ASAYİŞ - 01 Ekim 2024 Salı 11:37

Savcılık "Kovuşturmaya yer yok" dedi, anne "Adalet istiyorum" diyerek dava açtı

A
A
A
Savcılık "Kovuşturmaya yer yok" dedi, anne "Adalet istiyorum" diyerek dava açtı

Kocaeli’nin Körfez ilçesinde, 25 yaşındaki genç, iş yerinde yetkisiz olarak arızalı vinç yüklü kamyonu tamire götürdüğü sırada uçuruma yuvarlanarak hayatını kaybetmişti. Olayın ardından anne Emel Karagöz, "Metehan olmasaydı, bugün bir başka çalışanın annesi mezar başındaydı" diyerek hukuk mücadelesi başlattı. Savcılığın "kovuşturmaya yer yok" kararına itiraz eden anne, dava açtı.


Olay, 29 Ocak 2024’te Hacı Osman Mahallesi Nihal Atsız Sokak’ta meydana geldi. Bir çocuk babası 25 yaşındaki Metehan Şahin, arızalı vinç yüklü kamyonu tamire götürmek için yola çıktı. Araç, seyir halindeyken sürücüsünün kontrolünden çıkarak yaklaşık 30 metrelik uçuruma yuvarlandı. Kazanın şiddetiyle kamyon paramparça oldu, Metehan Şahin ise araçta sıkıştı. Sağlık ekiplerince yapılan ilk müdahalesinde Şahin’in hayatını kaybettiği tespit edildi. Metehan Şahin’in cansız bedeni, itfaiye ekiplerinin uzun uğraşları neticesinde bulunduğu yerden çıkarıldı. Gencin olaydan bir hafta önce depo sorumlusu olarak işe başladığı öğrenildi.



Bilirkişi raporu: Araç asla trafiğe çıkmamalıydı


Kazanın ardından yapılan incelemeler sonucunda hazırlanan bilirkişi raporu, kazaya karışan aracın çok eski, bakımsız ve trafiğe çıkmaya elverişsiz olduğunu ortaya koydu. Raporda, kamyonun lastiklerinin dişlerinin aşındığı, tellerinin çıktığı ve kullanılamayacak kadar yıprandığı belirtildi. Lastiklerdeki bu aşınmanın kazadan önce gerçekleşmiş olduğu, kazaya yol açan en önemli faktörün aracın kötü mekanik durumu olduğu vurgulandı. Ayrıca, aracın vinç yükü nedeniyle daha fazla hasar aldığı ve frenlerinin ısınarak yola tutunma kabiliyetini kaybettiği açıklandı. Raporda, Şahin’in ağır tonajlı araçların inmemesi gereken bir yolda uyarı levhasını dikkate almadığı da belirtildi. Bilirkişiler, Metehan Şahin’i trafiğe çıkamayacak durumda olan aracı kullanarak asli kusurlu buldu.



İş arkadaşı "Ben üşümeyeyim diye o kullandı" dedi


Hayatını yitiren Metehan Şahin’in daha önceden de tanıdığı ve kaza haftasında iş yerinde birlikte çalışmaya başladığı iş arkadaşı Orkun T. ise ifadesinde, "Metehan yaklaşık bir hafta önce işe başladı. Bu işletme iki yıldır vinç operatörüyüm. B.S.’ya ait vinç hidrolik pompası arızalı olan vinci almaya birlikte gittik. Gölcük Sanayi’ye götürecektik. Kendisi gelmek istedi, kıramadım. Vinci kullanması gereken operatör yoktu. Söylenmeye başladım. Bir yandan da nasıl götüreceğimizi konuşuyorduk. Mide ameliyatı geçirdiğim için soğukta kalmamam gerekiyordu, ’Sen üşüme abi, ben kullanırım’ dedi. Metehan da kendisi vinci almak istedi, bana da geldiğimiz araçla onu takip etmemi söyledi. Saat geç olmuştu, geç kalmak istemedik. Yola çıktık. Dörtlüleri yaktık. Ben arkadan diğer araçla takip ediyordum. 30 kilometre hızla falan gidiyorduk. Hızlanmaya başladı ve virajı aldığımızda gözden kayboldu. Yolu kontrol ederken soldaki bariyerlerin yıkık olduğunu gördüm. Aşağı yuvarlanmıştı ve aracın içinde sıkışmıştı. Seslendim ama cevap alamadım. Çevredekilerden yardım istedim. Ehliyetsiz olduğunu bilmiyordum. Aracın frenlerini de binmeden kontrol etmişti. Yaşananlardan dolayı üzgünüm" dedi.



