ASAYİŞ - 14 Aralık 2024 Cumartesi 09:35

Evden kaçıp çatıda mahsur kalan kediyi itfaiye kurtardı

A
A
A
Evden kaçıp çatıda mahsur kalan kediyi itfaiye kurtardı

Kocaeli’nin Gebze ilçesinde evden kaçan ve çatıda mahsur kalan kedi itfaiye ekipleri tarafından kurtarıldı.


Edinilen bilgiye göre, evden kaçan kedi, çatıda mahsur kaldı. Durumu fark eden kedi sahibi, itfaiye ekiplerine haber verdi. İhbar üzerine olay yerine gelen itfaiye ekipleri, merdivenli araçla çatıya çıkarak kediyi kurtarmak için çalışma başlattı. Kediyi yakalayan ekipler, onu sahibi teslim etti.



Evden kaçıp çatıda mahsur kalan kediyi itfaiye kurtardı

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Önce kanseri, sonra onkoloji doktorunu yendi Kocaeli’de pandemi yasağından bunalıp çocuklarıyla tenise başlayan makine mühendisi, yeteneğini açığa çıkarmışken kanser hastası olduğunu öğrendi. Kanser tedavisi için kapısını çaldığı doktrorun da tenis oynadığını öğrenen Barış Özden’in hayatı daha da değişti. Özden önce kanseri yendi, sonra doktorunun rakibi oldu, katıldığı turnuvalarda da şampiyonluk kürsüsüne çıktı. İzmit’te bir fabrikada proje müdürü olarak çalışan makine mühendisi Barış Özden (47), dünyayı etkisi altına alan ve kapanma süreçlerinin yaşandığı pandemi döneminde evden çıkabilmek ve nefes alabilmek için çocuklarını tenise başlattı. Kısa bir süre sonra çocuklarıyla tenise başlayan Özden, 15 ay sonra kanser olduğunu öğrendi. Kanser tedavisi için kapısını çaldığı Prof. Dr. Doğan Koca’nın da tenis oynadığını öğrenen Özden’in hayatı daha da değişti. Özden önce kanseri yendi, sonra doktorunun rakibi oldu, katıldığı turnuvalarda da şampiyonluk kürsüsüne çıktı. Barış Özden ve onkoloji doktoruyla tanışma, hastalıkla mücadele ve tenisle ilgili süreçlerini İHA muhabirine anlattı. Pandemide nefes alabilmek için tenise başladı, onkoloji hastası olduğunu öğrendi Lisanslı sporcuların antrenmana gitmek için evden çıkabildiğini öğrenen ve çocuklarını spora başlatmak için tenis kulübünün yolunu tutan Barış Özden, "Pandemi sürecinde evde tıkılı kaldığımız dönemde çocuklarla birlikte dışarıya çıkalım, nefes alalım diye tenise başladık. Çocuklarımı tenise başlattığım zaman, ’Ben niye oturuyorum, boş duruyorum’ diye düşündüm. İzmit Tenis Kulübü’nün yöneticilerinden, fabrikamızda doktorluk yapan Havva Türedi sayesinde ben de tenise başladım. Sonra Ali Yüksel hocamız güzel oynadığımı, yeteneğim olduğunu söyledi. O öyle söyleyince bir tık daha hevesim arttı. Çocuklarımla birlikte devam ettik. Sonra değişik kulüplerin liglerinde oynamaya başladım. Bugün tam 4 yıl oldu. Başladıktan tam 15 ay sonra hastalık sahibi olduğumu öğrendim. Ara vermek durumunda kaldım ama hiç moralimi bozmadım" diye konuştu. "Hastalıktan kurtulmam gerektiğine inanıp tedaviye başladım" Tenis oynamayı çok sevdiğini söyleyen Özden, "Bir an önce tedaviye başlayıp bu hastalıktan kurtulmam gerektiğine inandım ve bir an önce tedaviye başladım. Şükürler olsun ki doktorum Prof. Dr. Doğan Koca çok iyi doktor olmasının yanında çok da iyi bir insan çıktı. Sonradan bir tenis kulübünde maç yaparken onun da orada tenis oynadığını öğrendim. İkinci muayeneye gittiğim zaman ‘Hocam siz de tenis oynuyormuşsunuz. Bir gün bu hastalığı yeneceğim ve sizinle mücadele edebilir duruma geleceğim. Sizinle maç yapacağım. Hazır olun. Hedefim sizi yenmek’ dedim. Kendisi