GÜNDEM - 13 Kasım 2024 Çarşamba 12:59

Ölümle sonuçlanan sinsi tehlike: Karbonmonoksit zehirlenmesi

A
A
A
Ölümle sonuçlanan sinsi tehlike: Karbonmonoksit zehirlenmesi

Her yıl onlarca kişinin zehirlenerek hayatını kaybetmesinin sebebi olan karbonmonoksit gazının kokusuz ve renksiz özelliğiyle sinsi bir tehlike olduğunu ifade eden uzmanlar, baca kullanımına ve temizliğine dikkat edilmemesi halinde faciaya davetiye çıkaracağına dikkat çekiyor.


Kış aylarının gelmesiyle birlikte kullanımı artan sobalardan sızan karbonmonoksit gazından onlarca kişi hayatını kaybediyor. Vatandaşların yanlış uyguladığı ısınma teknikleri olduğunu ifade eden Konya Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı İtfaiye Müdahale Müdürü Mehmet Yıldırım, “Sürekli mağduriyetleri gördüğümüz için, yerinde gördüğümüz için öncelikle vatandaşlarımızın 15 metrekareden daha küçük alanlara soba ve ateşli ısıtıcıları kurmamaları gerektiğini söylemek istiyorum. Bazen mangalı bile odanın içine alıp onunla ısınmaya çalışan insanlarımız var. Bunlar tamamen yanlış uygulamalar. Çünkü yanan bir ısıtıcı mutlaka ortama karbonmonoksit salgılayacaktır. Birkaç olayda gördüğümüzde de bu kullanılmış soba kovaları söndüğü zannedilerek salona veya dairenin girişine evin hemen çıkan gazların içeri girebilibileceği yerlere konulduğu zaman yine zehirlenmelere yol açıyor. Kışın ilk yapılması gereken şey baca temizliği, baca temizliği kesinlikle unutulmadan yapılması gerekiyor. Tabii bu da bacayı yakarak değil bacanın içindeki ziftleri tutuşturur, bu çatı yangınına da sebep olabilir. Baca temizliği yapıldıktan sonra sobanın ve boruların temizliği yapılacak. Sobayı kuracağımız alan 15 metrekareden büyük olacak ve sobayı biliyorsunuz üstten yakıyoruz bunu vatandaşlarımız biliyor. Soba üstten yakıldığı zaman verimli yanıyor” dedi.


“Baca sistemi bunu dışarıya atan boru sistemi iyi değilse sızdırıyorsa yine karbonmonoksit zehirlenmelerine yol açabiliyor”


Karbonmonoksit zehirlenmesiyle karşılaşmamak için yapılması gerekenleri anlatan İtfaiye Müdahale Müdürü Mehmet Yıldırım, “Yalnız karbonmonoksit gazı sadece sobalardan çıkmıyor. Banyolardaki LPG ve doğalgaz kullanan şofben karbonmonoksit ortaya çıkartıyor. Eğer baca sistemi, bunu dışarıya atan boru sistemi iyi değilse, sızdırıyorsa yine karbonmonoksit zehirlenmelerine yol açabiliyor. Dolayısıyla şofbenlerin de banyo içerisinden başka bir ortamda olması, havalandırılabilir bir ortamda olması banyoya sadece sıcak suyun gelmesi gerekiyor. Karbonmonoksit zehirlenmesiyle karşılaşmamak için şofben kullanılan, soba kullanılan, soba veya diğer mangal kullanılan iç mekanlarda ortamın havalandırılması gerekiyor. Bir yerden mutlaka bir oksijen girişinin olması gerekiyor. Ama köy evlerinde veya taşrada gördüğümüz kadarıyla işte kapı altları pencereler falan tamamen kapatılıp daha sonra soba yakılınca biliyorsunuz yanma olayında oksijen de tüketiliyor. Soba da aynı odadaki insanlar gibi oksijen tüketen bir varlık haline geliyor. Bir de dışarıda lodos bir rüzgar estiği zaman baca eğer etraftaki apartmanların seviyesinden daha düşükse o baca basması dediğimiz duman evin içerisine basıyor. Bunlar hep bizi uykuda yakalıyor. Karbonmonoksit zehirlenmesinde de zaten bir uyku hali geliyor. Kısa süreli, yoğun karbonmonoksite maruz kalma ölümle neticeleniyor. Bunun çok az kurtulabileni var” şeklinde konuştu.