Savcılık "Kovuşturmaya yer yok" dedi, anne dava açtı


Körfez Cumhuriyet Başsavcılığı, kazayla ilgili başlattığı soruşturmayı tamamladı. Kaza tespit tutanağı, otopsi raporu ve bilirkişilerin araca ilişkin incelemeleri ve takograf hareketlerini içeren raporları doğrultusunda savcılık; kazada hayatını kaybeden Metehan Şahin’in trafiğe çıkamaz bir araçla trafiğe çıkmasından dolayı asli kusurlu buldu ve kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair hüküm verdi. Kararda; sürücü Şahin’in trafik levhalarına uymadığı, araçtaki takografın iki yıldır pasif olduğu ve Metehan Şahin’in ölümünde kimseye atfedilecek herhangi bir kusur bulunmadığına yer verildi. Kararı öğrendikten sonra anne Emel Karagöz yaşanan kazanın iş cinayeti olduğunu, oğlunun o gün orada bulunmasına ve o aracı kullanmasına izin verilmemesi gerektiğini belirterek, karara itiraz etti ve dava açtı.



"Oğlum depo işçisi olarak başlamıştı. Neden izin verdiler"


Anne Emel Karagöz, "Metehan işe alındığında depoda görevli olacaktı. Metehan o gün zaten görev alanının dışında. Yanında Orkun varmış. Başka bir insanın kullanması gerekiyormuş. O da orada değilmiş. Orkun da midesinden daha önce ameliyat olmuş. Metehan ’Rahatsız olduğun için aracı ben kullanayım’ demiş. Metehan önde, Orkun arkadan başka bir araçla gidiyormuş. Orkun, ’Metehan bir anda kayboldu. Baktığımda Metehan aşağıdaydı, uçurumdaydı’ dedi. Bilirkişi raporları şu anda elimde. Raporlara göre; lastiklerin tamamen bittiği, arabada çok kusur olduğu ve tamamen trafikten men olduğu görünüyor. Metehan cevap veremediği için aracı alıp gittiği söyleniyor. Metehan aracı alıp gittiyse neden şikayet edilmedi? Orkun 2 senedir orada çalışıyormuş. Orkun neden izin verdi? Zaten o aracın da normal şekilde gitme şansı yok. Kim kullansa aynı şeyi yaşayacaktı. Trafikten men bir aracın vinçle götürülmesi gerekiyor. Şoförlüğü yok. Metehan’ın ehliyeti yok. Metehan’ı zaten depocu olarak işe aldılar" dedi.



"Tek kusurlu benim çocuğum mu, adalet istiyorum"


"Hep o anı yaşıyorum" diyen Karagöz, "Nereden başlayacağım bilmiyorum. Ne yapacağımı bilmiyorum. Bilmiyorum yani o kadar berbat bir durumdayım. Tek kusurlu benim çocuğum mu? Orada aracı kullanması gereken Orkun’du, ona izin veren de Orkun’du. 2 senedir orada çalışıyor. Zaten iş güvenliğinde ehliyeti olmayan bir insana araba verilmiyor. Dışarda da verilmiyor. Ben adalet istiyorum. Kelimelerin kifayetsiz kaldığı yerdeyim ben. Bilirkişi raporlarında Metehan’ı suçlu bulmuşlar. Sadece ufacık çocuğu olan, ona bakmak zorunda olan insan. Metehan şu an cevap veremiyor. Keşke olsaydı da cevap verseydi. Sadece Orkun’un sözleriyle yola çıkıyoruz. Orkun istediği gibi ifade verebiliyor çünkü yaşıyor. Ama Metehan yaşamıyor. Ben bugün işyerinde hasta oluyorum, hastaneye gidebilmek için elime evrak tutuşturuyorlar. Benim çocuğum depocu, depoda çalışıyor. Ama onu istedikleri yere alıp götürüyorlar. Patronu bir gün olsun kapıyı çalmadı. Umursamadı. Metehan umursanmayan bir çocuk haline geldi. Adalete başvurdum. Ben adalet istiyorum. Kimse, hiçbir anne yanmasın diye" şeklinde konuştu.