de çok mutluluk duyarak ‘Evet. İnşallah o günleri göreceğiz ve benimle oynayacaksın’ dedi. Üzerinden bir buçuk sene geçti. Ameliyat vesaire derken toparlandım. Tenis sayesinde moralimizi yüksek tuttuk. Hatta tedavi seansları arasında gelip tenis oynuyordum, oynamasam bile izliyordum" şeklinde konuştu. "Tenis beni motive etti. O sayede ayaktayım" Ailesinin de desteğini aldığını söyleyen Özden, "Geldiğimiz noktada şampiyonluklar alıyorum. Önümüzdeki hafta İzmit Tenis Akademisi’nde şampiyonluk maçım var, Kocaeli Tenis Akademisi’nde de birinci gruba yani doktorum Prof. Dr. Doğan Koca’nın olduğu gruba yükselmeyi başardım. Tenis hayatıma girmese belki de bugün bu durumda olmayacaktım. Tenis oynadığım her an aşırı şekilde mutlu oluyorum. Raketle topa vurduğum zaman kafamda hiçbir şey olmuyor. Kafamı temizliyorum, o kadar etkili olduğunu söyleyebilirim" ifadelerini kullandı. “Doktorumla turnuvanın ikinci turunda rakip olduk” Doğan Koca ile kortta ilk karşılaşmanın katıldığı bir turnuvada olduğunu belirten Barış Özden, "Terapiler ve ameliyat sürecinde 25 kilo verdim. Kilo almaya başlayınca tenis oynamaya başlamam gerektiğini düşündüm. Oynamaya başlayınca yavaş yavaş performansım geri gelmeye başladı. İyileştikten sonra hocamın oynadığı kulüpte bir turnuva düzenlendi. Ben de katıldım. İkinci turda Doğan Hocam ile rakip olduk. Eski konuşmalarımız orada tekrar gündem oldu. Kendisine hatırlattım. Çok memnun oldu. Çok güzel bir maç yaptık. O günden sonra antrenman maçı yapmak için randevulaştık. Doğan Hocam bana, ’Sen benim antrenman koçumsun’ derdi, beni çok mutlu ederdi. Bugün hala bu maçlarımız devam ediyor. Aynı gruptayız ve Doğan Hocam ile puan mücadelesi vereceğiz. Kendisini çok seviyorum. Her şey için ona çok teşekkür ediyorum" dedi. "2 tane ilacım vardı; birisi ailem, biri tenis" Sporun iyileşme sürecine etkisinin çok yüksek olduğunun altını çizen ve tüm onkoloji hastalarına mesaj veren Özden, "Sporun iyileşmemde çok güzel etkisi var. İyi olduğum zaman tenise gidip ya izleyip ya oynadığım için moral motivasyonum yüksek oluyordu. Radyoterapi sonrası, ameliyat öncesi MR çekildi ve tümörün yüzde 70 küçüldüğünü gördük. Bu moral ve motivasyonu ailem, arkadaşlarım, tenis ve hocalarıma borçluyum. 2 tane ilacım vardı; birisi ailem, biri tenis. Onların sayesinde bugün ayaktayım ve çok mutluyum" diye konuştu. "Tedavisindeki başarının iyi olma ilhamına bağlı olduğunu düşünüyorum" Kocaeli Atakent Cihan Hastanesi’nde medikal onkoloji doktoru olan Prof. Dr. Doğan Koca ise "Yaklaşık 8-10 yıldır tenis oynuyorum. Özellikle hastalara sporu önerdiğimiz için kendimizin de spor yapması gerektiğini düşünüyorum. Daha önceden futbol oynuyordum ama sonrasında tenisin bana daha uygun olduğunu düşünerek tenis oynamaya başladım. Barış Bey onkolojik bir hastalık nedeniyle bize geldi. Onkolojik hastalıklar kolay değil. Barış Bey ile birlikte gerçekten zor zamanlar geçirdik. Barış tenisi çok seviyordu. Benim tenis oynadığımı öğrendikten sonra ‘Hocam iyileşirsem seninle tenis oynamak istiyorum’ diyordu. Aslında bu onun hem bir aktivasyonu oluyordu, hem de içindeki ilhamı görüyordu. Onkoloji hastalarında tedaviye odaklanma ve iyileşeceğim ilhamı çok önemlidir. Bu ilham sizde olduğu sürece onkolojik hastalıkların üstesinden gelebilirsiniz" şeklinde konuştu. "Bütün onkoloji hastalarda böyle bir ilham