“Varlığını anlayamayacağınız, sadece bayıldığınız zaman ortaya çıktığını hissedebileceğiniz bir gaz”


Yıldırım, özellikle karbonmonoksit için soba kullanılan evlerde karbonmonoksiti algılayıp erken uyarı veren cihazlar olduğunu belirterek, "Bunların fiyatları çok afaki de değil. Bunlardan bir tane edinip soba kurduğumuz odaya tavandan kırk santim aşağıya kurarsak, karbonmonoksit biliyorsunuz yükselen yukarıdan olan bir gaz. Havadan ağır olmadığı için yukarıda duruyor. Odanın içini tamamen doldurup bizi zehirliyor. Burada küçükler daha sık nefes aldığı için daha büyük risk, onların zehirlenmesi daha erken oluyor. Yaşlılar burada bir adım daha hani dakikada nefes alma sayısı düşük olduğu için zehirlenme oranı düşük oluyor. Ama vatandaşımızın bildiği gibi zannettiği gibi karbonmonoksit, böyle kömür kokusu olan, gözle görülebilen bir gaz değil. Kesinlikle renksiz, kokusuz, varlığını anlayamayacağınız, sadece bayıldığınız zaman ortaya çıktığını hissedebileceğiniz bir gaz. Onun için vatandaşlarımızın, hemşehrilerimizin çok dikkat etmesi gerekiyor” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya MEVKA’dan uluslararası öğrencilere ihracat uzmanlığı eğitimi Mevlana Kalkınma Ajansı (MEVKA), İki Doğu İki Batı Uluslararası Öğrenci Derneği işbirliği ile Konya’da bulunan üniversitelerde öğrenim gören yabancı öğrencilere yönelik olarak “İhracat Uzmanı Yetiştirme Eğitimleri” düzenledi. İki Doğu İki Batı Uluslararası Öğrenci Derneği’nde KTO Karatay Üniversitesi Uluslararası Ticaret ve Lojistik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Murat Canıtez tarafından gerçekleştirilen eğitimler, 4 hafta sonu olmak üzere toplamda 32 saat sürdü. Eğitimlerin tamamlanmasının ardından başarılı bulunan yabancı öğrencilere Dış Ticaret Uzmanlığı sertifikaları verildi. Ajans olarak gerçekleştirdikleri eğitim programı ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Mevlana Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Dr. İhsan Bostancı, “Mevlana Kalkınma Ajansı olarak, sorumlu olduğumuz bölgelerde bir yandan çeşitli destek mekanizmaları uygularken diğer yandan da hem bölgemizde faaliyet gösteren firmaların uluslararası rekabette ihtiyaç duyduğu alanların iyileştirilmesine hem de bölgemizin insan kaynağının gelişmesine katkıda bulunmaya gayret gösteriyoruz. Sürdürülebilir kalkınmanın yapıtaşlarından biri olan ihracat kavramının ülkelerin ekonomik açıdan gelişimlerinde temel rol oynadığı günümüzde bu operasyonları gerçekleştirecek donanımlı insan kaynağının yetiştirilmesi de bir o kadar önem arz etmektedir. 180’den fazla ülkeye 3 binden fazla ihracatçı firmasıyla 3.36 milyar dolar ihracat gerçekleştiren şehrimize baktığımızda ise firmalarımızın bu noktada uluslararası ticaretin gerekliliklerini yerine getirecek, birkaç dünya dilini aynı anda konuşabilen, yeni pazarlar ve yeni müşteriler kazandıracak olan dış ticaret uzmanlarına büyük ihtiyaç duyduklarını sahada yürüttüğümüz çalışmalardan tespit etmiştik. Tam da bu noktada, şehrimizdeki üniversitelerde eğitim görmek için çeşitli ülkelerden gelen uluslararası öğrenciler hem geldikleri ülkelerdeki bağlantıları hem de konuştukları birkaç yabancı dil sebebiyle odak noktamız oldu. Bizler, çeşitli bağlarla bağlı olduğumuz bu öğrencilerimizi hem ülkemizin bir zenginliği hem de geldikleri ülkeler ile ülkemiz arasında gönüllü birer elçiler olarak görüyoruz. Bu öğrencilerimizin bir kısmı eğitimlerini tamamladıktan sonra ülkelerine dönerken bir kısmı da ülkemizde çalışma hayatına katılmakta ve sahip oldukları donanımları ile de yetişmiş insan kaynağı açısından büyük bir potansiyel oluşturmaktadırlar. Mevlana