kadın ve Bisiklet’ temalı sanat çalışması etkinliği düzenledi. Etkinlikte; kadınların sosyalliğini artırmak, sanat çalışmalarında yer almalarını desteklemek, çevre bilinci oluşturmak, özgürlük ve bisiklet konularında farkındalık oluşturmak amaçlandı. Tuvalini ve boyasını kapıp gelen kadın ve çocuklar, denize karşı açık alanda renkleri özgürce kullandı. Etkinlikte, TADEKA (Tarsus’a Değer Katanlar Kurulu) Plastik Sanatlar Kurulu’ndan 42 sanatsever de yer aldı. Sanatın iyileştirici gücünü hep birlikte deneyimleyen kadınlar, hem sosyal hem ruhsal yönden şifalandıkları güzel bir geçirdiler. “Böyle ortamlarda harika üretim çıkıyor” TADEKA Plastik Sanatlar Kurulu üyelerinden sanatçı Sema Tüfekçi, etkinlik için Tarsus’tan geldiklerini ve çok güzel bir organizasyon olduğunu ifade etti. Etkinliğe katılmaktan dolayı oldukça mutlu olduğunu aktaran Tüfekçi, “Böyle ortamlarda harika üretim çıkar. Sanat demek, özgürlük demek, bisiklet de özgürlük demek. Bir kadının bisiklete binmesi ve özgürce hızlı bir şekilde gidebilmesi herhalde insanın yaşayabileceği en güzel duygulardan biridir. Bir sanatçı ancak yeteneklerini özgür bir şekilde çalıştığı zaman ortaya koyar. O yüzden bu ikisi çok güzel bir ikili” dedi. Etkinlikte herkesi kadını, doğayı ve bisikleti kendi özgün tarzı ile resmettiğini dile getiren Tüfekçi, Büyükşehir Belediyesinin yaptığı çalışmalarla diğer belediyelerin önüne geçildiğini de sözlerine ekledi. “Büyükşehir, yaptığı çalışmalarla diğer belediyelerin önüne geçiyor” Büyükşehir Belediyesinin kadına değer veren bir belediye olduğunu söyleyen Tüfekçi, “Kadına verilen değerle birlikte kadınlar güçleniyor. Sosyal ortamlarda kendisine imkân buluyor ve emeklerini bir şekilde değerlendiriyor Bunların hepsi çok önemli. Bu çalışmaların ülkemize de katkı sağlayacağını düşünüyorum. Kadınların güçlü olması demek, güçlü bir Türkiye demektir” diyerek yapılan faaliyetlerin toplumda bir değer katacağını vurguladı. Etkinlikte, kadınlar hem sosyalleşti hem de moral buldu Akademisyen Neriman Beslem, etkinliği duyunca sevindiğini ve bütün işlerini bırakıp geldiğini dile getirerek, “Benim için değerli ve çok güzel bir ortam. Kadın özgürleştiğinde bütün dünyaya hayat katar. Kadının ruhu o kadar derin ki, özgür olduğunda bütün derinlikler içerisinde insanlığın iyiliğine ve refahına olacak çok şey yapabilir. Bisiklet de doğaya uygun bir araç ve herkesin kullanması gereken bir araç. Etkinliği mükemmel buldum. Benim ruhuma çok iyi geldi. Haftanın 5 günü yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Burada bütün stresimi attım” ifadelerini kullandı. Resim öğretmeni Esin Küçük, etkinlik sayesinde kadınların hem sosyalleştiklerini hem de moral bulduklarını ifade ederek, “Etkinlik, festival havasında çok güzel geçti ve burada olmaktan çok mutlu oldum. İyi ki gelmişim diyorum. Sosyalleştiğimiz, kadınlarla birlikte el ele olduğumuz güzel bir gün geçirdik” dedi. TADEKA üyelerinden Nagehan Kargılı, daha önce böyle bir etkinliğe hiç katılmadığını belirterek, “Daha önce arkadaşımızla böyle bir çalışma yapmamıştık. Kadınlar bir arada olmaktan dolayı mutlular. Aynı zamanda sosyalleşiyoruz. Ben daha önce böyle etkinlikleri Avrupa ülkelerinde görmüştüm ama biz bunu daha önce yaşamamıştık. Büyükşehir sayesinde bunu yaşadık. Çok memnunuz” diye konuştu.
İstanbul Digital Art Festival’e geri sayım başladı
30 Nisan 2024 Salı - 14:53 İstanbul Digital Art Festival’e geri sayım başladı Türk Telekom, teknoloji ve sanatı buluşturan etkinliklere katkı sunmayı sürdürüyor. Dünya çapındaki sanatçıları ve dijital sanat eserlerini bir araya getiren İstanbul Digital Art Festival bu yıl şirketin teknoloji desteğiyle 2-5 Mayıs tarihleri arasında Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) gerçekleşecek. Türk Telekom, ana destekçisi olduğu Atatürk Kültür Merkezi’nde yüksek teknoloji ve dijital dönüşüm deneyimini kültür-sanat alanına da aktarmayı sürdürüyor. Teknoloji ve sanatı buluşturan birçok etkinliğe katkı sunan şirket, bu yıl 4’üncüsü düzenlenen İstanbul Digital Art Festival’de (IDAF) teknoloji sponsoru oldu. 2-5 Mayıs tarihleri arasında Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM) Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteği ile düzenlenen IDAF, dijital sanatlar alanında yurt içinden ve yurt dışından önemli isimleri sanatseverlerle buluştururken, çocuk ve gençlik atölyelerine, panellere, görsel ve işitsel performanslara ev sahipliği yapacak. Fiber kablolar sanat eserine dönüşüyor Bu yıl ‘Search Reality’ (Gerçekliği Ara) temasıyla düzenlenen festivalde yaklaşık 55 sanatçının dijital sanat eserleri sergilenirken, şirket sanatseverlere farklı bir dijital deneyim sunmayı amaçlıyor. Festival boyunca AKM’nin içinde bir buluşma ve deneyim noktası olarak kurgulanan Türk Telekom Lounge alanında her gün paneller düzenlenecek. Ziyaretçiler, artırılmış gerçeklik ile hazırlanan Yeşilçam sergisinde teknolojik bir nostalji yaşayacak. Ayrıca, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) iş birliği ile gerçekleştirilecek Fiber İleri Dönüşüm Atölyesi’nde atık fiber kabloları kullanarak bir sanat eseri yapılacak. Yapay zekâ destekli moda tasarımı ve çocuklara özel tiyatro IDAF süresince, yapay zekâ destekli moda tasarımları festivalde sergilenecek. Uygur Tiyatrosu’nun da yer alacağı festivalde, birçok önemli sanatçıyla podcast yayınları gerçekleştirilecek. Festival süresince, şirket, uluslararası dijital sanat festivalinde sanatseverlerin dijital dünyayı keşfetmeleri için sergi alanları başta olmak üzere tüm teknolojik ihtiyaçlarını karşılayarak farklı bir deneyime katkı sağlayacak.
