GÜNDEM - 06 Eylül 2024 Cuma 09:50

Dağlıca’da şehit edilen 16 askerin acısı hala dinmedi

A
A
A

Hakkari’nin Dağlıca bölgesinde 2015 yılında şehit edilen Konyalı Sözleşmeli Er Resul Coşkun’un anne ve babası, çocukları ile gurur duyduklarını ifade ederek, “Evlat nasıl olsa olur ama vatanımız olmaz. Evlatsız yaşanır, vatansız yaşanmaz” dedi.

6 Eylül 2015 günü Hakkari’nin Dağlıca bölgesinde PKK’lı teröristlerin düzenlediği hain saldırı sonucu 16 asker şehit oldu. Konyalı 23 yaşındaki Sözleşmeli Er Resul Coşkun da Dağlıca’da şehit olurken, şehit olmasından günler sonra baba ocağı Konya’ya getirilen naaşı, düzenlenen törenle Konya Şehitliğine defnedildi.

Dağlıca’da şehit edilen 16 askerin acısı hala dinmedi

Yıllar geçmesine rağmen acıları ilk günkü gibi olan Şehit Resul Coşkun’un babası Zeki Coşkun, oğlunun biraz hareketli ve duygusal olduğunu anlattı. Baba Coşkun, “Okula başlayana kadar da epey hareketliydi. Kendi başına olmayı severdi. Güzel bir çocukluğu geçti. İnsanları severdi, sevgi dolu biriydi. Bazı huyları vardı aklımıza geldikçe hala güleriz. Allah rahmet eylesin, bizim çocuğumuz şehit oldu. Biz bununla gurur duyuyoruz. Küçük bir ateş ama bize göre büyük bir ateş. Bu ateş hiç sönmüyor, ufalıyor ama hala duruyor. Her tarafta bir anısı, kokusu ve özlemi var” şeklinde konuştu.

“Huzurluyuz, Allah’a şükür oğlumuz vatan için şehit oldu”

Asker olma isteğini belirttiğinde korktuklarını ama zamanla alıştıklarını ifade eden baba Zeki Coşkun, “Asker olmak isteyince ilk başta korktuk. O dönemlerde çoğu insan çocuklarını askere göndermek istemiyordu. Oğlum kendi askerliğini, vatan görevini yaptı geldi ama sözleşmeli yapmak istedi. ‘Özlüyorum ben askerliği, kendimi askerlik yaptım saymıyorum’ dedi. Benden fazla da annesi ikna etmek için uğraştı. Anne kalbidir, babanın yüreği biraz serttir ama anne yüreği dayanamaz. Dedesi felç geçirmişti. Babam küçük kardeşimin evinde kalıyordu. Kardeşimin evi de şehitliğin karşısındaydı. Dedesini ziyaret ettik. Tam şehitliğin karşısında ‘oğlum süren doluyor, bir daha sözleşme yapma’ dedim. ‘Baba, burası şehitlik, şurası da mezarlık’ dedi. ‘Musalla Mezarlığına insanlar hayatını kaybediyor, buraya defnediliyor. Geldiler mezarlarına dua ettiler, gittiler’ dedi. Şehitliği göstererek de ‘burası benim yerim, ben öldüğümde her geçen insan dua okur’ dedi. Biz evladımızın ölmesini istemezdik tabii. Kim evladının ölmesini ister ki? Huzurluyuz, Allah’a şükür oğlumuz vatan için şehit oldu” diye konuştu.

Dağlıca’da şehit edilen 16 askerin acısı hala dinmedi

“Arabadan indiğimi hatırlıyorum hepsi o kadar”

Oğlunun şehit olduğu günü anlatan baba Coşkun, “Şehadet gününün bir gün öncesinde Türkiye maçı vardı. Biz o maçı seyrederken Hakkari Dağlıca terör örgütü saldırısı ile ilgili bir alt yazı geçti. Biz o ara içimize ateş düştü. Daha sonra hemen telefona sarıldım. Telefon ettiğim zaman mutlaka görüşürdük. O gün kimseye ulaşamadık. Bizi telaş sardı, o gün sabaha kadar uyku uyuyamadık zaten. Daha sonraki gün biz biraderin evindeyken komşumuz aradı eve bizi çağırdı. Çağırdığında anladım, zaten aklımıza gelen başımıza geldi. Eve geldiğimizde o kalabalığı görünce arabadan indiğimi hatırlıyorum hepsi o kadar. Daha sonrasında da cenazesini beklemek zorunda kaldık” ifadelerini kullandı.