Kalkınma Ajansı olarak bizler de buradan hareketle İki Doğu İki Batı Uluslararası Öğrenci Derneği işbirliğiyle Konya’da bulunan üniversitelerde öğrenim gören yabancı öğrencilere yönelik olarak düzenlediğimiz İhracat Uzmanı Yetiştirme Eğitim Programı ile bu öğrencilerin şehrimizde faaliyet gösteren ihracat firmalarının dış ticaret birimlerinde çalışabilmelerini hedefledik. Düzenlenen eğitim programı çerçevesinde 25 uluslararası öğrenci 4 hafta sonu 4’er saatten toplamda 8 gün ve 32 saatlik dış ticaret eğitimi almış oldu. Eğitimler boyunca katılımcılara, uluslararası e-ticaretin tanımı ve kapsamı, uluslararası e-ticaretin türleri, dış ticaret işlemlerinin yürütülmesi, firma türleri ve avantajları, ihracat pazarlaması ve süreci, ticari bilgi kaynakları, ticari bilgilerin bulunma yöntemleri ve teknikleri, ticari istihbarat, ihracat pazar araştırması ve müşterilerin bulunması, dış ticarette ödeme yöntemleri ve uygulamaları, ihracatta ve ithalatatta kullanılan belgeler ve bunların doldurulması, gümrük mevzuatı, ihracat ve ithalatta lojistik gibi konular ve uluslararası ticaretin tüm süreçleri uygulamalı olarak anlatıldı. Ajans olarak, bölgemizde yer alan paydaşlarımızın ihtiyaç duydukları alanlara ve bölgemizin her açıdan gelişimine katkı sunacak projelere desteğimizin artarak devam edeceğini ifade ederek değerli işbirlikleri için İki Doğu İki Batı Uluslararası Öğrenci Derneği’ne ve KTO Karatay Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi’ne teşekkür ediyor, eğitimlerin öğrencilerimiz, şehrimiz ve bölgemiz adına hayırlara vesile olmasını diliyorum” ifadelerini kullandı.
İstanbul 15 Kasım Dünya Çiğ Köfte Günü için başvuru yapıldı Türkiye’nin önemli franchise markalarından Komagene, 15 Kasım 2024 tarihini ’Dünya Çiğ Köfte Günü’ olarak ilan etti. Her Kasım’ın 15’inde ’Dünya Çiğ Köfte Günü’ için Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı’na başvuruda bulundu. Marka 15 Kasım 2009’ dan bu yana tam180 aydır her ayın 15’inde düzenlediği "+%50 Çiğ Köfte Bedava" kampanyasını 15. yılında anlamlı bir gün ile taçlandırdı. “UNESCO’ya da çiğ köfte için ’Kültürel Miras’ başvurusunda bulunacağız" Her Kasım’ın 15’inde ’Dünya Çiğ Köfte Günü’ için Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı’na başvuran marka, önümüzdeki günlerde UNESCO’ya da çiğ köfte kültürünün somut olmayan kültürel miras olarak kabul edilmesi için başvuruda bulunmaya hazırlanıyor. “Dünya kültürel mirasına katkıda bulunmak amaçlı UNESCO’ya çiğ köfte üzerinden bir başvuru yapacağız” Komagene Genel Müdür Yardımcısı Semiha Demiral, “Dünya Çiğ Köfte Günü’nü 15 Kasım için ilan ediyoruz. Çünkü, biz 15. yılımızı doldurduk. Her ayın 15’inde kutladığımız +%50 çiğ köfte kampanyasıyla Dünya kültürel mirasına katkıda bulunmak amaçlı UNESCO’ya çiğ köfte üzerinden bir başvuru yapacağız. Ortak değerlere çok katkısı olan bir ürün” ifadelerini kullandı. “Biz çiğ köftenin hak ettiği konuma gelmesi için elimizden geleni yapıyoruz” Demiral, "2000 yıllık bir tarihten bahsediyoruz, çiğ köfte o günden bugüne gelmiş bir ürün tabi ki biz bunu biraz modifiye ederek eşsiz çiğköfte haline getirdik. Bugünde Türkiye’nin en sevdiği ürünlerden biri olarak müşterilerimizle buluşturuyoruz. Biz çiğ köftenin hak ettiği konuma gelmesi için elimizden geleni yapıyoruz, çünkü çiğ köfte hem ürün olarak çok sağlıklı, hem de doyurucu bir ürün. Doyurucu yanı çok bilinmiyordu, doyurucu bir ürün haline getirdik dürümlerle ve diğer ürünlerle. Aynı zamanda ekonomikte bir ürün ve herkesin hem zevkine hem bütçesine uygun bir ürün, onun için hak ettiği konuma gelmesi için çaba sarf ediyoruz.