Akkılıç ödülleri sahiplerini buldu
30 Nisan 2024 Salı - 14:21 Akkılıç ödülleri sahiplerini buldu Nilüfer Belediyesi, Bursa Gazeteciler Cemiyeti, Bursa Gazeteciler Vakfı ve Akkılıç Ailesi tarafından yönetilen Nilüfer Akkılıç Kütüphanesi’nce bu yıl 14. kez düzenlenen Yılmaz Akkılıç Bursa Araştırmaları Ödülleri, düzenlenen törenle sahiplerine verildi. Nilüfer Akkılıç Kütüphanesi’nde düzenlenen törenin açılışında konuşan Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, yaklaşık 40 yıl önce Yılmaz Akkılıç ile tanıştığını ve siyasal yaşamında Akkılıç’ın önemli bir yeri olduğunu söyledi. Yılmaz Akkılıç’ın bir deniz feneri gibi çevresini aydınlattığını ve yol gösterici olduğunu ifade eden Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, “Birlikte siyaset yapmaktan onur duyduğum, yol göstericiliği sayesinde kendisinden çok şey öğrendiğim örnek bir insandı. Bugün burada onun adına düzenlenen Bursa Araştırmaları Yarışmasının ödüllerini vermekten büyük mutluluk duyuyorum. Yarışmada emeği geçenlere ve yarışmayı başlatan dönemin Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ile yarışmayı sürdüren geçmiş dönem Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem’e teşekkür ediyorum” dedi. Belediye çalışmalarının sadece teknik hizmetler, planlama ve altyapı yatırımları ile sınırlı kalmayacağını sözlerine ekleyen Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, önümüzdeki dönemde Bursa’nın sosyal ve kültürel yaşamına destek olacak projelere öncelik vereceğini kaydetti. Törende Yılmaz Akkılıç’ın gazetecilik yönünü anlatan Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı da, Akkılıç’ın hem gazeteciler için, hem de toplum için çaba gösteren örnek bir kişilik olduğuna dikkat çekti. BGC Başkanı Kolaylı şunları söyledi: “Araştırmacı, gazeteci ve yazar, sevgili ağabeyimiz Yılmaz Akkılıç bundan 14 yıl önce aramızdan ayrılmıştı. Yılmaz amca; genç kuşaklara bilimsel düşünceyi ve araştırma kültürünü önemsemeyi öğretti, yaşadığımız topluma değer katmanın önemini anlattı. Yaşamının her anında kent kültürüne önemli değerler kazandırmak için çaba gösteren Yılmaz Amcamızı saygı ve özlemle anıyoruz. Yılmaz Amca’mızın mirasına sahip çıkmak için Nilüfer Belediyesi, Akkılıç Ailesi, Bursa Gazeteciler Cemiyeti ve Bursa Gazeteciler Vakfı olarak ‘Yılmaz Akkılıç Bursa Araştırmaları ödüllerini’ organize ediyoruz. Bu çerçevede Bursa hakkında yapılmış araştırmaları destekliyor, yeni araştırmalar yapılmasının önünü açmayı hedefliyoruz.” Bursa araştırmalarına önem vermiş, hayatının her aşamasında bilginin ve öğrenmenin değerini vurgulamış olan Yılmaz Akkılıç adına organize edilen yarışmada dereceye giren eserlerin kitap haline getirilerek Bursa’ya kazandırıldığını da bildiren BGC Başkanı Nuri Kolaylı, “O’nun anısını yaşatabiliyor olmak en büyük tesellimiz” dedi. Törende konuşan Nilüfer Akkılıç Kütüphanesi Yönetim Kurulu Başkanı Yener Akkılıç da, Akkılıç ailesi adına duygularını ifade ederek, yarışmanın kurumsal hale gelmesinden ve bugüne kadar 42 araştırmanın kitap halinde Bursa’ya kazandırılmış olmasından büyük mutluluk duyduğunu söyledi. Prof. Dr. Feza Karaer (Başkan), Prof. Dr. Tülin Vural Aslan, Prof. Dr. Alpaslan Türkkan, Doç. Dr. Nilüfer Alkan Günay, Yener Akkılıç, Şafak Baba Pala ve Hacı Tonak’tan oluşan Yılmaz Akkılıç Bursa Araştırmaları Yarışması Seçici kurulu; Yüksek Lisans Dalı’nda “İklim değişikliğine bağlı deniz seviyesi yükselmesinin kıyı kırılganlık analizi: Bursa örneği” başlıklı çalışmasıyla Ramazan Buldu’yu, Doktora Dalı’nda da Güney Bithynia’da bir kent: Prusa ad Olympium başlıklı çalışmasıyla Alper Can’ı Akkılıç Bursa Araştırmaları ödülüne layık buldu. Doktora Dalı’nda birinci olan Alper Can’a ödülü Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir tarafından, Yüksek Lisans Dalı’nda birinci olan Ramazan Buldu’ya ödülü Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı tarafından verildi.
