ASAYİŞ - 13 Aralık 2024 Cuma 16:24

Yolcu olarak bindiği taksiciyi bıçaklayarak gasp etmeye çalıştı

A
A
A

Manisa’da yolcu olarak bindiği taksiciyi bıçaklamaya çalışarak gasp etmek isteyen uyuşturucu bağımlısı çıkarıldığı mahkemece serbest bırakıldı. Taksicinin kendisini bıçaklamaya çalışan gaspçının elindeki bıçağı tutarak yaralı halde kurtulduğu o anlar ise taksi kamerasına anbean yansıdı.

Olay, geçtiğimiz hafta meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Şehzadeler ilçesindeki taksi durağına gelen Emirhan Ü., Yunusemre ilçesindeki Akgedik Mahallesi’ne gitmek üzere Hakan Paktan’ın şoförlüğünü yaptığı taksiye bindi. Adrese geldiklerinde taksici, Emirhan Ü.’ye ücreti söyledi. Ücreti kartla ödeyeceğini söyleyen Emirhan Ü., post cihazını istedi. Taksici Paktan, post cihazına ücreti yazdığı sırada Emirhan Ü. belindeki bıçağı çıkararak Paktan’ın göğüs kısmına doğru hamle yaptı. Ani bir refleksle bıçağın keskin kısmını eliyle tutan taksici bir süre araç içinde Emirhan Ü. ile boğuştu sonra da emniyet kemerini çözüp araçtan indi. Paktan’ın ardından araçtan inen Emirhan Ü., olay yerinden uzaklaştı. Yaşanan dehşet anları takside bulunan güvenlik kameraları tarafından saniye saniye kaydedildi. Görüntülerde Emirhan Ü.’nün taksici esnafı Hakan Paktan’a saldırması ve boğuşma sonrası Paktan’ın kurtulması yer alıyor.

Taksiciye saldırdı, amcasını gasp etmek isterken yakalandı

Emirhan Ü.’nün daha sonra amcasının evine giderek gaspa çalıştığı ve ardından jandarma ekiplerince yakalandığı öğrenildi. Mahkemeye çıkarılan Emirhan Ü.’nün tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldığı öğrenildi. Öte yandan Emirhan Ü.’nün bugün öğle saatlerinde de bir kavgaya karıştığı ve polis ekiplerince gözaltına alınarak emniyete götürüldüğü öğrenildi.

Yaşanan dehşet anlarını anlattı

Yaşanan dehşet anlarını anlatan taksici esnafı Hakan Paktan, “Durağa bir yolcu geldi. 18 yaşlarında. Akgedik Mahallesi’ne gitmek istediğini söyledi. Arabaya aldım ve yola çıktık. Yola çıktığımda kolunu gösterdi. Kolundan bıçaklandığını söyledi. Gidene kadar sürekli sorular sordum. Çocuktan huylandım. Giderken pencereler kapalıydı. İçerisi sıcaktı. ‘Daraldım pencereyi açabilir miyim?’ diyerek pencereyi açtı. Montunun fermuarını açtı. Ben artık iyice huylandım. Akgedik Mahallesi’ne geldiğimizde inerken ‘Ne kadar tuttu?’ dedi. Ücreti söyledim. Karttan ödeyeceğini söyledi. Post cihazına limitini girdim. Ne kadar girdiğimi sordu. Elini cebine attı ve benim göğsüme doğru bıçak hamlesi yaptı. Ben de temkinli olduğum için elimi kaldırınca bıçak elime saplandı. Elinden tutarak bıçağı aldım. Emniyet kemeri de takılıydı. Adam yanımda beni öldürmeye çalışıyor ben emniyet kemerine bağlıyım. Daha sonra kendimi zar zor dışarı atım. Attıktan sonra çıktı dışarıya. Bu sefer bıçak benim elimdeydi. ‘Bıçağı bana sapla, öldür beni’ dedi. Sonra kovaladım ve 112 Acil Servis’i aradım. Ne yapacağımı bilemedim. Hayatımda ilk defa böyle bir şey geldi başıma. Ambulans ve jandarma geldi. Onlar gelmeden önce Kadir diye bir arkadaşım gelmişti” dedi.

