ÇEVRE - 26 Ocak 2024 Cuma 09:30

Türkiye’nin ilk astronotu Gezeravcı’nın uzaya götürdüğü bitki: ‘Schrenkiella parvula’

A
A
A
Türkiye’nin ilk astronotu Gezeravcı’nın uzaya götürdüğü bitki: ‘Schrenkiella parvula’

Türkiye’nin ilk astronotu Alper Gezeravcı’nın uzayda gerçekleştireceği ‘Extremophyte’ adlı deneyde kullanacağı Tuz Gölünde yetişen ‘Schrenkiella parvula’ bitkisi merak konusu oldu. Selçuk Üniversitesi (SÜ) Eczacılık Fakültesi Dekanı ve Farmasötik Botanik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yavuz Bağcı, daha önce özellikle Tuz Gölünde yaptıkları floristik ve endemikle ilgili bazı çalışmalarda Schrenkiella parvula’yı gördüklerini, tuza ve bazı zor şartlardaki susuzluk, toprak özelliği gibi, abiyotik strese karşı oldukça dayanıklı bir bitki olduğunu söyledi.


Yaşar Üniversitesi Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi Dekan Vekili Prof. Dr. İsmail Türkan’ın da yer aldığı üç kişilik bir ekip tarafından tasarlanan “Extremophyte” isimli deney, astronot Alper Gezeravcı ile uzaya gönderildi. Tuz Gölünde görülen ve yüksek tuzlu ortamlara dirençli bir bitki olan ’Schrenkiella parvula’nın mikro yerçekimi altında yüksek tuzluluğa karşı gösterdiği toleransı sürdürüp sürdüremeyeceği Türkiye’nin ilk astronotu Alper Gezeravcı’nın uzayda gerçekleştireceği ‘Extremophyte’ adlı deneyde araştırılacak. Bu amaçla, bitkiye ait örnekler uzaydan geri getirildikten sonra aynı ekip tarafından üzerinde çeşitli moleküler çalışmalar yapılacak. Uzayda gerçekleştirildikten sonra Türkiye’de devam edecek olan “Extremophyte” isimli deney çerçevesinde bitkinin yüksek tuzluluğa karşı gösterdiği tolerans ve mikro yerçekimi arasındaki etkileşimin ortaya konması hedefleniyor.



"Tuza ve bazı zor şartlardaki susuzluk, toprak özelliği, abiyotik strese karşı oldukça dayanıklı"


Yapılacak deneyle ilgili açıklamaların ardından ‘Schrenkiella parvula’ bitkisi de merak konusu oldu. Selçuk Üniversitesi (SÜ) Eczacılık Fakültesi Dekanı ve Farmasötik Botanik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yavuz Bağcı, Schrenkiella parvula’nın tanıdıkları bir bitki olduğunu, özellikle Tuz Gölünde yaptıkları floristik ve endemik bitkilerle ilgili bazı çalışmalar içerisinde bitkiyi gördüklerini söyledi. Schrenkiella parvula’nın Hardalgiller/Turpgillere ait bir bitki olduğunu belirten Prof. Dr. Bağcı, "Endemik deniliyor ama endemik olmayan bir bitki. Tuz Gölünden özellikle Rusya, Çin’e kadar yayılış gösteren bir özelliği var. Özel bir bitki. Bitki daha önce Arabidopsis parvula olarak isimlendirilmesine rağmen 2010 yılında German ve Al-Shenbaz’ın Nordic Journal of Botany (2010) isimli dergide yapmış olduğu çalışmalar neticesinde Schrenkiella parvula olarak tekrar isimlendirilmiş. Birçok sinonimi var ama tuza ve bazı zor şartlara, abiyotik strese karşı oldukça dayanıklı olmasından dolayı seçilmiş bir bitki. Bununla ilgili çalışmaları kendimiz yapmadık ama özellikle Tuz Gölünde yapmış olduğumuz floristik çalışmalar, yine endemikle ilgili yapmış olduğumuz bazı çalışmalar içerisinde bitkiyi gördük. Bu bitkinin özelliği; özellikle tek yıllık olması, kolay yetişmesi ve ekstrem şartlara karşı diğer bitkilere kıyasla daha fazla dirençli olmasından kaynaklı. Tabii bunun gibi bitkiler olabilir ama şu anda Arabidopsis thaliana ile ilgili de biyoloji alanında genomlarla ilgili çok fazla çalışma yapıldığı için, bu bitki aynı akraba grubu olmasından dolayı seçilmiş olabilir. Arabidopsis thaliana bir çeşit tere. Avrasya ve Afrika’ya özgü bu bitki, brokoli, karnabahar ve Brüksel lahanası gibi turpgillerle ve hardal otu ile akraba. Küçük olması ve kolay yetişmesi nedeniyle bilim insanları tarafından bitki biyolojisi açısından dünyada model organizma olarak en sık kullanılan bitkilerin başında geliyor. Bu sayede bilim insanları bitkinin genlerinin görünümü, farklı şartlardaki davranışları hakkında bilgi sahibi olmuşlardır. Ama ilerleyen dönemlerde buna benzer bitkiler varsa da seçilebilir. Bu bitki özellikle gerçekten ekstrem şartlara dayanıklı bir bitki. Yapılan çalışmalar inşallah başarılı olur, başarılı olursa da ilerleyen dönemlerde bilim adamlarımızın daha güzel sonuçlar elde edeceğini umuyorum. Bitkiye yabancı değiliz, bitkiyi tanıyoruz ama genellikle yapılan çalışmalar daha çok hem fizyolojik hem moleküler hem de biyoteknolojik alanda birleştirilerek multidisipliner olarak yapılırsa da ilerleyen dönemlerde daha sağlıklı sonuçlar elde edilebilir diye düşünüyorum” dedi.