KidZania İstanbul 10 yaşında
30 Nisan 2024 Salı - 14:15 KidZania İstanbul 10 yaşında KidZania İstanbul 10’uncu yıl kutlamaları kapsamında 28 Nisan’da tüm ziyaretçilerin katılımıyla coşkulu bir doğum günü partisi düzenledi. Çocuklar Ülkesi KidZania İstanbul, kapılarını açtığı günden bu yana çocuklara eğlenirken öğrenme hizmeti sunmaya devam ediyor. Bu yıl, 10’uncu yılını kutlayan Çocuklar Ülkesi, 2 milyondan fazla ziyaretçiyi ağırladı. 10’uncu yıl gururunu ziyaretçileriyle beraber yaşayan Çocuklar Ülkesi’nin rengarenk sokaklarında tüm gün büyük bir coşku vardı. 10’uncu yıl partisi saat kulesi dansı ile başladı Çocuklar Ülkesi, 28 Nisan Pazar günü gerçekleşen etkinlikler kapsamında, çocuklara unutulmaz anlar yaşattı. İçerikleri 10’uncu yıl kutlamalarına özel olarak yenilenen KidZania Gazetesi’nde 10’uncu yıl özel röportajları yer aldı. KidZania Radyosu’nda ise 10’uncu yıl özel yayını gerçekleştirildi. Kutlamanın en heyecan verici anlarından biri çocuklar tarafından yapılan KidZania 10’uncu yıl temalı kolletif çalışmanın, saat kulesine asılması oldu. Coşku, 10’uncu yıl pastasının şehir meydanında yerini alması, konfetiler ile balonların atılması ve Çocuklar Ülkesi doğum günü dansı eşliğinde doruğa çıktı. 10’uncu yıldan 15’inci yıla mektuplar Etkinlikler sadece kutlama ile sınırlı kalmadı. 10’uncu yıl hediye çekilişleriyle şanslı ziyaretçiler, sürpriz ödüller kazandı. Çocuklar ve aileleri geleceğe dair dilek ve hayallerini ifade ettikleri mektuplarını Çocuklar Ülkesi’nin 15’inci yılında açılmak üzere zaman kapsülüne koydu. Büyük ilgi gören zaman kapsülü etkinliği yıl boyunca devam edecek. “Çocuklar bildiklerinden ilham alır” KidZania İstanbul Yönetim Kurulu Üyesi ve CEO’su Ebru Timur, başarılarla dolu geçen 10 yılla ilgili şu ifadeleri kullandı: “10 yıl içinde, her sene güçlenerek, 2 milyonun üzerinde ziyaretçimize ev sahipliği yaptık. Ülkemizin en değerli markaları, üniversiteleri, okulları, sivil toplum kuruluşları, kamu kurumlarıyla yaptığımız iş birlikleri ve uluslararası bilgi, deneyim ile etki alanımızı her geçen yıl genişlettik. Biliyoruz ki ‘çocuklar bildiklerinden ilham alıyor’ Şehrimize gelen çocuklar, önce bildikleri aktivitelere yöneliyor: İtfaiyeci, polis, doktor Şehrimizde geçirdikleri sürenin sonunda ‘Ben de bilim insanı olabilirim, ben de sanatçı olabilirim, ben de kod yazabilirim Ben de yapabilirim’ duygusu ile şehrimizden ayrılıyor. Şehrimize gelen tüm çocukların, toplumun onlara biçtiği önyargılardan sıyrıldığı, herkesin eşit olduğu bir ortamda deneyim yaşamaları için çalışıyoruz. Şehrimizde geçirdikleri ortalama beş saatin sonunda her çocuğun hayal dünyasının KidZania’dan aldığı ilhamlar ile genişlediğini biliyoruz. KidZania İstanbul’dan yolu geçen tüm ziyaretçilerimize, amaç ortaklarımıza teşekkür ederiz.”
150 yıllık tarihi Redif Kışlası kültür merkezi oldu
30 Nisan 2024 Salı - 13:45 150 yıllık tarihi Redif Kışlası kültür merkezi oldu Osmanlı döneminde ordunun modernize edilmesi çalışmaları kapsamında ülke geneline inşa edilen redif kışlalarından biri de Çorum’un İskilip ilçesinde bulunuyor. Yaklaşık 150 yıllık geçmişe sahip kışlada devam eden restorasyon çalışmaları tamamlandı ve Redif Kışlası kültür merkezi olarak hizmet verecek. Redif Kışlası’nın korunarak yaşatılması amacıyla Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı (OKA) ve yerel paydaşların iş birliği ile bugüne kadar önemli çalışmalar yürütüldü. Kalkınma Ajansı’nın 2014 yılındaki desteği ile İskilip Kaymakamlığı bugünkü değeri 1 milyon TL’yi bulan Rölöve ve Restitüsyon Projesi uygulandı. OKA’nın 2016 Yılı Turizmin Geliştirilmesine Yönelik Küçük Ölçekli Alt Yapı Yatırımlarına Mali Destek Programı çerçevesinde uygulanan Redif Kışlası Restorasyon Projesinde ise bugünkü değeriyle 10 milyon TL’yi aşan ajans desteği sağlandı. İş artışı nedeni ile tasfiye edilen Restorasyon Projesinde çalışmalar 2023 yılında tekrar başladı. Çorum İl Özel İdaresi tarafından yürütülen restorasyon sürecinin ardından tarihi yapı, Nisan ayı itibarı ile 265 koltuk kapasiteli konferans salonu, sahne, depo ve kulis odalarıyla Misak-ı Milli İlkokulu ek binası şeklinde hizmet vermeye başladı. İlk gününde öğrencilere sinema gösterimi Redif Kışlasının ilk gününde; İskilip Kaymakamlığı proje ekibi koordinasyonunda, İskilip Halk Kütüphanesi Müdürlüğü tarafından, Ebussuud Efendi İlkokulu öğrencilerine yönelik sinema gösterimi yapıldı. Kültür merkezine dönüşen binada, İskilip’in kültürünü en iyi şekilde yansıtacak etkinlikler yapılması planlanıyor. İskilip ilçesinde Meydan Mahallesi’nde yer alan, 720 metrekarelik alan üzerine taştan 3 kat inşa edilen Redif Kışlası, Balkan, Birinci Dünya, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşlarında faal olarak kullanıldı. Kışlanın 1945 yılına kadar kullanılmaya devam ettiği biliniyor.