diliyoruz" Sloganlarından bahseden Koca, "’Kanser tedavi edilebilir bir hastalıktır. Umut etmekten vazgeçmeyelim, birlikte mümkün’ diyoruz. Barış Bey içerisindeki bu ilhamı görünce biz de onun tedavisine odaklandık. Tedaviler bitti, hepsinden tam cevap aldık. Şu anda Barış Bey hastalıksız olarak hayatına devam ediyor. Biz tedavi süresince Barış’a verdiğimiz sözü tuttuk. Onunla birlikte maçlar yaptık. Hatta Barış şu anda benden çok çok daha iyi oynuyor. Aynı gruptayız şu anda ve Barış bu konu da çok iyi bir yere geldi. Bizden daha iyi diyebilirim artık. Barış’ın içerisindeki bu güzel ilham bütün onkoloji hastalarına örnek olsun. Sadece tenis de değil, hayata tutunması, hastalığına karşı olan savaşı Barış’ı farklı kılıyordu. Biz bütün onkoloji hastalarına böyle bir ilham diliyoruz" ifadelerini kullandı. "Kendi başarısıdır, biz sadece yardımcı olduk" Barış Özden’in antrenman koçu Tunç Coşgun, "Barış çok çaba sarf eden, özgüvenli ve gerçekten bu işi belli bir sağlık problemi yaşadıktan sonra da ikinci hayat olarak gören biri. Barış yüksek seviyede gelişme kaydetti. Bunu da güzel şampiyonluklarla taçlandırdı. Kendisine destek olan bütün arkadaşlar olarak tebrik ediyorum. Kendi başarısıdır, biz sadece yardımcı olduk. O yüzden tebrik etmek istiyorum" diye konuştu. "Görmediğimiz kupaları o görüyor" Barış Özden’in tenis partneri olan ve çok başarılı olduğunu söyleyen Davut Kamış, "Barış çok yeni tanıdığım birisi. Fakat sanki bütün ömrümü onunla geçirmiş gibiyim. İnanılmaz enerjik. Bizi de spor konusunda inanılmaz teşvik eden bir yanı var. Özellikle benim üzerimde çok büyük etkisi var. Çünkü her ’Alo’ ödediğimde, her davet ettiğimde kayıtsız şartsız, hiçbir mazeret üretmeden, saat ne olursa olsun hemen geliyor. Sağlık sorunundan sonra da üstelik böylesine zor bir sporda böylesine başarılı bir grafik çizmesi de bizi şaşırtan ve çok büyük takdirle karşıladığımız konu. Ben 30 yıldan beri tenis oynuyorum. Çok yeni bir tenisçi olmasına rağmen çok çok fazla kat ettiği bir mesafe var. Görmediğimiz kupaları o görüyor. Daha da başarılı olacağına inanıyorum" şeklinde konuştu.
Gaziantep Gaziantep’teki ayakkabı üreticileri e-ihracatta büyük başarı elde etti Gaziantep’te bin 200 ayakkabı, 400 terlik, 200 yan sanayi imalatçısı, yıllık 200 milyon çift ayakkabı ve terlik üretimi yaparak, e-ihracatla da tüm dünyaya ulaşmayı hedefliyor. Gaziantep’te üretilen terlik, deri ve spor ayakkabılar, bölge ülkelerinin yanı sıra dünyadaki birçok ülkeye de ihraç ediliyor. Türkiye’nin en büyük ikinci ayakkabı üretim merkezi olan Gaziantep’te üretilen ayakkabılar yurt içi ve yurt dışı pazarlarda da büyük bir talep görüyor. Covid-19 salgınından sonra geleneksel ihracat ile birlikte e-ihracata yönelen Gaziantep’teki ayakkabı üreticileri, e-ihracatta büyük bir başarı elde etti. Gaziantep, ayakkabı üretiminde İstanbul’dan sonra ikinci sırada Türkiye’de yıllık üretilen 600 milyon çift ayakkabının 200 milyon çiftinin üretildiği Gaziantep’te son yıllarda e-ihracat yoluyla önemli başarılar elde eden ayakkabı üreticileri, ihracattaki bu başarılarını korumak için ara vermeden üretime devam ediyor. Ayakkabı üretiminde İstanbul’dan sonra ikinci sırada yer alan Gaziantep’te Türkiye’nin terlik, deri ve spor ayakkabı ihracatının da yaklaşık yüzde 20’si Gaziantep’teki üreticiler tarafından karşılanıyor. Yılın ilk 9 ayında e-ihracatta yüzde 300’lük artış Gaziantep Ayakkabıcılar Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Mehmet Emin İnce, Gaziantep’in, Türkiye’nin en büyük ikinci ayakkabı üretim merkezi olduğunu vurguladı. 