Uzaya giden Schrenkiella parvula’nın özel bir öneme sahip olduğunun altını çizen Prof. Dr. Yavuz Bağcı, “Extremophyte deneyi olarak geçiyor. Extremophyte bitkilere baktığımız zaman, zor şartlarda yaşayan hem tuzlu hem de diğer zor şartlara karşı dayanaklı olmasından dolayı bu bitki seçildi. İsabetli bir seçim ancak medyada söylendiği gibi bitkimiz endemik değil. Yapılan çalışmalarda özellikle Ay ve Mars’ta regolitler dediğimiz toprak yapısı var. Bitkinin bu özelliği, diğer gezegenlerde kurulacak üslerde, tuz ve metal içeriği yüksek regolitlerin (Ay ve Mars toprağı) iyileştirilmesi ve astronotların çeşitli atıklarının arıtılmasında kullanılabilir. Bitki, sodyum klorür dışında, lityum ve bor gibi elementlere de toleranslı. Ekstremofitler, yüksek derecede abiyotik stres ile karakterize edilen ortamlarda gelişmek için evrimsel olarak uyarlanmış bitkiler olarak bilinmektedir. O toprak yapısı da Tuz Gölündeki şartlara benzediğinden dolayı belki bitki seçilmiş olabilir ama bu çalışmaların hem fizyolojik hem moleküler hem de birçok yönüyle çalışılması, ekip olarak çalışılmasının bu sonuçları daha da hızlandıracağını umuyorum inşallah" ifadelerini kullandı.



"Avantajlı bir durum ortaya çıkaracağı kanaatindeyim”


Prof. Dr. Yavuz Bağcı, Schrenkiella parvula bitkisi ile ilgili uzaydaki deney ve sonrasında yapılacak çalışmaların Tuz Gölü ve çevresine ne gibi katkıları olabileceği hakkında ise, "Başarılı sonuçlar elde edilirse, zaten bölge eko turizm olarak değerlendiriliyor ama bölgemizin çok fazla reklamını yapamıyoruz maalesef. O açıdan baktığımız zaman belki o bitkinin görülmesi açısından ya da o bitkinin kültüre alınması ya da yetiştiği alanda korumaya alınması, insanlara tanıtılması bakımından önemli olabilir. Endemik bir bitki değil ama nadir bitki diyebiliriz. Özellikle Türkiye’de sadece tuzcul alanlarda Tuz Gölünde yetişen bir bitki. Bu yönüyle baktığımız zaman da tabii avantajlı bir durum ortaya çıkaracağı kanaatindeyim” diye konuştu.