"Bitmeyen bir acım var"


Oğlu Metehan’ın mezarını her gün ziyaret etmekten başka hiçbir şey yapamadığını belirten ve adalet istediğini haykıran anne Emel Karagöz, "Metehan’ı kaybettiğimde 25 yaşındaydı. Beni evlatsız bıraktılar. Oğlunu da babasız bıraktılar. Sadece bir iş yerinin ihmalkarlığı yüzünden. Ben istiyorum ki başka anneler de bu acıları çekmesin. Evlatlarının evlerine oturmaya gitsin, her gün mezarlığına gelmesin. Her gün gelip konuşuyorum ama cevap bulamıyorum. Oğlum bana hep ’Anne nerde olursam olayım ara, hemen geleceğim’ derdi. Her gün o telefonu eline alıyorsun; arasan da, mesaj yazsan da cevap yok. Buraya geliyorsun, burada da cevap alamıyorsun. Ne olur, ben adalet istiyorum. Bilirkişi Metehan’ı suçlu görmüş. Ben iyi biliyorum ki Metehan suçsuz. Sadece çocuğuna bakmaya çalışan babaydı. Ne olur, cezalandırılsınlar. Metehan’ı oraya gönderen de, Metehan’a o anahtarı veren de, herkes... Trafikten men aracı kullanmak zorunda bırakıldı. Metehan olmasaydı, bir başka çalışanın annesi bugün mezar başındaydı. Ben mezar başında anne görmek istemiyorum. Annelerini ziyaret eden çocukları olsun. Ne olur. Ben tek bunu istiyorum. Şu anda bitmeyen bir acım var. Özlüyorum. Yapabilecek bir şeyim yok. Sadece buraya gelip özlem gidermeye çalışıyorum. Ben yandım, kimse yanmasın" ifadelerini kullandı.