35 ülkeye ayakkabı ihracatının yapıldığı Gaziantep’te dünya pazarındaki paylarını büyütmek için son yıllarda e-ihracata ağırlık vermeye başladıklarını ifade eden İnce, bu yılın ilk 9 ayında e-ihracatta yüzde 300’lük bir artış elde ettiklerini bildirdi. “Türkiye’nin en büyük ikinci ayakkabı üretim merkeziyiz” Gaziantep’in ayakkabıda da en çok ihracat yapan ikinci il olduğuna dikkat çeken İnce, “Orta Doğu’ya açılan kapı olma özelliğimizi gururlu bir şekilde sürdürmekteyiz. Türkiye’nin en büyük ikinci ayakkabı üretim merkezi olan ve bin 200 ayakkabı, 400 terlik, 200 yan sanayi imalatçısıyla birlikte ayakkabı ve terlik sektörüne hizmet etmekten büyük bir mutluluk duyuyoruz. Gaziantep olarak aranılan iş gücünü ve geleceğin markalarını hazırlamak içinde çalışmalarımız devam ediyor” dedi. “35 ülkeye ihracat yapmanın haklı gururunu yaşamaktayız” Yıllık 200 milyon çift ayakkabı üretim kapasitesine sahip Gaziantep’te üretilen ayakkabıların yurt içi ve yurt dışı pazarlarda da talep gördüğünü belirten İnce, “Gaziantep olarak 35 ülkeye ihracat yapmanın haklı gururunu yaşamaktayız. Bu ihracatta emeği geçen başta çalışan arkadaşlarım olmak üzere esnaf ve sanatkarlarımıza, üreticilerimize ve kobilerimize teşekkür ediyorum. Bunlar Türkiye’nin ihracatına değer katanlardır. Katma değer ve istihdam sağlayan firmalarımızın sayısını çoğaltmak için de oda olarak paydaşlarımızla birlikte elimizden geleni yapmakta devam etmekteyiz. Küçük ve büyük ölçekli toplam bin 200’e yakın ayakkabı ve terlik üreticisinin bulunduğu Gaziantep’teki ihracatçılar için 15 ülkenin ticaret ataşesiyle görüşmelerimiz sonucunda da farklı ülkelerden alım heyetlerini Gaziantep’e getirdik. Üreticilerimizle yurt dışındaki profesyonel alıcıları buluşturmaya devam ediyoruz” şeklinde konuştu. “Dünya çapındaki markalar için üretim tesisi kuracağız” Dünya çapındaki markaların Gaziantep’te üretim tesisi kurmaları için görüşmelere başladıklarını dile getiren İnce, “Dünya çapındaki markaların en yakın zamanda Uzak Doğu’dan aldıkları ayakkabıları Gaziantep’te üretebileceklerini anlatacağız ve Gaziantep’i onlara tanıtacağız. Dünya çapındaki markaların çok rahat bir şekilde Gaziantep’te iş gücü, devletin destekleri ve teşvikleri noktasında Gaziantep’te üretip, ürettikleri ayakkabıları da Türkiye’de satmaları konusunda destek isteyeceğiz” ifadelerini kullandı. “E-ihracatımız yüzde 300 arttı” E-ihracatın yüzde 300 arttığını bildiren İnce, “Geleneksel ihracatımızda bir gerileme yaşansa da e-ihracatımızda sevindirici bir gelişme yaşamaktayız. Bu yılın ilk 9 ayında e-ihracatımız yüzde 300 arttı. Bunu sürdürebilmek için oda olarak paydaşlarımızla birlikte devletimizin desteğini alarak en iyi şekilde devam ettireceğiz. E-ihracat yoluyla uzak pazarlara ulaşabilmenin ve devamlı olarak bu pazarlarda kalabilmenin heyecanı içerisindeyiz. Gaziantep olarak Türkiye’den dünyanın her yerine ulaşmada hiçbir sıkıntı yaşamadan yolumuza devam edeceğiz” diye konuştu. Gaziantep’te ürettikleri ayakkabı ve terlikleri dünyaya tanıtmayı istediklerini belirten ayakkabı ve terlik üreticileri de bu konuda odalardan destek beklediklerini dile getirdi.