’24. Uluslararası Karadeniz Tiyatro Festivali’ 2 Mayıs’ta start alıyor
30 Nisan 2024 Salı - 12:56 ’24. Uluslararası Karadeniz Tiyatro Festivali’ 2 Mayıs’ta start alıyor Trabzon Devlet Tiyatrosu’nun ev sahipliğinde 2-15 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan ’24. Uluslararası Karadeniz Tiyatro Festivali’nin lansmanı düzenlenen basın toplantısıyla yapıldı. Trabzon’da bir otelde düzenlenen toplantıda konuşan Trabzon Devlet Tiyatrosu Müdürü Ahmet Uzuner, her yıl Trabzon’un tanıtımına büyük katkı sağlayan festivalin, bölgenin sanatsal ve kültürel yaşamına canlılık getirdiğini söyledi. Uzuner “Bu yıl 24. kez düzenlenecek Trabzon’un ve ülkemizin en seçkin kurumsal festivalleri arasına adını yazdıran ‘Uluslararası Karadeniz Tiyatro Festivali’nin bir zamanlar hayali bile kurulamazdı. Bu festival, büyüdükçe anlamlanan, anlamını buldukça çoğalan ve ilk etapta Karadeniz’e kıyısı olan ülkeleri kapsarken, şimdi dünyanın her ülkesine, her şehrine dokunan 24 yıllık bir tarihi içinde barındırıyor. Dile kolay 24 sene içinde 54 yabancı ülkeden 206 oyun ve Devlet Tiyatrolarının 12 farklı bölgesinden yüzlerce oyunla 506 temsil ve 235 binden fazla seyirci sayısına ulaştık. Her yıl Karadeniz’in incisi Trabzon’umuzun tanıtımına büyük katkı sağlayan festivalimiz, bölgenin sanatsal ve kültürel yaşamına canlılık getirirken tiyatro sanatını da yaygınlaştırıyor; dünyanın pek çok farklı ülkesinden ve Devlet tiyatrolarımızın birçok bölgesinden gelen seçkin tiyatro topluluklarını sanatın evrensel diliyle sizlere ulaştırıyor. Bugün, daima artan coşkusuyla büyüyen 24. Uluslararası Tiyatro Festivalimizin bu yılki programını sizlerle paylaşmanın heyecanı içindeyiz. Festival programımız, 2 Mayıs Perşembe günü saat 14.00’te Devlet Tiyatroları Genel Müdürümüz Tamer Karadağlı ve Genel Müdür Yardımcımız Başrejisörümüz Sükut Işıtan’ın da katılımıyla, Atatürk Alanı Meydan Parkındaki programla başlayacak. Ardından protokol, halkımız, siz değerli basın mensupları ve yerli yabancı sanatçıların katılımıyla gerçekleşecek ve artık gelenekselleşin Meydan Parkından Haluk Ongan Sahnesine yapılacak kortej yürüyüşü ile devam edecek” dedi.
Drakula’nın hapishanesi Tokat Kalesi’nde 15 yıldır restorasyon sürüyor
30 Nisan 2024 Salı - 11:52 Drakula’nın hapishanesi Tokat Kalesi’nde 15 yıldır restorasyon sürüyor Tokat Kalesi, film ve romanlara konu olan Drakula olarak bilinen Eflak Voyvodası’nın 15’inci yüzyılda 4 yıl boyunca esir tutulduğu iddialarıyla tarihi ve eşsiz bir yapı olarak öne çıkıyor. 2009 yılında başlanan restorasyon çalışmaları nedeniyle kale kapılarına zincir vurulduğunu söyleyen tarih araştırmacısı Aybike Gamze Gazioğlu, “Drakula’nın esir tutulduğu kale Tokat’tadır. Fatih’in elinde Drakula’nın kellesinin bulunduğu heykel ile restorasyonun tamamlanarak bu kalenin yeniden açılmasını bekliyoruz” dedi. Drakula olarak bilinen ve film ile romanlara konu olan Eflak Voyvodası 3’üncü Vlad Dracul’un 15’inci yüzyılda 4 yıl boyunca esir tutulduğu iddialarıyla tarihi ve eşsiz bir yapı olarak öne çıkan Tokat Kalesi’nde, 2009 yılında başlanan restorasyon çalışmaları nedeniyle ziyaretçilerine kapılarını kapattı. Aradan geçen 15 yıla rağmen restorasyon çalışmalarında bir ilerleme olmayınca tarihi kale açılacağı günü bekliyor. “Drakula’nın esir tutulduğu yer Tokat Kalesi’dir” Eflak Voyvodası Vlad Tepeş’in Tokat Kalesi’nde esir tutulduğunu ve Drakula efsanesinin kaynağının buradan geldiğini vurgulayan tarih araştırmacısı Aybike Gamze Gazioğlu, “Eflak vilayetinin beyinin oğlu Vilad Tepeş’in bulunduğu Tokat Kalesi’ndeyiz. Namı değer Kazıklı Voyvodadır. Biliyorsunuz Fatih Sultan Mehmet Han ile aynı sarayda büyümüştür. Ve ihanet sonucunda bu zindanlarda tutulmuştur. Bu zindanların altında geçitler mevcuttur. Fatih Sultan Mehmet Han o dönemde Kazıklı Voyvoda Vilad Tepeş’i buraya getirdiğinde şehre doğrudan götürmüyor. Buradaki mağara ve geçitleri kullanarak şehrin içinde gezdiği de