Savcılık "Kovuşturmaya yer yok" dedi, anne "Adalet istiyorum" diyerek dava açtı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bursa Dünyanın yakından takip ettiği fuar kapılarını açtı Türkiye’nin Mobilya Başkenti İnegöl’de 51.Uluslararası Modef Expo İnegöl Mobilya Fuarı yapılan coşkulu açılışla kapılarını yeniden dünyaya açtı. 05 Ekim’e kadar açık kalacak fuarda 140 dolayında firma, sezonun trendini belirleyecek yeni modellerini alım heyetleri ile buluşturacak. Türkiye’nin Mobilya Başkenti İnegöl’ün yeni sezon ürünlerle vitrine çıktığı 51. Uluslararası İnegöl Mobilya Fuarı, 01 Ekim Salı günü düzenlenen törenle MODEF Fuar alanında açıldı. Sektörde trendi belirleyen İnegöl Mobilyasının vitrine çıktığı fuarın açılış törenine; Bursa ve İnegöl protokolü yoğun katılım gösterdi. İnegöl’de de sektör temsilcileri başta olmak üzere şehrin tüm dinamikleri ve STK temsilcileri ile protokol, bu coşkulu günde İnegöllü mobilyacıların yanında yer aldı. 500 yılı aşkın süredir ağacı sanata dönüştüren ve bu alanda dünya markası haline gelen İnegöl Mobilyasının yarım asırlık fuar tecrübesiyle vitrine çıktığı organizasyonda, 25 bin metrekare sergileme alanında 140 dolayında üretici firma yeni sezonun trendini belirleyecek model ve renkleri alım heyetleri ile buluşturuyor. İnegöl Mobilyası, özgün tasarımların yanı sıra kalitesiyle de fuara gelenlerin dikkatini çekiyor. Yeni mobilya trendleri ile 51. Kez kapılarını dünyaya açan Uluslararası Modef Expo İnegöl Mobilya Fuarı açılış töreninde konuşma yapan İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, şehirdeki tüm sektörlerle ticaretin daha güçlü konuşulduğunu kaydederek, "Bugün 51. Uluslararası Mobilya Fuarımızı gerçekleştiriyoruz. Bundan dolayı son derece onurluyuz, gururluyuz ve heyecanlıyız. Hazırlıklarını tamamlayan, yeni nesil mobilyaları hazırlayan, fonksiyonel, akıllı, tasarımsal, özgün mimari ile çalışan tüm mobilyacılarımıza çok teşekkür ediyoruz. İnegöl’e gelen alım heyetleri yeni trend ürünleri görmüş olacaklar. Alışverişlerin şimdiden hayırlı olmasını diliyorum. Bu yıl 51’incisi gerçekleştirilen Mobilya Fuarının serüveni çok daha geçmişe dayanıyor. Özellikle 1.500’lü yıllarda Osmanlı döneminde kadırgalara kereste ve kürek imalatıyla başlayan serüven bugünlere kadar gelmiş durumda. İnşallah bundan sonraki süreçte de gelişim kaydetmeye devam edecek. Birlik ve beraberlik içerisinde hareket etmemiz gereken pek çok konu ve konu başlığının olduğunu ifade ediyoruz. İnegölümüzde mobilyayı da, tarımı da, turizmi de, ticareti de bundan sonrasında da daha güçlü konuşmaya devam edeceğiz. Emeği ve katkısı olan tüm katılımcı ve paydaşlarımıza çok teşekkür ediyorum. Mobilya Fuarımızın İnegölümüze hayırlı olmasını diliyorum" dedi. AK Parti Bursa Milletvekili Ayhan Salman’da açılış töreninde kürsüye gelerek değerlendirmelerde bulundu. Fuarın hayırlı olması dileklerini ileten Salman İnegöl için mobilyanın bir yaşam biçimi olduğunu söyleyerek şunları söyledi; "Mobilyanın Başkenti İnegöl tabirini yıllardır kullanıyoruz. Özgüven ya da kendini beğenmekle alakası yok. Bu şehir gereklerini yerine getiren bir şehir. Üretimi, tasarımı, istihdamı, ihracat ve ithalatı, birlik ve beraberliğiyle çok önemli işler başarmış bir şehir. İhracat konusunda mobilya endüstrisinin en önemli üretim alanlarından bir tanesi. Dolayısıyla İnegöl için mobilya bir yaşam biçimi. Diğer bir sloganımız da ‘’bir fuardan fazlası’’. Klasik fuarcılık anlayışının dışında, sadece bu mekanda bu fuar uygulaması yapılmıyor. Şehrin tamamında şölen havasına yansımış durumda. Sadece mobilyacılar değil aynı zamanda İnegöl Köftesinden tutun da lokantalarına, hotel