Dağlıca’da şehit edilen 16 askerin acısı hala dinmedi

“Vatanı gönül ile sevmek önemlidir”

Gençlere de tavsiye veren Zeki Coşkun, “Gençlere vereceğim tavsiye de vatan millet sevgisi görülecek bir şey değildir, vatanı gönül ile sevmek önemlidir. Ben vatanımı seviyorum, herkes sever ama vatanı seviyorum derken de vatana hizmet bambaşka bir şeydir” dedi.

“Tek duam daha fazla anneler ağlamasın”

Oğlu şehit olduktan sonra havalimanında şehidini asker selamı ile karşılayan anne Sıdıka Coşkun, “Ateş düştüğü yeri yakar. Gururluyum, üzülmek istemiyorum. Ağlamak istemiyorum. İçimizde bir özlem elbette ki oluyor. Bir koku geliyor acaba Resul’üm mü geldi diyorum. Hemen aklına evladın geliyor. Oğlum şehit oldu, vatan sağolsun dedim. Evlat nasıl olsa olur ama vatanımız olmaz. Evlatsız yaşanır, vatansız yaşanmaz. O yüzden biz de şehidimiz ile gururluyuz. Gözyaşı dökeriz ama o da özlemdendir. Tek duam daha fazla anneler ağlamasın” şeklinde konuştu.