söyleniyor. Vilad Drakula’nın esir tutulduğu kale Tokat’tadır. Bu adam vampir film, hikâye ve romanlarına esin kaynağı olmuştur. Bu esin kaynağının sebebi de o dönemde yaşayan Türk atalarını kazığa germiştir ve kanlarını içmiştir. Bu durum neticesinde de Fatih Sultan Mehmet Han onun kellesini alarak İstanbul’da gezdirmiştir. Tokat Kalesinde 8 yıldır süren restorasyon çalışmasından ötürü kaleye bir türlü gelemiyoruz. Geldiğimiz neticede kapıları da görüyorsunuz zincirli buluyoruz. Restorasyonun bir an önce başlayarak bitmesi için mücadele ediyoruz. Buradan Vakıflar Genel Müdürlüğü, Turizm Bakanlığı ve bu alanda görevli olan mercilere sesleniyorum. Bizim tarihimiz Fatih’tir, Osmanlı’dır. Biz bu tarihimizin yaşatılmasını istiyoruz. Kont Drakula Tokat Kalesi’nde esir tutulmuştur. Biz tarihimize sahip çıkıyoruz ve biz tarihimizle güçlü bir milletiz ve güçlü olmaya da devam edeceğiz” dedi. Gazioğlu, Tokat Kalesi’nin dünya çapında bir özelliği olduğunu belirterek, Drakula’nın burada esir tutulduğunun ve atalarına verdiği zararın bedelinin ödenmesi gerektiğini vurguluyor. Restorasyonun bir an önce tamamlanmasını isteyen vatandaşlar; bu tarihi yapının dünya genelinde daha fazla dikkat çekici hale getirilmesini istiyor.
30 yıl içerisinde 400’den fazla yaptığı resimle evini atölyeye çevirdi
30 Nisan 2024 Salı - 11:30 30 yıl içerisinde 400’den fazla yaptığı resimle evini atölyeye çevirdi Eskişehir’in Sivrihisar İlçesi’nde yaşayan 73 yaşındaki emekli tarih öğretmeni Faruk Mehmet Alper, 30 yıl içerisinde 400’den fazla resim yaptığı evini atölyeye çevirerek görenleri beğenisini topluyor. Uzun yıllar boyunca öğretmenlik yaptıktan sonra emekli olan Faruk Mehmet Alper, boş zamanlarını başta Sivrihisar, Eskişehir, Atatürk ve Osmanlı padişahlarının olmak üzere belirlediği konularla ilgili resim yaparak geçiriyor. 30 yıldır bu uğraşı bir hobi edinen Alper, yaptığı 400’den fazla eser ile atölyeye çevirdiği evinin dekoruyla dikkat çekiyor. Geçmiş yıllarda akademiye ve resim bölümüne girmeyi denediğini, ancak başarısız olduğunu ifade eden emekli öğretmen, hayatında kendi kendine bu sanatı öğrenmesi için bir fırsat oluşması üzerine tutkusundan vaz geçmeyerek ortaya çıkarttığı ilginç eserler ile beğeni topluyor. Kitap okuyarak, gezerek ve araştırarak ilham kaynağını da bulan 73 yaşındaki sanatçı vatandaş, eli fırça tuttuğu sürece çeşitli malzemelerle resim yapmaya devam ederek ilerleyen zamanlarda tüm eserleriyle büyük bir sergi açmayı planlıyor. “Ufak tefek çalışmaları saymazsak yaklaşık 450 eser yaptım” Alper, resim yapmanın kendisi için yıllar önce başlayan vaz geçilmez bir tutku olduğunu söyledi. Elinden geldiği kadar kendini geliştirmeyi sürdürmeyi hedefleyen ve 30 yıl içerisinde yaptığı 400’den fazla eserle büyük bir sergi açmayı hayal ettiğini dile getiren Faruk Mehmet Alper, “Daha çok Sivrihisar, Eskişehir, Atatürk ve Osmanlı padişahlarının resimlerini yapıyorum. Bu şekilde oyalanıyorum, vakit geçiriyorum. Dört defa akademiye girmek için uğraştım, 1 defa da resim bölümünü denedim, fakat o zaman Anadolu’nun kıyı şehrinden gittiğim için başarılı olamadım. Belki de eğitimim yeterli gelmedi. Sonra imkânlarım oldu, kendi kendime öğrenmek için uğraştım ve herhalde eserlerden anlaşıldığı gibi istediğim gibi oldum. Sonrasında çok miktarda eser ortaya çıktı. 30 senedir profesyonel olarak çalışıyorum. Yaptığım resimler beğeniliyor. Çalışmalarım çeşitli sergi salonlarında, Sivrihisar’da Nasreddin Hoca Şenlikleri’nde vatandaşlarla buluşturuluyor. Fırsat buldukça da geziyorum, araştırıyorum ve okuyorum. Elimden geldiği kadar hâlâ da deneme yapıyorum. Kendimi bulmuş değilim. Emekliliği yok bunun, sonuna kadar devam ederim. Elim fırça tuttuğu sürece yapmayı düşünüyorum. Ufak tefekleri saymazsak yaklaşık 450 eser yaptım. 300 tanesi Sivrihisar’la ilgili. Sivrihisar küçük yer ve sosyal faaliyetler zayıf. Ben de boş zamanlarımı resim yaparak ve kitap okuyarak değerlendiriyorum” dedi.