ve turizm alanına kadar şehrimiz bu fuar için önemli bir hazırlık yaptı. Türkiye ve dünyanın her yerinden gelen misafirlerimizi ağırlayabilmek adına da gayret edecek ve güzel bir fuar olacak. Emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum. 51.Uluslararası Mobilya Fuarımızın şehrimize ve üreticimize hayırlı olmasını diliyorum." İnegöl Ticaret ve Sanayi Odası ile MODEF Başkanı Yavuz Uğurdağ ise, “Ticaretin, sanayinin, üretimin, ihracatın merkezindesiniz. Mobilyanın başkentindesiniz. İnegöl’ümüz 1.8 milyar dolar ekonomik büyüklük, 1.5 milyar dolar ihracat, 1.2 milyar dolar dış ticaret fazlasıyla Türkiye’ye ve dünyaya örnek olmuş bir ilçemiz, bir sanayi şehrimiz. Bu çerçevede tabi yıllardan beri bu rakamlara ulaşmak adına yatırım yapan, risk alan, cesaret gösteren tüm esnaflarımıza, ticaret erbabımıza ve sanayicimize ben teşekkür etmek istiyorum. Bu rakamların oluşmasında en önemli katkıyı yüzde 56’lık dilimle mobilya sektörü vermekte. Tabi bu büyümenin en önemli etkenlerinden birisi yerel yönetimlerle, genel yönetimlerle birlikte sanayicimizin yapmış olduğu yatırımlar ve bu tür fuar organizasyonları bu rakamların büyümesinde çok önemli katkı sağlamaktadır. 51.Uluslararası Mobilya Fuarımızın hayırlı olmasını diliyorum." Son olarak kürsüye çıkarak konuşma yapan Bursa Valisi Erol Ayyıldız ise, "51. Uluslararası Mobilya Fuarı vesilesiyle gerek yurt dışından gerek yurt içinden gelen kişilere hoş geldiniz diyorum. Bu fuarın Bursa’mıza, Türkiye’mize, İnegöl’ümüze hayırlı olmasını diliyorum. Hizmetinizde olduğumuzu vurgulamak için geldim. Bu fuara emek katan bütün kardeşlere, vesile olanlara, içerisinde dolaşıp nefes alanlara şahsım ve Bursa Valisi olarak teşekkür ediyorum, hepinizi hürmetle selamlıyorum" dedi. Konuşmaların ardından kurdele kesimiyle 51. Uluslararası İnegöl Mobilya Fuarı açıldı.
Antalya Antalya Emniyet Müdürü Arslan: "Tüm Antalyalılar gece rahat bir şekilde yastığa başlarını koysunlar" Antalya İl Emniyet Müdürü İlker Arslan, Antalya Gazeteciler Cemiyeti’ni ziyaret ederek yerel gazetecilerle bir araya geldi. Samimi bir sohbet ortamında gerçekleşen buluşmada, Arslan, toplumsal huzurun sağlanması konusundaki hassasiyetin önemine dikkat çekerek, "Tüm Antalyalılar gece rahat bir şekilde yastığa başlarını koysunlar ve huzur içerisinde uyusunlar. Çünkü biz Antalya polisi olarak çok başarılıyız" ifadelerini kullandı. Antalya İl Emniyet Müdürü İlker Arslan, Antalya Gazeteciler Cemiyeti’ni ziyaret ederek Antalya’da hizmet veren gazetecilerle bir araya geldi. Müdür Arslan, Antalya’ya gelmesinin birinci ayı ve emniyet teşkilatındaki 30. yıl dönümünü kutlayarak, şehirde kronik ve kaotik bir sorun olmadığını belirtti. "Bizim önceliğimiz insan merkezli bir güvenlik konseptidir" diyen Arslan, polislerin, hak ve hukuka uygun davranışlarını koruyarak toplumsal ahlakı ihlal edenlere karşı taviz vermeyeceklerini vurguladı. “Turizm ve tarım başta olmak üzere marka değerleri korunmalı” Güvenliğin bir şehrin yaşanılabilirliğini etkileyen en önemli kriterlerden biri olduğunu ifade eden Arslan, Antalya’nın sürdürülebilir bir yaşam alanı olması gerektiğini vurguladı. Arslan, ekonomik gücün sekteye uğramaması gerektiğine dikkat çekerek, “Turizm ve tarım başta olmak üzere marka değerlerinin korunmalı” sözleriyle Antalya’da marka değerlerinin korunmasının önemine değindi. "Devlet olarak biz vatandaşımızın sağlığını ve hayatını önemsiyoruz" Motosiklet kazalarının Türkiye’deki ölümlü kazaların yarısını oluşturduğuna dikkat çeken Arslan, kasksız motosiklet sürücülerine yönelik sıkı denetimlerin uygulanacağını açıkladı. Vatandaşın sağlığını ve hayatını