Arda Akın Akkoca - Halil İbrahim Taha Taş

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Ümraniye’de ‘Minik Kramponlar Futbol Turnuvası’nın kazananları belli oldu Ümraniye Belediyesi tarafından her yıl düzenlenen ‘Minik Kramponlar Futbol Turnuvası’ bu sene de şampiyonlarını seçti. Dün gerçekleştirilen turnuvaya 360 sporcu katıldı. Turnuvanın kazananlarına ise çeşitli ödüller verildi. Ümraniye Belediyesi tarafından genç yetenekleri desteklemek ve spora olan ilgiyi artırmak amacıyla bu yıl 5.’si düzenlenen ‘Minik Kramponlar Futbol Turnuvası’nda ödüller sahiplerini buldu. Dudullu Spor Tesisleri’nde yapılan turnuvaya 24 takım, 360 sporcu katıldı. 68 müsabakanın oynandığı turnuvada dereceye giren takımlara kupa ve madalya verildi. Dün gerçekleştirilen turnuvada gün boyu kıyasıya mücadele eden takımlardan Başakspor turnuvanın şampiyonu oldu. İkinci Ümraniye Çakmakspor, üçüncü Hazalspor, dördüncü ise İstanbul Mesudiyespor oldu. Belediye Başkanı İsmet Yıldırım da turnuvaya gelerek çocukları ziyaret edip, tebrik konuşması yaptı. “Bunlar bizim hayatımız, her şeyimiz” Ümraniye Belediye Başkanı İsmet Yıldırım, “24 takım burada eşleştiler, inşallah akşama doğru da şampiyonlar belli olacak. Ümraniye’de spor bir başka diyorum. Çünkü bu yavrularımıza minik kramponlar adı altında bir turnuva düzenledik. Bunlar bizim hayatımız, her şeyimiz. Ümraniye’mizde 58-60 bin gencimizle spor yapıyoruz. Bugün de burada hep beraber anneler ve babalar ile çocuklarımızın futbolunu seyredeceğiz” dedi.
Adana Adana’da trafik cezası yiyen sürücü ceza makbuzuyla hatıra fotoğrafı çektirdi Adana’nın Kozan ilçesinde trafik ekipleri tarafından yapılan uygulamada bazı sürücüler ceza yiyince makbuzla hatıra fotoğrafı çektirdi. Kozan’da ilçe trafik ve asayiş ekipleri öğrencilerin huzur ve güven ortamında okula gidebilmeleri için denetimlerini sıklaştırdı. İlçede okul çevreleri, ara sokaklar ve şüpheli araçlar ekipler tarafından arandı. Kozan Işıklı Yolda gerçekleştirilen denetimlerde 1 saat içinde kural ihlali yapan araçlara 43 bin 219 TL idari para cezası uygulanırken sürücülerin cezai işlem sırasında söylemleri pes dedirtti. Uygulamada okul çevresinde abart egzoz yüzünden cezai işlem uygulanan motosiklet sürücüsü motosikletini yeni aldığını belirterek, "Satan kişi ’polisler beni de durdurdu bir şey olmaz’ dediği için kullandım" diyerek kendini savunmaya çalıştı. Trafik ekipleri abart egzozdan cezai işlem uygularken sürücü parası olmadığını ifade ederek polisi ceza yazmaması için ikna etmeye çalıştı. O anlar ise anbean kameralara yansıdı. Motorize mobil trafik timleri ise uygulamadan kaçan araçları tek tek ara sokaklardan yakalayarak uygulama noktasına getirdi. Aracın ön camında film bulunan bir sürücü ise polise diğer araçları durdurmadığını iddia etti. Polis sabırla uygulamanın nasıl yapıldığını aktarıp, ardından cezai işlem uyguladı. Cezai işlem uygulanan sürücü makbuz ile hatıra fotoğrafı çektirdi. Uygulamanın sürdüğünü gören sürücü, polise ceza yedikten sonra teşekkür etti. Polis denetim noktasından kaçan ve ara sokakta motosikletli trafik polisi tarafından yakalanarak uygulama noktasına getirilen sürücü ve polis arasında yaşanan diyalog ise “pes” dedirtti. Sürücü 4 motosikletinin de trafik ekipleri tarafından bağlandığını bu kez yine yakalandığını ifade etti. Ancak polisin ceza yazmasından kurtulamadı. Polis 4 kez aracı bağlanan genci kurallara uymaya davet etti. Veliler ve öğrenciler uygulamaların aralıksız sürmesini ve çok memnun olduklarını ifade etti. Veli Murat Akıllıoğlu, "Oğluma güveniyorum ama trafik çok kötü. Kurallara uyulması denetimlerin sıkılaşması bizleri çok memnun etti. Umarım akşam da bu sıkı denetimler sürer" dedi. Öğrenci Alparslan Akıllıoğlu ise çok kaza olduğunu ve uygulamadan memnun olduğunu söyledi.