Emirhan Ü.’nün daha sonra amcasının evine giderek gaspa çalıştığı ve ardından jandarma ekiplerince yakalandığını söyleyen Paktan, “Böyle bir olay yaşadım. Kaçan kişi yengesinin evine gaspa gitmiş. Kapıyı zorlamış onlar da jandarmaya haber vermişler. Jandarma onların haberi üzerine bu kişiyi yakaladı. Biz o sırada Kadir arkadaşımla hastaneye gidecektik. Jandarma durumu haber verince geri dönerek jandarmaya giderek ifademizi verdik. İfademizi verdikten sonra oradan ayrılarak hastanede tedavi oldum” ifadelerini kullandı.

“Yarın başka bir taksiciye zarar vermeyeceği ne malum”

Saldırganın serbest bırakılmasına tepki gösteren Paktan, “Öğrendim ki bu şahıs hakim tarafından serbest bırakılmış. Ben bu adamdan şikayetçiyim. Beni öldürmeye teşebbüs etmiş bir şahsı hakim serbest bırakıyor. Nasıl serbest bırakır? Ben de bu olayın üzerine gittim. Cumhuriyet savcısıyla görüştüm ve görüntülerinin olduğunu bildirdim. Savcılık da gerekli kamera kayıtlarını alarak tekrardan suç duyurusunu başlatacağını söyledi. İnşallah sonu hayırlı biter. Tek temennim bu. Böyle insanlar serbest bırakılmamalı. Bugün bana yapılan yarın başka bir arkadaşa yapılır. Bu şahsı şikayetçi olduğum halde nasıl serbest bırakırlar. Yarın başka bir taksiye binip oradaki arkadaşımıza zarar vermeyeceği ne malum? Bakkalda bir kişiyi bıçaklamayacağı ne malum. Ben kendi imkanlarımla oradan kurtuldum. Allah büyük, bir şekilde kendimi müdafaa ettim ama başka biri can verecekti. Bir çok da örneği var” diye konuştu.

Meslektaşlarından bu tür olaylara karşı dikkatli olmalarını isteyen Paktan, “Herkes ekmek için burada. Tek amacımız evimize ekmek götürebilmek. Eğer kendilerine dikkat etmezlerse yarın öbür gün hayatlarını kaybeder, çoluk çocukları öksüz kalır. Kendilerine dikkat etsinler” dedi.

Taksi esnafı Hakan Paktan’ın yaşanan olayın ardından mesleği bıraktığı öğrenildi.