önemsediklerini dile getiren Arslan, “Biz bu noktada şöyle bir karar aldık; bundan sonra kasksız bir sürücü veya yolcunun olduğunu gördüğümüz ve tespit ettiğimiz motosikletleri gördüğümüzde trafikte devam etmesini kesinlikle engelleyeceğiz. Çünkü bu bir özgürlük değil, Türkiye’de insanların ötenazi yapma hakkı ve hürriyeti yoktur. Devlet olarak biz sizin ölmenize müsaade edemeyiz. Biz vatandaşımızın sağlığını ve hayatını önemsiyoruz" dedi. “Antalya’da ihbarla müdahale süresi Türkiye ortalamasının altında” Antalya’da ihbarlara müdahale süresinin Türkiye ortalamasının altında olduğunu söyleyen Arslan, “Antalya’da hem haber merkezinin gelen ihbarın hızlı bir şekilde mobil ekibe iletilmesi, aynı zamanda mobil ekiplerimizin GPS yöntemiyle izlenerek olay yerine en yakın ekibi sevk edilmesi sayesinde olaya müdahale süremiz itibariyle Türkiye ortalamasının çok daha altındadır. Ortalama 5 dakika civarlarında ama o an yoğunluk ve mesafe uzunluğuna göre bu değişebiliyor” şeklinde konuştu. "Zeytinköy’de uygulanan alan denetimlerinin artırıldı" Zeytinköy’de uygulanan alan denetimlerinin artırıldığını ve güvenlik konseptinin daha da güçlendirileceğini ifade eden Arslan, “Göreve başladığımda Antalya Zeytinköy’de farklı bir talimatım oldu. Antalya’da daha önceden itibaren Zeytinköy’de zaten var olan ve uygulanan alan denetim hâkimiyetini ben biraz daha önemsediğim için biraz daha arttırdık. Şu anda geldiğimiz nokta gayet güzel. Yetmez ama daha iyi olmasını yönünde bazı çalışmalarımız var, gerçekçi bir güvenlik konsepti ile yükleneceğiz” ifadelerini kullandı. "Üzerimize düşen her şeyi yapmaya devam edeceğiz" Arslan, "Huzur ortamının sağlanması için üzerimize düşen her şeyi yapmaya devam edeceğiz" diyerek, Antalyalıların güven içinde uyumalarını sağlamak için çalışmalarını sonuna kadar sürdüreceklerini belirterek Antalya Gazeteciler Cemiyetinde (AGC) bulunan sergiyi gezmesinin ardından ziyarete katılan gazetecilerle fotoğraf çektirdi.
İstanbul Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği’nden maliyet vurgusu Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Ramazan Kaya, “Maliyetlerimizdeki büyük artış, TL’nin değerlenmesi, kurun üzerindeki baskı ve iç pazarın daralması sonucu Türk hazır giyim sektörü ihracat pazarlarında pahalı hale geldi” dedi. Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD), 16-17 Ekim tarihlerinde düzenleyeceği 17’nci İstanbul Hazır Giyim Konferansı öncesinde bir basın toplantısı yaptı. TGSD Başkanları Ramazan Kaya ve Sanem Dikmen, TGSD Başkan Yardımcısı ve Uluslararası Hazır Giyim Federasyonu (IAF) Başkanı Cem Altan, TGSD Yönetim Kurulu Üyesi Serkan Eyüboğlu ile Ekonomi Danışmanı Dr. Can Fuat Gürlesel’in katılımıyla gerçekleşen toplantıda, konferansın yanı sıra sektörün mevcut durumu ve geleceğine dair öngörüler de paylaşıldı. “Bu yılı 18 milyar dolarlık ihracatla kapatabiliriz” Sektörün ihracatının 21,2 milyar dolar ile tarihinin en yüksek rakamına ulaştığı 2022 yılının son çeyreğinden itibaren gerilemeye başladığını hatırlatan Ramazan Kaya, “Eylül 2022’de 1,9 milyar dolar, Eylül 2023’te 1,6 milyar dolar olan ihracatımız, bu yıl Eylül ayında ise geçen seneye benzer şekilde 1,65 milyar dolar olarak gerçekleşti. Yılın ilk 9 ayında, bir önceki yıla göre ihracatımız yüzde 8 civarında düştü. Ancak yılın son çeyreğindeki siparişler ile birlikte kısmen de olsa bir iyileşme bekliyoruz. Bunun neticesinde de bu yılı geçen yıla oranla yaklaşık yüzde 6-7 oranında bir düşüşle kapatacağımızı öngörüyoruz. Bu da yıllık 18 milyar dolar veya bunun biraz aşağısına denk geliyor. İki yıl öncesine kadar rekabet ettiğimiz Bangladeş, Vietnam, Hindistan