Ağrı Filistinli genç, Ağrı Dağı zirvesinde gözyaşlarına boğuldu Türkiye’nin çatısı olarak nitelendirilen ve 5 bin 137 metre yüksekliğiyle yurdun en yüksek noktası olan Ağrı Dağı’na tırmanışa gelen Filistinli genç, Filistin’de şehit olan arkadaşı ve çocukları için zirve tırmanışını tamamlayarak gözyaşları içinde Filistin bayrağını dalgalandırdı. Fırtına, tipi dinlemeden gelip Ağrı Dağı’na çıkmak isteyen dağcılar arasına bu defa Filistinli genç dağcı da katıldı. Ağrı Dağı’nda yerel rehberlik yapan Resul Civaş eşliğinde başarılı bir zirve tırmanışı yapan Filistinli genç, gözyaşları içinde tırmanışı, Filistin’e, Gazze’ye adadığını söyledi. Yaptığı açıklama ile herkesi duygulandıran genci, yerel rehber Resul Civaş sarılarak teselli etti. Zirvede Filistin bayrağını dalgalandıran ve zirve tırmanışını Filistin’de şehit olan arkadaşlarına adadığını söyleyen Filistinli genç, “Bu zirve çocuklarını görmek için yıllardır mücadele eden arkadaşımız için. Ağrı Dağı’nın zirvesine yaptığımız bu tırmanış ona adandı. Umarım çocukların bir gün bunu görür ve ne kadar harika bir babaları olduklarını anlarlar. Babaları en yazık ki artık aramızda değil. Ebeveynsiz bırakılmak suçtur, çocuk istismarıdır. Huzur içinde uyu sevgili arkadaşım, yine görüşeceğiz” şeklinde konuştu. Yerel rehber Resul Civaş ise, Filistinli gencin Filistin halkı için kendileriyle birlikte başarılı bir zirve tırmanışı yaptığını ve bu durumdan çok memnun olduğunu dile getirdi.
İstanbul Göğsünden boynuna kadar uzanan 7 kiloluk tümörü temizlendi Göğsünden boynuna kadar olan bölgede 7 kiloluk tümör taşıyan 63 yaşındaki Berika Rabia Özcan, geçirdiği detaylı operasyonla hem tümörden hem de yaşam riskinden kurtuldu. Yıllar önce oluşan minicik kitleyi korktuğu için takip etmediğini belirten Özcan, “Kurban Bayramı’ndan sonra inanılmaz şekilde aniden büyüdü. Çektirdiği acı tarif edilemez. Dünyanın bütün yükünü aldım, o kitlenin içine koydum. 5-7 kilo yaptım orayı. Şimdi ise yeniden doğdum” dedi. 2021’de göğsünde sivilce boyutunda kitle saptanan eski radyo program sunucusu Berika Rabia Özcan, bir taraftan vertigo hastası olduğu için çeşitli ilaçlar kullanmak zorundaydı. ‘Tedavi olursam ilaç kullanamam ya da ölürüm’ endişesiyle senelerce doktora başvurmayan hastanın kitlesi son 3 ayda inanılmaz seviyede büyüdü. Meme dokusunun üzeri hizasında, göğüsün üst tarafında, omuza doğru uzanan ve çeneye kadar denk gelen 7 kiloluk tümörü taşımak zorunda kalan Özcan, acilen Medicana International İstanbul Hastanesi’ne başvurdu. Dışarıya doğru 20-25 santimlik bir uzantısı olan tümörü inceleyen hekimler hastayı acilen operasyona aldı. Dr. Öğr. Üyesi Deniz Yorgancılar ve Prof. Dr. Necmettin Kutlu’nun gerçekleştirdiği operasyonla tümör başarılı şekilde temizlendi. “Artık hayatım bitiyor, ölüyorum dedim” Berika Rabia Özcan, “2021’de bu kitle henüz minicik sivilce kadarken tespit edilmişti. Zaman içinde yavaş yavaş büyüdü. O zamanlar hiçbir etkisi olmamıştı. Ama Kurban Bayramı’ndan sonra bir anda çok büyüdü. İnanamadım. Vücudumda kavun gibi kitle oluştu. Damarlarım çıktı. Kitleyi taşımam çok zordu. O süreç boyunca iştahsızlık, kilo kaybı, yürüyememe, kokulara karşı aşırı derecede reaksiyon gösterme, kitlenin içinde büyük acı hissi gibi zorluklar yaşadım. Ama nasıl bir acı Sanki etinizden et kopartıyorlar. Öyle bir acı Herhalde artık hayatım bitiyor, ölüyorum dedim. Ardından hastaneye geldim. Canım doktorlarımdan Allah razı olsun. Çok yardımcı oldular bana” dedi. “Dünyanın bütün yükünü aldım, o kitlenin içine koydum” Vertigo hastası olduğunu da söyleyen Özcan, “Kullandığım çeşitli ilaçlar var. Hastaneye gidip operasyon olursam ilaç kullanamam, ölürüm diye korktum açıkçası. Bir de dünyevi meselelere kapıldım, hastalığımı unuttum senelerce. Dünyanın bütün yükünü aldım, o kitlenin içine koydum. 