Adana Adana’da deprem konutları 2025’in sonunda tamamlanacak Adana’da depremden etkilenenler için yeni afet konutları yükselmeye devam ediyor. Kent genelinde yapılacak olan 10 bin 958 konutun 3 bini tamamlanırken, 7 bin 958’i hızla yükseliyor. Kahramanmaraş merkezli depremlerde evleri yıkılan binlerce depremzede için 11 ilde TOKİ tarafından yapılan konutların inşası sürüyor. Adana’da ise 10 bin 958 konutun 3 bini tamamlandı ve 7 bin 958 konutun inşası ve ihaleleri Seyhan, Çukurova, Sarıçam, Tufanbeyli, Yumurtalık ve Ceyhan ilçelerinde devam ediyor. 7 gün 24 saat esasına göre devam ediyor İşçiler, inşaatlarda 3 vardiya olarak konutların yapımını 7 gün 24 saat esasına göre devam ettiriyor. Merkez Çukurova ilçesine bağlı Şambayadı Mahallesi’nde yeni konutlar hızla yükseliyor. İnşaatları inceleyen Doğu Akdeniz İnşaat Müteahhit Birlikleri Federasyonu (DAİMFED) Genel Başkanı Mustafa Karslıoğlu, “Şambayadı Mahallesi’ndeki inşaat 3 ay önce başladı ve 3 ay sonra tamamlanması bekleniyor. Burada 24 saat bir işleyiş var. Yapımı devam eden 3 bin 500 konut var. 3 bin konutunda ihalesi yapılacak. Konutları hazırladığımızda teslimleri yapılıyor. Artık sona geldik. Bunun mutluluğunu ve gururunu yaşıyoruz” diye konuştu. “TOKİ tecrübesiyle hızlı, güvenli kentler inşa ediyoruz” Adana’da yapılacak toplam 10 bin 958 deprem konutunun 2025 yılının sonunda tamamlanacağını vurgulayan Mustafa Karslıoğlu, “2025’in sonuna kadar bütün evleri vatandaşlarımıza teslim etmiş olacağız. Bu hedefimizden şaşmayacağız. Kime hizmet ettiğimizin bilincindeyiz. Depreme dayanıklı, TOKİ tecrübesiyle hızlı, güvenli kentler inşa ediyoruz. El birliğiyle hepimiz çalışıyoruz. Kimsenin aklı buralarda kalmasın. Vatandaşlar güvenli şekilde evlerine yerleştiriliyor” dedi.
Adana Beslenme ve Diyet Uzmanı Gündüz: “Herkese uyan standart bir diyet programı yok” Beslenme ve Diyet Uzmanı Çisem Gündüz, herkesin bünyesinin, kültürel alışkanlıklarının, sevdiği yiyeceklerin, hastalıklarının farklı olduğuna dikkat çekerek, diyet programlarının da kişiye özel olması gerektiğini, herkese uyan standart bir diyet programının olmadığını söyledi. Kilo verme ve sağlıklı yaşam alanında her geçen gün yeni diyet metotları ve yeni beslenme trendlerinin ortaya çıktığına dikkat çeken Acıbadem Adana Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Çisem Gündüz, “Aralıklı oruç, ketojenik diyet, vejetaryen diyet, yüksek proteinli diyetler gibi popüler diyet akımlarının ardından giden kitleleri hiç söylemiyorum bile Peki hiç düşündünüz mü bu kadar diyet akımı varken nasıl oluyor da kilolu insanların sayısı da her geçen gün artmaya devam ediyor; obezite ve yağ dokusunun fazlalığına bağlı hastalıkların sayısı artıyor” dedi. “Hedefinizin ne olduğunu kendinize sorun” Dünya üzerinde herkese iyi gelen tek bir diyet metodu olmadığının altını çizen Diyetisyen Gündüz, kişilerin bireysel özellikleri ve alışkanlıkları ihmal edilmeden hazırlanan diyetler için diyetisyene başvurmak gerektiğini ifade etti. Diyet programına başlayan kişilerin kendine hedefinin ne olduğunu sormasını tavsiye eden Diyetisyen Gündüz, “Hedefiniz kilo kaybı olabilir, sağlığınızı iyileştirmek ve hastalıklardan kaçınmak olabilir ya da yaşlanmanın önüne geçmek gibi birçok sebebi olabilir. Tahmin edersiniz ki, kolesterolü