Aykut Yeniçağ

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Erzurum Türkiye ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği: Bilim uyarıyor, tedbir hayat kurtarıyor Atatürk Üniversitesi Pasinler Meslek Yüksek Okulu Dr. Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı Ülkemiz ve Doğu Anadolu’da deprem gerçeği konulu seminer verdi. Türkiye, dünyanın en aktif deprem kuşaklarından biri üzerinde yer alıyor. Ülkemiz topraklarının yaklaşık yüzde 96’sı deprem riski altında bulunurken, nüfusun büyük bir bölümü yıkıcı depremlerin meydana gelebileceği alanlarda yaşamını sürdürüyor. Bu gerçek, depremle yaşamayı öğrenmenin bir tercih değil, zorunluluk olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Depremler neden oluyor? Depremler, Dünya’nın kabuğunu oluşturan levhaların hareketleri sonucu meydana geliyor. Bu hareketlerin temel nedenine bakıldığında yerin derinliklerindeki ısı kaynaklı konveksiyon akımlarının olduğu belirleniyor. Kıtaların geçmişte "Pangea" adı verilen tek bir kara parçası hâlinde olduğu ve zamanla ayrıldığı artık bilimsel olarak kabul ediliyor. Türkiye ise bu hareketli levha sınırlarının kesişim noktasında yer alıyor. Büyüklük ve şiddet arasındaki fark Bir depremin büyüklüğü, açığa çıkan enerjiyi ifade ederken; şiddeti, depremin yerleşim alanlarında oluşturduğu hasarla ilgilidir. Aynı büyüklükteki bir deprem, sağlam zemine sahip bir bölgede hafif hasarla atlatılabilirken, zayıf zeminlerde ağır yıkıma yol açabiliyor. Sismik boşluklar alarm veriyor Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı’nın dikkat çektiği en önemli konulardan biri de "sismik boşluklar". Bu terim, uzun süredir büyük deprem üretmemiş ancak enerji biriktirmeye devam eden fay segmentlerini tanımlıyor. Marmara’dan Doğu Anadolu’ya, Ege’den Akdeniz’e kadar birçok bölgede tespit edilen bu alanların, önümüzdeki yıllarda 6 ila 7 büyüklüğünde depremler üretme potansiyeline sahip olduğu ifade ediliyor. Doğu Anadolu’da acı tecrübe Doğu Anadolu Bölgesi, tarih boyunca Türkiye’nin en yıkıcı depremlerine sahne oldu. 1939 Erzincan, 1976 Çaldıran, 1983 Horasan-Narman, 2011 Van ve 2020 Elazığ depremleri; binlerce can kaybına ve büyük ekonomik yıkıma neden oldu. Bu depremler, bölgenin aktif fay sistemleri üzerinde yer aldığını açıkça gösteriyor. Erzurum ve Pasinler özelinde risk Erzurum Fay Zonu, Erzurum Fay Zonu; neotektonik dönemde aktif olan, doğrultu atımlı faylardan oluşan karmaşık bir sistemdir. Pasinler, Horasan ve Narman çevresinde tarihsel ve aletsel dönemlerde büyük depremler meydana gelmiştir. 1924, 1952 Pasinler Depremi ve 1983 Horasan-Narman Depremi bölgenin yüksek sismik riskini ortaya koymaktadır. Kuzey Anadolu Fayı üzerindeki Yedisu Fayı, Ardahan Kırığı, Çayırlı Aşkale Fayı, Van Gevaş Fayı ve Hakkari Yüksekova Faylarının deprem üretmesi durumunda bundan etkilenecek illerin arasında Erzurum ve Pasinler İlçelerinin olacağı görülmektedir. Bu sismik boşluklar bilimsel çalışmalara göre günümüzde de aktif olan bir yapı niteliği taşıyor. Erzurum , Pasinler ve çevresinde geçmişte yaşanan depremler, bölgenin gelecekte de sismik risk altında olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle yerel ölçekte yapılacak mikro-bölgeleme çalışmalarının, olası depremlerde can ve mal kaybını azaltmada hayati öneme sahip olduğu her zaman vurgulanması gereken bir özellik olduğu görülüyor.. Çözüm: Bilim, Planlama ve Hazırlık Deprem zararlarını azaltmanın yolunin kadercilikten değil bilimden geçtiğini ifade eden Dr.Öğretim Üyesi Hamit Çakıcı; "Aktif fayların net biçimde belirlenmesini, riskli alanlarda yapılaşmanın sınırlandırılmasını, deprem master planlarının hazırlanmasını, İl Afet Risk Azaltma Planlarının (İRAP) etkin şekilde uygulanmasını öneriyor. Bireysel düzeyde ise depreme dayanıklı yapılaşma, ev içi eşya sabitlemeleri, acil durum çantası ve doğru davranış biçimleri (Çök-Kapan-Tutun) hayati önem taşıyor. Teknoloji de uyarıyor Günümüzde Android telefonlarda kullanılan erken uyarı sistemleri, deprem dalgalarını insanlardan saniyeler önce algılayarak kullanıcılara uyarı gönderebiliyor. Bu birkaç saniyelik kazanım bile, doğru davranışla birleştiğinde hayat kurtarabiliyor. Sonuç olarak deprem engellenemez ancak etkileri azaltılabilir. Türkiye’nin deprem gerçeğiyle yüzleşmesi, bilimi rehber edinmesi ve hazırlıklı olması gerekiyor. Bu konuda bizlerin ortak mesajı net: "Deprem değil, ihmal öldürür."