5-7 kilo yaptım orayı. Sonra dedim ki sen gidiyorsun. Türk doktorlarına güven, kendini onlara bırak. Başta doktora gitmemekle hata yaptığımı biliyorum. Öyle olsaydı küçücükken alınırdı. Ama şimdi çok iyiyim. Dünyaya yeniden geldim, yeniden doğdum. Bu süreçte yanımda ailem vardı ve hayatta en önemli şeyin sağlık ve aile olduğunu öğrendim” şeklinde konuştu. “Kitleyi temizlemeden önce detaylı inceleme yaptık” Tedavi sürecini anlatan Medicana International İstanbul Hastanesi Göğüs Cerrahisi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Deniz Yorgancılar, “Hastamız bize geldiğinde morali çok bozuktu çünkü üstünde büyük bir kitlesel yük vardı. Bu tür hastalıklar; yaşam kalitesi ne kadar iyi olursa olsun, kötü alışkanlıklarınız olmasa da bir yerden farklı şekilde ortaya çıkabiliyor. Hastamızın kitlesi de son zamanlarda çok fazla büyümüş. Artık bir şey yapılması lazımdı. İncelemelerimizi en ince ayrıntısına kadar yaptık. Kitlenin göğüs duvarı ile damarlarla ilişkisi var mı? Başka yerlere sıçramış mı? Meme dokusuyla bir ilişkisi var mı? Tek tek baktık. Kitlenin rezeksiyonunun dışında tabii o alanın rekonstrükte edilmesi gerekiyordu. Bu anlamda da burada büyük bir ekibiz. Plastik cerrahi hocamızla tek seansta kitlenin tamamen düzgün, sınırları temiz bir şekilde çıkarılmasını sağladık. Hastamız zaten bunu ‘yeniden doğdum’ diyerek çok güzel ifade etti” açıklamasını yaptı. “Bunlar masum kitleler değil” “Vücudunuzda sıra dışı bir şey olduğunu gördüğünüzde ya da fark ettiğinizde hemen doktora başvurun” uyarısında bulunan Dr. Öğr. Üyesi Deniz Yorgancılar, “Üstüne gidin, çünkü altından çıkacak bambaşka şeyler olabilir. Hastamızda da olduğu gibi kitlenin büyümesi durumunda birçok riske maruz kalabiliyorsunuz. Neticede bunlar masum kitleler değil. Bir anda meme dokusu, göğüs duvarı, damarlar, sinirler, aklınıza ne geliyorsa hepsine sirayet edip içinden çıkılmaz, tedavi edilemez hale gelebilirler. Dolayısıyla tedavinin ilk aşaması, her şeyi önemseyip doğru hareket etmek” şeklinde konuştu. “Rabia Hanım’daki şansımız tümörün içe değil, dışa doğru büyümesiydi” Dr. Öğr. Üyesi Deniz Yorgancılar sözlerine şunları ekledi: “Bu kitlelerin büyüme patolojisi ve seyirleri biraz farklı. Hepsi birbirinden farklı hareket eder. Rabia Hanım’daki şansımız kitlenin içe doğru değil, dışa doğru büyümesiydi. Ameliyat ne kadar zor olsa da hastamız şanslıydı. Başka yere sıçrama olmamıştı. Başka dokuları tutmamıştı.” “Hastamızla son derece yakın ilişki kurduk” Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Necmettin Kutlu ise “Biz hep estetikle gündeme geliriz ancak plastik cerrahinin tam açılımı plastik, rekonstrüktif ve estetik cerrahidir. Dolayısıyla böyle bir hastaya yardımcı olabilmenin onuru ve mutluluğu mesleki açıdan bize inanılmaz doyumsuz anlar ve duygular yaşatıyor. Hastamızla son derece yakın ilişki kurduk” dedi. “Göğüs duvarının yan tarafından aldığımız damarlı bir doku ile deriyi kapattık” Prof. Dr. Necmettin Kutlu, “Göğüs cerrahi hekimimiz çok iyi bir iş çıkardı. Çok geniş bir alana yayılan bir tümörü, geride hiçbir şey bırakmayacak şekilde sağlıklı bir cerrahiyle çıkardı. Bize de düşen tabii ki bu geniş alanı sağlıklı bir deriyle kapatmak oldu. Onu da göğüs duvarının yan tarafından aldığımız damarlı bir doku aktarımıyla gerçekleştirdik. Ve sağlıklı bir sonuca ulaştık. Hastamızı mutlu ettik. Vücudunun 4’te birini açıkta bırakan bir doku eksikliğini giderebilmek bizim için çok büyük bir mutluluk” açıklaması yaptı. “Türkiye’de hatta dünyada bu kadar büyük bir tümörü, göğüs ön duvarında taşıyan başka bir hasta olduğunu sanmıyorum” Prof. Dr. Necmettin Kutlu sözlerine son olarak şunları ekledi: “İlk etapta bu kadar geniş alanı açıkta bırakan doku eksikliğini görünce hastaya göğsünü de alabileceğimizi söyledik. Sağ olsun o konuda zorluk çıkartmadı. Ama bunların hiçbirine gerek kalmadan göğsünü de memesini de koruyarak operasyonu gerçekleştirdik. Bu tür vakalar çok sık görülmez. Türkiye’de hatta dünyada bile bu kadar büyük bir tümörü, göğüs ön duvarında taşıyan bir başka hasta olduğunu zannetmiyorum.” (NŞ-