Drakula’nın hapishanesi Tokat Kalesi’nde 15 yıldır restorasyon sürüyor
30 Nisan 2024 Salı - 11:21 Drakula’nın hapishanesi Tokat Kalesi’nde 15 yıldır restorasyon sürüyor Tokat Kalesi, film ve romanlara konu olan Drakula olarak bilinen Romanya Prensi ve Eflak Voyvodası’nın 15’inci yüzyılda 4 yıl boyunca esir tutulduğu iddialarıyla tarihi ve eşsiz bir yapı olarak öne çıkıyor. 2009 yılında başlanan restorasyon çalışmaları nedeniyle kale kapılarına zincir vurulduğunu söyleyen tarih araştırmacısı Aybike Gamze Gazioğlu, “Drakula’nın esir tutulduğu kale Tokat’tadır. Fatih’in elinde Drakula’nın kellesinin bulunduğu heykel ile restorasyonun tamamlanarak bu kalenin yeniden açılmasını bekliyoruz” dedi. Drakula olarak bilinen ve film ile romanlara konu olan Romanya Prensi ve Eflak Voyvodası 3’üncü Vlad Dracul’un 15’inci yüzyılda 4 yıl boyunca esir tutulduğu iddialarıyla tarihi ve eşsiz bir yapı olarak öne çıkan Tokat Kalesi’nde, 2009 yılında başlanan restorasyon çalışmaları nedeniyle ziyaretçilerine kapılarını kapattı. Aradan geçen 15 yıla rağmen restorasyon çalışmalarında bir ilerleme olmayınca tarihi kale açılacağı günü bekliyor. “Drakula’nın esir tutulduğu yer Tokat Kalesi’dir” Eflak Voyvodası Vlad Tepeş’in Tokat Kalesi’nde esir tutulduğunu ve Drakula efsanesinin kaynağının buradan geldiğini vurgulayan tarih araştırmacısı Aybike Gamze Gazioğlu, “Eflak vilayetinin beyinin oğlu Vilad Tepeş’in bulunduğu Tokat Kalesi’ndeyiz. Namı değer Kazıklı Voyvodadır. Biliyorsunuz Fatih Sultan Mehmet Han ile aynı sarayda büyümüştür. Ve ihanet sonucunda bu zindanlarda tutulmuştur. Bu zindanların altında geçitler mevcuttur. Fatih Sultan Mehmet Han o dönemde Kazıklı Voyvoda Vilad Tepeş’i buraya getirdiğinde şehri doğrudan götürmüyor. Buradaki mağara ve geçitleri kullanarak şehrin içinde gezdiği de söyleniyor. Yurt içi ve yurt dışında insanlar Tepeş ile alakalı Romanya’da doğdu büyüdü ve oraları mekânı olarak göstermeye çalışıyorlar. Vilad Drakula’nın esir tutulduğu kale Tokat’tadır. Bu adam vampir film, hikâye ve romanlarına esin kaynağı olmuştur. Bu esin kaynağının sebebi de o dönemde yaşayan Türk atalarını kazığa germiştir ve kanlarını içmiştir. Bu durum neticesinde de Fatih Sultan Mehmet Han onun kellesini alarak İstanbul’da gezdirmiştir. Bizim dileğimiz de buraya bir heykel yapılmasıdır. Fakat bu heykelin de Fatih’in heykeli olması yönündedir. Fatih’in elinde Tepeş’in kellesinin bulunduğu bir heykel olabilir. Böyle bir heykel ile Tokat kalesi turizme açılabilir. Tokat Kalesinde 8 yıldır süren restorasyon çalışmasından ötürü kaleye bir türlü gelemiyoruz. Geldiğimiz neticede kapıları da görüyorsunuz zincirli buluyoruz. Restorasyonun bir an önce başlayarak başlayıp bitmesi için mücadele ediyoruz. Biz Türk halkı olarak Tokat Kalesinde bir heykel yapılmasını talep ediyoruz. Buradan Vakıflar Genel Müdürlüğü, Turizm Bakanlığı ve bu alanda görevli olan mercilere sesleniyorum. Bizim tarihimiz Fatih’tir, Osmanlı’dır. Biz bu tarihimizin yaşatılmasını istiyoruz. Kont Drakula Tokat Kalesi’nde esir tutulmuştur. Biz de Fatih’in heykelinin yapılmasını istiyoruz. Heykel de istediğimiz özellikler de şunlardır. Heykelde Fatih Sultan Mehmet Han’ın elinde Drakula’nın başının bulunduğu şekliyle bir heykel talep ediyoruz. Biz tarihimize sahip çıkıyoruz ve biz tarihimizle güçlü bir milletiz ve güçlü olmaya da devam edeceğiz” dedi. Gazioğlu, Tokat Kalesi’nin dünya çapında bir özelliği olduğunu belirterek, Drakula’nın burada esir tutulduğunun ve atalarına verdiği zararın bedelinin ödenmesi gerektiğini vurguluyor. Restorasyonun bir an önce tamamlanmasını isteyen vatandaşlar, bu tarihi yapıya dünya genelinde daha fazla dikkat çekilmesi için heykel talebinde bulunuyor.