gibi ülkelerden yaklaşık yüzde 20 daha pahalıydık. Kalitemiz, tedarik gücümüz ve ürün çeşitliliği gibi avantajlarımız sayesinde alım grupları bu farkı kısmen de olsa tolere edebiliyordu. Ancak günümüzde bu fark yüzde 60’lara ulaştı. Dolayısıyla alım grupları bu farkı tolere etmediği için kayıp yaşıyoruz” dedi. “Yeşil dönüşüme yatırım yapamıyoruz” TGSD Başkanı Sanem Dikmen ise Türk hazır giyim sektörü ayakta kalma mücadelesi verirken küresel olarak sektörün gündeminde sürdürülebilirlik ve yeşil dönüşüm olduğuna dikkat çekerek, “Alım grupları artık üreticileri enerjiden suya, iş güvenliğinden deprem yönetmeliklerine kadar birçok alanda skorluyor. Tedarik tercihlerini bu skora göre yapıyorlar. İyi skorlara ulaşamayanların oyunun dışında kalacağı bir sürece doğru hızla ilerliyoruz. Bunun yanında ürünün ilk aşamasından itibaren izlenebilirliği sağlayan dijital ürün pasaportu da sektörün gündemindeki diğer önemli konu. Aslında biz de Türk hazır giyim sektörü olarak son bir buçuk yıla kadar yeşil dönüşüme en hazır sektörlerden biriydik. Bu konuda çok ciddi yatırımlar yapılıyordu. Ancak şu anda mevcudiyetimizi korumaya odaklandığımız için bu alana yatırım yapamıyoruz” açıklamasında bulundu. “Dünyanın dört bir yanından alım grupları konferansımız için İstanbul’a gelecek” Sektörün gündemindeki konuları 17’nci İstanbul Hazır Giyim Konferansı’nda ele alacaklarını belirten Dikmen, konferans hakkında da şu bilgileri paylaştı: “Bu yılın temasını Redefine, Realign, Refashion (Yeniden Tanımla, Hizalan, Şekillendir) olarak belirledik. Dünyanın dört bir yanından alım grupları ve sektör profesyonelleri ile birlikte değişen tüketici taleplerinin üretime ve modaya etkisi, sektörü giderek etkisi altına alan başta yapay zeka olmak üzere dijital teknolojiler, işletmelerin yeni yönetim şekilleri, tedarik zincirinde şeffaflık ve izlenebilirlik ve dünyadaki yeni yasal düzenlemeleri konuşacağız. Konferansımızın ikinci gününde ise alım grupları ve Türkiye’de faaliyet gösteren büyük e-ticaret sitelerini, B2B görüşmelerde yerli üreticiler ile bir araya getireceğiz. Her yıl olduğu gibi bu yıl da üreticilerimizin yeni pazar ve iş bağlantılarının temellerini atacağı bir platform sunmayı hedefliyoruz.”
İstanbul Türk Telekom Müşteri Deneyimi Haftası’nı kutluyor Türk Telekom, Müşteri Deneyimi Haftası kapsamında 1-6 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek çekiliş ile Türk Telekom uygulaması üzerinden kullanıcılarına hediyeler vermeye hazırlanıyor. Türk Telekom, 1-6 Ekim tarihleri arasında ‘Müşteri Deneyimi Haftası’na özel çekiliş kampanyasını hayata geçirdiğini duyurdu. Yapılan açıklamaya göre; Türk Telekom uygulaması üzerinden kampanyaya başvuran bireysel kullanıcılar, telefon, tablet, akıllı saat, robot süpürge ve oyun konsolundan oluşan hediyelere çekiliş sonucunda ulaşabilecek. Çekilişle ilgili şu bilgiler verildi: "Türk Telekom mobil kullanıcıları, uygulamada yer alan Sil Süpür oyununu oynadıktan sonra Müşteri Deneyimi Haftası’na özel olarak özel sunulan 2GB günlük hediyesini de ücretsiz olarak alabilecek. Ayrıca bu haftaya özel olarak 1-4 Ekim tarihlerinde Sultanbeyli Türk Telekom ofisini ziyaret eden kullanıcılar, ziyaretçi ekranında gösterilen QR kodu okutarak telefonda oynayacakları oyun ile pek çok hediyeden birini kazanabilecek. Uygulamayı cep telefonuna indirip giriş yapan Türk Telekom mobil veya evde internet kullanıcıları, 1-6 Ekim tarihleri arasında çekilişe katılabiliyor. Çekilişe katılmak için uygulama ekranında çıkan kampanya katılım onay ekranından ya da uygulamanın ana sayfasında yer alan ‘Size özel fırsatlar’ alanından onay vermek yeterli oluyor."