Türkiye’nin ilk astronotu Gezeravcı’nın uzaya götürdüğü bitki: ‘Schrenkiella parvula’

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bayburt Doğa ve Bilim Okulu projesi başladı Bayburt Üniversitesinin Doğa ve Bilim Okulu projesi başladı. Bâbertî Külliyesinde başlayan “Bilim Birlikte Hayat Birlikte” Bütünleşik Doğa ve Bilim Okulu projesinin açılışı coşkuyla yapıldı. Doğa Eğitimi ve Bilim Okulları Destekleme Programı kapsamında desteklenen proje, Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu ve Teknoloji Transfer Ofisi iş birliğinde, Öğr. Gör. Derya Yarımkaya tarafından yürütülüyor. Proje, ortaokul öğrencilerine bilim sevgisi aşılamak ve çevre bilinci kazandırmak amacıyla hayata geçirildi. Projeye, Bayburt il merkezindeki ortaokulların 5., 6. ve 7. sınıflarında öğrenim gören 30 öğrenci katıldı. Başvuruların yoğun olduğu projede katılımcılar, kura yöntemiyle belirlendi. 11-16 Kasım tarihleri arasında sürecek proje kapsamında öğrenciler, bilim, doğa ve kültür temalı çeşitli etkinliklerde bir araya geliyor. Proje boyunca öğrenciler; drama, bocce, simülasyon, okçuluk, model uçak yapımı, teleskopla gökyüzü gözlemi, ebru sanatı, organik tarım, oryantiring, akıl ve zekâ oyunları, insansız kara ve hava araçları, fotoğrafçılık ve artırılmış gerçeklik gibi geniş bir yelpazede etkinliklere katılacak. Eğitimler, her biri alanında uzman 18 akademisyen tarafından yürütülecek ve öğrencilere bilimsel bilgi ve uygulamalı öğrenme fırsatı sunulacak. Açılışta konuşma yapan Rektör Yardımcısı ve Teknoloji Transfer Ofisi Müdürü Prof. Dr. Ali Savaş Bülbül, üniversitemizin proje çağrılarına yanıt vermesinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, bu proje ile öğrencilerin bilimle dolu bir deneyim yaşayacağını belirtti. Prof. Dr. Bülbül, gençlerin bilime olan ilgisini artırmanın önemine vurgu yaptı. Proje Yürütücüsü Öğr. Gör. Derya Yarımkaya ise, öğrencilerin bilimle keyifli bir yolculuğa çıkacaklarını ifade ederek, bu sürecin onların gelecekteki akademik başarılarına önemli katkı sağlayacağını söyledi. Bayburt Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleşen bu proje, bilim ve doğanın iç içe olduğu, öğrencilerin bilimsel meraklarını keşfetmeleri için önemli bir fırsat sunuyor. Proje, 16 Kasım 2024 tarihine kadar devam edecek.
Bayburt Bayburt Üniversitesinin üniversite sporlarındaki yükselişi 21 yeni madalyayla sürdü Bayburt Üniversitesi, Türkiye Üniversite Sporları Federasyonunun (TÜSF) 2023-2024 yılı madalya sıralamasında 29. sıraya yükselerek, her geçen yıl spor alanında önemli bir ivme kazandığını ortaya koydu. Türkiye genelinde 161 üniversitenin yer aldığı üniversiteler arası spor müsabakalarında Bayburt Üniversitesinin sporcu öğrencileri 5 altın, 8 gümüş ve 8 bronz olmak üzere toplam 21 madalya ile önemli bir başarıya imza attı. Türkiye Üniversite Sporları Federasyonu uhdesinde düzenlenen spor müsabakalarında Türkiye genelindeki 161 üniversiteden toplam 38.309 sporcu öğrencinin mücadele ettiği düşünüldüğünde, Bayburt Üniversitesinin başarı grafiği daha fazla önem kazanıyor. 91 farklı spor dalında faaliyet gösteren TÜSF, 178 farklı spor etkinliği düzenlerken, bu etkinliklerin önemli bir kısmında temsil edilen Bayburt Üniversitesi başarılı sonuçlarla spor camiasında adından söz ettiriyor. Yakın zaman önce TÜSF Başkanı seçilen Rektör Prof. Dr. Mutlu Türkmen, Bayburt Üniversitesinin spor alanındaki bu başarısının yalnızca kendileri için değil, Türkiye’deki tüm üniversite sporlarının gelişimi için de büyük önem taşıdığını vurguladı. Rektör Türkmen, yaptığı açıklamada, “Bayburt Üniversitesi olarak sporun her dalında var olmayı ve öğrencilerimize destek olmayı sürdüreceğiz. Bu başarıyı daha ileriye taşıma hedefindeyiz. Her bir öğrencimizi tebrik ediyor ve başarılarının devamını diliyorum” ifadelerini kullandı. Bayburt Üniversitesi, 2024 yılında da hem sporcu öğrenci sayısını artırmayı hem de spor dallarındaki çeşitliliğini genişletmeyi hedefliyor. Üniversite, gelecekte de ülke genelinde köklü üniversitelerle rekabet ederek, Türk sporuna katkı sunmaya devam edecek.