‘Antik çağlardan günümüze Muğla Mutfağı’ kitabının ön tanıtımı yapıldı
30 Nisan 2024 Salı - 11:10 ‘Antik çağlardan günümüze Muğla Mutfağı’ kitabının ön tanıtımı yapıldı Antik çağlardan günümüze şifa kaynağı olarak bilinen asırlık tariflerin yer aldığı ’Antik Çağdan Günümüze Muğla Mutfağı’ kitabının ön lansmanı ve tadım etkinliği Muğla’nın Marmaris ilçesinde yapıldı. Muğla Valisi İdris Akbıyık, Muğla’nın antik kentlerinden çıkan kaynaklar ışığında ve köy köy araştırılarak geçmişten günümüze kadar gelen tatların tarifinin aldığı kitabı Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürü Neşe Çıldık’a takdim ederek Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’a hediye olarak gönderdi. 41 yemek tarifi ve antik dönem bilgilerini içeren 260 sayfalık "Antik çağlardan günümüze Muğla Mutfağı" kitabı, Muğla Valiliği koordinesinde Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi’nin öğretim görevlilerinin, valilik ekiplerinin, arkeologların, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün ve özel iştiraklerin katılımı ile ortaya çıkartıldı. Muğla’nın ülkemizde en çok arkeolojik kazı yapılan iller arasında olduğunu belirten Muğla Valisi Dr. İdris Akbıyık, Muğla’nın tarihi kültürel zenginliklerinin ortaya çıkarılması için yapılan bilimsel araştırmalarda elde edilen bilgilerle derlenen bu kıymetli eserin meydana getirilmesi ve kadim yemek kültürümüzün yaşatılması için emeği geçenlere teşekkür ederek kitapta yer alan toplamda 23 çeşit yemek, tatlı ve şerbetlerin tadına baktı. Marmaris Yat Limanı’nda bulunan bir restoranda düzenlenen tanıtım ve tadım toplantısına Muğla valisi İdris Akbıyık, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürü Neşe Çıldık, Marmaris Kaymakamı Nurullah Kaya, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Turhan Kaçar, İl Kültür ve Turizm Müdürü Hüseyin Toprak, Muğla Sanayi ve Ticaret Odası (MUTSO) Meclis Başkanı H. Koray Özcan, valilik görevlileri ve kitabın oluşturulmasında görev alanlar katılım sağladı. Kitapta görev alanlar sırası ile yemekler geldikçe hangi dönemden geldiği ve Muğla’nın hangi yörelerinde daha çok yapıldığını anlattı. ‘Gastronomi turizmi adına ses getirecek bir kitap’ Muğla Valisi İdris Akbıyık kitap projesi ile ilgili verdiği demeçte ‘’Proje çok değerli, Antik çağlardan günümüze Muğla Mutfağı, Üniversitemizin, Kültür Turizm Müdürlüğümüzün, odalarımızın destekleriyle, Valiliğimiz koordinesinde akademisyenlerimizin çalışmaları ile yazıldı. Malum Muğla özelikle arkeolojik kazılar açısından Türkiye’de en çok kazı yapılan ilimiz. Orada kazıları yöneten hocalarımızın yine içinde olduğu proje ekiplerimizin, değerli akademisyenlerimizin içinde olduğu kolektif bir uzun çalışmanın ürünü Antik çağdan günümüze Muğla mutfağı. Burada şu anda 41 tane tarif var, arkadaşlarla yaptığımız sohbette bu kitabımızın devamı gelecek. Bu kitabımızın çok ses getireceğini umuyoruz. Hem gastronomi turizmi anlamında hem de bizim bu geniş yemek kültürümüzün yaşatılması anlamında bu tarifler hepsi altın değerinde. Ben tüm emeği geçenlere teşekkür ediyorum. Biz 81 il valiliğine bakanlarımızla özellikle Kültür Turizm Bakanımıza kitabı ulaştıracağız. Türk Mutfağı Haftası’nda birçok etkinlikler yapılıyor. Türk Mutfağı Haftası’nda hem kitabımızın lansmanını yapacağız hem de bir organizasyonla benzer mini programın daha geniş Türkiye medyasının da yine ilgili şeflerin de olacağı bir yerde sunarak birkaç ilçemizde etkinlik yapacağız" dedi. ‘Marmaris balının da kullanıldığı lezzetleri geleceğe taşımaya hazırız’ Marmaris Kaymakamı Nurullah Kaya ‘’Bu akşam hem Muğla’mızı hem Marmarisimizi bir kez daha ağız tadıyla tanıma imkanımız oldu. Biz bu akşam Muğla Valiliğimizin uhdesinde ve liderliğinde Ticaret Odamız, Üniversitemiz, Kültür Turizm İl Müdürlüğümüz ve sektörün duayen firmalarıyla beraber bu kitabı bir araya getirdik, hayata kavuşturduk ve antik çağdan günümüze Muğla mutfağını tanıtma ve tanıma imkanına kavuşmuş olduk. Aynı zamanda bu kitabın bir özelliği de esin kaynağı kazılarımızın devam ettiği antik yerleşim yerinde bulunan eserlere, ürünlere dayanıyor. Dolayısıyla burada tamamıyla gerçek yatıyor. Burada insanlık tarihinin bir özeti var ve biz de bu aldığımız mirası gelecek yıllara taşımak adına Marmaris’i de lezzetlerini, balı başta olmak üzere katmak kaydıyla geleceğe taşımaya hazırız’’ sözlerini kullandı. ‘Gastronomi turizminde bir ilke imza atıldı’ Kitap projesinin koordinatörü Muğla Valiliği Proje Ofisi’nde görevli Doçent Doktor Buket Ballıel Ünal kitap ile ilgili ‘’Antik Çağdan Günümüze Muğla Mutfağı kitabının oluşturulmasında proje koordinatörü olarak görev yaptım. Kitabımız 260 sayfadan oluşup 41 tariften oluşmakta. Kitabımızın en önemli özelliği güçlü bir ekiple ve iyi paydaşlarla güzel Muğla’mızın tüm paydaşlarıyla birlikte hazırlanmış olması. Ekibimizin güçlü olması ve birçok kurumun yer alması, Muğla’daki tüm kazı başkanlarının içerisinde olması kitabımızın kaynağının ve temelinin, içeriğinin, literatürünün