yüksek bir kalp hastasının uygulayacağı diyet ile kan şekerleri yüksek takip eden bir diyabet hastasının diyet programları birbirinden farklı olacaktır” diye konuştu. Diyet programlarının kişiye özel olmasının önemini vurgulayan Gündüz, bu noktada diyetisyenlerin, kişiyi iyi analiz etmesi, günlük yaşam alışkanlıkları ve öğün saatlerinin konuşulması, günlük alınması gereken mikro ve makro besin ögelerinin anlatılıp kısıtlayıcı diyetlerden uzak durularak tokluk seviyelerinin belirlenmesinin faydalarını anlattı. Bireylerin çalışma ortamları, var olan hastalıkları, kullanılan ilaçlar ya da takviye ürünler göz önünde bulundurularak bireylere özel hazırlanan diyetlerin başarı oranının daha yüksek olacağını söyledi. “Diyetisyene gitmek için hastalanmayı beklemeyin” Diyet programını hazırlarken bireylerin sevdiği ve sevmediği yiyecekler, var olan kültürel alışkanlıklar, sofra modelleri, evde hazırlanan yemek çeşitleri dikkate alınarak diyet programları oluşturulması gerektiğinden bahseden Diyetisyen Gündüz, “Kişilerin günlük çalışma tempoları, adım sayıları ve haftalık aktivite düzeyleri konuşulmalıdır. Bu şekilde oluşturulan bir diyete uyma ihtimaliniz ve sürdürülebilirliği daha yüksek olacaktır. Sağlığınız için kendinize bir hedef belirlediğinizde ve diyetisyeninizle uyum içerisinde çalışınca işlerin ne kadar da kolay olabileceğini göreceksiniz. Beslenme danışmanlığı almak, besinlerin içerikleri ve biyoyararlılıkları üzerine bilgi sahibi olmanızı sağladığı gibi, bu süreçte motivasyon sağlayıp sürecin keyifle ilerlemesine yardımcı olacaktır” dedi. Diyetisyene gitmek için herhangi bir sağlık sorunu olmadan da diyetisyene başvurmanın doğru olduğunu belirten Gündüz, kişiye iyi gelecek, sağlığına katkıda bulunacak ve uzun süreli sürdürülebilir bir beslenme programı için danışmanlık alınabileceğini sözlerine ekledi.
İstanbul Maltepe’de uyuşturucu operasyonu: Klima motorunun içerisine zulalanmış Maltepe’de uyuşturucu madde satışı yapılan bir iş yerine baskın düzenlendi. Operasyonda 1 kişi yakalanırken, klima motoru içerisine zulalanmış çok miktarda uyuşturucu madde ele geçirildi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevlileri, uyuşturucu madde ticareti gerçekleştirebilecek suç organizasyonlarının tespit edilerek deşifre edilmesi, suçların önlenmesi ve şüphelilerin yakalanmasına yönelik çalışmalarını sürdürüyor. Maltepe ilçesi Bağlarbaşı Mahallesi’nde bulunan bir işyerinde narkotik maddelerin zulalandığı ve işyerinden satışının gerçekleştirildiğini tespit eden ekipler, 13 Kasım 2024 tarihinde adrese operasyon gerçekleştirdi. Operasyonda şüpheli F.A. yakalanarak gözaltına alındı. Şüpheli hakkında yapılan sorgulamada 6 adet geçmiş suç kaydı olduğu belirlendi. İş yeri içerisinde yapılan aramada, Bursa ilinden çalındığı tespit edilen 2 adet motosiklet bulundu. Klima motoru içerisine zulalanmış; 25 parça satışa hazır vaziyette 19.65 gram metamfetamin maddesi, 8 parça satışa hazır vaziyette 4.92 gram kokain maddesi, 10.60 gram bonzai maddesi, 1 adet ruhsatsız tabanca, 1 adet hassas terazi, 1 adet cep telefonu, bin 20 TL, 140 Euro ve 100 Dolar ele geçirildi. Konu ile ilgili yakalanan şüpheli F.A., ‘uyuşturucu madde ticareti’, ‘ruhsatsız silah bulundurma’ ve ‘motosiklet hırsızlığı’ suçlarından adliyeye sevk edildi.