güçlü olduğunu bir göstergesi. Bu bağlamda biz Muğla Gastronomisi ile birlikte ekibimizle gastronomi turizminde bir ilke imza atıyoruz ve bu projemizin kitabımızın genişletilmiş baskılarıyla ve yapacağımız birçok projeyle Muğla adına ve ülkemiz adına çok daha iyi işler yapacağımıza inanıyoruz’’ dedi. ‘Bu kitap projesi bölgede istihdam oluşturmak adına önem taşıyor’ Kitabın oluşturulma sürecinde özel paydaş olarak dahil olan ve yazar ve editör olarak görev alan girişimci Ece Baysal ‘Biz özel sektörde özellikle bölgemizin gastronominin gelişmesi için çeşitli çalışmalar yürütüyoruz. Burada hem eser oluşturma anlamında hem ürünler geliştirme anlamında çalışmalarımız olduğu için projede de sağ olsunlar valilik ve proje koordinatörümüz özel sektörden bize yer verdiler. Bu anlamda projemizin hem görsel çalışmaları hem yazarlık ve editörlük kısımlarında projeye katkı verdim. Bu projenin önemini vurgulamak gerekirse bölgemizin gastronomi turizminde özellikle zengin arkeoloji kültürü ve mutfak kültürünün bütünleşip ülkemizdeki misafirlere ve yabancı misafirlere tanıtılması açısından çok önemli. Ayrıca bu eser bizim yürüttüğümüz bir projenin başlangıcını da oluşturuyor. Bu anlamda bu eserle ortaya çıkan tariflerin ve ürünlerin ilerleyen dönemde sürdürülebilir şekilde üretilmesi ve bu anlamda istihdam oluşturulup bölgenin ürünlerinin markalaşması sağlamak açısından da bir ilk adımını atmış olduk. Bu şekilde bölgemizdeki gastronomi turizminin de ayaklanmasına katkı sağlayacak’’ şeklinde konuştu. ‘Kazılardan çıkan envarterler kitaba ışık tuttu’ Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Öğretim Görevlisi Arkeolog Alper Gölbaş ‘’Muğla, Türkiye’de en fazla arkeolojik kazı yapılan il konumunda. Şu anda burada kazı yapan çok değerli hocalarımız var. Hocalarımızın her birine valilik kanalıyla yazı yazarak ellerinde bulunan Antik Çağ’dan günümüze Muğla mutfak kültürüyle ilgili bilgi ve belgeleri bize ulaştırmaları istedik. Hocalarımızdan gelen dönüşler ışığında hem arkeolojik kazı alanlarında bulunmuş olan eski ürünleri, hem bunları pişirmede kullandıkları çanak çömlek vesaire gibi ürünleri topladık. Bunun dışında da antik çağ yazarlarının yazdığı tarifler var. Hem Roma döneminden, hem Antik Yunan’dan hem daha yakın dönemlerden bunlara ulaşmayı başardık. Ulaşabildikleri bize ulaştık, öyle ifade edeyim. Ve şu anda da 41 tane tarifi toplamda kitabımızda herkese ulaştırmaya çalışıyoruz’’ şeklinde konuşarak kitapta Karya kültüründen, Likya kültüründen, Roma döneminden, Helenistik dönemden. Bunun dışında Bizans döneminden ve Osmanlı döneminden yemeklerin olduğunu belirtti. ‘Bu kitap daha ilk etap ‘ Kitabın gastronomi araştırmalarını yapan Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ortaca Meslek Yüksekokulu Aşçılık Programı’nda öğretim elemanı Selma Atabey ‘Tarihe baktığımız zaman gastronominin günümüze gelene kadar nasıl bir değişim geçirmiş, bugüne kadar neler yaşanmış ve bugüne nasıl ulaşmışlar araştırmaya çalıştık. Bulunduğumuz coğrafya tarihi anlamda da göçleri ile de coğrafi şartlarıyla da oldukça zengin bir bölge, bir coğrafya. Antik dönemden günümüze gelene kadar geçirmiş olduğu bu bölgede yaşamış olan medeniyetlerin bizlere kazandırmış olduğu yiyecek içecekleri de bu kitabımıza dahil etmek istedik. Tabi ki çok zengin bir mutfağımız var bunlarla sınırlı değil ama ilk etap olarak düşünürsek bugün için kırk bir çeşit yemeğimizi özellikle kitabımızda yer verdik. Bundaki temel kriterimiz de şu oldu seçimi yaparken o günden bugüne kadar ne kadar değişmiş? Değişmeyen tariflerimiz var mı? Ve bu tariflerin bugüne gelişinde eğer değişmiş ise ne şekilde bir değişim geçirmiş de vurgulamaya çalıştığımız bir araştırma oldu. ‘’ diyerek kitabın devamının geleceğini belirtti. Yapılan tadımda antik çağlardan ve geleneksel olan Muğla’nın tüm ilçe ve köylerinden araştırılarak yapılan yemeklerden : Başlangıç: Kereviz ve kişniş ile harmanlanmış Milas Zeytinyağı soslu Gaba Hamurlu Ula Sarımsağı ile hazırlanmış Moreteum Defrutun sosu ile hazırlanmış Karacasöğüt Domatesi Dalyan Narı ile hazırlanmış Nardenk soslu salata Midye Pilaki Gökova Buğdayı ile hazırlanmış Teganitai Kaunos Tuzu ile hazırlanmış Botarga Köyceğiz Sığlası ile hazırlanmış yoğurtlama Sala Cattabia Turgut Yer fıstığı ve Datça Bademi ile hazırlanmış Omlet Ana Yemek: Marmaris Çam Balı ile hazırlanmış Ballı Mantar Muğla Çam Balı ile hazırlanmış Ballı Karides Köyceğiz Çıntarı ile hazırlanmış Eğşileme Çıntar Dalyan Tuzu ve Balığı ile hazırlanmış Kişniş Kaplı Balık Yöresel Peynir ve Milas Zeytinyağlı Çipura Ortaca Limonu ile hazırlanmış Eğşileme Balık Tatlı: Gökova Susamı ve Marmaris Çam Balı ile hazırlanmış Gıyam Kavaklıdere Cevizi ile hazırlanmış Nar Lokumu Datça Bademi ile hazırlanmış İncir Uyutma Gökova Susamı ile hazırlanmış Globi İçecekler: Dalyan Narı ile hazırlanmış Nar Şerbeti Fethiye Üzümü ile hazırlanmış Üzüm Şerbeti Muğla Çam Balı ile hazırlanmış Sirkencübin servis edildi.